Piramidin üstüne bakmayı alışkanlık haline getirdik.
#4
Yeni kuşaklar özgürlüğü seviyor. Yeni kuşaklar dünyaya açılmayı seviyor. Bilgiye kısa sürede ulaşmaya alıştılar. Hareketliler, enerjikler. Günceli takip edebiliyorlar. Küçük bir eksiklikleri var. Kopyacılığı da seviyorlar (hepsi değil tabi). Yeterince üretici değiller (hepsi değil tabi).
Üretici olmaları için gözlerinin önünde daima örnek alabilecekleri önderlerin olması gerekir.
Önderler yok.
Veya yok ediliyorlar.
Piramidin tepesi yok bizde, istediğin kadar piramidin tabanını oluşturmaya çalış. Özgürlüğü seven yeni nesil piramidin tepesine ne yapıldığını farkederse başladığı yola devam etmez. Yönünü çevirir başka yola. Piramidin tepesi ve heryeri birbirini tamamlayan unsurlardır. Hiç birisinden vazgeçilemez.

Naim Süleymanoğlu’nu hatırlarsınız. Ondan önce halterde Türkiye’nin esamesi okunurmuydu ? O geldikten sonra ne oldu ? Halterde Türkiye çağ atladı herhalde. Hem erkeklerde ve hem kadınlarda. Bir şey yapıldı o zaman. Önemli bir şey. Tüm medyada müthiş bir reklam yapıldı. Çocuklar, gençler bu reklamdan etkilendiler, kendilerini Süleymanoğlu gibi güçlü, kuvvetli hissettiler. Ve haltere soyundular. Ondan sonra gelsin Avrupa ve dünya şampiyonalarında altın madalyalar. Olayın tetikleyicisi, ateşleyicisi Süleymanoğlu idi. Fakat tabii ki, daha sonraki başarıların altında yatan sadece bu değildi. Profesyonel bir organizasyon bünyesindeki profesyonel çalıştırıcılar, antrenörler. Bu antrenörler ki, gelecek kaygısı, geçim dertleri yok. Onların yaşam amacı ve geçim kaynağı olmuş halter.

İlk önderler olmadan, tetikleyiciler olmadan çıta yükseltilemez ve aşılamaz. Olmazsa olmazdır bu. Tüm spor dallarında gerçek budur. Satranç yönetimi geçmişdeki ve yaşayan yerel önderlere sahip çıkmalı. Onların reklamını yapma yollarını arayıp bulmalı. Onların hayat hikayeleri anlatılmalı. İlginin onların üstünde yoğunlaşması sağlanmalı. Bunun için satranç yönetimi kabuğundan sıyrılarak medyaya açılmalı, onu kullanabilmeli. Gazetelerde, dergilerde, web sitelerinde, forumlarda, yorumlarda binlerce kere soyut bir şekilde “satranç zekayı artırır, şuna buna faydası olur” de, işe yaramaz. Fakat medyada bir kere, bir satranç ailesinin hayatından bahset, mutlu ve güleryüzlü hallerini göster, yeter.
Bu anlamda, satranç yönetimimizin reklam organizatörleri var mı acaba ? Türkiye’ye Carlsen getirilmeli, Anand getirilmeli. Reklamları yaptırılmalı. Satranç yönetiminin kısa ve uzun hedefleri arasında var mı acaba ?

Sonra ?
Sonra, profesyonel çalıştırıcılar, antrenörler istihdam edilmeli. Bu antrenörlerin geçim sıkıntıları olmaması için, kendilerini tamamen satranca adamaları için sürekli ve tatminkar maaş bağlamanın yolları aranıp bulunmalı. Fakat bu antrenörler başarısızlığı ispatlanmış antrenörler olmamalı. Türkün dilinden ve halinden anlayanlar olmalı. Fatih Terim gibi, Şenol Güneş gibi. Oyuncuları gol yiyince ölürmüşçesine kendini kahreden, gol atınca dünyalar onun olmuşçasına çocuklar gibi sevinen. Böylesi antrenörler elinde, piramidin tepesini kendilerine örnek ve hedef alan gençler buğdayken un olur. Un olur hamur. Pişer zamanla. Gün gelir helva olur.
Ara
Cevapla


Bu Konudaki Yorumlar
yerel dinamikler - Yazar: Cengiz Keleş - 28-02-2013, 13:44
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Feti - 28-02-2013, 23:12
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: MuzafferŞekerli - 01-03-2013, 08:30



Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi