Özgür Satranç Forum

Orjinalini görmek için tıklayınız: SATRANÇ ÖĞRETMENLİĞİ
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
[color=darkred]Aşağıdaki yazı sayın Fatih Atakişi' nin onayı ile yayınlanmıştır.[/color]

**********************************************

Evet eski bir konu ama hayli can sıkıcı bunu yazmak zorundayım. Ne açıdan can sıkıcı ? Satranç açısından tabii....

Ekim 2013 de emekli oluyorum ama bizler emekliliğini köşede oturup geçirecek insanlar olmadığımızdan bu dönemi satranç öğretmenliği yaparak değerlendirmeye karar verdim daha doğrusu vermiştim.

İlk iş hemen çok iddialı bir okula başvurdum. Okulda son derece parlak öğrenciler okuyor ancak satranç açısından en ufak bir başarısı yok okulun.

Yani hoca için de zor bir durum. Başarının gelmesi zorlu çalışmalara bağlı. Müdüre istemez misiniz okulunuzda çocuklar satrancı iyi oynasın, turnuvalarda başarılı olsun böylelikle satrancın faydalarından daha çok yararlansınlar diye sordum ? Elcevap : bizim satranç hocamız var ....Ufak çaplı bir şoktan sonra hayatta çok dayak yemiş biri olarak yanıtı hazmettim ama yine de hakemin saymalarını duyabiliyordum.

Azmimi kaybetmedim ve başka iddialı bir okula başvurdum. Aradan bir ay geçtikten sonra lütfen bir e posta ile talebimin reddedildiğini ama net bir neden belirtmeden bildirdiler. Hakem yine saymaya başladı tabii
Düşünebiliyor musunuz ülkemizde satranç ne kadar ilerlemiş. Masa satrancında FM, yazışmalı satranç ta ise GM olmuş ,2ooo yılı Avrupa Şampiyonu bir antrenör görüşmeye bile gerek görülmeksizin reddediliyor.

Eeee tabii insanın aklına ne geliyor tabii neden ama neden sorusu ? Biz neden böyle her şeyin cılkını çıkarmakta ustayız..?

Satranç öğretmenliğini bu pespaye hale kimler getirdi ? Bu kadar mı kolaydır satranç öğretmenliği yapmak ? Bunca senedir alınan yol bu mudur? Satranç okullara inmiş güya....

Nereye dediniz ?..
Kimlerin hoca olduğu belli. Satrançtan anlamayan, hayatında turnuvaya girmemiş, tek bir satranç kitabı okumamış bırakın ders vermeyi almak zorunda olan bir sürü insan satranç hocası ünvanı altında ellerinde de federasyonun eğitici belgesi, bir hafta içinde üstün gayretlerinden dolayı verilmiş büyük satranç hocaları olarak etrafta cirit atıyorlar. Ehhh bizim gibi satrancın tozunu yutmuş duayenlere de bizim satranç hocamız var veya talebiniz uygun görülmemiştir yanıtlarını almak nasip oluyor.

Ne diyeyim satrancın ve satranç öğretmenliğinin bu hale gelmesine neden olanlar, isteyerek veya istemeyerek bilmem ortaya çıkan tablodan hoşnutlar mıdır ?

Okulların bu cehaletine karşın satranç merkezleri olaya daha akılcı yaklaşıyor şükürler olsun ki..

Tabii ki bana kucak açan satranç merkezleri oldu. Bunların içinde BESEM in (Beykent Satranç Eğitim Merkezi) benim kalbimde çok özel bir yeri oldu. Satranç için çırpınan bir aileye ait olan bu merkeze katkıda bulunmak en büyük arzularımdan biri oldu.

Ve siz sayın okul müdürleri....Okuttuğunuz çocukların en iyi şekilde yetişmesinden sorumlu olduğunuzu unutmayınız lütfen...

Saygılarımla
Fatih Atakişi[color=darkred][/color]
Ellerine sağlık Fatih Hocam.
Liyakatin gözetilmediği alanlardan biri de maalesef satranç antrenörlüğü.
Hayatında hiçbir turnuva oynamamış, UKD'si - ELO'su olmayan insanlar ortalıkta "antrenörüm" diye cirit atıyor.
Veliler 3-5 kelimeyle kandırılabiliyor ama idareciler bunları görmek zorunda.
Onlar görmezse biz atdınlatmak zorundayız.
Onlara işe aldıkları kişilerin UKD'lerine, ELO'larına bakmalarını öğretmeliyiz.
En azından gelecek yıl hatalarını tekrarlamazlar.
Devlette bu iş okulun kendi bünyesinde hallediliyor ve dışarıdan istihdam oranı çok düşük.
Ancak özel okullar bu işe daha ciddi bütçeler ayırıyorlarsa ve samimi olarak başarı isteği taşıyorlarsa her zaman liyakat prensibiyle hareket etmelidirler.
Bunun aksi kandırmaca ve göz boyamadır, başka birşey değil.
Fatih Atakişi'nin görüşlerine ben de katılıyorum.Yalnız iki noktayı vurgulayacağım.
1.Bilgisi çok fazla olmayan satranç öğretmenleri bulunması kaçınılmaz bir gerçektir.Öğretmenler Satrancı öğrenene kadar,Satrancı bilenlerin öğretmenlik yapabilmesi gerekirdi.Esas mesleği öğretmenlik olanların satranç öğretmenliği yapmaya başlamaları için bir geçiş dönemi olmalıydı.Bizim kaderimizi tayin edenler satranç öğretmeni sayısını çok hızlı bir şekilde enflasyon durumuna getirmiştir.Sayı biraz daha yavaş artmış olsaydı bu enflasyon durumu ortaya çıkmayacaktı.Ve bizim Atakişi gibi hem konuyu bilen hem de severek öğretecek olan arkadaşlarımızdan yararlanabilme imkanımız olacaktı.
2.Atakişi'nin bu yazısı yayınlanma zamanı bakımından oldukça geç kalmıştır.Kendisi belki de bu yazıyı yayınlamak için emekli olacağı günü beklemiştir.Ancak onun esas mesleğinden emekli olduğu günlerde Satranç forumlarında yazı yazanlar da emeklilik hazırlığı yapmaya başlamış durumdadır.Bu bakımdan bundan sonra kimin yazı yazacağını sorgulamak gereklidir.Bugüne kadar birkaç arkadaşımızı ciddi konular üzerinde biraraya getiremedik.Bundan sonra da herhangi bir birliktelik olmayacaktır.Bana göre ne yazacak bir reçete ne de tavsiye edilecek bir diyet vardır.
Sayın Fatih ATAKİŞİ? nin yerinde tespitlerine dayalı yazısını okudum.
Kendisinin görüp yaşadıkları, ülkemiz eğitim sisteminin acı ama gerçek kesitlerindendir. Bunu en çok, eğitim camiasında olan bizler yaşamaktayız.

Tanık oldukları ne yazık ki tamamen gerçektir.

Bu konuyu yakın geçmişte çok tartışmış, fikirlerimizi söylemiştik. Ortaya konan tablonun olumsuzluklarına da tamamen katılıyorum.


Ancak takdir edilirse eğer aynı tabloyu ret eden ve karşı duruşta olan okul ve yöneticileri de tenzih etmek gerekir. Bu konuda devletimizin ve toplumumuzun kararlı bir politikası ve duruş noktası olmadığı için bu alanda bu güne kadar yapılan çalışmalar ne yazık ki yetersiz kalmaktadır.

Ama iğneyi önce kendime batırmam gerek, bunun farkındayım!

?KOYUNUN OLMADIĞI YERDE KEÇİYE ABDURRAHMAN ÇELEBİ DERLERMİŞ?
Konuyu özetleyen söz bu!

Sayın ATAKİŞİ? nin ülkemizde ya da yurt dışında yaşayıp yaşamadığını gerçekten bilmiyorum. Şu söylediğine tamamen katılıyorum; ?Başarının gelmesi zorlu çalışmalara bağlı.?


Sayın ATAKİŞİ? nin başvurularına aldığı ortak cevaplar elbette düşündürücü ve yersizdir. Hatta bana katılır mısınız bilemem ama kendisinin aldığı cevaplar ülkemizin eğitim sistemi zihniyetini özetlemiş ve yansıtmıştır.

Sn ATAKİŞİ diyor ki; ?Satranç öğretmenliğini bu pespaye hale kimler getirdi? Bu kadar mı kolaydır satranç öğretmenliği yapmak? Bunca senedir alınan yol bu mudur? Satranç okullara inmiş güya.?

Haklısınız sn. ATAKİŞİ?
Bu görünen sonucu herkes konuşuyor.

Ama çözümü konuşan çok az. Çözüm önerilerini sunan arkadaşlarımızın bir kısmı ülke gerçeğinin farkında ve makul önerilerini sunuyorlar.

Bir kısmı ise sadece isteyip, eleştirerek yazıyor.

Bir kısmı daha kararlılıkla duruş noktasında çalışmalarına devam ediyor.

Uygulanabilir çözümü ise daha kimse ortaya koyamadı!

Oysa çözüm, toplumun sahiplenmesinden yana göz kırpıyor. Satrancın içindeki insanlarımız, her kesiminden; sporcusundan velisine, yöneticisinden sponsoruna kadar hepsinin kendi illerinde ve ilçelerindeki örgütlenmeleriyle bu talebi hayatın içinde duyurmalarına bağlıdır!
Bu da yetmez!

Satrancın gerçek sahipleri taleplerini duyurmalı ve gerçek görev alanlarına inmelidirler.

Ama satranç henüz gerçek anlamda ders olmamıştır.

Evet, gözüken budur.

İçlerinde satrancında yer aldığı, eğitim açısından son derece yararlı birçok etkinlik ya da ders konusu (ders diyorum, öğretim plan ve programlarında yer aldığı sürece) henüz son senelerde okul programlarına konmuştur. Örneğin ?mangala?(adını doğru söyledim mi bilemiyorum) adlı etkinlik, öğretim programlarında olmasına karşılık eğitim fakültelerinde ders ya da etkinlik olarak verilmiş midir? Bunu bilmek gerek.

Ya da satranç!

İşte bu konuya, tamamen gerçek çözüme ulaşabilecek kadar yakınız aslında.

Fakat satrancın okul eğitim programlarında gerçek anlamda ders olarak yer alabilmesi için üniversitelerde kabul görmesi gerek. Yine bu anlamda nitelikli temel eğitimcilerin yetişebilmesi için, satranç temel eğitiminin üniversitelerde yeterli süreler içinde ve gerçek eğitimcilerce verilmesi gerek.

30 ders saatinden eğitimci ya da antrenör çıkmaz, çıkamaz!
Ancak böyle sorunlar ve yetersizlikler çıkar. Bu fikre ya da tespite karşı çıkamam.
TSF olarak son yapılan ANTRENÖR EĞİTİM ÇALIŞTAYI raporlarını beklemekteyiz. Bu çalıştayda antrenör eğitimlerinin üniversitelere verilmesi söz konusudur, konuyu daha önce detaylıca yazmıştım.

Bu anlamda sn ATAKİŞİ? nin tespitleri olayın görünen talihsiz kısmıdır.

Çözüm olarak 2000 li yılların başından beri ortaya koyduğumuz tez, satrancın üniversitelerde öğretmen adaylarına nitelikli bir şekilde verilebilmesidir. Ama bu ne yazık ki tüm uğraşılarımıza rağmen hayatın içinde yer almıyor.
Ancak belli kıstaslarla seçmeli ders kapsamında bir süre yer aldı ve o da kalktı. Biz TSF olarak ancak uzanabildiğimiz bazı üniversitelerde satrancın belli bir oranda kabul gördüğüne tanık olmaktayız. Bu, yetersiz de olsa bir başlangıç ve bir süreçtir.
Ama sorunun halledilebilmesi için satrancın doğru zeminde ve doğru kişilerce verilmesi esastır.
Bu zemin de üniversitelerin eğitim fakülteleridir. Doğru kişiler yani ders hocaları da, evet sn. Fatih ATAKİŞİ, sn. Ateş ÜLKER, sn. Bülent GÜNER, sn. Hasan KILIÇASLAN ? ve aklıma isimleri bu okuldan gelen, daha birçok gerçek satranç insanlarıdır. İsimler gerçek kişileri ve bu ekolü temsil etmektedir.
Benim gönlümde yatan budur!
Bunun nasıl gerçekleşebileceği konusunda fikir ve deneyimlerimi paylaşacağım.
Esen kalınız.
Sayın Fatih Atakişi çok güzel bir konuya değinmiş, gerçekten de olaylar bu şekilde.

Ancak şunu belirtmek istiyorum.

Okullarda satranç sporununu S'inden anlamayan o kadar çok antrenör var ki, böyle olması da doğaldır. Okullarda satranç antrenörlüğü yapanların satranç sporunun kurallarından da haberleri yok, daha geçerken almayı bilmeyen satranç öğretmenliği yapıyor.

Peki neye dayanarak federasyonumuz tarafından okulları yaygınlaştırılması için Antrenör yetiştirme kurslarından dağıtılan belgelerle, peki bunlar vizelerini yapıyorlar mı? Tabi ki yapmıyorlar.

Yıl boyunca satranç egzersisi sayesinde para kazanan satranç öğretmenleri ne yazık ki ne antrenörlük belgelerini vize ettiriyorlar nede illerinde yapılan turnuvalara sözde yetiştirdikleri öğrencileri götürüyorlar.

Sizce bu reva mı?

Peki böyle bir olaya karşılık neler yapılmalıdır asıl sorgulanması gereken konu budur.

2013-2014 Eğitim Öğretim yılının başlaması yakın

Soru : Satranç Derslerini verecek eğitmenler önceden tespit edilmeli ve antrenörlük belgelerinin vizelerini yapmaları sağlanmalıdır. Nasıl mı?

Cevap : Milli Eğitim Müdürlüğüne resmi yazı ile bildirilmeli satranç egzersisi açacak öğretmenlerden teslim edecekleri belgelerin yanında Vize işlemlerini gerçekleştirdiklerine dair banka dekontunun örneği istenmeli.

Soru: Satranç dersi vermeye hak kazanan eğitmenlerin en az yılda 6-7 defa yarışmalara öğrencileri ile katılmaları nasıl sağlanır?

Cevap : Yine Milli Eğitim Müdürlüklerinde satranç egzersisi yapan öğretmenlerden üç ayda bir faaliyetlere katıldıklarına dair rapor istenebilir. Federasyonu talebi üzerine


Böylece bu sorunlarda halledilmiş olur.
Kimin gerçekten satranç öğrettiği de ortaya çıkmış olur,

Sözde seçmeli ders olan satranç, ne yazık ki okullarda seçilmiyor. Sadece ders dışı etkinlik olarak kullanılıyor.

Ne zaman gerçekten seçmeli ders olacak?


Teşekkürler
Sn. Fatih ATAKİŞİ? nin bir sözünü düzeltmem gerekli.

Bunu yeni fark ettim. Aslında konuyla ilgili ilk yazımda değinmiştim. Ama gerçekten daha net olarak ortaya çıkması için düzeltme yapmam gerek.

Bilinmelidir diye anlatmak isterim.

Yorum ve değerlendirmeler buradan başlarsa, bir değer taşır ve doğruluk payı oluşur. Çünkü aksi durumda yanlış temele dayalı tartışmalar oluyor ki bu da zaten gereksiz tartışmalara ve düzeltmelere, zaman kaybına neden oluyor.
...
Sn. Fatih ATAKİŞİ şöyle diyor;
?Satranç öğretmenliğini bu pespaye hale kimler getirdi?
Bu kadar mı kolaydır satranç öğretmenliği yapmak?
Bunca senedir alınan yol bu mudur? Satranç okullara inmiş güya...?
?



İşte yanlış algı ve eksik temelli tartışmalar buradan başlıyor.
Satranç öğretmenliği?
Böyle bir deyim yanlış anlaşılmaların başlangıç noktasını teşkil ediyor!
Satranç öğretmenliği yok ki!
Böyle bir ders için yetiştirilmiş kimseler yok ki!
Bu anlamda devlet politikası gerçek anlamda hiçbir zaman olmadı ki. Aksini gösterebilir misiniz?

?


Bakın biraz geriye gidelim.

2005 yılında satrancın okullarda seçmeli ders olarak kabul görmesinin ardından gelişen süreçte bakan Hüseyin Çelik ?bu dersi kim verecek? diye bize sormuştu. Cevap, elbette okullarda kadrolu olan öğretmenler.
Satranç öğretmeni yetiştiren kurum yok ki!
Ancak Milli Eğitim sistemi içerisinde biz TSF olarak öğretmen yetiştirmeye memur değildik, mevzuat böyle. Bunu hizmet içi eğitim seminer ve kursları yapar.
Ne yapabilirdik?
Biz ancak hakem, antrenör yetiştirebilirdik.
İlköğretim öğretmenleri başta olmak üzere satranç dersi öğretim programını öğrencilere aktarabilecek, satranç öğretecek, satranç kültürü ve anlayışını verecek bir program benimsendi.
Çünkü yaş grubu gereği etkinlik, bu çağa hitap ediyor. Bu sınırda da kalındı.

HİÇ BİR ZAMAN ve HİÇBİR BİÇİMDE FEDERASYONUN POLİTİKALARI ARASINDA OKULDA SPORCU YETİŞTİRMEK OLMAMIŞTIR!

Okul satrancında böyle bir hedefimiz de olmadı!

Bu gün de böyle devem etmektedir. Haftada bir saat yılda 32 saatlik program ile sporcu yetiştirmek olanaklı değil zaten.

Evet, sporcu lisansları çıkarıldı. Ama bu zaten gerekli bir uygulamadır. Aksi takdirde yarışmaları düzenlemek olanaklı değil.

Satranççı dostlar bunu bilerek yorum ve öneriler yapmalıdır.

Konu üzerinde görüş belirten satranççı dostlar temelde haklıdır. Satranç kültürü ve anlayışını aktaracak öğretmenlerde yani bizim yardımcı antrenörlerde eksiklikler vardır bunu gözlemliyor ve kabul ediyoruz.

Süreç içinde de önlem alınmaya çalışılmıştır.

Değerli dostların satranç adına yararlı olacakları alan kulüpler, dernekler ve her türlü eğitim merkezleridir.

İletilerde adı geçen unvanlı, donanımlı, başarılı arkadaşların okul dersinde ne işleri olacak, orada sporcu değil satranç gönüllüsü, satrancı seven kitleler yetiştirilmeye çalışılıyor. Zaten örnek isimleri üniversite bünyelerinde öğretmen yetiştirmek için görevlendirilme aşamasında da belirtmiştim.

Bu anlamda okullarda verilen satranç eğitim programın yeterli ve doğru olduğunu ben de savunuyorum.

Ama programı veren öğretmenlerin de yenileme eğitimine gereksinimleri olduğu da ortadadır.

Bu görüşleri değerli satranç camiamızın bilgilerine saygılarımla sunarım
Doğrusunu söylemek gerekirse Satranç Sporu okullarda ders dışı egzersis sayesinde para kazanma amacından başka bir şey değildir.

Böyle bir ortamda gerçekten de satranç eğitimi almak isteyen çocuklar devre dışı bırakılmakta ve iyi bir eğitim alacakları gerçek satranç antrenörlerinden soğutulmakta olup, bir başkasınında gelip aynı okulda eğitmenlik yapmasına sıcak bakılmamaktadır.

İş böyle olunca gerçek satranç sevdalıların öğrenci yetiştirmeleri bir yana, okullarda yetiştirilen öğrencilerin ise ne denli satranç öğrendiklerine bakmak lazım.

Bir çoğu satranç taşlarının hareketlerini daha tam öğrenmeden turnuvalarda yer alıyor ve ortaya ise çok gülünç manzaralar çıkıyor.

Türkiye Satranç Federasyonu her geçen gün sporcu kazanacağı yere kaybetmektedir. Bir an önce buna bir önlem alınmalıdır.

Türk Satranç Camiasına Saygılarımla

Unutmadan Sayın Taşkın bey lütfen açılan konulara ilişkin cevap yazıları yazınız lütfen konuları başka yönlere çekmeyiniz.

İyi çalışmalar dilerim.
Sn. ŞAHMAT,
Öncelikle şu Taşkın Bey kimse lütfen ona söyleyiniz ki karışmasın söylemlerimiz.

Ben burada geçmişi objektif olarak sundum. Olayı başka yöne çekme niyetim yok onu siz öyle değerlendiriyorsunuz.

Okullarda satranç dersine giren branş öğretmenleri verebildikleri ölçüde satranç eğitimini veriyorlar. Daha fazlasını beklemek doğru olmaz. Bu işin gerçek sporcu eğitimi kulüp, dernek ya da satranç merkezlerinde yapılır. Bunu sizde bilmenize rağmen yine de yazıyorsunuz.

Okullardaki yetersizliklerin ve olumsuzlukların elbette ben de farkındayım.
Bunu da açıkça yazdım ve camiaya çözüm olarak düşüncelerimi yansıttım.
Haftada bir saatle ancak satranç kültürü verilebilir ya da satrançla tanışılabilir.
Gerçeği inkar etmiyorum ve sizler yani taban çözüm ortaya koymasa da çözümler üzerinde yoğunlaşmaya çalışıyoruz.
SAYGILARIMLA...
ben yaklasık 6 ay önce burda yazdım maalesef herhangı bır gelısme olmadı ve kolay kolay olacagı yok bu konuda bır ılerleme maalesef.