Özgür Satranç Forum

Orjinalini görmek için tıklayınız: GM Suat ATALIK
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link

Anonymous

Sayın Büyük Usta, bugün TSF sitesinde T.İş Bankası Türkiye Şampiyonasına davet edildiğinizi okudum. Çok hoşuma gitti, artık buzulların bile eridiği bugünlerde bu turnuva sonucunda kupanızı ve ödülünüzü Ali Bey'den alıp, milli takıma tekrar ve hiç ayrılmamak üzere geri dönersiniz. TSF yönetiminin bu jestine olumlu yanıt vermek, size yakışan !! dir.

Lütfen bir önce Safranbolu'ya gitmek için müracaat ediniz, ister muhalefet ister yönetim taraftarı olsun Türk satranç sporcularının büyük çoğunluğunun isteğinin bu olduğunu düşünüyorum.

Başarılarınızın daim olmasını dilerim. Bu arada umarım First Lady'de (bu tanımı da Gürsoy bulmuştu.. ) en kısa zamanda milli takımdaki yerini alır.

Selamlar, Sevgiler..
Merhaba

Ben bu jesti hiç anlayamadım. Türkiye Birinciliği prosedürlerine göre Büyük Usta ünvanına sahip oyuncularımızın final yarışmasına direkt olarak katılma hakkı var. Aslında TSF sitesinde yer alan davetli sporcu kavramı anlamsız. Bu sporcuların hepsi hakkı olan sporcular. Türkiye Şampiyonası, gelecekte, yönetimin keyfi bir biçimde seçeceği oyuncular tarafından oynanacaksa, davetli sporcu tanımı kullanılsın aksi takdirde 'bakın güç benim elimde' demek dışında bir anlam ifade etmiyor.

Ülkenin tek Büyük Ustasının Türkiye Şampiyonasına girme hakkının olmaması mı normal ki bu bir jest oluyor? Bu jesti yapanlar Atalıkları neden Akdeniz Şampiyonasına davet etmediler acaba?

Suat Atalık bir yana Ekaterina Atalık ne olacak? Biliyorsunuz kendisi TSF tarafından disiplin kuruluna yollandı ve karar aylar sonra suçsuz olarak açıklandı. Suçsuz Ekaterina Atalık, ülkemizin tek WGM sporcusu, geçtiğimiz senenin Türkiye Şampiyonu, İş Bankası Atatürk Memorial turnuvasına davetli değil. Onun yerine dünyanın dört bir yanından sporcular davet edilmiş. Üstelik turnuva FIDE Grand Prix yaışmalarına dahil. Yarışma kurallarına göre de katılan sporcuların en az 2400 elo puanına sahip olması gerekiyor. Bu kuralın düzenleyici ülkenin sporcusu olarak Betül Cemre Yıldız için uygulanmaması çok normal. Peki neden Azeri Mamedjarova için (2362) bu kural deliniyor da normlara uyan Avrupa Şampiyonu sporcumuz Ekaterina Atalık bu turnuvaya davet edilmiyor? Söyler misiniz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Ekaterina Atalık, TSF ve bizler için yalnızca ''siyasi suçlu'' (!) Suat Atalık'ın eşi midir, yoksa ülkenin açık ara en kuvvetli kadın oyuncusu mudur?

Tüm bunları görmezden gelip, bırakın Atalık'ı ülkemizin diğer önemli oyuncularının bazılarının bile katılmadığı şampiyonaya hakkı olduğu için lütfen davet edilmesini büyük bir jest olarak değerlendirmek büyük haksızlık.

TSF bu sporcuları kazanmak için birşey yapmayacaksa bunu ilan etsin ki bizlerde burada falcılık yapmaktan kurtulalım. İletişimsizlik, sorulara karşı duyarsızlık başını aldı gidiyor. Turnuvalarda açılış ve kapanış konuşmalarıyla bu işler yürümüyor. Ortada bir seçim ortamı bile yokken bu kadar iletişimsiz, sorulara ve eleştirilere kapalı bir yönetim anlayışının başarı üreteceğinden oldukça kuşkuluyum.

Bugün tüm sporculara, sözleşme tehditi üzerinden sopa gösterilmektedir. TSF bir spor kulübü mantığıyla yönetildikçe, sporcular 'siyaseti seçmiştir' gibi garip ve içinde bulundukları kurumla alakasız şekilde sıfatlarla nitelendirildikçe hiç bir jest bana samimi gelmeyecektir.

Saygılarımla

Anonymous

Muhalefetin TAL bakışlı sözcüsü, merhaba.

Evet bu bir jest. Büyük ustaların doğrudan katılım hakkını hemen herkes biliyor ama bunun altında yatan fikir şudur.

Bir vesile ile bir araya gelinir, selamlaşılır, tebrik, el sıkışma vb temastan sonra belki de seçimden sonra ilk defa karşılıklı görüşülür.

Yüzlerce yıl savaşmış, ülkelerini karşılıklı yağmalamış, yüzbinleri öldürmüş ülkelerin arasında bugün göstermelik bir sınır var. Ama biz şarklılar herhalde fazla kinciyiz.

Siz Büyük Usta'nın bu turnuvaya katılmasına taraftır mısınız, değilmisiniz?

Eğer Büyük Usta bu turnuvaya katılmasın diyorsanız benim analizim budur:

Savaşa devam, aman cephede gedik açmıyalım, Atalıklar bizimle oldukça
her zaman prim yaparız, ilk seçimde de yönetimi alırız. Bu arada elbette bazı fedalar olacak, yani GM'ler mesleklerinden uzaklaşacak, ama olsun nasılsa biz yakında yönetimi alacağız..

Seviler, Selamlar...
Nurettin Eşvak Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Muhalefetin TAL bakışlı sözcüsü, merhaba.

Evet bu bir jest. Büyük ustaların doğrudan katılım hakkını hemen herkes biliyor ama bunun altında yatan fikir şudur.
Fikrin bu olduğunu siz mi yorumluyorsunuz, yoksa yönetim adına kamuoyuna açıklıyor musunuz? (H.A.)
Bir vesile ile bir araya gelinir, selamlaşılır, tebrik, el sıkışma vb temastan sonra belki de seçimden sonra ilk defa karşılıklı görüşülür.

Yüzlerce yıl savaşmış, ülkelerini karşılıklı yağmalamış, yüzbinleri öldürmüş ülkelerin arasında bugün göstermelik bir sınır var. Ama biz şarklılar herhalde fazla kinciyiz.

Siz Büyük Usta'nın bu turnuvaya katılmasına taraftır mısınız, değilmisiniz?

Siz bunu mu anladınız erşan beyin yazdıklarından? (H.A.)

Eğer Büyük Usta bu turnuvaya katılmasın diyorsanız benim analizim budur:

Savaşa devam, aman cephede gedik açmıyalım, Atalıklar bizimle oldukça
her zaman prim yaparız, ilk seçimde de yönetimi alırız. Bu arada elbette bazı fedalar olacak, yani GM'ler mesleklerinden uzaklaşacak, ama olsun nasılsa biz yakında yönetimi alacağız..

"Eğer Büyük Usta bu turnuvaya katılsın" denirse ne acaba yorumunuz?
(H.A.)

Seviler, Selamlar...


"Muhalefetin TAL bakışlı sözcüsü"

Nurettin Bey,

Burada ne demek istiyorsunuz? TAL şehla ya da şaşı bakan, ama adam gibi gören bir adamdı. Ölmüş bile olsa bir şampiyonun, şampiyonu bırakın, her hangi bir insanın doğuştan gelen ya da kazayla oluşan fiziki kusurlarıyla alay etmek, "şarklılarda da garplılarda" da tek kelimeyle ayıptır.

Erşan arkadaşın olaya bakışında bir çarpıklık olduğunu söylemeye çalışıyorsanız, buna Tal'in fiziki kusurunu karıştırmanıza gerek yok. Eğer Erşan arkadaşın fiziki bir özelliğini deşifre (bilmeyenlere) etmeye çalışıyorsanız maksadınız nedir? Kaldı ki Erşan arkadaşın TAl kadar fiziki bir kusuru da yoktur.

Eğer Tal kadar keskin bakışlı olduğunu söylüyor olsaydınız değerlendirmesine hak vermeniz gerekirdi. Değerlendirmesine hak vermediğinize göre, fiziki bir kusur üzerinden alay etmeye çalışıyorsunuz. Sözüm ona bir de "merhaba" diyorsunuz. Bu merhabadan da anlaşılıyor ki, söylediklerinizden emin değilsiniz. Elbiseyi biraz uzun dikiyorsunuz ki, "çekme ya da kıvırma payı" olsun endişesi taşıyorsunuz. Keza bitirirken de "Seviler, Selamlar" diyerek aynı endişeyi taşımaya devam ediyorsunuz. Bu arada beyniniz karışık olduğu için de "sevgiler" yazacağınız yerde "seviler" yazıyorsunuz. Sevi, aşk demektir. Herhalde aşkı birileri bulaştırdı size de?!...

İnsanlara hakkını teslim etmek jest değildir. Herhalde sizden başka da Erşan beyi sizin gibi anlayan çıkmamıştır. "Analizinize" de pes demek kalıyor bize.

Aşağıdaki yazıyı, Ateş Ülker ile ilgili Cem Pekün'ün bir yazısına atfen, Nisan 2007'de Tsf Forumda yazmıştım. Ateş beye karşı yapılan bir haksızlık vardı ve Cem Pekün bu haksızlığa isyan ediyordu. Ben de bu isyana destek vermiştim. O günden bu yana anlayışta hiç birşeyin değimediğini yazıyı okuyunca göreceksiniz:

Sayın Cem Pekün!

Yazınızı okudum.
Rahatsız oldum.
Rahatsız olduğum için,
Şimdi rahatım!...

Konuyu önceden takip etmiş değilim ancak anladığım kadarıyla “DİSİPLİN KURULUNUN” yuvadan attığı “ATEŞ”, üst organın vicdanını yakmış olacak ki, disiplin kurulunun kararını bozmuş.

“Yuvadan atılışını cümle aleme duyuranlar niye yuvaya dönüş hakkında sessizdirler” diyorsunuz siz de.

Benim söyleyeceklerim “usül olarak”: Herkesin önünde mağdur ettiğiniz bir kişiyi, sonradan aklamak zorunda kaldıysanız, yaptığınız yanlışlıktan dolayı, yine herkesin önünde özür dilemek, en basitçesiyle “ADAM” olma işaretidir. O kişiden bir kenarda kuytuda bile özür dilemek, ikinci bir yanlışa devam etmektir. Büyümenin “dayanılmaz hafifliğine” kapılan kişiler böyle davranır. Oysa büyümenin bir de “dayanılmaz ağırlığı” vardır, olmalıdır!....

Yazınız o ünlü özdeyişi anımsattı. “söylediklerinizin bir tekine bile katılmıyorum ama bunları söyleyebilme hakkınız için asılıp ölmeye hazırım”

Ben konuya ilişkin içerik tartışmasına uzağım ama usül olarak yapılan haksızlığı görüyor ve onaylamıyorum. Hiç kimse “usul önemli değil” diyemez. Usül önemli olmasaydı, 12 Eylül’de asılan insanların sayısı 50 civarında kalmazdı. Yüzlerce “idamlığın” cezası usül yönüyle üst mahkemece bozulmuş olup, o kişiler şimdi sağdırlar…

Ne demek
Konuşmakla
Adam uzaklaştırmak??
Hangi çağdayız?
“141- 142- 146” bile gitti bu ülkeden! Döküntüsü bize mi kaldı?!...

Türk Satrancının tepesinde, doruğunda bulunan insanlar sözel tartışmalarını yürütebilmek için disiplin kurullarına fiili anlamda gereksinim duyuyorlarsa, Türk Satrancının eteğindeki çocuklarımız ne yapar? Gerek duyulduğunda gereksinimi karşılaması açısından bazı yasalara gerek vardır! Ancak onları kullanmamaya gayret etmek demokratik alışkanlıkların ana kapısıdır!

Diğer bir başlık altında yayınlacağım şiirimi size de armağan ediyorum.

Hele bir yol okuna dursun, söylenecek sözcükler, dokuna dursun !...


Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış, yavuz güçlüler hak sahiplerini bastırıyor sürekli. Bu yetenekleri doğuştan mıdır, yoksa özel okullarda eğitim mi görüyorlar anlamıyorum ki...

İnsanların hakkını jeste boyayıp satmak, ticari bir yetenek olsa gerek...
Bu arada Nurettin bey kim olduğunu açıklayacak kadar "garplı" mıdır acaba?!... Öyle ya neyi kimin nerede ne zaman söylediği çok önemli!...

"Söz var söyleyenle, söyleyen var söylediği sözle büyür"

Forumlar söz söyleme yeri, konuşma yeri.

Hangi sözün ne denli değerli olduğu, hangi insanın hangi konumda söylediği ile doğru orantılıdır.

Örneğin:
Bush: "Irak'ı çok seviyorum."
Iraklı: "Irak'ı çok seviyorum."

Kişi ve kimlik farkı önemli!

İşkence altındaki sanık: "Evet ben öldürdüm"
Avukatı ile birlikte olan sanık: "Avukatıma sorun"

Yer farkı önemli!

Hırsız eve girmeden: "Hayatım kapıyı kilitlemeyi unutma"
Hırsız eve girdikten sonra:"Hayatım kapıyı kilitlemeyi unutma"

Hırsız çaldıktan sonra kapıyı kilitlesen ne? Zaman farkı önemli!

Söz kim tarafından, nezaman, nerede söylenmiştir, bu çok önemli!...

Bu forumda daha önce yazdım: http://www.turkiyesatrancforum.com/forum....php?t=513

Biraz daha ekleyerek Özgür forumda da yazdım: http://forum.satranc.biz/viewtopic.php?t=1462

Tekrar okunmasında yarar var...

Adsız yazıları neye göre değerlendireceğiz?... Düşünler "yer, zaman, insanla" değerlendirilir... Bu üç ana faktörle birlikte değer kazanmaları olasıdır. Bu üç ana faktör, aynı zamanda her türlü stratejinin de üç temel faktörüdür... Yaşamınızın her anında, her türlü eyleminizde özen
gösterilmesi gereken nirengi noktalarıdır...
Bu başlıktaki bazı yazılar forum kurallarına uymadıkları için ve diğer birkaçı ise konu bütünlüğünü bozmamaları için tarafımdan kaldırılmıştır.

Anonymous

Abdullah Bey,
Son yazımı sildiğiniz için bu forumdan çıkıyorum. Size bol Aktaş'lı günler dilerim....