08-11-2010, 09:13
Satranç Ailemize,
08 Kasım 2008 genel kurulunda seçildiğim TSF yönetim kurulu üyeliği görevimi, bugüne kadar elimden gelen çabayı sarf ederek yürütmüş bulunmaktayım.
Genel Kurullar, camiaların - delegelerin kanaatlarının karşılık bulduğu ortamlardır. Mızraklara - oklara yer olmayan, şüphesiz sadece fikirlerin tartışılması gereken ortamlardır. Yaptığınız eylem ve tasarrufları onaylamayan kişilerin, mızrakların batması gerekenler olarak işaret edilmesi, satranç kültürünü yansıtmamaktadır.
Sayın Yazcı TSF sitesinden mızraklı anlatımına ilaveten şöyle sesleniyor: “… dünyada rüzgar gibi esen ‘satranç efsanesine’ güveniyoruz.” Olimpiyatlar’da alınan 45.’lik sonrasında böylesi bir değerlendirmede bulunmak ne kadar doğru olabilir? Bu temel eleştirimiz; ‘her şey yanlış’, ‘her şey kötü’ anlamını içermemektedir. Konuları uç noktalara çekmek, günümüz dünyasında ‘aydın’ akılların yöntemi olamaz, değildir.
On yıl başkanlık yapmış olan Sayın Yazıcı’nın köşesinden yansıttığı tehditkar üslubu benimsemiyorum. Esasında bu yanlış üslubuyla kendisine de haksızlık yaptığını fark etmediğini düşünüyorum: Yaptığı olumlu icraatlar – kazanımlar, bu dilin ve tahammülsüzlüğün gölgesinde kalmaktadır.
Yöntem ve bakış açılarımızdaki farklılığın devamında, federasyon yönetim kurulu kararlarını, ‘noter ihtarnameme rağmen’ tarafımdan saklayan bir yapı içerisinde son ayları zorlukla tamamladığımı bilgilerinize sunarım.
Bir genel kuruldan diğerine taşıdığım yönetim kurulu üyeliğinden, Sayın Yazıcı ile sportif ve idari konulardaki yaklaşım ve değerlendirme farklılığımız nedeniyle, birlikte üretme ve birlikte çalışma imkanı kalmadığından, bugün itibarıyla istifa ettiğim bilgisini sizlerle paylaşıyorum.
Genel kurullar, toplum kültürünün yansıdığı ortamlardır. Her şeye rağmen umarım satranç toplumu olarak, 27 Kasım mali genel kurulunu kendimize yakışır seviyede; fikirlerin tartışıldığı, kazançlı bir genel kurul olarak geride bırakabiliriz.
Saygılarımı sunarım.
Kuvay Sanlı
08 Kasım 2008 genel kurulunda seçildiğim TSF yönetim kurulu üyeliği görevimi, bugüne kadar elimden gelen çabayı sarf ederek yürütmüş bulunmaktayım.
Genel Kurullar, camiaların - delegelerin kanaatlarının karşılık bulduğu ortamlardır. Mızraklara - oklara yer olmayan, şüphesiz sadece fikirlerin tartışılması gereken ortamlardır. Yaptığınız eylem ve tasarrufları onaylamayan kişilerin, mızrakların batması gerekenler olarak işaret edilmesi, satranç kültürünü yansıtmamaktadır.
Sayın Yazcı TSF sitesinden mızraklı anlatımına ilaveten şöyle sesleniyor: “… dünyada rüzgar gibi esen ‘satranç efsanesine’ güveniyoruz.” Olimpiyatlar’da alınan 45.’lik sonrasında böylesi bir değerlendirmede bulunmak ne kadar doğru olabilir? Bu temel eleştirimiz; ‘her şey yanlış’, ‘her şey kötü’ anlamını içermemektedir. Konuları uç noktalara çekmek, günümüz dünyasında ‘aydın’ akılların yöntemi olamaz, değildir.
On yıl başkanlık yapmış olan Sayın Yazıcı’nın köşesinden yansıttığı tehditkar üslubu benimsemiyorum. Esasında bu yanlış üslubuyla kendisine de haksızlık yaptığını fark etmediğini düşünüyorum: Yaptığı olumlu icraatlar – kazanımlar, bu dilin ve tahammülsüzlüğün gölgesinde kalmaktadır.
Yöntem ve bakış açılarımızdaki farklılığın devamında, federasyon yönetim kurulu kararlarını, ‘noter ihtarnameme rağmen’ tarafımdan saklayan bir yapı içerisinde son ayları zorlukla tamamladığımı bilgilerinize sunarım.
Bir genel kuruldan diğerine taşıdığım yönetim kurulu üyeliğinden, Sayın Yazıcı ile sportif ve idari konulardaki yaklaşım ve değerlendirme farklılığımız nedeniyle, birlikte üretme ve birlikte çalışma imkanı kalmadığından, bugün itibarıyla istifa ettiğim bilgisini sizlerle paylaşıyorum.
Genel kurullar, toplum kültürünün yansıdığı ortamlardır. Her şeye rağmen umarım satranç toplumu olarak, 27 Kasım mali genel kurulunu kendimize yakışır seviyede; fikirlerin tartışıldığı, kazançlı bir genel kurul olarak geride bırakabiliriz.
Saygılarımı sunarım.
Kuvay Sanlı