TSF Forumdan 'Nostalji'
#7
Sayın Aydın,
Bizlerden daha deneyimli üstadlarımızın görüşlerini yansıtmalarına olanak verdiğiniz için tekrar teşekkürler.

Ateş Bey'in yazdığı maddeler gerçekten çok önemlidir, üzerlerine söyleyecek lafım yok, çünkü bunlar defalarca yaşanmış ve her seferinde yeni baştan sıkıntıları çekilmiş hadiselerdir.

Sorunuza yönelmek istiyorum, "ne yapılabilir?" konusuna.
Eğitim fakültesini dereceyle bitirmiş 8 yıllık bir İngilizce öğretmeni, antrenörlükte 6. yılını yaşayan ve oyunculuk düzeyi "orta" olarak addedilebilecek biriyim.

Bir eğitimci olarak "kritik yaş" kavramını açıklama zorunluluğu hissediyorum.
Kritik yaş spor, sanat ya da benzer beceriler isteyen özel bir alanda maksimum düzeye gelebilmek için belli bir yaş sınırına kadar gösterilmesi gereken performans düzeyini ifade eder.
Uzmanlık alanımda örnekleyeyim: Kabul edilen ortalamaya göre bir insan, 12 yaşına kadar bir dili "edinir". 12 yaşından sonra ise "öğrenir". Edinmekle öğrenmek arasında ise oldukça büyük farklar vardır çünkü bir dili edinmiş insan onu rahatlıkla kullanabilir ve hatta isteği doğrultusunda şiveli konuşabilir. Oysa öğrenmiş insan, ne kadar maruz bırakılırsa bırakılsın, sadece ihtiyacını giderecek kadar o dili kullanır. Telaffuzu alsa "yabancı" düzeyini geçemez ve en basit dil işlevlerini bile ancak üzerinde "kafa yorarak" gerçekleştirir. Yani dil ediniminde kritik yaş 12'dir.

Sporda da bu böyle kabul edilir. Örneğin 13 yaşındaki çocuğunuzu gidip futbolda sağlam bir altyapıya kaydettiremezsiniz. Çok özel yetenekleri yoksa büyük olasılıkla size "Yaşı geçmiş." cevabını vereceklerdir. Eskiden değildi, ama artık böyle.

Satranca dönersek, bu konuyla ilgili yapılmış bilimsel bir çalışmaya rastlamadım. Bildiklerim kendi gözlem ve çıkarımlarıma, ayrıca benden kıdemli ve bilgili antrenör üstadlarımla yaptığım sohbetlere dayalıdır.

Bilimsel bir cevtel yok ama yaşla ELO arasında kurulabilecek bir orantı, sanırım daha net bir fikir verebilir.

Bu bilgilerden yola çıkarak nasıl hareket edebilirsiniz, ne yapmalısınız:
1. Veli olarak hedefinizi belirlemelisiniz. Çocuğunuz güzel bir hobi kazanmış mı olsun, turnuva satranççısı olarak mı yetişsin. Öncelikle bir veli olarak bunun kararını vermek durumundasınız. Hobi olarak sürdürmesini istiyorsanız gerisini okumanıza gerek yok. Bence bu durum asla emeklerin boşa gitmesi değildir, dolayısıyla "soğuk su" benzetmenize katılamayacağım. Satranç konusundaki hiçbir emek boşa gitmez, gitmemiştir.
2. Turnuva satranççısı olması yönünde bir karar aldıysanız profesyonel ve üst seviyede bir antrenöre danışmanızda ve yolu bu şekilde çizmenizde yarar var. Danışmak maliyetli bir iş değildir, antrenmana benzemez. Ne mutlu ki üst seviyedeki antrenörlerimizin hepsi etik değerlere sahip kişilerdir ve sizlere bu konuda azami ölçüde yardımcı olabilirler.
3. Çocuk belli bir kotayı tamamlayamadıysa ve antrenörünüz bunu cesurca ifade ettiyse sizin deyiminizle "soğuk su" benim deyimimle "asla karşılıksız kalmayacak emek" varyantı devreye giriyor. Durum böyleyse yazının kalanını okumaya gerek yok. Antrenörünüz bu çocukta birşeyler görüyorsa okumaya devam.
4. Turnuva satranççısı yetiştirmek konusunda ısrarcıysanız veli olarak yine devreye girmeniz ve belli bir çıta koymanız gerekiyor. Somut hedefler belirlenmeli ve bunlara ne ölçüde ulaşıldığı objektif bir şekilde ortaya konmalıdır. Örn: İl kategorisi Yaş Grupları turnuvasında birincilik hedefleniyorsa ve sonuç yirmincilikse bunun performansla mı, yoksa beceriyle mi ilgili olduğu konusunda danışma hizmetine başvurulabilir. Ya da Türkiye Yaş Gruplarında gereken hedef tutturulmuştur, olumlu dönütler alınıyordur, işte orada profesyonel antrenman devreye girebilir.
5. Maddi olanağınız varsa çevrenizdeki profesyonel antrenörlerin en yüksek ELO'lusuna gidiniz ve çocuğunuzun başarılarını izleyiniz. Ayrıca yazının geri kalanını okumayınız.
6. Maddi olanağınız yoksa (ki olması çok büyük bir şans, halkın büyük bir çoğunluğunun sahip olmadığı bir lütuftur) çocuğunuzun kendi kendine öğrenme becerisini geliştirecek düşünce sistemini benimsetmek, bir veli olarak yine sizin en büyük sorumluluğunuzdur. Şimdi çok önemli bir şey söyleyeceğim: Hatalarını tekrarlamamayı öğretebiliyorsanız çocuğunuza en büyük faydayı sağlamış oluyorsunuz. Sadece bu bile büyük bir kazanım, ileriye doğru atılmış sağlam bir adımdır.
7. Gerisi çocuğunuzun hırsı, özeleştiri becerisi, yarışma duygusu, bilişsel kapasitesi ve motivasyonu ile alakalıdır. Çalışmayla bütük bir ölçüde yükseltilebilirler, ama belli bir çıtayı aşamayacakları gerçeğini akıldan çıkarmamak gerek.

Umarım bir yol gösterebilmiş, fikir verebilmişimdir.

Sevgi ve saygılarımla,
Oktay ERTAN
Ara
Cevapla


Bu Konudaki Yorumlar
TSF Forumdan 'Nostalji' - Yazar: Selçuk Aydın - 22-12-2010, 11:24
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Oktay ERTAN - 22-12-2010, 12:03
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Selçuk Aydın - 23-12-2010, 12:14
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: bahtiyar - 23-12-2010, 14:20
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Ayhan Mansız - 23-12-2010, 23:48
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Oktay ERTAN - 24-12-2010, 23:22
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Selçuk Aydın - 27-12-2010, 12:59
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: bahtiyar - 27-12-2010, 13:14
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Selçuk Aydın - 28-12-2010, 15:33
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Ateş Ülker - 28-12-2010, 17:51
Grandmaster Illya Nyzhnyk !! - Yazar: Selçuk Aydın - 30-12-2010, 14:32
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Oktay ERTAN - 02-01-2011, 15:36
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Ayhan Mansız - 02-01-2011, 16:52



Konuyu Okuyanlar: 2 Ziyaretçi