Yönetim Kurulu Üyelerinin Açıklamalarına Cevap
#1
Kuvay Sanlı TSF internet sitesindeki köşesinden şunları yazmış;


Suat ve Akaterina Atalıklar'la iletişim kurabilme imkanı bulunamamıştır. Bu denenmiştir. Ancak sonuç alınamamıştır.

Devamında, Erşan Gökerman'a bizzat, tüm görüşme davetlerimizi yanıtsız bırakan Akaterina Atalık ile ilgili durumu bütün açıklığıyla aktarmıştım. Kendisinin gene de davetlerimizi sözlü iletebileceğini söylemiştim. Erşan Gökerman bana, 'anladığını' ve görüşme isteğimizi iletmeyi 'deneyeceğini' söylemiştir.

Bu konudaki çabamızın bilgisine sahip olan Erşan Gökerman'a yorumunu yakıştıramadığımı belirtirim.

Saygılarımla

Kuvay Sanlı
.


Kuvay Sanlı çabalarını bildiğim için eleştirmemi yakıştıramadığını söylüyor. Evet doğrudur, Sanlı bana bu teklifi iletti ben de konuyu Suat Atalık'a ilettim. Gerisiyle ilgili direkt bir bilgim yok.Bence konunun Atatürk Memorial turnuvasıyla da direkt bir bağı yok.

Eleştirdiğim nokta kendisi tarafından anlaşılmamış. Buradaki en büyük problem ne yazık ki iletişimsizliktir. Federasyon yetkilileri, ellerinden gelen her türlü kanalı kullanarak dahi olsa Ekaterina Atalık'a ulaşamamış, tüm iyi niyetleriyle zeytin dalı uzattıkları halde rededilmiş olsalar bile görünen tablo açısından hatalıdır. Çünkü biz bunları bilmiyoruz. Ben de bir teklifi bir başkasına iletmekte aracı olduğum için her detayı bilmekle yükümlü değilim.

Benim dünya görüşüme göre doğru olan şudur; Ekaterina Atalık hala TSF'nin kontratlı bir sporcusu ise ki son bilgimiz bu yöndedir, resmi bir şekilde Atatürk Memorial Turnuvasına davet edilir, yanıt olumsuz olursa veya hiç yanıtlanmazsa, kamuoyuna küçük de olsa bir bilgilendirme mesajıyla durum yansıtılırdı. Buradaki resmiyet çok önemlidir. Çünkü bu resmiyet hassaslığı nedeniyle TSF Suat Atalık'a resmi izin yazısı yerine e-maille başvuru yaptığı için ceza vermiştir. Ekaterina sözleşmeli bir sporcu değilse bile, ülkemizin gelecekteki çıkarları adına bu turnuvaya davet edilmelidir. Çünkü bu krumla yapılan sözleşmelerin ardından TSF bu benim sporcum bu benim değil diyemez. TSF tüm Türk Satranççılarının ortak federasyonudur ve sözleşmeleri olsun olmasın haklarını gözetmek durumundadır.

Bizlerin bunları bilmeye hakkı var. Çünkü seçim sürecinde, seçim konuşmalarında ve hatta sonrasında, yönetimin her kademesi tarafından ısrarla ve tekrarla Atalıkların sportif kişilikler olarak son derece önemli sporcular olduğu ve her ikisinin de milli takıma kazandırılmasına çalışılacağı belirtilmiştir. Genel kurul üyeleri bu sözlerden etkilenerek verdikleri oyun karşılığında bu bilgileri hak etmektedir. Elbette ben de, seçimlerde karşı tarafta yer alsam dahi, dört yıllığına genel kurula verilen bu sözlerin takipçisi olabilirim.

Tüm çabalara rağmen sonuç alınamasa dahi, TSF, Avrupa Şampiyonu bir sporcuyu, zamanında yaptığı uygulamalar yüzünden kaybettiyse eleştirilebilir. Eleştiri doğru - yanlış arasındaki net bir düzlemde gidip gelmez çünkü. İçinde, yöntemi, tarzı, vizyonu, evrensel değerleri, şekli, içeriği ve daha bir çok farklı yapıyı barındırır. Ben ya da bir başkası bir uygulamayı doğru da bulsak şeklen de eleştirebiliriz.

Yine bugün Tahsin Aktar beni cahillikle suçlarken, eleştiri konusu olan hiçbir soruya yanıt vermemektedir. Bugün hangimiz FIDE'nin kalan 5 grand prix ayağını nerede düzenleyeceğini ve hangi sporcuların katılacağını biliyor ki? Benim tek okuduğum 2009 yazında geri kalan ayakların yerinin belirleneceği. Tahsin Bey'in yazdıklarından 2400 altında olduğu halde turnuvaya katılan Mamejarova'nın Azerbaycan bu ayaklardan birini düzenleyeceği için geri kalan 5 ayakta da oynayacağı anlamı çıkmaktadır. Buradan aynı şekilde Betül Cemre Yıldız'ın da kalan tüm etaplarda oynayacağı sonucu çıkar ki umalım da öyle olsun.

Davet, Linares turnuvasında olur. Atatürk Memorial turnuvasında olur ve davet tercihleriniz eleştirilebilir. Türkiye Birinciliğine katılmak yasal bir haktır. Cezası bulunmayan ve lisans sahibi her Türk vatandaşı finallere giden yolda elemelere katılabilir, kuralların elverdiği noktadan ki bu final de olabilir yarışmaya katılabilir. Dolayısıyla Suat Atalık mevcut kurallar gereği davet edilse de edilmese de bu turnuvaya girme hakkına sahiptir. Yönetim de Suat Atalık'ın direkt katılma hakkını, ilk eleme yarışması başladıktan, yani sporcunun geri dönülemez bir biçimde zarara uğramasının ardından geri alamaz. O zaman lütfen biri bana bu davet kelimesinin ne işe yaradığını açıklasın da kurtulalım.

Burada konu Erşan Gökerman'ın neyi bilip bilmediği değildir. Eğer federasyonun resmi sitesindeki köşeler, bizlere bazı gelişmeleri ve çalışmaları bildirmek yerine, isim vererek iktidar-muhalefet kavgası için kullanılacaksa, o zaman neden forumumuzu kapattınız?

TSF yönetimi artık paronoyadan kurtulmalıdır. TSF'yi siyasi bir kurum olarak görmekten vazgeçerek, seçimlerde aday olmuş ve karşı cephede yer alan kişileri muhalefet olarak tanımlamaktan kaçınmalıdır. Ben 7 yıldır Yazıcı federasyonlarıyla ilgili yanlış gördüklerimi söylüyorum. Hatta ve hatta TSF kurullarında yer alırken de söyledim. 2004 seçimlerinde, arkadaşlarım olan Cem Pekün ve Kuvay Sanlı, Ali Nihat Yazıcı'ya karşı yarışırken, Yazıcı federasyonunu destekledim. Desteklerken Sayın Yazıcı'ya yanlış gördüklerimi ve eleştirilerimi de yüz yüze ilettim.

Benim eleştirilerimin, müzminlikle veya çekememezlikle bir ilgisi yok. Kuvay Sanlı'nın da bunu bildiğini sanıyorum.Ama günümüzde, yönetime talip olmak, daha iyisini yapmayı iddia etmek ayıp kabul edilir hale geldi. Hatta insanlar, hani şimdi neredesiniz diyerek, yanlışlardan seçimi kaybeden ekibi sorumlu tutmakta.

Bu seçimlerle bir meclis oluşturulmamıştır. Bir yönetim Kuruluna dört yıllığına görev yetkisi verilmiştir. Dolayısıyla bu yönetim kurulu iktidar, dışarıda kalanlar da muhalefet değildir. Burada esas hedef satranç için doğru olanı yapmak yerine ne olursa olsun yönetimde kalmak veya ne olursa olsun yönetimi devirmek olursa bundan en başta 'spor federasyonu' kimliği zarar görür.

Ben her zaman sporcu haklarının yanında yer aldım ve yer almaya devam edeceğim. Kimsenin bireysel avukatlığına soyunmadım.Kusura bakmasınlar, Ali Nihat Bey de, Kuvay Sanlı' da, aday Ozan Çakır da, Erşan Gökerman' da birer yönetim elemanı kimliğinde olursa gelip geçicidir. Amacı gerçekleştirmeye yönelik hizmetlerini sunmakla görevlidirler. Ancak Ekaterina Atalık ve Suat Atalık bundan yüz yıl sonra dahi Türk Satrancında isimleri olacak önemli değerlerdir.

Kuvay Sanlı 4 aylık çabasını öne sürerek bu sporcularla önceki dönem yaşanan olumsuzlukları bir kalemde silemez, suçu onların üstüne yükleyemez. Tüm bu sürecin sonunda bu oyunculardan vazgeçilecek veya kaybedilecekse birileri de bunun sorumluluğunu almak durumundadır. Çünkü gelecek kuşaklar GM, WGM ünvanlarının peşinden koşacaksa, bu zor ama zevkli yolda yaşamlarından pek çok şeyi feda edeceklerse yarın öbür gün başları zamanın federasyonu ile probleme girdiğinde bir kenara itilmeyeceklerini bilmek zorundalar.

Bahsettiğim ve elştirdiğim sözleşme tehditi, bundan önceki dönemle başlayan ya bizimle ol ya da hiç olma mantığıyla ilgilidir. Yıllarca sporculara maaş bağlanmasının peşinde koşarken hedeflediğimiz nokta, bir spor kulübü gibi bu bizim sözleşmeli sporcumuz bu değil mantığı değildi elbette. Federasyonla hiç bir sözleşmesi bulunmayan sporcular da, milli takımda yer almalı, önemli turnuvalara götürülmeli ve davet edilmelidir.

Hakkımda söylenenlerle ilgili bir yorumum yok.Konunun özü daha önemli. Eğer bir şekilde de olsa, yönetim üyelerini sessizlikten çıkartıp cevap vermeye yönelttiysem de bu belki bir takım gelişmelerin öncüsü olur diye ümit edelim. Çünkü Kuvay Sanlı kaybettiği 3 seçimin (ikisi Ali Nihat Yazıcı'ya karşıdır) ardından olayların suyun öteki tarafından da nasıl göründüğünü az da olsa hatırlıyordur bundan eminim.

Saygılarımla
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi