Özgür Satranç Forum

Orjinalini görmek için tıklayınız: Pireyi deve yapmak
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Bu yazacaklarımı satranctv başlığı altına yazacaktım ama orası çok kişiselleşti, seviye düştü, gereksiz ve özensiz yazılar ve uzun alıntılar yüzünden takip edilmesi zorlaştı. Bu yüzden yeni bir başlıkta düşüncelerimi açıklayacağım.
Ben satranctv adının bir baska firma tarafından satın alınmasında, Aşkın Taşan’ın dilekçe vermesinde, Aşkın Taşan oynarken anlık gürültü çıkmasında büyütülecek, tartışılacak, gazete sayfalarında konu edilecek ne var anlamıyorum.
Turnuva esnasında mutlak sessizliği korumak her zaman mümkün olmayabilir. Oyuncu buna da hazır olmalıdır. Sessizliğin bozulduğu an sizin için çok kritik bir an da olabilir. Bu da şans meselesi. Sessizliği de yalnızca kazara bir seyircinin çalan telefonu bozmayabilir. Hemen yanınızdaki oyuncu yüksek sesle hapşırabilir hem de bunu art arda yapabilir. Bardağı, şişeyi devirebilir, hatta bu yüzden sizin üstünüze de bir miktar su vs dökülebilir, yanlışlıkla sizin saatinize basabilir (bu bakımdan zamanında Hüseyin Saltık bey ile yan yana oynamak bir kabustu o bunu sıklıkla yapıyordu), içeriye giren bir çocuk yüksek sesle bir şey sorabilir, turnuva cadde üstünde bir salonda yapılıyorsa hemen yakında bir arabanın acı acı kornası çalabilir (bunu da İsmail Doğantuğ ile Antalya’da yaşamıştık), ambülans geçebilir, salonda biri bayılabilir, yakın masada oyuncular arasında tartışma çıkabilir vs. Bunlar nadiren olan şeylerdir ve şanssızlık deyip geçmelisiniz. Hatta bizim uluslararası emektar turnuvalarında da bakıyorum maçı biten kimi oyuncular başlıyor sesini alçaltma ihtiyacı bile duymadan konuşmaya. Hatta hemen bir örnek burada verebilirim. Son dünya emektarlar şampiyonasında [color=black][font=sans-serif,Calibri]Zhelesny[/font][/color] ile Vasiukov yanyana oynuyorlardı. Zhelesny’in oyunu bitti. Bu esnada Vasiukov kritik bir konumdaydı ve süre çok azalmıştı. Zhelesny ile rakibi arasında taşları diz-dizme tartışması çıktı. Zhelesny’in rakibi taşları ısrarla dizmek istiyor ve Zhelesny de elektronik board olduğu için ona engel olmak istiyordu. Vasiukov hemen yanıbaşında gelişen bu tartışmaya sinirlendi, o analiz yapıyorlar sanmıştı ve Zhelesny’ye çıkıştı. Aralarında kısa bir atışma oldu. Sonra Zhelesny arkasını döndü ve gitti. O giderken Vasiukov bana baktı ve “nasıl kızdırdım” gibisinden gülümsedi. Diğer oyunu devam eden masalardan da pek azı dönüp baktı. Kimse durumu büyütmedi!
Oyuncu sese çok duyarlı ise kulak tıkacı kullanmak iyi bir önlem olabilir. Birçok oyuncunun bunu yaptığını biliyorum.
 
Aşkın Taşan dilekçe vermiş. Ne olmuş vermişse? Birden moralini sıfırladı ve düşüncesini ve hareketlerini kontrol edemedi. Bu sadece onun başına mı geliyor. Keşke anlık sinire kapılıp hareketini kontrol edemeyen herkesin yaptığı dilekçe vermekle sınırlı kalsa. Normale dönünce de zaten sorun kendiliğinden ortadan kalktı. Bunda konu edilecek ne var?
 
Satranctv meselesi. Alan adları kullanıcının amacına uygun olmalıdır. Alanların isminde küçük değişiklikler yaparak zaten seçenekleri çoğaltmak mümkündür. Burada sorun TSF sitesinde bu alan adına bağlantı olmasıdır. Eğer unutulmuşsa söylenir bu bağlantılar taranıp ortadan kaldırılır. Bu videolara hala ihtiyaç duyuluyorsa bağlantı adı değiştirilir. Tuhaflık ve haber niteliği ilaç firmasının bu alan adını almış olmasındadır.
 
Aşkın Taşan ve kimi kullanıcılardan da bir istekle bitireyim. Yapılan alıntılar hele de uzunsa okumayı zorlaştırıyor, kişiye aynı mesajı birden çok okumayı dayatıyor ve kirlilik yaratıyor. Konuyu izlenler kimin kime cevap yazdığını zaten biliyor, hatırlatmanıza tekrar okutmanıza gerek yok. Hatta forum yönetimi bu alıntı özelliğini kaldırsa çok iyi olur.
Düşündüklerinizi denetime, ayıklamaya ve özetlemeye tabi tutmadan olduğu gibi yazıya dökmek, deyim yerindeyse sözcükleri boca etmek okuyucuyu yeterince ciddiye almamak anlamına geliyor. Kısa ve öz yazmak fikirlerimizden yararlanmayı kolaylaştırcaktır. Uzun yazmak marifet değil, düzgün ve dolu yazmak marifet. Sözcüklerin önemi kendisinde olmalıdır. Yazıyı mavi kırmızı yapmakla, büyük koyu yazmakla yalnızca görsel kirlilik yaratılabilir.
Bu çok çok yanlış bir bakış açısı bence.
Eğer "Ne olmuş yani" diye bakılırsa ortada ne kural kalır, ne etik, ne de bir şeyin uygulanabilirliği.
Oyuncuların bu mantıkla turnuvaya katıldığını, TSF'nin bu mantıkla Turnuva düzenlediğini düşünebiliyor musunuz?

Bu düşünce tarzının tek bir sonucu vardır "ben yaptım oldu".
[color=#3333ff]
[color=#333333]
Sn. KOÇAK

Burada da yazdığım üzere bunu özellikle farklı bir renkle yazmamın sebebi yazının can alıcı yerinde verilmesi gereken cevap içindir. Yani bu cevaba dayanak teşkil eden yazı ile [color=#3333ff]ona verilen cevap.[/color]..Renk ise bahsedilen konu üzerine yapılan yorumun aynı renkete olması halinde zor okunmasıdır. Kolaylık getirsin diye...

 [color=#3333ff]Maviyi tercih sebebim ise muhatapların intihar psikolojisinden vazgeçmeleri için![/color][/color][/color]


[color=#333333]Yazınızın genel mantığı bilinmesine rağmen bu kasıtlı bir davranış ve tarzdır.[/color]
[color=#333333]Amaç kurumu ve yönetenlerini, çalışanlarını yıpratmak...[/color]
[color=#333333]Kamu huzurunda küçük düşürmek.[/color]
[color=#333333]Satrançta olduğu gibi...[/color]
[color=#3333ff][color=#333333]Zayıfa, zayıflığa saldırmak!  Böylece bir şeyleri gündeme taşımak, kişileri tuzağa çekmek, gündemde kalmak...
[/color][/color]

[color=#3333ff][color=#333333]Başka nasıl gündemde kalacaklar ki?[/color][/color]

[color=#3333ff][color=#333333]Muhalefet yapıyor diyeceğim ama alakası yok. Çünkü işin içinde olmadılar hiç bir zaman. Oturduğun yerden ya da kendisine servis edilen eksik yalan yanlış bilgilerle muhalefet mi yapılır?
Aynen bizim siyasetteki gibi etkisiz kalırlar işte böyle!
Çuvaldan mızrak görünür sonuçta...

[/color][/color]

[color=#3333ff][color=#333333]Hatta ben onlardan daha muhalifim. Çünkü muhalefetimi kaynağında, yerinde ve muhatabına yapıyorum kurum içinde![/color][/color][color=#3333ff][color=#333333] Bunu bilmeden yazıp dururlar. Başka konuları yok çünkü!

[/color][/color]

[color=#3333ff][color=#333333]Burasını belediye boardları gibi kullanıp blog reklamını[/color][/color] bile çaresizce buradan yapma zorunluluğunda olanlardan ne beklenebilir ki?

Bu zat-ı muhterem belli ki birilerinden eksik malzeme almış, kullanmaya kalkmış, elinde patlamış.
Olay, yer, zaman, sebep-sonuç ilişkilerini tam yaşamadan ve değerlendirmeden kendisine servis edileni aynen yazarsa böyle toslar işte!

Güneş balçıkla sıvanmaz değil mi?
...


Sn. KOÇAK toplumsal sağ duyunuz sabrınızın önüne geçmiş.

Lütfen siz de dikkatli olunuz. Bulaşmayın derim ben...

Ayrıca basına yansımış bazı yazılar da var ki tam bir felaket!
Yumurtadan çıkmış kabuğunu beğenmemiş türünden...
Ondan da bahsedeceğim elbette!


Selam ve sevgilerimle.
Sabri beyin dediği doğru. Kısa ve öz yazmak lazım.

Ağlama Melis Smile
(10-02-2016, 12:37)ahaliltaş Nickli Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]Bu düşünce tarzının tek bir sonucu vardır "ben yaptım oldu".

Yanlış!
Ben yaptım olmadı! "Ben yaptım oldu" makul sonuç aldığınız durumlarda yaşanır ve söylenir.

Zaten olmayacaktı! Bir sonuç alamayacaktım. Ne rakip, ne program ne de  ne de kurallar böyle bir şeye izin vermez.
Bunu bile bile, kurallarda yeri olmadığını bile bile, dünyada uygulama örneği olmadığını bile bile bunu istemenin bir gerekçesi olabilir ki o da bu satırlarda yeterince anlatılmıştır.

"Ben yaptım oldu"
Bu düşüncede bir dünya görüşünü benimsemiyorum!

Sn. haliltaş,
Benim bir davranışımı, üstelik sebep sonuç ilişkisi içinde açıkladığım bu davranışımı yargılayıp benim yerime bir karar veremezsiniz. Beni bu dünya görüşünde bir kişi olarak topluma afişe edemezsiniz!

Açıklamalarımda davranışımın yanlışlığını yeterince açıkladım.

"Ben yaptım oldu"
Şimdi siyasette çok moda, en üst makamdan başlayıp muhtar ve kaymakamlara öneriliyor. Exclamation
Bundan yana olduğumu mu düşünüyorsunuz?
Asla kabul etmiyorum.

Selam ve saygılarımla.
Sn. M.Aşkın TAŞAN

Forum konusunu açan Sn. Sabri KOÇAK. Benim yanıtım Sn. Sabri KOÇAK'a.

Sizin kendi mesajlarınızdan bile alıntı yapıp, kendi mesajlarınıza yanıt vermenize bile daha alışamadım. Üstelik unuttunuz mu ben size göre satranç konusunda cevap vermeye bile tenezzül etmeyeceğiniz kişiler kategorisindeyim bilgi olarak.

Sonuç olarak bu mesajınızı anlayamadım. (malum yetersizlik konusu) Ben size ne demişim ki üşenmeden bu kadar mesaj yazdınız?
(12-02-2016, 03:45)haliltaş Nickli Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]Sn. M.Aşkın TAŞAN

Forum konusunu açan Sn. Sabri KOÇAK. Benim yanıtım Sn. Sabri KOÇAK'a.  

Sizin kendi mesajlarınızdan bile alıntı yapıp, kendi mesajlarınıza yanıt vermenize bile daha alışamadım. Üstelik unuttunuz mu ben size göre satranç konusunda cevap vermeye bile tenezzül etmeyeceğiniz kişiler kategorisindeyim bilgi olarak.

Sonuç olarak bu mesajınızı anlayamadım. (malum yetersizlik konusu) Ben size ne demişim ki üşenmeden bu kadar mesaj yazdınız?

Sn. haliltaş,

Sn. KOÇAK'A yazdığım ilk mesaj sizinle ilgili değil! Muhatabı kendisini biliyor. Siz neden alındınız,  ben de bunu anlamadım?

Size yazdığım mesaj "ben yaptım oldu" şeklindeki ifadenizin dolaylı olarak beni kast etmesi üzerinedir. Yani konuya beni de müdahil ediyorsunuz. Onun için yazmak durumunda kaldım.

"Üstelik unuttunuz mu ben size göre satranç konusunda cevap vermeye bile tenezzül etmeyeceğiniz kişiler kategorisindeyim bilgi olarak. "
demişsiniz.
Daha öncesinden kırıcı, aşağılayıcı bir cevabi yazım mı oldu?
Eğer öyle ise özür dilerim.
Yazılarımı kontrol ettim, bunu da anlayamadım.
Selamlar.