Özgür Satranç Forum

Orjinalini görmek için tıklayınız: Turnuvalara Kayıt Yaptırıp Gelmeyenler.
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2
Merhabalar; çok sıkıntı duyduğum bir konuyu forum ortamında paylaşmak istedim. Genellikle illerin turnuvalarına kayıtlar internet üzerinden yapılmaktadır. Ankara ve Çubuk ilçesinde 23 Nisan Ulusal Çocuk Bayramı Turnuvasına toplam müracaat 1200 civarı olup, katılım ise 700 civarı olmuştur.Turnuvayı düzenleyen ekipler için son derece zor bir durum.Üstelik Ülke çapında benzer turnuvalar neredeyse her ilde düzenlenmekte olduğundan, malzeme sıkıntısı had safada olmaktadır. Ayrıca Hakem atamaları da oyuncu sayısına göre hesaplandığından, turnuva kayıtlarının daha disiplinli, kayıtlı oyuncu sayısının kesin oyuncu sayısına çok yakın olması gerekmektedir.
Daha duyarlı olmamız gerektiğini düşünüyor, velilerimizi ve oyuncularımızı turnuva organizasyonlarını bir de bu açıdan değerlendirmelerini rica ediyorum.


Sevgi ve Saygılarımla
Nilüfer Çınar
Bu doğru tespit edilmiş bir sorun ama buradan binlerce veliye ulaşacağını düşünmek çok iyimserlik olur. Bu mesajı, forumdaki 20 kişi alır, onların da zaten 19'u turnuva bulamayan ergen oyuncular, herhalde yazı da o sebeple velilere yazılmış olmalı.

Tabii burayı başkanımızdan başka okuyan bir veli varsa bence yılın annesi seçilmeli Big Grin .

Herşeye rağmen iki küçük deneyimimi anlatayım, bundan 3-4 yıl önce İstanbul dışında bir turnuvaya kayıt yaptırdım, sonra işim çıkınca iptal ettirmek üzere turnuva organizatörünü aradım. Turnuva düzenleyicisi onu aramama çok şaşırdı ve sevindi. Anladım ki bu çok yaygın bir uygulama değil oyuncularımız açısından.

Diğeri, birlikte çalıştığım arkadaşım İstanbul'da düzenlenen bir turnuvaya katılacaktı, sonrasında iptal ettirmesi gerekli oldu. Benim yanımda önce Beşiktaş Belediyesini aradı ama karşısına çağrı merkezini çıktı. Buradaki otomatik yönlendirmeleri aşamadı. Sonra il temsilcisini aradı ve bulamadı. Derken il temsilcisi asistanı olduğunu söyleyen bir kişiye ulaşabildi (İstanbul İl Temsilcisinin asistanı var) o da kendisine Beşiktaş Belediyesini tekrar aramasını tavsiye etti. Bizim eleman yarım saatini cep telefonu peşinde böylece harcadıktan sonra lanet okuyarak işlemi bıraktı. Yani iptal ettirmek de o kadar kolay değil. Asistanın iyi gününde olmasına kalmış gibi görünüyor :wink:

Bence çözümlerden biri turnuva katılımlarının TSF bünyesinde bir data ve çağrı merkezinde toplanmasında olur. Bir online link kurulur, her başvuru buraya alınır. İstatistik için faydalı, data sistemi için faydalı, takip için faydalı...

Bir de çağrı merkezi kurulur (ama o bir tuştan bir başka yönlendiren iğrenç banka sistemlerden değil, aradığınızda direkt karşınıza bir kişinin çıkacağı basit sistemlerden) ve kayıt alınır.

Bu çerçevede turnuvalara kayıt yaptırdığı halde gelmeyeneler veya gelip de ara turlarda terkedenler için cezai yaptırımları olmalı. Ancak bu yapılırsa belirtilen şikayet konusunun önüne geçilir:

1) Her turnuvaya katılımdan mutlaka giriş ücreti alınmalı. Ücret katılımcı bir oyuncunun ciddiyetini ölçer. Ücreti veren % 90 turnuvaya girer.

2) Açık ve geçerli özür belirtmeden turnuvaya gelmeyenlerin ücreti yanar, bir sonraki turnuvaya cezalı ücretle girer. Merkezi kayıt sisteminden bu sağlanır.

3) Turnuvayı özürsüz yarıda terkeden bir oyuncu, bir sonra katılacağı ilk turnuvaya cezalı ücret öder. Bu eylemini tekrar ederse süreli men alır.

Hiçbir bireysel sporda kayıtlı bir oyuncunun kafasına göre gelmemesi mümkün değildir. Tenis, atletizm, yüzme gibi disiplinlerde turnuvaya kayıt yaptırıp gelmeyenleri kulübü de Federasyon da cezalandırır. Bu başıboşlık sadece satrançta var.

Biz bu oyuna değer vermezsek, saygı göstermezsek, oyun niye bize değer versin? O yüzden turnuvaları terkedenler ilgili kurallar düzenlenmeli ve ceza yaptırımları getirilmeli. Bu rica ile, temenni ile olmaz bence.

Eee bu arada hukuk kurulu vardı değil mi biryerlerde Big Grin Big Grin ?
Bir de şehrinde (Eskişehir) hiç turnuva göremeyip te gelemeyenler var .. Smile
Forumda açılan bu konu ortak sorundur çözüme de ortak akılla ulaşılabilir.

Çok yerinde ve gerçekçi öneriler var. Konu odaklı olanlarının tamamına katılıyorum.

Beraberindeki ek sorun tur arası keyfi, habersiz ve duyarsız terk lerdir.
Konuyu önemseyen arkadaşlarımızla (sporcu-hakem-veli)öteden beri tartışır ve önerilerimizi sıralardık.

1- “Turnuvalara başvuru yaptığı halde gelemeyen çocuklara ne gibi ceza verilebilir? Çünkü bu konuda ağırlıklı sorumluluk velilerinde veya çalıştırıcılarındadır. “

2- “Pratik bir uygulama başvuru yaptığı halde gelmeyenlerin ilin web sayfasında yayınlanması ama gerçekten haklı mazeretleri olanlar ile olmayanları ayırabilmek çok ayrı bir yük getirecektir. Beyanların gerçekçiliğinin ölçülmesi sağlıklı olmayabilir.”

3- “Çocukları rencide etmeyecek, ama sıkı takip edilecek bir yöntem işe yarayabilir bir seçenek, sonraki ilk turnuvaya her ne sebeple olursa olsun almamak... Bu uygulama sadece il birincilikleri ve il yaş grupları gibi turnuvalarda işe yaramaz. Çünkü bu turnuvalara almak zorundayız yoksa 1 yıllık hak kaybına yol açar... Ayrıca yine de bu uygulamanın da zayıf tarafı var. Sonraki ilk turnuvayı hiç önemsemeyebilirler ve sonrakine yine kayıt olurlar...”

4- “ Büyüklere getirilecek adil ve makul yaptırımlar eğitim çağındaki çocuklarımıza olumlu örnek teşkil edecektir.”

5- “ Bir uygulama olacaksa (örneğin: bir sonraki sonraki turnuvaya alınmama veya isimlerinin il web sayfasında ilan edilmesi gibi...) yetişkinlere olabilir. Böyle bir uygulamanın yapılacağı ilin sayfasından duyurulur ve düzenli takip edilirse (en az 2 yıl kesintisiz) bu tip davranışlar azalır.”

6- “Ancak mazeretlerin değerlendirilmesinde çok hassas olunmalıdır... Çünkü iller de bu konuya karar verecek kişilerin kim olduğu çok önemli olduğu gibi, duyarlı olunmazsa konu kişisel çekişmeye malzeme olabilir.”

7- “Bir ilimizde 23 Nisan turnuvamızda 10 aş altı çok önemli bir yetenek, 4.tur maçında 1200' e kaybetti ve ertesi turdan itibaren mazeretsiz olarak yok. Bu davranışı, diğer çocuklara da çok çabuk sıçrar, çocuklar bu tip olumsuzluklara çok meyillilerdir, çabuk benimser ve kolay alışırlar, biliriz. “
8- “Küçükler bizzat kendi yerel sporcu ve antrenörlerinden turnuvayı keyfi terk eden büyük sporculardan bu davranışı çok olağanmış izlenimi ediniyor, benimseyip tekrarlıyor.
9- Diğer spor dallarında sahaya çıkmayan takım ya da kişi HÜKMEN, tekrarında da DİSKALİFYE edilebiliyor.

10- ÜSTELİK AİLESİNİN VE ANTRENÖRÜNÜN KARARIYLA TERK EDENLER DE VAR! “

Konunun ciddiyetle tartışılması sağlıklı çözümleri işaret edecektir.
M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Ayrıca yine de bu uygulamanın da zayıf tarafı var. Sonraki ilk turnuvayı hiç önemsemeyebilirler ve sonrakine yine kayıt olurlar
Haklısınız o yüzden bir sonraki turnuvaya katılmama cezası değil de cezalı ücret ödeyerek katılma ve sonrasında süreli ceza önerdim. Sonraki turnuvaya katılmama cezası anlamlı değil, oyuncu katılmayacağı bir turnuvaya kayıt yapıp o hakkı kolaylıkla pas geçebilir. Ama 3 ay - 6 ay gibi süreli cezalarda yapabileceği birşey yok.

Biraz daha geliştirmeye çalışalım:

1) Okul ve kulüp turnuvalarında, okul ve kulübe para cezası kesilmeli. Bu eğitimcilerin müdüriyete karşı sorumluluğunu doğuracağından ya takımı düzgün kurarlar veya katılmazlar. Keza antrenör kararı / tavsiyesi ile oyuncunun maçlardan çekilmesi sözkonusu olmaz.

2) Bireysel turnuvalarda ise en net çözüm paralı katılım. Bunun kulağa hoş gelmediğinin farkındayım ama bir hamburger parası günümüzde hiçkimse için artık o kadar önemli değil. Hatta takım turnuvalarında bu ücret düşük de olmamalı.

Buna rağmen özellikle öğrenci kesim veya dar gelirliler açısından doğabilecek mağduriyetleri önlemek için, başvuru üzerine TSF izni ile ücret alınmaması sağlanabilir (elektronik yazışma ile yapılır ve bu iletişim TSF ile oyuncu arasında gizli kalır. Oyuncu turnuvayı usulsüz terkederse bir daha bu haktan yararlanamaz. Keza özel okullar ve özel okul öğrencileri bundan muaf tutulur).

3) Profesyonelleşmeye gidilerekkulüp sistemi iyi kurulmalı ve kulüplerden sene başında royalty (lisans bedeli) alınarak TSF'ye gelir yazılmalı.

Bu bedel de mütevazi olmamalı. Ben olsam yılda 20.000.-TL'den az almam. Oyuncu disiplinsizlikleri, takım ihlalleri, oyunlarda ortaya çıkacak disipliner haller buradan karşılanmalı. Sonradan oluşacak açık her sene başında takımlara tamamlattırılarak bu bedel depozito gibi tutulmalı.

Bu da kulağa hoş gelmeyebilir ama mesela futbol lisanslarında bu uygulanıyor. TSF benzer federasyonlardan görüş almalı.

4) Her durumda turnuva terk eden kulüp, takım veya bireysel oyuncular için yazılı düzenleme yapılmalı. Oyuncular açısından disiplin yönetmeliği hazırlanıp uygulanmalı. Disiplin sadece Cemil beye gerekmiyor malum 8)

Bir de bu işler için çok önemli konu veri-tabanı. UKD sisteminden hızlıca çıkılarak ELO sistemine geçilmesi faydalı olur. Oyuncu özlük dosyaları oluşturulmalı ve kurulacak bir data ekibi (eldeki kurullarda bulunan 132 kişiden mesela 32'si rahatlıkla bu işe atanabilir Big Grin ) mutlaka oyuncu ve turnuva kayıt sistemlerini güncel izlemeli.

Ha bana kalırsa bir de, şu ödül törenlerindeki kıyafetler düzenlenmeli ama o ayrı bir başlık konusu...
Sayın Mojo JOJO,

Önerileriniz çok mantıklı. Notlarıma alıyorum.

Ancak muhtemelen aşılması gerekli bir durum vardır, o da tüm federasyonların iç işleyişini bağlayan yönetmelikler. Bu yönetmelikler genel kurullarda yetkilendirilen yönetimler ve alt kurullarında oluşturulabilir.

Ancak, devlet yapısı, gücü ve kurulu mevcut sistemi sizi bu anlamda tam yetkili kılmıyor. Çok belirleyici hükümler de var. Gerektiğinde Genel Kurulunuz genel müdürlük ve bakanlık denetimci raporlarıyla iptal için bakanlığa sunulabiliyor. Demokratik bir uygulamaya asla geçit verilmiyor!

FİDE’ ye bağlı federasyonlardaki emsal teşkil eden uygulamalar var mıdır? Benim bu anlamda bir bilgim yoktur. Bunun da araştırılması gereklidir.
Bunun aşılması için sadece kendi federasyonumuzun hukuk kurulunun ve ilgili kurullarının bağımsız hareket edip edemeyeceği araştırılmalıdır.

Herhangi bir özerk federasyon hukuk kurulu bu anlamda emsal teşkil edecek bir uygulamanın içinde olmuş mudur?

Çeşitli federasyonların hukuk kurulları kendi rejimlerini belirleyen yepyeni yönetmelikler düzenleyebilirler mi?

Bu anlamda federasyonlar arası işbirliğine gidilebilir mi?

Hukuk kurulumuzdan araştırılmasını talep edeceğim.
Gelişmelerden bilgilendireceğim.

Saygı ve selamlar.
Sayın Jojo'nun önerileri arasında ceza kesme ve turnuva giriş ücretlerine hamburger bedeli ekleme anlamına gelen ifadeler var.Turnuvayı zorunlu mazeret göstermeden bırakanları nasıl cezalandırabiliriz?Bir ceza olması gerekir mi?Turnuvayı bırakmak dengeleri bozacağından istenmeyen bir durumdur.Ancak ceza ve katılım masraflarının artması da bir yandan katılımı azaltacaktır.Çünkü biz bir taraftan katılım ücretlerindeki artıştan,itiraz güvence bedelinin giderek yükselmesinden ve konaklama masraflarından şikayet ediyoruz.Zaten Piramidin ortası(Elo 1900 ile 2300 arası)yarışmalara katılamıyor!!Para cezaları onların katılmasını tamamen sekteye uğratmaz mı?Kanımca, ceza para cezası şeklinde olmamalı,sadece turnuvayı terkedenler gösterdikleri neden ile birlikte kamuoyuna açıklanmalıdır.Bir sonraki turnuva düzenleyicisi isterse sabıkası olanı kendi turnuvasına kabul etmeyebilir.
Bir de şimdi soracağım soru önemli bir sorudur.Doğru yanıtı bulacağını düşünenler bu soruya yanıt verebilir.Zor soruları herkes yanıtlamak zorunda değildir.Takım maçlarında bir oyuncunun gelmemesinden dolayı takımın tamamını cezalandırmak doğru mudur?Bir oyuncunun herhangi bir nedenle gelmemesiyle oynadığı takımın bir alt lige düştüğüne çok tanık olduk.Bu durumda ceza nasıl olmalıdır?Yine bir hamburger bedeli mi tahsil edilmelidir?Yoksa başka bir ceza vermek mümkün müdür?
Bu zor soruyu yanıtlarken şu gerçeği unutmamak gerekir:Sporcularımızı ceza vermek için oynatmamak her zaman son seçenek olmalıdır.Zaten onlar yeteri kadar oynayamıyorlar.Amaç olabildiğince oynatmak olmalıdır.
(A.Ü.)
1- Turnuvayı zorunlu mazeret göstermeden bırakanları nasıl cezalandırabiliriz?
2- Bir ceza olması gerekir mi? Ancak ceza ve katılım masraflarının artması da bir yandan katılımı azaltacaktır.
3- Para cezaları onların katılmasını tamamen sekteye uğratmaz mı? Kanımca, ceza para cezası şeklinde olmamalı, sadece turnuvayı terk edenler gösterdikleri neden ile birlikte kamuoyuna açıklanmalıdır. Bir sonraki turnuva düzenleyicisi isterse sabıkası olanı kendi turnuvasına kabul etmeyebilir.

4- Takım maçlarında bir oyuncunun gelmemesinden dolayı takımın tamamını cezalandırmak doğru mudur? Bu durumda ceza nasıl olmalıdır? Yoksa başka bir ceza vermek mümkün müdür?

**********************************
Ateş ÜLKER’ in sorularına cevap vermeden önce aklıma gelen şey şu oldu.
“Turnuvayı keyfi terk eden bir sporcu gerçekten cezayı hak eder mi?”

Cezanın hak edilmesi için bir suçun işlenmiş olması, mağduriyetlerin yaşanmış olması gereklidir!

BUNLAR SUÇ MUDUR?
Bir satranç yarışmasına katılan sporcuları katılım amaçlarına göre gruplandırdığınızda farklı kategoriler ortaya çıkar;
Geleneksel satranç anlayışına sahip olduğu için, mutlaka yarışabilmek için, kendi profesyonel anlayışı için, satrançta sahip olduğu elo- ukd gibi ölçülebilir güç puanını arttırmak için, herhangi bir amaç uğruna olmadan da sırf turnuva ortamının içinde olmak için, seyahat için vb, kişisel beklentileri için.
Amaçları bu kadar farklı olabilen oyuncu kitlelerinin farklı ciddiyet anlayışları da olacaktır. 9 turluk bir turnuvada sizinle cuma günü oynayacağı 6.tur maçı, aslında onun için formaliteden öteye geçmez, kendi ilindeki hafta sonu turnuvası daha cazip hale gelmiştir.
Ya da yakın olan ilden geliş gidiş yapıyordur da artık masraf gereksiz diye de düşünebilir.
Bu örnekler önceden “hesaplanmamış devam yolları” değildir! Çünkü ortada bir turnuva yönergesi ve belli bir programı vardır.
Kayıt olduğuna göre de “turnuva tüzüğünü kabul etmiş” sayılır! Bir çeşit sözleşmedir yani. Üstelik bir kişiyle yapılan sözleşme de değil. Turnuva toplumuyla, organizasyonu, hakemleri ve katılımcılarıyla da yapıyorsunuz bu sözleşmeyi saate ilk kez basarken.

ÇOK ÖZEL, KABUL EDİLEBİLİR VE MAKUL SEBEPLER OLMADIKÇA TURNUVAYI MAZERETSİZ VE HABERSİZ TERK ETMEK, SATRANCI VE ONCA KİŞİYİ VE ORTALIKTA GÖRÜNMEYEN EMEĞİ HİÇE SAYMAKTIR!

Belki yasak olarak değil ama etik açıdan yanlıştır.

Çünkü kasıtlı olarak yapılmıştır.

Umarsızca ve kasıtla yapılan davranışlar normalin dışında suç özellikleri taşımaktadır.

Katılımcıları ve organizasyonu, kurum görevlendirmelerini hiçe saymaktır. Dilim varmaz ama neredeyse emek hırsızlığına bile girmektedir.
En azından bu davranışları göstermeyen sadık turnuva kitlesiyle aynı kefede tartılmamalıdır. Bedelini bir şekilde ödemesi gerekir.
Sıradaki turnuvaya elini kolunu sallayıp gelemez!

Bireysel turnuvalardaki bu durum bireylerin bu anlayışı ve tutumu devam ettiği sürece takım yarışmalarına da yansıyacaktır, cezalandırılmalıdır.
Burada çift yönlü ceza da devreye girmelidir kanımca. Çünkü hem o takım mağdur olmuştur, hem de organizasyondaki diğer takımlar!
1- Organizasyondan-kurumdan ceza almalıdır.
2- Kendi takımından da ayrı ceza almalıdır.

Aslında cezanın ne olabileceğini de düşünmedim henüz. Cezanın gerekliliğine inanmam lazım önce!
Ceza ise kafaya göre verilemez elbette!
Belli bir olumlu amaca hizmet etmelidir cezalar.

Kişiselleştirilmeden, emsalleri iyice gözlenmiş ve tartışılmış olmalıdır. Dünya örnekleri incelenmelidir. Ortak akıl ürünü ve hukuksal temelleri olmalıdır.

TARTIŞILARAK ORTAYA DOĞRULAR ÇIKACAKTIR!

Selam ve saygılarımla…
M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı:(A.Ü.) BUNLAR SUÇ MUDUR?
Suçtur.

Suç kavramını hep cürüm işlemek olarak düşünmeyin. Kurala aykırılık ve yaptırım olarak düşünün.

Kurala aykırı herşey yaptırıma tabidir. İlkokulda derse geç gelen 7 yaşındaki çocuğun velisinden bile yazılı mazeret isteniyor. Sınavda kağıdı boş veren öğrenci sıfır alıyor, karnesi kırık geliyor. Çocuğun gururu kırılacak falan denmiyor.

Amerika'da köpek parka kaka yaparsa 1.000 dolar ceza kesiliyor. Bu böyle. Toplum ve alt toplum düzeni her yerde yaptırımlarla sağlanıyor. Burada kastedilen suç ve karşılığı ceza da adam hapsetmek değil haliyle, basit yaptırımlar, idari cezalar.

M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı:(A.Ü.)
Amaçları bu kadar farklı olabilen oyuncu kitlelerinin farklı ciddiyet anlayışları da olacaktır. 9 turluk bir turnuvada sizinle cuma günü oynayacağı 6.tur maçı, aslında onun için formaliteden öteye geçmez, kendi ilindeki hafta sonu turnuvası daha cazip hale gelmiştir. Ya da yakın olan ilden geliş gidiş yapıyordur da artık masraf gereksiz diye de düşünebilir.
Açıkçası bir satranç organizatörünün, katılımcılarını beynini okumak, ruh güzelliklerine girmek ve Mandrake gibi tele-kinesis yaparak oyuncunun niye gelmediğini çözümlemek gibi dertleri olmamalı.

Kime ne hafta oyuncunun hafta-sonu başka bir turnuvası varsa, önceden belli değil mi bun turnuvalar? Ona göre yapsın programını. Hakeme, turnuvaya, rakibe, oyuna yapılan saygısızlık ne olacak?

Ki benim önerdiğim sistemde aslında para cezası yok, bir sonraki turnuvada kefaret ödeme var. Oyuncunun acil durumu varsa belge sunar, yoksa bir sonrakine fazla para öder.

Ateş Ülker Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Ancak ceza ve katılım masraflarının artması da bir yandan katılımı azaltacaktır.Çünkü biz bir taraftan katılım ücretlerindeki artıştan, itiraz güvence bedelinin giderek yükselmesinden ve konaklama masraflarından şikayet ediyoruz.Zaten Piramidin ortası(Elo 1900 ile 2300 arası)yarışmalara katılamıyor!!Para cezaları onların katılmasını tamamen sekteye uğratmaz mı?
Bence çok yanlış analiz.

1) İstanbul Satranç Festivali katılımda birinci, Çanakkale Truva da sanırım ikinci. İkisi de ücretli. Eski dernek turnuvalarının tamamı gibi. Çünkü katılımı ücret değil, katılanların kalitesi belirler.

2) İtiraz ücreti ve konaklama ücretleri konuyla ilgisiz. Bir yanlış uygulama doğru bir uygulamaya mesnet olmaz; kaldı ki kategorileri farklı.

Kemer'de şampiyona düzenlemek herkesin bildiği ve itiraf edemediği gibi, kışın boş kalan 2-3 oteli ve organizatörü zengin etmek amacıyla peydahlanmış, tamamen rant amaçlı bir iştir. TSF tarihinin en ağır utancıdır bu.

Turnuvaya katıldığı halde 5.tur turnuvadan mazeret göstermeden kaçmak ise kategorik olarak bambaşka birşey. İlki yönetsel facia, ikincisi bireysel kusur. Doğru olan Kemer'de kışın Şampiyona düzenlememektir. Veliler ve oyuncular açısından da artık mızıldanmak yerine artık bu turnuvayı protesto edip katılmamak gerekli. Ama bu ayrı bir tartışma konusu.

Bu yanlışı, diğer problemin hacim olarak da kavram olarak da önüne koyamazsınız. Emsal değil, kategorisinde de değil.

3) Piramidin ortası turnuvalara, katılım ücretinden değil, çok basit bir nedenden katılamıyor. ÇÜNKÜ ORTADA TURNUVA YOK.

4) Bugün bir satranç turnuvası için 20 TL veremeyecek insan sayısı fazla değil, Türk gençlerinin hepsinde cep telefonu son model, İphone 4 almayanı dövüyorlar, Avrupa'da en yüksek sigara tüketimi bizde. Bunlara para bulan adam senede 5 turnuva için 100 TL bütçe de bulur. Bir cuma akşamı eğlencesinden küçük bir bütçe bu, abartmayalım.

Dar gelirli veya öğrenci kesim için ise zaten açık önerim var. TSF bir link kurar ve turnuva katılımcısı TC kimlik numarası ile başvurarak gerekçe belirtmeden ücretsiz katılım seçeneğini tıklar. Sonrasında turnuvayı geçerli mazereti olmadan terkederse, sonraki turnuvalarda artık parasız katılım hakkı kalmaz. Bu kadar basit.

Ücretsiz katılım, izleme, yaptırım, data, merkezi tek bir yazılımla sağlanır. Ücretli katılanlardan da turnuva fonu oluşturulur, katılımın % 70'i mesela, ilk 5'e ödül olarak dağıtılır. 200 kişilik bir turnuvada 20 TL ortalama katılımdan ortalama 3.000 TL elde edilse (katılmayanlar da düşülerek), bunun % 70'i 2.100 eder, elbette çok değil ama diğer ödüllerle birlikte hiç yoktan iyidir.

Ateş Ülker Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Takım maçlarında bir oyuncunun gelmemesinden dolayı takımın tamamını cezalandırmak doğru mudur?
Doğrudur.

Ama zaten soruda kavramsal hata var. Bir veznedar bankadan para açlıp kaçarsa, banka mudisine "git, veznedarı bul" mu der? Veya İgdaş doğal gaz borularını tamir ederken patlatırsa, sorumluluğu İGDAŞ'a mı yüklersiniz, işçisine mi?

Elbette takımlar sorumlu olmalı. Eğer oyuncu disiplinsizlik yapıp gelmemişse, takım cezayı öder, oyuncuya rücu eder. Oyuncu takım anlaşmalarına da madde olarak konur bu. Sonrasında da o oyuncu takım bulamaz.

Ateş Ülker Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Kanımca, ceza para cezası şeklinde olmamalı,sadece turnuvayı terkedenler gösterdikleri neden ile birlikte kamuoyuna açıklanmalıdır.Bir sonraki turnuva düzenleyicisi isterse sabıkası olanı kendi turnuvasına kabul etmeyebilir.
Buna da katılmıyorum. Birincisi, böyle bir monitoring (izleme) henüz yok. Daha oyuncu özlük dosyaları oluşturulmuş değil. İkincisi, hiçbir turnuva organizatörü mesela belediyeler bununla uğraşmazlar. Üçüncüsü yaptırım gücü sıfır. Gebze'de turnuvayı terkeden adam, bir sonraki sene Gebze'ye gitmeyiverir, bunun neresi caydırıcı?

Tekrar edeyim.

a) Turnuvalara makul ücretler koymak katılım ciddiyeti sağlar.

b) Makul katılım ücretleri, ödüller için bir fon sağlar.

c) Turnuva terkedenden yazılı mazeret istenir. Kabul görürse yaptırım uygulanmaz. Kabul görmezse, sonraki ilk turnuvaya % 100 fark ödemek kaydı katılabileceği bildirilir. Oyuncunun kaydı tutulur. Bunun için turnuva sistemlerinin merkezi sisteme geçmesi şarttır. Yazılımla ve kolaylıkla sağlanır bu.

d) Çok kere bunu tekrarlayan oyuncu süreli turnuva men yasağı alır.

e) Takım veya kulüp oyuncuları için ceza takıma ve kulübe kesilir. Sene başlarında kulüplerden lisans bedeli alınır (20.000 TL). Yıl içindeki cezalar buradan düşülür. Sene sonunda doğan fark tamamlattırılarak yıllık lisans yenilenir. Futbolda takımlar için bunun uygulandığını biliyorum.

f) Zamanla bir oyuncunun mutlaka bir takıma bağlanarak yarışması da tartışılmalı. Belki şimdi erken ama, teniste, atletizmde ve tüm bireysel sporlarda böyle. Hem kurumsal, hem işlevsel olacak. Bu da ayrı bir tartışma konusu.

---------------------
Son olarak şunu da söylemek isterim. Uygulamada, TSF'deki kurulların harala gürele bu konulara çalışması gerekmiyor mu?

Olması gereken; TSF'nin bir kuruldan (teknik, hukuk, oyuncular kurulu, disiplin; hangisiyse) bu ve benzeri konularda görüşler alması ve bunu kamuya sunması değil midir?

Daha sonra bu görüşlerin forumlarda, satranç mecralarında tartışılması gerekmez mi? Bizde olan ne? Tam tersi. Forumlarda öneriliyor, TSF kurullarında daha tartışılacak.

E peki o zaman, bu kurullar niye var?
Maça gitmeme nedeninin bir kısmı da "puan kaybetme korkusu" sanırım.

Bunu engellemek için maça gelmeyen için + - yazmak yerine 1 0 yazmak da caydırıcı olabilir.

Yani maça her ne sebeple olursa olsun gelmeyenin ratingi düşer.

Teniste filan da böyle değil mi mesela.
Maça çıkmayan maçı kaybetmiş sayılmıyor mu.
Kaybettiği için de dünya sıralamasındaki yeri değişmiyor mu?
Ben Mojo Jojo gibi,Amerika'da parka dışkısını bırakan köpeğe verilen ceza ile,Türkiye'de turnuvayı yarıda bırakan oyuncuya verilecek ceza arasında ilgi veya benzerlik kursaydım bu forumda mutlaka birisi karşıma çıkar ve itiraz ederdi.Ama Jojo bu ilgiyi kurabiliyor.Teşbihde hata olmazmış!
Jojo tartışılan konunun itiraz güvence bedelleri ve konaklama masrafları ile ilgisi olmadığını öne sürüyor.Her türlü ücret bu konu ile ilgilidir.Çünkü biz turnuvayı yarıda bırakana para cezası verilip verilmemesini tartışıyoruz.Jojo gençlerin 20 TL katılım ücreti verebileceğini söylüyor ve katılım ücretlerinin makul olmasını istiyor.Ama pek çok yarışmada katılım ücretlerinin ne kadar olduğunu da bilmiyor.Geçtiğimiz yıllarda katılım ücretlerinin 90 TL,kahvaltının 52 TL,çay fiyatının 12 TL olduğunu duyduk.Bu duyduklarımız doğru mudur?Serbest ekonomide isteyen istediği fiyatı uygular.Bunu değiştirmemiz mümkün değildir.Ama isteyen de benim gibi bu fiyatların hızla yükseldiğini kamuoyuna duyurur.İsteyen bu fiyatların kabul edilmemesi gerektiğini söyleyebilir.Ateş Ülker'in bu kadar rahat değerlendirme yapabilmesinin tek nedeni hesaplarını kişisel amaçlarına göre değil Toplumun içinde bulunduğu koşullara ve Satranç toplumunun ihtiyaçlarına göre yapmasıdır.
Mojo Jojo Piramidin ortasının yarışmalara katılamamasını turnuva olmaması ile açıklıyor.O "Turnuva yok"derken haksızlık ediyor.Az sayıda da olsa turnuva vardır.Ben "Piramidin ortası katılamıyor"derken oynanmış turnuvayı örnek gösteriyorum!!O turnuvadaki yabancı oyuncu sayısını,Elosu olmayan yerli oyuncu ve 1900-2300 aralığındaki yerli oyuncu sayısını veriyorum!Şu halde oynanmış ve yakında oynanacak turnuvalardaki tabloyu tartışıyorum.Buna karşılık "turnuva yok"şeklinde yazmak büyük haksızlık olur.O zaman burada hiç konuşacak konu kalmaz!
Mojo Jojo "maça gelmeyerek takımının hükmen yenilmesine ve küme düşmesine neden olan oyuncuyu"çalıştığı bankanın parasını alıp kaçan veznedara benzetiyor.Oysa senaryo bu kadar basit ve "tekdüze"değildir.Geçmişde sözüedilen veznedar görünmeyen güçler tarafından yolda durdurulmuş,bir ağaca iple bağlanmış ve lig maçına yetişmesi engellenmiştir!!Veznedarın takımı aynı gün 2 hükmen yenilgi alınca o Final yarışmasını bırakmış kabul edilmiştir.Bu defa seçme aşamasını başarı ile tamamlamış olan takım esasen seçme aşaması da aylarca önce oynanmış olmasına rağmen küme düşürülmüştür.Bir defa düşünün : 2 aşamalı bir takım ligi oynanıyor.İki aşama arasında 6 aylık boş bir zaman var.Bir takım ilk aşamayı başarı ile tamamlıyor.İkinci aşamada bir oyuncusu yolda meçhul kişiler tarafından kaçırıldığı için Final aşamasını terk etmiş sayılıyor ve küme düşürülüyor.Yani ilk aşamadaki başarısı da silinmiş oluyor!Meçhul kişiler veznedarı neden kaçırdılar?Herhalde başka bir takımın lige çıkmasını istiyordular.Veznedarın acıklı öyküsünü daha fazla anlatmayalım!Cezalar eğer para cezası ve oyundan alıkoyma şekillerinde olacaksa çok iyi hazırlanmalıdır.Yerli dinamikler para cezası ödeyecek kadar zengin değildir.Sayın Jojo turnuva yönergelerini benim gibi dikkatle izlerse itiraz güvence bedelinin 50 Euro olduğunu görecektir.Tabii göze küçük görünmesi için 125 TL olarak yazılmamaktadır.Ben itiraz etmek gerektiğine karar verirsem gözümü kırpmadan 50 Euroyu öderim.Acaba Jojo da öder mi?
Kurgu şeklinde anlattığım polisiye olayı bir kenara koyalım.Yine yakın geçmişde yaşadığımız masum bir olayı inceleyelim: Takım maçı yapmak üzere masadaki yerlerimizi aldık.Rakibimiz 6 masanın en az üçünde küçükleri oynatıyordu.Rakip takım oyuncularından biri gong vurduktan tam 1 saniye sonra salona girdi.Hakem geldi bizim takımı 6-0 galip ilan etti.Sadece 1 saniye ile hükmen 6-0 kazandık.Diğer takım herhalde bir alt küme olmadığından düşmedi.Ancak bu örnek zamanında gelip yerine oturmuş küçükler için çok heves kırıcı bir durum oldu.Oturmaları ile boş notasyon kağıdını imzalayıp kalkmaları aynı anda oldu!!Şimdi Jojo'ya soruyorum:Bu ceza Avrupa ülkelerinde var mıdır?Şu halde takım maçlarında 1 masa eksik oynamaya izin verilmediği gibi bir oyuncu 1 saniye gecikirse de takımı hükmen yenilmekte ve belki bazı durumlarda küme de düşmektedir.Bir oyuncunun yanlışı ile diğerlerini cezalandırmak sizce uygun mudur?Disiplini sağlamak için böyle olması gerektiğini savunmanız mümkündür.3 senedir yurtdışındaki birçok açık turnuvanın yönergesini dikkatle inceliyorum.Avrupa'da sıfır dakika kuralını uygulamak istemiyorlar!15-30 dakika pay bırakıyorlar.Hatta bazı düzenleyiciler eski 60 dakikaya dönmeye çalışıyor.Sıfır dakika kuralı Olimpiyat ve Milli maçlar gibi önemli etkinliklerde uygulanmalıdır.Yaygınlaştırılmamalıdır.Çünkü biz nasıl Piramidin ortasının Satrancı oynayamadığını farketmişsek,Dünyada da ekonomi bozuldukça Satranç oynayanların sayısı azalmaya başlayacaktır.Bugün Dünyanın zirvesindeki en güçlü oyuncuları ele aldığımızda FİDE nin onları destekleyecek kaynak bulmakta zorlandığını görüyoruz.Usta oyuncuların eskiye göre daha kolay kendi ülkesinden başka bir ülke adına oynayabilmesinin nedeni de budur.
burada konu başlığı 23 nisan turnuvası ve kayıt yaptırıp gelmeyenler konusu. tabii her konuda olduğu gibi yine konu dağıtılmış .

federasyonun yaptığı bütün turnuvalar teşvik turnuvasıdır. önce bunda anlaşmak lazım .burada kimsenin ifade edemediği şeyde teşvik tir.

merak etmeyin nilüfer hanım siz gelecek yıl sponsor bulun; nasıl yaparsanız yapın katılımcılara ceza değil,pasta , çikolata, kola gibi promosyonlar dağıtın . katılımcılar 1500 müraacat varsa aynı gün bu rakam 1800 e çıkar . çok ciddiyim ailelerede çorba makarna gibi şeyler dağıtın .

zamanında adana da dersaneler turnuvalara promosyon yarışına girmişlerdi .şapka dağıtanı mı ararsın, kek dağıtanı mı ararsın . her turnuvamıza en az 1500 kişi katılırdı .
Konuyu açan Nilüfer ÇINAR ÇORLULU ülkemizin çok gerçekçi bir sorununu ortaya bütün samimiyeti ve ciddiyetiyle koyarken ve çözüm önerilerinin tartışılmasını sağlarken konunun dağıtıldığını düşünmüyorum.

Aksine konu, gerekçelerine doğru detaylarıyla ilerlerken fütursuzca ve çiğ bir şekilde pasta, makarna, çorba, kek, kola dağıtım muhabbetine dönmemelidir.

Dağıtmak işte budur!

Ankara turnuvalarının arkasında bir ekip çalışması, asla göremediğiniz bir emek, insan sağlığından ve sevdiklerinden çalınmış günler ve saatler vardır.
Kimse kimseyi memnun etmek için çalışmıyor.

ÇALIŞANLAR SATRANÇ İÇİN ÇALIŞIYOR.

Klavye başındaki saatlerinizde (16.04) arkadaşlarımızın mesai saatinin bitimine daha iki saat vardı.

Pasta, kek tarif ve önerilerinizi lüften kendinize saklayınız.

Bakın Ankara’ da neler dağıtılmış;
1. Delta Yayıncılık: 45 adet kitap seti
2. e4 Satranç: 45 adet kale kalemlik
3. TSF Yayın Kurulu Başkanı Dr. M. Sabri Koçak: 20 adet Adım Adım Satranç (Yazar: Dr. M. Sabri Koçak)
4. 1989 Türkiye Şampiyonu Cem Karadağ: 20 adet satranç takımı
5. Ezberbozan Mental Aritmetik ve Akıl Oyunları: 20 adet İngilizce-Türkçe Satranç Sözlüğü (Yazar: WIM Nilüfer Çınar Çorlulu)
6. Dilek Hacıalioğlu: 20 adet Zeka Oyunları
7. Badminton Federasyonu: 20 adet badminton raketi
8. Ho Math-and-Chess: 30 adet tanıtım çantası

Toplam 220 kişiye satrançla ilgili ödül. Son derece mütevazi ve bir o kadar anlamlı.

Çorba turnuvası değil!
Konuyla ilgili hiçbir sağlıklı önerinizi göremedim.

10 dakikalık klavye başındaki gereksiz yorumunuz ve önerilerinizi kınıyorum.
Bence Muzaffer beye haksız tepki veriyorsunuz. TSF sözcüsü olarak, ucu TSF'ye giden her eleştiriye sakin bakmak zorundasınız 8). Haklı olsun olmasın.

Muzaffer bey çocuk turnuvalarının teşvik kapsamında olduğunu söylüyor, ki haklı, bu çerçevede ücretlendirilmesinin yersiz olacağını düşünüyor; ki haklı değil. Fazla kapitalist gelebilir ama her turnuvadan ve katılımcıdan ücret alınmasından yanayım.

Çocuğu tenis veya binicilik gibi bireysel bir spora verdiğinizde her turnuva için çok ciddi ücretler ödersiniz ayrıca bireysel tüm sporlar mutlaka bir kulüp bünyesindedir. Bir de kulübe ödersiniz. Çalıştırıcı ücretleri ayrı tabii.

Satrançsever veliler de şu anda (düzgün 5-10 çalıştırıcıyı tenzih ederim) yeteneksiz ve bilgisiz onlarca satranç eğitmenine torbayla para akıtıyorlar, şurada hamburger ücreti kadar bir katılım payını seve seve verirler.

Satranç bireysel sporlar içinde henüz bireyselleşmemiş tek spor. Buradaki yazıları okudukça durumun prematüre olduğunu düşünüyorum. Eğitici sorunu var, temel politika sorunu var, yönetim sorunu var. Bu ana sorunlar varken bir alt küme sorununu tartışırken eksen her zaman ana soruna kayar ister istemez. Çünkü sistem sakat.

O sakat sisteme şu anda iptiadi bir devlet modellemesi yapılıyor. Siz Taşkın bey gerçekten iyi niyetlisiniz, insani yönleriniz çok kuvvetli ama yapayanlış bir olgu içinde başarısız olmak zorundasınız. Yapayanlış bir sistemi aşırı iyi duygularla, bir tür romantizmle kafanızda ve yaşamınızda oturtmaya çalışıyor ve sırf insanlar fedakar çalışacak verisiyle bu sistemin tutacağını düşünüyorsunuz.

Sonrasında da aslında hurdaya çıkmış bu sistemin motoru yağ damlattığında, göstergeleri çalışmadığında, vites atamadığında, otomobilin gitmediğini söyleyenlere hırslanıyorsunuz.

Bu başlık örnek alınarak sisteme dönersek, eğer çocuk satrancı ileride düzgün evrilecekse mutlaka kulüp veya dernek tüzel kişilikleri içinde gitmesi lazım. Dernekler rehabilite edilmeli, kulüpler ve satranç merkezleri sistemine geçilmeli.

Özü itibariyle şu anda devletleşmeye giden satranç özelleştirilmeli. Bireysel bir spor bu, devletçiliği kaldırmaz. 1960'larda Rusya'da kaldırırdı -ki orada bu işlere Botvinnik, Keres, Razuvaev falan bakıyordu, Tahsin bey değil) ama artık genel makro ekonomik yapı buna uygun değil. O bakımdan ben her türlü teşvike karşıyım. Kaldı ki devlet mantığında her teşvik denetime tabidir, teşvikli krediyi amacına aykırı kullanırsanız iptal edilir. Çocuğunuza teşvik verilip de o teşviki veren organizasyonu zor duruma sokarsa, ona da yaptırım uygulanmalı.

Orada saat 16.04'de yazmanız da şık olmamış, ben bazen yurtdışından yazıyorum, saat farkı nedeniyle Türkiye'de saat kaç bilmiyorum. Adam özel sektörde veya kendi işinde çalışıyordur, bir nefes alma anında yazar. Sonra memurlar 18.00 mesaisini bitirdikten sonra icap eder, 24.00'e kadar çalışır. Saat 16.04'de yazılmış bir yazıdan çalışkanlık, tembellik analizi üretilemez.

Bunun gibi TSF'de çalışan insanların çok emek harcaması ve fedakar olmaları da anlamlı değil. Kimse kimseyi tabanca zoruyla göreve getirmiyor. Çok çalışılması (çalışılıyorsa tabii), işin doğru yapılmasına delalet etmez, verim diye iktisadi bir kavram var.

TSF yanlış bir sistem, yanlış yapılanma. Verime kapalı. Palyatif tedbirlere bakıyor. 2013 Mayısında hala genel ödül yönetmeliğiniz ve kriterleriniz yoksa, bir turnuvada bol oksijen teneffüs etme ödülü verilirken bir başkasında çok cazip ödüller verilebiliyorsa bu hayat yanlıştır.

Büyük filozof Adorno'nun ve rahmetli Müslüm Gürses'in de dediği gibi "yanlış hayat, doğru yaşanmaz" Big Grin .
Değerli dostlar,
Bence şu ana kadar yapılan tartışmalarda kusura bakmayın ama "at izi,it izine" karışmış durumda. Doğruyu kimin söylediği tam olarak anlaşılamıyor bir türlü. Üstelik giderek daha da karmaşık bir hal alıyor. Smile
Halbuki gerçek şu ki herkesin söylediğinin içinde küçük te olsa bir doğruluk veya bir yanlışlık payı var. Şahsen ben "İşte budur!" diyebileceğim bir çözüm önerisine henüz rastlamadım.Bana göre doğru çözüm, sorunu "amatörlük" ve "profesyonellik" çerçevesinde ayrı ayrı tartışmakla bulunabilir ancak. Kısaca söylemek gerekirse eğer herhangi bir sorunu tartışacaksak ve bundan bir çözüm üretmek istiyorsak bu sorunu "amatörlük" ve "profesyonellik" açısından ayrı ayrı ele alabilmeliyiz. Çünkü aynı kurallarla hem amatörlük hem de profesyonellik yönetilemez, imkansızdır bu!
Örneğin amatörlere verilecek cezalarla profesyonellere verilecek cezalar aynı olamaz,olmamalıdır.Aynı şekilde Profesyonellere verilebilecek cezalar da amatörlere verilemez,verilmemelidir.
Yukarıdaki tartışmalarda bazı arkadaşlar olayı amatörlük açısından , bazıları da profesyenellik açısından ele almış ki,doğal olarak herkesin haklı veya haksız olduğu yönler var!
Bana sorarsanız buradaki tartışmaların hepsini yok sayıp konuyu yeniden tartışalım ve yeniden değerlendirelim.
Ne dersiniz? Smile
Selamlar,saygılar...
Alıntı:Bu çerçevede turnuvalara kayıt yaptırdığı halde gelmeyeneler veya gelip de ara turlarda terkedenler için cezai yaptırımları olmalı. Ancak bu yapılırsa belirtilen şikayet konusunun önüne geçilir:

Mojo Jojo'ya bu kez katılmıyorum. Her halukarda internetten yapılan girişler bence nihai katılım niteliği taşımamalı. Turnuvayı bırakmak, turnuvaya katılacağını beyan edip katılmamaya göre daha büyük kabahat.

Çözüm Önerisi: Bir Gün Öncesine Kadar Kayıt Sildirme Opsiyonu

Şahsen ben kayıt yaptırıp ondan sonra garip turnuva programlarını görünce, Ankara'daki bahsi geçen turnuva için bunu söylüyorum, birinci tur 13:30 ikinci tur 16:00 gibiydi. Bunun üzerine program değişir mi diye araştırmaya başladım. Fatma Yılmaz'dan bana sadece bir günde çift tur olduğunu (23 Nisan) ve ilan edilen programı değiştirmenin zorluğunu özetleyen bir mail attı. Bunun üzerine ben de kaydımı sildirme çalışmalarına başladım ve başarılı oldum. Kayıt sildirme mekanizmasının verimli çalışması önemli. Belki oyuncular da belli bir tarihe kadar (bir gün öncesi) kendi kayıtlarını (kayıt yaptırdıkları bilgisayardan) silebilmeli.

Kayıt sildirme opsiyonunu tek kötü tarafı hakem atamaları ama bence yerel turnuvalarda İstanbul hariç bütün şehirlerde bunu ayarlamak mümkün. Yine de önerimin tek zayıf noktası bu. Yine de mevcut sisteme göre bir ilerleme.
Bu noktada yine, sporcuyu tek suçlu olarak görmek yanlış. Turnuva organizasyonları çoğu zaman düzgün bir tüzük hazırlayamıyor. Geçtiğimiz haftalarda İstanbul Beşiktaş Belediyesi tarafindan düzenlenen bir turnuvanın tüzüğünde, birçok 'özel' ödül verileceği belirtilmiş ama bu ödüllerin ne olacağı turnuva gününe kadar açıklanmamıştı. Katılımcı sayısı sınırı sebebiyle bir oyuncunun bu ciddiyetsizlik karşısında kayıt yaptırmasını ve son anda açıklanan bu özel ödülün belediye tesisine giriş gibi anlamsız bir ödül olması durumunda katılmaktan vazgeçmesini yadırgayamıyorum.

İnternetten yapılan başvurular için sadece kimlik numarası yeterli olduğu için, şu anda kötüye kullanım önlenemeyeceğinden ceza verilemez. Belki TSF kullanıcı adı gibi bir sisteme geçilebilir ve şifreyle bu işlemler yapılabilir. O zaman, ilk seferde değil ama bu hareketin belli bir sürede birden fazla tekrarı halinde yaptırıma gidilebilir. Para cezası sevimsiz. Benim önerim bu kişilere sistemin turnuvanın son başvuru tarihinden 3 gün öncesine kadar kayıt yaptırma izini vermemesi ve ancak hala boş kontenjan varsa kayıt yaptırılabilmesi. Özgür Akman'ın önerdiği 'kayıt sildirme' opsiyonu da bu sistemde rahatlıkla kullanılabilir.
Para cezasına kesinlikle karşıyım. Türkiye'de kaç tane organizasyon katılım ücreti alıyor ve para cezası uygulanabilecek ciddiyette icra ediliyor yerel ölçekte? (Ulusal olanlar ayrı).

Aslında turnuva programları, salonları kalitesi, ödüllerin açıklanmaması gibi konuların hepsi organizasyonun ciddiye alınmamasına sebep oluyor. İlk mesajda yazacaktım çok uzatmamak için imtina ettim, Erşan Bey bir nevi lafı klavyemden almış. İyi de etmiş. Organizasyonlar ciddiyetsizlikle icra edilirken, maçlar biter bitmez takımlar toplanıp devam edilen oyunlara hiç aldırış edilmezken (ve yüzlerce detay eklenebilir) neden sporcularda ciddiyet bekleniyor?

Turnuvanın yarım bırakılması (mazeretsiz) bence esas mücadele edilmesi gereken konu. Esas cezaya tabi olunması gereken konu o. Sportmenliğe de aykırı (gerçekten hayat-memat meselesi kabilinden bir mazeret yoksa).
Bir oyuncu mazaretsiz turnuvayı yarıda bırakıyorsa bunda turnuvayı duzenleyenlerinde payı vardır.
turnuva salonunun kalitesi,
turnuvadaki ısıklandırma,
gürültü olup olmaması,
turnuvada madalyadan baska maddi ödül olup olması gibi.
mesela bazı turnuvaların yapıldıgı salonlar turnuva şartlarına hiç uygun degil.
organizatorler bile turnuvayı ciddiye almazken oyuncumu ciddiye alıcak?
Bir sporcu 5. turda kendisi için iyi bir rakip yakalamış ve beklentilerinin arasında o turdan elo-ukd kazanma da var. Yenebileceğini düşünüyor, yenilebilir de. Ama rakibi habersizce ya da göstermelik mazeretle (kabul edilebilir mazeretin dışında) tur saatinde masasında yok.
Terk etmiş turnuvayı.
Benim, tartışma konusu olarak önerim, o terk eden sporcunun belirli düzenlenmiş dayanak maddelere göre örneğin turnuvanın raiting ortalamasının belli bir yüzdesinin kayba uğratılmasıdır. Kazanan sporcu ise o maçtan hükmen puan alacağı için bu kazanç raiting hesaplarına etki etmemeli.
Bu durumda sadece turnuvayı terk edene ceza yaptırımı olmalıdır.
Ödüllerin açıklanması ise katılım cazibesini arttırdığı gerçektir. Ama sponsora dayalı turnuvaların sayısı çok bellidir. Ancak belli illerde gerçekleşebiliyor. Birçok il hala kendi gizli öz dinamiklerinin farkında değil.
Ortaya çıkarmak için çaba da gösterilmediğine göre…
Sayfalar: 1 2