05-10-2008, 18:49
Yeni Fide Kurallarını okudunuz mu?
Tsf Anasayfadan: http://www.tsf.org.tr/component/content/...n-kaybeder
Tsf Anasayfadan: http://www.tsf.org.tr/component/content/...n-kaybeder
Yeni Fide Kuralları
|
05-10-2008, 18:49
Yeni Fide Kurallarını okudunuz mu?
Tsf Anasayfadan: http://www.tsf.org.tr/component/content/...n-kaybeder
05-10-2008, 21:27
Saçma sapan şeyler..
Yenilik olsun diye abuk sabuk kurallar getirmişler.Adam maçta paso manyel atıyor, ona sarı kart veriyorsun.Ötekinin ishali var o yüzden maça gecikti diye sıfır puan. Yahu kim akıl etti bu kuralları? Kim kabul etti? Forumu yok mu bu adamların? Ben gidip şunlara ingilizce-türkçe hatta bir arkadaş vasıtasıyla almanca-fransızca falan ağzıma geleni sayayım.Terbiyesizlik yahu bu. Böyle kural mı olur? Çok sinirliyim, çok gergin bir gün geçirdim, üstüne bir de bunu görünce iyice kan beynime sıçradı.Yaygınlaşmasa bari.Teessüf ediyorum! Hörmetler..
06-10-2008, 08:32
Şu geç gelme kuralı Türkiye'de tam uygulansa turnuvalarda her tur 4-5 kişi hükmen mağlup olur.Şu sarı-kırmızı kart olayı da komik bence.Başka sporları taklit etmeye neden bu kadar hevesli bu adamlar anlayamıyorum.Satrancın yüzlerce yıllık geleneklerine saygı duyulmalı.Yok sarı kart , yok 3 puan sistemi.Yakında penaltı kuralı gelirse şaşmayın.
06-10-2008, 11:59
Gerçektende saçma sapan şeyler...
Yok taşını 2 kare arasına koyarsa , yok yanlış beraberlik isteğinde , Yok Rapid maçlarda , kuraldışı hamle yapılarsa,yok oyuncu saate parmağını basılı tutuyor veya gereksiz yere sert basıyorsa, eminim ki bunları oyuncu bilerek yapmıyordur, 1 istisna son yazdığımda olabilir fakat bunların hepsi yinede saçma sapan şeyler ve bence maç başladıktan 3dk sonra gelmezse olmalı.Bir kişi bu sesi duymamış olabilir veya çok özür dileyerek sölüyorum tuvalette ise maçın başlama saatine yetişemez tabiiki de... Saygılarımla CagatayBURCU
06-10-2008, 15:51
merhaba satranç gençliği
biraz sakin olun bakalım. ne o saydırmalar falan. hem olimpik spor olma hevesimiz var hem de kuralları benimsemiyoruz. kurallar uygulamaya konunca anlaşılır zaten. ancak ben takım maçları yönünden bakmak istiyorum. takım masaya oturmuş iki oyuncu yok bekleme safhası başlıyor. hiçbir takım maçında bu olmaz . ha olimpik olmayalım dersek o başka ama olimpik spor olarak kendimizi kabul ettireceksek takım tam olarak sahaya çıkacak. hamlesini yapsın çıksın o ayrı ama başlangıçta tam takım masada olmalı. ishal ise yerine yedek oynar. burada kaptan antrenör menecer kavramları öne çıkıyor. neden kabullenemiyoruz. dünyada ve yurdumuzda antrenör yada menecer oyuncunun gerisinde işte bunu kabullenemiyoruz. o oyuncu olmazsa olmaz.işte yanlış burada. olimpik sporlarda bu yok. siz futbol takımının sahaya çıktıktan ve maç başladıktan sonra gelen iki oyuncusu olmasını düşünebiliyor musunuz.Yeniliklere açık olalım derim siz ne dersiniz. selamlar ilyas ümit-ANTALYA
06-10-2008, 16:41
Şimdi sakin yazıyorum,
Maça geç gelme çok saçma, ama Çağatay kusura bakmasın ona kesinlikle katılmıyorum!Yani saate uzun basan, sert basan, taşlarını yerine yamuk yumuk koyanlara bir yaptırım uygulanmalı. Mehmet Bey'in yorumu harika!Kendisi her kimse artık, tebrik ediyorum. Başka sporlara özenmeye gerek yok.Manyel yapan sporcu iki uyarıdan sonra postalanmalı, takip edilmeli. İlyas Hocam, Bir dakika maça geç gelen oyuncu o maçı kaybetmemeli yahu.Yeniliklere açık olalım ama bu hiç hoş değil.Biraz düzenleme getirilmeli.Neyse şimdi doğmamış çocuğa don biçiyoruz.Ne kadar yazsak boş, imam bildiğini okuyacak.Fide bu forumu takip etmediği için, ne yenilik koyarsa aynen federasyonumuz da uygulayacak ve bizler de maça geç gidersek sıfırı yiyeceğiz belki ilerde! Herkese selamlar.
06-10-2008, 18:28
İlyas Öğretmenimizin dediklerine biraz kulak verelim.
Öncelikle bu kuralların nereden kaynaklandığına bir bakalım. İnsanoğlunun ürettiği her türlü alet, yasa, kural, ilke, mutlak bir şekilde hayatın içindeki bir ihtiyaçtan kaynaklanır. Bu kurallar hangi ihtiyaçlardan kaynaklanmıştır acaba? Öncelikle bu kurallardan yana olmaya çalışalım, sonrasında eleyeceklerimizi daha iyi tespit edebiliriz. Belkide dünya spor tarihine yeni bir deyim katmanın zamanı gelmiştir. Olimpik, paralimpik sözcüklerinden sonra, ".....limpik" bir spor dalı olarak satranç kendini kabul ettirebilmenin mücadelesini vermelidir. Böyle olunca da Mehmet arkadaşın bakışıyla, satranca olimpik elbiseleri giydirmek yerine, satranç kendi kıyafetleriyle arzı endam eyler. Ateşli karşı çıkışlardan önce bunları düşünmekte yarar vardır.
07-10-2008, 13:20
Arkadaşlar,fide.com sitesine baktım ,search fonksiyonunu da kullanarak yeni kuralları aradım ama birşey bulamadım.Bu kurallar sadece tavsiye kararı boyutunda mı yoksa kesin kurallar mı belli değil.Hatırlayacaksınız yakın zamanda Short ile Cheparinov arasında el sıkmama olayı yaşanmış, Short maçtan önce elini sıkmayan rakibinin hükmen mağlubiyetini istemiş hakem bu talebini kabul etmişti.Daha sonra Cheparinov ve Danailov bu konuyla ilgili FIDE kararının(rakibinin elini sıkmayanın hükmen mağlubiyeti) sadece tavsiye kararı olduğunu söylerek itiraz etmiş sonuçta hükmen mağlubiyet kararı iptal edilerek parti oynanmıştı.Yani kurallarda değişiklik birden bire gerçekleşmiyor.Belki bu örnekte de kararın kesinleşmesi için kongre'de görüşülmesi gerekmektedir.Dileriz federasyon veya konuyla yakından ilgili olan birisi bizi aydınlatır.
Bazı arkadaşlar diğer sporlardan bahsederek zamanında sahada bulunmayan oyuncunun hükmen mağlup olmasını örnekliyorlar.Bu şematik bakış açısının bizi olayın özüne inmekten uzaklaştırdığını düşünüyorum.Zira diğer sporlarda satrançtaki gibi her iki oyuncuya ait ayrı düşünme zamanı bulunmamaktadır.Satrançta geç kalmanın cezası vardır.Bu da düşünme zamanının kısalmasıdır.Bazı turnuva oyuncuları rakiplerinin gecikmesinden bu nedenle memnun bile olabilirler.Ayrıca satrançta hamlesini yapan oyuncu masadan kalkıp çayını içerek etrafta dolaşabilmekte ,diğer maçları izleyebilmekte ,pencereden manzara izleyebilmektedir.Rakip çoğu zaman ben hamlemi yaptım masaya geri gel diyerek onu çağırmaz .Bunlar kanımca satrancı diğer sporlardan ayıran güzelliklerdir.Satrancın demokratik yönleridir.Kurallarda değişiklik yaparken bu nedenle bir değil yüz kez düsünülmelidir.
07-10-2008, 17:28
Ethem abi yazdıklarımı bir daha okudum ve beynimden vurulmuşa döndüm. ) Sana yazdığın her konuda ve ilyas hocama tamamen katılıyorum.Mehmet beyi ise kutluyorum ...
Saygılarımla CagatayBURCU
08-10-2008, 08:27
DÜŞÜNELİMPİK
NASIL? DÜŞÜNELİMPİK SPORLAR Hani var ya "olimpik, paralimpik", bizimki de "düşünelimpik" olsun. Düşünelimpiyat Komitesi Düşünelimpiyat Başkanı Düşünelimpik Sporlar Dünya Düşünelimpiyat Oyunları Şampiyonu ))))) Biraz uydurumpiyatik oldu da, Hep Harun mu uyduracak; "Forumdaşlar", "yü")))) Gü)) (Gü: Görüşmek üzere anlamında "görüşmek üzere" sözcüklerinin baş harflerinden oluşan bir kısaltma; "çav" gibi, "çüs" gibi. Aynı zamanda "güle güle" demenin de kısaltması olduğu rivayet edilir, uydurucusu tarafından.))) ) Konuyu saptırdık ama, satrancın kendine özgü kurallarıyla, özüyle, ruhuyla çelişmeyecek şekilde olimpik sporlar arasına girmesinin mücadelesi verilmeli. Bende isminden başlayıverdim işte: biraz düşünelimpik. )) Tekrar gü
08-10-2008, 13:03
Gü şeklindeki kısaltmaya karşıyım.
Forumda tartışma alevlendiği anda 'girişmek üzere' gibi bir manaya da çekilebilir.Ya da bir şey daha var ama söylemek istemiyorum. Yü ise çok daha masum, ama onu da kalbi bozuk arkadaşlar yanlış anlayabilirler. Kib diye bir olay var, 'kendine iyi bak' demek.Ergenlik çağında mesajlaşırken öğrendiğim bir kısaltma. sçs diye amele bir kısaltma var.'seni çok seviyorum' demek. Bu kadar anlamlı bir lafı nasıl olur da kısaltırsın terbiyesiz insan...Uzun uzun söyleyeceksin, seniiiii çooook seviiiyoooruuumm demeye de gerek yok ama vurgu önemli.Bu konuya da daha fazla girmek istemiyorum. Bunların yanı sıra zararsız kısaltmalar da var: 'slm mrb vs vb' bu kısaltmaları seviyorum.Gözlerinden öperim bu kısaltmaların.Her kısaltma keşke bu arkadaşlar gibi olsa.Bravo yahu.. Son olarak da ciddi kısaltmalar var: TBMM, YK(yönetim kurulu), İSKİ.... Bu kısaltmalara da saygı duyarız ellerinden öperiz. Ayrıca çok sevdiğimiz kısaltmalar var.Kişiye göre değişir sevip sevmeme durumu: GS, FB, BJK.... Neticede kısaltmalar bunlardır.Bir de uzatmalar var.Maçı uzatma, lafı uzatma gibi..Bu gördüğünüz bir yazıyı uzatma örneğidir. Bütün bahsettiklerimi de konuya nasıl bağlayacağımı merak edenlere saygılar duyuyorum.Diyeceğim o ki, neticede kelimeler kısalır, uzar, değişir, gelişir, ürer, türer... Ama baki kalan bu forumda hoş bi sâdâdan başka bir şey değildir.Yani tartışırken biraz üslubumuza dikkat edelim(ben dahil)! Hüseyin Aktaş ne güzel yorum yapmış ama 'düşünilimpik' de fena olmaz ağabey. Not:Çağatay, gözlerinden öperim.Selamlar.. Yıllarca hiç durmadan tahterevalliye binmişçesine mutlu bir hayat diliyorum.
08-10-2008, 15:33
Hımm! "Düşünilimpik" de güzel. Hatta ilk göz ağrısı takınağımdan kurtulursam, daha da güzel.
(İLK GÖZ AĞRISI Hep aldattım kendimi Seni unuttum diye...) .......................... "kib": Türkçe sessiz uyumuna uymuyor. "sçs,slm mrb",: bunların da "sözcük olma özelliği yok. Bir sözcük en az bir heceden oluşur ve bu kısaltmaların hece özelliği de yok. Hecede en az bir sesli ve bir sesiz harften oluşur. Bana göre kısaltmaların da kendi başına sözcük özelliği taşıması gerekir. Kurum adlarının kısaltılması sözcük tanımı içerisinde değildir bildiğim kadarıyla. Bu anlamda, "yü" hoşuma gidenlerden biri. "Yazılı iletişimlerin sonunda kullanılan, 'yazışmak üzere" anlamında bir kısaltma sözcüğü" diye TDK içerisine girebilecek bir sözcük. Dil böyle bir şey işte. Canlılar gibi: "her canlı doğar büyür kendine benzer bir varlık bırakarak ölür"... Anımsadıklarımdan: ne ise ne: nesne ne için: niçin ne asıl: nasıl Bu sözcüklerin doğuşu da böyle olmuştur. Düşünilimpik oyunlara devam!... |
« Önceki Konu | Sonraki Konu »
|