Ekmek Meselesi 2
#1
UNO, TÜBİTAK ile ortaklaşa bir araştırma yapmış. Sonuçlar çok çarpıcı. Beyaz ekmek yediğimiz ve buğdayda yer alan çinko, folik asit, demir, B6, B12 gibi elementleri yeterince alamadığımız için Türk insanı olarak boyumuz kısa. Raşitizm hastalığı bu yüzden çok sık görülüyor. Kadınlarda folik asit yetersizliği düşük oranını artırıyor. Tahıldan alınması gereken maddeler alınamadığı için Türk insanının kan değerleri de çok düşük. AYRICA ÖĞRENME YETENEĞİMİZDE de bu yüzden AZALMA GÖRÜLÜYOR.Düşük çalışma kapasitesi, yaşam kalitesinde düşme ve toplumsal sosyo ekonomik zarar da cabası. Bütün bunların temel sebebi ise beyaz ekmek yeme sevdamız.

2006 yılında TSF forumunda beyaz ekmeği çok tüketmemizle uluslar arası satranç başarımız arasındaki ters orantıya değinmiştim.Gözlemlerim ,araştırmalarım ekmeğin başka spor dallarındaki başarısızlıkları nasıl etkilediği üzerineydi.2006 yılından itibaren ise satrançtaki uluslararası yetersizliğimizde diğer etkenlerin yanında ,beyaz ekmeği de çok tüketmemizin önemli bir rol oynadığına inanıyorum.

Gene yazıyorum; Lütfen bugün çocuğunuza bir iyilik yapın,artık evinize beyaz ekmek sokmayın...
Ara
Cevapla
#2
TSF de Tübitakla ortaklaşa bir araştırma yapamaz mı?

Hani beyaz ekmeği çok tüketmemiz ayrıca geleneksel mutfağımızda hayvansal protein tüketimimizin düşük olmasından dolayı,öğrenme yeteneğimizdeki bu azalmanın satranç sporundaki oyun kalitemizi ne ölçüde etkilediği bu iki kurumun ortak çalışmasıyla araştırılamaz mı ?

Gelişmiş ülkelerin bu tür araştırmaları çok önceden ( 40-50 yıl) yaptığını tahmin etmek güç değil.Okyanusların binlerce metre altındaki canlıları,Marsın üzerindeki şekilleri,uzayda binlerce milyonlarca ışıkyılı uzaklıktaki kara delikler inceleyenler her halde Tübitakın Uno ile yaptığı bu araştırmadan çıkan sonuçları çok önceden biliyor olmalılar.

Zararın neresinden dönersek kardır.Geç de olsa böyle bir araştırmanın sonuçlarını türk halkına açıklayabilir misiniz ?

Zihinsel faaliyetlerdeki bu geriliğin ,bir zihin sporu olan satrancı etkilememesi mümkün mü ?
Ara
Cevapla
#3
Neyseki birileri değişik konularda da olsa araştırmalarını sürdürüyor ;

OECD`nin geleneksel `Bir Bakista Egitim` yillik raporlari açiklandi. Rapora göre, Türkiye`de ögrencilerin matematik performanslari OECD ortalamasindan altinda kaliyor; Raporda, OECD`ye üye ülkelerde 15 yasindaki ögrenciler arasinda yapilan matematik bilgi performansinda Finlandiya, Kore ve Hollanda diger ülkelerindeki ortalamadan daha yüksek basari saglarken Türkiye basari siralamasinda sonlarda yer aldi. Avrupa ülkelerindeki ögrencileri genel olarak matematik bilgisi açisindan `tatminkar` siralarda bulunurken, Türk ögrencileri OECD`deki en geri 11 ülkenin ögrencileri arasinda kaldi.

Lütfen matematikle satrancın ne alakası var demeyin !
Ara
Cevapla
#4
Et tüketimimiz Avrupa ortalamasının çok altında.Bu ortalamanın üstüne çıkamıyorsanız,sizin "Ben beslenmeyi çok iyi bilirim " demeniz hiç bir şey ifade etmez.Önemli olan sizin bir şeyleri üstün körü bilmeniz değil,ortalama günde dört (4) öğün hayvansal proteini yeterince tüketmenizdir.


Eti çok yiyen ülkelerin emeklileri, bizim güney illerimizde 5 yıldızlı otellerde tatil yapıyorlar.

Bizim ekmeği çok yiyen emeklilerimiz ise banka önlerinde emekli maaşlarını alabilmek için sabahın altısında sıraya giriyor.

Sırada beklerken ölüyor ve üstüne bir gazete kağıdı örtülüyor.

Son söz; Siz hiç beyaz ekmek yemedi diye ölen bir Japon,Norveçli,İsveçli vs duydunuz mu ?
Ara
Cevapla
#5
Salonda çocuklar soruyor,”hocam beyaz ekmeği bu kadar kötülüyorsun,peki bunun hiç mi faydası yok ?”
Olmaz mı . Anlatıyorum; beyaz ekmeği çok tüketen toplumlar acaip kurnaz olurlar !
Öğrencilerimden biri Kore’ye gitti geçenlerde.Döndüğünde anılarını anlatıyor, “ya ,ne aptal bu Koreliler”.Taxi ye biniyoruz herifçi oğlu 10 dk gideceğimiz yere bizi yarım saatte götürüyor. Bak güzel kardeşim ,diyorum.Bu sokaktan sap ,sonra şurdan gir,sağa dön ….Yok kardeşim adam anlamıyor.Nerede bizim acar taksiciler , iğnenin deliğinden geçer mübarekler..
Koreli trafik kurallarına uyarak arabasını kullanıyor.
Aptal oluyor.
Bizim taksiciler, yol tıkanmıştır pat diye ters şeride geçer.Gidebildiği kadar gider,tabii ki karşıdan biri gelince de sağa,başka bir arabanın önüne direksiyonu kırıverir.Bağırış çağırışlar,el kol hareketleri vs vs..Bir başkası girilmez levhası olan yere dalar,durulmaz olan yerde durur,polis yoksa kırmızı ışık hak getire..
Bu da kurnaz oluyor.

Soruyorum,”bu adamlar ne yer ,ne içer ? “ bizdeki gibi fırınların önünde pide kuyruğunda falan girmezler mi ?
Yok hocam,sabahları bile deniz ürünleri yiyiyorlar.Ya çok iğrenç hocam.Çok aptallar vallahi.
Tekrar soruyorum,”peki Samsung diye bir marka var duydun mu ? Hani şu cep telefonu ,kamera,dijital fotoğraf makinası,çeşitli bilgisayarlar,LCD televizyonlar,ses sistemleri… vs Peki LG firmasını duydun mu ?
Otomotive hiç girmiyorum.

Bir zamanların geyiğide şuydu.Bizim Almanyadaki Türklerden biri buz kalıplarından jeton yapıyor.Bu buzdan jetonlarla da sigara makinasını boşaltıyor !
Ballandıra ballandıra anlatılırdı bu olay ve bizim keskin zekamıza vurgu yapılır,”ya bu Almanlarda amma aptal oluyor kardeşim,böyle bir şeyi nasıl akıl edemiyorlar ? “
Bunu akıl edemeyen ! Almanlar Mersedes gibi bir markayı yaratmayı akıl edebiliyorlar..

Dedim ya, ekmeği çok yiyen toplumlar acaip kurnaz oluyorlar !!

Etrafınıza bir bakın,böyle kurnazlıklarıyla zengin,mal mülk sahibi olmuş ya da mevkii ve makam sahibi olmuş bir hayli insan göreceksiniz.

Ama çok kurnaz toplumlardan iyi satrançcı ne yazık ki pek çıkmıyor…
Ara
Cevapla
#6
Ben yukarda, ekmeği çok ,eti az yiyen toplumlarda GM çıkmaz demedim ki. Çok kurnaz ! olduğumuzdan illaki bir yolunu buluruz..

Ben , iyi satrançcı pek çıkmaz demiştim.. ( 22 ekim )
Ara
Cevapla
#7
Selçuk bey, "beyaz ekmek" hakkında çabalarınızı duydular..

Alternatif olarak "altın ekmek" üretiliyor. hemde çok ucuza...
haber linkini vereyim:

http://haber.gazetevatan.com/haberdetay....tegoryid=1
Ara
Cevapla
#8
Televizyonlarda ve yazılı basında ülkemdeki et fiyatlarının neden bu kadar yüksek olduğu bir kaç gündür gündemde.Bu akşam da Satr Tv de Bulgaristan'ın bir bölgesindeki( sınırımıza 17 km uzaktaymış ) et fiyatları ile ülkemdekileri karşılaştırıyorlar ve aradaki farkı :roll: açıklamaya çalışıyorlardı. İsteyen internetten girip okusun.
Brezilya eti 2 dolardan,Avrupa Birliği 4 E ' dan yiyecek, ben burada kazığı yiyeceğim..( Kuzeyin Oğlu da ne güzel söylüyor kardeşim, şu an TV de)
Hani Bulgaristan da Dünya Satranç Şampiyonluğu Maçı yapılıyor ya. Bizim Başkanda coşmuş 2020 de bu masanın bir tarafında bizde biri oturur diyor ya.. Fischer'in Volkan Ateşi değil bizim başkanın ateşi yükselmiş :wink:

Sayın Başkan ,dünyanın ekmek yeme rekorunu elinde tutan,eti az yiyen,sütü az içen keza yumurtayı,peyniri yani anlayacağınız hayvansal proteini çocukluğunda ,beslenmenin çok çok önemli olduğu bu gelişme döneminde yeteri kadar alamayan bir toplumdan Dünya Satranç Şampiyonluğu adayı çıkarırsa vallahi billahi Nobele aday gösterilir.. Smile

Birileri bize "eti " az yedirip şampiyonluğumuzu engelliyorlar,sayın Başkan. Bu iş seni de beni de aşar sayın Başkan...
Ara
Cevapla
#9
Yazılarınızı iilgiyle okudum Selçuk Bey, paylaşımınız için teşekkür ederim.

Klasik bir replik vardır: "Çok ekmek yeme, aptal olursun." diye. Bu söylencenin bilimsel bir dayanağı varmış demek ki.

Şurayı tam olarak anlayamadım: Kompleks karbonhidratları çok fazla tüketmemiz mi sorun yaratıyor yoksa yanlış kaynaktan almamız mı?

Siyah ekmek mi kullanmalıyız, yoksa karbonhidrat ağırlığını pilav, makarna, erişte ve benzeri yardımcılara mı vermeliyiz? Yoksa tüm ekmekler zararlı mıdır?

Biraz daha bilgi verebilirseniz çok memnun olurum. Şimdiden teşekkürler.
Ara
Cevapla
#10
Sayın Ertan, sorularınızın ve merak ettiklerinizin cevapları size sadece bir "tık" uzaklıktadır. Yani , benim burada verebileceğim bilgiye pek de ihtiyacınız yok.
Önemli olan bu bilgiye ulaşmak ta değil, bunu yaşamda da uygulayabilmektir.Satranç gibi...
Eskiden söylenen türkü ; kitap,döküman yok kardeşim idi.
Sonra; hoca ,antrenör,çalıştırıcı işte ne derseniz o yok dendi...
Sonra da turnuvalara gidemiyoruz,yabancılarla maç yapamıyoruz ,efendim bundan dolayı bizim gibi yetenekler GM olamıyor dendi..
Şimdi atılacak gazel kalmadı.Güzel kardeşim sende "yeterli malzeme" yok. Bunu anlamak bu kadar zormu ?
Konumuza dönersek , daha önce bu forumda yazdığım; ( "Uluslararası Öğrenci Başarısını Belirleme Programı (PISA) testinin matematik dersi açısından sonuçlarının da yer aldığı rapora göre Türkiye'de matematik testinden en başarısız düzeydeki öğrencilerin oranı OECD ülkelerine göre, rekor seviyede. En başarısız öğrenci yüzdesi Çek Cumhuriyeti'nde yüzde 5, Macaristan'da yüzde 7.8. Türkiye'de ise bu oran yüzde 27.7. Türkiye'de matematik testinde ortanın üzerinde başarı gösteren öğrencilerin oranı OECD genelinde yüzde 29 iken, Türkiye'de 12.5 düzeyinde. Eğitim-Sen'in OECD'nin "2006 Eğitim Göstergeleri Raporu"na dayanarak hazırladığı araştırma raporu, Türk eğitim sistemindeki "kara tablo"yu ortaya koydu. Rapora göre Türkiye, eğitimde cinsiyetler arası fırsat eşitliğinin sağlanması bakımından en geri durumdaki OECD üyesi. Matematik testinden en başarısız öğrencilerin oranı da OECD ülkelerine göre rekor düzeyde.

Eğitimde OECD sonuncusuyuz 14.3.2007"

İşte durum böyledir.Bu araştırmaları ben yapmadım.Noktaları birleştirince bulmaca çözülüyor. )

bu yazıdaki gibi..
Ara
Cevapla
#11
Cevabınız için teşekkür ederim Selçuk Bey, ancak maalesef sorum yanlış anlaşılmış.

Google'dan bulabileceklerime zaten baktım. Esas merak ettiğim oradaki bilgiler değil, sizin bu konudaki görüşünüzdü. Yerine ne tavsiye ettiğinizi ya da neyi uyguladığınızı öğrenmek istemiştim.

Merakımın nedeni şu: Google'dan bulduğum yazılarda çözüm olarak tam buğday ekmeği öneriliyor. Oysa sizin yazdıklarınızdan, ekmeğin tüketilmemesini öneriyormuşsunuz gibi bir izlenim edindim. Bazı beslenme uzmanlarına göre ise ancak makarna, pilav, erişte ya da şehriye benzeri ürünlerin haftada belli bir oranda tüketilmesi kaydıyla ekmek alımı ortadan kaldırılabilir.

Aşırı ve gereksiz gereksiz karbonhidratın diğer besinlerin yararlı sindirimini engellediğine inanan biri olarak 3 yıldır yok denecek kadar az miktarda ekmek tüketiyorum. Beslenme programında ekmeğe yer vermeyen biri olarak bu konudaki çözüm önerinizi ya da uygulamanızı hala merak ediyorum.

Uygulama konusundaki sözlerinizde son derece haklısınız, maalesef teorik bilgimizi pratiğe dökme konusunda sıkıntı yaşıyoruz. Bu satranç konusunda da böyle, beslenme konusunda da.
Ara
Cevapla
#12
"Uygulama konusundaki sözlerinizde son derece haklısınız, maalesef teorik bilgimizi pratiğe dökme konusunda sıkıntı yaşıyoruz. Bu satranç konusunda da böyle, beslenme konusunda da."

Sayın Ertan, yukardaki sözlerinize bir ilave yapmak isterim.Uygulamadaki sıkıntılarımız satranç ve beslenme yanlışlıklarıyla kalsa keşke . Trafik kazaları ülkemizin önde gelen sorunlarından.Ülkem insanı neden bu teknolojiyi kullanamaz ? Ha trafikte otomobil kullanan sen-ben,ha satranç masasında yabancılarla yaptığımız maçlarda ki sen -ben..
Listeyi daha da uzatmak mümkün.Ama ben, sizin beslenme konusundaki sorunuzu tekrar cevaplamak istiyorum.
Bu forumda daha önce yazdıklarımı girip okuyabilirsiniz.Ayrıca Eren'in bloğuna girerseniz üçüncü sayfada da bu forumda yazdığım bir yazıyı okuyabilirsiniz.
Gene de ayrı bir başlıkta tekrar ,daha önce yazdıklarımı hatırlanması amacıyla yayınlayacağım.
Sanırım forum yönetimi sorun yapmayacaktır.

İSD ye bir ara uğrayacağım.Orada karşılıklı bu konuyu daha geniş konuşuruz.
Ara
Cevapla
#13
Tekrar teşekkür ederim Selçuk Bey. Sizinle tanışıp yüzyüze sohbet etmekten memnuniyet duyarım. Gerek beslenme konusunda, gerekse satranç sporcularına bakışınızda ilgimi çeken noktalar var.

Eren'in bloguna girdim, okudum. Bundan sonra ilgiyle takip edeceğim isimlerdendir, kendisine yürekten başarılar, velileri olarak sizlere de sabırlar diliyorum.
Ara
Cevapla
#14
Ben OECD nin 2007 araştırma sonuçlarını yukarda belirtmiştim.2010 yılına ait araştırmaların sonuçlarını ise şu linkte bulabilirsiniz.http://haber.gazetevatan.com/yine-sifir-cektik/345266/1/Gundem

Formda yapılan tartışmaların bir kısmını bu araştırmaların sonuçlarını göz önüne alarak tekrar okuyorum. Sizlerin de bu "gözlüğü" takarak bir daha okumanızı tavsiye ederim.

2007 den 2010 a kadar değişen bir şey yok.Gece gündüz yol gittim,döndüm arkama baktım ki bir arpa boyu yol gitmişim..
Ara
Cevapla
#15
Selçuk Bey

Daha önce hiç sohbetimiz olmadı, aslında bu meseleyi sohbet olarak konuşmak isterdim.

Beslenme dünyanın değişik iklimlerinde yetişen değişik ürünlerin yoğunluğuna göre değişir. Bunu hepimiz biliyoruz. Bilimsel bir gerçek daha var ki, alınan gıdanın enerji değerinin yaklaşık %70'i karbonhidrat (şeker dahil) olmaktadır.

Bu karbonhidratı Amerika'da daha çok mısır yemi olarak, Kore dahil tüm uzakdoğu ve Asya'da pirinç ve türevleri, Kuzey Avrupa'da patates (oysa patates Peru kökenlidir) ve medeniyetin beşiği Akdeniz-Mezopotamya bölgesinde de buğday ve arkadaşları şeklinde alıyoruz.

Bu oranı sağlam bir ürünle destekleyemeyen Afrika ülkeleri bir medeniyet üretememiştir. Daha öncesinde yazı aç gezen Kuzey Avrupa ve Ruslar ancak patates gelince karınları doymuş, teknik ve kültürel gelişmeleri hızlanmıştır.

Karbonhidrat bir beslenme şartıdır ama et yemek şart değildir. Yoksa vejeteryenler kıt akıllı mı diyeceğiz? Bizim ülkemizde son 30-40 yılda Avrupalılara öykünerek sırf lezzet için francala, sandviç ve benzeri ekmek türevleri yaygınlaştı. Bir de elektrikli ekmek fırınları son yıllarda yaygınlaştı ki, çok fena bir ekmek üretiyorlar. Geleneksel yöre ekmeklerimiz beyaz un, beyaz ekmek değildir ve gayet sağlıklıdır. Beyaz ekmek hamburger ekmeğine benzer. Hafif kepekli taş fırın ekmeği beyaz ekmek değildir ve iyi mayalanmış, iyi pişmiş taş fırın ekmeği dünyanın en sağlıklı ekmeği ve en sağlıklı karbonhidrat kaynağıdır. Abartarak söylüyorum mide ilacı bile sayılabilir. Bu ekmeği bol bol yiyerek diyet yapabilir, kilonuzu kontrol edebilirsiniz.

Bir insan imkanı olmasa da her gün sadece taş fırın ekmeği yese beslenme sorunu yaşamaz ama sadece et yese ömrü kısalır, türlü hastalıklar çıkar. Siz bence bu ekmek meselesinden ziyade cips, kola, hamburger beslenmesi ile, nasıl yapıldığını görseniz yemekten kesileceğiniz hazır et ürünlerine (sucuk, sosis, salam vs) değinseniz.

Görüşmek üzere, selamlar
Ara
Cevapla
#16
Sn Aktaş "Halı" başlıklı bir yazı yazmış. İzniyle çok beğendiğim bir bölümü kopyalıyorum;

"Sorun burada daha dokuma aşamasında halıyı okuma sorunudur. Eski beyler bu marifete sahip iken bizler önümüze sunulan yazıları okumaktan aciz bir toplumun içerisinde debelenip duruyoruz ve bizleri istemediğimiz hükümlere kurban etmeye devam ediyorlar. Bunca yıldır yazdığım yazıların her aşamasında “yeşil üstüne al” dokudum. Ortalık kıpkırmızı oldu ben başkalarının yaptığından utandım kızardım ama başkalarının yüzü hiç kızarmadı.

Okuma özürlü bir toplumuz. Okuduğumuzu sanan, ama okuduğunu yanlış okuyan, anlamayan, anlasa da semer ağacını kıran, aptallığın çoğunluk olduğu bir ülke olduk.

Okumayı bilir misiniz? Biliriz? Nedir okumak?

Yazılı, görsel, işitsel ve diğer duyusal yollarla iletilen bir metindeki (metin nedir?) “iletiyi” alabilme, yorumlayıp anlayabilme yeteneğidir okumak. Satrancın bir amacı da bu yeteneği geliştirmektir. Dakikada milyonlarca hamle hesaplayan satranççılarımız ne milyonlarca hamle hesapladığını biliyor, ne de okuduğunu anlıyor. Anlamak ile anlanmak arasında debelenip duruyorlar, çoğu... Nitelikli bir azınlığı ayırmam gerek kuşkusuz...

Fırlatılan okun ucundaki iletinin algılanıp yorumlanıp anlaşılmasıyla başlar Türkçede okumak.
Tıpkı yapılan hamlenin anlamını çözmek gibidir. "

Başkan adaylarımızdan Sn Cengiz Keleş'in ,hiç olmazsa şurada yazılı olanları anlayıp ,benim yazdıklarımı tekrar okumasını rica ediyorum.

TSF Başkanı Sn A.N. Yazıcı'nın "ekmek meselesi" sini daha dikkatli okuyup değerlendirdiğini umuyorum.
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi