30-05-2015, 22:30
Ateş Bey,
Söyledikleriniz çok mantıklı ve belki de satranç için en uygunudur. Bunları sizden okurken çok eski turnuvalar geldi aklıma, ajurneli olanlar da dahil. Çok uzun sürerdi ama satrancın başka heyecanlarını yaşardık. Siz hep dış ülkelerden örnek verdiniz. Yaşam sistematiği ve kültürleri içinde o ideal programlar yapılıp uygulanabilir. Bizde de uygulanmıyor mu idi? Uygulanıyordu. 3-30 Temmuz 1987 Türkiye Birinciliği ajurneler dahil 27gün sürdü. Baş hakem sevgili İsmet ARVİT beki para bile almadı. Tüm katılımcılara hiç bir ödeme de yapılmadı.
Ama o zamanlar satrancın amatör yönü ağır basardı. Taksim Atatürk Kitaplığı nasıl 27 gün bağlanmıştı bilmiyorum ama bir şekilde hizmet verdi.
1989 ve 1990 Türkiye Birincilikleri satranç merkezlerinde yapıldı. Ama 20 sporculuk katılım için uygundu.
Bu güne gelince size yine katılıyorum. Söylediğiniz modelde bir turnuva ancak bir satranç merkezinde olabilir. Çünkü ne bir spor salonunu ne de başka bir kamu kuruluşunu 8-9 gün boyunca akşam saat 17.30 dan sonra açık bulundurabilir misiniz?
O kadar gün boyunca görevlendirilecek hakemleri günde 1 saat seans ücreti ile görevlendirebilir misiniz? 8 gün boyunca aldıkları üç kuruş dolmuş ve çay-simide gidecek. Zaten ücretleri yetersiz...
Onun için aynı güne en iki seans belki daha da kurtarıcı olabiliyor. Üç seans için maçların gece de devam etmesi gerekli ama uygun olmaz.
Ben özellikle bu sorunları da aşan çözüm önerileri bekliyorum. Hakemlerin ücretleri günün şartlarına uygun olmalıdır.
AKr adlı üyenin tespitleri sosyal içeriklidir ve katılmamak mümkün değil. En çok özlemini çektiğimiz dost ve arkadaşlarla yine hep satranç ile ilgili bir araya geliniyor.
Ben bu ortak sorunların çözümünü belli sınırlı sayıda katılımcının oluşturduğu kulüp-satranç merkezlerinde düzenlenen turnuvalar olarak görüyorum.
Söyledikleriniz çok mantıklı ve belki de satranç için en uygunudur. Bunları sizden okurken çok eski turnuvalar geldi aklıma, ajurneli olanlar da dahil. Çok uzun sürerdi ama satrancın başka heyecanlarını yaşardık. Siz hep dış ülkelerden örnek verdiniz. Yaşam sistematiği ve kültürleri içinde o ideal programlar yapılıp uygulanabilir. Bizde de uygulanmıyor mu idi? Uygulanıyordu. 3-30 Temmuz 1987 Türkiye Birinciliği ajurneler dahil 27gün sürdü. Baş hakem sevgili İsmet ARVİT beki para bile almadı. Tüm katılımcılara hiç bir ödeme de yapılmadı.
Ama o zamanlar satrancın amatör yönü ağır basardı. Taksim Atatürk Kitaplığı nasıl 27 gün bağlanmıştı bilmiyorum ama bir şekilde hizmet verdi.
1989 ve 1990 Türkiye Birincilikleri satranç merkezlerinde yapıldı. Ama 20 sporculuk katılım için uygundu.
Bu güne gelince size yine katılıyorum. Söylediğiniz modelde bir turnuva ancak bir satranç merkezinde olabilir. Çünkü ne bir spor salonunu ne de başka bir kamu kuruluşunu 8-9 gün boyunca akşam saat 17.30 dan sonra açık bulundurabilir misiniz?
O kadar gün boyunca görevlendirilecek hakemleri günde 1 saat seans ücreti ile görevlendirebilir misiniz? 8 gün boyunca aldıkları üç kuruş dolmuş ve çay-simide gidecek. Zaten ücretleri yetersiz...
Onun için aynı güne en iki seans belki daha da kurtarıcı olabiliyor. Üç seans için maçların gece de devam etmesi gerekli ama uygun olmaz.
Ben özellikle bu sorunları da aşan çözüm önerileri bekliyorum. Hakemlerin ücretleri günün şartlarına uygun olmalıdır.
AKr adlı üyenin tespitleri sosyal içeriklidir ve katılmamak mümkün değil. En çok özlemini çektiğimiz dost ve arkadaşlarla yine hep satranç ile ilgili bir araya geliniyor.
Ben bu ortak sorunların çözümünü belli sınırlı sayıda katılımcının oluşturduğu kulüp-satranç merkezlerinde düzenlenen turnuvalar olarak görüyorum.
- MATRANÇ -