Rakamlarla Satranç
#1
Bu derleme İnternette bulunabilecek olup, içinde kayıt altına alınmış çok fazla sayıda turnuva ve çok fazla sayıda oyun olan malum mega veri tabanlarının analiz edilmesi sonucu elde edilmiştir. Dolayısıyla da içinde 1600 ELO’dan düşük rating sahibi kişilerin oyunlarının sayısı oldukça azdır. Bu da sadece güçlü oyuncularla ilgili istatistik üretilebilmesine neden olmuştur. Yeni başlayanları veya zayıf oyuncuları da kapsaması elbette daha iyi olurdu. Ama nihayetinde veri veridir ve elde edilecek istatistiki sonuçlar her zaman kıymetlidir.

Amaç; öncelikle oyunlarla ilgili istatistiki veri elde edebilmektir. Her konunun istatistik analizi yapıldığında o konuyla ilgili bazı bilgiler açığa çıkar. Mesela NBA ile ilgili inanılmaz ayrıntılı istatistikler yayınlanmaktadır. Bu da kişilerin fark edemedikleri bazı durumların ortaya çıkmasına ve NBA hakkında daha gerçekçi yorumlar yapılabilmesine olanak vermektedir. Satrançla ilgili bu tür istatistik çalışma sayısı yeterli değildir. Bu derlemenin bu konuda yapılmış az sayıda çalışmadan biri olduğunu sanıyorum. Amaç sadece farklı bakış açılarıyla satranç oyunlarını analiz etmek ve rakamsal veriler elde etmektir. Sonuçta elde edilen veriler satrancın tarihi akışı içinde nasıl bir gelişim veya değişim izlediğini ortaya çıkarabilir. Belki, hepsi de zaten bilinen konuları rakamsal olarak teyit etmekten öteye gidemez. Bunu grafikleri okuyunca göreceğimizi düşünüyorum.

Son yıllarda hem ulusal hem de uluslararası İnternet sitelerinde dikkat çekecek şekilde “satranç bitmiştir”, “heyecanını kaybetmiştir”, “sıkıcı bir oyun haline gelmiştir” gibi yorumlar yapıldığı gözlenmektedir. Hatta bu tür yorumların bir kısmını çok üst seviyede bu oyunda ustalaşmış kişiler dile getirmektedirler. Hatta daha da ileri gidip oyunun kurallarını ve hatta taşlarını değiştirmeyi öneren büyük ustalar bile olmuştur. Mesela Capablanca yeni bir taş cinsi dahil etmeyi önermiş, Fisher oyunun açılış teorisi yüzünden tıkandığını iddia edip açılış diziliminin değiştirilmesini önermiş. Kasparov da Fisher’in önerisinin büyük ölçüde doğru olduğunu ve fakat bazı dizilimlerin uygun olmadığını görerek geliştirilmesi ve geliştirilmiş haliyle uygulanması gerektiğini önermiş. Bilinmelidir ki değerlendirmenin sonucunda “satranç zaman içinde iyiye ya da kötüye gitmiştir” yargısına ulaşmak, çıkış noktası olmamıştır. Ama bu derlemede elde edilecek grafikler sonuçta bu tür değişiklik çağrılarının, “satranç kötüye gidiyor” gibi önermelerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığını ortaya çıkarması bakımından da dikkate değer olabilir. Elde edilen veriler ışığında zaten varlığı kabul edilen bazı gerçekler ortaya çıkmaktadır. Bu gerçekler satrancın bugünü ve yarını için alınması gereken bazı kararlara ışık tutma kapasitesi bakımından önemlidir. Bazı sonuçlar malumun ilanı olsa da bazı sonuçlar daha önce dikkat edilmemiş hususları işaret edebilir, bu da en azından ilginç bulunarak okunmaya değerdir.

Bu başlıkta paylaşacağım veriler hiçbir işe yaramasa da en azından; sıklıkla tartışılan, “satranç artık sıkıcı bir oyun olmaya başlamıştır” kabullenişine az da olsa ışık tutacağını düşünüyorum. Gerçekten de sıkıcı olmaya başladı mı? Neden sıkıcı olmaya başladığı düşünülüyor? Her spor dalında gözler hep en tepedeki oyuncularda ve onların oynadığı oyunlarda olur. Satrançta da bu öyledir. En tepedeki oyunlarda heyecanlı maçlar yapılamıyorsa, beraberlik sayısı çok artmışsa bu yargı doğru kabul edilebilir. Peki gerçekten de durum böyle midir? Artık agresif oyun oynanmıyor mu? Daha mı uzun sürüyor maçlar, daha mı çok beraberlik yapılıyor? Hepsini aşağıda göreceğiz.

İlginç bir çelişkiyle başlayalım yazıya. İlk hamleler oynandığında tahtada oluşabilecek olası pozisyon sayısı 400’dür. Yani tam 400 farklı konuma ulaşmak mümkündür. İkinci hamleler yapıldığında tahtada tam olarak 197.742 farklı pozisyon oluşabilir. Üçüncü hamleler yapıldığında tahtada oluşabilecek olası pozisyon sayısı 121.000.000’un üzerindedir. Bu derleme için kullanılan toplam oyun sayısı sadece milyonlarla ifade edileceğine göre (on milyon bile değil nitekim) ikinci ve üçüncü hamlenizde yapacağınız tercih dünyada daha önce hiç kimsenin oynamadığı bir pozisyon olabilme olasılığı son derece yüksektir. Tüm bu gerçeğe rağmen nasıl olur da hep aynı hamleler oynanır ve bu kadar büyük olasılıklar barındıran bir oyun “sıkıcı” olmaya başladı diye nitelendirilebilir? Oyunun tartışmasız en önemli ustalarından olan Capablanca ve hatta Fisher, günümüzden uzun yıllar önce nasıl olur da alternatif oyunlar veya kurallar önerirler? Onların bile satrancın “tükendiğine” dönük fikirler üretmesinin ve alternatif kurallar önermelerinin nedeni nedir. Daha üçüncü hamlede 121 milyon küsür olası konum oluşan bir oyun için bu mantıklı mıdır? Bu nasıl bir çelişkidir? Özellikle açılışları incelerken göreceğiniz “DİĞER AÇILIŞLAR” alanının büyüklüğünü gördüğünüzde bu çelişkiyi hatırlamanızı özellikle rica ediyorum.

Kabul etmek gerekir ki usta oyuncular artık “açılış teorisi”nin ötesine geçmişlerdir. Satranç oyuncuları artık “daha iyi ezberleyen kazanır” algısına sahip olmuştur. Çünkü üst seviyede oyun sonucunu artık açılışın ilk on onbeş hamlesinde yapılacak minicik bir tercih hatası belirler hale gelmiştir. Ben şahsen büyük ustaların “açılışı ezberlemeyin, fikri öğrenin” demeleri ile aslında şunu söylemek istediklerini düşünüyorum: “açılışı hamle hamle ezberlemeyin, ama konumdaki taş yerleşiminin sağlayacağı avantajı ya da dezavantajı ezberleyin”. Hamleleri ezberlemeyin demek bunu söylemenin başka bir yolu sanki. Zira açılışta bir taşın olması gereken yere bir hamle erken yerleştirilmesinin doğuracağı sonucun “oyunun kaybedilmesi” olabileceğini hepimiz biliyoruz. Sonuçta öyle ya da böyle bir şeyleri (hamleleri, konumdaki fırsatları veya konumdaki zaafiyetleri) ezberlemeden (birileri buna itiraz edip –öğrenme- kelimesinin daha geçerli olacağını haklı olarak iddia edebilir) çok ileri gidilemeyeceği aşikârdır. Üst seviye oyunlarda açılışta kaybedilen bir piyon ya da açılışta kaybedilen bir pozisyonel durum (kötü taş yerleşimi gibi, savunmada oluşacak hafif bir zayıflık gibi) çoğunlukla oyuna mal olur. Bu da büyük ustaların açılış teorisine neden bu kadar uzun zaman harcadıklarının açıklaması olarak kabul edilebilir. Ben klasik Sicilya açılışı oynarken zamanında beyaz filimi doğru kareye çekmezsem oyunu kaybedebileceğimi öğrenmeye, fili ne zaman çekmem gerektiğini anlamaya çalışırken büyük ustalar “artık klasik Sicilya oynarsam kesinlikle oyun beraberliğe gider, o zaman ya klasik Sicilya oynamamalıyım ya da bir yenilik yapmalıyım!” noktasındadır.

Hal böyle olunca da beraberlik sayısı “üst seviye oyunlarda” ciddi oranlara ulaşmış durumdadır. Grafiklerde göreceksiniz. Beraberlik sayısı bu kadar yüksek olunca da genel seyirci açısından satranç oyunları bir aşamadan sonra artık “sıkıcı” gelmeye başlamaktadır. Nerde o eski fedalar, on beş yirmi hamlede biten büyük usta oyunları? Eskide mi kaldı? Evet maalesef öyle. Grafiklerde göreceğiz.

Cevabı aranan sorular on sekiz madde altında incelenecek. Şimdi sırayla incelemeye başlayabiliriz:

0-Veri setinin yıllara göre dağılımı nedir? (Biz yazılım dünyasında her şeyi birden değil de sıfırdan başlatmaya meyilliyiz nedense!?)
00-AnalizEdilenOyunlarinYillaraGoreDagilimi.png
Bu güne kadar kaydedilmiş oyunların kaç tanesi hangi yıla aittir? Bu sorunun cevabı geçmiş ile günümüz arasında yapılan kıyaslamayı daha doğru anlamamıza yardımcı olacaktır. Hep eski oyunları analiz etmek yanlış olacağı gibi hep yeni oyunları analiz etmek de yanlış olacaktır. Elimizdeki verinin yıllara göre dağılımı ne kadar dengelidir bunu görmemiz gerekir. Grafikten göreceğiniz üzere eldeki verinin çok büyük bir kısmı son elli yıla aittir. Bu grafik sonraki grafikleri okurken hep aklımızda olmalıdır. Zira yıllara yaygın olarak değişimi analiz edilen veri setinde eski yıllardaki veri sayısı yeni yıllara göre daha azdır.

1-Bu güne kadar kaydedilmiş bu kadar çok oyunda oyuncuların ELO dağılımı nedir?
01-AnalizEdilenVeriEloDagilimi.png
Hep aynı aralıkta ELO sahibi kişilerin analiz edilmesi sağlıklı veri elde etmemizi engeller. Veri setinde dengeli bir dağılım mevcut mudur? Bu grafikte görüleceği üzere kaydedilen oyunların çok büyük bir çoğunluğu ünvanlı oyunculara aittir. Bu da aslında oyunun tamamı için yorum yapılmasını ufak da olsa engelleyen bir durumdur. Ünvansız olan milyonlarca oyuncunun oyuna bakışını, oyun algısını ve oyundaki tercihlerini analiz etmemize olanak vermemektedir. Bu yazıda elde edilen ve yorumlanan veriler bu bilgi ışığında ele alınmalıdır. Çıkarımlar hep ünvanlı oyuncuların durumu açısından kabul görmelidir.

2-Her bir turnuva için turnuvaya katılan en zayıf ve en güçlü oyuncular arasındaki ELO farkı nedir?
02-TurnuvalardakiEloFarklari.png
Bu fark rakamına göre turnuva adedi dağılımı nasıl oluşmaktadır? Yani özetle oynanan turnuvalarda ELO farkına göre dağılım nasıldır? (Burada asıl cevabını bulmak istediğimiz soru “zayıflarla güçlüler ne oranda aynı turnuvada karşı karşıya gelmektedirler?” Ne önemi var demeyin, önemi var elbette.) Grafikten anlaşılacağı üzere ünvanlı oyuncularla ünvansız oyuncuları ya da güçlü oyuncular ile nispeten oldukça güçsüz sayılabilecek güçteki oyuncuları karşılaştıran oyun sayısı son derece azdır. Bu da kalabalık turnuvalarda tercih edilen İsviçre sistemi nedeniyle doğal bir durumdur aslında.

3-Şimdi ilk önemli sorunun cevabını arıyoruz. ELO farkı oyunlarda oynanan hamle sayısını ne oranda etkilemektedir?
03-EloFarkiVeHamleSayisiIliskisi.png
Çok güçlü oyuncular oyunu pat küt hemen bitirir mi? Mesela 1600 ELO’lu biri ile 2000 ELO’lu biri oynadığında ortalama kaç hamlede maç bitmektedir, 1600 ile 2400 oynadığında hamle sayısı ortalama kaç olmaktadır. Yani özetle ELO farkı ile maçta oynanan hamle sayısı arasında korelasyon var mıdır? Varsa nedir? Grafiğe göre ciddiye alınması gereken oranda bir korelasyon görülmektedir. Ama yine de oyuncular arasında 400 ELO fark bile olsa oyun yaklaşık ortalama 35 hamleye kadar devam etmektedir. İlk sonuç: Güçlü olanlara karşı zayıfların direnme süresi her zaman daha azdır. Bu zaten bilinen bir gerçek. Ama şunu görebiliyoruz ki 2400 ELO’lu bir oyuncu 2000 ELO’lu bir oyuncuyu onbeş yirmi hamlede pes ettiremiyor (genellikle).

4-Diğer önemli bir soru; ELO farkı oyun sonucunu ne oranda etkilemektedir?
04-EloFarkiVeOyunSonucuIliskisi.png
Oyuncular arasındaki ELO farkı 10 iken sonucun (kazanç/beraberlik/kayıp) dağılımı ile fark 100 olduğundaki dağılım nasıldır? Hatta ELO farkı 400 olan iki oyuncu arasındaki maçlarda güçlü olanın kazanma oranı nedir? Özetle ELO farkı ile oyun sonucu arasındaki korelasyon nedir? Bu grafik bize bu sorunun cevabını net olarak vermektedir. Oyuncuların ELO’ları denk ise güçlü olanın kazanma şansı %50 iken ELO farkı 400 civarındayken güçlü olanın kazanma oranı %90’ın üzerine çıkmaktadır. Grafikteki mavi alan oyunların %95’lik dilimini ifade eder. 

5-Oyuncuların ortalama ELO’suna göre ilk hamle avantajı ne şekilde değişmektedir? 
05-EloVeIlkHamleAvantajiIliskisi.png
Yani ortalama ELO’su 1600 olan iki oyuncunun maçında beyazla oynayan taraf avantajını ne oranda koruyabilmektedir, buna karşılık ortalama ELO’su 2500 olan iki kişi arasındaki oyunlarda bu avantaj nasıl korunmaktadır? Özetle; beyazlarla oynamak gerçekten de bir avantaj mıdır ve ELO yükseldikçe avantaj olmaya devam edebilmekte midir? Grafikte sadece beraberlik harici sonuçlanan oyunlar değerlendirilmiştir. Buna göre zayıf oyuncularda beyazla başlama avantajının o kadar belirgin olmadığını söyleyebiliriz. Ancak güçlü oyuncularda bu avantaj belirgin şekilde kullanılabilmektedir.

6-Bu önemli bir soruya ışık tutabilme kapasitesi bakımından önemli bir madde. ELO’ya göre oyunlarda kazanç/kayıp/beraberlik oranı nedir?
06-EloyaGoreKazancKayipOranlari.png
Zaman (yıl) kıstası olmaksızın veritabanındaki tüm oyunlarda hangi ELO aralığında (bundan kastedilen oyuncuların ortalama ELO’sudur) %kaç beyaz kazanır, %kaç siyahlar kazanır ve %kaç beraberlik olur? Bu grafik oyunların üst seviyede gerçekten de sıkıcı olup olmadığını gösterebilir. 2600 ELO seviyesindeki oyunların yaklaşık yarısının berabere bittiğini görebiliyoruz. Şahsi fikrim bu oranın kabul edilebilir olduğudur. Yani 2600 ELO seviyesindeki oyunların %80’i berabere bitse bu kabul edilemez olabilir ama yarısı berabere bitiyorsa bu normal karşılanmalı. Neden “oyun artık sıkıcı olmaya başladı” gibisinden yorumlar yapılmış bilmiyorum. Bence gayet normal bir oran var. Grafikte açıkça görebiliyoruz bunu. Bu grafikteki sonuçla ilgili ilginç olan tek bir nokta var bence; o da 1600 seviyesinde %20 beraberlik yapılırken 1700 seviyesinde beraberlik oranının düşüyor olması. Bu minik ayrıntı daha detaylı bir incelemeyi hak ediyor. Bu maddede incelenen hususun 9.maddedeki konu ile birlikte ele alınması ayrıca yararlı olacaktır.

7-Bir diğer önemli sorunun cevabını bulmaya çalışalım. Yıllar geçtikçe oyunlarda oynanan ortalama hamle sayısında artış var mı?
07-OyunlarYillarIcindeUzuyorMu.png
Oynanan oyunların ortalama/minimum ve maksimum hamle sayıları nedir. Yıllar içinde oyunlardaki hamle sayılarından her yıl için ayrı bir çan eğrisi elde edilse yıllara göre bu çan eğrisinin değişimi nasıl görünür? Özetle; yıllar içinde oyunlardaki hamle sayıları artıyor mu kısalıyor mu yoksa değişmiyor mu? Not: Çan eğrisinde mavi alan oyunların %95’inin dağılımını gösterir. Minimum %2,5 ile maksimum %2,5 göz ardı edilmiştir. Grafiğe göre klasik dönemde ve soğuk savaş yıllarında oyunun daha hızlı oynandığını gözlemleyebiliyoruz. Ancak net bir şekilde görülen şey 2000’li yıllardan sonra oyunlarda ortalama hamle sayılarının göze batacak şekilde artmış olduğudur. Yani 2000’li yıllarda oyun artık hamle sayısı bakımından uzamıştır diyebiliriz. Bunda bilgisayarların yardımıyla çok hızlı ilerleme kaydeden açılış teorisinin etkisinin olduğunu düşünebiliriz.

8-Beyazlarla oynayanların daha fazla oranda kazandıkları doğru mudur? 
08-BeyazlarAvantajliMidir.png
Zaman içinde bir değişim yaşanmış mıdır? Bu grafik beraberlikler hariç tutularak elde edilmiş. Fisher satrancı ya da Capablanca satrancı buna çare midir? Asıl soru; bir çare gerekli midir? Bu grafiğin bize söylediği tek bir şey var, yıllar içinde beyazların kazanma oranında gözle görülür bir değişiklik yoktur. Ama yıllar içinde kazanç/kayıp olasılığı daralmıştır. Bunu zaten beraberliklerin artması durumunu gösteren grafikten de görmüştük. Bu da aynı verinin çapraz teyidi olarak görülebilir. Sonuç: Beyazlarla oynamanın bir avantaj olduğu doğrudur, ama bu tarih içinde ciddi bir değişiklik göstermemiştir.
 
(DEVAM EDECEK)
Abdulkadir Bener
Cevapla


Bu Konudaki Yorumlar
Rakamlarla Satranç - Yazar: abdulkadirbener - 20-03-2016, 13:16
RE: Rakamlarla Satranç - Yazar: abdulkadirbener - 20-03-2016, 13:16
RE: Rakamlarla Satranç - Yazar: Miyazaki - 20-03-2016, 21:18
RE: Rakamlarla Satranç - Yazar: Oktay ERTAN - 21-03-2016, 21:30
RE: Rakamlarla Satranç - Yazar: abdulkadirbener - 23-03-2016, 21:18
RE: Rakamlarla Satranç - Yazar: Oktay ERTAN - 23-03-2016, 21:58



Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi