NEDEN HEP "O" KAZANIYOR ?
#15
Neden hep “O” kazanıyor konusunda yazmayı düşünürken, konu bir ara yorumcular arasında kişisel atışmaya varınca, (aslında nedeni onların da ifade ettikleri gibi iyi yönetilmemenin mutsuzluğundan kaynaklanan birikimlerdir) bir de gündeme henüz sonuçlanmamış ECU seçimleri, bir vefat haberi girince bekledim.

Hep kazanan“O” konusunda asıl yazmak istediklerimi, bu yazının sonunda açıklayacağım insani nedenlerle şimdi yazmayacağım. Bu başlık ilk açıldığı sıralar ve sonunda tatlıya bağlanan atışmalar sonrası neler düşündüğümü ise yazabilirim.

Yönetenlerin “susunnn” demesinin diğer şekli “Hep sorun getirmeyin çözüm önerin” demektir. Hatta bunu problemin bir parçası olarak görenler de vardır. Ben bunun her zaman mutlak doğru olmadığına inanıyorum. Eğitimciler yaşayarak öğrenirler. Sıkıntısını dile getirmek isteyen bir çocuk size çözüm önermek zorunda mıdır? Susan, sıkıntısını anlatamadığı için derdini bilemediğiniz, sıkıntısını çözemediğiniz her çocuktan siz sorumlusunuz? Büyük bir çoğunluğu çocuklardan, öğrencilerden, onların velilerinden oluşan bir toplumun konuşması iyidir. Siz sorunu öğrenin. Çözüp çözememek sizin sorununuz.

Neden “O” kazanıyor, “Neden hep siz-biz kaybediyoruz” gibi peşi sıra oluşan sorularla düşünmeyi sağlayan bu başlığı açan veli Selçuk Aydın’ı kutlamak gerekir. Konuya dahil olanlar önerilerini, sıkıntılarına, sitemlerine, şikayetlerine iliştirmek zorunda değil. Çözüme ulaşılmak zorunda da değil. Kendimize gelmemizi sağlayan, “boşver” yerine “bir şey yapmalı” dedirten güzel bir sorudur Aydın’ın sorusu. Değerlendirmesi gerekenler öncelikle Yönetenler, yönetime aday olup seçilemeyenler veya yeni aday olacaklardır. Ne sonuç çıkarmışlar iki yıldır ne yapmışlar. Tam da geçen ve gelecek seçimin ortasına denk gelen bugünlerde neler yapmayı düşünmektedirler.

Yöneticiler kararlarıyla bizi etkiledikleri için kararları gibi davranışları, üslupları, geçmişte ve bugün söyledikleri her cümle hukuki deyimle Onlar kamuya mâl oldukları için kişisel olarak eleştirilebilir. Eleştirilmelidir.
Satranç adına kafa yorup, ses verenlere, düşünsel gelişimimiz ve satrancın ilerlemesine dönük yararlar sağlamak amacıyla kulak vermek, kişisel çatışmalardan daha yararlıdır. Yöneticilerde yönetmeye aday olanlarda keşke toplumun nabzını her zaman tutabilse. Başlangıçta sessizlik kazananları mutlu etse de muhalefetten yoksun olmak yönetilenler kadar yönetenler içinde en büyük şansızlıktır.

Bu beyin egzersizi sırasında konuyu özünden saptıran değerlendirmeleri, amaca dönük olmayan ayrıntıları, farklı üslupları, önyargıları, kişiden kişiye değişen “ıvır zıvır”, “gürültü “kirlilik”, “boş” olarak yorumlanabilecek sözleri, amacını, haddini aşan ifadeleri görmek, insana özgü hatalara düşebilmek de olasıdır. Bunları değerlendirmeyi çok kaçınılmaz olmadıkça, okuyucuların takdirine, forum yönetiminin hakemliğine bırakmak doğrusudur.

Burada düşüncelerini yazanlar yaşları, statüleri, ünvanları, birikimleri ne olursa olsun bu camianın bir üyesidirler. Ses vermeleri yaşam belirtisidir., 2008 seçimleri sonrası ilk icraat olarak forumun kapatılmasıyla camianın üzerine serilen ölü toprağını kaldırmak için bir fırsat olabilir. Kişilerin ancak toplumu yönetmeye aday olduğu andan itibaren yazdıkları her şeyi didiklemek, geçmişte yaptıklarını ortaya sermek, kişisel iddia ve tartışmaya kadar varmak sorumluluk ve haktır.

Forumların ortak akıl, ortak hafıza, duygu, düşünce ve amaç birliği oluşturmaya katkıları ve kendisini besleyebilecek bu kökleri kurutan TSF ve onları örnek olan il yönetimlerindeki keyfi, uygulamalar konusunda şimdilik virgül.

Bu başlığa yazanların her birinin, İskender Altındiş’in yazmayı düşündüğü konular gibi, Selçuk .Aydın’ın yazılarının hemen altındaki linke tıklayarak ulaşabileceğiniz blog sayfasında olduğu gibi, yaşama dair, satrançla iç içe bir yaşamın getireceği güzelliklerin peşinde olduğuna kuşku yoktur. Yaşamdan kopuk bir satrancın; lisans, ünvanlı sporcu, hakem, gelir artışı tablolarıyla insanları mutlu edemeyeceği açıktır.

Bu forumda, ve satrancın olduğu her ortamda yaşları, ünvanları, birikimleri ne olursa olsun her ses, hayata dair bizden bir sestir. Para, turnuva, ünvan, ödül özellikle en çok kazanan, en çok vergi veren şeklinde neredeyse en önemli başarı kıstası olarak anılan şirketvâri bir anlayışın hakim olduğu, satrancın yaşamla ilişkisinden kopmuş bir halde duygusuz, heyecansız, bu yüzden bence sportif yönü zayıf ve sağlıksız gidişine karşı bir yaşam belirtisi sesidir bu sesler. Ancak insanlar konuşup kararlara etki edebildikçe bir camia düşünce, duygu ve hedef birliğine sahip olabilir, Çok seslilik aynı amaca daha hızlı yürüyebilme ihtimalini ortaya çıkarabilmesi açısından sevindiricidir.

Benim yazmayı düşündüğüm konu “Asıl kaybeden kim?” olacaktı.

Yine “O” kazansaydı yazmak daha kolaydı. Sonra yazmak üzere biraz beklemek, kaybedenleri anlamaya çalışmak, kaybedenlerin kendilerini anlamalarına zaman tanımak bence şu an en doğrusu. Yenilgi tatmayanlar bunu anlayamayabilirler ancak kaybedenin üzüntüsünü “asıl kaybedenler” iyi anlar.

Önceki gün kaybeden Önce Türkiye’nin adı, sonra Türkiye’nin bir kurumu, sonra bizi temsil eden bizim ailemize mensup kişilerdir. Bu da beni yukarıdaki önem sırasına göre üzer.

Neden Hep “O” kazanıyor konusunda, bu nedenlerle şimdilik noktalı virgül;
Ara
Cevapla


Bu Konudaki Yorumlar
NEDEN HEP "O" KAZANIYOR ? - Yazar: Selçuk Aydın - 16-09-2010, 13:31
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: TUNCAY ŞEN - 20-09-2010, 20:05
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Selçuk Aydın - 21-09-2010, 22:54
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: TUNCAY ŞEN - 23-09-2010, 20:22
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: İskender Altındiş - 24-09-2010, 01:44
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: TUNCAY ŞEN - 24-09-2010, 19:22
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: İskender Altındiş - 25-09-2010, 23:37
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: İskender Altındiş - 25-09-2010, 23:39
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: İskender Altındiş - 27-09-2010, 22:07
vıdı vıdı - Yazar: Selçuk Aydın - 28-09-2010, 20:12
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Eray Selim Er - 28-09-2010, 21:27
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: İskender Altındiş - 29-09-2010, 07:05
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hoca - 02-10-2010, 08:22



Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi