STAUNTON, KASPAROV, ANAND VE DSM
#32
Ünlü Türk hükümdarı Timur’un (1336 – 1405), usta bir satranç oyuncusu olduğu, tarihçi Ahmet İbn-i Arap Şah ve kimi diğer tarihçiler tarafından kayda geçirilmiştir. Kaynak olarak, Timur’u detaylıca araştırmış birkaç yazarın kitabından alıntı yaptım:

Timur’u detaylıca araştıran yazar Justin Marozzi, kitabında şöyle der: “Hüküm sürdüğü 35 yıllık sürede ordusuyla katılmış olduğu savaşlarda yenilgi yüzü görmemiş olan hükümdar Timur (Demir), ordularını zaferden zafere koşturmakta ne kadar ustaysa, satranç tahtasındaki taşları oynatmakta da o kadar ustaydı; soğukkanlı hesaplamaları, cüreti ve oyun hakimiyeti, o devrin en büyük satranç ustalarını yenmesini sağlamıştı. Tarihçi Arap Şah, Timur’un satranç oyununda da rakibi bulunmadığını yazmıştır. Arap Şah, Timur’u şöyle tanıtmaktadır: ‘Zekasını bilemek için düzenli olarak satranç oynardı; bunun tahtası 11x10 kareden oluşur, iki deve, iki zürafa, iki bekçi, iki top, bir vezir ve birkaç fazla taş daha ilave edilirdi. En zor oyunlardan biri olan bu oyun, Timurlenk satrancı olarak bilinirdi’.

(Timur) Olayları çok iyi tartar, bir bakışta meselenin özünü kavrardı; en ufak bir işareti, belirtiyi kaçırmamaya idmanlıydı; ne safsataya aldanır, ne dalkavukluğa geçit verirdi. Yalanla gerçeği, şaşmaz biçimde birbirinden ayırt ederdi ve samimi bir öğüdü, sahte bir iltifattan ayıracak kadar zekiydi. Av için yetiştirilmiş bir atmaca gibiydi, bu yönleriyle bir yıldız gibi ışıl ışıl parlıyordu.” (1)


Yazar ve tarihçi Harold Lamb ise, “Emir Timur” adlı kitabında, Timur’un satranççı yönünü şöyle tasvir ediyor: “Dışarıdan bakınca sakin görünen ve O’nun bu dış sükunu bir insanın kendi kaderinin seyircisi olduğu gibi düşünülebilirdi. Fakat Timur, kadere teslimiyet gösterenlerden değildi. Gönlünde bir alem kaynıyordu, içi cevabını bulamadığı birçok soruyla kaynıyordu. Geceleri saatlerce satranç tahtasının önünde, küçük süvarilerini, fildişinden kalelerini ve fillerini haneden haneye aktarıyor; hem de çoğu zaman bu satrancı yalnız başına, kendi kendine oynuyordu. Biriyle oynadığı zaman daima karşısındakini mat ediyordu. Ama, hakkıyla mat, öyle subayların kendisine nezaket ve hoşa gitmek için yenilmeleri şeklinde mat değil… Satrançtaki bilgisini kuvvetlendirmek için kendine, normalin iki misli haneli ve iki misli takımla oynanan yeni bir satranç tahtası yaptırdı. Bu çok daha karışık olan yeni satranç tahtasının üzerinde yeni tertipler, oyunlar ve kombinezonlar bulmaya çalışıyordu. Beş yaşında olan Cihangir de babasının yanında halıya oturmuş, kara gözleriyle, babasını bu kadar uğraştıran ve O’nun bütün dikkatini kendi üzerine çeken bu garip ve parlak oyuncağın mütemadiyen değişen hareketlerini, fillerin, atların, şahların, kalelerin durmadan yer değiştirişlerini seyrediyordu.” (2)

“Rivayet edilir ki; Timur satranç oynarken, şah-kale manevrası yaptığı bir sırada, oğlunun doğduğu haberini alınca, oğluna ve yeni yaptırttığı bir kente “Şahruh” (Farsça, şah-kale anlamındadır) adını vermiştir.” (3)

Timur’un en küçük oğullarından biri olan Mirza Şahruh (yönetimi: 1405 – 1447), Timur hanedanlığının ikinci hükümdarıdır.

Alıntı yapılan kaynaklar:

(1) Timurlenk – Justin Marozzi – Yapı Kredi Yayınları (sayfa 108, 110, 111)
(2) Emir Timur – Harold Lamb – İlgi Yayınları (sayfa 91, 92)
(3) Temel Satranç Kılavuzu – Richard Roberts – Evrim Yayınevi (sayfa 7)
Ara
Cevapla


Bu Konudaki Yorumlar
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 02-12-2008, 11:32
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 02-12-2008, 11:37
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 02-12-2008, 12:01
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 02-12-2008, 12:04
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Mehmet Ali Kuseyri - 03-12-2008, 13:10
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 03-12-2008, 17:14
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Mehmet Ali Kuseyri - 03-12-2008, 22:35
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 04-12-2008, 00:21
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 04-12-2008, 07:56
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: drtuncaysen - 04-12-2008, 13:31
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Mehmet Ali Kuseyri - 04-12-2008, 14:28
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 04-12-2008, 15:15
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Şevki Hacıoğlu - 04-12-2008, 20:04
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 04-12-2008, 20:52
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 05-12-2008, 11:28
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: şehmus damar - 05-12-2008, 12:51
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: şehmus damar - 05-12-2008, 23:25
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Mehmet Ali Kuseyri - 06-12-2008, 01:58
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 06-12-2008, 01:58
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 06-12-2008, 02:16
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Mehmet Ali Kuseyri - 06-12-2008, 11:16
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: şehmus damar - 06-12-2008, 13:18
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Emine Alpaslan - 27-12-2008, 17:39
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Emine Alpaslan - 27-12-2008, 17:51
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: İskender Altındiş - 27-03-2009, 15:01
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: İskender Altındiş - 27-03-2009, 15:05
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: İskender Altındiş - 27-03-2009, 15:07
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Mehmet Ali Kuseyri - 27-03-2009, 20:52
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Mehmet Ali Kuseyri - 27-03-2009, 21:22
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: İskender Altındiş - 29-03-2009, 13:33
Timur ve Satranç - Yazar: Şevki Hacıoğlu - 29-03-2009, 15:16
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Mehmet Ali Kuseyri - 29-03-2009, 19:48
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 02-04-2009, 08:14
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Mehmet Ali Kuseyri - 02-04-2009, 12:33



Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi