İLtemsilcilerimize...
#1
İL TEMSİLCİLERİNE ÖNERİLER

Sevgili arkadaşlar,

Ankara’ da 9.Mart.2013 tarihinde il temsilcileri toplantısı yapıldı. Bu toplantı yeni dönemin ilk toplantısı olmasının yanı sıra ısrarla üzerinde durduğum -YENİDEN YAPILANMA- döneminin ilk tohumlarının atıldığı geniş katılımlı bir buluşmaydı.

Görevinde çok tecrübeli arkadaşlarımızın yanında yeni atanmasına rağmen çalışma şevki yüksek birçok insan tanıma şansım oldu. İçlerinde görev heyecanı yüksek, ortamı tanıma çaba ve kararlılığında olanlar, devamlı sorarak cevap arayışında olanlar, asli görevi farklı olmasına rağmen sorumluluğunun bilincindeki insanları tanımak ve onlarla birlikte ortak modeller üzerine çalışma heyecanı, çok umut verici bir gelişmedir.

•Tamamen aynı olmasa da ortak hedeflere yönelmiş projeler…
•Örgütlenme anlayışının anlatılışı ve benimsenerek kabulü…
•Örnek teşkil edecek il yapılanmaları…
•Satrancın ülkemizdeki geçmişi ve bugününden kısa albümler…
•Teknolojik ve bilişim alanındaki yeni yapılanma…
•Kurullarımızın sitelerine kavuşma çalışmaları…
•İllerimizden iletişimler, sorunların ve soruların paylaşımı, çözüm önerilerindeki yenilikler…
•Federasyon organizasyon yapılanma modelinin, illerimizde uygulanma modelleri…

•Ve, il örgütlenmeleri…

Hepsi geleceğimize ışık tutacak, çalışanlarımıza güç verecektir.
Bu anlamda gelişimini yeni başlatacak, ya da proje uygulamalarını tamamlamış ama bu alanda yönlendirilmeye ihtiyaç duyan illerimize –nacizane- önerilerim olacaktır.

Elbette çok daha yararlı yöntemleri ve uygulamaları, siz çok değerli il temsilcilerimiz de geliştirebilirsiniz.

Toplantıda açıkladığım üzere ;

“- Yapılacak ilk öncelikli iş yönetim kadronuzu oluşturmaktır. Çünkü artık bir il temsilcisi, çok değişken ve hızlı yaşama ayak uydurabilmesi için mutlaka iş paylaşım mekanizmasını kurabilmelidir.Bazen aynı gün,aynı saatte bile en az iki, bazen üç ayrı mekanda olabilmek gerekebiliyor.

Peki, bu nasıl başarılır?
Bu örgütlenme nasıl hayata geçirilir?

Görev alacak insanlar nerelerde bulunurlar?


Bu soruların cevabı, satrancın belli bir süre “dününü” yaşamış insanlardadır. Çünkü satranç seksenli ve doksanlı yıllara kadar ülkemizde zemin olarak kahvelerde, kıraathanelerde,bazen resmi kurumların sosyal tesislerinde, dernekleşme sürecini başarabilmiş illerimizde dernek, çok az kulüpte ya da satranç merkezlerinde yaşam bulmuştu. Okullarımızın çok uzağındaydı ve ülkede çok belli başlı okullarda planlı etkinlik halindeydi.

Bir kahvede kendi içinde ve dışa kapalı 20-30 kişilik grup turnuva yapardı.
İçlerinde doktoru, öğretmeni, velisi, öğrencisi, avukatı,yerel basın elemanı,üniversite görevlisi,esnafı, çeşitli kesimlerden insanlar tamamen gönüllülük esasına dayalı hakemliğini de üstlenirler hem oyuncu olarak turnuvalarını yapardı.Atanmış bir hakem, il düzenleme kurulu, il temsilcisi yoktu. Ne hesaplanan ukd ve ne de elo…

O ortam onlara (bize) yeterdi.

Bir kaç ilimizin dışında görüntü böyle ya da buna benzerdi.

Ama zamanla satranç yaygınlaştı. Okullara geçtiğinde ilgilenen nüfus yaş ortalaması 20-30-40-50-60’lardan, 7’ ye kadar düştü.

O kahvedeki insanların çocuklarının ve torunlarının ilgi alanıydı artık satranç.
Aynı tadı alma sırası o çocuklardaydı.

Bir insan, çocuğu ve onun geleceği için çok şey yapar. Bunu maddi anlamda söylemiyorum.

Ortam,fırsat,yararlı uğraş alanı bulabilme,Kötü alışkanlıklardan uzak tutabilme,eğitim ve kişilik gelişimleri sunabilme anlamında söylüyorum.

İşte size örgüt!

Hem de babadan oğula, anneden çocuğa…

O kahvedeki doktor il temilciliği sağlık komisyonunun doğal üyesidir. Okullardaki “satranç ve sağlıklı yaşam” konulu söyleşilere severek katılır.

O kahvedeki öğretmen, il temsilciliği eğitim komisyonunun doğal üyesidir. Kurumlarda ve eğitim yuvalarındaki satranç etkinliklerinin düzenlenmesinde, yetkin antrenörlerin bulunup yönlendirilmesinde köprü kuracak insandır.

O kahvedeki veli, il düzenleme kurulunun “halkla ilişkiler ve sporcu velisi koordinasyon komisyonu”nun doğal üyesidir.Her türlü satranç etkinliklerinin düzenlenmesinde, alt yapısının oluşturulmasında, üst mercilere ulaşılmasında, sosyal gece, çay günü ve hatta geziler düzenlenmesinde seve seve görev alacaktır.

O kahvedeki gazeteci basın yayın kurulunun, avukat hukuk komisyonunun pekala doğal üyesi olabilirler.

Önemli olan niyettir. Başarma azmi ve karalılığıdır.

Bu ortamı kurabilecek il temsilcisinin de çok önemli özellikleri olmalıdır.
İkna yeteneği ve hitap tarzı önemlidir.

Kendi yaşam tarzıyla saygınlık uyandırmalıdır.
Kendine tavır ve davranışlarına dikkat etmeli, girişken planlı ve programlı olmalıdır.
Randevularında belli bir ciddiyet standartını hissettirmeli ve uygulamalıdır.
Yönetim bilgisini olumlu ve yerinde kullanabilmelidir.
Gereksiz duygusallıktan uzak, gerçekçi ve cesaret sahibi olmalıdır.
Oluşturulan ekibine karşı hakkaniyetli paylaşımcı, değişik fikirlere açık olabilmelidir.
Satrancı olması gereken yerlere taşıyabilmesi için ekip çalışmasını değerli kılabilmelidir. Onların güvenini kazanmalıdır, yönetebilme yeteneğinin yanı sıra yönlendirilmeye de açık olabilmelidir.
Paylaşılan her iş sonrasının değerlendirilmesi yine kendi içinde öz eleştiriyle yapılabilmelidir.
Okullarla ilişkileri sağlıklı ve tutarlı olmalı, nitelikli etkinlikler düzenlenebilmelidir.
( Söyleşi, panel, turnuva, simültane, gezi vb.)
Okul içi pano, web sayfası düzenleme çalışmaları ve güncellemeleri öğrencilerin ihtiyaç duyduğu konulardandır.
Bu anlamda yerel basında satranç köşe yazıları ve haberleri kalıcı kitle oluşmasında önemli rol oynar.

Önemli ve ünvanlı oyuncu ya da antrenörlerin, hakemlerin ziyaret ettiği okullardaki etkinlikler ilgi çeker.

Kurumların kuruluşların, isimlerinin yer aldığı yerel etkinlikler düzenlenebilir.
Okullar arası takım yarışmaları,ligler,dostluk maçları her zaman birleştiricidir,resmi mercilerin kabulüdür.


Sevgili arkadaşlar,

Bu çalışmaların çok daha özgün örnekleri sizler tarafından keşfedilmeyi bekliyor. Bu düzeni kurabilen bir çok il mevcuttur.

Yerel yönetimleri ve yerel kuruluş ve kurumlarınızı harekete geçiriniz. İçlerinde bir anne baba veli mutlaka vardır. Başka bir ebeveyn yönetici henüz vardır da o ortaya çıkmamıştır, böyle düşününüz lütfen.

Çocuk ve genç nüfusa faydalı olmak isteyen insanlarımız hangi yönetim aşamasında olursa olsun mutlaka ortaya çıkarılmalıdırlar.

Çünkü amaç bellidir. Onların yararına sunulabilecek her türlü etkinlik ortak akıl gereği mutlaka nitelikli ve etkili yaptırım gücü olan taraftar kitlesi toplayacaktır.
Korkmayın bu kitle kesinlikle iyi huyludur!

Bu bizim örgütlü yaşam modelimizdir ve bize özgüdür.

Bizdendir…

Rüzgarı olmayan yelkenlinin gideceği limanı olmaz.

BU RÜZGAR VAR ve KULLANILMAYI BEKLER.

O zaman yelkenler fora…

Sizler olan güven ve saygılarımla…
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#2
Aşkın bey' Rüzgarı olmayan yelkenli gitmez'dedi.Ama yelkenlinin gitmesi için iyi bir yelken de gereklidir.Yapabildiğimiz etkinliklerin çoğu uluslararası açık turnuvalardır.Bunların bize ne kadar yararlı olduğunu sorgulamak zorundayız.Turnuva yöneticisi, etkinliğine kuvvetli yabancı oyuncuların katılmasını kendi açısından başarı saymaktadır.Toplam sporcu sayısının da olabildiğince çok olmasına önem vermektedir.Katılanların sayısının çoğalması sadece yatay gelişmenin sürmekte olduğunu gösterir.Ama dikey gelişme hakkında bilgi vermez.Bu nedenle örnek bir turnuva üzerindeki verilerin analizini yapalım:
Turnuvaya 112 oyuncu kayıt yaptırmış.5 nci tura girerken turnuvaya devam eden 73 kişi kalmış.Katılanlar arasında 5 yabancı uyruklu ünvanlı oyuncu var.
Bu 5 yabancı ustanın Elo puanları 2384 ve 2572 arasında değişiyor.(Yabancıların Elo ortalaması 2452)Yerli oyunculara gelince 107 oyuncu arasında UKD si olmayan 34,Elo puanı olmayan 77 kişi var.Yerlilerin içinde Elo puanı 2300 üzerinde olan sadece 1 oyuncu var.(2300 üzerinde Elo puanı olan Türklerin sayısı 27)Turnuvada yerli oyuncular arasında Elo puanı 2000 üzerinde olan 5 kişi var.(2000 üzerinde Elo puanı olan 173 Türk oyuncu var)Turnuvada 1900 üzerinde Elo puanı olan 10 oyuncu var.(Buna karşılık 1900 üzerinde Elo puanı olan 297 Türk oyuncusu var)Şu halde bu yarışmaya 297 oyuncudan sadece 10 oyuncu katılabilmişdir.(Yarışmaya katılan yerlilerin Elo puanı ortalamasını çok düşük çıkacağı için hesaplamadım)Buna göre Türkiye'de Elo puanı 1900-2300 aralığında 170 civarında satrançcı var.Bu 170 kişiden sadece 9 veya 10 kişi yarışmada oynuyor.Bu 170 oyuncu benim tanımladığım Türk oyuncularına ait Piramidin üst-orta kısmını teşkil etmektedir.Bu kısımda ciddi bir durgunluk görünmektedir.Bu durumda bu kısmın kendilerini geliştirme şansı azalmıştır.Bu kısım kendisini geliştiremediği zaman daha aşağıdaki kısımların da kendisini geliştirmesi çok zor olacaktır.Öndeki yelkenli ilerlemeyince, arkadaki de yolunu bulamaz.Piramidin orta kısmı neden yarışmalara katılamıyor?Yerli oyuncuları teşvik edemiyoruz.Avrupa'da birçok turnuvada yerli oyunculara ayrı ödül verilmektedir.Ayrıca yerlileri destekleyen başka sistemler de vardır.(Almanca bilen arkadaşlarımızın Förderung der einheimischen Spieler kavramını araştırmalarını rica ederim.)Turnuvada kayıt sırasına göre 4 sporcuya konaklama ve yemek masrafları açısından bazı kolaylıklar sağlanacağı belirtilmiştir.Bu 4 sporcunun kuvvet sırasına göre belirlenmesi teamül sayılabilir.Ama bu 4 sporcunun mutlaka 2200 üzerinde olması koşulu yanlıştır.Belki de 2200 altındaki sporcularımızın katılmamalarının bir nedenidir!Diğer neden amatör sporcuların içinde bulunduğu güç koşullardır.Bu kişilerin esas işini bırakıp yarışmaya katılmaları kolay olmamaktadır!
Söz sırası sizindir!Piramidin ortasında siz de durgunluk olduğunu kabul ediyor musunuz?Yoksa yüzlerce yelkenlinin, arkalarından gelen rüzgarla açık denizde ilerlediğini mi düşünüyorsunuz?Açık turnuvaların yapılandırılmasında mutlaka bazı yenilikler yapmak zorundayız.Öte yandan yukarda sözüedilen 5 yabancı için yapılan masraflar aynı miktarda olacak şekilde bir kapalı veya yarı kapalı turnuva da düzenlenebilir.Bütün mesele turnuva düzenleyicilerinin yeniliklere açılması ve yerlileri teşvik etmek için çaba göstermeleridir.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#3
Sayın Ateş ÜLKER,

Öncelikle ince örneklerle anlatmış olduğunuz tespitinize tamamen katıldığımı açıkça belirtmeliyim.

Bu piramidin üst-orta kesimi olarak tanımlamış olduğunuz kesimindeki katılımların durgunluğunun çeşitli sebepleri olabilir.

Mesleki,ailevi, keyfi,maddi, zaruri…

Ama elbetteki en öncelikli olanlarından birisi de bu turnuvalardaki teşvik eksikliğinden kaynaklanmaktadır.

Gerek turnuva sonundaki ödül dağıtımındaki eksiklikler, gerekse turnuvaya davet aşamasında gösterilebilecek kolaylıklar, mütevazi koşullar oluşturma, turnuva sonunda maddi ödül dışındaki başka kazanımlar (derecedeki ilk … kişiye bir sonraki turnuvada katılım ya da konaklama kolaylıkları sağlanması) düşünülebilir.

Bunlara turnuva düzenleyicilerinin bulabileceği daha özgün koşullar, ödüller, onurlandırmalar vb.katılabilir.

Ancak şunu eklemek ve hatırlatmak isterim.

Bu saydıklarımız bir resmin içini boyamadır. Ortaya bir resim çıkmışsa onu yapan-yapanlar vardır.
Benim anlatmaya çalıştığım buydu.

Önce resmi yapanları bir araya getirebilmek...

Ya da yazımdaki örneğe dönersek yelkenlinin tayfasından miçosuna, kaptanına kadar personelini bulabilmek…

Sizin çok haklı bir biçimde ortaya koyduğunuz gibi, tüm bu düzenlemeleri ülkemizin herhangi bir ilinde tek başına yapabilecek yetenekte bir il temsilcisi-yönetici-organizatör var mıdır?

Gerçi ben birkaç örnek biliyorum. Sn.Sertaç DALKIRAN, sn. Turgut TUNCA, rahmetli dostum Nurettin REİS…
İsmini anamdığım daha eskiler.

İstanbul’ daki onlarca o güzelim turnuvalarda DALKIRAN ve ekibini…

Sevgili Turgut TUNCA’ nın mutfağından çıkan yirmili yaşlardaki Çanakkale’nin o en uzun soluklu yaz turnuvası TRUVA’ nın hepsini tek tek tanıdığım o isimsiz kahramanlarını…

Rahmetli REİS’ in “Osmanlı Çilek Turnuvalarını” nasıl unuturuz?

Onlarında arkalarında bir görev paylaşımcı emekçiler vardı. Yeri gelmişken her birini içtenlikle anıyor, minnet ve selamlarımı iletiyorum.

Önerdiğiniz düzenlemeleri, teşvikleri hayata geçirmeye çalıştıkça turnuvanın kapsamı, kalitesi, cazibesi artacaktır.
Yapılacak bu düzenlemeler sadece nakdi ödül boyutunda kalırsa sponsorun maddi yükü artabilecektir. Ancak bunun da devede kulak misali olduğunun farkında olmama rağmen geçmişteki yaşadığım tecrübeler ne yazık ki bu düzenlemelerin hep aynı tekdüzelikte olduğunu bana göstermiştir.

Son 2-3 yılın Türkiye Şampiyonalarındaki ödül düzenlemelerinde bu konuda bazı kıpırdanmalar da vardır. Ama yeterli midir? Tartışılabilir, herkesin söyleyeceği sözler olabilir.

Geçmişte yapılan yukarıda andığım bahis konusu turnuvalarda, düzenleyiciler, o günün şartlarını zorlayıp önemli kazanımlar sağlamışlardır.Yerel yönetimler ücretsiz-makul konaklama, ücretsiz öğle yemeği, ücretsiz şehir içi ulaşım gibi önemli kolaylıklar sağlamışlardır.Bunu yıllardır Çanakkale’ de sn. Turgut TUNCA sonsuz özverili çalışmalarıyla başarmış, adeta otomatiğe bağlamıştır.

Ama arkasında kendisinin başarıyla yönlendirdiği bir ekip
yok muydu?

Yıllardır hiçbir karşılık beklemeden, ilişkilerini, hitabet ve ikna yeteneği konuşturmuştur. Kentinin doğal güzelliklerini değerlendirmiştir.

TRUVA’ yı adeta yeniden yaratmıştır...


Sonuç olarak bu düzenlemelerinde belli bir standartın istikrarlı bir şekilde yakalanabilmesi için etkin bir planlama yapma gereği vardır.
Bunun içinde yardımlaşan, önemli birimlere ulaşabilen, hayallerini, inandığı hedeflerini ortaya koymasını bilen örgütlü dayanışma içinde çalışma kararlılığında bir ekibe ihtiyaç vardır.

Turnuva düzenlemek hiç kolay bir şey değildir. Bütün eksikliklerin bir anda ortaya çıkabileceği, korkunç skandallara dönüşebilme riski de vardır.

Geçmişte çok yaşadık…

Çok kararlı insanların işidir.

Birbirinden güç alacak,birinin bittiği yerde diğerinin tüm gücüyle omuz vereceği sistemi kurmak hiç kolay değil.

Deniz her zaman duru ve mutedil dalgalı olmuyor.

Evet, iyi bir yelken…

Ama çok iyi bir personel !

Hepsi bizim insanımızın eseri olacak.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#4
Aşkın bey,
Aslında ben -Piramidin ortasında durgunluk var-başlıklı yazıyı yanlışlıkla İl temsilcileri konusuna ekledim.Ama fark etmez.Başka kutuda veya bu kutuda ne kadar yazsak yararlıdır.-Teşvik-başlıklı ayrı bir yazı yazmayı düşünüyorum.Yerlileri nasıl destekleyebiliriz?Nasıl teşvik edebiliriz?Bu konudaki önerileri de o kutuda toplayabiliriz.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#5
Benim bahsettiğim konu temel kuruluşu, oluşumu açıklamaya çalışan bir genelleme yazısıydı.

Siz çok özel ve en önemli sayılabilecek bir konuya değinmiştiniz.

Aslında “- Ateş Bey bu kadar açık bir genel konuda neden bu kadar sadece özel bir konuya indirgemişti” diye düşünürken ve uzaktan bazı tahminlerde bulunurken yazınızı okudum.

Ama dediğiniz gibi tespitleriniz doğru ve yön gösterici olduğu için konuyla yakından ilgilidir.

Katkınız için teşekkür ederim.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi