Bol Kaynaklı Yazı
#1
Kaynak:http://turkiyesatrancforum.com/forum/viewtopic.php?t=557

Ben Sayın Ufuk Tuncer'in milli takıma alınmaması için bazı nedenler yazacağım, bunlardan bazılar TSF'de haber olmamasını da açıklar umarım:

1.Gençlere yatırım yapılacak..35 yaşında ilk normunu alan birisine yatırım yapmaktansa Mustafa Yılmazlar, Vahap Şanallar tercih edilecek.

2.Sayın Tuncer olimpiyatlarda milli takımımızı desteklemediği gibi(açıkça bastır danimarka vb sloganlar atarak) Sayın Haznedaroğlu'nun norm almasından da hoşnut olmadığını pek çok kez, pek çok platformda dile getirmiştir.

3.Sırf satranç okulu forumdaki aşağıda belirteceğim ifadeleri bile yüz kızartıcıdır:

http://forum.satrancokulu.com/index.php?topic=729.0
http://forum.satrancokulu.com/index.php?topic=758.0
http://forum.satrancokulu.com/index.php?topic=728.0

Kendisi bana göre kesinlikle kötü biri değildir....Kendisi ülkesini sever..Sadece tepkileri amacını aşmıştır ve kırıcı olmuştur.Şahsi kanaatimi de söylemiş olayım...
Ara
Cevapla
#2
Sevgili İbrahim,

Bu arkadaşı Tsf Forum sürecinde de izlemeye çalıştım.

Ben bu arkadaşın yazılarında senin tanımınla "yüz kızartıcı" bir ifade göremedim. Nerede sence bu ifade? Kaldı ki Selim Bey böyle bir ifadeye tavırsız kalmazdı, silerdi.

Arkadaşımızın Türkçe gramer sorunu var. Ben almanca bilirim ve Ufuk arkadaşın yazılarından anladığım kadarıyla, Onun Türkçeyi daha çok Almanca düşünüşle öğrendiğini görüyorum. Yani önce Almanca düşünüyor, sonra Türkçe karşılığını bularak yazmaya çalışıyor ve dili biraz garipleşiyor bize göre. Bu nedenle iletişimde sıkıntılar oluşuyor. Benzer biçimde bizler de Türkçe düşünerek Almanca karşılıklar bularak yazdığımız metinlerde aynı yanlışlara düşüyoruz. Bir dilde iyi bir biçimde yazmak, o dilde o dilce düşünebilmekten geçer. Ufuk arkadaşımız muhtemelen Almanya doğumlu, Türkçeden önce Almancayı öğrenmiş ya da beyni düşünürken önce Almancayı kullanıyor.

Konuşmalarında bizim alışık olmadığımız şekilde bir eleştiri dili olmasına rağmen bunda bir sakınca yok. Bu da yine yaşadığı ülke özelliklerinden biridir. Bizler Almanları biraz soğuk buluruz kendimize göre. Onlar da bize duygusal derler ki bunlar aslında gerçektir. Örneğin verdiğin linklerde Ufuk, Selim beye “bana sorarsaniz siz ancak isinize geleni yapiyorsunuz. simdik bana biri satasiyor bu sizin isinize geliyor.” Demiş örneğin. Türkiye kabullerine göre en ağır sözü bu olmuş. Ancak bu onun alışık olduğu yaşam biçiminde hakaret değildir. Somut bir davranıştır ve düşüncesini iletmekten ibarettir.

Her şeye rağmen kendisi anadilini öğrenip aramıza katılmaya çalışıyor.

Ruhi SU söylerken ağlardık bizler:

Almanya acı vatan
Adama hiç gülmeyi
Nedendir bilemedim
Bazıları gelmeyi

Üçü kız iki oğlan
Kime bırakıp gittin
Böyle güzel yuvayı
Ateşe yakıp gittin

Almanya'ya gitmişsin
Orada evlenmişsin
Tam yedi sene oldu
Evine gelmemişsin

Az çok para yollarsın
Bu para neye yarar
Beş çocukla ailen
Hepisi seni arar

Ruhi Su bu türküden önce bu türküden biraz daha ağır makamda şu türküyü söylerdi:

Gemiler yanaşmaz mı amman Alim
Sandallar dolaşmaz mı hayde de hayde
Sil gözünün yaşını amman Alim
Ayrılan kavuşmaz mı hayde de hayde
Ayrılan kavuşmaz mı

Almanya “acı vatandır”, daha da acılaştırmayalım.
Cevapla
#3
Oyuncuların oyun gücü, turnuva başarılarından önce kişiliği, karakterii federsyona bakışı, siyasi düşüncesi hayata bakışı vs vs gibi unsurlar öne gelmeye başladı.

Suat Atalık hakkında, 'O, siyasi yolu tercih etti' yaklaşımı da bu bakış açısının özeti gibidir.

Kasparov ile Short arasında yapılacak olan Dünya şampiyonası ünvan maçında oyuncuların talepleri ile FİDE nin talepleri arasında çıkan uzlaşmazlık neticesinde FİDE bu oyuncular yerine başka oyunculara ünvan maçı düzenlemişti.
Kasparov ve onun gibi düşünen büyükustalar da başka bir yapılanma kurdular.

o zamanlardan geçen yıl ki bütünleşmeye kadar dünyada 2 ünvanlı şampiyon vardı.

GM ve İM ler sonuçta satranca profesyonel bakış açısıyla yaklaşan kişilerdir.

Kasparov o zaman ki ünvan maçını kurduğu yapılanma bünyesinde oynamakla doğrumu yaptı, yanlış mı yaptı? Bu ayrı bir konudur.

Kasparov ve diğer oyuncular o zaman gerçekten siyasi yol mu çizmişlerdi?

Kasparov çok sonra satrancı bıraktıktan sonra gittiği yol siyasidir.

Şimdi profesyonel oyuncuların oyun gücünden ziyade kişilik yapılarının ön plana çıkartılması subjektif bir değerlendirmedir.

Oyun gücü objektif kriterdir.
Kişilik yapısı değerlendirmeleri ne kadar objektiftir?

Ben Ufuk Tuncer ve Suat Atalık gibi oyuncuları oyun gücü ve başarılarıyla değerlendiririm. Karekterleri kişiliği şumuş bumuş.. çok da ilgimi çekmiyor.
Onları ve onun gibileri camiada tanıma birincin nedenim satranç bilgileri ve başarılarıdır.

Zannediyorum şu sıralar oyunculardan istenen beklenen şey kişilik ve karakter açısından ne kadar olumlu olabildikleri..
Bu da çok subjektif kriterlerdir..

İbrahim Ethem de bu tarz bakış açısını savunur yapıda gördüm.
Yanılıyor muyum?
Ara
Cevapla
#4
Değerli Dostlarım,
Satranç öncelikle hobidir. Ölene kadar oynarsınız. İnsanlar hobileri mutlu olmak için hayata sarılmak için yapar. Satrancı futbol ile karıştırmayın ve GM Korchnoy'u örnek alın. Keşke içimizden 70 yaşında biri GM olsa dünyada sansasyon yaratırdı. Bu o yorgun zihinle başarılması çocuklara oranla çok daha zordur hatta mucizedir. Herkes bir gün yaşlanacak unutmayın. Bu mucizevi başarı bugün çocuklardan daha çok ilgiyi çekerdi bundan emin olabilirsiniz. İnsan olduğumuzu unutmayalım. İnsanların yaşam sevinçlerini umutlarını elinden almayalım. El elden üstündür. Önemli olan adil yarışmalar yönetmeliğidir. Bileği güçlü olan kazanır ve orada oynar gerisi hikayedir.
Sevgi ve saygılarımla
H. Sertaç Dalkıran
hsdalkiran
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi