Özgür Satranç Forum

Orjinalini görmek için tıklayınız: Prag Açık 2014
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Prag Açık Turnuvası A kategorisinde yarışan sporcularımızdan güzel haberler geldi.

6 GM, 19 IM olmak üzere 187 sporcunun mücadele ettiği turnuvada, IM Ekaterina Atalık 9 turda 7 puan ile Birinciliği paylaşarak 1.-3. derecesini alırken, GM Kıvanç Haznedaroğlu da 6,5 puan ile 4.-18 derecelerini paylaştı. Averaja göre yapılan sıralamada Atalik 2., Haznedaroğlu 4. oldu. Sporcularımızı kutluyorum.

http://www.chess-results.com/tnr120994.a...=30&wi=821

Bu kadar güçlü bir turnuvada ülkemizden bir kadın sporcunun birinciliği paylaşması çok alışık olduğumuz bir sonuç değil. Hatırlayacaksınız, Ekaterina Atalık, katıldığı bir önceki turnuva olan Avrupa Şampiyonasında derece elde ederek, Dünya Şampiyonası finallerinde oynama hakkı kazanmasının ardından TSF tarafından, turnuvaya izinsiz katıldığı ve milli şerefi ihlal ettiği gerekçesiyle 15 ay hak mahrumiyeti ile cezalandırılmış, ardından tahkim tarafından bu ceza 3 aya indirilmişti.

TSF'nin, verdiği cezaların, başka ülkelerde geçerli olmaması sayesinde elde edilen bu güzel derecenin ardından, disiplin kurulunun, Ekaterina'nın bu başarısını, yine en ağır bir biçimde cezalandırması muhtemel. Ben 18 aydan az bir cezanın kamu vicdanını yaralayacağını, özellikle sportmence yarışma ve başarılı olma fiillinin bir alışkanlık haline gelmesi durumunda genç sporcularımıza kötü örnek olacağı düşüncesiyle, kurullarımızın, ilk toplantısında Ekaterina'ya gereken cezayı vereceğine eminim.
Final sıralama:
http://chess-results.com/tnr120994.aspx?...=30&wi=821

Katia'nın performans ratingi 2509. Toplam 10.1 ELO kazanıyor durumda. Son tur kazanmış olsa bile muhtemelen GM normu alamayacaktı ancak çok az bir farkla kaçırmış olacaktı. 9 turda 5 galibiyet 4 beraberlik, namağlup. 3 GM'ye karşı 1 galibiyet, 2 beraberlik. Müthiş bir başarı. Artarak devam edeceğine eminim.

TSF Katia'ya ceza verdikçe Katia da TSF'ye ceza (!) veriyor.

Gökhan DEMİR
Her iki oyuncumuzu da tebrik ediyorum.
Bence federasyonun "Milli Şerefi Yükseltme" veya benzeri bir teşekkür belgesi, plaket gibi bir şey vermesi lazım, o anlamsız ceza teşebbüsünü belki böyle bir jest ve teşekkür telafi edebilir.
Gerçekten övgüyü hak eden çok ciddi bir başarı. Ekaterina Atalık'a tebrikler. Özellikle böyle saçma bir dönemde, ona yapılan seviyesiz saldırılara böyle muhteşem karşılık verdiği için.

TSF disiplin yönetmeliiğine göre, bu başarının cezası kaç aydan başlıyor acaba?
İsimlerin yanında bayrağımız.
Bizden biri...
Satranca verilmiş emekler.
Bizim sporcumuz...
Ve küçümsenemeyecek bir başarı.
Katılan ve başarılı olan sporcularımızı kutlarım.
Muazzam bir başarı, Ekaterina ATALIK binlerce tebriği hak ediyor!
Kıvanç HAZNEDAROĞLU da gururumuz olmuş, harika bir başarı elde etmiştir.

Ekaterina ATALIK, kendisine verilen saçma sapan cezaya farkında olmadan öyle bir zamanda öyle bir cevap verdi ki, birilerinin kulağında OSMANLI TOKADI gibi patladığına eminim! Tabii ŞEREF ve HAYSİYET sahibi olan birilerinin...

Ekaterina ATALIK'ın bu başarısından sonra o cezayı veren arkadaşlara "milli şerefi ihlal" cezası verilmelidir ki ibret-i alem olsun. Bir daha kimse sporcuyla uğraşıp moralini bozmaya cüret edemesin...
WGM (IM)Ekaterina ATALIK ve GM Kıvanç HAZNEDAROĞLU'nu bu değerli başarılarından dolayı kutlar ; özelliklede en güçlü bayan sporcumuz olan WGM (IM)Ekaterina ATALIK 'ın en kısa sürede hak ettiği desteği almasını temenni ederim.
Dr.Murat Akdağ
Ben de hem Ekaterina Atalık'ı hem de Kıvanç'ı tebrik ederim. Ekaterina Atalık'ın Türk satrancı için önemini tekrar etmeye gerek yok. Belki de dünyada ilk 10 adayıdır. Açık ara Türkiye'nin en kuvvetli kadın satranççısı olduğu da malum.

Atalık'larla yaşanan hadise de eleştirilerin aslan payını TSF yönetimine yöneltmek gerektiğini düşünüyorum.

Lakin dilek ve temennileri geçip, herkesin bildiği sırları da konuşalım. Meselenin dışındaki herkes iyi niyetli şekilde temsil konusuna geliyor. Ben de aynı prensibi paylaşıyorum, Atalık'ların Türkiye'deki turnuvalarda ve milli takımda oynaması için TSF yönetimleri tarafından ne gerekiyorsa yapılması gerektiği görüşündeyim. Lakin bu mümkün mü şu noktadan sonra? Bence değil.

2012 Olimpiyatı'ndan önce Ekaterina Atalık'ın milli takım kampına katılması koşuluyla oynaması yönünde bir davet söz konusu olmuş. Konunun yer aldığı röportaj şurada: http://chess-news.ru/en/node/8383

Ekaterina Atalık, kamp davetine ilişkin karar verme sürecini şöyle anlatıyor:

Alıntı:"[?] We discussed that with Suat. I was actually positively geared up for the event, but Suat just said that he is worried about my safety. He said: ?If you will go there and live with all those players and officials in one hotel ? they will just find a reason.? He added: ?You still won?t be able to play at the Olympiad ? they will just find a reason.?

[?] "And at some point, you know, we were afraid that they could make up some story. For example, stating that I?ve offended someone or stole something. So, at that moment all the players and officials would be there, in other words, a lot of witnesses, who would confirm their accusations, whilst I would be all alone."

Kabaca çevirisi:

"Bunu Suat ile tartıştık. Ben aslında pozitif olarak vites arttırmıştım ama Suat sadece güvenliğime dair endişe ettiğini söyledi. Şöyle dedi: "Eğer oraya gidip orada tüm bu oyuncular ve görevlilerle tek bir otelde yaşarsan - sadece başka bir neden bulacaklar." Ekledi: "Sen yine Olimpiyat'ta oynayamayacaksın - orada yalnızca bir neden bulacaklar."

Bir noktada, bilirsiniz, bir hikaye yaratacaklarından çekindik. Örneğin, birisine hakaret ettiğim veya bir şey çaldığımı açıklayabilirler. Yani, o anda, bütün oyuncular ve görevliler bu suçlamaları teyit edebilidi ben tamamen tek başımayken."

Güvensizliği anlıyorum, ama bu demeç de komplo teorileri üreten siyasilerimizinkinden çok farklı değil. Anlamı, iki taraf da Atalık'ların milli takımda oynama fikrine çok uzak. Bu yönetim tamamen kapıları açsaydı da işe yaramayacaktı diye kişisel tahminimi de paylaşayım. Bir çözüm varsa, ilk adım da aynı diplomasideki gibi "güven inşa edici bir adımla" başlar: bu ceza makarasını durdurmak. Zaten bu cezalarla uygulanabilen tek yaptırım Atalık'ların Türkiye'de oynamamasını sağlamak. Hem yersiz hem de yaptırım gücü olmayan bir cezadan bahsediyoruz. TSF'ye de muhakkak zarar veriyor.

Eğer Ekaterina Atalık'a sorma imkanım olsa şunu sorardım:

"Bu günden sonra Türkiye adına milli takımda oynama ihtimaliniz var mı? Hangi koşullarda yer alırsınız?"
Özgür Akman'ın son yazısında ortaya koymak istediği anafikri anlayabiliyorum. Kabaca, 'Bu duruma gelinmesinde en büyük sorumluluk federasyonundur, ilk adım oradan gelmelidir, ceza döngüsü durudurulmalıdır ancak tüm bu adımlar atılsa bile bence Atalık ailesi'nin yaklaşımı olumlu olmayacaktır' diyor ve örnek olarak da 2012 olimpiyatları için yapılan kamp davetine verilen cevabı gösteriyor.

Öncelikle Atalık'ların kendileri ile ilgili alacakları her türlü karar yine kendilerini ilgilendirir. TSF'nin aldığı her türlü karar ise bizleri direkt olarak ilgilendiriyor. Dolayısıyla ortada eşit güç ve sorumluluğu olan iki taraf yoktur. Bunu kabul etmemiz gerekiyor.

Geçmişte yaşadıklarımızın, ileriye dönük alacağımız kararlara direkt olarak etki etmemesi düşünülebilir mi? Özgür Akman ve Suat Atalık bir dönem ortak bir kitap çalışması yapmışlar. Çalışma tamamlanamamış. Yazdıkları satranç köşelerinde bir tartışma olmuş. Kimin haklı olduğu bizi ilgilendirmiyor.Şimdi hemen bugün Suat Atalık, Özgür Akman'ı arasa, bir kitap projem var birlikte çalışalım dese, Özgür Akman koşarak bu teklifi kabul mü etmelidir? Eğer kabul etmezse, ülkeye yararlı olabilecek bir çalışmayı baltaladığı için bizler tarafından suçlanabilir mi?

Katya'nın söyleşisi, ne yazık ki yanlış yönlere çekiliyor. Kamp davetini yapılırken, bunun sadece bir kamp daveti olduğu, milli takıma seçilip seçilmemesinin kamptaki değerlendirmeye(!) göre belli olacağı açıkca ifade edilmiş. Sanki Rusya milli takımını seçiyoruz. Katya'nın yerine takıma alınabilecek kişinin ratingi 1800 civarında. Yapılanın samimi bir teklif olduğuna inanmamız mı gerekiyor?

Herkesin bildiği sırlar listesine dahil olabilecek çok olay var. Teklif yapıldığında TSF başkanı Sayın Yazıcı. Bu tekliften 7-8 ay önce Slovenya'da Avrupa Kulüpler Şampiyonası sırasında, Ali Nihat Yazıcı ile yaklaşık 3 saat süren uzun bir konuşmamız oldu. Tolga Demirel'in de bulunduğu bu konuşmada Başkan Yazıcı, Atalık ailesinin bir daha satranç oynayamaması, sadece Türkiye'de değil tüm dünyada turnuvalara katılamaması ve hatta başka bir ülkeye geçememeleri için elinden gelen herşeyi yapacağını net ve kararlı bir şekilde bize söylemiş hatta bu yolla bir mesaj yollamıştır. Hemen ardından da Suat Atalık'ın Yunanistan'da bir turnuvaya katılması engellendi.

Aynı federasyon zamanında, 2009 yılında, satranç dünyasının, burada da sık sık yazan bir başka tanınmış üyesine, hakaret suçlaması yapıldığını, jandarma tarafından ifadesi alınarak turnuva ortasında tedbirli olarak disipline ve mahkemeye sevkedildiğini, turnuvadan ihraç edildiğini ve tüm soruşturmalardan aklandığını hatta, şahit ifadelerinin sonradan geri çekildiğini unuttuk mu?

Tüm bunlar ortadayken, eşi sürekli olarak disipline yollanan, Federasyon ile olan mahkemesi devam eden, ülkenin açık ara en güçlü oyuncusunun, seviye tespiti için kampa daveti bir adım olarak görmesi bile son derece iyi niyetli bir yaklaşımdır.
Bu tartışma çok önemli ve çoktan muhtelif ortamlarda yapılmış olmalıydı. Bu saatte kadar her şeyin tartışılıyormuş gibi yapıldığı bu forumda da yapılmadığına dikkat çekeyim. Meselenin özüne dair ve çok olumlu buluyorum.

Tabii ki Atalık'ların tercihleri nihayetinde bireysel tercihlerdir, yoksa hiçbir zaman "milli davaya ihanet" perspektifinden yaklaşmıyorum soruna.

Şimdi Erşan Gökerman'ın söylediği şu demek: 'Ekaterina Atalık'ın milli takımda oynaması için kampa katılmaya ihtiyacı olmamalı.' Buna ben de katılıyorum. Zaten kendisini tercihi için suçlamak tamamen pro-yönetim bir argüman olurdu. Yalnız, Ekaterina Atalık daveti reddetme sebebi olarak bunu da göstermiyor. Yine bu da bir suçlama değil, ortaya koymaya çalıştığım şey meselenin dilek ve temennilerle çözülemeyeceği.

Durum tespitinin ötesine geçip bir çözüm de öneriyorum. Daha da geç kalınmadan somut adımlara ve zamana ihtiyaç var, öncelikle mevcut federasyon yönetimi tarafından. Öncelikle bu ceza makarası bitmeli, zaten yersizliğini ve ağırlığını geçtim Türkiye sınırları ötesinde bir yaptırım gücü de yok. Federasyon yönetimine tavsiye verir pozisyonda olsam daha farklı bir öneriyle giderdim Atalık'lara. Samimi olduğuna net bir şekilde ikna etmeye çalışırdım. Bu ikna sürecini de şeffaf bir şekilde satranç kamuoyuyla paylaşırdım. Bunlar devlet sırrı değil.

Bunun kişiye özel bir tarafı da yok, milli takımın daha iyi sonuç alması için yapılmalı. Her şeyden önce federasyonun kadın milli takım stratejisi başarısız olmuştur. İstanbul'da ilk 10'a girecek bir takım yaratılabilirdi, bence bu bir potansiyel vardı. Bunun suçlusu olarak antrenör ve oyunculardan çok dönemin federasyon yönetimini görüyorum. Betül Cemre Yıldız ve Kübra Öztürk bugün çok daha iyi bir noktada olabilirlerdi, kendileri de bunu söylüyorlar. Zehra Topel kaybedildi. Alttan yetiştirildiği söylenen bir kuşağın çoğu eğitimlerini ön plana çıkarmaya tercih etti ve o argüman da çöktü. Şimdi İstanbul 2012'de C takımında oynayan yetenekli bir kuşak var. Umarım onlar beklenen yerlere gelirler. Eğer bir sistemde bütün bireyler gelebilecekleri performansın altında kalıyorsa o zaman sistemde/yaklaşımda bir sorun var demektir.

Herkesin bildiği sırrın ben de farkındayım (ben de aynı sohbeti yaptım). Bu tercihe katılmak mümkün değil. O konuşmada da sorguladım bunu. Kurumlar kin gütmez. Gülkız Tulay ile seçimden çok kısa bir süre önce konuşup forumlarda da yayınladığım söyleşide edindiğim izlenim bu makaranın biteceği yönündeydi. Yanılmışım gibi görünüyor.
Sabah iş güçle uğraşmadan evvel bir bakayım dedim, son mesajda birkaç tashih var onları orijinal mesajı değiştiremediğimden buradan düzeltiyorum, cevabı hızlı yazıp okuyamadım hiç. Mesaj kirliliği de olacak ama...

4. paragraf: İstanbul'da ilk 10'a girecek bir takım yaratılabilirdi, bence bu bir potansiyel vardı. olmaz böyle bir potansiyel vardı olur. Ayrıca tavsiye vedikten sonra bizzat teklif yapamam ancak nasıl bir teklif yapılacağını söyleyebilirim.

5.paragraf ...eğitimlerini ön plana çıkarmayı tercih etti.

Bunları ilk yarım saatten sonra mesajdan düzeltememek de bana saçma geldi. Anlıyorum bazı hukuki durumlarda orijinal mesaj değiştirilemesin diye de bunun başka çözümü yok mu değerli forum yönetimi?
Ozgur_Akman Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Sabah iş güçle uğraşmadan evvel bir bakayım dedim, son mesajda birkaç tashih var onları orijinal mesajı değiştiremediğimden buradan düzeltiyorum, cevabı hızlı yazıp okuyamadım hiç. Mesaj kirliliği de olacak ama...

4. paragraf: İstanbul'da ilk 10'a girecek bir takım yaratılabilirdi, bence bu bir potansiyel vardı. olmaz böyle bir potansiyel vardı olur. Ayrıca tavsiye vedikten sonra bizzat teklif yapamam ancak nasıl bir teklif yapılacağını söyleyebilirim.

5.paragraf ...eğitimlerini ön plana çıkarmayı tercih etti.

Bunları ilk yarım saatten sonra mesajdan düzeltememek de bana saçma geldi. Anlıyorum bazı hukuki durumlarda orijinal mesaj değiştirilemesin diye de bunun başka çözümü yok mu değerli forum yönetimi?

Özgür merhaba,

TalkChess'de bu süre 15 dakika.

Başka forumlarda süper üyelere (yani benim gibi 2000'den (ikibin)
fazla ileti yazmışsanız size süper üye diyorlar) ekleme ve düzeltmeler
için ek olanaklar sağlanıyor. Mesela Kanada'da ChessTalk'da bir
zamanlar böyleydi.

Burada en az 200 (iki yüz) ileti yazanlara iletilerini değiştirebilme hakkı
tanınmalı bence. Forum yazılımının buna cevaz verdiğini sanıyorum.