18-07-2015, 02:47
Aşkın Bey,
Konuyu biraz daha geniş açıdan ele almaya ne dersiniz?
"Tarih Öncesi Dönemden Beri Dünyada Kadının Toplumlardaki Yeri ve Türkiye Özelinde Gelişim Aşamaları" gibi bir başlıktan ele alsak daha kapsamlı irdeleyebilecektik diye düşünüyorum. Bize bu kadarı yetmez!
Şakayı bir kenara koyarsak, Betül Cemre YILDIZ, Kübra ÖZTÜRK ve Zehra TOPEL gibi uluslararası boyutta ülke satrancını başarıyla temsil eden kadınlar (veya bayanlar) var.
Başka bir başlıkta sorulan "Bu neslin devamı yok mu?" sorusunun net cevabı olan "Yok." sözcüğünü söylemek nedense size zor gelmiş.
Toplumda kadının yerinden falan söz ederseniz Zehra, Kübra ve Betül örneklerini mantıklı bir şekilde açıklayabilir misiniz?
Bu oyunculara "sistem hatası" falan mı diyeceğiz?
Konunun özünden çıkmaya, sayfalarca saptırma yapmaya gerek yok.
Peki oraya nereden gelindi?
Yıllardır "Avrupa ... Şampiyonu" (veya ikincisi, üçüncüsü) olan genç yetenekler nerede?
İnsan ister istemez bu ve buna benzer bazı sorular soruyor. Benzer sorular başka bir başlıkta tartışıldı.
Madem ki miniklerde, yıldızlarda, gençlerde bu kadar başarılıyız, üste doğru yansıması nedir?
Ortada gerçek başarı olmadığından dolayı geleceğe ya da piramitin üst kısmına doğru ilerleyen oyuncu yok.
Çünkü başarı olarak lanse edilmeye çalışılan şeyler gazoz turnuvasından ibarettir.
Gazozun kapağını açmak için törene Carlsen'i bile getirseniz bu etkinlik hala bir gazoz turnuvasıdır.
Takip ettiğim kadarıyla 15 yıldır böyle flaş(!) başarılar elde ediyoruz ancak ne hikmetse belli bir ELO'yu aşabilen genç oyuncumuz yok.
Göstermelik işleri geçelim, bakın adamlar nasıl bir gençler şampiyonası yapmış:
http://en.chessbase.com/post/us-junior-c...nship-2015
Şimdi bunu bizim yapacak paramız mı yok, personelimiz mi? İkisi de ganiyle var.
Ancak gençleri büyük gibi görüp, onlara saygıyla yaklaşıp böyle elit bir turnuva yaptıracak vizyona sahip adam yok.
Bizimkiler anca protokolle uğraşsın, birbirine plaket versin, sembolik hamleyi kim yapacak diye düşünsün.
Yönetimlerin insana verdikleri değer ölçüsünde arada vizyon farkı var, kalite farkı var...
Aman efendim kimsenin canı sıkılmasın, morali bozulmasın diye birtakım şeyleri yazmamaya çalıştım ama susmak nereye kadar? Sonu yok.
Bizimkiler Avrupa Geleneksel Gazoz Yarışmalarında "şöyle madalya aldık, bu kadar kupa çektik" gibi muhabbetlerdeyken 16 yaşındaki Wei Yi, son on yılın en güzel satranç partisi olarak gösterilen şahesere (Bruzon Batista partisi) imza atıyordu. Çinli oyuncu bu sonucun ardından 2700'ler kulübüne tarihte en erken giren oyuncu ünvanını elde ediyordu. Pardon ya, bizim kaç madalyamız vardı?
Ben hemen Wei Yi gibisini yetiştirelim demiyorum, şu boş işleri DERHAL bırakalım diyorum. İlk ve en önemli adım gerçekçiliktir.
Aman efendim, birilerinin de canı sıkılsın artık ya! Hep bizim canımız mı sıkılacak? Veliler derseniz, iletişim devrinde biraz daha bilinçli olsunlar. Her vaade kolaylıkla inanmasınlar, çocukları üzerinden ego tatminine yönelmesinler. Okuyup karşılaştırma yapsınlar. Antrenör, oyuncu derseniz, kabuğunu kırsınlar. Bilgiyi paylaşıp topluma kazandırsınlar. Az olsun, benim olsun mantığından ACİLEN kurtulmamız gerek.
Yani mesele kadının toplum içindeki rolü falan değil. Erkeklerde flaş başarı varmış da kadınlarda başarısız oluyormuşuz gibi alakasız bir yanlış anlam yaratmanın gereği yok.
Konuyu biraz daha geniş açıdan ele almaya ne dersiniz?
"Tarih Öncesi Dönemden Beri Dünyada Kadının Toplumlardaki Yeri ve Türkiye Özelinde Gelişim Aşamaları" gibi bir başlıktan ele alsak daha kapsamlı irdeleyebilecektik diye düşünüyorum. Bize bu kadarı yetmez!
Şakayı bir kenara koyarsak, Betül Cemre YILDIZ, Kübra ÖZTÜRK ve Zehra TOPEL gibi uluslararası boyutta ülke satrancını başarıyla temsil eden kadınlar (veya bayanlar) var.
Başka bir başlıkta sorulan "Bu neslin devamı yok mu?" sorusunun net cevabı olan "Yok." sözcüğünü söylemek nedense size zor gelmiş.
Toplumda kadının yerinden falan söz ederseniz Zehra, Kübra ve Betül örneklerini mantıklı bir şekilde açıklayabilir misiniz?
Bu oyunculara "sistem hatası" falan mı diyeceğiz?
Konunun özünden çıkmaya, sayfalarca saptırma yapmaya gerek yok.
Peki oraya nereden gelindi?
Yıllardır "Avrupa ... Şampiyonu" (veya ikincisi, üçüncüsü) olan genç yetenekler nerede?
İnsan ister istemez bu ve buna benzer bazı sorular soruyor. Benzer sorular başka bir başlıkta tartışıldı.
Madem ki miniklerde, yıldızlarda, gençlerde bu kadar başarılıyız, üste doğru yansıması nedir?
Ortada gerçek başarı olmadığından dolayı geleceğe ya da piramitin üst kısmına doğru ilerleyen oyuncu yok.
Çünkü başarı olarak lanse edilmeye çalışılan şeyler gazoz turnuvasından ibarettir.
Gazozun kapağını açmak için törene Carlsen'i bile getirseniz bu etkinlik hala bir gazoz turnuvasıdır.
Takip ettiğim kadarıyla 15 yıldır böyle flaş(!) başarılar elde ediyoruz ancak ne hikmetse belli bir ELO'yu aşabilen genç oyuncumuz yok.
Göstermelik işleri geçelim, bakın adamlar nasıl bir gençler şampiyonası yapmış:
http://en.chessbase.com/post/us-junior-c...nship-2015
Şimdi bunu bizim yapacak paramız mı yok, personelimiz mi? İkisi de ganiyle var.
Ancak gençleri büyük gibi görüp, onlara saygıyla yaklaşıp böyle elit bir turnuva yaptıracak vizyona sahip adam yok.
Bizimkiler anca protokolle uğraşsın, birbirine plaket versin, sembolik hamleyi kim yapacak diye düşünsün.
Yönetimlerin insana verdikleri değer ölçüsünde arada vizyon farkı var, kalite farkı var...
Aman efendim kimsenin canı sıkılmasın, morali bozulmasın diye birtakım şeyleri yazmamaya çalıştım ama susmak nereye kadar? Sonu yok.
Bizimkiler Avrupa Geleneksel Gazoz Yarışmalarında "şöyle madalya aldık, bu kadar kupa çektik" gibi muhabbetlerdeyken 16 yaşındaki Wei Yi, son on yılın en güzel satranç partisi olarak gösterilen şahesere (Bruzon Batista partisi) imza atıyordu. Çinli oyuncu bu sonucun ardından 2700'ler kulübüne tarihte en erken giren oyuncu ünvanını elde ediyordu. Pardon ya, bizim kaç madalyamız vardı?
Ben hemen Wei Yi gibisini yetiştirelim demiyorum, şu boş işleri DERHAL bırakalım diyorum. İlk ve en önemli adım gerçekçiliktir.
Aman efendim, birilerinin de canı sıkılsın artık ya! Hep bizim canımız mı sıkılacak? Veliler derseniz, iletişim devrinde biraz daha bilinçli olsunlar. Her vaade kolaylıkla inanmasınlar, çocukları üzerinden ego tatminine yönelmesinler. Okuyup karşılaştırma yapsınlar. Antrenör, oyuncu derseniz, kabuğunu kırsınlar. Bilgiyi paylaşıp topluma kazandırsınlar. Az olsun, benim olsun mantığından ACİLEN kurtulmamız gerek.
Yani mesele kadının toplum içindeki rolü falan değil. Erkeklerde flaş başarı varmış da kadınlarda başarısız oluyormuşuz gibi alakasız bir yanlış anlam yaratmanın gereği yok.