Özgür Satranç Forum

Orjinalini görmek için tıklayınız: MİLLİ SPORCU BELGESİ NE İŞE YARAR
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2 3
11-12-13-14' üncü cümleler,

''Böyle bir imkandan bizim sporcularımızın da yararlanmasını isteriz(11).Ama bu konuda İlyas bey de iyi bilir ki, Satranç toplumu mücadele etmez.(12)Bizim Satranç toplumu ancak pişirilmiş taze sıcak yemeği oturur, yer(13).Federasyon ile diyaloğa girip kendini zora sokmaz(14).'

Sayın İlyas Ümit ile tanışmayı çok isterim.Nasip ise yaş grupları Türkiye Birinciliğin de Antalya'da.

Kuru bir tahta da derecelendirme de iddası olmayan bir sporcunun bazen yarım puanı kurtarmak için üç dört saat masada oturup piyon oyun sonlarını onlarca hamle yaparak oynadığını düşünürsek; ''bu sporcular haklarını aramak için müçadele etmez'' genellemesine şaşırdım.

Sporcu velilerine satrancın sporculara sağladığı faydalar ile ilğili verdiğimiz biğilendirme yazıları onları kandırmaya mı yönelik??Bu metinlere satrancın zararları yan etkileri ve satranç toplumuna objektif bakış başlığı ile bir uyarı metni mi eklenmeli?!

Satranç toplumu ancak pişirilmiş taze sıçak yemeğe oturuyorsa ve sizin bu tespitiniz doğru ise (Hiciv yaptım der iseniz, bende teşbihte hata olmaz diyeceğim.) ve Federasyan ile diyaloğa girmek kavramı arkasında '' kendini zorasokmak'' kavramını getiriyor ise; ''Üzgünüm''; sorun sporcularda veya sporcu yöneticilerinde değildir.Satranç sporcuları hakkında ki tespitinizi tekrar düşünün lütfen.
15-16-17-18-19'uncu cümleler;

''İlyas bey konuyu açtığı zaman da karşısında bir kişi buldu(15).Bir de ılımlı mesaj yazan bir üye göründü(16).Ötekiler sustular(17).O zaman demektir ki kimse burs almamızı istemiyor(18.Burs konusunu da burada görüşmeye devam edersek ancak birbirimizi daha çok kırmış olacağız(19).''


İlyas Bey böylesi önemli bir konuyu; hem de şahsi bir çıkarı olmaksızın; iyi niyeti ile kayırdığı ve kollamaya çalıştığı bazı sporcularının sorununu çözebilirmiyim ve gelecekte bu imkanlardan diğer sporcuların yararlanmasını sağlayabilirmiyim inancı ve azmi ile gündeme getirdiğini düşünüyorum.''Hayırlara vesile olacak her işi yapanlar, yol gösteren ve dile getirenler, kazandıkları sevabın karşılığını mutlaka dünyevi olarak ta göreceklerdir''

Susan ve yazı yazmayanların burs almamızı istemedikleri sonucunu nereden çıkarttınız?

Ötekiler dediğiniz kişiler bu forumun diğer üyeleri ise tanışa bildiğim kadarı ile forum üyeri içinde çok muhterem insanlar ve sporcular var.Ayrıca forum yöneticilerinin bu forumu tanıtıcı yönde çabalarının olmaması ve Tsf'ye karşı söylemler olmasından çekiniyor olmaları gibi bir durum dan bahseden mail aldım.(Daha önce ismini lütfetmeyen İzmir'li bir büyüğüm diye bahsetmiştim.İsmini de öğrenmiş oldum.Hatta kendisi forumu tanıtmak için sponsörlük yapmak istemiş.Fakat ilgi görmemiş.Diyalog kurabildiği forum yöneticiside şu an askerlik görevini yapıyormuş.

Sayın Ateş Ülker;

Kur'an-ı Kerim'de ve Hadisler de ''menfi söz ve sitemle karışık insana ve Allah'a hakaret içeren sözlerin'' günahının büyüklüğü özenle anlatılmıştır.

Fakat zulme ve ağır haksızlığa uğrayanların ağzından çıkanlar müstesna tutulmuştur.

Sayın İlyas Ümit' in yazılarına karşı niçin kırıcı yazılar yazılsın ve Sayın Ümit niye kırıcı cevap vermek arayışında kalsın ki?

Anlayamıyorum??




20'inci cümle.

''Bence en iyisi konuyu unutmaktır.''

.................................................................................................

.................................................................................................

.................................................................................................

.................................................................................................

.................................................................................................

.................................................................................................

.................................................................................................

.................................................................................................

.................................................................................................

.................................................................................................

.................................................................................................

.................................................................................................

...............................................................................................!!!
Benim yazdığım 20 cümle, Eray Selim Er'i öylesine kızdırdı ki okuyucuyu Konfüçyüs'ten aldı,Kuran-ı Kerim'deki ayetlere götürdü.Kendisini bu kadar kızdıran nedir?Anlayan varsa yazmasını rica ederim.
Bu konu için yazı yazanların sayısını toplayınız ve bu forumun üye sayısı ile karşılaştırınız!
Özlem hanım Yönetmeliği yazmış olmakla birlikte ,ben yine de konunun tam anlaşılmadığını öne sürüyorum!Çünkü Özlem hanımın gösterdiği yönetmelikte "Özerk federasyonlar Milli Sporcu belgesinin kimlere verileceğini kendisi belirler"anlamına gelen bir cümle vardır!İşte bu cümle zaten bütün anladıklarımızın silinmesine yol açmaktadır.
Eray Selim Er ,benim cümlelerimi cımbızla çekip ünlem işaretlerine kadar inceleyip buradan senaryo çıkarmaya çalışacağına,bize satranç sporcusunun hangi koşulları yerine getirdiğinde Milli Sporcu belgesini
alabildiğini anlatmalıdır!..Bu önemlidir..Eğer amacımız Satranç toplumuna hizmet etmek ise önemli olan budur.Beni çürütmek o kadar da önemli değildir.Eskiden sanıldığı gibi herhangi bir getirisi yoktur.
Ben 42 yıldır bu Toplumun içindeyim.Neyi ve niçin eleştirdiğimi biliyorum.
3 satrançcıdan ikisinin belgelerinin eksik veya yanlış çıkması konusuna girmedim.Bunun gereğini Federasyon düşünecektir.Bu konuyu başlık yapsam Satranç toplumuna herhangi bir yararı olmaz!
Ama yararı olacak soruyu herkese soruyorum:
Satranç sporcusu hangi statünün hangi maddesine göre ve hangi koşulları yerine getirerek Milli sporcu belgesi alır?
İkinci sayfada devam eden ve amacından ayrılarak bana hucüm etme sahnesi haline dönüşen bu kutuda yazılan bu kadar yazıya ve Özlem hanımın gösterdiği yönetmeliğe rağmen,yukarda sorduğum sorunun yanıtı
henüz belli değildir!İlyas beyin mesajlarında "milli olmanın da yeterli sayılmadığı,ilk üçe girmek gerektiği"anlamına gelen ifadeler vardır.Bu anlamdaki bir ifade zaten konunun belirsizlik içinde olduğunu göstermektedir!
Aşağıda bulunan link, federasyonumuzun yönetmelik ve mevzuatlarının bulunduğu sayfadır. Burada Milli Sporcu yerine Ulusal Sporcu terimi kullanılmaktadır. Bu sayfada yukarıda bahsedilen konularda yönetmelik ve prosedürler bulunmaktadır.

Milli sporcu olmanın burs dışında farklı avantajları da bulunmaktadır. Üniversiteye girişte de avantaj sağlıyor sanırım. Özellikle Beden Eğitimi bölümlerine. Yanılıyorsam bilgi sahibi olanların düzeltmesini rica ediyorum.

Ancak yazı yazanların, yazdıklarının sorumluluğunu almasını istiyorum. Kişisel yazıların hiç birşeyi ispatlamayacağı gibi bizi iyiye ve doğruya da getirmeyeceğini bilmeliyiz. Böyle yazışmalar konusunda sanırım özel mesaj atma desteği forum tarafından sunuluyor. Bunun kullanılması önemli sayıda yazıyı gereksiz yere okumamızı engeller.

Forumda herkesin düşüncesini yazması fikrine ben de katılıyorum, ancak yazmaması bu konularla ilgilenmediği anlamına da gelmez. Çok yazı olmasındansa bilgi verici az sayıda yazının olması daha iyidir.

Satrançla uğraşmaya başladığımda bir çok şeyi öğrenmek ve zaman kazanmak için TSF forumu okumuştum ve inanın büyük bir eziyetti. Çok şey öğrendim ve en az 10 katı gereksiz şeyi de. Şu an bir yerlerde aynı amaçla bu yazılarımızı okuyanları da düşünmemiz ve yazdığımızı satrançcılara yakışır bir şekilde yazmamız gerekir düşüncesindeyim.

Özellikle genellemeler ve sınıflandırmalar gibi sözler, bize yarar sağlamaz. Ne söylediğimiz önemlidir ama nasıl söylediğimiz de öyle. Konunun dışına çıktığımın farkındayım, üzgünüm.

Milli Sporcu belgesi alınması konusunda ilgili linkte bilgiler mevcut. Bunun dışında ek bilgi varsa eklerseniz sevinirim, yeni soru ya da sorunlarımız varsa bunları burada paylaşalım ve nasıl çözeriz ona bakalım.

Ben şöyle bir kılavuzun il ve ilçe temsilcileri vasıtasıyla tüm antrenörlerimizin formasyonunda olmasını düşünüyorum.

Milli Sporcu nasıl olunur? Sorumluluk ve yararları nelerdir? Ne zaman başlar ve nasıl biter? İşte böyle bir kılavuz bizim bir eksiğimiz ve belki de daha farklı konularda da hazırlamalıyız. Böylelikle antrenörlerimiz bu konularda daha fazla bilgi sahibi olacaklar ve bu konuda eğitimlerini şekillendirecektir.

Herşeyi başkasından bekleyen biri değilimdir, işçi kelimesi polonya dilinde sanırım "soğuk yiyen" anlamındadır. Satrançcıların iyi işler çıkaracağına eminim ama hiç kimseyi de elde ettiğimiz haklardan yararlandığı için sıcak yiyor diye suçlayacak da değilim. Sadece kendime yararı olan bir şeyin iyi olduğunu düşünmüyorum. Ben benden önce çalışanlar sayesinde buradayım ve benim ve sizlerin çalışmasıyla bizden sonrakiler de bundan yararlanacaklar.

İyiyi ve güzeli üretmek dileğiyle...

http://www.tsf.org.tr/federasyon/yonetmelik-mevzuat
Son olarak Menderes Sargın Arkadaş güzel yazmış: Onun verdiği linkten aşağıdaki bilgilere ulaştım:


TSF-TK-PRS/06 TÜRKİYE SATRANÇ FEDERASYONU ULUSLARARASI SPOR YARIŞMALARINDA TÜRKİYEYİ TEMSİL EDEN SPORCULARA ULUSAL SPORCU BELGESİ VERİLMESİ PROSEDÜRÜ

YÖNETİM KURULU
KARAR TARİHİ : 09.10.2005
KARAR NO : 15/10

AMAÇ:
Bu prosedür ile,Türkiye Satranç Federasyonu tarafından uluslararası spor yarışmalarında Türkiye’yi temsil görevi verilen sporcuların, bu göreve ait durumlarını açıklamak ve bu niteliklerinden dolayı yasa, yönetmelik ve talimatlarla kendilerine verilen hakların belirlenmesine esas teşkil eden, Ulusal sporcu olmalarıyla ilgili usul ve esasları belirlemektir.
KAPSAM VE UYGULAMA ALANI:
Bu prosedür, uluslararası resmi karşılaşmalara katılan sporcuları kapsar. Türkiye Satranç Federasyonu Ana Statüsüne ve Yarışmalar Talimatına dayanılarak hazırlanmıştır.
SORUMLULAR:
Türkiye Satranç Federasyonu Teknik Kurulu
TANIMLAR
Bu prosedürde geçen;
Genel Müdürlük: Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünü,
Federasyon: Türkiye satranç Federasyonunu,
FIDE: Uluslar arası Satranç Federasyonunu,
Federasyon Başkanı: Türkiye Satranç Federasyonu başkanını,
Teknik Kurul: Türkiye Satranç Federasyonu Teknik Kurulunu,
Resmi Yarışma : Türkiye Satranç Federasyonu ve FIDE’nin yıllık etkinlik programları içinde yer alan yarışmaları,
Temsil Görevi : Bir veya daha fazla ülkenin katıldığı resmi karşılaşmalarda Türkiye’yi temsil etme görevini,
Yarışma Türü : Karşılaşmaların uygulanış şekline, mesafesine, zamanına, karşılaşmaya katılan sporcuların yaşlarına veya karşılaşmanın diğer özelliklerine göre Uluslararası Yarışma yönetmeliklerinde belirtilen ismini,
Takım Yarışması: Birden fazla sporcunun aynı anda karşılıklı olarak takım halinde yapmış olduğu karşılaşma ile karşılaşma bireysel olarak yapılmakla birlikte, sonuçta alınan puanların takım puanı olarak kabul edildiği satranç yarışmaları,
Bireysel Yarışma: Takım yarışmaları dışında kalan ve sporcuların tek tek karşılaştıkları yarışmaları,
Ulusal Sporcu Belgesi: Uluslararası satranç yarışmalarında Türkiye’yi temsil eden sporculara verilen belgeyi,
anlatır.
PROSEDÜR İÇERİĞİ
1. Sporculara temsil görevi, Teknik Kurulun saptaması ve federasyon Başkanının onayı ile verilir.
2. Yurt içinde veya yurt dışında yapılan uluslararası turnuva veya şampiyonalarda, takım yarışmalarında A milli takım dışında iki ve daha fazla takımla, bireysel yarışmalarda aynı kategoride iki ve daha fazla sporcu ile katılımın sağlanması durumunda, federasyon başkanının onayladığı resmi listede bulunan takım ve sporcular Ulusal olmuş sayılır ve sporculara Ulusal Sporcu Belgesi verilir. (Form NoTongueRS/06-01)
3. Ulusal Sporcunun temsil görevini kaç defa aldığı aşağıdaki hükümlere göre saptanır.
En az iki sporcudan oluşacak takımda veya bireysel yarışmalarda; bir yarışmanın program süresi içinde en az bir kez takımda oynayarak veya karşılaşma yaparak temsil görevini fiilen yerine getirmiş olanlar bir defa “Ulusal Sporcu” olmuş sayılırlar.
4. Bu prosedürün yürürlüğe girdiği tarihten önce uygulanmakta olan Genel Müdürlüğün ilgili yönetmeliği uyarınca kazınılmış Ulusal Sporcu olma hakları saklıdır.
5. Ulusal Sporcu niteliği kazananlardan; Taksirli suçlar ve aşağıda sayılan suçlar dışında tescil edilmiş hükümler hariç olmak üzere, ağır hapis veya 6 aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile, Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç, kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma Devletin sırlarını açığı vurma suçlarından dolayı hükümlü olanlar ile Genel Müdürlüğün Amatör Spor Dalları Ceza Yönetmeliği veya Federasyon Disiplin talimatı gereğince bir defa da bir yıldan fazla ceza alanlar veya doping ve itiraz sonucu derecesi iptal edilen sporculara Ulusal Sporcu Belgesi verilmez, verilmişse iptal edilir.
6. Bu prosedür hükümlerine göre Ulusal olan ve Ulusal Sporcu Belgesi almak isteyen sporcularla
a) Yarışma Onayı,
b) Karşılaşma sonuç listesi,
c) Sporcunun dilekçesi,
Belgeleri hazırlanır.
Yukarıda belirtilen belgelerle birlikte iki örnek olarak doldurulacak Ulusal Sporcu Belgesi, Federasyon Genel Sekreteri ve Federasyon Başkanı tarafından imzalandıktan sonra bir örneği sporcuya verilir, bir örneği federasyonda saklanır ve belgenin kullanılacağı kuruluşa ayrıca bildirilir.
7. Bu prosedür hükümlerine göre Ulusal Sporcu olma hakkını kazananlarla kütük formu düzenlenmesi federasyon tarafından yapılır. (Form NoTongueRS/06-02) Ayrıca Ulusal Sporcu Belgesi kayıt defteri tutulur.

İLGİLİ DOKÜMANLAR:
1. TSF Ana Statüsü,
2. TSF Yarışmalar Talimatı,

EK DOKÜMANLAR:
1. Ulusal Sporcu Belgesi Formu (Form No: PRS06/01)
2. Ulusal Sporcu Kütük Formu

Bu bilgilerin dışında bir de "ulusal sporcu seçme prosedürleri" var ki, buradaki bilgilerle sanki örtüşmüyor gibi geldi bana. Neden?

Çünkü burada yayınladığım "alıntı bilgilere" göre, her hangi bir uluslararası karşılaşmada, federasyon başkanının bir sporcuya temsil izni vermesi ve sporcunun karşılaşmalara katılmış olması, milli sporcu belgesi verilmesi için yeterli iken, "Ulusal sporcu seçme prosedürü 1, 2, 3'e" göre, federasyon başkanının izni ve onayı yetmemektedir. Ne gerekmektedir? Sporcunun yurt içi yurt dışı karşılaşmalarda aldığı, elo, ukd puanlarından oluşan USSP (ulusal sporcu seçme puanı) puanları etkili olmaktadır.

Gerçi ulusal sporcu seçme puanı, milli takımı seçerken dikkate alınması gereken prosedür ise eğer, şöyle bir soru sormak gerekir:

-Milli takıma seçilmeden ve milli takımda uluslararası bir karşılaşmada oynamadan, bir sporcu gene de milli (ulusal) sporcu belgesi alabilir mi?
Ya da;
- Milli sporcu belgesi almak için, ille de milli takıma seçilmek ve bir karşılaşmada oynamak mı gerekir?

Yukarda yayınladığım prosedüre göre bu gerekmiyor. Bu prosedüre göre, bir sporcu federasyon başkanının izni ve onayı ile katıldığı, uluslararsı bir karşılaşma sonrası "milli sporcu" ünvanını haketmiş oluyor.

Öyle değil mi? Ben yanlış mı okuyorum?

Konuyu netleştirirsek, İlyas Öğretmenin bahsettiği olayda, milli sporcu belgesini alamayan oyuncular, federasyon başkanının izni ve onayı ile uluslararası bir karşılaşmaya katılmışlardır ve bu prosedüre göre, milli sporcu sayılmaları gerekir.

Federasyon bu belgeyi niye vermemiştir? Federasyonun bu konudaki gerekçesi, benim de tanık olduğum bir tartışmada, Antalya ASEM'de, son seçimler öncesi Ali Nihat Yazıcı tarafından sözlü olarak şöyle ifade edilmiştir:
-"Sıfır puan çeken bir oyuncuya bu belgeyi nasıl verelim?"

Evet söz konusu sporcu, başkana göre, katıdığı uluslararası karşılaşmada sıfır puan aldığı için, bu belge sporcuya verilmemiştir.

Tarihte "pirus zaferi" diye bir zafer vardır. Pirus zaferi, çok büyük kayıplar sonucunda kazanılan zafer anlamına gelir. (280 ve 279 yıllarında Epirus'lu Pirus Roma'ya saldırır ve ne pahasına olursa olsun savaşı kazanmak için her şeyi feda eder. Sonunda Pirus savaşı kazanır, ancak 8 ünite filin desteklediği ordusunun tamamını kaybeder. İki komutandan biri, yani Pirus, diğer komutanı yener.) Pirus’un bu zaferin ardından “tanrım, bir daha böyle bir zafer verme” dediği söylenir.

Sıfır puan çeken sporcumuz, turnuva sonrası muhtemelen tanrısına Pirus gibi yakarmıştır: Tanrım beni bir daha böyle milli yapma!

Sporcunun bu seslenişini duyan başkan da sanırım kendisine yakarıldığını(!) düşünmüş olmalı ki, milli sporcu belgesini vermemiştir...

Şimdi düşünelim: Kim ulusunu temsil ederken sıfır çekmek ister?
Bu çocuk terlemedi mi orada? Bu çocuk stres yaşamadı mı? Üzülmedi mi?
Prosedürde sıfır puan çekene verilmez demiyorsunuz ki? "Federasyon başkanı izin ve onayı ile katılan sporcular hak eder" diyorsunuz. Pekiyi niye vermiyorsunuz?


"Pekiyi niye vermiyorsunuz?"
Bildiğim kadarıyla bu soruyu tahkim de sordu federasyona, ama bu kez federasyon "Sıfır çektiği için vermedik" demedi.
Ne dedi?
"Bu sporcu bu karşılaşmaya federasyon bilgisi dışında kendi olanaklarıyla katılmıştır" dedi.
İlyas Ümit öğretmenin isyanı budur.Bu iddiaların belgelerini de gözlerimle gördüm, kulaklarımla duydum!!...

Tamam, belki bu sporcu kendisini bu belgeyi istememekle cezalandırmalı, ama büyükleri ne yapmalı, "Seni biz 'yarattık' gel buraya, sen bizim çocuğumuzsun" demeli, bağrına basmalı, teselli etmelidir. Sıfır puana rağmen de bu belge sporcuya verilmelidir. Yada prosedüre, sıfır puan alanlara verilmeyeceği yazılmalı, bu önceden dikte edilmeliydi...
ftdE0.jpg

ftWxA.jpg

fuJqr.jpg

fvcm9.jpg

fw1K9.jpg
[/img]
1Wchfi.jpg
Merhaba dostlar,
Konu ile ilgilenen arkadaşların hepsine teşekkür ederken Sayın Ateş Ülker e de hak vermemek elde değil. Kırıcı uslübum için tüm camiadan özür dilerim.Sayın Gökdoğan GSGM prosedürünü göndermişti. Bugün Sayın Aktaş Satranç Federasyonu prosedürünü göndermiş. Ben de ilgili belgeleri gönderdim. Artık aydınlanacak fazla bir şey kalmadı sanırım. Yine de sorusu olan arkadaşlara cevap verebilirim.Belgelere dikkat ederseniz. Kararda puansız olduğu için (imzalara dikkat lütfen) Tahkime gönderilen başkanlık görüşünde kendi imkanları ile katıldığı için belgenin verilemediği bildirilmiştir. Tabii ki Tahkim de bu yönde karar almıştır. Oysa bu sporcu federasyon listesinden katılmış ve yarışmıştır. İleride bu milli formalı resimlerini de göndereceğim.Ayrıca İlke ye gönderilen yazıyı da ekledim. Bu sefer Sayın Üsküdarlı Havuzdan bahdetmekte. El insaf, biraz tutarlı olun lütfen. Bugün Sayın İmamoğlu nun yazısını da okudum. Ben Sayın İmamoğlu na eğer böyle bir kararınız varsa bizi uğraştırmayın derken:
- Yok öyle bir şey. Demişti. İmzasını inkar mı edecek acaba.
Sayın İmamoğlu saptırmayalım. Siz de biliyorsunuz ki, bu çocuklar federasyon çağrısı ile katıldılar ve bu belgeyi hakettiler. Lafı dolandırmayın. Ayrıca 2007 Dünya Yaş Gurupları öncesi yapılan antrenörler ve veliler toplantısında ben bu konuyu gündeme getirdim. Orada bulunanlar hatırlayacaktır. Sayın Solakoğlu ve Sayın Kılıçaslan yönetici masasındalardı. Sayın Solakoğlu :
-Evet bu sporcular milli sporcu olacaklar. Dedi .Şİmdi ise kararın altına imza koyarken hiç mi aklına gelmedi. En azından imza koymayabilirdi diye düşünüyorum.İmamoğluna ise bugünkü yazısından sonra diyecek hiçbir sözüm yok.
Önümüzdeki hafta yaşgurupları var. Orada yüz yüze konuşulma olasılığı var. Her veli çocuğunun hakkını arayacaktır. Gazete küpürünü de bilerek ekledim. Devletin bu kadar burs vermeye çalıştığı yerde bizim federasyonumuz nasıl etsem de vermesem diye çabalıyor. BU arada sahteciliği de eksik etmiyorlar. Yanlışlık mış bu kadar ince eleme sık dokuma yapılırken bu hata nasıl oldu acaba. Sayın İmamoğlu acaba isimleri de açıklayabilir mi? Yoksa Ağabeyleri izin vermezler mi?
Hepinize saygılarımı ve selamlarımı sunuyorum.
İlyas Ümit-ANTALYA
Merhaba

Tartışma oldukça ilginç ve birçok kişiyi doğrudan etkileyecek öneme sahip. Ancak ''bu olaya yaklaşımımızı sadece satranç toplumu açısından ele alarak kar-zarar hesabı yapmak ne derece doğrudur? '' sorusunu da bir durup düşünmek gerekiyor.

Mevcut kurallarla, herhangi bir oyuncu, il yarışmalarına katılıp hiçbir puan sınırlaması olmadan, yaş grupları finallerine katılabiliyor. Hatta bu durumda da gördüğümüz gibi finallerde ne sonuç alırsa alsın, parasını verdiği takdirde Dünya Şampiyonasında bile oynayabiliyor. Ben böyle bir uygulamanın satranç dışında herhangi bir sporda mümkün olabileceğini zannetmiyorum. Eğer örneğini bilen varsa lütfen buraya yazsın.

Maalesef günümüzde dünya genelinde de bu tip organizasyonlar tam anlamıyla bir gelir kapısı olarak görülmekte. Turnuvaların 'niteliği' tamamen geri plana atıldığı için de yapılan organizasyonların başarısını, 'katılımcı sayısıyla' ölçmek gibi garip bir durum ortaya çıkıyor. Oysa hepimizin bildiği bir gerçektir ki sayının bu derece kontrolsüz artması satranç açısından kaliteden de ödün verilmesi anlamına gelir.

Bir ülkenin bu kadar çok sayıda oyuncuyla temsil edilmesi de şampiyonalar için ayrı bir sorun. Türkiye üst sıraları çok sayıda oyuncuyla tehdit etmediği için şimdilik bir problem çıkmıyor ama turnuvanın Rusya, Çin gibi ülkelerde yapıldığını düşünsek her yaş grubunda 10-15 Rus'un katılması, 4-5 tanesinin ilk derecelere oynaması turnuvanın zevkini kaçıracak özellikle son turlarda türlü sorunlara yol açacaktır.

Satrançta ileri gitmeyi 'kalabalık yaratmak' saydığımız için şimdi bu tatsız olay ortaya çıktı. Elbette siz bu turnuvalara katılımı 'parayı veren düdüğü çalar'a getirirseniz, sonuçta o duyguyu paylaşan ve o formayı sırtına geçirip emek harcayanlar da haklarını aramanın gayretinde olacaktır.

Zaten parası olanın yarışmalara katılabildiği bu satranç düzeninde, bu bursların da kolay bir şekilde dağıtılmasını, ben öncelikle bu ülkenin bir insanı olarak doğru bulmuyorum. Aynı engelsiz yollarla hiçbir elemeden geçirilmeden turnuvaya girecek her oyuncuya da 'milli sporcu' belgesi verilmemeli. Bu yetkinin başkana ya da listeye bağlı olması bile oldukça sakıncalı. Belli norm ve kurallar belirlenmeli ve sayı da uygulamayı sıkıntıya sokmayacak makul bir şekilde sınırlandırmalı. Eğer devletin gücü varsa daha çok kişiye bu olanaklar sağlanacaksa yine belirli normlarla bu sayı ilgili kurumlarla ortak bir biçimde artırılmalı.

''Devlet veriyor biz de alalım'' doğru bir mantık değil. Onun yerine devlet vermesin biz de almayalım. Devlet gerçekten ihtiyacı olanın ve gerçekten bunu hakedenlerin yardımına koşsun.

Kimse kusura bakmasın ama kendi ülke birinciliğinde 22. olmuş bir sporcunun dünya şampiyonasına katılması hangi mantık süzgecinden geçirilerek onaylanmıştır ben anlamıyorum? Hem turnuvanın sağlıklılığı açısından hem de o sporcuların psikolojik olarak yıpranmaması açısından bu kural gözden geçirilmelidir.

Her sporda olduğu gibi satrançta da ilçe-il-ülke karşılaşmaları sırasında sırayla elemeler yapılmalı, uluslararası turnuvalara gidecek oyuncular dikkatle belirlenmelidir. Federasyon bu tip yarışmalar için belli bir sayının üzerinde kontenjan ayırmamalıdır. 'Kendi olanağıyla Dünya Şampiyonasına katılmak' gibi bir gariplik ortadan kaldırılmalıdır. Eğer dünya satrancını yönetenler bu tip uygulamaların finansman için çok gerekli olduğunu düşünüyorlarsa bu yarışmaları Dünya Yaş Grupları Şenliği gibi bir isimle adlandırsalar ve her yıl ayrıca sadece ülke birincilerinin katıldığı bir turnuva daha yapılsa sorun kalmayacağını düşünüyorum.

Aynı şekilde yakın zamanda Türkiye şampiyonaları da bir düzene sokulmalı. En azından bu turnuvalara katılabilmek için il bazında belli puan limitleri uygulanmalıdır ki turnuvaların kaliteleri biraz olsun yükselsin.

Son olarak söylediklerimin bir yanlış anlaşılmaya neden olmaması için eklemeliyim; Burada adı geçen sporcu, eğer mevcut kural ve yönetmeliklere göre bu hakkı kazanmışsa elbette yasal mücadelesini versin ve bu hakkını kullansın. Benim karşı olduğum nokta bu hakkın kullanılmasına değil, mevcut turnuva yönetmelikleri ve kurallarla böyle bir hak durumunun ortaya çıkmasınadır.
Gökerman,"Milli sporcu belgesi almak çok kolay olmamalıdır"anlamında bir yorum yapıyor.
Bu ayrı bir tartışma konusu olabilir.Gökerman'ı bu yoruma getiren, FİDE'nin ve buna bağlı
olarak Satranç Federasyonumuzun Türkiye,Avrupa ve Dünya Birinciliklerini hemen hemen açık
turnuva şekline dönüştürmüş olmasıdır.Bu durumun Satrançta gelişmekte olan ülkeler için
hem iyi hem kötü yönleri vardır.Öte yandan pratikte bu kadar tartıştığımıza bakılırsa,kimse
Milli sporcu belgesi almanın kolay olduğunu öne süremez!
İki sayfalık bu sütunda kırıcı uslubu başlatan İlyas bey değildi.Ama İlyas bey yazısını
yazınca Gökyüzünde jet uçakları göründü!Ondan sonra Antalya içinde müsademe başladı!Sonra tribün-
dekilerin beklediği gelişme oldu.Ateş Ülker de çatışmaya katıldı.Ama Ateş Ülker de katılınca
işin içine Konfüçyüs'ün derin vecizeleri ve Hadislerden alıntılar da katılmaya başlandı!
Forum renklendi.Tartışma uzadı.Tartışmanın uzaması demek çoğunluğun işin özünden uzaklaşması
demektir.İnsanlar zaten uzun yazıları okumuyorlar.Bu bakımdan şakayı bir kenara bırakıp,
sözü de çok uzatmadan en önemli görünen soruları tekrar soruyorum:
Özlem hanım tarafından buraya alınan Genel Müdürlüğün konu ile ilgili yönetmeliğindeki
bir cümlenin altını tekrar çiziyorum:
--Özerk Federasyonlarda Milli Sporcu Belgesi ana statülerinde belirtilen şekilde verilir.--
Ben Ana statümüzde konu ile ilgili bir paragraf göremedim.Buna karşılık Menderes beyin
işaret ettiği,Hüseyin beyin kopyaladığı"Türkiye Satranç Federasyonu Uluslararası Spor
yarışmalarında Türkiye'yi temsil eden sporculara Ulusal Sporcu belgesi verilmesi prosedürü"
aynı görevi görmektedir.Ancak insanın aklına şu soru geliyor:
Konunun Ana statüde yer alması ile Prosedurde yer alması arasında sonuçları itibariyla
bir fark var mıdır?Yarın,Gençlik Spor Genel Müdürlüğü veya Kredi ve Yurtlar Kurumu,Ana statü-
müzde konu ile ilgili bölüm olmamasını bir eksiklik olarak kabul eder mi?Prosedürün Ana
Statüye eklenmesi ise ancak Genel Kurul kararı ile olabilir!
Tabii konuyu bütün bu yazışmalardan sonra anlayabilmiş isek özetleyelim :
Teknik Kurulun tespit ettiği ve Federasyon Başkanının onayladığı sporcular Türkiye'yi
temsil ettikleri ilgili yarışmalarda en az "x" oyun oynamak koşulu ile ve en az "y" puan almak
koşulu ile veya bu koşullar olmaksızın sadece Başkanın onayı ile Milli Sporcu belgesi
alabilmekte midir?
Siz adıgeçen prosedürü okuyunca,uygulamanın nasıl yapıldığını anahatları ile anladınız mı?
Erşan Bey durumu çok iyi açıklamış.Bu bana kalırsa çok büyük oranda hakkaniyet meselesi.Hakkaniyetin olmadığı yerde hiçbirşeyin kıymeti yoktur.Önce her sporcunun bu ilkeyi içselleştirmesi lazım.Devletin verdiği burslar hepimizin kesesinden çıkmaktadır unutulmasın.İkinci olarak yeterli sportif olgunluğa sahip olmayan genç oyuncuların yurtdışına gidip de son sıraya yerleşmeleri kendi kendilerine zarar verir. O kişilerin yakın veya uzak gelecekte satrançtan uzaklaşmasına sebep olabilir!Katılım konuda sınırlandırmalar getirilmesi(tabi ki "open" turnuvaları kastetmiyorum) yönündeki görüş son derece yerindedir.Ancak bu gereklilik yurtdışında oynayacak herkesin federasyona haber vermesi anlamına gelmemelidir.
1v0PIJ.jpg
Sevgili Dostlar,
Konuyu fazla uzatmanın gereği yok. Bazı sorular aldım :
- Sen niye bu konunun üstüne fazla gidiyorsun. Sana ne. Herkes kendi hakkını kendisi arasın? Gibi.Son kez açıklayayım: Yukarıda bir resim ekledim. Tanıtayım: Soldan sağa: Ceren Karaca- Afyon Kocatepe Üniversitesi(belgesini alamadı tahkimde) Gizem Yılmaz- Çanakkale 18 Mart Üniversitesi (belgesini aldı bursunu alıyor) Gülce Alıç - ODTÜ (belgesini alamadı) Günseli Alıç- İlköğretim Okulu (zamanı gelince belge istecek) Ekinsu Ertürk- Fen Lisesi (seneye belgesini isteyecek) Cem Turan -Fen Lisesi(seneye belgesini isteyecek) Fazlı İlke Yıldırım- Boğaziçi Üniversitesi (belgesini alamadı tahkimde) Fırat Çağlar Akbulut - Anadolu Lisesi (seneye belgesini isteyecek) Kerem Çalışkan- Fen Lisesi ( 4 yıl sonra belgesini isteyecek) Bensu İzgi- Anadolu Lisesi (seneye belgesini isteyecek. Ve hasbelkader antrenörleri ben İlyas Ümit.
Sevgili Dostlar: Bu ekip Sayın Ali Nihat Yazıcı nın HAYDİ TÜRKİYE!!!!!! çağrısı ile ve bana antrenörlük görevi verilerek hepimiz federasyon tarafından konaklamamız karşılanarak. Gördüğünüz gibi milli takım formaları giydirilerek ve en önemlisi TÜRKİYE YAŞ GURUPLARI ŞAMPİYONASIN da belli bir yere gelerek bu yarışmaya katıldılar. Ben önceki yazımda bahsettiğim gibi turnuva öncesi antrenörler toplantısında Milli Takımlar Sorumlusu Sayın Özgür Solakoğlu na konuyu sordum. Aldığım cevap üzerine sporcularımla bu bilgileri paylaştım. Daha doğrusu federasyon görevlilerinin bana verdiği bilgileri paylaştım. Ayrıca da daha önce eklediğim yazılarda bu sporcuların milli sporcu olmaları konusunda karar alındığı federasyon görüşünde de belirtilmekte.Bu benim görevim di, yerine getirdim. Şimdi bu sporcuların hakkını ben savunmaya çalışıyorum. Sayın Gökerman ve Sayın Mehmet Bey in öne sürdükleri bambaşka şeyler. Belki öyle olması gerekirdi ama bu tartışma bu olayın dışında. Şİmdi alınan bir kararla sadece ilk 3 dereceyi alan sporculara bu belgenin verileceği kararı alınmışsa bu tartışılmaz bile . Ancak karar önceyi bağlamaz, kazanılmış haklar saklıdır. Müktesep hak doğmuştur. Bundan sonra federasyon karar alabilir (bana göre yarışan her sporcu milli olmalı ya da yarıştırılmamalı) İşte bunun için konunun üstünde duruyorum. Bu belgeler istenmeye devam edecek. En sonunda mahkeme yoluna da gidilecek. Takipçisi olacağım. Bu durumda olan sporcular ve velileri ile daha açıkçası satranç kamuoyu ile konuyu paylaşmak istedim. Bilgi edinilmesini istedim. 2330 tık mükemmel bir sonuç ilgilenelere teşekkür ederek sözlerimi burada bitiriyorum. Tahkim sonuçlarını ve ileride mahkeme sonuçlarını da sizlere duyurmak görevim olsun.
Hepinize selam ve saygılarımla.
İlyas Ümit-ANTALYA
Forum okurlarına teşekkür ederim!?

Sayın Ateş ülker' in bütün yazılarını sistemin tanıdığı olanaklar ile okumak mümkün.

Ben okudum.

'' Satranç ailesinin dikkatine'' başlıklı yazıya cevap verilmiyor olmasına rağmen bana töküman yetiştirme çabanızı da kınıyorum!!!

Önce forum yönetiçisine bu başlık MİLLİ SPORCU BELGESİ NE İŞE YARAR başlığı altında olması daha doğru olurdu diye düşünüyorum sizcede uygun ise bu başlık altına taşınsa nasıl olur diyerek isteğimi arzettim.

Not: Klavyenin ardında sanal ortamlarda tartışmayı sevmiyorum. Bu konuyla ilgili ilk ve son yazımdır.

Bu cümle doğal olarak bir saygı gerektiriyor.Belki benim genelde okuyucu olarak satranç sporuna saygım vesilesi ile takip ettiğim bu forumda ki müdahil olduğum konu başlığı benim farklı sebebler ile aşırı derecede ilgimi çekti.

Yazdırdığım metni yanıma aldım.Vapurda metro da otobüste OKUDUM !

Bende bir sorun var mutlaka..

Sayın İmamoğlu,

Yazdığınız yazıda yaman çelişkiler var.
Sayın İmamoğlu;

Sahte millilik belgeleri ile ilgili genel sekreterlikten aldığım bilgi aynen şöyledir;
‘’2009 Temmuz ayında Teftiş Kurulu’ndan 2 müfettişin, federasyonumuz tarafından verilen Milli Sporcu Belgelerini incelemesi sonucunda 2 belgeyle ilgili problem olduğu resmi yazıyla tarafımıza bildirildi.
Bir sporcunun mili sporcu belgesindeki sıkıntı; katıldığı şampiyonalar kısmına Dünya Yaş Grupları ve Avrupa Yaş Grupları Şampiyonası dışında, özel turnuva olan Aeroflot turnuvasının yazılması olarak gösterildi. Belge üzerinde sadece Dünya Yaş Grupları veya Avrupa Yaş Grupları Şampiyona yazılsa belgede hiçbir sıkıntı yok.
Bir başka sporcu ise İspanya’da özel bir turnuvaya katılmış ve prosedür kapsamında olduğu düşünülerek 3 yıl önce sehven milli sporcu belgesi verilmiştir. Teftiş Kurulundan federasyonumuza gelen yazıya göre; söz konusu sporcunun milli sporcu belgesi, Yönetim Kurulu kararıyla iptal edilmiş olup, kendisine ve okuluna tebliğ edilmiştir.’’


Forum okurlarını bilgilendirmek için size yönelik olarak yapılmış bir yazılı açıklamayı özetleyerek yorumsuz yayınlamanızdan dolayı size teşekkürederim.

Federasyona önemli bir konuda birşey sorup hemde genel sekreterlikten yazılı açıklama alabilen birisi örneğin şunları diyebilirdi;

(a) Önce işin aslını öğrenin de gelin!Ortada sehven yapılmış bir hata olabilir.Ne biliyorsunuz da neyi tartışıyorsunuz?

(b) Ben yetkili kişilerden işin aslını öğrendim!Olay sizin iddia ettiğiniz gibi suistimal, engelleme falan gibi bir konu değil.Federasyonun kapısı herkese açık.Önce sorun işin aslını öğrenin, sora yazı yazın.

(c)Şimdi böyle önemli ve hassas bir konuyu gündeme getirenlere söyleyeceğim birkaç şey var!Siz ''Milli sporcu kimedenir?'' önce bunu tartışın.Federasyona muhalefet etmeyi marifet sananlar yapılan hataları bulmaya çalışarak zaman kaybedeceklerine önce yapılan iyi işlerin hakkını versinler.Bu konnunun aslı sizin iddia ettiğiniz gibi değil.Ben Federasyonda yöneticilik yapmış birkişi olarak olayı araştırdım.Ortada sehven yapılmış bir hata var. Yurtkur'un uyarısından sonrada gerekli işlemler yapılmış ortada herhangi bir sorun kalmamıştır.Çalışan hata da yapar.Hatasız kul olmaz.

Fakat Sayın İmamoğlu yukarıda dile getirmeye çalıştığım sizlerin de bildiği klişe örtbas etme lafları yerine dürüst bir uslupla hem kendi tercih ve düşüncelerini hemde bildiklerini bizimle paylaştı.

Şimdi; Federasyon Milli sporcu belgesi dağıtmaz.Sporcunun isteği üzerine sporcu tarafından Federasyona verilen talep dilekçesini görevi olan birim inceler.Talebi uygunluk durumunu belirleyen ve TSF mevzuatına göre sınayan birim gerekli şartların oluştuğunu tespit ederse, dilekçenin devamına bunlarıda ekleyerek mevzuatın belilediği hüküm ile belge onayını veren üst birimine aktarır.Doğrumu.

Bakın şimdi, Milli Sporcu belgelerindeki hata nasıl oluşmuş.

Bir sporcunun mili sporcu belgesindeki sıkıntı; katıldığı şampiyonalar kısmına Dünya Yaş Grupları ve Avrupa Yaş Grupları Şampiyonası dışında, özel turnuva olan Aeroflot turnuvasının yazılması olarak gösterildi. Belge üzerinde sadece Dünya Yaş Grupları veya Avrupa Yaş Grupları Şampiyona yazılsa belgede hiçbir sıkıntı yok.

Ben buradan şunu anlıyorum; özel turnuva olan AEROFLOT'a katılan bir sporcu mevzuata göre milli sporcu sayılmaz.( Mantıken de sayılmaz.Özel turnuva!) Fakat başvuru dilekçesine bu turnuvanın adını yazarak başvuruda bulunan bu sporcuya; gerekli incelemeler titizlikle Mevzuata uygun olarak yapıldıkdan sonra onay verilmiştir!!!

Genel sekreterlik diyor ki; Aeroflot'a katılan bu sporcuya (bakın cümlenin içinde sporcunun Dünya Yaş Grupları, Avrupa Yaş Grupları gibi bir turnuvaya katılmış olmasına rağmen; Aeroflot' a da katıldığı için demiyor.Sporcu mevzuata uygun olan bu turnuvalara hiç katılmamış.)biz bir şekilde milli sporcu belgesini onaylayıp vermişiz.

Deniyor ki; ''Biz sporcu Aeroflot'a katımasına rağmen onay belgesine adı geçen diğer turnuvaları yazmış olsaydık; Teftiş kurulu olayı anlamayacak ve herhangi bir sıkıntı olmayacaktı.Çünkü onlar sadece turnuvaların isimlerine baktılar.Sporcunun adı geçen turnuvaya katılıp oynadığına dair belgeleri incelemediler.''

Açıklamanın devamı dahada vahim;

Bir başka sporcu ise İspanya’da özel bir turnuvaya katılmış ve prosedür kapsamında olduğu düşünülerek 3 yıl önce sehven milli sporcu belgesi verilmiştir.

Ben yorum yapmıyorum.Forum ortamında ki herkes Mevzuat uzmanı.Bende hasbelkader devlet memuruyum.Yasalar kapsamında ki hemde mali bir talep de içeren başvuru; özerk bile olsa devlet kurumu olan TSF' ye ulaştığında '' prosedür kapsamında olduğu düşünülerek
''
cevap verilmiş. ( DÜŞÜNÜYORUM. ÖYLEYSE VARIM!......Eyvallah!?)
Sayın İmamoğlu'nun ''Satranç ailesinin dikkatine'' başlıklı yazısında beni en çok etkileyen aşağıda alıntı yapacağım çümleler oldu:

''Milli sporcu belgeleri federasyon talimatlarına göre verilir.
Bunun dışında başkaca bir yol ile verilmesi olanaklı değildir. Durumu sağlayan talimat TSF mevzuat bölümünde bulunmaktadır.''

Böyle cümleler okuyunca veya karşımda ki kişi (örneğin müdürüm, veya mesai arkadaşım) bana hitaben buna benzer cümleler kurduğunda kanım donar.Buz kesilirim.Kara kışta, karayelde, sulu sepken yağarken Galata köprüsü üzerinden Eminönü' ne yaya yürüsem bukadar üşümem.

İçimden şöyle birşey geçer; ''Bunu bana niye söyledin?Ben farklı birşey mi yaptım?Yada farklı birşey yapma eğilimim var ve geçmişte de yamuk yumuk işler yaptığım için mi kulağımı çekiyorsun?Herhangi bir münasebet ile ben böyle cümleler kurduğumuda hatırlamıyorum.Muhatap olan kişiler asgari müşterekleri tekrarlayıp dururlar ise işler yürümez, konuşmalar sonlanmaz, görev yapmak zorlaşır, gereksiz bir hiyerarşi sınaması oluşur diye düşünürüm.Çünkü butür cümleler karşı tarafa kibarca; '' bilmeden konuşuyorsun veya bilmeden konuşma-yazma sende böyle bir eğilim hissediyorum.'' gibi hafifce aba altından sopa gösterir.


Velevki, Sayın İmamoğlu'nun bu yazıda kurduğu bu cümleler, konunun bütünlüğü için çok değerli.Bir nizam, bir mihenk taşı, ve ''olmaz ise olmaz'' denebilecek konumu belirliyor.

Ne yazıkki TSF çalışanları; öncelikle YURTKUR tarafından detayları ile tanımlanmış bir ''Milli Sporcu Burs Yönetmeliği'' ; ardından TSF tarafından satranç sporuna uygun olarak düzenlenmiş bir iç mevzuat olmasına rağmen, bunlara uymayarak ve en ana ilkeleri uygulamayarak bazı sporculara onların istekleri doğrultusunda ''Milli Sporcu Belgesi''
vermiştir

Bu kararların altında imzası bulunan yöneticiler, '' İnanmadığım hiçbir kararın altına imza atmam.Atmadım da.'' diyerek kurtulamazlar.Kanunlar, yasalar, yönetmelikler, mevzuatlar, konuşulduğunda uygulamada '' İNANÇ'' ile ilgili bir duruma yer kalmaz!!Ayrıca ''sehven hata yapmak'' nedir ki!?

Basitce sehven hata şudur.İnternette ki sözlüklerde kısa bir tarama yapalım.


''yanlışlıkla.''

''bu gibi sözcüklerin ve hukuk dilinin sık kullanıldığı ortamlarda, türkçecilik yapıp, bunun yerine "yanlışlıkla" kelimesi kullanılırsa hiç hoş karşılanmaz. sanki "yanlışlıkla" dendiği zaman ortada büyük bir suçlama vardır da, "sehven" dendiğinde elde olmayan bi aksaklık olmuşcasına yumuşatılır durum.''

''yanlışlıkla demenin kim vurduya gideni.''

''yanlışlıkla demek cesaret ister çünkü. hata yaptığını kabul edeceksin, üstleneceksin, özneye bağlayacaksın hatayı.''

''oysa sehven dediğinizde bir nevi faili meçhul yaratmış olursunuz. kimsenin üstüne alınmadığı zavallı ezik bir hata oluverir birden bildiğiniz yanlışlık.''

''steril iş ortamlarının steril kelimesidir.''

''yanlışlıkla denilse kıyamet kopabilir korkusu yaratan sözcük.''



Evet.Sehven yapılan hata; kibarca: '''Biz bir yanlışlık yaptık.Fakat sonucuna katlanmak istemiyoruz.Lütfen siz de görmezden gelin demektir!!'''

Sıcak koridorda yürüyordum.Bir yandan da yazımın devamını yazmak için notlarımı gözden geçiriyorum.Pencereden bakınca dışarıda kar yağıyor.Müzik dersinde ki öğrenciler muzip bir tekerleme söylüyor.Onlara; ''Susun benim canım sıkkın.Yine üstüme vazife olmayan bir işe karıştım.Biraz rahatlaya bilmem için bir türkü söyleyelim.Evet başlıyoruz;

Alçaklara kar yağıyor üşümedin mi?

Sen bu işin sonunu düşünmedin mi?

...................

..................


diyesim geldi.[/b]
Yazdıklarınızı okuyunca önce şaşırdım.bu kadar yazı yazılmış fakat hiç anlaşılacak elle tutulur nevar derken Bulgaristan da pastanede kafe içerken bile satranç oynayan dayılarım yengelerim ve büyüklerimiz aklıma geldi nedense.Şimdi satranç sporunda ilermek isteniyorsa önce satrançında atletizim gibi temel bir spor olduğunu anlıyamayan kişilerin fazla konuşmaması lazımdır...
pHtSr.jpg

Bakınız Naim Süleymanoğlu ve daha nice Bulgar göçmeni sporcuların hepsi satrancı çok iyi oynarlar.

Tam da bu noktata diyeceğim şudur, milli sporcular anası babası öğretmeni çalıştıranı ve devletinin görev verdiği memurlar ile birlikte dikkatinizi çekerim onlara engel yaratmayan önlerini açan kafalar sayesinde coğalır ve dünya çapında başarılara kavuşur.Bu yazıları yazarken sosyal gevezelik yapacağınıza sorularınızı gerekli yerlere tane tane sorup cevap almayı düşünemedinizmi.
Değerli Forum Okurları:

Ocak ayında Sayın İlyas Ümit tarafından açılmış olan ' MİLLİ SPORCU BELGESİ NE İŞE YARAR' Forum başlığı özü itibarı ile Türkiye Satranç Federasyonunun önemli bir hatasını ve ayıbını içinde barındırmaktadır.

Yazımın devamında Sizler ve Satranç Kamu Oyu adına konuyu aydınlatmaya ve açıklığa kavuşturmaya yönelik çabamın bir parçası olarak Türkiye Satranç Federasyonu'na vermiş olduğum 28-Ekim-2010 tarihli dilekçemi sunuyorum.

Dilekçeme yasal süreler içinde cevap verilmeyeceği konusunda ki kaygılarım ( Önümüz de mali Genel Kurul da varken! ) ön plana çıkınca, tatili de bahane ederek bugün Ankara'ya gitmeye ve Pazartesi Tsf'ye bizzat giderek, dilekçem de ki taleplerimi elden takip etmeye karar verdim.

Kanunlar ile korunmuş 'Yasal' haklarımız belli. Öyle değil mi? Belgeleri bizzat inceleyerek bilgi sahibi olurum sanırım. İadeli-taahhütlü olarak göndermiş olduğum dilekçemi Tsf'den Oğuz bey teslim almış görünüyor. (01-Kasım-2010'da) İşleme konmuş ve belki dilekçeme verileçek cevabın dahi hazırlanmış olması temennisi ile. ( Mali Genel Kurulu izleyip, fırsat bulduğum kadar delegelerle sohbet ederek İzmir'e geri döneceğim.)



------------------



Türkiye Satranç Federasyonu Başkanlığına:

Ulus-Ankara
28-Ekim-2010



Konu: Satranç branşında Milli Sporcu ünvanı bulunan sporcuların Üniversite eğitimine başladıklarında,Türkiye Satranç Federasyonu oluru ve Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün onayı ile Kredi ve Yurtlar Kurumu'ndan talep edebildikleri
milli sporcu bursları hk.

Tsf tarafından, satranç dalında milli sporcu olarak Türkiye’yi uluslar arası yarışmalarda temsil etmiş sporculara, talepleri doğrultusunda 'Milli Sporcu Belgesi' verildiği bu belgeye sahip üniversite eğitimi alan sporcuların Kredi ve Yurtlar Kurumu'ndan Milli
Sporcu Bursu talep edebildiğini biliyoruz.

Ocak ve Şubat aylarında ''Ulusal Basında'' çıkan haberlerde Tsf tarafından düzenlenen belgeler ile iki kişinin gerekli mevzuata uymayan durumlarına rağmen bu bursu talep edip aldıkları ve Kredi ve Yurtlar Kurumu müfettişlerinin yaptığı inceleme sonucu bu bursların iptal edildiği bilgisi yer almıştı.

Satranç ile ilgili haber ve yorum içeren web sayfalarına konu olan bu durum İzmir’de yapılan sportif etkinlikler ve toplantılarda özellikle bursu kesilen öğrencilerin ismi ile ilgili olarak belirsiz bir tartışma ve eleştirinin konusu olmaya devam etmektedir. ( Haksız yere ve hile ile burs alan öğrencilerin İzmir'li bazı sporcular olması ihtimali ve sporcuların İzmir de ve ayrıca TSF'de asli görev yapan bir kişi tarafından kayırılarak hileye teşfik edilmiş olması hususu.)

Hatalı şekilde milli sporcu bursu alan kişiler ile gururumuz olan milli sporcularımızın isimlerini de bilmemizin önemli olduğunu ve gereksiz
tartışma konuşmaların sonlanacağını düşünüyorum.

Bu sebeple Tsf tarafından verilen Milli Sporcu belgeleri ile Kredi ve Yurtlar Kurumu'ndan burs talep edip alan sporcuların isimleri, bursu iptal edilenlerin isimleri ile varsa burs talep edip bu talebi kabul edilmeyenlerin isimlerini ve verilen burs miktarını öğrenmek istiyorum.

4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu gereğince istediğim bilgi veya belgeler yukarıda belirtilmiştir.


Durumu bilginize sunar, gereğini arz ederim.


Mehmet Karadaş

------------------------

Bu bilgi edinme çabamı Sayın Kırcaali'ye ithaf ederim.

Sayın Eray Selim Er'e de Mali Genel kurul sırasın da Delegeler'e sunmak üzere hazırlıklarını sürdürdüğü '5 Yıldızlı Oteller Dosyası' konusun'da başarılar dilerim. Bayram da bile aktif çalışmalar yapıyor olması namuslu muhalefetin gurur kaynağı olmalı.


Saygılar.
ilyasumit Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Bu bursla federasyonun hiçbir ilgisi yoktur. Tamamen YURT-KUR a ait bir uygulamadır.
Federasyonun buradaki rolü sadece millilik belgesi verilmesidir o kadar. Ama bizim federasyonumuz nedense belge vermek sanki suçmuş gibi direnmektedir. (Bu arada yukarıda saydığım 3 sporcumuz da Spor Bakanlığı nezdinde girişimlerde bulunmuşlardır.Sonuçları beklenmektedir.)

Benim de Çallıspordan ayrılış sebebim temelde budur.

Sayın Kuvay Sanlı ile yaptığımız bir görüşmede bu dosyayı kapattıklarını ve bir daha da açmayacakların söyledi. (Sadece söylemedi haykırdı) Ve hatta bu dosyanın kendileri için GRİ bir dosya olduğunu takip etmememi söyledi.Bunun üzerine ben de ayrılıp yerimi Sayın Mustafa İmamoğluna bıraktım.

İnşallah takipçisi olur da sporcularımızın haklarını savunur. Şu anda 5 sporcumuz bu bursu almakta 3 sporcumuz Sayın Kuvay Sanlı’ya takılmış durumda ve 8 sporcumuz da almaya hak kazanmış ama daha üniversiteye girmedikleri için talepte bulunmamıştır.

İlyas Ümit -ANTALYA




Yukarıda alıntı yapmış olduğum paragraf, ''MİLLİ SPORCU BELGESİ NE İŞE YARAR'' başlıklı bu forumu başlatan ilk yazının, son paragrafından.

''KULÜPLERE YARDIM'' başlığı ile açılan güncel diğer bir forum da, Sayın İlyas Ümit'e yönelik olarak aşağıda alıntı yaptığım üzücü bir tartışma gelişti:

''Bu arada;
Sayın Ümit’in bir şeyler bulup çıkarmak için uğraşması boşunadır.O hala kendisine giren kazığın acısı ile düşündüğünü yazarken zorlanıyor sanırım.'' Pzr 12 Arl,2010 1: 01 Hasan Fehmi Arat


''Bana giren bir kazık yoktur. Sadece seçimi kaybettik. o da normaldir. DEMOKRATİK ORTAMLARDA seçim de kazanılır. seçimde kaybedilir. Bunun adı niye kazık olsun ki.'' Pzr 12 Arl,2010 17: 05 İlyas Ümit-ANTALYA


''Sayın İlyas Ümit’de yanlış anlıyor,yada anlamak istemiyor,demişki muhterem;
DEMOKRATİK ORTAMLARDA seçim de kazanılır. seçimde kaybedilir. Bunun adı niye kazık olsun ki.Kimseye karşı bir husumet beslediğim yoktur. Kimseye karşı kin beslemem. Sayın Arat bu yazınıza da güler geçerim.

Ben hocamın yediği kazık derken Çallı sporu kasdetmiştim,yoksa kendisininde söylediği gibi seçimler DEMOKRATİK ORTAMLARDA kazanılır veya kaybedilir.'' Pts 13 Arl,2010 12: 12 Hasan Fehmi Arat



''Değerli Arkadaşlar;
Ben de konuyu kendimce bitirmiş ve son yazımı yazmıştım. Ama Sayın Arat ın
-Ben hocamın yediği kazık derken Çallısporu kasdetmiştim.
sözlerine takıldım. Gerçekten bir anlam veremedim. Bir bildiği varsa açıklamasını bekliyorum. Bu nasıl bir kazıktır ki ben bilmiyorum da Hasan Arat biliyor.Ya da Sayın İbrahim Şencan, Kulüp Başkanı Zeki Akbaş, Genel Sekreter Şahabettin Üstün bilmiyorlarda sen mi biliyorsun?. Yoksa sen hayal mi görüyorsun?.'' 13 Arl,2010 21: 09 İlyas Ümit-ANTALYA

---------------------------------------

Değerli forum okurları; dikkatinizi çekmiştir. Sayın İlyas Ümit bu forumu başlatan yazının son paragrafında, ''KULÜPLERE YARDIM'' başlığı altında yapılan tartışmada adı geçen ve kendisinin yıllarca emek verip gelişmesine büyük katkı sunduğu ve Antalya'ya ve dolayısı ile Türkiye'ye pek çok sporcu kazandıran ''Çallıspor Kulübü'n den'' ayrılış sebebini şöyle açıklıyordu:

...
Federasyonun buradaki rolü sadece millilik belgesi verilmesidir o kadar. Ama bizim federasyonumuz nedense belge vermek sanki suçmuş gibi direnmektedir. (Bu arada yukarıda saydığım 3 sporcumuz da Spor Bakanlığı nezdinde girişimlerde bulunmuşlardır.Sonuçları beklenmektedir.)

Benim de Çallıspordan ayrılış sebebim temelde budur.
...


Sayın İlyas Ümit'in bu forumu başlatan yazısı tekrar dikkatlice okunursa, kendisinin, hem emek verdiği kendi sporcuları, hemde üniversite eğitimine başlamış tüm Milli Sporcuları düşünerek ''Milli Sporcu Bursu'nu'' tanıtmak-yaygınlaştırmak için verdiği yürekli mücadele kolayca anlaşılacaktır.

Yurt-Kur'un vermek istediği ve fakat Türkiye Satranç Federasyonu'nun her ne sebep veya gerekçe ile olursa olsun engeller görünümde olduğu Milli sporcu bursu ile ilgili araştırmaları, ulaştığı bilgiler ve sonuçları ile birlikte tek başına Tsf'nin karşı cephesinde kaldığı görünümünü edindiğimiz bir spor yöneticisi emekli öğretmen.


Sayın İlyas Ümit'in yazında ki en çarpıcı bölüm:

''Sayın Kuvay Sanlı ile yaptığımız bir görüşmede bu dosyayı kapattıklarını ve bir daha da açmayacakların söyledi.

(Sadece söylemedi haykırdı)

Ve hatta bu dosyanın kendileri için GRİ bir dosya olduğunu takip etmememi söyledi.

Bunun üzerine ben de ayrılıp yerimi Sayın Mustafa İmamoğluna bıraktım.''



Değerli forum okurları;

---Antalya'da neler oluyor? Yada neler olmuş? Nasıl Oluşmuş?

---Bu ilin bir ''İl Temsilcisi'' ve onun ile birlikte çalışan, İl faaliyetlerini denetleyip organize eden bir ''İl Tertip Kurulu'' yok mu?

---Eğer var ise, bütün bu yaşanan tartışma ve yıllar öncesine yayılmış olduğu görülen olumsuz gelişim sürecinin neresindeler.

---Sayın Kuvay Sanlı, yukarıda alıntı yaptığım Sayın İlyas Ümit'in aktardığı sözleri söylemiş ise, bugün Tsf yönetiminden ayrılmış bir muhalif yönetici olarak;

''Ben adımın, Yazıcı'nın eylemleri ile yanyana anılmasından bile rahatsızım. Bunları onaylamadığım için bugün onunla çalışmıyorum.''Cum 10 Arl,2010 23: 11 Kuvay Sanlı (KULÜPLERE YARDIM)

şeklinde yürekli bir ifadeyi yazmış olduğuna göre bize '' Milli sporcu Belgesi'' konusunda gerçekci bir açıklama yapar mı?

---Sayın İmamoğlu'nun, bu konu ile ilgili olan ve sonradan gelişen ''Sahte Milli Sporcu Belgesi'' hazırlanması konusunda ( bu forum başlığı altında ki yazılarımda detaylı incelemeler bulabilirsiniz.) Sayın Üsküdarlı' ya sorduğu soruya aldığı cevabı tekrar hatırlarsak:

''Sahte millilik belgeleri ile ilgili genel sekreterlikten aldığım bilgi aynen şöyledir;
‘’2009 Temmuz ayında Teftiş Kurulu’ndan 2 müfettişin, federasyonumuz tarafından verilen Milli Sporcu Belgelerini incelemesi sonucunda 2 belgeyle ilgili problem olduğu resmi yazıyla tarafımıza bildirildi.
Bir sporcunun mili sporcu belgesindeki sıkıntı; katıldığı şampiyonalar kısmına Dünya Yaş Grupları ve Avrupa Yaş Grupları Şampiyonası dışında, özel turnuva olan Aeroflot turnuvasının yazılması olarak gösterildi. Belge üzerinde sadece Dünya Yaş Grupları veya Avrupa Yaş Grupları Şampiyona yazılsa belgede hiçbir sıkıntı yok.
Bir başka sporcu ise İspanya’da özel bir turnuvaya katılmış ve prosedür kapsamında olduğu düşünülerek 3 yıl önce sehven milli sporcu belgesi verilmiştir. Teftiş Kurulundan federasyonumuza gelen yazıya göre; söz konusu sporcunun milli sporcu belgesi, Yönetim Kurulu kararıyla iptal edilmiş olup, kendisine ve okuluna tebliğ edilmiştir.’’



Yeri gelmişken Sayın Kuvay Sanlı, kendisinin de As Başkan olduğu dönemde yaşanmış olan bu olayı da bize açık açık açıklar mı?



Saygılar.
Değerli satranç dostları;
Bahse konu Kuvay Sanlı ile yaptığım ve akabinde de kulüp yönetiminden ayrıldığım görüşmede bulunanlar:
1- Sayın İbrahim Şencan - Kulüp Onursal Başkanı ve sponsoru
2:Sayın Şahabettin Üstün- Kulüp Genel Sekreteri
3-Sayın Mustafa Şahin - Antalya İl Temsilcisi
4- Sayın Abidin Ünal- Federasyon Teknik Kurul Başkanı
5- Sayın Mustafa İmamoğlu- Eski yönetim kurulu üyesi, bgünkü Çallıspor yöneticisi
6- Sayın Kuvay Sanlı - Federasyon Asbaşkanı.

Kuvay Sanlı nın açıklamasını bekleyeceğim. Daha sonra görüşmenin detayları ile ilgili açıklamalarım olacaktır.
İlyas Ümit-ANTALYA
Sayfalar: 1 2 3