Özgür Satranç Forum

Orjinalini görmek için tıklayınız: YENİDEN YAPILANMA ve KATILIMCI YÖNETİM ANLAYIŞI.
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
ÖZGÜR ve KATILIMCI YÖNETİM ANLAYIŞI.

T.S.F. kurullarının yeni süreçteki ilk toplantıları, gündemdeki yerlerine göre gerçekleşmeye başladı.

Artık az konuşup çok iş başarma zamanı.

Bunun için gerçekçi, ayakları yere basan planlamalar yapılıp hayata geçirme zamanı geldi. Çok kısa süre sonra hayatın içinde dikkatli ve sorumluluk taşıyıcı adımlar atılmaya başlanacak.

Bu forumda yazmaya başladığım ilk günlerden itibaren öncelikli amacım, tabanla olabildiğince nitelikli bir iletişim içinde olabilmekti. Aslında görüşmek, fikirlerini yüz yüze dinleyebilmek istediğim birçok satranç emekçisi var. Onlara ulaşabilmek ve onları dinleyebilmek, önümüzdeki yolun aydınlanması için çok önemli.

Ama önümüzdeki süreç bizim ve hepimizin. Her bir, ayakları yere basan, yol gösteren, gerçekçi çözümler üreten fikirler toplumumuza mutlaka yansıyacaktır.

AİT OLDUĞUM SATRANÇ TOPLUMUNDAN GELEN BİRİ OLARAK, İLETİŞİMİ ASLA KOPARMADAN, TABANA SÜREKLİ KULAK VEREREK, YENİDEN YAPILANMA SÜRECİ İÇİNDE, GELECEĞE BİRLİKTE YÜRÜMEK, BİR ve BİRLEŞİK OLABİLMEK İÇİN-- ÖZGÜR SATRANÇ FORUMU’NU-- YEGANE ORGAN OLARAK GÖRDÜĞÜMÜ BELİRTMEK İSTERİM.

Gerçi, bu iletişim konusunda da yepyeni düşüncelerimiz var. Umarım zamanı gelince o uygulamaları da hayatın içinde görebiliriz.

Mantıklı, eksiği dolduran, gerçekçi tespit ve önerileriniz ülkemiz satrancı içinde bir tuğla,çimento olarak yerini alacaktır. Devletin T.S.F.’ na çizdiği yasal sınırlara dikkat ederek, olanaklarımızı olabildiğince zorlayıp çizilen hedeflere ulaşmak en öncelikli hedefimizdir.

Aşağıda maddeler halinde belirttiğim konulardan istediklerize ya da hepsine, kısa ve özlü düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.Her bir konu olarak hazırlık içindeyiz ve uygulanabileceğine inandığımız hedeflerimiz var.

**** 1. Satranç eğitiminin en öncelikli amacı ne olmalıdır?

**** 2. Okulda satranç programının amaç ve uygulanması konusunda özlüce görüşleriniz.

**** 3. Satranç derslerini okullarda kimler, hangi eğitim süreçlerinden sonra vermelidirler?

**** 4. Satranç kulüp ve satranç eğitim merkezlerinde nasıl bir eğitim modeli olmalıdır?

**** 5. Satranç eğitiminde başlama yaşı konusundaki bilimsel öngörüleriniz nelerdir?

**** 6. Ülkemizde yetenekli sporcuların keşfedilmesi konusundaki önerileriniz nelerdir?

**** 7. Ülkemiz eğitim sisteminde, satranç eğitimine yeterli yer verilmiş midir? Bu konudaki çözüm önerileriniz nelerdir?

**** 8. Küçükler, yıldızlar, ve gençler yarışmaları için gelişime yönelik önerileriniz nelerdir?


**** ...varsa başka öneri, proje ve görüşleriniz.

Cevaplarınızın hepsi değerlendirmeye alınacaktır.

Esen kalınız...
Sn .M.Aşkın Taşan merhabalar,

Yaklaşık 1 yıldan fazla zamandır forumdaki yazıları takip etmekteyim !

Yazılarınızdan anladığım kadarıyla Federasyonda aktif görevli durumundasınız. Öncelikle yeni federasyona ve size görevinizde başarılar dilerim.

Takip ettiğim kadarıyla özgür satranç forumda herhangi bir federasyon görevlisinin açık kimlik bilgilerini kullanma özgüveniyle olumlu veya olumsuz düşüncelerine rastlayamamıştım. Sizi bu konudaki cesaretinizden ötürü kutlarım.

Yazılarınızda hep yapıcı ve forumla kaynaşmaya yönelik bilgi alış-verişi içinde olduğunuzu gözlemlediğimden ötürü artık bu forumda bende (bu ilk) fırsat buldukça yazmaya karar verdim. Verdim çünkü ''ÖZGÜR VE KATILIMCI YÖNETİM ANLAYIŞI '' başlığı adı altında açmış olduğunuz sayfaya forumdan neden hiç kimsenin ilgi göstermediğini, öneri ve görüş bildirmediğini anlayabilmiş değilim!

İzlediğim kadarıyla forumda herkez geçmiş fedrasyondan ve uygulamalarından yana dertliydi ve haklı oldukları konularda vardı.

O zaman diyorum ki ;
Buyrun beyler işte size fırsat! Sn. M. Aşkın Taşan diyor ki : ''Öneri ,proje ve görüşlerinizi belirtin'' daha ne duruyorsunuz?

Siz belirtinde federasyon yapsın yada yapmasın! Yoksa bu forum sadece eleştirmek için mi ?
Evet eleştiriye varım ama arkasında öneri ve projesi varsa...

Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar !

Sn. M. Aşkın Taşan 'ın ''ÖZGÜR VE KATILIMCI YÖNETİM ANLAYIŞI '' adlı başlığı için tabiki benim de öneri ve projelerim var. Şu an zamanım az ama yakında paylaşacağım.

selam ve sevgilerimle,

VELİBABA
Sayın "VELİBABA",

ÖZGÜR SATRANÇ FORUMU’ nda yazan her üyenin sağduyusuna güveniyorum.

Çünkü O’nlar “satranççı” dırlar ve bir satranççı nasıl davranılması ve karar verilmesi gerektiğini bilir. En azından bunu yüzlerce kez kendi maçlarında yaşamışlardır. Şu anda sadece varyant hazırlıyorlardır sanırım.

Zaman henüz çok erken ve önümüzdeki gelecek bizim. Siz bakmayın tartışmalarımıza O tartışmalar bile birçok konuyu aydınlattığı gibi hiç değinilmemiş konuların ortaya çıkmasını da sağlıyor.

Ben sadece başlığı “dikkat çekici” olarak yazmamış olabilirim.

Zamana bırakalım. En iyi fikirler en önce gelenler olmayabilir.

Ben satranççılara güveniyorum!

Elini uzatan, fikrini açıklayan her arkadaşa, üyeye sevgi ve selamlarımla…
Sn. M.Aşkın Taşan merhabalar,

Bahsetmiş olduğunuz varyantları arkadaşlar henüz hazırlayamadılar herhalde.. Ben bazı varyantlar hazırladım. Bunları paylaşmak isterim.

Önceki yazımda proje ve önerilerimi yakında açıklayacağımı belirtmiştim. Anlaşılan o ki yukarıda belirtmiş olduğunuz 8 adet madde üzerinde federasyon veya siz yoğunlaşmış bulunmaktasınız. Belirtmiş olduğunuz maddelere yönelik önerilerim var tabi ki . Yalnız bu maddelerin çözümlerini bulup uygulamak işlerin hallolduğu anlamına gelmeyecektir. Konuya çok daha kapsamlı bakmak gerekir. Bunlara daha sonra ayrıca değineceğim.
Bu yazımda öncelikle belirttiğiniz maddelere yönelik önerilerimi (varyantlarımı) sunacağım…

**** 1. Satranç eğitiminin en öncelikli amacı ne olmalıdır?

Satranç eğitiminin en öncelikli amacı satrancın kaliteli ve faydalı bir spor olduğunun topluma anlatılabilmesi, kitlelerin ilgisini çekebilmek ve tabanda satranç severlerin sayısının arttırılmasını sağlamak olmalıdır.

**** 2. Okulda satranç programının amaç ve uygulanması konusunda özlüce görüşleriniz.

Okulda satranç programının başlıca iki amacı olmalıdır.
Birincisi küçük yaştaki çocukları ve aileleri basitçe bu sporla tanıştırıp sevdirebilmek .
İkincisi de yetenekli çocukları satrancın içine, yani satranç merkezlerine ve çocuk turnuvalarına çekebilmek olmalıdır.
Uygulanması ise okulda haftada 1-2 ders saati olarak yapılıp, çocuklara basit anlamda satrancın temellerini anlatıp , basit bir şekilde satranç oynatabilmek olmalıdır.

**** 3. Satranç derslerini okullarda kimler, hangi eğitim süreçlerinden sonra vermelidirler?

Okulda satranç derslerini önce çocukları seven , hayatının belli bir kısmında (asgari 2 yıl) bu sporla bir şekilde uğraşmış ( Sporcu olarak, antrenör olarak ,veli olarak , amatörce ve hobi olarak olabilir.) bu sporu bilen ve seven kişiler vermelidir. Bunun için UKD ‘si şu olsun- bu olsun, turnuva oyuncusu mu olsun vs. anlamsızdır...
Yalnız buradaki kıstas şu olmalıdır: ‘’Hayatında hiç bu sporla tanışmamış , ilgilenmemiş , bilgisiz kişileri önceden yapıldığı gibi hadi sen gel eğitimden geç antrenör ol , okulda çocuklara satranç öğret’’ gibi bir uygulama kesinlikle yanlıştır.
Dolayısıyla sıfırdan gelen birisi bir kaç haftada satranç eğitimcisi olamayacağı için , ‘’hangi eğitim süreçlerinden sonra vermelidirler?’’ sözünü pas geçiyorum. Sadece okullarda takip edecekleri müfredat ve kitaplar önerilmelidir.

Federasyon , daha önce bu sporla kısmen de olsa uğraşmış olanlardan başvuru yapanları yeterlilik sınavına tabi tutar ve temel düzeyde bu sporu anlatabilecek olanlara ‘’okullarda eğitim verebilir belgesi’’ verip sonrada okullarda takip edecekleri müfredat ve kitapları önerilmelidir.

Çünkü bir üstteki başlıkta belirttiğim gibi okulda satrancın asıl amacı: Çocuğu satrançla tanıştırıp, sevdirmek ve temel oyun kuralları öğretmek olmalıdır. Yetenekli olanlarını da Satranç merkezlerine yönlendirmektir... Bunun için bahsettiğim antrenör tanımlaması yeterli olacaktır.

**** 4. Satranç kulüp ve satranç eğitim merkezlerinde nasıl bir eğitim modeli olmalıdır?

Satranç kulüplerinin, kulüp olabilmesi için olmazsa olmaz şartlardan birisi de satranç eğitimi veren bir merkezleri olmalıdır öncelikle! Bu şartı sağlayamayan bir yeri, biri mekanı olmayan ve eğitim veremeyene kulüp denmez ki zaten… Bu tip oluşumlara bu şartı sağlamaları için makul bir süre verilip, sağlayamayanlar kulüplükten ivedilikle men edilmelidir.

‘’nasıl bir eğitim modeli olmalıdır’’ konusu her yiğidin yoğurt yeme tarzı gibi bir şeydir diyorum. Bu kulüplerin kendilerini bağlar.

Öncelikle Federasyon kendi eğitim modeli üzerine yoğunlaşmalıdır diye düşünüyorum ! Bu konuyla ilgili başka bir yazımda önerilerim olacak tabi ki !

**** 5. Satranç eğitiminde başlama yaşı konusundaki bilimsel öngörüleriniz nelerdir?

Satranç eğitimine her yaşta başlanabilir.
Fakat erken yaş ortalama ne olmalıdır? Sorusuna cevap aranıyorsa , zaten uygulamada devam etmekte olan ana okulunda satrançla tanışma yaşı olan 5-6 yaş baz olarak alınabilir.

**** 6. Ülkemizde yetenekli sporcuların keşfedilmesi konusundaki önerileriniz nelerdir?

Ülkemizdeki yetenekli sporcuların keşfedilmesi konusunun cevabı çok basittir. Asıl konu yetenekli sporcuların nasıl değerlendirildiğidir !
Çocuk zaten yetenekli ise 2. Maddede belirttiğim gibi okuldaki eğitimci tarafından konu aileye mutlaka aksettirilecektir . Zaten son zamanlardaki çıkan yetenekli sporcularımızın çoğunun ilk çıkış noktası da burası olmuştur..Okul hocası aileye çocuklarını dışardan satranç kurslarına göndermelerini veya özel ders aldırmalarını ,çocuk turnuvalarına sokmalarını vs. bu konuyla yakından ilgilenmelerini söyleyecektir. Fakat ne yazık ki birçok aile işte tam bu noktada kaçıyor! Maddi ve manevi ekstra bir külfet,bir uğraş olarak bakılıyor konuya maalesef...Bu da toplumda satranç kültürünün oluşmamasının çarpıcı bir sonucudur aslında...
Herneyse, ilgili olan aileler okuldaki hocayı dinleyip ikinci adımı atıp çocuklarını satranç merkezine yazdırıyor ve turnuvalar da başlıyor yavaş yavaş… Sonra çocuk gerçekten yetenekli ve iyiyse il bazında katıldığı okul turnuvaları ve çocuk turnuvalarından sonra kendini belli ediyor zaten.
Daha sonra bir şekilde 7 veya 8 yaşlarında Türkiye Yaş grupları /Antalya ‘ da boy göstermeye geliyorlar diğer tüm illerden gelen diğer çocuklarla beraber… Türkiye yaş gruplarında yarışıyorlar. Bunlardan en yetenekli olanları diğerlerinden sıyrılıp kendilerini ortaya çıkartıyorlar zaten.
Bu yüzden federasyonun yetenekli çocukları keşfetmesi için ekstra bir şey yapmasına gerek kalmıyor zaten…
Bunun için Türkiye yaş gruplarına katılmış ‘’ 7-8-9-10 ‘’ yaş gruplarının iyi analiz edilmesi yeterli olacaktır !

Bahsettiğim gibi , asıl konu keşfedildikten sonraki akibetleri ! Bu konu üzerinde federasyon ciddi kafa yormalıdır diyorum! Bu konuyla ilgili başka bir yazımda önerilerimi sunacağım.

**** 7. Ülkemiz eğitim sisteminde, satranç eğitimine yeterli yer verilmiş midir? Bu konudaki çözüm önerileriniz nelerdir?

Tabiki de verilmemiştir! Sn. Taşan.
Bu konuda MEB ile Spor bakanlığıyla sıkı ve etkileyici görüşmeler gerçekleştirilmelidir.
Federasyon tarafından görevlendirilmiş satranç konusunda ciddi araştırmaları ,çalışmaları olan uzman, eğitimci ve sunum kabiliyetli kişi veya kişlerden oluşan bir heyet kurulup iyi bir sunum hazırlığı sürecinden sonra sıkı ve etkileyici görüşmeler gerçekleştirilmelidir.

**** 8. Küçükler, yıldızlar, ve gençler yarışmaları için gelişime yönelik önerileriniz nelerdir?

Bunları küçükler ve genel olarak ikiye ayırmak istiyorum.

Çünkü sadece yıldızlar ve sadece gençlere yönelik yarışmaları geliştirmek onların oyun gelişimlerine istenilen katkıyı tam olarak sağlayamayacaktır diye düşünüyorum . Yıdızlar ve gençlerin gelişimleri için en iyi yarışmalar Genel kategori yarışmalar olacaktır aslında… Dolayısıyla illerde genel kategori ve ELO yarışmalarının sayısının nitelik ve nicelik olarak arttırılması, yıldızlara ve gençlere yönelik teşvik edici ödüllerin konulması ve dahada arttırılması gereklidir.

Küçükler kategorisi için ise de okul ve çocuk turnuvalarının sayısının artırılması, yine aynı şekilde kupa ve ödüllerin arttırılması gereklidir.

Asıl bir diğer önemli husus da özellikle katılımın ve hengamenin fazla olduğu 7-12 yaş aralığını kapsayan ve her sene yarıyıl tatilinde Antalya’da gerçekleşen ‘’Türkiye Küçükler Şampiyonası’’ bir çok yönden yeniden ele alınıp revize edilmelidir.

Hem bu konuyla ilgili, hem diğer başka konularla ilgili proje ve önerilerimi de daha sonraki yazımda ele alacağım.
Şimdilik benden bunlar diyorum…

Sevgi ve selamlarımla,
VELİBABA
Sn. VELİBABA,

Öncelikle konuya olan duyarlılığınız, ciddi bakış açınız, olumlu ve doğru tespitlerinizin devamındaki yapıcı önerilerinizden dolayı size teşekkür ederim.

Yazınız, ister fikirsel, ister eylemsel anlamda forumda olumlu iletişimin, toplumsal birlikteliğe uzanan yolda atılmış olumlu birkaç adımdan biriydi.

Umarım, bu yolda başka katılımcılara da rastlarız.

Bu konuda çok umutluyum.

Maddeler halinde belirttiğim konu başlıkları, TSF Eğitim Kurulu’nun en öncelikli görüşeceği ve yol haritası çizeceği önemli konu başlıklarından bir kaçı idi. Aslında elbette bu kadarla bitmiyor. Somut, sonuç getirici çalışmalarımıza bu ay içinde başlıyoruz. Planlamalarımızı, hedeflerimizi, kat ettiğimiz mesafeleri ve toplumca bilinmesi gerekenleri paylaşacağım.

Sanırım içinde bulunduğumuz dönem, TSF için aşılması gereken engelleri, en büyük kararlılıkla, tutarlı duruş sergileyerek uğraşması ve kazanması gereken en zor bir dönemdir.

Bu anlamda, TOPLUMSAL BEKLENTİLERİN FARKINDA ve SORUMLULUKLARIMIZI BİLiNCİNDEYİZ !

Çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim.

Esen kalınız.
Sn . M. Aşkın Taşan tekrar merhabalar,

Bir önceki yazımda , sizin öneriler istediğiniz sekiz adet maddenin çözümlerini bulup uygulamanın işlerin hallolduğu anlamına gelmeyeceğini, konuya çok daha kapsamlı bakılması gerektiğini, asıl bazı diğer önemli konularda da gerekli olduğunu düşündüğüm öneri ve projelerim olduğunu ve bunlara daha sonra değineceğimi belirtmiştim.

Şu anki mevcut durumun röntgenini çekecek olursak:

‘’Aracın motoru aşırı zorlanmış ve lastikleri gereğinden fazla ısınmıştır. Mekanik ve yürür aksamında değişme zamanı çoktan geçmiş ve işlevini yitirmiş parçalar bulunmaktadır. Sürücü ise hayatından memnundur. Ona göre depo full doludur ve müşteriler de yoğundur. Biri inerken diğeri binmektedir nasıl olsa ... ‘’

Yalnız devran hep aynı şekilde dönmeyecektir tabi ki !

Yeni federasyon ve yönetimi bundan sonraki süreçte gerçekçi , işleyen ve radikal kararlar almak ihtiyacındadır.

Federasyonun en büyük sorunu bir beyne (Şirketlerdeki Ceo ayarında birisine) çalışan olarak ihtiyacı vardır. Böyle birisini bulabilmek de çok kolay olmayacaktır tabi ki ! Her camiada böyle adamlar da bulunmaz çünkü. Olanlarda elmas kadar değerlidirler…

Federasyonun can damarı olan en önemli bölgesi altyapıdır. Alt yapı her federasyon için bir binanın temeli gibidir. Temeli ve kolonları sağlam olmayan bir bina ayakta duramaz . Allaha emanettir.

Şu anki mevcut alt yapı amaçsız , başsız ve sahipsizdir.Federasyonda görevli mevcut antrenörler yıllardır işlevini yitirmiş durumdadırlar. Hedefsizce ve amaçsızca birer ruh gibi çalışmakta ve devlet memuru gibi ay sonunda maaşlarını beklemektedirler. Maalesef buna çalışmakta olan yabancı antrenörlerde dahil olmuşlardır. Federasyona katılan genç antrenörlerde kendilerini örnek almışlardır.

Amacını yitirmiş bu yapıyla Türkiye’ de satrancın geleceğini inşa edemezsiniz. Bu kadrolar sil baştan alınıp dizayn edilmelidir.

Federasyon kesenin ağzını açmalı ve ivedilikle alt yapının başına profesyonel bir Milli Takım menejeri atamalıdır.

Bu menejer donanımlı ,hedefleri ve sağlam projeleri olan profesyonel ve aynı zamanda da başarılı birisi olmalıdır ve geniş yetkilerle gelmelidir.

Altyapıyı tamamen yeniden şekillendirebilmeli ,ekibini sil baştan kendisi oluşturabilmelidir.‘ Aygeg Baş antrenörünü , Aygeg antrenörlerini , Yabancı antrenörlerini ,sporcuları , eğitim ve çalışma programlarından ödül yönetmeliğine kadar daha birçok konuda altyapıyı yeniden revize edebilmelidir.’’

Kendisine yıllık bazda yeterli bir bütçe de tahsis edilmelidir. Aynı şekil de böyle birisini bulabilmek de çok kolay olmayacaktır tabi ki ! Dediğim gibi her camiada böyle adamlar bulunmaz ve elmas kadar değerlidirler…


İKİNCİ BÖLÜM OLARAK;


Bir önceki yazımda da değineceğimi söylemiş olduğum aşağıdaki konular da , ayrıyetten bahsedeceğimi söylemiş olduğum diğer önemli konularda aslında bir bütünün parçaları olduğundan tümünü ortak paydada ele alacağım.

- Kulüplerin eğitim modeliyle ilgili 4. maddeyi cevaplarken belirttiğim : ‘’Öncelikle Federasyon kendi eğitim modeli üzerine yoğunlaşmalıdır konusu ’’
- Ülkemizdeki yetenekli sporcuların keşfedilmesiyle ilgili 6. maddeyi cevaplarken belirttiğim : ‘’Asıl konunun sporcuların keşfedilmesinin değil , keşfedildikten sonraki akibetleri konusu ‘’
- Küçükler,yıldızlar ve gençler yarışmalarıyla ilgili 8. Maddeyi cevaplarken belirttiğim : ‘’Türkiye Küçükler Şampiyonası bir çok yönden yeniden ele alınıp revize edilmelidir konusu’’

Aileler, federasyonun hiçbir katkısı olmadan Türkiye derecesi yapan , yurt dışı derecesi yapan keşfedilmiş yeteneği aşikar çocukları için yıllarca maddi manevi özel hocalar, kurslar, yurt içi ve yurt dışı turnuvalar gibi büyük masraflar ve büyük özverilerde bulunmalarına ve çocuklarının başarılarını federasyonun gözünün içine kadar sokmalarına rağmen , halen Federasyonun mendilin ucundan tutar gibi olan tutumundan öteye geçmediğini görmektedirler.

Üstelik Federasyon keşfedilmiş özel yetenekli sporcular için yetersizliğini örtmek için her yaptığı uygulamayı sanki büyük bir lütuf ve bir velinimet gibi algılatmak istemektedir. ..

Federasyon keşfedilmiş yetenekler için Altın çocuklar kavramını ortaya atmıştır atmasınada;

Altın çocukların özel hoca masrafları ve turnuva masrafları azalmak bir yana sürekli artarak ailelerine külfet olmaya devam etmektedir.

Ayrıca Federasyonun ödül ve teşvik sistemleri de satrancı özendirmek bir yana dursun boşuna çabalamayın bu sporu bırakın türündendir.[/b]

Federasyon bu duyarsızlığına biran önce son verilmelidir.

Özendirici ödül ,destek ve teşvik sistemleri üzerine iyi kafa yormalıdır.

Ya da Federasyon isterse bu altın çocuk kriterlerini yeniden iyi belirlesin de velilerde bilsin !

Çünkü şu anda görünen o ki federasyonun Altın çocuğu falan yoktur. .

Altın çocuk olmak önemli bir kriter olmalıdır. Altın çocukların satrançla ilgili ailesine en ufak masrafı olmaması gerektiği gibi ayrıca okul eğitimlerine katkı için aylık 500-600 TL ekstra gelirleri de olmalıdır.

Arkadan gelenleri önlerindeki örnekler motive eder… Yeni gelecek yetenekleri ve ailelerini bu şekilde mi motive etmeyi düşünüyor federasyon ?

Keşfedilmiş ultra yetenekli (altın)çocuklar bir elin parmakları kadar azdır ve binlerce çocuğun arasından sıyrılarak ortaya çıkmış yeteneklerdir. Onlar Türk satrancının geleceğidir. Federasyonun onlara ve ailelerine gözü gibi bakması gerekir. Yukarıdaki yapılanlar gibi değil! Maddi ve manevi olarak desteklenmeleri vatani görev gibi birşeydir. Bir Lütuf değildir!

Federasyonun bu tip özel altın çocuklar için halihazırda uygulamakta olduğu aylık Ankara kamplarını çocukların eğitim hayatlarınıda göz önünde bulundurularak kendi illerinde 4- 6 kişilik gruplar halinde yabancı hocalar (GM) eşliğinde düzenli olarak yapmalıdır.
Ayrıca da haftada 2 gün evlerinde özel olarak Yerli GM’ ler yada IM’ ler eşliğinde özel olarak çalıştırılmalıdırlar.
Ve her yıl yeterli adet yurt dışı ve yurt içi turnuvaya götürülmelidirler.

Türkiye yaş grupları gibi turnuvalara katılmalarına dahi gerek yoktur bu çocukların .

Performanslarının değerlendirileceği yerler yurt içi açık turnuvalar ile yurt dışı ELO turnuvaları ve yurt dışı yaş grupları turnuvalarıdır.Bir yıllık ELO ve UKD kriterlerindeki değişimlere de bakılarak performansları değerlendirilmelidir. Performansı yetersiz olanların ‘’altın çocuk’’ vasfı askıya alınmalıdır.

Sonuç olarak altın çocuklar Türkiye yaş gruplarından muaf olmalıdır.

Federasyon Altın çocukları asıl Türkiye Büyükler şampiyonasına davet edip orada oynatmalıdır.

[b]Türkiye yaş grupları Altın çocukların yeniden sınanacağı yer değildir.Yaş gruplarının asıl amacı yeni çıkacak yeteneklilerin keşfedileceği yer olmalıdır.


Türkiye yaş gruplarında ise her bir grupta yarışan ortalama 150 adet çocuk için 9 tur çok kısırdır ve azdır. En azından eskisi gibi 11 tur’a çıkartılmalıdır. Bunun hastalananı var , açılış yedirilerek hakkı gasp edileni var… Herkez bilir bunları...

Daha sonra ,Türkiye yaş gruplarında ilk 3 ‘e giren çocuklara teşvik olarak bir sonraki yıl bu turnuvaya ücretsiz katılma hakkı sağlamalıdır federasyon.

Bu turnuvada ilk 3 ‘e giren çocuklar yurt dışı turnuvalarına federasyon tarafından götürülüp sınanmalı ,kazandıkları başarılar ve bir yıllık performansları ile ELO ve UKD grafikleri değerlendirilmeli ve bir sonraki Türkiye yaş gruplarından sonraki son durumları da göz önüne alınarak ‘’Altın çocuk’’ olup olamayacağına karar verilmelidir.

Altın çocuk olmak önemli bir kriter aslında.

Sevgi ve selamlarımla,
VELİBABA
Sn. VELİBABA (3)
Son yazınızın tamamını birkaç defa okudum. Çünkü dikkatli okunmaya değer.
Tespitlerinizi ve önerilerinizi açıklama cesaretiniz, açıklığınız, bana, ülkemiz satrancının işlevsel olarak daha ileriye taşınması için, öncelikli şartlardan olan “toplumca sahiplenilme” konusunda ilk işaretlerden olma niteliğindedir.

Bu tespitime, forumda fikirlerinizle aynı nedensel tabandan gelen başka ve benzer fikirlerin yıllarca ülkemiz satrancına omuz vermiş başka sahiplenicileri tarafından da yer verilmesi sonucunda varıyorum.

Böylesine birlikteliğe uzanan yol en umutlanabileceğimiz yoldur. Bu bizim çalışma şevkimizi artıracağı gibi, sorumluluklarımızı da katlayacaktır.

Yapılacakların farkındayız. Ben kendi adıma belirteyim ki, sonuçları ne olursa olsun, karşımızda duran, öncelikleri tespit edilmiş her engeli aşma azmi ve kararlılığındayız. Olumsuz sonuçların, olası başarısızlıkların, bireysel bazda bize nasıl geri döneceğinin farkında olarak.

Ama bundan korkmuyoruz! Zaten, aksi taktirde bu görevi kabul etmezdik.

Tespitlerinizin ve önerilerinizin çok büyük bir bölümünü özetleyen “devran böyle dönmeyecektir” yargınız, belirli bir aşamadan itibaren tamamen katılacağım bir hedeftir. Elbette buna ulaşmak için, kararlı ve samimi olmak gerekir. Değişimi bir çırpıda yapmak gerçekçi olamaz. Ama gerekli çalışmalar zaman kaybetmeden başlayacaktır. Bazı alt yapı çalışmaları gerekli. Fikirsel ve somut görüşmelerimiz, bu ay sonundaki kurul toplantımızda öncelikle görüşülecek.


Değindiğiniz en önemli konu, alt yapıdır!!


Bu konudaki görüşüm alt yapıdaki gerçekçi tespit ve uygulanması gereken çözümlerin üst yapıla olumlu yansıyacağı, belirlenen hedeflere yönelik doğru yönlendirmeleri seçenekleri beraberinde getireceğidir. “Büyük talep oluşturan satranç, ülkemizde bir meslek haline gelmelidir” desem bu fikre nasıl bakarsınız? Bunun için alt yapı oluşturmaya değer mi?

Ülkemizin en büyük ve örgün alt yapısı okullarımız olduğuna göre işe nereden başlanacağı bellidir!

Ben, satrancın okullarımıza gerçekçi olarak alt yapısı oluşturulup, ders olarak girmedikçe, tespit edilmiş hiçbir hedefe ulaşamayacağımıza inanıyorum. Bu sorunun temelde halledilecek en önemli ana sorunların başında geldiğini biliyorum. Bunu başarmak için de, illerde ve ilçelerde çok daha katılımcı, nitelikli ve işlevsel örgütlerinin oluşturulmasının temel şart olduğunu düşünüyorum. Aksi bir durumdaki başarıların geçici olacağını biliyorum. Ama bize kalıcı ve olumlu dönüşümleri olan uygulamalar gereklidir!

“TESPİTLER .ÖNERİLER ve YENİDEN YAPLILANMA SÜRECİ” başlıklı yazı dizisinde yazmıştım bir üye olarak. Ama yazdıklarım artık tüzel kişilik kazandıktan sonra bir görev oldu bana.

Böylece, toplumsal talep bazı dengeleri kendiliğinden oluşturma ihtiyacını beraberinde getirecektir.

Şu anki alt yapı dediğiniz kitle, ülkemiz okullarının en fazla %20 sine ulaşmıyor bile.

Oysa milyonlarca çocuğumuzun satrancın olumlu tüm etkilerinden faydalanma hakları vardır! Elbette bu amaç için satranç tek başına gerekmeyebilir. AMA SATRANCI OLUMLU KİŞİLİK KAZANIMINA YÖNELİK SONUÇLARI TÜM DÜNYADA GÖZLENMİŞ ve KANITLANMIŞTIR. Eğitim çağındaki tüm çocukların, bir fikre göre “Başbakan’ın torunundan başlamak üzere” her yaştaki eğitim gören çocuğun böylesine yararlı bir eğitim aracı olan “satranç eğitiminden” geçme gerekliliği vardır.

Bu konuda çözümü iki aşamalı görüyorum;

a- Kısa vadede mevcut sistemin revize edilmesi,
b- Uzun vadede ideal sistemin altyapısal hazırlıkları.

Donanımlı menajer, federasyonun kendi eğitim modelini oluşturması, ailelerin katkısı, altın çocuklar (ki bu deyime ayrıca değineceğim) gibi önerileriniz de yukarıda saydığım iki aşamalı çözüm yollarından olarak değerlendirilebilinir. Bu konuların hepsi ele alınacak. Ancak şu kadarını belirtmeliyim ki bu bir maliyet gerektirmesine rağmen bu sorun da aşılmalıdır.
Federasyonumuzun bu anlamda mali desteği ve dolaylı olarak başarılı sporculara oluşturulan devlet destekleri vardır devam etmektedir. Ama ne kadar yeterlidir, olanaklar ölçüsünde tartışılmalıdır. Belki de olanakların daha genişletilmesi de söz konusu olabilir. Çünkü satranç eğitimi çok değerli bir yatırım alanıdır.

Bütün özendirici önerileriniz notlarımın arasına alındı.
Hatta bazıları benim önceki notlarımla birebir örtüşüyor bile.


Ülkemizin altın çocukları

Ve eğitime muhtaç tüm çocukları.
Benim için her çocuk bir altındır!

Pek klişe bir laf gibi duruyor! Ama yaşantımın ve mesleğimin adanmış olduğu bu kutsal varlık, sadece “ALTIN” rütbesinde değil, kimsesizlik, suça yönelik potansiyeli olan ve buna benzer tüm kesimleri kapsayan eğitim planlamalarının yapılmasına nedendir kanımca.

Onlar her dönem ortaya çıkar. Ama çoğu açamadan solar, pek azı sulanır, fark edilir, koklanıp hayat bulur, yaşar. Her çocuk kaliteli eğitimden nasibini almalıdır öncelikle. Bizim amacımız her zaman ve her eğitim aşamasında, eğitim ordusuna katılacak bu yüksek algılamalı ve kapasiteli çocukları her alanda bulup tespit edip, doğru ve gerekli eğitim düzenlemesini yapabilmektir. Bu çocukları da ancak çok yönlü ve gizli kalmış yeteneklerini ortaya çıkmasına olanak tanıyan sistemde yetiştirip bir sonraki işlenme aşamasına teslim edebilmeliyiz. Bir eğitimci olarak çözümü, eğitim sisteminin, çağın gereklerine göre yeniden yapılandırılmasında görüyorum. Bu alandaki düşünce ve eylemlerim 80’li yılların başına kadar dayanır.

Sadece satranç alanında değil, tüm sanat, spor, kültürel etkinlik alanlarında da bu sistem oluşturulup uygulanmalıdır. Satrancın bu alanların dışında tek başına mesafe kat ederek bu hedefe ulaşması acaba ne kadar mümkündür? Bu tespit, bir karamsarlık tespiti değildir asla! Ya da minarenin kılıfını önceden hazırlamak da değildir.

Çünkü öyle algılanmaya çok müsait! Ama sorunu çok doğru tespit etmek lazımdır. Çünkü tüm çalışmalar, onca enerji ve zaman oraya harcanacak.

Bizim asla kaybedecek zamanımız kalmamıştır!

BUNUN İÇİN TÜM CAMİA OLARAK GÜÇLENEBİLMELİ ORTAK PAYDALARDA BULAŞABİLMELİYİZ.

Satranca yeni sponsorlar bulabilmeliyiz. Bunu il bazlarında da yapabilmeliyiz.
Yapılacak çok ama çok önemli işler var ve bizim artık kaybedecek zamanımız kalmadı.

Görüşmek üzere sağlıcakla kalınız.