Özgür Satranç Forum

Orjinalini görmek için tıklayınız: Başkan Olmak ya da Olamamak
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2 3 4 5
Sevgili Kıvanç Haznedaroğlu'nun alttaki linkte röportajını okudum;

http://satranchaber.com.tr/kivanchuk-haznedarov/

Bir bölümünde ileride TSF başkanı olup satranca bu yönde hizmet edebilme düşüncesinde olduğunu belirtmiş, Kıvancın mütevazi olduğunu ben biliyorum, kendisi de vurgulamış ama başkan olmak için bu yetersizlik demektir:

Mütevazi olmayacaksın! Neden mi ? işte Örnek;

(Son TSF seçiminin sonrasında ezberbozan.net web sayfasında yayınlanmış bir röportajdan alıntı)

"Nilüfer ÇINAR ÇORLULU: Seçim konuşmanızda da dile getirdiniz ama seçimi izleyemeyen satranç severler için biz bir kez daha soralım. Sizinle ilgili yapılan eleştiriler satranççı olmamanız ve kadın olmanız yönünde. Bu konuda neler diyeceksiniz?

Gülkız TULAY: Satrancı satranççılar yönetmeli kavramına tamamen karşıyım. Seçim konuşmamda da belirttiğim gibi, her işi o işi en iyi bilen yönetmeli. Yönetmekle oynamak çok farklı şeyler. Ben bu işin tam mutfağından geliyorum. Belki kendi satranççı olduğu için bu federasyonu daha iyi yöneteceğini iddia eden kişilerden daha çok satranççılarla bir arada bulunmuş, daha çok satranç taşına dokunmuşumdur. Bunu söyleyen kişiler FIDE’ nin ilk 100 listesinde mi yer alıyorlar? Kaç tane kulüp yöneticisiyle konuşmuşlar, kaç sporcunun, velinin derdini dinlemişler? Bir kulübü yönetmenin zorluğunu biliyorlar mı? Ama satranççılarmış. Buyursunlar oynamaya devam etsinler o zaman, biz de yönetelim. Kadın olma konusuna gelirsek, bu kadar sığ düşünen insanlara cevap bile vermeye gerek yok. Kadın başkan olarak kendimle gurur duyuyorum. Çok yakın zamanda da herkes yapabileceklerimi görecek."


Şaşırdım ama alttaki linki okuyunca durum biraz benim açımdan anlaşılır oldu.
http://t24.com.tr/yazarlar/cemal-tuncdem...-bil,10595

Alttaki link ise satranççıların başkan olabilme hayalini bir daha gözden geçirmelerini sağlayacaktır.

(Linkte açılan sayfada tam metin olarak pdf yi inceleyebilirsiniz)
http://www.journals.istanbul.edu.tr/iuhf...1023019518

"Bilmeyen ve bilmediğini bilen bir öğrencidir. Ona öğretin.
Bilen ve bildiğini bilmeyen uykudadır. Onu uyandırın.
Bilmeyen ve bilmediğini bilmeyen bir aptaldır. Ondan sakının.
Bilen ve bildiğini bilen liderdir. Onu izleyin." Çin Atasözü

Selamlar.
Merhaba Yakup abi,
Uzun zamandır forumu takip eden birisi olarak yazıp yazmama konusunda çok düşünmüştüm. Çünkü bu forumda yazılan yazılarda öğrenilmek istenen, tartışılmak istenen konulardan çok, kimin yazıyı yazdığı tartışılıyor. Herhangi bir üye bir eleştiri veya öneride bulunduğu zaman birçok üyemiz konunun özünden çok -eğer beni kastediyorsanız- ile başlayan savunma yazıları yazıyor. Türk satrancının gelişmesini istiyoruz evet. Peki bu forumda yazılan yazılara verilen cevapları okuyalım. Ne kadarı tartışmayı ileri götürecek düzeyde. Sayın Mojo Jojo benim en çok beğendiğim ve takip ettiğim bir üyemizdir. Çok basit bir önerisi var; "kim" ile değil "ne" ile ilgilenelim". Burada maalesef "ne" ile ilgilenilmiyor. Hepiniz burada Türk satrancı için yazıyorsunuz. Size çok basit bir önerim olacak. Herhangi bir konuda yazılan yazıları, herhangi bir çocuğa okutun sadece. Okutun ve yorumlamasını isteyin. Gerçekten Türk satrancının gelişmesi için mi yazıyorsunuz? Türk satrancını düşünüyorsak alınganlık olmamalı. Sonuna kadar fikirler tartışılmalı. Ama sadece fikirler!

Gelelim Yakup abinin bahsettiği röportaja. Çocukluğum Yakup abi ve onun jenerasyonu ile geçti. Satrancı öğrenmem, hatta daha çok satranç sevgisini ve oynadığım oyuna ve rakibime saygıyı öğrenmem konusunda emekleri çoktur. Evet satrancı yönetenlerin satrancın içinden gelmesi gerektiğini düşünen ve savunan birisiyim. Bunun için satranç oynamasanız da olur. Satrancın içinden gelmeniz satranççıların verdiği emekleri ve yaşadığı zorlukları görmeniz açısından önemlidir. Hakemlerin gece gündüz çalışmalarına şahit olmanız açısından önemlidir. Bunlar özveridir, sevgidir. Bu sevgiyi hiçbir şeyle satın alamazsınız. Ben daha da ileriye giderek satrancın içinden gelmenin yeterli olduğunu düşünmediğimi belirttim. Satranç camiasında bir birey olmakla satranç emekçisi olmak arasında fark var ve emekçilerin yönetimde olması gerektiğini belirttim. Jose Mourinho'nun basın toplantısında gazetecinin sorduğu "Futbol oynamadığınız halde antrenör olmanız garip değil mi?" sorusuna verdiği cevap "Jokey olmak için at mı olmak gerekir" olmuştur. Yönetici olmak için satranççı mı olmak gerekir? Evet satranç emekçisi olmak gerekir. Çünkü Jose Mourinho futbol oynamasa da futbol emekçisidir. (ki futbol oynamaya başladıktan kısa bir süre sonra sıkılıp antrenörlüğü tercih etmiştir).

Başkan olmayı GM ünvanımı aldığım andan beri düşünmeye başladım. Olurum/olmam ayrı bir konu. İyi yapıp yapmamak da göreceli bir kavram. Amaç satranca hizmet etmekse bu hizmete buradan başlamaya karar verdim. Bundan sonra görüşlerimi, fikirlerimi bilgim dahilinde sizlerle paylaşmaya karar verdim. Sadece fikirlerin tartışıldığı yorumlara katkıda bulunmaya karar verdim. Ben satranca emek vermiş, o tahtanın içinde kaybolmuş insanların başkanlığı çok iyi yapabileceğine inanıyorum. Yeter ki doğru bir kadro ve satranç aşkı olsun.

"Zamanı gelen bir fikrin gücüne hiç bir ordu karşı koyamaz" V.Hugo.

Kıvanç Haznedaroğlu
(19-08-2015, 16:50)sahmatiste Nickli Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]"Sonuna kadar fikirler tartışılmalı. Ama sadece fikirler!"

"Satrancın içinden gelmeniz satranççıların verdiği emekleri ve yaşadığı zorlukları görmeniz açısından önemlidir."

"Satranç camiasında bir birey olmakla satranç emekçisi olmak arasında fark var ve emekçilerin yönetimde olması gerektiğini belirttim."

"Evet satranç emekçisi olmak gerekir."

Sevgili Kıvanç,
Satırlarında belirttiğin "Satranç Emekçisi" kavramı çok güzel ve bir o kadar da doğru ifade !!
Turnuvalardaki heyecanı, o atmosferi yaşamak, kaybettiğinde hissettiklerinin, kazandığında duyduğu coşkunun hazzına varmak çok önemli bir şey, yine yetiştirdiğimiz öğrencilerimizin turnuvalarda başarı elde ettikleri zaman duyduğumuz değişik heyecan da ayrı bir faktör.
Kısaca bizler her yönü ile satranççı olduğumuz için satrancın da yönetiminde olmamız gerektiğini düşünmekteyiz. Turnuvalarda Oyuncu, Derslerde Antrenör, kulüpte yöneticisi ve organizasyonlarda hakem, her yönümüz var !!
Kıvanç hep seninle gurur duyduk, iltifatlar için teşekkürler.

Bu güne kadar hep yöneticilikten uzak durmaya gayret gösterdim, belkide hata yaptım.

Yazdığın gibi 'doğru kadro ve satranç sevgisine sahip insanlar' o zaman aralarında olmak isterim.

Selamlar.
(19-08-2015, 16:50)sahmatiste Nickli Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]Size çok basit bir önerim olacak. Herhangi bir konuda yazılan yazıları, herhangi bir çocuğa okutun sadece. Okutun ve yorumlamasını isteyin.
...
Gerçekten Türk satrancının gelişmesi için mi yazıyorsunuz? Türk satrancını düşünüyorsak alınganlık olmamalı. Sonuna kadar fikirler tartışılmalı. Ama sadece fikirler!
...
Evet satrancı yönetenlerin satrancın içinden gelmesi gerektiğini düşünen ve savunan birisiyim. Bunun için satranç oynamasanız da olur
...
Ben daha da ileriye giderek satrancın içinden gelmenin yeterli olduğunu düşünmediğimi belirttim.
...
"Zamanı gelen bir fikrin gücüne hiç bir ordu karşı koyamaz" V.Hugo.

Kıvanç Haznedaroğlu


[color=#0000CD]Sevgili Kıvanç,
İnsanın çevresindekileri yönetirken kullandığı en önemli gücü öz kişiliğidir.
Bunu çok uzun yıllardan beri yöneticilik yapan insanlar bilirler. Günümüz de tüm yönetilenlerin sevdiren ve değer verici yaklaşımları olan yönetimleri istemesi ve özlemesi doğaldır.

Ama ne yazık ki bu durum onların korkuya boyun eğmelerini engelleyemiyor.

Çok az insan baş kaldırabiliyor.
Çok yazık!

...
Geçenlerde Gökhan Narman için fecebook ta yazmıştım,
Bir hapishanenin en kuşkulu adamı müdürüdür(G. Bernard Shaw).

Ama insanlar kişilikleriyle yönetimde ön plana çıkarlar. Senin tertemiz darbe yememiş bir kişiliğin var. Bu seni mutlu kılar ve oyunculuğuna katkı sunar. Satranç mutlu insanların oyunudur.

Bir öğretmen okulunda bir idareciliği çok iyi yapamayabilir. Onun içinde öğretmenlikle erimek oldukça...

Bunu anlatamayız da yaşatamayız da!
Yaşayanlara da anlatmaya gerek yoktur.

Sen ki, satrançta en verimli çağlarında sporculuğun devam etmelidir.

Çünkü elindeki At'ı istediğin bir kareye koyabilir ve sonucuna katlanabilirsin. Karşı cevabı sana At vermez, rakip verecektir.

Ama yönetimde iken aynı özgürlükte o At'ı asla bulamayacaksın.
Çünkü At elinde kalabilecektir bazen. Ya da doğru olduğunu bile bile At'ı başka yere koymaya için elvermeyecek. Bazen bir At bile bulamayacak, At olmaya kalkacaksın!

O At'ın hangi devran içinde dönmek zorunda olduğunu anlamaya başlayacaksın.

Kendince bir iç çatışmaya düşüp o zaman özgür oyunculuğunu hatırlayacaksın.

Bunu en iyi bilen sevgili bir abimizin- bir insanın oğlusun!
Tüm bunlar senin kendisini kanıtlamış çok iyi bir oyuncudan, asla iyi bir yönetici olamaz anlamında söylenmemiştir.

Fikirlerine derin saygı duyuyorum.
Umarım ülke satrancı için düşüncelerin gerçekleşir.

Selam ve sevgileirmle...
[/color]
Aşkın abi,
Sistemin nasıl döndüğünü öğrenip o sistemde kalmak için ayak uydurduğumuz, sesimizi çıkarmadığımız için ülke olarak bu durumdayız. En büyük silah iletişimdir. İnsanlarla konuştuğumuz sürece, anlattığımız sürece sistemi yeniden yaratabiliriz. Benim başkan olmam veya olmamam önemli değil. Doğruları söylemek, göstermek ve bunlar için mücadele etmek bizi bir yerlere getirir. İdealist bir insanım Smile
Ben olayları olumlu tarafından değerlendirmeyi tercih ediyorum. Yıllardır forumlarda yazan milli takım düzeyinde 1 tane oyuncu yoktu. Bu benim eksikliğim, binim korkum, benim hatamdı. (kendi adıma konuşuyorum). Bizler korktukça ülkede her şey kötüye gitti. Bir yerden başlamak gerekiyordu. Bunu da en iyi bildiğimi düşündüğüm alanda başlattım Smile

Önerilerin için teşekkür ederim. Kendimle barışık birisiyim ve iç huzurum yüksektir. Mücadele etmeyi tahtada öğrendim sonra alanlarda deneyimledim. Amacım her anlamda destek olabilmek. Bunu yönetici veya başkan olarak yapmayı daha çok arzuluyorum. Ve bu arzumu da satranç emekçileriyle birlikte yapmak istiyorum.

Sevgilerimle
Kıvanç Haznedaroğlu
Bence bütün mesele "Başkan"lık sisteminde. Satrancımızda teorik olarak "Başkan"lık diye bir sistem yok ama ülkemizdeki her kuruluşta olduğu gibi pratikte "Başkan"lık sistemi öne çıkıyor. "Başkan"lık makamının federasyonu temsil yetkisi, imza yetkisi var ama federasyonu tek başına yönetemez. Örneğin, "Başkan" aldırmak istediği bir kararı Yönetim Kurulu'na sunsa ve "Arkadaşlar, şu kararı geçirelim." dese %90 o karar alınır. Yönetim Kurulu'nda 3 kişi ak dese, "Başkan" kara dese çıkacak karar %90 kara olur. Bu örnekleri TSF için yazmadım. Tüm ülkede bu iş böyle yürüyor.

Ne zaman ki "Başkan" değil de "Yönetim Kurulu" seçtiğimizi, Yönetim Kurulu toplantılarının formalite olmaması gerektiğini, bir kurumu yönetmenin ekip işi olduğunu hatırlar ve gerçekten de ona göre hareket edersek o zaman ülke olarak her kurumun yönetiminde daha başarılı oluruz.

İsimler üzerinden gidelim. Kıvanç Haznedaroğlu ve Gülkız Tulay arasındaki bir başkanlık seçiminde kaç tane satranççı Kıvanç'a destek vermez ki? Yaklaşık ben dahil %90ının desteği mantıken satranç sporcusu olan Kıvanç Haznedaroğlu'ndan yana olur.

Ama diğer yandan, Kıvanç Haznedaroğlu seçime girse ve ekibi de Türkiye ELO listesinin ilk 10 sporcusu olsa, diğer taraftan Gülkız Tulay'ın listesi işinin erbabı hukukçu, mali müşavir, profesyonel yönetici, kuvvetli sporcular, tecrübeli birer antrenör ve hakem vb. kişilerden oluşsa benim desteğim bu listeden yana olur. Çünkü gerçekten de yöneticilik ve satranççılık farklı şeylerdir.

Diğer yandan, yöneticilik farklı, sporculuk farklı demek satranççıları yönetimin dışında bırakmak demek değildir. Ben bugün federasyonun Yönetim Kurulu'nda sporcu geçmişi ve UKD'si olan tek bir isim biliyorum. Hadi benim bilmediklerimle 2 yada 3 olsun. Diğer yandan Aşkın Taşan emektar bir satranççı ve Eğitim Kurulu Başkanı olarak görev yapıyor ama şike konusunda yaptığı başvuru dikkate alınmıyor. Japonya'da olsa harakiri sebebi! Yakup Bayram gibi bir isim nasıl dertlendiyse o kadar yıllık federasyon çalışması sonrası gelip burada dert yanıyor. Ülkemizde yeni dönemin ilk GM ünvanı alan sporcusu sessizlikten, sisteme ayak uydurmak zorunda bırakılmaktan sıkılmış duruma gelmiş artık. Bir başka milli sporcu 2012 öncesinde forumda yazdığı tek bir cevap yüzünden milli takımda yedek bırakılmıştı. Tekrar ediyorum, yöneticilik farklı, tahtada oynamak farklı demek, satranççıları sistemin dışında bırakmak demek değildir.

"Satranç Federasyonu Başkanı Satranççı Değil!" diyerek propaganda yapanlar anladığım kadarıyla Kıvanç Haznedaroğlu'nu başkanlığa hazırlamak istiyor. Yanlış bir öngörüde bulunuyorsam düzeltiniz. Bu yapılanma, bünyesinin tamamına yakınını satranççılarla dolduran bir yapılanmaya giderse yönetime gelince sudan çıkmış balığa döner. Ben şu anki yönetimden memnunum. En azından 2012'ye kadar olan "yanlış" olduğunu düşündüğüm, herkesle kavga eden bir zihniyette devam etmek yerine, daha huzurlu bir ortam sağlandı. Kişisel hırslar, kaprisler, kavgalar azaldı. Moda söyleyişle "yetmez ama evet" diyorum ancak, hepimiz daha iyisini istiyoruz. 1 tane satranççının olduğu yönetim kurulunu yeterli bulmuyoruz!
Size çok basit bir iddia da bulunayım:

Benim 1-2 saatimi alacak konuları bunlar 1 senede yapamıyorlar.

Örnek olarak şike konusunu ortaya sunuyorum;

Ben konuyu inceleyip anladığımda sadece 3 dk geçer, kişilerden bilgi almam 10-15 dk sürer , rapor hazırlatma direktifim 2-3 dk süre alır. 1-2 gün içinde raporu getirtirim, ıslak veya kuru farketmez o imzayı ben yada başkasına imzalattırırım 2dk sürer. (Bu arada camiayı bilgilendirici yazı çoktan WEB sayfasında yayınlanmış olur)

Monotonlaşmış işleri ( 25-30 profesyonel + yüzlerce Fahri çalışanla) beceremeyenler mi iyi yönetici oluyor?

Neden yapmıyorlar?

Sadece neden? diye sorunuz lütfen.
Yönetici olmak ile satranççı olmak 2 ayrı faktördür. Bu 2 ayrı faktörün aynı anda beraberce çalışması, işlemesi beklenirse satranççıdan yönetici, yöneticiden de satranççı olmaz mantığı ister istemez ön plana çıkar.
Halbuki iyi bir satranççı aynı zamanda iyi bir de yönetici olabilir. Bir proje, bir faaliyet veya herhangi bir konuda karar alınması gerektiğinde bir satranççı yönetici kimliği ile öne çıkar, aynı yönetici bir turnuvaya katıldığında ise masasında usta bir satranççı kimliği ile rakibiyle mücadele edebilir. Zamanlar ve hedefler farklı olduğu için zorlanmaz!
Çalışan bir kadın düşünün, işinde bir iş kadını olduğu gibi akşam evinde de başarılı bir ev kadını olabilir, hatta ek olarak iyi bir anne olma özelliğini de bekleyebiliriz.
Yılların usta futbolcusu Platini şimdi UEFA'nın başkanıdır..
Bu konuda spor camiasında örnekler çoktur..
Haliyle Kıvanç'ın da hedefinde başkanlık olması yadırganmamalıdır.
(21-08-2015, 16:15)Naci Erdem Nickli Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]Haliyle Kıvanç'ın da hedefinde başkanlık olması yadırganmamalıdır.
Yadırgayan bir yazıya rastlamadım ben forumda.
(21-08-2015, 16:34)Attorney at Law Nickli Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]Yadırgayan bir yazıya rastlamadım ben forumda.

Sözüm yazılara değil düşünceleredir ..
(21-08-2015, 16:39)Naci Erdem Nickli Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]Sözüm yazılara değil düşünceleredir ..
Kıvanç Haznedaroğlu, Yakup Bayram, Aşkın Taşan ve ben satrancı bir satranççının yönetmek isteğine karşı olumlu görüşlerimizi bildirdik. Hepsi (açık turnuvalarda A-B kategorilerini bölmeden kullanılan) 1800 rating üstü olan sporcuların, başka bir sporcunun bu isteğine olan pozitif düşüncelerini yukarıdaki yazıları tekrar okuyarak fark edeceğinize eminim.
(21-08-2015, 17:00)Attorney at Law Nickli Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]Kıvanç Haznedaroğlu, Yakup Erturan, Aşkın Taşan ve ben satrancı bir satranççının yönetmek isteğine karşı olumlu görüşlerimizi bildirdik. Hepsi (açık turnuvalarda A-B kategorilerini bölmeden kullanılan) 1800 rating üstü olan sporcuların, başka bir sporcunun bu isteğine olan pozitif düşüncelerini yukarıdaki yazıları tekrar okuyarak fark edeceğinize eminim.

Değerli arkadaşım, konunun başından beri takipçisiyim. Bu sizlerin, bizlerin dışındaki düşünce sahiplerine hitaben yazılmıştır. Size karşı olmaya ya da size konuyu anlatmaya çalışmıyorum.
Sizler +2000 olabilirsiniz, (ben de +1500'üm Smile ) sonuçta 1985'den bu yana satranç camiasının içindeyim. Beyoğlu'ndaki İSD binasındaki tek odalı Türkiye Satranç Federasyonunun (daha doğrusu satranç dernekleri birliğinin) zamanlarını yaşayan gören biriyim. Haliyle ben de kale içinde bir askerim ve surların dışındakilere bakıyorum Smile Kızmayınız ..
Herkese merhaba,

Öncelikle Tutku'nun yazmış olduğu yazıda dikkatimi çeken noktalar var onları belirteyim. Bir röportajımda verdiğim başkanlık sinyalinden sonra birçok kişi benimle iletişime geçti. Yazılar yazıldı birçok sosyal kanaldan. Tutku'nun da bahsettiği gibi tamamen satranç emekçilerinden oluşacak bir yönetime karşıyım. Eğer ki bu satranç tahtasında zamanını geçirmiş başarılı avukat-yönetici-muhasebeci varsa çok daha güzel olur tabi Smile

Her işin bir erbabı vardır. Yönetmek farklı bir beceri ister evet. Eğer yönetiminizde -bu başkan da olabilir, asbaşkan da yönetici de- satranç emekçileri varsa daha doğru yönlendirmeler yapılabilir. Sorun olarak görülen durumlar daha hızlı ve doğru bir şekilde çözülebilir.
En basiti burada yazılan "şike" sürecini ele alalım. Sonuçta birçok kişi yazdı, Tutku üzerine adım attı ve -geç de olsa- bir adım atıldı. Çünkü satranca gönül vermiş, o havayı solumuş insanlar, elit bir spor olan satrancın bu durumda anılmasından rahatsız oldu. Yönetimin içinde olmadan da sorunlar çözülebilir. Mesela şike süreci örneğimiz. Bu konu ile ilgili düşüncelerimi daha sonra yazacağım fakat ben de Erşan'a katılıyorum. Eğer şike yapmayı düşünüyorsa oyuncular, bunu engelleyemezsiniz. Yapıldıktan sonra ise tedbirler alarak azaltabilirsiniz. Bu da örnek teşkil edecek -geç olsa da- bir konu olmuştur umarım.

Diğer bir konu ise, benim özgür bir iradeye sahip olmam. Tutku ve birçok insanın bana sorduğu veya yorumladığı gibi herhangi birileri tarafından başkanlığa hazırlanmıyorum. Tutku beni kişisel olarak tanımayabilir. Ben her zaman doğru bildiğimi savunan bir insan oldum. Satranç federasyonunda herhangi bir kademede de birçok satranççının görev alması gerektiğini yıllarca savundum. O yüzden Tutku arkadaşımız başta olmak üzere hayalimin ve isteğimin yanlış yorumlandığını düşünüyorum. Tamamen kişisel bir istek ve hevesle görev almak ve birçok satranççının da almasını istiyorum.

Türkiye'de her kurum için her zaman muhalefet olmuştur ve olacaktır. Eğer görüşlerinizi satrancın geleceği için yapıyorsanız, satranç bunun karşılığını verir. Eğer koltuk sevdası için yapıyorsanız da umarım camia bunun cevabını verir.

Ben insanların yaptıklarına bakarım söylediklerine değil. Satranç için emek harcamak istiyorsak her yerde bunu yapabiliriz. Oturduğumuz yerden yazılar yazarak, eleştirerek, atıp tutarak propaganda ile bu işler yürümüş olsaydı, inanın ülke olarak her alanda dünya lideri olurduk.

Benim düşüncelerimi eleştirebilirsiniz, bana katılmayabilirsiniz veya beni destekleyebilirsiniz. Bunların inanın benim için hiçbir önemi yok. Benim için önemli olan bana fikirlerinizi sunmanız. Satranç oynadığımızı düşünelim. Şuan analiz yapıyoruz ve pozisyona uygun plan veya planlar arıyoruz. Herkesin fikri bu anlamda önemli. Ben kendi adıma geç kaldığımı düşünerek artık fikirlerimi paylaşmayı düşündüm ve paylaşıyorum.

"Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz" Uğur Mumcu.

Sevgiyle kalın
Kıvanç Haznedaroğlu
Bağımsız satranç aşığı Smile
(21-08-2015, 17:31)sahmatiste Nickli Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]Diğer bir konu ise, benim özgür bir iradeye sahip olmam. Tutku ve birçok insanın bana sorduğu veya yorumladığı gibi herhangi birileri tarafından başkanlığa hazırlanmıyorum. Tutku beni kişisel olarak tanımayabilir. Ben her zaman doğru bildiğimi savunan bir insan oldum. Satranç federasyonunda herhangi bir kademede de birçok satranççının görev alması gerektiğini yıllarca savundum. O yüzden Tutku arkadaşımız başta olmak üzere hayalimin ve isteğimin yanlış yorumlandığını düşünüyorum. Tamamen kişisel bir istek ve hevesle görev almak ve birçok satranççının da almasını istiyorum.
2012-2014 arası federasyona yakın olup, 2014 sonrası federasyonun karşısında duran ve 2016 seçimi için şimdiden start verdiği söylenen bir grup var. O gruptan oldukları söylenen kişilerden de başkanlık fikrine destek verdiklerini duyunca bu şekilde bir yorum yaptım. Hatta başkanlık fikrini bu grubun başını çekenlerin kurucuları arasında ağırlıklı olduğu bir sitede dile getirdin. Bu grubun slogan haline getirdikleri "satrancı satranççılar yönetmeli" görüşü ve senin GM olmanı beraber düşününce şimdiye kadar olmasa da, başkanlık düşünceni daha sesli dile getirmen sonucu 2016'ya kadar bir teklif gelecektir bence.

Benim "ütopik" bir hayalim var. Keşke 2016 seçimlerinde bugünkü yönetimden kişiler, satrancı yönetmek istediğini söyleyen Kıvanç Haznedaroğlu, antrenör olarak ciddi katkılar sunan ve sunmaya devam edebilecek Yakup Bayram, sürekli federasyonu eleştiren Mojo Jojo, ona sürekli olarak savunmalarda bulunan Aşkın Taşan, şike konusunda bile eleştiride bulunulabilecek kısmı ön plana çıkaran Erşan Gökerman ve birbiriyle farklı görüşteki benzer satranççılar keşke tek bir liste halinde seçime girebilse ve hep beraber satranç için çalışsalar. Ama dediğim gibi ütopik bir düşünce bu. Herşeyde olduğu gibi satrançta da çıkar grupları ve çıkarlar, hizmetten her zaman önce gelir ve gelecektir.
Mesele yöneticilerin satranççı olup olmaması değil. Satranççı olması önemli bir artı çünkü satrancın ruhunu zaten bildiği için bu insanlar daha kolay doğru kararlar alırlar. Yalnız iyi bir yönetici de kime ne zaman nerede başvuracağını bilir, hangi insanları bir araya getireceğini planlayıp bir orkestra şefi gibi onları koordine edip yönetebilir.

İyi bir yöneticinin iyi gözlemler yapması gerekir, ki yaptığı gözlemleri sentezleyip çözüm formüle edip eyleme geçebilsin. MojoJojo'nun blogunda başkan adayları için çokça ipucu varSmile
(21-08-2015, 15:51)Miyazaki Nickli Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]Size çok basit bir iddia da bulunayım:

Benim 1-2 saatimi alacak konuları bunlar 1 senede yapamıyorlar.

Örnek olarak şike konusunu ortaya sunuyorum;

Ben konuyu inceleyip anladığımda sadece 3 dk geçer, kişilerden bilgi almam 10-15 dk sürer , rapor hazırlatma direktifim 2-3 dk süre alır. 1-2 gün içinde raporu getirtirim, ıslak veya kuru farketmez o imzayı ben yada başkasına imzalattırırım 2dk sürer. (Bu arada camiayı bilgilendirici yazı çoktan WEB sayfasında yayınlanmış olur)

Monotonlaşmış işleri ( 25-30 profesyonel + yüzlerce Fahri çalışanla) beceremeyenler mi iyi yönetici oluyor?

Neden yapmıyorlar?

Sadece neden? diye sorunuz lütfen.

[color=#0000CD]

Belki de olması gereken budur!
Bu süratli çözümleri öylesine özledik ki...

Bu cevap özellikle yukarıdaki tespite dayalı olarak, ama tespiti yapanın sahsına bir cevap olarak yazılmamıştır. Bunu belirtmek isterim.




Değerli arkadaşlar,
Ülkemizde yönetici olmak ile satranççı olmak elbette ayrı şeylerdir. Her ikisini de aynı potada bir araya getirmek ise ülke şartlarında burada sanıldığı ya da bahsedildiği ölçüde o kadar kolay değildir.

Bir satranççı ülkemizdeki bürokrasiyle ya da onun kendi önüne koyacağı akıl almaz engeller ile tanıştığında ne ile karşı karşıya kalacağını anlayacaktır.

Bakın il temsilcilikleri diyoruz, onlarca kurul ve komisyon yüzlerce üyeden bahsediyorsunuz.
Hadi kaldıralım gerçekten!Biz de kurtulalaım şu "illetten" !
Yerine ne'ye dayalı "ne" koyacaksınız?

Hadi iyileştirin hakem ücretlerini, çok yeterli rakamlarda teşvik çıkarın satranç dernek ve merkezlerine, makul şartlarda yapın her kategorideki ülke birinciliklerini...

En önemlisi yeterli pay isteyip, alın bakalım istediğinizi gereken rakamı devletten...
Her 2200 üstü antrenörü bağlayın bakalım maaşa...
Her 2000-2100 ELO üstü üniversite gencimize karşılıksız maddi güç bağlayın bakalım develetten ya da sponsordan...
Nasıl oluyor, bir görelim.

Tabi bu arada siyasi iktidar eline geçiremediği yerel yönetimlere imam hatipler açarak, oralara yerleştireceği her 600 aileye öğretim süreci boyunca öğretim yardımı adı altında ayırdığı paydan vazgeçerse olabilir bunlar belki değil mi?
Belki de bilimsel araştırmaların yapıldığı üniversitelerden kesilen hakkın yerel yönetimlerin kaldırım, park ve bahçelerine gömülmesi sebep olabilir, kim bilir?
Önce buralarda bilgi sahibi olup toplumsal tespitle karşı çıkma politikalarını neden oluşturamayız acaba?
Bır satranççı sadece satrancı düşünecek kadar mı yeterlidir acaba?
Devletin temel politikalarını neden sorgulamaz?
Güreş federasyonu ve hiç bir güreşçi bunları sorgulamaz elbette.
Biz onlarla aynı düzeyde miyiz?
Bunu kabul edermisiniz?
...

Durun hemen ne alakası var, yazımı kirletiyorsunuz demezsiniz umarım.
TOPLUMSAL BAKIN BİRAZ.
O zaman ilgi bulabilirsiniz belki.
...

Çözüm sizin sandığınız kadar kolay değil.
Belki de çözüm bu güne kadar hiç yaşamadığınız ve içinde olmadığınız toplumsal tepki mekanizmalarında, gerçek sivil toplum ötgütlerinin ve gerçek sendikaların (yalaka değil) direnişlerinde saklı olabilir.

...

[size=medium]Ben Ali, Cengiz, Gülkız veya Kıvanç'tan bahsetmiyorum.[/size]

Bir satranççı ya da yönetim eğitimi almış birisinin özgür iradesi ile mevcut mevzuatlar sistemini aşabileceğini kesinlikle düşünmüyorum!

Siz o beğenmediğiniz mevzuatlara ve onların size söylediği yetki alanına ve gösterdiği bütçe olanaklarına sahipsinizdir.
Siz siyasi güce bağlısınız, aşamazsınız.

Yüksek motivasyonla hazırlayacağınız; ideal programlarınız, yenilikçi düşünce ve projeleriniz ve uygulama alanlarınız için bile bay-pas sistemleri keşfetmek zorunluluğunda kalacaksınız.

Bazen devletin memurlarının bile programlarınızı ve alınan hayati kararlarınızı keyfi şekilde uygulamayacağını, sumen altında sürüncemede bırakacağını, defalarca takipten sonra bile zaman aşımına uğrayacağınızı ya da uygun görülmeyip yeterli bütçe ayrılmadığı gibi enteresan sebeplerce geri çevrileceğini göreceksiniz.

Uygulamalarınızın uygulanabilirliliği için ise -Aziz NESİN hikaye özünde- yine aynı politik sistemin size tanıdığı itiraz kanallarına yöneleceksiniz. Buradan eğer bir istisna teşkil eden bir hakkaniyetli sonuç çıkmaz ise yine en başa döneceksiniz.

Benim elimde kalan şu an sayabildiğim en az 7-8 tane projem var. Haftalarca üzerinde kafa yorup, çözüme en yakın şekilde düzenleme yapıyorsunuz.Bu süreçte % 80 satranççıların fikri alınıyor, buna inanın. Yönetime sunuluyor. Kabul görüyor. Ancak o aşamadan sonra bahsettiğim bürokratik sistem devreye giriyor.

Bana devlet kurumundan gelen cevap;
Projenizin ilgili........maddeleri mevzuatlarımıza aykırıdır.
Ya da .................. tarihli projelendirilmiş başvurunuzun uygulanabilirliliği şu an ki bütçe olanaklarına göre karşılığı bulunmamaktadır.

Bunu göreve geldiğimde ilk projelerden olan doğudaki çocuklarımızın ülke genelindeki farklı yarışma tiplerinde de kendilerini gösterebilme olanakları için de yaptım, turnuvalara terkler için de..

Turnuva kayıtları aşamasında ismini yazanların keyfi olarak katılmamaları için de yaptım, şike için de..

Diğer 18-20 federasyonun gelir kalemlerini inceledim. Yeni gelir kalemleri sundum. Bunu gittiğim her organizasyonda camiadan insanların görüşüne sundum paylaştım. Projelendirdim. Resmi olarak yazılı sundum. Mevzuatlara aykırı bulundu ve yasal düzenlemeler yapılmadıkça uygulama olanağı olmadığı belirtildi.

OKUL SPORLARI İÇİN AKSAMALARI TEK TEK TESPİT ETTİM.ÇÖZÜMLER SUNDUM.
Burada da yayınladım mektubumu.
Sanırım sadece kız kategorilerinin ayrılması sonuca ulaştı. Diğer aksamalar için bütçesel mevzuat değişimi gerekiyormuş.

Aynı sebeple hakem ücretlerinin iyileştirilmesi için önerim oldu. Aynı cevapları aldım.

Yolluklar için başvurdum, burada yol gösterdim. İnsanlar haklarının farkında değil. Bu yönde kamuoyu oluşması için çaba sarf ettim. Yasanın ilgili maddelerini yayınladım. Ancak bir çok il yasal dayanak maddesi elinde olmasına sezon başında bütçe planlamasında olmasına rağmen illerden yolluklarını alamamışlar. Gerekli yasal süreci de başlatmamışlar tabi.

Şike için kararlılıkla bir başlangıç yaptım. Sonunda kim olacağını, kiminle ters düşeceğimi düşünmeden bu işe girdim. "Benim işim değil" diye düşünmedim bile!Gerekçem ise en önemli dayanağımdı. Gelecek kuşakların olumsuz etkileneceği idi. Ama ulusal ve uluslararası ilişkilerin değerlendirilmesi ve yasal sürecin doğru bir şekilde başlaması çok zaman aldı. Toplumsal irade çok geç uyandı.

Burada elimde ne başlayabilmiş ne de uygulama alanı bulabilmiş, bir çok proje daha var. Onlar bana bakıyor ben onlara...

BAKIN, İDEAL GENEL KURUL OLUŞSA DA ( Kİ ŞU ANA KADAR HİÇ OLUŞMAMIŞTIR) BU GENEL KURULDAN İSTENEN İDEAL BİR YÖNETİM ÇIKSA BİLE, BU YÖNETİMİN KARŞILAŞACAĞI İLK ENGELLER BÜROKRATİK OLACAKTIR Kİ HİÇ BİR SATRANÇÇININ BU TİP ENGELLERİ AŞABİLECEĞİNİ SANMIYORUM.

Kendi iç yönetimsel düzeneğini kursalar bile alınan bu kararların aynı sistemin değişmez ve sorgulanmaz saçma sapan mevzuat kurallarına takılacağını biliyorum.

[b]
Sistemin çok demokratik ve çağdaş hale getirilmesi gerekir.


Ancak,

Burada hemen şunu açıklıkla ifade etmek de isterim. Elbette hatasız ve eksiksiz bir yönetim süreci geçtiğini asla savunmuyorum. Yeri gelmiş bazı hatalar ve eksiklikler kendisini zamanla ortaya çıkarmış olabilir. Elbette çok daha doğru değerlendirmeler ve doğru uygulanabilir kararlar alınabilirdi. Bunun muhasebesi muhataplarına aittir.

Fakat genel bir gözlemim, mevcut yönetimin gerek bürokrasiden ve gerekse de özellikle de kuruluşunun en başından beri söylediğim -SİSTEMİN HEP KENDİSİNİ SEÇTİRDİĞİ VE BAĞIMSIZ UYGULAMALARA İZİN VERMEDİĞİ- yönündeki tespitim, en büyük engel olarak sürekli kalmıştır.

Bu engellerin oluşumu politik oluşumların uzantısı olarak, belirleyici ve etkin bir rol oynamıştır.

Ülke yönetiminin politikaları son 16 yıldır hiç modernleşmediği gibi özellikle sportif alanda göbek bağını hep kendisine bağlamıştır.

Bugün ülkemizde en ileri ve modern kamu yönetimi, iletişim ve bilişim teknolojileri konularında yetkin eğitim alan gençlerin neden devlet kurumlarında değil de özel sektörde istihdam alanı bulabildikleri sorusunun cevabı fikir veren bir durumdur. Bunun aksi çok düşük bir yüzdeye ulaşır.

Sonuç olarak,

Sevgili Kıvanç HAZNEDAROĞLU ya da başka bir çok değerli aday, ancak değişecek yeni bir süreçte demokratik ve çağdaş bir sistemde SATRANÇ adına çok değerli atılımlar ve devrimler gerçekleştirebileceklerdir.

Bu anlamda kendilerinde var olan bu yüksek motivasyonlarının kırılmamaları, en azından ne ile karşı karşıya kalabileceklerini önceden bilmeleri adına yazdım bunları.

"Bırakın bu süreçte mevcut yönetim yönetsin" demiyorum.

Ben görev süremin son güz dönemini çalışacak ve seçimlere doğru etik istifamı verceğim. Bir daha asla görev almayı da düşünmüyorum.
He kimden teklif gelse de gelmede de...

Bu benim ailesel ve sağlığım açısından zorunlu bir karardır.

Ancak bu gün ve gelecek yakın süreçte yepyeni bir başlangıç yapabilmek için eğer mevcut devlet sistemi devletin spor yönetimine bakışı değişmez ise sorunların oturduğumuz yerden yazmak ile çözülemeyeceğini de çok iyi biliyorum.

Sevgiyle ve sağlıcakla kalınız.[/b]
[/color]
(21-08-2015, 18:40)Attorney at Law Nickli Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]Benim "ütopik" bir hayalim var. Keşke 2016 seçimlerinde bugünkü yönetimden kişiler, satrancı yönetmek istediğini söyleyen Kıvanç Haznedaroğlu, antrenör olarak ciddi katkılar sunan ve sunmaya devam edebilecek Yakup Bayram, sürekli federasyonu eleştiren Mojo Jojo, ona sürekli olarak savunmalarda bulunan Aşkın Taşan, şike konusunda bile eleştiride bulunulabilecek kısmı ön plana çıkaran Erşan Gökerman ve birbiriyle farklı görüşteki benzer satranççılar keşke tek bir liste halinde seçime girebilse ve hep beraber satranç için çalışsalar. Ama dediğim gibi ütopik bir düşünce bu. Herşeyde olduğu gibi satrançta da çıkar grupları ve çıkarlar, hizmetten her zaman önce gelir ve gelecektir.

[color=#0000CD]Evet, çıkar grupları ve çıkarlar...
Bakın 2000 yılından sonraki tüm ayrışmalara.
Dünün aynı hedefe yürüyen ekibi bu gün ayrı kaleler içinde.

Ayrı düşme, fikirsel ayrılıklar, birlikte kurulan ama sonra dağılma sürecine girmiş vakıf, şirket, ekip...
Örgütten, federasyon dan ayrışmalar ve yeniden kurulmaya çalışılan çıkar birliktelikleri..
Bu sadece satrançta böyle değil.Toplumun bir çok birim ve kurumunda da böyle değil mi?
Şirketlerden siyasi partilere kadar bu hep böyledir.
İnsan haklının yanında olacağına güçlünün boyunduruğuna mahkum kalıyor.
Bu bizim insanımıza mı özgüdür?
Hayır, farklı toplumlarda daha katmerlilerini de görebiliriz.
Hatta uluslararası kuruluşlarda bile...

Çıkar insanların ortak dili ve kullanım araçlarından biridir.
[/color]
2016 seçimlerine start verildiği bugünlerde forum ortamı ve sosyal medya hareketlenmiş gözükmektedir.

Peki başkan olmak çok mu zor?Benim şahsi kanaatim kim bu işe soyunacaksa yapacağı ilk iş iyi bir ekip kurmak olmalı,bu arada rakibini iyi tanımalı,ekibini,artılarını,eksilerini iyi bilmelidir.Sayın TULAY 2016 seçimlerinde de bana göre favoridir.Sayın TULAY ın 2 tane çok önemli avantajı var.

1-iletişim becerisi
2-Ekibinde satranca hizmet eden,yön veren bir çok kişinin olması(Mustafa imamoğlu,Mustafa Eroğlu,Halil Hilmi Darı,Uğur Tülüce,Ulaş Demirci,Abidin Ünal,izmir-ankara ve istanbul il temsilcileri vb isimler)

Sayın Kıvanç beyinde bunlara dikkat ederek 2020 seçimlerine aday olabileceğini düşünmekteyim.Ekip kurmak kolay değil Smile
Lucky Luke......

Ben de on binlerce Türk vatandaşı gibi Red Kid'in elliye yakın çizgi romanını okudum, Billy Kid, Vahşi Batı, Atlına Hücüm, Dalton'lar... Rin Tin Tin'i unutmamak gerekir tabii ki Avarel'i, az kaldı Dül Dül'ü unutuyordum.

Red Kid'e her zaman saygı duymuşumdur, inanın bana bu sohbet ile alakalı olarak yazmıyorum, yıllar yıllar önce bunu düşündüm ve ilk defa söylüyorum. Red Kid zeki, çevik ve ahlaklıdır. Gölgesinden önce silah çeker, adaletin bekçisidir..... Neyse lafı uzatmayalım.

ÖSF'deki Red Kid'i tanıyor muyum? Muhtemelen evet, o beni tanıyor mudur? Muhtemelen evet.

Şimdi bizim Red Kid'e iki sorum var.

1. Neden 2016 değilde 2020 seçimlerine aday olunuyor?
2. Sizin, "Ekibinde satranca hizmet eden,yön veren bir çok kişinin olması(Mustafa imamoğlu,Mustafa Eroğlu,Halil Hilmi Darı,Uğur Tülüce,Ulaş Demirci,Abidin Ünal,izmir-ankara ve istanbul il temsilcileri vb isimler)" diye açıklamada bulunduğunuz kişilerden daha faydalı, Türk satrancını daha iyi yönlendirecek kişiler yok mudur, bu kişiler ulaşmak zor mudur?

Kıvanç neden Red Kid'in radarına girmiştir? Camiada kaç tane Red Kid vardır ve bunlar neden gizlidir?

Bendeniz, Lucky Luke'u çok seviyorum ama bizim Red Kid bana biraz kirli geldi.
Sayfalar: 1 2 3 4 5