Suat Atalık Açık Mektup Çevirisi
#1
http://www.chessvibes.com/sites/default/...Yazici.pdf

Dünya Satranç Kamuoyunun Dikkâtine,

Istanbul, 22/06/2012

40.Satranç Olimpiyad’larından satrançta güçlü 7 ülkenin hakemlerinin Bay Yazıcı tarafından dışlanması olgusu, her ne kadar uluslar arası satranç haberlerini izleyenler için sürpriz sayılabilirse de benim için sürpriz oldu denemez. Aşağı yukarı aynı zamanlarda, bendenizi de Bulgaristan Golden Sands’de oynanan I. Avrupa Büyük Açık Satranç Turnuvası’ndan dışladı. Buna gerekçe olarak da, bendenizin Türkiye Satranç Federasyonu’yla taahhüt ilişkisi içine girmeyen tek Türk satranç oyuncusu olmam ve yurtdışında oynamak için Federasyon’dan izin almaya gerek görmememdi. TSF, dünya satranç çevrelerinde hiç rastlanmayan bir kural getirerek oyuncunun federasyondan izin alması şartını koştu. Bu şart, vahim derecede anti-demokratiktir; şöyle ki TSF’nin yönetim kurulunun herhangi bir nedenle izin vermemesi durumunda doğacak sonuçlar ve karar verme süreci şeffaf, açık ve net değildir. Problemin ikinci kısmı ise, oyuncu sadece ‘izin alma zorunluluğu’ gibi bir dayatmayla karşı karşıya kalmamakta, üstelik oyuncuya bir de taahhütname imzalatılıp müstakbel bir turnuvaya kendi maddi imkânlarıyla katılım zorunluluğu şartı getirilmekte; ayrıca ‘T.C. karşıtı bir faaliyet’ içerisinde bulunmayıp bu tür oluşumlara katılmayacağına dâir söz istenmekte; ayrıca, TSF’nin bir üyesi olarak davranması (ki bunun ne anlama geldiği bendenizce meçhûldür) istemi empoze edilmektedir. Bütün bu empoze edilen şartlar insan haklarına aykırıdır, üstelik satranç oyuncusuna potansiyel bir suçlu muamelesini revâ görmektedir. Eninde sonunda bu önlemler gereksizdir de, çünkü bu tür faaliyetlere karşı devletin haklarını savunacak hukuki kurumlar zaten mevcuttur.

İşte, Bay Yazıcı, bendenizi, son yıllarda kendisinin kontrolündeki satranç federasyonunun disiplin komitelerine vererek, 2008 yılında 3 ay, 2012 yılında 15 ay ceza almama neden oldu. Ayrıca, 2010 senesindeki TSF Mâli Genel Kurulun’da söz aldığımda, 40. Satranç Olimpiyad’larını Türkiye’ye getirmek amacıyla verildiği öne sürülen rüşvet iddialarını da gündeme getirdim. Herkes, kolaylıkla hatırlayabilir ki, TSF’nin denetçi raporunda belirtilen bir husus da, TSF Yönetim Kurulu’nun, Olimpiyad’ların Istanbul’a gelmesi için olumlu oy kullanacak olan FIDE delegelerinin uçak, otel ve hatta yemek masraflarının dahi karşılanması yönündeki kararıydı. Bu skandal da, Bay Illiumdzhinov’un Bay Yazıcı’nın son derece iyi ve adil bir kişi olduğu yönündeki iddialarıyla örtbas edildi. Her seferinde bendenizin Türkiye Sporlar Tahkim Konseyi’ne başvurularım geri çevrildi. Eninde sonunda, bu konseyin varlık sebebi, Spor Federasyonları’nın aldığı kararları savunmak ve ulusal mahkemelerde bunlara karşı hukuki yollara başvurmayı engellemektir. Ancak, bütün bu cezalandırmaların ve yasaklamaların, şike ya da doping gibi hukuki sonuç yaratan eylemler olmadığı müddetçe uluslar arası alanda önemsiz ve geçersiz olduğu açıktır. Açıktır ki, ancak ve ancak, FIDE Etik Komitesi’nin ilgili bir kararı, bir federasyonu veya oyuncuyu uluslar arası yarışmalardan men edebilir. Hakkımda, FIDE’nin vermiş olduğu hiçbir karar bulunmadığı halde, Bay Yazıcı, 1.Avrupa Büyük Açık Satranç Turnuvası’nın organizatörlerine başvurarak beni turnuvadan tard etmeleri için baskı uygulamıştır. Yani, başka bir ifadeyle, Bay Yazıcı, FIDE’de mevki sahibi bir kişi olarak ve FIDE Yönetim Kurulu üyesi olarak yetkisini hor kullanmıştır. Buysa, söz konusu kişi hakkında aşağıdaki iddialar düşünüldüğünde sürpriz sayılmamalıdır:

1) Olimpiyadları düzenleme imtiyazını almak için rüşvet verdirmek.

2) FIDE Kongresi’nde Bosna Satranç Federasyon’unu yanına çekmek için rüşvet verdirmek.

3) FIDE Commerce tarafından, ECU Başkanlığı kampanyasında maddeten desteklenmek.

4) Silivri 2003 Avrupa Bireysel Satranç Şampiyonası ve Antakya 2010 Dünya Kadınlar Şampiyonası’nda oyuncuların kötü organizasyon şikâyetleri.

Şu da, unutulmamalıdır ki, Bay Yazıcı’nın mâli defterleri 2010’daki Türkiye Satranç Federasyonu Mâli Kongresi’nde tasdik olunmamıştır. Mahkemede, bana karşı, ‘sözleşmenin haksız feshi’ hükmüyle bir dava kaybetmiş olup ayrıca ECU’ya karşı da başka bir bir dava kaybetmiştir. Kendisinin anti-demokratik fiilleri, TSF’yi anti-demokratik bir kurum haline getirdiği gibi, bu tür haksız fiilleri kaâle almamak, FIDE’yi de dünya çapında bir anti-demokratik kurum haline getirmektedir.

Sonuncu ama en önemli husus, dünyadaki en kuvvetli satranç çiftlerinden biri olarak biz GM Suat Atalık (2608 FIDE rating)ve eşim IM(WGM) Ekaterina Atalık (FIDE Rating 2474)’ı sadece kişisel husumetlere dayanarak ve bütün satrançla ilgili kriterleri (rating ve ünvan) göz ardı ederek Ulusal Türk Satranç takımlarından dışlamak suretiyle Türk Ulusal Satranç Takımını zayıflatmıştır. Son 5 yıl zarfında, Türkiye’deki satranç çevrelerini yandaşlarına verdiği destekle kendi menfaatleri doğrultusunda yeniden yapılandırmış, görevi suistimâlini uluslar arası boyuta da taşımış, ki şimdilerde FIDE’ye üye federasyonlar Dünya Takımlar Satranç Şampiyonası’na katılmak için dahi para ödemek durumunda bırakılmışlar, ayrıca ilk kez katılan takımlara olimpiyadlarda tek kişilik oda sağlamayıp satrancı ticarileştirmiştir. Görünen odur ki, Illumdzinov ve FIDE çevreleri kendisinden son derece memnundur, tabi ki Türkler de… Kendisinin iş ortakları ve birçok satranç oyuncusu bile Yazıcı’nın 7 ilâ 9 yaş grubu çocuk satranç oyuncularını Olimpiyadlara çıkarmak gibi gülünç fikirlerini desteklemektedir; öyle ki bu önceki gruplar kendisine satrançla ilgili olmayan hizmetlerde ödemelerde bulunmuşlardır!

Saygılarımla,
GM Suat Atalık
Ara
Cevapla
#2
Yazıdaki şu cümleyi kontrol ettim doğru çevrilmiş mi diye:

"Görünen odur ki, Illumdzinov ve FIDE çevreleri kendisinden son derece memnundur, tabi ki Türkler de…"

Sanırım doğru çevrilmiş...
Bu cümleyi gerçekten Suat Bey mi kurmuş acaba?
Tam olarak ne demek istemiş olabilir?
Cevapla
#3
Mektup dünya satranç komuoyuna yazılmış ve çok doğaldır ki Sayın Yazıcı'dan memnun olan Türk vatandaşları için Türk diye hitap kullanılmış. Eğer siz de Sayın Yazıcı'dan hoşnutsanız size de Sayın Yazıcı'dan hoşnut olan Türk denmez mi ? Türk değil misiniz ? Yada Türk değilmiyiz ?

Belki sorduğunuz soru, eleştiri babında, Türk olarak kendini hissetmeyen ve sayın Yazıcı'nın icraatlarından hoşnut olan bir arkadaş tarafından veya tam tersi, sayın Yazıcı'nın Türkiye'nin en yüksek kuvvet dereceli oyuncusu tarafından da belirtilen olumsuz fiillerinden hoşnut olmayan bir Türk tarafından sorulabilirdi ...

Umarım beni anlayabilmişsinizdir. Açıkcası şüpheliyim.
Ara
Cevapla
#4
Sevgili arkadaşım, beni yanlış anladınız.
Beni tanımadığınız için sanırım yazımı düşmanca saydınız.

Ben sadece iki üç yıldır lisanslı olarak satranç oynuyorum.
Yeniyim yani.
Oyunu çok sevdiğim için bu konuda bir program yazdım.
Beğenilir beğenilmez o ayrı konu.
Arkadaşlarım burada duyurmamı tavsiye ettiği için buraya üye oldum.

Sonra da gördüm ki satrancın bir de siyaseti varmış.
Federasyoncular ve diğerleri diye en azından iki grup var.
Bu beni çok üzdü açıkçası.
Buraya üye olduğum için ara sıra yazılan yazılara düşüncelerimi kısaca eklemeyi kendime hak olarak gördüm.

Sayın Suat Atalık 'a saygısızlık etmek ya da sayın Ali Nihat Yazıcı 'ya haksızlık etmek ne haddime.

Ben Suat Bey'i Türk biliyorum, kurduğu cümle Türk olmayan birinin kurmuş olduğu bir cümle gibi geldi bana, o nedenle de sadece bu cümleyi kurarken ne demek istemiş diye anlamaya çalıştım sadece.

Bir de şu var ki cümle tüm Türk'lerin Ali Nihat Yazıcı'dan memnun olduklarını söylüyor açıkça. Yani bu açıdan da anlam veremedim zira bu forumdan anlaşıldığı kadarıyla öyle değil gibi.

Dediğim gibi sevgili arkadaşım, beni yanlış anladınız.

Eminim bu forumda yazılanları Suat Bey okuyordur. Kendisine sınırsız ve de limitsiz saygılarımı sunarım.

Ve eminim Ali Nihat Bey de burada yazılanları okuyordur. Ona biraz kırgınım aslında, zira kendisinden beş altı aydır randevu talebim olmasına rağmen görüşemedim. Ya da görüştürülemedim diyeyim. Ama ona da sınırsız ve de limitsiz saygılarımı sunuyorum.

Ben hepiniz gibi satranç için birşeyler yapmaya çalışan biriyim.
Öğrendim ve kabul ettim ki Suat Bey Türk satranç tarihindeki en önemli izlerden biridir, ve yok sayılmamalıdır. Anlaşmazlıklar varsa konuşarak halledilmelidir.

Aynı şekilde araştırdım ve gördüm ki Ali Nihat Bey de Türk satranç tarihindeki en önemli izlerden biridir, neydi ne oldu diye araştırınca gördüm ki çok önemli ilerlemeler kaydedilmiş. Bunu rakamlar söylüyor. Beğenen var beğenmeyen var ama her iki durumda da sayın Yazıcı hiçbir şey yapmamış gibi gösterilmemelidir. Mali toplantıda ibra edilmedi diye yapılan her harcama için "vurun kahpeye" moduna girilmemelidir.

Ben aslında Türk satranç dünyasının neden çok tartıştığını anladım. Bu foruma giren ve yazı yazan ya da yazılanları takip edenlerin ortak bir özelliği var ki sorunun nedeni bu.

Hepsi de çok zeki. Çok akıllı. Bir cümle kuran bin pişman oluyor. Zira cümleden bin tane anlam çıkarılabiliyorsa mutlaka o anlamlar ortaya dökülüveriyor.

Sevgili arkadaşım sizin de durumunuz bu.
Muhtemelen fazlaca zeki bir insansınız.
Bu nedenle de benim yazdığımdan çıkarılabilecek anlamlardan birini hemen çıkarıverdiniz.

Ama gerçekten de beni yanlış anladınız.
Saygılar sunarım. Ve de başarılar dilerim.

(Şimdi bu yazıdan Allah bilir kaç anlam çıkarılır da sonuçta bana ne yapılır diye korkarak yazdım bilginiz olsun. Kırk katır mı kırk satır mı göreceğim artık. Kısmet...)
Cevapla
#5
Bayım size çok bariz taraf ( bizleride bir kotagoriye koyduğunuz büyük buluşunuz ) olduğunuzu ve de Türk olmanızla ilgili sorununuzu anlayabileceğiniz şekilde anlatmak çok güç gibi ...Bu nedenle size belirleniğiniz taraflardan özellikle federasyon tarafında ( randevu vermediği için gücensenizde ) oturuyorsunuz ve Türkiye'nin en iyi oyuncusuna hakaret boyutunda saygısızlık ediyorsunuz demiyeceğim. Çünkü forumda yazan bir yetişkin olarak zaten bunların farkında olmanız beklenir.

Size sadece teşekkür edeceğim . Çünkü çevirisini yaptığım bu açık mektupla ilgili sayıları 1000 ni geçen forum üyelerinden sadece siz ( taraf olmanız sayesinde ) iyi kötü bir yorum yaptınız . Bu kadar önemli eleştirilerle ilgili forumdan çıt yok . Satrança gerçekten gönül verenler böyle sessiz oturuyorsa yaşasın Sayın Yazıcı federasyonu diyorum.

Abdullkadir bey bu arada size de bol satışlar VE KAZANÇLAR diliyorum . Umarım sayın başkan size yakın zamanda randevu verir.
Ara
Cevapla
#6
-Benim Türk'lüğümle ilgili herhangi bir sorunum yok.

-Türkiye'nin en iyi oyuncusuna hakaret etmedim. Yazdıklarımdan bunu anladıysanız tekrar okumanızı öneririm.

-"Benim gibi düşünmeyenler onlardandır!" fikrinizi gözden geçirmelisiniz.

-Benden başka kimse bu yazıya yorum yapmamışsa onların akıllılığı belli ki.

Ne demiş Hz. Mevlana :
"Cahillerle tartışmayın, dışarıdan bakanlar farkı anlamaz!"
Muhtemelen üyeler yaşadıkları deneyimler sayesinde böyle düşünüp sessiz kalmayı yeğlediler.
Şu anda onlara hak veriyorum. Benim acemiliğim de bu başlığa yorum yazmış olmam oldu; ne diyelim, bir daha olmaz!!

Ha bir de;
Ali Nihat Yazıcı bana randevu vermedi evet. Muhtemelen o da beni "Onlardan biri" diye düşündü ya da bilemiyorum artık ne düşündüyse ya da hakkımda ne konuşulduysa. Biri benimle konuşmak için onlarca defa talepte bulunursa en azından on dakikamı ayırır bir dinlerdim. Her neyse, vardır bir sebebi deyip o meseleyi kapattım artık.

Sorunlar karşılıklı konuşarak çözülmelidir.
Düşünceler karşılıklı paylaşılarak anlaşılmalıdır.
Ama sizinle konuşmak mümkün gözükmüyor.
Herhangi bir düşünceyi "zıt düşünce" "hmmm, demek ki bu da düşman" diye sınıflandırmanız bu yolu kapatır.
Kabul etmediğiniz her düşünceye saldırarak tek bir şey elde edersiniz o da "sessizlik" olur.

O nedenle bu başlıktaki yazılarımı sonlandırmış oldum.
Saygılarımla...
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi