Özgür Satranç Forum

Orjinalini görmek için tıklayınız: TEBRİK EDİYORUM!
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2
Türkiye Satranç Federasyonu tarafından Başbakanlık Tanıtma Fonu'nun destekleriyle organize edilen 2015 Avrupa Okullar Satranç Şampiyonası, 2 Temmuz 2015 tarihinde gerçekleşen ödül töreni ile tamamlandı.

Şampiyona sonunda Türkiye 7 altın, 11 gümüş, 7 bronz ve toplamda 1 takım birinciliği olmak üzere 26 madalya kazanarak şampiyon olurken, Rusya ikinci, Azerbaycan ise üçüncü oldu.

...

Bu turnuvada emeği geçen tüm sporcularımızı, destekçi antrenör ve ailelerini, tüm katılımcı misafir sporcuları, Dünya Satrancının önde gelen misafirlerizi...
Düzenleyici TSF çalışanlarını, hakemlerimizi...
Kutlamayı bilen herkesi...

İçtenlikle kutlarım!

YÜREKTEN, SELAM OLSUN !
Ben de Türkiye'den 551, Avrupa'nın geri kalan tüm ülkelerinden 103 oyuncunun katıldığı turnuvada derece almış tüm oyuncuları kutluyorum. Bir okulun satranç sınıfında ya da isterseniz bir köy meydanında, nerede olursa olsun oynanan tüm turnuvaların ve orada verilen mücadelenin değerli olduğunu düşünüyorum. Turnuvanın gerçekleşmesinde çabaları olan görevliler de elbette işlerini iyi yaptıkları oranda tebrik ve takdiri hak etmektedirler.

Ancak bu turnuvaların yapılış ve sunuluş şekli yanlıştır.

Bu turnuvalar ortaya çıktığı günden beri, çocukları ve aileleri sömürmek dışında hiçbir işe yaramadı. Bu turnuvalarda alınan derecelerin gerçek birer 'Avrupa' ve 'Dünya' derecesi olduğu kandırmacasıyla 5 yıldızlı otellere oda satmak için aileler yanlış yönlendirildi.

Konya'da düzenlenen 2015 Avrupa Okular Şampiyonası ise bu yanıltmacanın doruk noktası olmuştur.

14 kategoride yapılan turnuvada her bir kategoride ortalama 55 oyuncu yarışırken bu oyuncuların yalnızca 8 i yabancı olmuştur. Bir kategoride en fazla 6 ülkeden yarışmacı katılmış bazı kategorilerde bu sayı sadece 2 olmuştur.

Norm almanız için bile en az 3 farklı ülkeden sporcuların olduğu turnuvalarda oynamanız gerekirken, 27 Türk, 2 Azeri toplam 29 oyuncunun oynadığı turnuva Avrupa Şampiyonası kabul edilemez.

Ülke seçmesi olmayan, her isteyenin katılabildiği Avrupa Şampiyonası olmaz, olmamalıdır.

Sayılan yabancı isimler, bu turnuvaya katılan 550 yerli oyuncu ve ailelerinin parasıyla günlerini gün etmekte, Aşkın Taşan gibi ne kendisine ne satranca saygısı olmayan makam sarhoşlarının sahte alkışlarına mazhar olarak çekip gitmektedir.

Satranç dünyadaki en zor sporlardan biridir. Bu turnuvalarda alınan sonuçların hem devlet hem de medya önünde Avrupa Şampiyonluğu gibi gösterilmesi, satrancın itibarını, özellikle de diğer federasyonlar gözünde azaltmaktadır. ''3 ülkeden 12'si Türk 14 sporcu arasında Avrupa Üçüncüsü oldum'' dediğinizde karşınızdaki kişiyi yaptığınız işin zorluğuna inandıramazsınız.

Bu yanıltmaca aynı zamanda satranç için çok tehlikelidir. Son yıllarda sportif başarılarda Avrupa, Dünya şampiyonalarında elde edilen derecelere, Lise ve Üniversite yerleştirme sınavlarında ek puan verildiğini, bir takım burs olanakları tanındığını biliyoruz. 'Okullar' turnuvalarının bu kategoriye girip girmediğini bilmiyorum ama Satranç Dünya ve Avrupa şampiyonalarına 2-3 ülkenin katıldığı algısı haklı veya haksız yerleşirse bundan satrancın zararlı çıkması muhtemeldir.

Milli Eğitim ile birlikte yapılan Türkiye şampiyonasına bir seçme turnuvası niteliği kazandırılmalı ve kontenjan dahilinde hak eden sporcular bu turnuvalara federasyon tarafından gönderilmelidir. Avrupa Okullar Şampiyonası illa ki Fettah Tamince'nin Rixos otelinde yapılmak zorunda da değildir. Bu turnuvaya ev sahipliği yapabilecek bir çok büyük okulumuz var.

Eğer Avrupa ve Dünya Satrancını yönetenler de Aşkın Taşan kadar alkış ve takdir meraklısıysa, birbirlerine plaket vermeyi bırakıp bu turnuvaları, üyeleri olan tüm ülke federasyonlarının katıldığı, ülke seçmeleri olan, kaliteli ve gerçek birer 'Şampiyona'ya dönüştürsünler. En azından çaba harcasınlar. Tek yapabildiğiniz, satranç tahtasını çarpım tablosu zannedecek, e4 le d4 ü birbirinden ayıramayan yöneticiyi, antrenörler dururken podyuma çıkartmaksa bir-kaç kişinin gösterişli alkışlarıyla yetinirsiniz.
Turnuvayı ÇAKMA ilan edip ÇAKMA bir şekilde de tebrik ediyorsunuz.
Aferin.

Size inandım.

Şu alkış ve makam...
Çok ama çok komik.

Başka şeyler bulun.

Göstermelik kutlamanıza, makam-alkış sarhoşluğu yakıştırmalarınıza hala gülüyorum.
Size yakıştıramıyorum Erşan Bey.
Lütfen daha seviyeli iftiralar atarak karalamaya devam ediniz.

Size böylesi yakışacak galiba.
chess-comic-60.gif
Gönderiyi anlayamadım. Açıklayabilir misiniz?
Karikatür bir sanat esasen. Tüm sanat eserlerinde olduğu gibi bizi düşünmeye iten bir yönü var.
Bu karikatür de bizi birazcık düşünmeye itmeli diye düşünüyorum. O nedenle paylaştım.
Herkes farklı bir düşünce yakalayabilir. Smile
Rahatsızlık verdiyse kusura bakmayın lütfen.

Bu başlıkta açılan konu hakkında kendi düşüncelerimi paylaşmalı mıyım yoksa BÜYÜK ÇOĞUNLUK gibi ebediyen susmalı mıyım bilemiyorum.

Şu kadarını söylesem yeter; iki açıdan olayı rahatça analiz edebiliyorum:

1.AÇI:
Gerçek başarıyı hiç kimse küçük gösteremez.
Başarılı bir insanı ya da kurumu hiç kimse haksız yere eleştiremez.
Bunu hep deneyenler vardır ama nihayetinde gerçeği çarpıtmaya güçleri yetmez.
Haksızca eleştirirlerse de kendilerini komik duruma düşürürler.
Çünkü yapılan eleştirilerin haksızlığını okuyanlar/dinleyenler anında fark eder.
Zira başarı açıkça ayan beyan ortadadır.

2.AÇI:
Başarısızlığı kimse kimseye başarı diye yutturamaz. Enflasyonun veya bilmem ne endeksinin hesaplanma şeklini
değiştirerek insanları SÜPERİZ, HARİKAYIZ diye kandıramazsınız.
Aynı şekilde mesela, koyunun ne demek olduğunu bilen köyde keçiyi Abdurrahman Çelebi diye
kimseye yutturamazsınız. Her yıl ekmeğin fiyatı artmasın diye gramajını 50'şer 50'şer azaltıp,
BAKIN EKMEĞE ZAM YOK diye sadece kendinizi kandırırsınız.
Her neyse, örnekler çoğaltılabilir. Ama ne demek istediğimi siz anladınız eminim.

Ben bahsedilen başarı/başarısızlık örnekleri hakkında artı ya da eksi yönde yorum yapmayacağım.
Sadece şunu söylemeliyim; insanlar akıllı, her söylenene inanmıyor.
O nedenle iddiayı cevaplamak niyetimiz varsa daha somut cevaplar vermeliyiz. Geçiştirmeler yeterli olmayabilir.!!

Saygılarımla.
(06-07-2015, 21:47)abdulkadirbener Nickli Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]chess-comic-60.gif

Sayın abdulkadirbener,
Ben sadece bahsettiğiniz kaynağa ulaşamadım. Karikatür olduğunu sizden öğrendim.
Onun için yorum yapamam.
Ancak başarıya gelince durum farklıdır.

Ben ülkemizin satrançta kaçıncı sırada olduğu konusunda bir iddia sahibi değilim.
Son Konya yarışmalarında ÇAKMA tabirini kabul edemem.

Başarıyı konuşacaksak eğer...
HANGİ AÇIDAN BAKARSANIZ BAKIN BAŞARI BENİM İÇİN SADECE SAYISAL BİR SONUÇ DEĞİLDİR.

BİR TEŞEKKÜR BİLE EDİLMEDEN TURNUVAYI ÇAKMA İLAN ETME DURUMUNU KABUL EDEBİLİR MİSİNİZ?

Orada seviyesi ne olursa olsun düzenleme vardır. Bu benim için bir başarı öyküsüdür.
Oraya kafilelerin ulaşımı da bir başarı öyküsüdür.

Ben alınan sonucu, kupa ve madalyaları, sportif ve sayısal bir başarı olarak da görebilirdim.
Sadece bu yönü ile değerlendirir ve sadece bu yönüyle alkışlardım.

Başarı sadece sayılarla ifadeden ibaret değildir benim için.
Orada yarışan her bir sporcuyu, destekçi ailelerini, antrenörlerini, hakemlerini, emeği geçen herkesi kutladım.
Bunu hep yaparım dikkat ederseniz.

Ben süpersiniz ve harikasınız demedim.

Ama satranç sevgisi için, sizin asla bilemeyeceğiniz bazı çok özel acılarını aşarak KONYA'YA gidebilen sporcularım var.
Onlar sonuna kadar hak ediyorlar.

Başarıyı konuşacak kadar kendimi yeterli hissediyorum. Merak etmeyin koyun ile keçinin de farkındayım.

DAHA GEÇEN GÜN YAZDINIZ.

Karşı karşıya, yüz yüze konuşmadan insanlar biri birini ancak sanal tanırlar.

Bir tebriği çok görmeyin.
Aaaa, evet görülmüyor karikatür.

Vallahi ben şahsen çok emek sarf edildiğinin farkındayım. Ona diyeceğim yok. Emeği geçenleri ve eziyeti çekenleri tebrik ederim.
Ama eleştiren arkadaş da sağlam notlar almış. Kabul etmek lazım.
Mesela bir kategoride 14 kişi varmış, 12'si Türk, Avrupa 3.sü olduk diye övünmek ayıp olmaz mı sizce de.
Bunun adı "dökülmüşüz" olmuyor mu?
Sportif sıralamada her türlü sonuç.
Ben sadece madalya ve kupaları değil, genel bir tebrik gönderdim.

Cımbızla sonuçsal başarı-başarısızlık aramadım ki...
Sadece sporcuları da değil çok daha geniş bir kesime dileklerimi ilettim.
Sn. Erşan GÖKERMAN'IN istatistik araması yapmasının sebepleri yine sportif olabilir. Burada da kasıtlı olarak özellikle başarısızlığı ön plana çıkarma ya da çıkarmama çabalarına bir şey diyemem.

"Döküldük" tabiri çoğu kez vurguda etkili olması, önlem alınması konusunda dikkat çekmesi için yerinde olabilir.
Ama bu turnuva kaçıncı kez düzenleniyor.
Bildiğim kadarıyla da katılımcılar sınır kapılarında engellenmiyor.
O kategoride o kadar katılım olmuş. Yerli sporcularımızın olması çok normal. Keşke daha çok ve güçlü oyuncular da rağbet etseydi.
Bu durumda da hem organizasyonel hem de sportif sonuç olarak başarı dileklerim iletirdim.

Sonuçta,
BİR TEBRİK SUNDUM.

Sunmayanlardan daha çok tepki gördü.
Bunun bir anlamı olabilir mi sizce de?

Sunmayan ya da sunamayanlara tepkim olmadı ki.
Ama sunmayanlar aşağılama tonuyla konuştular.
Sizin buna karşı çıkmanızı erdemli bir insan olarak beklerdim sizden.
YAZININ İÇİNDE DİKKATLİCE OKUNUNCA GÖZÜKÜYOR AŞAĞILAMA.

Ben sadece tebrik ettim.
Ucu ilgilileri ilgilendirmeli idi.
Ama ucu başka yere gitti anlaşılan.

SELAMLAR.
(05-07-2015, 20:45)M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]Şampiyona sonunda Türkiye 7 altın, 11 gümüş, 7 bronz ve toplamda 1 takım birinciliği olmak üzere 26 madalya kazanarak şampiyon olurken, Rusya ikinci, Azerbaycan ise üçüncü oldu.

Harika bir sonuç...
Şampiyon olmak çok onur verici bir duygu.
Herkesi gururlandırdınız.
Tüm emeği geçenlere; özellikle organizasyonda emek harcayanlara selam olsun.
(05-07-2015, 20:45)M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]Türkiye Satranç Federasyonu tarafından Başbakanlık Tanıtma Fonu'nun destekleriyle organize edilen 2015 Avrupa Okullar Satranç Şampiyonası, 2 Temmuz 2015 tarihinde gerçekleşen ödül töreni ile tamamlandı.

Şampiyona sonunda Türkiye 7 altın, 11 gümüş, 7 bronz ve toplamda 1 takım birinciliği olmak üzere 26 madalya kazanarak şampiyon olurken, Rusya ikinci, Azerbaycan ise üçüncü oldu.

...

Bu turnuvada emeği geçen tüm sporcularımızı, destekçi antrenör ve ailelerini, tüm katılımcı misafir sporcuları, Dünya Satrancının önde gelen misafirlerizi...
Düzenleyici TSF çalışanlarını, hakemlerimizi...
Kutlamayı bilen herkesi...

İçtenlikle kutlarım!

YÜREKTEN, SELAM OLSUN !

Yazının aslı buydu sn.abdulkadirbener.
Bir kısmını çekerseniz başka anlamlar yüklemek kolaylaşır o zaman değil mi?

Bu toplumsal olayda,
Bir haber, bir sonuç ve bir tebrik var.
Siz olsaydınız ne yazardınız?
O yazı benim içime sinen bir yazıdır.

İçinde poh poh mu var?
Basit bir tebriği bile ne aşamalara sürükleyenlerin içinde sizi görmek beni hayal kırıklığına uğratır.

Dikkat edin, İstanbul Kampı ve Konya Şampiyonası yakın zamanlardaki olumlu iki ayrı etkinliktir.Ben burada son derece olumlu gelişmeler görüyorum.
Ama ne yazık ki bildik bataryalar yine kusmaya devam ediyor.

...

YAŞITLARI ARASINDA ASLA HİÇBİR ZAMAN DÜNYANIN EN İYİ SPORCULARIYLA YARIŞAMAYACAK OKULLU SPORCULARIMIZ VARDI.

Bu şampiyona onlar için küçük çaplı bir deneme, tecrübedir.

Fena mı bu?

Sizi sadece yazılarınızdan tanımayı yeterli bulmadığımı da söylemeliyim.
Bir Çakma Haber...


Avrupa Satranç Birliği (ECU) Başkanı ZURAB AZMAİPARASHVİLİ,
Dünya Satranç Federasyonu (FIDE) Okulda Satranç Komisyonu Başkanı KEVİN O'CONNELL,
Genel Sekreteri ve Moğolistan Federasyonu Başkanı SAİNBAYAR TSERENDORJ
Konsey Üyeleri TSHEPO SİTALE (Botsvana),
CHRİSTOS PİLALİS(Yunanistan),
RAVİNDRA DONGRE (Hindistan),
JOSE FRANCİSCO SUAREZ ROA (İspanya)
Ve
Uluslararası Okulda Satranç Birliği Başkanı ALEXANDER KOSTYEV …“

Konya da iftarlarını açtıktan sonra yapmış oldukları MEVLANA gezisi sonrası tutuklandılar.

Adı geçen örgüt üyeleri verdikleri ifadelerinde Türkiye ye dolandırıcılık için geldiklerini, bu amaçla bir çok oteli dolandırdıklarını, ÇAKMA ŞAMPİYONA düzenlediklerini ve karşılığında da bazı değerli plaketler çaldıklarını itiraf ettiler.

Söz konusu sanıkların kendi ülkelerinden avukat talepleri dikkate alınmazken ülke konsolosluklarına yaptıkları başvurular da” bizim ülke vatandaşımız değildir” şeklinde karşılanmıştır.
Duruşmaları daha ileri bir ÇAKMA TURNUVA tarihine ertelenmiştir.”

Bay Erşan GÖKERMAN,
Bu ÇAKMA HABER sizin içindi.

...

Ama daha sonraki yazımda sizi bilgilendireceğim şu ÇAKMA AVRUPA ŞAMPİYONASI nın doğuş hikayesini.

Yazdınız ya hakkımda vakti zamanında;
“Başlangıçta bilgisizliğin ve bu bilgisizliğin getirmiş olduğu cehaletin cesaretiyle yazmakta olduğunuzu düşünerek, tartışma ve bilgilerimi paylaşma yanlışına düştüm. Elbette bizim evin duvarları bile daha iyi sonuç verdi. Peşinden aynı zamanda ne kadar samimiyetsiz olduğunuz ve aklınız sıra kurnazca hareketler yaptığınızı da anlamış oldum.”

Ama ben sizi bilgilendireceğim şu ÇAKMA AVRUPA ŞAMPİYONASI hakkında.

Ne de olsa askerliğinizi yaptınız, verginizi düzenli ödediğinize de eminim.
Bazıları gibi vizesiz de değilsiniz. Bunu takdir ederim.

Tabi toplumu da bilgilendirmem gerek bu konuda.
Yakında…
turnuvaya 12 ülke katılmış. ülke derecelendirmelerinin yapılabilmesi için en az 3 kategoride yarışan ve yine 5 oyuncunun bireysel dereceleri değerlendirilir diyor yönergedeki , bu duruma sahip sadece 4 ülke var turnuvada. Türkiye, Rusya, Azerbaycan ve İngiltere. MDA 3 kategoride yarışsa da oyuncu sayısı 5'i bulmuyor. 4 ülkeden birinci olmuşuz , yine de tebrik ediyoruz tabi ki. sonucta bir organizasyon, turnuvanın gücünü beğensek de beğenmesek de emeklerinin sonuçlarını görmek için gelen sporcuları , hakemleri organizasyonu tebrik ediyorum şahsen.

ama daha çok merak ettiğim sorular var.

peki bu turnuvada derece alan gençlerin ne gibi bir kazanımları var ünvan dışında(2015 avrupa okullar şampiyonu olarak adlandırılması dışında mesela.)
FİDE'nin yönergesine göre anladığım kadarı ile burada
Cont. & Regional U14; U12 Cont. Schools U17; U15; U13 Gold – title(FM), Silver & Bronze – title (CM)

Continental Amateur Cont. & Regional U10; U8 Cont. Schools U11; U9; U7 1st equal, Silver & Bronze - title (3 ü de CM)
ünvanı alacak gibi anladım.(http://www.fide.com/fide/handbook.html?i...ew=article)

tabi ki bu dereceler rağmen bu unvanlar yeterli sayıda ülke çeşitliliği ve oyuncu sayısına ulaşılmadığı için verilmiyorsa burada Avrupa şampiyonu olduk diye sevinmeye de gerek yok. sadece harcanan emeklere saygı duymamızdan başka birşeye gerek yok.
emin olmamakla bilikte devletin herhalde bir ödül yönetmeliği vardır. su turnuvada birinci olursan su kadar cumhuriyet altını gibi ama sanki burada da su kadar ülkedenin katılması gerekli gibi birsey hatırlıyorum .(net olamadığımdan sayı yazamadım malasef)

organizasyona , harcanan emeklere , oyuncuların hakemlerin emeklerine kimsenin birşey dediği yok.

yoksa rusyayı yendiğimizde ne kadar sevindik, şimdi dünya kupasına 3 oyuncumuz gidecek ne güzel. ama burada da avrupa şampiyonu olduk biraz abartı artı yanıltmaya gidiyor gibi geldi bana. sizinle aynı heyecanı yaşayamanlar varsa sebebi katılım sayısı ve güç ortalamasıdır.

su an yapılan yıldızlar şampiyonası(U13) rayting ortalaması 1679, avrupa okullar 1557;
U15 1774'e 1722
U17 1729'a 1804
kaldı ki burada yıldızlar turnuvasında 12 yas grubuda var, 13 yas grubuda ve tahminimce zaten bu iki grubun üstleri birleşse en az avrupa okulların u13'ünden bile daha güçlü daha sert bir turnuva çıkar gibime geliyor. tabi yanlışım da olabilir. şahsen düşüncem su an yapılan yıldızlar satranç şampiyonası avrupa okullardan daha kuvvetli özellikle verdiğim kategorilerde. elo ukd ortalaması tartışması da yapılabilir ama tahminimce elo ukd'den ortalama 100 puan yüksektir.
Sayın H Mustafa Demir,
Tespitleriniz doğrudur. Düzenlenen bu şampiyona şu an Dünya Okullararası Şampiyonası standartlarında değil elbette. Zaten şimdi teşviklerle ilerlemekte ve gelişmekte. Bunu katılımın açık olmasından görüyoruz.
Dünya Yaş Grupları Şampiyonası gibi değil elbette. Çünkü ona ülkelerindeki derece yapan sporcular gidebiliyor. Bu şampiyona açık.
Bence de belli kriterlerden sonra böyle bir şampiyonaya gidiş olmalı.
Ama zamanla kabul görecek, büyüyecek ve gelişecek bir sistemdir.
Devletin ödül yönetmeliğine gelince...
?!...
DEVLET BAŞARILI SPORCUYU KORUR diye bir madde hatırlardık.
Anayasanın 58 veya 59. maddelerinden biriydi.

Tabi bu maddeyi koyanlar da artık hayatta değil. Zaten uygulaması da sanırım bir kaç güreşçi ya da başka branş takımlarına uygulamasının ötesine geçemedi.
Ama hala küçük kırıntıları hayata geçebiliyor. Burs kazanımı en önemlisidir.
...

Harcanan emekleri aslında bu kadar öne çıkarmak da yanlıştır. Ama bir teşekkür-kutlama bile yapmadan ÇAKMA derseniz bu tümüyle organizasyonu ve katılımcıları kapsar. Bu yanlış olur elbette.
...
Sevinmek, bir tepkidir. Ben bu turnuvayı başka hiç bir turnuva-şampiyona ile kıyaslamadım. DAHA GÜÇLÜ GÜÇSÜZ AYRIMI VE TESPİTİ YAPMADIM.
İkili bir dostluk maçı da olsa kutlanmalı dedim.
Abartılı sevinçlere elbette karşıyım. Sosyal ve psikolojik olumsuz sonuçları ve kontrolden çıkabilecek karşı tepkileri toplumca çok yaşadık. Hem satrançta hem diğer spor dallarında...

Diğer tespitlerinize de katılıyorum.
SELAMLAR...
Konunun eninde sonunda geleceği nokta: Bu turnuvadaki başarı neden bu kadar abartılıyor?
Nedeni basit, siz özerksiniz ama denetim devlette ve devletin çok çeşitli olanaklarından faydalanmak gerekiyor.
Ne kadar çok madalya ve kupa aldık derseniz o kadar itibarınız, olanaklarınız artar.
Tabii bunun yanında lisanslı oyuncu sayısı da önemlidir.
İşte çelişki burada başlıyor: Devlet kağıt üzerinde somut yazan rakamlara bakıyor, TSF doğal olarak enerjisinin %90 veya daha fazlasını lisans çıkartmaya ve çocukların katıldığı bu gibi satranç seviyesi düşük organizasyonlara harcıyor.

Bu turnuvalar geleceğe yönelik adımlar olarak nitelenebilir ve her türlü söylemler yapılabilinir ama devamı nerede?
Esas hedefin gerçek madalyalar olduğu unutuluyor.

Üstte örnek gösterebileceğimiz sporcular olmalı. (Tam bir facia olan piramidin orta kısmını atlıyorum, çünkü TSF'nin orta seviye ile ilgili hiç bir fikri ve projesini göremedim. Var olduğunu söyleyebilen arkadaşlarla, buradan karşılıklı fikirlerimizi paylaşabiliriz.)
Hem hayatını kazanmak zorunda kalıp hem milli takımda olan birisi, dünyada ilk 100 dereceye girebiliyorsa, bu ancak kendisinin ve ailesinin büyük özverileriyle mümkün olabilir.
Okulda çalış, özel satranç dersi ver, 2700 Elo barajını geç.
Sizce mümkün mü?

Bunları göz önüne alarak TSF'nin gerçek işini ihmal etmemesi gerekir.

Milli takım oyuncularının veya üst düzey oyuncularımızın olanakları ortada iken: "Tayland Dünya okullar şampiyonasından 6 kupayla döndük", "Konya Avrupa okullar şampiyonasında 7 altın, 11 gümüş, 7 bronz ve toplamda 1 takım birinciliği olmak üzere 26 madalya kazanarak şampiyon olduk" demek hiç de ciddi durmuyor.

Satranç Bilim,Sanat ve Spordur.
Satrancı, sadece kağıt üzerindeki rakamlara mahkum ederseniz, katledersiniz.
Sportif satranç içerikli tüm tespitlerinize katılıyorum.
Abartı olmamalı.
Sonuçsal olarak diğer organizasyonlar ile kıyaslanması gerekirse de bu belirli ve standart ölçütlerde yapılmalı.
Bunlara elbette evet!

Şu tespitiniz bizim ülkemizde yaşanan bir gerçektir;

" Tabii bunun yanında lisanslı oyuncu sayısı da önemlidir.
İşte çelişki burada başlıyor: Devlet kağıt üzerinde somut yazan rakamlara bakıyor, TSF doğal olarak enerjisinin %90 veya daha fazlasını lisans çıkartmaya ve çocukların katıldığı bu gibi satranç seviyesi düşük organizasyonlara harcıyor."


Buna tespite itirazım yok! Çünkü yapılan budur ve ortadadır.
Düşünce maddi kaynak da olabilir.
Bu konudaki düşüncelerimi çok önceleri yazmıştım.
Benim başka gelir kaynak kalemlerim vardı öneri olarak.
Bunları ÖSF DA tartışılarak belli bir olgunluğa ulaşınca yönetime de sundum.
Diğer federasyonların gelir kalemlerinden örnekler verip kıyaslamalar da yaptım. Eski yazılarımda duruyor.
...
Daha fazla lisanslı sporcu alt yapı ve yatırım demektir.
Buradaki uygulamaları eksik görüyorum. Önceleri çok yazdım ama kısaca özetlemek isterim.
Daha çok lisanslı sporcu, alt yapıya yönelik yatırım olduğu için daha çok çok sporcuya daha büyük ve yeterli bütçe demektir.
Tabi harcamalar bire bir şeffaf olacak.
SADECE FEDERASYON BAZINDA DA DEĞİL.
İlleri düşünelim.
İllere giden bütçeden il temsilciliği harcamalarına daha çok pay aktarılması demektir.
Ama ne yazık ki daha bu bilgiye ulaşamamış iller vardır.
Ya da kendisine ait bu bütçesini çeşitli sebeplerle tam kullanamayan iller vardır.
Hatta bu bilgilere sahip, hiç bütçe yüzü görmemiş iller bile vardır.
Listeyi uzatmak istemiyorum.
Sebepleri ise aktif bir satranç oyuncusunun motivasyonunu alt üst edecek düzeydedir Yakup Hocam.
Bu engelleri aşabilecek yönetici ve yönetimler onun için olmalı.
Bu konuda harcanan ve patanaj yapılan tüm enerjiyi görüyorum.
Bunları yaşamak gerek!
Bürokrasimiz ülkede öyle hayati konularda engeldir ki...
Ben üzerinde haftalar ve aylar boyu çalışarak hazırladığım bir projeyi hayata geçirebilmek için ne patanaj mücadeleler verdiğimi bu satırlardan çok yazdım.
Ama terk etmiş de değilim henüz.

...


Piramitin ortası !!
Mısır Kraliçesi Nefertiti kadar eskidi.

Son derece açık bir tespitdir. Doğrudur.
Önce temel, ama ya sonrası ?
...
Bu konuda Ateş Bey yıllardır yazıyor.
Mısır Pramitleri ile neredeyse aynı yaşa gelecek bu konu.
Yapılanlar yeterli midir?
Bence hayır!

Yapılacaklar belli midir?
Elbette...

Teşviklerin gözden geçirilmesinden başlarsınız.
Yabancı oyunculara verilen hakları adilleştirirsiniz.
Yerli oyuncularımızı BİR NUMARA kabul edersiniz.
Bunları savunurum.
Her kim olursa ona rağmen.
Çünkü olması gerekendir.

...

Peki şu an ki durum nedir? Derseniz...
Bence bir çaba var.
Ama daha çok çaba, daha yerine planlama, daha yeterli sponsorlar,(il temsilcilerine yönelik sponsor eğitimi) her durumdaki satranç merkezlerine daha gerçekçi mali destek...
Tüm bunlar topluca kalkındırır ve çözümlere yönlendirir.
Türkiye'de yaşıyoruz. Ne gerçekler ile karşılaşıyoruz?
...
" Hem hayatını kazanmak zorunda kalıp hem milli takımda olan birisi, dünyada ilk 100 dereceye girebiliyorsa, bu ancak kendisinin ve ailesinin büyük özverileriyle mümkün olabilir.
Okulda çalış, özel satranç dersi ver, 2700 Elo barajını geç.
Sizce mümkün mü?

Bunları göz önüne alarak TSF'nin gerçek işini ihmal etmemesi gerekir."


Bu konuda da geçmişte çok yazdım.
TSF nin en öncelikli 1 numaralı görevi satrancı ülke genelinde belirlenmiş mevzuata göre yaymak ve geliştirmektir.

Bu, tüm federasyonların en öncelikli görevidir.

TSF piramitin en üst kısmında ulusal takım çalışmalarına yeterli enerjinin harcadığını söylerim.
Savunurum.
Ama sadece bununla kalınmamalı.

Piramitin ortasından en yukarı süzülebilen-tırmanabilen sporculara özel ve genel teşvik ve destek verilmeli.

Bu konuda ben bireysel bağımsız olarak araştırma yaptım.
Satranç kültürü köklü ülkelerde kesinlikle büyük bir destek söz konusu.
Bu bazen kurumsal olarak, devletin birinci elinden olabiliyor.
Projenin başında ülkenin 1 numarası da olabiliyor. Altında dev petrol şirketleri inanılmaz yatırımlar da yapabiliyor. Teşviği düşünebiliyor musunuz?

Temel eğitimi aldıktan sonra,12-18 yaş grubunun eğitimi çok önemli.
Bu konuda adımlar var yıllardır.
Ama temel ekol ve sistem oluşmalıdır.
...

Sonuç olarak;
Satrancı elbette dediğiniz gibi kağıt üzerindeki sonuç olarak görmemek gerekir.
Ben piramidin en üstü için piramidin ortasını hareketlendirmek gerek diyorum. Bu teşvik ile olacak elbette.
Neden sadece milli takıma kamp? Ben piramidin ortasına da öneriyorum.

Örneğin puanlamada çok ısrarcı değilim ama 2100 üstü sporculara 2-3 haftalık neden yaz kampı olmaz?
Bu gruptan neden 3. kademe antrenörler belgelendirilmez?
Bu grup oyuncuların maçları ve katıldıkları turnuvaların performansları neden takip altına alınmaz?
Bu grup oyuncuların en başarılı olanlarına neden nakdi- maddi yardım sunulmaz?
Neden 2300 üstü oyuncular ayrı ve sürekli kamplara alınmaz?
Neden bu sporcular katılabilecekleri bir üst düzey turnuvalara üst düzey antrenörlerce gönderilmez?

Tüm bunları ben de soruyorum kendi kendime...

Ama nelerin yapılabileceğini ve nelerin yapılmadığını da görüyorum.

SELAMLAR...
Niyet bir işin yarısıdır.
TSf 70-80 bin civarı yardımcı antrenör sayısına sahipken, bir üst seviye olan 2.Kademe antrenör sayısı 200 ya vardır ya da yoktur.
Üstelik bunların yarısı son 1-2 yılda ünvan olarak verildi.
Şu an 2.kademe antrenör belgesine sahip kişilerin en az %60 - 70 i bu belgeyi asla alamaz, satranç seviyeleri buna hiç uygun değil.

Konu önemli çünkü bu belge ile kulüp açabiliyorsunuz.

Bu belge önemli çünkü orta seviye sporcuları eğitme yetisine sahip oluyorsunuz.

Öyle, haydi deyince, ortalama 1600 kuvvet derecesine sahip, eğitmen yönü ve tecrübesi olan bir kişiyi satrançta kolayca bulamazsınız.
Bu vasıflara sahip bir kişi ayrıca en az 3-5 yıl oyunculuk yapmış olmalıdır.
Peki, neden son 1-2 yılda bu belge kolayca verilmeye başlandı?
GSGM 70-80 bin ile 200 rakamını kıyaslamış olmalı.

Hal böyle olunca da TSF "100 önce 200 olsun onuda yakında 300 yaparız" diye düşünmüş olmalı.

Yine kağıt üstünde GSGM kurumunu memnun etme çabaları...
Bu şekilde sadece kartvizit dağıtıp, satrancı vasıfsız antrenörlerle doldurarak ancak satrancın katledilmesi hızlandırılır.

TSF önce piramidin ortasının ihtiyaçlarını nasıl karşılarım derdine düşerse niyetini belli etmiş olur.
Antrenör stratejisi olmayan bir federasyondan ben bu niyetle bir yaklaşım beklemiyorum.
Konu başlığından ayrılmadan derinlik kazanıyor.
Açıkça ve düzeylice ilerlemesinden de ayrıca memnunum.
Yakup Hocam katkılarınız her zaman önemlidir.
Bu tip düzeyli ve açık fikirler, şu an içinde bulunduğumuz koşullarda bile rot balans ayarı değerindedir.

Bunu açıkça ifade ederim!

Zaten gereken de bu olmalı en başından beri.
ÖSF da olmamın sebebiydi.

Bu tip açıkça tartışma, öneriler sunma, dış eleştiri ve öz eleştirinin kimseye zararı olmaz.
Bilakis herkes önünü görür.
Ben okunduğumuzu düşünüyorum.
---

Son fikirlerinize gelince düşündüğünüz gibi de olabilir belki.
Ama benim gördüğüm tablo şöyledir:

70-80 bin civarı yardımcı antrenör sayısından bahsettiniz. Bu aslında 2005 yılı hedeflerinin devamı oldu. Öğretmenlerin sadece 1. kademe antrenör yapılmasına yönelik bir çalışmaydı. Okula satrancın girmesi için tek bulunan yoldu.
Uzun vadede satranç eğitmenlerine yetiştirmek ya da eğitim fakülteleri bünyelerinde satranç dersini açma önerimize bakanlık aşamalarında hep kulak tıkandı. Bu gün bireysel çabalarla çok az açılabilmektedir.



2.Kademe antrenör sayısı 200 civarında.
Bu belgeye sahip kişilerin en az %60 - 70 i bu belgeyi asla alamaz, satranç seviyeleri buna hiç uygun değil.
Kesinlikle evet!
Bunu kendimden sorumlu tutuyorum.
" Ben hiçbir zaman 2. kademe antrenörlük kurslarında görev almadım. Onun için sorumluluğum yoktur" diyebilirdim pekala.
Ama" madem böyle bir görevdeyim o zaman sorumluyum" diyorum.
Bırakmadan ve bu sorumluluktan kaçmadan...

Birlikte görev aldığımız MANAVGAT SEMİNERİ BİR MİLATTIR .

Bir dönemin sonu, yepyeni bir dönemin başlangıcıdır. Sonuçları hemen yansımayabilir. Bazı sıkıntılar da yaşanabilecektir elbette.
Ama kararlıyız!

Yakup Hocam, bilinmez!
Belki de yapmayı düşündüklerimiz konusunda toplumu yeterince aydınlatamadığımız için, son 5 aylık uygulamalarımızı konuşmak yerinde olabilir.
KARARLICA ŞUNLARI YAPIYOR VE YAPACAĞIZ:
1- Artık görev alacak eğitmenlerin kesinlikle bir SEMİNER PERFORMANSINI arayacağız.
2- Görevlendirme aşamalarında kurslara gözlem ve rehberlik anlamında ulaşmaya çalışıyoruz. Çok eskiden beri yapılmalıydı.Turnuvalarda gözlemcilik var. Antrenör kurslarında neden olmasın? Bu konu ile ilgili bütçe engelini aşmak kolay olmadı.
3- Seminerlerde 2. ve 3. kademe antrenörlerden SUNUM yapmalarını isteyeceğiz. BU, BİLGİSAYAR ORTAMINDA OLACAK. Böylece hem teknoloji kullanımları, hem de yeterlilikleri test edilerek gerekli önlemler alınacak.
4- Antrenörlerimiz SEMİNERLERDE 3 ayrı sınavdan geçirilecek. Kursun başındaHAZIRBULUNURLUK, SUNUM ve SEMİNER SONU SINAVI.
5- Performansları anında TEST-SUNUM DEĞERLENDİRME ÇİZELGELERİ ne göre değerlendirilip performans puanlarına çevrilecek.
6-Yeterli aşamada görülmeyen antrenörlerimize görev verilmeyecek.
...
Bunlar sadece belli başlı önlemlerden bazılarıdır.
Bu arada 3. ve 4. kademe antrenörlerinden TEMEL EĞİTİM ders konularını alıyor ve alanı BEDEN EĞİTİMİ ÖĞRETMENLİĞİ olan kurul üyelerine bu dersleri veriyoruz.
Ancak tabi bu tüm 3.4. kademeleri kapsamıyor. Temel Eğitim dersleri konusunda yeterliliğini bildiğimiz antrenörlere dokunmuyoruz.
Bu dersler GSGM mevzuatına göre yapılmalı. Tüm federasyonların kurslarında var bu konular.
...
Konu önemli çünkü bu belge ile kulüp açabiliyorsunuz.
Tabi, illerde mevzuata yönelik olarak Satranç Eğitim Kulüpleri AÇILABİLMELİ!
Çok ilginç ama şöyle bir getirisi de oldu bu uygulamanın.
Diyorsunuz ya bu belgeyi alanların çok büyük bir bölümü satranç oyuncu gücünden yoksun...
Ama merkez-kulüp açarak bir çok farklı düzeyde antrenöre eğitim ve iş sahası açtı!
Bin şerden bir hayır doğar derler, bu ona benzedi.
Zaten burayı açan antrenör kendi işi gereği rekabet ortamına girince daha üst düzey antrenör ile çalışma zorunluluğunda oluyor. Yoksa batar.

Yine kağıt üstünde GSGM kurumunu memnun etme çabaları...

Vallahi doğru. Ama acaba GSGM yukarıda anlattığım gizli varyantları hesaplamışlar mıdır acaba?
Ne dersiniz?

Bu şekilde sadece kartvizit dağıtıp, satrancı vasıfsız antrenörlerle doldurarak ancak satrancın katledilmesi hızlandırılır.

Belki. Ama belki de zamanla tersi. Umarım toplumsal yararlılık için siz kazanırsınız. Ben kaybetmeye razı ve alışkınım.

TSF önce piramidin ortasının ihtiyaçlarını nasıl karşılarım derdine düşerse niyetini belli etmiş olur.
Burada sanırım oyuncuların bizzat kendilerinin seslerini yükseltmelerini mi kast ediyorsunuz?

Antrenör stratejisi olmayan bir federasyondan ben bu niyetle bir yaklaşım beklemiyorum.

"...?"

Bu durumda söyleyeceklerim söyledim.

SELAMLAR...
(10-07-2015, 15:23)M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]Konu başlığından ayrılmadan derinlik kazanıyor.
Açıkça ve düzeylice ilerlemesinden de ayrıca memnunum.
Yakup Hocam katkılarınız her zaman önemlidir.
Bu tip düzeyli ve açık fikirler, şu an içinde bulunduğumuz koşullarda bile rot balans ayarı değerindedir.

Bunu açıkça ifade ederim!

Zaten gereken de bu olmalı en başından beri.
ÖSF da olmamın sebebiydi.

Bu tip açıkça tartışma, öneriler sunma, dış eleştiri ve öz eleştirinin kimseye zararı olmaz.
Bilakis herkes önünü görür.
Ben okunduğumuzu düşünüyorum.
---

Son fikirlerinize gelince düşündüğünüz gibi de olabilir belki.

[color=#FF0000]Aşkın bey ben Fikir değil GERÇEKlerden bahsediyorum.[/color]

Ama benim gördüğüm tablo şöyledir:

70-80 bin civarı yardımcı antrenör sayısından bahsettiniz. Bu aslında 2005 yılı hedeflerinin devamı oldu. Öğretmenlerin sadece 1. kademe antrenör yapılmasına yönelik bir çalışmaydı. Okula satrancın girmesi için tek bulunan yoldu.
Uzun vadede satranç eğitmenlerine yetiştirmek ya da eğitim fakülteleri bünyelerinde satranç dersini açma önerimize bakanlık aşamalarında hep kulak tıkandı. Bu gün bireysel çabalarla çok az açılabilmektedir.



2.Kademe antrenör sayısı 200 civarında.
Bu belgeye sahip kişilerin en az %60 - 70 i bu belgeyi asla alamaz, satranç seviyeleri buna hiç uygun değil.
Kesinlikle evet!
Bunu kendimden sorumlu tutuyorum.
" Ben hiçbir zaman 2. kademe antrenörlük kurslarında görev almadım. Onun için sorumluluğum yoktur" diyebilirdim pekala.
Ama" madem böyle bir görevdeyim o zaman sorumluyum" diyorum.
Bırakmadan ve bu sorumluluktan kaçmadan...

Birlikte görev aldığımız MANAVGAT SEMİNERİ BİR MİLATTIR .

Bir dönemin sonu, yepyeni bir dönemin başlangıcıdır. Sonuçları hemen yansımayabilir. Bazı sıkıntılar da yaşanabilecektir elbette.
Ama kararlıyız!

Yakup Hocam, bilinmez!
Belki de yapmayı düşündüklerimiz konusunda toplumu yeterince aydınlatamadığımız için, son 5 aylık uygulamalarımızı konuşmak yerinde olabilir.
KARARLICA ŞUNLARI YAPIYOR VE YAPACAĞIZ:
1- Artık görev alacak eğitmenlerin kesinlikle bir SEMİNER PERFORMANSINI arayacağız.
2- Görevlendirme aşamalarında kurslara gözlem ve rehberlik anlamında ulaşmaya çalışıyoruz. Çok eskiden beri yapılmalıydı.Turnuvalarda gözlemcilik var. Antrenör kurslarında neden olmasın? Bu konu ile ilgili bütçe engelini aşmak kolay olmadı.
3- Seminerlerde 2. ve 3. kademe antrenörlerden SUNUM yapmalarını isteyeceğiz. BU, BİLGİSAYAR ORTAMINDA OLACAK. Böylece hem teknoloji kullanımları, hem de yeterlilikleri test edilerek gerekli önlemler alınacak.
4- Antrenörlerimiz SEMİNERLERDE 3 ayrı sınavdan geçirilecek. Kursun başındaHAZIRBULUNURLUK, SUNUM ve SEMİNER SONU SINAVI.
5- Performansları anında TEST-SUNUM DEĞERLENDİRME ÇİZELGELERİ ne göre değerlendirilip performans puanlarına çevrilecek.
6-Yeterli aşamada görülmeyen antrenörlerimize görev verilmeyecek.
...
Bunlar sadece belli başlı önlemlerden bazılarıdır.
Bu arada 3. ve 4. kademe antrenörlerinden TEMEL EĞİTİM ders konularını alıyor ve alanı BEDEN EĞİTİMİ ÖĞRETMENLİĞİ olan kurul üyelerine bu dersleri veriyoruz.
Ancak tabi bu tüm 3.4. kademeleri kapsamıyor. Temel Eğitim dersleri konusunda yeterliliğini bildiğimiz antrenörlere dokunmuyoruz.
Bu dersler GSGM mevzuatına göre yapılmalı. Tüm federasyonların kurslarında var bu konular.
...
[color=#FF0000]1.Kademe zorunluluktan böyle oldu dediniz, haklısınız, şimdi de GSGM uyarısı ile 2. Kademe antrenörlük belgeleri zorunluluktan (Yeterlilikten değil!) kolayca veriliyor.

Bu gidişle, kurul toplantılarının birinde, bir üyemizin “5.Kademe antrenörümüz yok, bu konuda çalışma yapıp denkliklerini kolaylaştıralım ,diğer branşlarda 5.kademe var bizde yok” önerisi (şiddetle karşı çıkmıştım ki 5. Kademenin ilk şartı GM olmaktır,arkadaşımız hiç bir Fide ünvanı olmadan bu belgeyi almayı kolaylaştırmak istiyordu) kendiliğinden gerçekleşecek.
[/color]



Konu önemli çünkü bu belge ile kulüp açabiliyorsunuz.
Tabi, illerde mevzuata yönelik olarak Satranç Eğitim Kulüpleri AÇILABİLMELİ!
Çok ilginç ama şöyle bir getirisi de oldu bu uygulamanın.
Diyorsunuz ya bu belgeyi alanların çok büyük bir bölümü satranç oyuncu gücünden yoksun...
Ama merkez-kulüp açarak bir çok farklı düzeyde antrenöre eğitim ve iş sahası açtı!
Bin şerden bir hayır doğar derler, bu ona benzedi.
Zaten burayı açan antrenör kendi işi gereği rekabet ortamına girince daha üst düzey antrenör ile çalışma zorunluluğunda oluyor. Yoksa batar.

[color=#FF0000]Fazla zorlama bir yazı yazı yazmışsınız. Çözüm basit: Madem böyle düşünüyorsunuz, Kulüp açma hakkını 1.Kademeye düşürelim olsun bitsin, iş sahaları daha da fazlalaşsın, sonra 3. Kademeyi de laçkalaştıralım...
Nerede duracağız aşkın bey , Satranç hakettiği ciddiyete hangi durakta kavuşacak? bana lütfen bunu söylermisiniz?.
[/color]

Yine kağıt üstünde GSGM kurumunu memnun etme çabaları...

Vallahi doğru. Ama acaba GSGM yukarıda anlattığım gizli varyantları hesaplamışlar mıdır acaba?
Ne dersiniz?
[/color]
Karşılıklı memnuniyet! Satranç kimin umurunda![/color]


Bu şekilde sadece kartvizit dağıtıp, satrancı vasıfsız antrenörlerle doldurarak ancak satrancın katledilmesi hızlandırılır.

Belki. Ama belki de zamanla tersi. Umarım toplumsal yararlılık için siz kazanırsınız. Ben kaybetmeye razı ve alışkınım.

[color=#FF0000]Bu cümlede beni onaylıyorsunuz,anlaşıldı. Anlaşılmayan sizin neyi kaybettiğiniz?[/color]

TSF önce piramidin ortasının ihtiyaçlarını nasıl karşılarım derdine düşerse niyetini belli etmiş olur.
Burada sanırım oyuncuların bizzat kendilerinin seslerini yükseltmelerini mi kast ediyorsunuz?
[color=#FF0000]Burada TSF nin görevini yapmasını bekliyorum.[/color]
Antrenör stratejisi olmayan bir federasyondan ben bu niyetle bir yaklaşım beklemiyorum.

"...?"

[color=#FF0000]“??”[/color]

Bu durumda söyleyeceklerim söyledim.

SELAMLAR...

Forumun acemisi olduğumdan garip bir yol izledim sanırım : Aşkın Beyin yazısına kırmızı renklerle eklediklerim, kendi yorumlarım dır.

Saygılarımla...
Antrenör stratejisi olmayan bir federasyondan ben bu niyetle bir yaklaşım beklemiyorum.

Yakup Bey,
Bu yazı sizin mi?
Benim böyle bir ifadem olmadı.
Antrenörler ile ilgili olarak sorumluluk alanım bellidir.
Sizin de belliydi.

Bunu geçmişte aramızda çok konuştuk.
Özelinizi ilgilendiren konulara doğru gidiyoruz farkında mısınız?

Selamlar...
Sayfalar: 1 2