ÇOCUKLAR ve YARIŞMALAR
#1
“ Beni duy,bana yardım et. “
ÇOCUKLARDA SATRANCA BAŞLAMA ve YARIŞABİLME ÇAĞI
Satranç günümüzde bir eğitim aracı olarak kullanılabilen,zihinsel bir spordur.Ancak tek başına zihinsel gelişimi göz önüne alınarak eğitim verilmesi ve sonuç beklenmesi ileride telafisi mümkün olmayan kalıcı sorunlar yaşatacaktır.Eğitim programlarında zihinsel gelişimin yanı sıra,fiziksel gelişim,ruhsal-heyecansal gelişim ve kişilik gelişimine yönelik ilgi ve ihtiyaçları da göz önünde bulundurulmalıdır.
Zihinsel gelişimin en hızlı dönemi 2-6 yaşları arasıdır.Bu dönem en önemli temel yeteneklerin kazanıldığı ve etkinlik alanlarına yatkınlık belirtileri taşıdığı, gördüğü ve tanık olduğu olayların, kişilik gelişiminde etkili olabileceği çok hassas bir dönemdir.Bütün mesele çocuğun içsel gelişimine uygun çevre kurarak,içindeki “gelişme dürtüsüne dikkat ederek,dikkatli,planlı ve dengeli eğitim almasını sağlamaktır.Hareket ve oyun içgüdüleri dikkate alınarak özgürce yönelip uzun süre yoğunlaşabileceği,irade disiplini ve sosyal olumlu davranışlar kazanacağı,düzenli düşünmeyi öğrenebileceği ve olumlu kişilik özellikleri kazanabileceği fırsat alanları kurabilmektir.
Satranç 4-6 yaş grubunda eğitim alan her çocuğun ilgisine sunulmalıdır.Yatkın olanlar zaman içinde kendisini gösterecektir.Görsel teknolojinin bu kadar geliştiği bir dönemde paralel olarak satranca başlama yaşı da çocukların ilgi alanına daha erken girmeye başlamıştır.O çocukların bilgisayarlarda neler yapabildikleri hep gözlemişizdir.Bilgisayar başında içinden çıkılamaz zannettiğim bir çok problemimi ana sınıfına giden oğlum çözmüştür.Ben bunu çekinmeden her zaman söylerim.
Bundan 15-20 yıl önce satranca başlama ve yarışmalara katılabilme zamanı her dem tartışma konusuydu.Elbette bütün çocukların satranca başlaması ve hepsinin turnuvalara katılması gerekmiyor.Yatkın olanların seçilip korku ve sonuca yönelik başarı baskısı olmadan,eğlenceli ve yaratıcı aşamalardan geçerek yarışma olgunluğunu kazananabildiği harika örnekler var ülkemizde.Üstelik bu sadece satranç sporunda değil,çok daha farklı sosyo-kültürel alanlarda da mevcuttur.İlk bestesini abisini gözlemleyerek yapan klasik müziğin harika insanını hatırlayalım.Küçüklüğünden beri sağır olan başka dahi bestecileri…Fiziksel gelişimin ön planda olduğu jimnastik,bale gibi alanlarda eğitimini çok erken yaşlarda veren ülkeler ve başarılarını hatırlayalım.Türk cumhuriyetlerinde satranç notasyon eğitiminin 4 yaşlarında başladığını, hamlesini notasyon dilinde tanıyabildiğini bundan 15-20 yıl önce ilk kez duymuş ve şaşırmıştım.
Benzer gizli örnekler ülkemizde yer altındaki cevherler gibi saklı duruyor.Önemli olan bu cevherleri ortaya çıkaracak teknolojik ortamları kurmak,o çocuklara onlardan HİÇ BEKLEMEDİĞİMİZ BU YETENEKLERİNİ ORTAYA ÇIKARACAKLARI OLANAKLARI ONLARA SUNABİLMEKTİR…Yaşı kaç olursa olsun 4,5,6..doğru tesbit haklılığını bir zaman mutlaka haykırarak ortaya koyacaktır.

Bir de çocukların iç dünyalarındaki sesi duyabilmek önemlidir.Atılacak ilk adımlar bu sesten sonra hayata geçirilebilinir….
“Beni duy,beni duy..Bana yardım et !!...”
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#2
İşte bu.
Antrenörlerin kaçı bu görüşü benimsiyor, merak ediyorum.
Mevcut antrenörlerimizin yüzde biri bu görüşü benimsese, bugün 5-6 yaşında olan en az 5-6 sporcu 10 yıl sonra büyük usta olur. Büyük usta olduğunda da benlikten, bencillikten uzak toplumla bütünleşen, satrançtan zevk alan ve aldıran, örnek alınan sosyal bir varlık olur. Gerisi kolay.
Yalnız bir tek şart var. Antrenörlerimiz Aşkın Taşan Bey kadar satranç bilip öğretme kabiliyetine ve özellikle çocukla çocuk olabilme özelliğine sahip olmalı.
Antrenör iyi satranç bilen değildir sadece, çocukların dilinden anlayandır. İlk hareket noktamız ve temel dayanağımız böyle antrenörler yetiştirmek olmalı.

Böyle antrenörleri kim, hangi kurum seçip eğiterek görevlendirecek ?
TSF ne güne duruyor diyenleri duyar gibiyim. Yahu insaf. Üç günlük kursa gidip antrenör oldum diyenler, okula gelip satranç öğrenmek isteyen çocukları azarlayarak satranca küstürür mü ? (Kendilerini çocuklara adamış değerli öğretmenlerimizi tenzih ederek söylüyorum) Böylesi antrenörler olmaz olsun.
Ara
Cevapla
#3
Görüşlerinizi baştan sonra okudum. Oldukça doğru bir noktaya parmak basmışsınız. Görüşlerinize aynen katılıyorum herhangi bir eleştirim yok. Ancak eklemek istediğim bir şey var. Satrancı sadece çocuklar büyükusta olsunlar, türkiye şampiyonlukları yaşasınlar, il şampiyonlukları yaşasınlar diye tercih etmemeliyiz. Belirttiğiniz gibi satranç bireysel gelişime çok çok faydalıdır. Matematiksel zekayı kuvvetlendirmesi, sosyalleşme, dikkat süresi gibi altın değerinde özellikleri bize katabiliyorsa söylenecek tek söz var demektir. ''Satrançtan elde edilebilecek en basit fayda madalyadır.''
Her başarının altında sistemli bir çalışma yatar...
Ara
Cevapla
#4
Gerçekten çok önemli bir konuyu gündeme taşımışsınız, seçim ve geçim dertlerinden bu konular epeydir atlanmıştı.

4-6 yaş arasındaki çocuklara satranç eğitimi insana yapılabilecek en güzel yatırımlardan birisidir. İnsana değer veren sosyal devletin de bir göstergesidir.

Bu yapı samimiyetle kurulursa zaten GM ler büyük başarılar kendiliğinden gelir. Önemli olan beyinleri uyuşturan halkı oyalayan futbola, aktarılan paranın 1/10 u satranca aktarılabilir mi? Bu da nasıl vergilendirip gelir kapısı yapılabilir. Tüm mesele burada dönüp dolaşıyor.

Örnekle açıklamak gerekirse. Yeni yapılan şehiriçi yollarda bisiklet yolllarının neden yapılmadığını araştırdım ve ulaştığım nokta şu oldu. Daha az benzin kullanılır vergi düşer.

İnsanların sağlıklı yaşaması, havanın daha az kirlenmesi vb. herşeye hikaye gözüyle bakılıyor ve tüm çalışmalar nasıl ilave vergilerle daha çok para toplarıza dönüyor. İnsana saygı ve değer gerçekte yok.

Kısacası 4-6 yaş çocuklarının analitik düşünmeye yönelik alacakları satranç eğitimi gelir kapısına döndürülecekse o iş satrancın s sini bilmeyenler tarafından da destek görür.
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi