Gelişmeler
#1
Satranç Ailemize,

17 Nisan 2010 tarihinden bu yana gelişen olaylar karşısında bir açıklama yapmam beklentisine cevaben, bilgi ve düşüncelerimi sizlerle paylaşıyorum.

“Satranç ve Sol” başlıklı yazım, çok özet olarak başkanımızca adeta federasyonumuzun altına dinamit konmuş şekilde karşılanmıştır.

Her spor dalının farklı ve ortak özellikleri vardır. Farklı özellikler o spor dalının belirgin karekterini oluşturur. Farklılıklar güzeldir. Zenginliktir. Ve de doğaldır. Bir satranç sporcusuna, güreş, boks ve benzeri müsabakalarda olduğu gibi “hadi koçum...”, “aslanım...”, “göster kendini...” gibi seslenemezseniz. Böyle bir teşebbüs yadırganır. Tebessümle karşılanır. Satranç sporcuları fiziksel açılardan diğer sporcular kadar güçlü olamayabilirler. Onlardan bir güreşçinin kas kuvvvetine sahip olmaları beklenmemektedir. Ancak bunun yanında, satranççılardan; okuduklarını daha iyi anlamaları, doğru yorumlamalarını beklemek yanlış olmaz. Düşünsel sahada mücadele veren bu sporun icracılarının entelektüel düzey olarak ortalamanın yukarılarında olmalarını beklemek yanlış olmaz. Nitekim bu doğrultuda veriler ortaya koyan akademik çalışmaların varlığı bilinmektedir.

Keşke her koşucu satranççı kadar düşünsel sahada da mücadele verebilse ve her satranççı da koşucular kadar fiziksel kuvvet sahibi olabilseler. Bu istek bugün için sadece var olmayan bir ideal. Belki bir ütopya...

“Satranç ve Sol” ve sonrasında kaleme aldığım “Satranç ve Gol” yazılarım, düşünce dünyamı açıkça ortaya koymaktadır. Bu yazılarda bırakın bir siyasi fikriyatı öne çıkartmayı, genel bir siyaset eleştirisi ve daha da ötesinde a-politik tutum belirgindir. Bu açılardan eleştirilebilir dahi.

Tamamen anektod aktarımı ve genel üslubumun içinde kaldığını düşündüğüm yazımın, bir an için sakıncaları olduğunu göz önünde bulunduralım. O taktirde camiamızdaki tüm arkadaşlarımın kendilerini 'başkan' yerine koyarak düşünmelerini rica ediyorum. Böyle mi davranırdınız? Yoksa çalışma arkadaşınıza sahip mi çıkardınız?

Bu yazının devamında Yönetim Kurulu olağan üstü olarak toplantıya çağrılmış ve şu karar alınmıştır: “Asbaşkanlık ve yürütme kurulu üyeliklerinden alınmam, devamında da bununla yentinilmeyerek yönetim kurulu üyeliğinden istifamı istenilmesi” şeklinde. Bir yazı karşısında 2010 Türkiye'sinde tutunulan bu tavır anlaşılır değildir.

Federasyon yönetimi, 'hukuk' öncelik alınarak yürütülmelidir. Yönetim Kurulu üyeleri için bir istifa istenilmesi, buna zorlanması gibi bir mekanizma ana statümüzde yer almamaktadır. Nedeni sanırım Genel Kurul iradesinin güçlü kılınmasına dairdir. Nitekim Genel Kurul'da, adımın mevcudiyeti ile listeye lehte 'bir' oy dahi verilmişse; bu 'bir' oyu veren kişiye karşı sorumluluğumdur esas olan. Hukukun beraberinde ahlaki bir sorumluluktan söz ediyorum.

TSF Ana statüsü, Madde 18 - 3'de federasyon yönetim kurulunda bulunan üyelerin olumsuz eylem ve tasarruflarına dair GSGM Merkez Ceza Kurulu'nu işaret etmektedir. Benim durumumda da “beni çok sevdiğini” ve “asla kaybetmek istemediğini” sıklıkla telaffuz eden bir Başkan, kolaylıkla sakıncalı görülen yazımdan ötürü, günler öncesinden ilettiğim şekilde Merkez Ceza Kurulu'na sevkim amaçlı bakanlığa müracaatda bulunabilirdi. Böylelikle, konunun subuta ermesini sağlayabilirdi.

Ancak bu hukuki yöntem tercih edilmemiş ve olağan üstü bir yönetim kurulu toplantısı, istifamın talebi amacıyla toplanmıştır. Bu toplantı amacıyla harcanmış olan yol paraları, giderler dahi benim açımdan satranç adına kayıptır.

Bu doğrultuda bir başvuruda hala daha bulunabileceklerini bilgi olarak aktarıyorum. Konunun irdelenmesi açısından en doğru, en sağlıklı yol esasen budur. Ve eğer, önümüzdeki bir iki gün içerisinde bu başvuru federasyonumuzca gerçekleştirilmezse, şahsen kendi kendimi ihbar mahiyetinde, konunun subuta ermesi açısından başvuruda bulunmak düşüncesinde olduğumu iletiyorum.

Bu noktada bir ufak bilgilendirmede bulunmam faydalı olabilir. GSGM Özerk Spor Federasyonları Çerçeve Statüsü Anayasa Mahkamesi'nce iptal edilmiş olduğu bilgisi sizlere de ulaşmış olabilir. Ancak Çerçeve Statü bir yıl süreyle gerekli değişikliklerin yapılabilmesi ve işlerin devamlılığı açılarından yürürlüktedir.

Şu gün itibarıyla, 3. kişileri ilgilendirmeyen ve bütünüyle sadece kendimle ilgili bir durumun içerisinde olsaydım, şüphesiz, istifamı talep etmiş olan takımın içerisinde yer almazdım. Ancak yönetim kurulu üyesi olarak aldığımız sorumluluk, yönetimdeki diğer arkadaşlarımıza olandan ötedir. Camiaya karşıdır. Satranç camiamıza karşıdır.

Bu değerlendirmelerim ışığında, yukarıda bahsettiğim o 'bir' oyu vermiş olduğunu düşündüğüm arkadaşlarıma danışmadan hareket etme lüksünü kendimde göremiyorum. Bu değerlendirme sonrasında çıkacak ortak kanaat doğrultusunda hareket edeceğimi ve “Satranç ve Yol” yazısını böylelikle kaleme alacağımı bilgi olarak paylaşıyorum.

Camiamızdan bir beklentim; bu konuyu karşılıklı atışma, sataşma seviyelerine çekmeden yürütebilmemizdir. Bu doğrultuda dikkatli olmak ciddi bir sorumluluğumuzdur. Sayın Yazıcı şahsıma karşı böylesi keskin ve olumsuz bir tutum sergilemiş olsa da, Türk Satrancı'na on yıl süreyle hizmet etmiştir. Uluslararası bir federasyonun da başkanı olmak gibi bir iddiayı aramızdan birisi olarak ortaya koymuştur. İddiasını desteklemek gibi bir sorumluluğumuz bulunmaktadır. Bu açılardan saygıyı hak ettiği görüşü sanırım camiamızın ortak kanaatıdır.

Ne Kuvay beyaz'dır ne bir başkası siyah. Ne yönetim Kuvay Sanlı'ya karşı tutumundan ötürü kötüdür. Ne de geçmiş 19 aylık uygulamalardan ötürü bütünüyle iyidir. Bugün, 08 Kasım 2008 tarihine dönebilecek olsaydık, hiç herşeyi gene aynı şekilde yürütürdüm diyemem. Bu içiçelik içerisinde, kırıcı olmadan işlerimizi yürütme, değerlendirme sorumluluğumuz vardır.

Bazen yöntem, işleri yürütme şekli, varılacak noktadan daha önemli bir konumda olabilir. İşlerimizi yürütürken sergilediğimiz güzel örnekler, amaç doğrultusunda kazanımı zaten sağlamış olabilir. Konunun sadece ve sadece entelektüel bir zeminde tartışılması en yararlı olandır. Nitekim ben de, camiamızda bulununan tüm bireylerin “yanlış yere çekerler...”, “farklı anlarlar...” gibi kaygılar gütmeden, entelektüel düzeyine olan güvenimle yazımı, yazılarımı kaleme aldım.

Gelişmelerden, “bir aile olma” refleksimizi güçlendirerek, kazançlı çıkmamız dileğimle herkese saygılarımı sunuyorum.

Kuvay Sanlı
Ara
Cevapla
#2
Sevgili Kuvay Şanlı

Yazılarınızdan, çalışmalarınızdan takip ettiğimiz kadarıyla kendi satranca, satrancın gelişimine adamış bir yönetici profiliniz vardı.
Son gelişmeler den ve yazılarınızdan çıkardığımız sonuç; sizin çok ön planda olmanız nedeniyle bir bahane bulunarak geri plana itilmenizdir.
Şu anda bazı gerçekleri anladığınızı ve 08 kasım 2008 seçimleri öncesine dönseniz o gün yaptıklarınızı yapmayacağınızı söylüyorsunuz.

Sizin daha önce yazmış olduğunuz yazılarınızdan ve şimdiki görüşleriniz doğrultusunda aşağıdaki sorulara cevap verirseniz sevinirim.

1- Ali Nihat YAZICI seçim öncesi Size bir sonraki dönem ben bırakacağım ve başkan seni yapacağım dediği doğrumudur.?

2- Ali Nihat YAZICI demokratik bir başkanmıdır?

3- Aynı vaadleri Cengiz Özdemir KELEŞ’e ve bir kaç kişiye de verdiğini bilyormuydunuz?

4- Seçim Öncesi Ali Nihat YAZICI’yı terk eden kişiler ile temas kurarak neden ayrıldıklarını araştırdınızmı?

5- Ali Nihat YAZICI’nın her seçim öncesi Kulüplere, sporculara, antrenörlere ve il temsilcilerine ne tür vaadlerde bulunduğunu ve bunları yerine getirip getirmediğini araştırdınızmı?

6- Sizin İstifanız için toplanan Yönetim Kururlu toplantısı için harcanan paraların boşa gittiğini söylüyorsunuz, Acaba federasyonun hesaplarını inceleyip boşa harcanan diğer masrafları araştırdınızmı ? Yoksa sizin istifanız için harcananlar mı boşa gidiyor?

7- 2012 olimpiyatlarını İstanbula almak için TSF delegelere para dağıttımı ve sizce gereklimiydi?

8- Adana’da gelişen olaylarda şu anki düşüncenizle suçlu kim?

9- Ali Nihat YAZICI ECU veya FIDE seçimini kazanacakmıdır? Bu yolda şimdiye kadar TSF ne kadar masraf yapmıştır ? Bu paralar nereden ödenmiştir?

10- Sizce TSF nin bütçesi doğru yönetiliyormu?

11- TSF nin Satrançcıyı ve ailelerini para kapısı olarak görmesini doğru buluyormusunuz.?

12- Satrannçcının hakkını korumak için yönetimde ne yaptınız?

13- Bursa’da yapılan organizasyonlarda sizin bulduğunuz sponsorlar para ödemedimi? O organizasyonlarda ne kadar ödül dağıtıldı?

14- Başkan adayı olursanız şu anki yönetimden kimleri listenize alırsınız?

Muhtemelen bir sonraki seçimde Başkan adayı olmayı düşünüyorsunuz. Bu doğrultuda camiamızı aydınlatmak açısından ve sizin açık açık düşünceleriniz öğrenmemiz için yukarıdaki soruları cevaplandırmanızda yarar var diye düşünüyorum.

Saygılarımla,
Cevapla
#3
Şu son iki sene dolmadan meydana gelen olaylar zinciri inanılmazdı.
Seçim süreci öncesi esamesi okunmayanlar bir anda ortaya çıkmış arenada gladyatörler daha iyi savaşacaklarmış gibi ön saflara yerleşmişti.
Para insanları herzamanki gibi bozmuş bazı haysiyetsiz insanların saf değiştirmesine ve sözde gladyatörlerin anlık sevinçlerine öncelik eden adı zafer olarak konulan bir olay meydana gelmişti.

Sayın Kuvay Sanlı, siz bu olayların yakinen içinde idiniz!!! O zamanki değerlendirmelerinize ve şu an geriye dönük değerlendirmelerinize saygımız var. Ama size o zaman saygı gösteriyormuş gibi yapıpta saygı göstermediklerini en ufak olayda ortaya koyan TSF yönetimi ve sözde saygıdeğer !!!!!!! başkanı hakkında olumlu düşüncelere sahip olmamızı bizden beklemeyin. Sizi desteklerken, satrancı bir yerlere getirme umudunuz bize yol vermişken nasıl oluyorda size bu haksızlık yapılıyor anlamıyorum. Bizler TSF'nin yanlış yönetildiğini biliyoruz, yapılan keyfi harcama ve uygulamalarıda biliyoruz. Siz içindeyken engelleyin diye size destek verdik. Ve sizde engelleyemediniz!!!! Ne olacak bu işin sonu????

Hala Ali Nihatçı mı olacaksınız?? Artık sizi istemediklerini belirtmişken hala niye başkanlık için düşünmüyorsunuz???? Kaç oyla destek verdik size! Ali Nihat kazanabilirmiydi oylarımız olmasa idi. Nasıl size böyle davranırlar. Hiç mi utanmaları yok!!
Ara
Cevapla
#4
Son günlerde bir hareketlilik başladı.Son seçim sonrasında hiç yazı yazılmazken tek tük yazılar başladı.Bu hareketlilik yeni bir gelişmenin işareti olabilir.
Bazı insanlar neden kimliğini gizler?Ceza almaktan mı çekinirler?Ceza almaktan çekinenin hiç yazı yazmaması gerekir.Kimliğini gizlemenin amacı nedir?Görünmeyen yollarda pazarlık yapmak mıdır?İyi bir öneri geldiği takdirde taraf değiştirmek için hazırlıklı olmak mıdır?
Kritik yazılar kod isimleri ile yazılmamalıdır.Bu şekilde bana göre inandırıcı olamazlar.Sadece Korkunun Dağları beklediğini göstermiş olurlar.
Aynı eleştirileri açık kimlikle yazmak da mümkündür.Kişileri ön plana çıkarmak ve bütün sorunlardan onları sorumlu göstermek de doğru değildir.Sorunların kaynağı tüzüklerin içindedir.
Ankara'dan gelen son haberler tüzüklerde değişiklik yapılacağı yönündedir.2004 seçiminde tüzük gereği yapılması gereken 10 dakikalık konuşmamda sadece "Gelecek kuşaklara iyi bir tüzük bırakalım"demiştim.Ön sırada oturan Milli Olimpiyat Komitesi üyesi,hiçbir gerilime ve sıkıntıya neden olmayacak konuşmamım 7 nci dakikasında "10 dakika dolmadı mı?"diye sormuştu.O müdahele sahneye konan bir senaryonun gereği idi.
6 yıl geçti.Tüzüklerde değişiklik yapılmasının gerekli olduğu anlaşıldı.Bu 6 yılın sonunda ben de Satranç toplumuna verilecek yeni bir mesajımın olmadığını anladım.2012'de veya yeni bir seçimde 1 dakika bile konuşmayacağım.Zamanı gelince emekli olmak,jübile yapmak veya susmak da bir mesaj sayılır.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#5
Yazmamın sebebi; son gelişmeler, açıklamalar ve sorulardan çok, Sayın Ülker'inde ifade ettiği gibi kimliklerimizi saklamamız ya da isimlerimizi yazmamamızla ilgili. Bana bu tür yazılar samimi gelmiyor.

Ben forumlara kayıt esnasında kişilerin kendi kimlikleriyle kaydolmaları taraftarıyım. Bu konuda da forum yöneticilerinden bu yönde bir çalışma içine girmelerini istiyorum. Böylelikle forum hedeflediği amaçlara doğru yol alır. Aksi takdirde Cnbc-e de oynayan Gossip Girl ( Dedikoducu Kız ) isimli dizide yer alan foruma döner.

Bir insan ismini neden saklı tutar merak ettim açıkçası, bir iyilikse yaptığı ve duyurmak istemiyorsa kendini olabilir belki ya da bir kötülükse amaçlanan, provakasyon söz konusu ise ve gruplara bölmek veya kutuplaşma yaratmaksa ortak payda bırakmadan amaçlanan, isimler saklanır belki de. Rumuz ya da takma ad kullananlara cephe açmak değil niyetim. Olay ya da kişiler değil hedefim, sadece fikren gelmemiz gereken bir nokta olduğunu söylüyor ve bunu savunuyorum.

Bu kadar kötümser ya da paranoyak bakmamalıyım belki de, ama kişilerin düşüncelerini korkmadan ifade etmeleri gerekir düşüncesindeyim.

Saygılarımla.
Menderes Sargın
Satranç Akademisi
Eğitim Merkezi
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi