Özgür Satranç Forum

Orjinalini görmek için tıklayınız: satranç egzersiz planı
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2
selamlar ankarada anasınıfı öğretmeniyim.Bu yıl ilk kez anasınıfları için 4 saatlik bi egzersiz çalışması yapacağım ama yıllık plan örneği bulamıyorum.Lütfen yardımcı olurmusunuz...
Anaokulu düzeyinde bir egzersiz planını internet ortamında bulamayabilirsiniz. Ancak yapmanız son derece kolay, Olgun Kulaç'ın Başlangıç Düzeyi Satranç Ders Kitabındaki konuları sırasına göre yıllık plana koyarsanız, kendi yıllık planınızı yapmış olursunuz. Tabi notasyon konusunu çıkarmanız gerekiyor sanırım çünkü okuma yazma bilmeyen bir öğrenci grubuna ders vereceksiniz.
hülyayazanlar Nickli Kullanıcıdan Alıntı:selamlar ankarada anasınıfı öğretmeniyim.Bu yıl ilk kez anasınıfları için 4 saatlik bi egzersiz çalışması yapacağım ama yıllık plan örneği bulamıyorum.Lütfen yardımcı olurmusunuz...

Şöyle yazmanız gerekiyordu:

Selamlar,
Ankara'da anasınıfı öğretmeniyim. Bu yıl ilk kez anasınıfları için, 4 saatlik bir egzersiz çalışması yapacağım, ama yıllık plan örneği bulamıyorum. Lütfen, yardımcı olur musunuz?...


Hülya hanım,
Siz bir öğretmen olarak önce şu yazınızı bir düzeltin, sonra satranç öğretmeye soyunun.
Eğer kaç tane yanlışınız olduğunu bulursanız, ben size bir yıllık plan hazırlayıp yollayacağıma söz veriyorum.
Saygılarımla.
Hocam haklısınız.
Akşamdan beri satrançla ilgili çalışmalara baktığım için dikkatim dağıldı.
Teşekkürler....
Sayın Aktaş,

Lütfen, yardımcı olur musunuz?...

Düzelttiğiniz bu cümlede; Lütfen kelimesinden sonra virgül ve cümlenin sonunda soru işaretinden sonra üç nokta gerekli mi?

Bu konularda da görüş bildirirseniz aydınlanmış oluruz.
Yazmayı unuttum; yaptığınız tek yanlışı bulursanız ben de size yardımcı olmuş olurum.
Tamam... Big Grin
Bu kadar hızlı bir yanıt alacağımı beklemiyordum.
Öğretmen olduğunuz için yıllık plan konusunda bizlerden daha bilgili olmalısınız. Ben size hangi konuları işlemeniz gerektiğini, yarın bu sayfadan, deneyimlerimle birlikte aktaracağım.
Siz şimdilik şu linkteki yazıma da bir göz atın: http://www.satranc.net/index.php/satranc...c-dersleri

İyi akşamlar...
Sayın Erguvani,

Benim eklediğim virgül, "lütfen" sözcüğüne bir "es" vererek vurgu katmaktadır. Tümceyi ikiye bölmesine rağmen, virgül önceki ve sonraki söz arasındaki bağı tamamen koparmaz. "lütfen" ile "yardım isteği" arasında bağ kopmamıştır, aksine ikisi arasındaki bağı vurgulamıştır.
Soru işareti sonuna konan üç nokta ise, bu tümcenin aslında daha başka sözlerle desteklenebileceğini, ama konuyu uzatmadan diğer sözlerin okuyucu tarafından keşfedilmesi gerektiğini anlatır.

Bana bir yanlışımı öğretenin kırk yıl hatırını sayarım. Big Grin
Hülya Hanım,
Dünkü yazışmalarda Sadullah Eken arkadaşımın Dr. Olgun Kulaç Bey'in "Başlangıç Düzey Satranç Kaynak Kitabı" önermesine ek, hatta alternatif olarak, 6 yaş grubu öğrenciler için Ozan Çapan'ın "Çocuklar İçin Masallarla Satranç" adlı kitabı mutlaka edinilmelidir.

İletinizden anladığım kadarıyla ilk defa satranç eğitimi vereceksiniz. Daha önce bir satranç öğretme pratiğiniz olsaydı, 6 yaş için bir "genelleme" yapabilmiş olacaktınız.

Başlangıç düzey antrenörü olarak edindiğim deneyimlerde, Dr. Olgun Bey'in kitabında, anasınıfı öğrencileri için atlanması gereken konular var. Şimdi ben deneyimlerim doğrultusunda, Olgun Bey'in kitabındaki konulardan bir özetleme yapacağım:
Ünite- 1'den;
- Satrancı tanıyalım.
- Satranç nedir?
- Satranç tahtası. (Kendisi bir kare olan tahta, karelerden ve kare kümelerinden oluşur; yatay, dikey, çapraz yollar tanımlanmalıdır.)
- Satranç taşları. (taşlar “kişileştirilerek” öykülenmelidir)
- Taşların dizilişi.
- Taşların hareketi.(Sıralama önemli: kale, fil, vezir, at, piyon, şah.)
- Taş istemek (Tüm taşların taş isteme şekilleri)
- Taş almak. (Tüm taşların taş alma şekilleri)
Taş istemek ve almak konuları içerisinde şahın vezir ve rakip şah dışındaki tüm taşları isteyebileceği, şahın kendisini asla tehdit altında bırakamayacağı konusu özenle anlatılmalıdır.
-Taşların gücü; değeri. (maddi değerleri; bu konuda dünkü verdiğim linke bakınız.)

Buraya değin olan çalışmalarda, çocuklar “oynamak” için asgari oyun kurallarını öğrenmiş oluyor. Oynamak için; 1- Oyuncu, 2- Oyun alanı, 3- Oyun araç gereçleri, 4- Oyun kuralları verilmiş oluyor.

Tam burada, HAMLE konusu en ince ayrıntılarına değin anlatılmalıdır. Hamle yapmak ile söz söylemek, söz vermek, ve söylenen sözün geri gelemeyeceği konuları ayrıntılı bir terbiye olarak verilmelidir. Bu onların öğrenmesi gereken en önemli disiplinlerden biridir.

Bu aşamadan sonra oyunun amacı olan MAT, Ünite 2’de anlatılmaya başlanacak:
-Şahın istenmesi; Şah çekmek
-Tehdit altındaki şah
-Mat
-Mat konumları; kale ve vezir matları; koridor ve öpücük matları. Bu konumlardan sonra çocukların zihnini yormayacak ve kafalarını karıştırmayacak bir biçimde, iki fil matı, at fil matı da konum olarak gösterilmelidir. Ancak bunlar öğrenmelerinden ziyade, gelecekte karşılaştıklarında anımsamaları için olmalıdır. (Ben ağır konuların hafifçe gösterilmesini, çocuklara bebekken her türlü yemek sularından tattırmaya benzetirim. Ana sınıfı öğretmeni olduğunuz için ne demek istediğimi gayet iyi anlamış olmanız gerekiyor.)

-Bir hamlelik matlar; alıştırmalar şeklinde…

Olgun Bey'in Ünite 3’ü bu yaş grubu için burada geçilmelidir. İleriki aşamada ilk açılış bilgileri içerisinde verilmelidir… Ancak yine de oyuna nereden başlamalı sorusunun yanıtı olarak her iki şahın da tahtanın tam ortasında durduğu gösterilerek şah piyonlarının istikametinde yola çıkmaları, ve rakip şah nereye kaçarsa taşların (savaşçıların) da o tarafa yönlendirilmesi gerektiği işlenmelidir.

Ünite 4’ten:
Tembel matı, Çoban matı ilk hücum fikirlerinin gelişmesi için verilebilir. Ancak buraya kadar olan aşamada bu çocuklar “taş ticaretini” ve bu alış verişlerde kazançlı çıkmayı öğrenmeli ve geliştirmelidir.

Ünite 5’ten:

-Taş istemek
-İstenen taşı korumak
-İstenen taşı kaçmak
Ek olarak “İstenen taşı değişmek.”
Buradaki taktik fikirler çocuklardaki gelişmeye göre işlenebilir ya da ertelenebilir.

Ünite 6’dan:
-Rok
-Pat
-Centilmenlik konuları işlenmelidir. (Aslında centilmenlik ilk oyun oynama girişimlerinde anlatmalı, el sıkışarak başlamak ve el sıkışarak bitirmenin önemi vurgulanmalıdır. Oyunun başındaki tarihçe kısmında sporun barışa endeksli yarış olduğu bilinci işlenmelidir.)

-Notasyon bir yıl sonra okuma yazma öğrendikten sonra anlatılmalıdır.

Ünite 12’den de:
-Eşit taş değişimleri
-İyi taş değişimleri
-Kötü taş değişimleri...

Son olarak bu yaş grubuna, eğer üstün bir gelişme içerisindeyseler
“tek kale matı” -ki bunu yapabilmek için opozisyon bilgisi gerekli ve bu bilgi mat konuları işlenirken kısmen verilmiş olacak-
“geçerken almak”
“piyon terfisi” anlatılarak anasınıfı bitirilmelidir.

Bu güne değin hiçbir öğrencimde ve öğrenci grubumda “standart” bir “müfredat” izlemedim. Tıpta bir deyim vardır; “hastalık yoktur, hasta vardır” denir. Her çocuğun ve çocuk grubunun değişik seviye ve anlayışları vardır. Genetik yapılarından tutun da, içinde bulundukları sosyal çevrelerine değin bir yığın etkenin onları belirlediğini bilerek, “somut koşulların somut analizine” dayalı olarak, çocukları tanımaya ve onların gereksinimi olan, onlara özgü müfredatı oluşturmaya çalıştım. Bunun da etkili sonuçlarını aldığımı söyleyebilirim.

Konuları yıllık plan içerisine yerleştirme işinin sizin açınızdan kolay olacağını biliyorum. Konu azlığı sizi sıkıntıya sokmasın. Çünkü her konu ile ilgili alabildiğine alıştırma çözümünü plana eklersiniz. İlk oyunlarına başladıkları andan itibaren de bolca “pratik” yazarsınız plana. Planda yazılan değil, sizin onların beynine yazdıklarınızın esası oluşturacağını da unutmadan!...

Umarım yardımcı olabildim.
Başarılar dilerim.
Hocam çok teşekkür ederim.Bu kadar detaylı yazacağınız aklıma gelmemişti.2 yıl 2.kademe öğrencilerine satranç dersi verdim ama ilk kez anasınıfı öğrencilerine vereceğim.Telaşım bundandır.Ders işlerken sıkıntı çekmeyeceğime eminim ama takdir edersiniz ki evrak işleri var.Yıllık plan sıkıntım da ondan kaynaklandı.Çok teşekkür ederim.
Görüşmek üzere...
(Umarım bu sefer yanlış cümleler kurmamışımdır.Smile)
Merhaba, Anaokulları için literatürde bir eksiklik yer almakta. Bu eksikliği gidermek için yaklaşık 11 aydır, satrançlife dergisinde Anaokulu ve Satranç köşesini yazıyorum. Sadece işlenmesi gereken konular değil, bu konuların nasıl işleneceğine kadar formasyonel konulara da değindim. Ayrıca eğitim araçları ve fiziksel ortamın nasıl kullanacağına da yer verdim.

Ana sınıflarında 5 yaş ve 6 yaş için aynı konular kullanılmamalı. Ana okullarında sınıflarda yer alan öğrencilerin bilişsel düzeyleri 3 aylık zamanlarda fark yaratır. Bu nedenle planın iyi yapılması gerekir.

Amaç öncelikle satrancı sevdirmektir, çocukları satranca değil satrancı çocuklara göre ayarlamalısınız.

Masallardan yararlanmalısınız, bu alanda satrançlife çocuk size masallarla satranç köşesiyle destek olabilir. Ayrıca Sevgili arkadaşım Ozan Çapan'ın boyama ve masal kitaplarını da tavsiye ediyorum. Morpa yayınlarından çıkan satranç masal kitabı "Akşah ile Karaşah" ve "Satranç etkinlik kitabı" işinize yarayacaktır.

Saygılarımla...
Menderes Sargın Nickli Kullanıcıdan Alıntı:...çocukları satranca değil satrancı çocuklara göre ayarlamalısınız.

Sayın Sargın,
"Tıpta hastalık yoktur, hasta vardır" derken kastım buydu biraz da. Herkesin kanseri kendine özgüdür örneğin. Her çocuğun satranç algısı da farklı olacaktır. Çok farklı yollardan aynı şeyi öğretebilmektir çocuk eğitimi. Çocuklardaki dinamikleri ayrı ayrı keşfetmek gerek...

Uyarılarınız gayet yerindedir. Masal ve dramatizasyon çok önemlidir. Ozan Çapan'ı anmadan geçmek zaten ayıp olurdu.
Benim önerilerim biraz aceleye de geldi. Detaylı bir çalışma olmasa da deneyimlerim doğrultusunda ve öğretmen arkadaşımızın gereksinimleri doğrultusunda hemencecik önerdiğim konu seçimleridir. Yöntem üzerine az da olsa notlar düştüm.
Satrançlife'daki çalışmalarınıza en kısa zamanda bir göz atmak isterim.
Emek çeken ve kafa yoran herkese teşekkürler.
Bu yılın sonuda Hülya öğretmenden de yeni deneyimler alabileceğiz umarım. Çünkü ben her yeni çocukta yeni birşeyler öğreniyorum. Örneğin geçen hafta bir anasınıfında atların nasıl gittiğine dair yeni bir tanım duydum:
-Atlar nasıl gider?
-Dıgıdık dıgıdık gider öğretmenim! Big Grin


Ne diyelim, ne mutlu ki, bu yumurcak atları görmüş. Bir de hiç görmeyenler var...
Ah çocuklar ah
Siz olmasanız ah...
İyi akşamlar. Smile
iyi akşamlar...ben de anasınıfı öğretmeniyim ve aynı zamanda yüksek lisans yapıyorum...üniversitedeki dersim için "anasınıfında satranç öğretimi" diye bi konu seçtim...programı oluşturma aşamasındayım ama henüz etkinliklerim yeterli değil...bana bu konuda yardımcı olursanız çok mutlu olurum...
Merhaba, çok güzel bir konu seçmekle birlikte, tezinizin literatür kısmı konusunda bilimsel kaynak sayısı az. Size bu konuda destek olabileceğimi sanıyorum. Eşim benim öğrencilerime yine bir yüksek lisans araştırması sebebiyle bir çalışma yapmıştı. Gelişim Psikolojisi alanında bu ve birkaç araştırma işinize yarar düşüncesindeyim. Etkinliklerle ilgili yüksek lisans tez önerinizi mail atarsanız size hangi konularda yardımcı olacağımız konusunda bilgimiz olabilir. [email protected]

Saygılarımla.
hüseyin bey selamlar,

bence yaptıgınız eleştiri cok anlamsız ve yersiz.

sanki bu forum türk dil kurumunun veya türk dili edebiyatı öğrencilerinin forumumu.

bence boş işlerle uğraşmayı bırakıp sivri kısımlarımızı biraz törpüleyip insanlara daha ılımlı yaklaşmanız gerekmektedir.

kalın salıcakla

t can kutlu
Bazı arkadaşlara mizah doğuştan vergi gibi geliyor bana. Ağızlarından çıkan gülmece oluyor. Biz bu işin eğitim işi olduğunu sana duralım, onlar ne dese yerli yerine ve anlamlı bir şekilde oturtuyorlar!!...

Günaydın Turgutcuğum.
İyi seneler Can kardeşim.
Yeni Yılın Kutlu olsun.

Yetiştirdiğim öğrencilerin başarısının altında yatan faktörlerin biri de Türkçe ve Türkçeye verdiğim önemdir. Sizin bunu anlamanız için biraz kilo vermeniz gerekiyor...

Ama haklısın, bu işler "boş işler" ve bundan sonraki boşlukları siz doldurun artık! Hayırlı işlerSmile)
En güçlü duygularımızı artık tamlamalarla, benzetmelerle, vurgulamalarla değil her ağızda sakız olan sadece iki sözcükle anlatabiliyoruz: "inanılmaz", "süper".

Vedalaşırken "Kendine iyi bak." diyoruz; yani, "Benden fayda umma sakın, kendi başının çaresine bak."

Çocuğumuza "Anneciğim", "Babacığım" diyoruz. Aslında farkında olmadan
kendimize mi sesleniyoruz?

Çocuğumuzdan bahsederken, "Ateşi var, öksürüyor" yerine "Ateşimiz var, öksürüyoruz" demek hoşumuza gidiyor.

"Akıl", "zihin" çok soyut geldiği için dilimizden attık. Yalnızca "kafa" kullanıyoruz. "Kafanda canlandır", "kafanda tut", "çok kafalı".

Dilde fakirleşme, düşüncede fakirleşmeyi getirir.

Dilimize özen göstermiyor olabiliriz, bu ayrı bir konu; ama
diline özen göstermeye çalışanlara "Boş işlerle uğraşma" demek nasıl
bir tepkidir?
Sayın Kangöz,
Kendinizi yormayın
Gözlerinizden kan gelir
Haddiniz bir yana, serriniz bir yana düşer...
Hepimiz zaman zaman Türkçe'yi kullanmakta yanlışlıklar yapıyoruz. Önemli olan o yanlışları düzeltmeye çalışmak. Keşke asıl sorun, Türkçe'nin yanlış kullanılması olsaydı da, Türkçe'ye özen göstermenin boş iş olduğunu düşünen kimseler, bunu söyleme cesaretine sahip olamasaydı. Bir insanın kendi dilini umursamamasının, küçümsemesinin, aslında kendisini küçümsemesi ve umursamaması demek olduğunu anlatmak, sanıdığı kadar kolay değil.

Hüseyin Bey,

* öğretmenlerimizin Türkçe'yi bizlere, sınavlarda sordukları soruları yanıtlamamız için değil, tüm yaşamımıza egemen kılmamız için öğrettiğini kavradığınız için,

* bu nedenle bulunduğunuz ortamları, sanki Türk Dil Kurumu'nun veya Türk Dili ve Edebiyatı öğrencilerinin forumu gibi algılamayıp Türkçe'yi sahiplendiğiniz için,

* bu anlayışınızı öğrencilerinize de aktardığınız için,

* yere tüküren kişilerin yanında yere tükürmemek zor iştir: Önem verdiğiniz işlere boş işler diyenlerin yanında, Türkçe'ye olan sevginize ve inancınıza sarıldığınız için,

hem kendim hem ülkem hem de Türkçe'm adına size çok teşekkür ederim.
Dil bilgisi kurallarının ne kadar önemli olduğunu kim yadsıyabilir ki? Kendimizi doğru ifade edebilmek ya da okuyanlar tarafından doğru anlaşıla bilmek için mutlaka dil bilgisi kurallarına uymalıyız. Çocukluğumuzdan beri örnek olarak verilen "Çalış, baban gibi eşek olma" tümcesindeki virgül kalktığında cümleden çok farklı anlam çıktığını hepimiz biliyoruz! Yanlış anlaşılabilecek ifadelere başka örnekler de verebiliriz:

Adam çok beyaz --------------- Adam çok, bey az

Ananas aldırmış. ---------------- Anana saldırmış.

Çaresizsiniz. ---------------- Çare sizsiniz.

Hoşça kal. ----------------- ----- Hoş çakal

İnciri Melis'e ver. ----------------- ------ İnci rimeli sever.

Tekel likör fabrikası ---------------- Tek elli kör fabrikası

Ben Ahmet'le kardeştim. -------------- Ben Ahmet'le kar deştim. :lol: :lol:
Sayfalar: 1 2