KULÜPLERE YARDIM
#21
Sevgili Hüseyin bey,

Fikrimin olmadığı derken Antalya içinde yaşanan olayları kastettim ve eleştirdiğim kısım üsluptur.

Elbette ben de genel kuruldaydım ve ben de bu rakamların hepsini duydum hatta Sn. Tayfun Türker'i başka bir başlık altında takdir eden biryazı da kaleme aldım.

Biçimi üretenin içerik olduğuna katılmıyorum İçerik ne olursa olsun biçimsel olarak kendimizi yanlış ifade ettiğimiz takdirde içeriğin bir önemi kalmaz.

Genel kurulun içeriğine gerektiği kadar vakıfım ve genel kurulda bahsi geçen konuların birçoğunun forumda yer alamadığının da farkındayım. Umuyorum zaman içerisinde diğer önemli iddiaları da tartışma fırsatı buluruz.

Son bir düzeltme yapmak istiyorum. Genel kurulda kulübüm ODTÜ'nün de para yardımlarıyla ilgili olarak adı geçmiştir. Sözü geçen para yardımlarının yapıldığı tarihlerde ben lise öğrencisiydim ve üniversite sınavına hazırlanıyordum ayrıca Denizli Erbakır Kulübü'nün bir sporcusuydum. Dolayısıyla sözü geçen yardımlarla ilgili olarak bir fikrim yoktur.

Hüseyin bey farklı düşündüğümüz konular elbette olacaktır fakat bir büyüğümle tartışmayı çok doğru bulmuyorum o yüzden bu tartışmayı noktalamak istiyorum.

İyi günler...
Ara
Cevapla
#22
Hüseyin Bey,
Engerekler ile ilgili bilgi hakkında araştırma yaptım. Doğumda anneye bir zarar gelmiyormuş.
Selamlar.
Serhad

Hüseyin AKTAŞ Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Qrianna Fallaci'nin "Bir İnsan" adlı romanında okumuştum: "Yavru engereğin doğumu anne engereğin ölümü demektir. Çünkü engerek yavruları annenin karnını parçalayarak doğarlarmış..."

İşte engerek yavrusu gibidir sır. En son sahibini parçalayarak çıkar dışarı! O yüzden çok basit bir tavsiyede bulundum: Kimse yalan söylemesin!
Çok basit bir öğüt bu, ama kimse basite almaya kalkmasın!...
Ara
Cevapla
#23
Sayın Aktaş;
Sizin hayasızca saldırılarınız karşısında size uyarak sizin seviyenize düştüğüm için üzgünüm.
Sizin seviyeniz diyorum,benim onurumu ağzına alman,kemer konusu ile dansöz demeye getirip hakaret ederek bu tartışmaları bu noktaya taşıyan senden başkası değil.Sonra diyorsun ki sayın Aydoğdu’ya verdiğin cevapta :
[color=red]"...bu tartışmayı gerçek anlamda başlatan" ben değilim.[/color]
oldu canım,forumda her şeyi söyleyerek saldır,sonra böyle söyleyerek sıyrılmaya çalış.

Evet!!! Kişiliğime saldırmadan önce ya benim bu adama borcum da var,ya önce şu borcumu ödeyeyim,sonra karşıma çıkar diye düşünüyorsun,ama o anda içindeki ses yaz bakalım Hüseyin belki unutmuştur Hasan aga demiş ki yazmaya devam etmişsin.Ne de olsa 150 YTL Hasan için çekirdek parası.

Hayal görmeye devam ediyorsun,Limra ya gitmek için o anda paran olmadığını söyleyerek benden ön rezervasyonu yaptırmamı söyleyen sensin.Ben kulüp olarak rezervasyonu herkes ile görüşerek gidecek sayıya göre yaptırıyorum.Elimizde fazla oda bırakacak kadar da zengin bir kulüp değiliz.Kulübümüzün hali ortadadır.4 yıl öncesindeki borçtan sözediyoruz.Bu konunun seni ne kadar rahatsız ettiğini anlıyorum ama art niyetli olmasan borcunu öderdin.Bir gün olsun ya Hüseyin senin banada borcun var demedim,zengin olduğumdan değil,olsaydı verirdi herhalde diye düşündüğümdendir.Herkesin bir geçim sorunu vardır,saygı duyarım.O zamanlar bende maddi olarak sıkıntılıydım çünkü.Borç yiğidin kamçısı ne yapalım…

Bana karşı hakaret seviyelerine ulaşan yazıların olmasaydı,bu konu hiç gündeme gelmeyecekti,doğrudur.Bu konuda yanlış yaptığımı biliyorum,ama kızgınlıklar bazen sende de olduğu gibi her şeyin önüne geçiyor.

Abidinden yaptığın alıntı ile bak ne güzel söylüyorsun;
[color=red]Abidin'in şöyle bir anekdotu vardır: "Arkadaşını nerde tanırsın?" diye sorar ve yanıtlar: "Yolda, işte, yatakta".[/color]

Seni yolda ve işte tanıdık,sen de beni ne kadar tanıdığını zannediyorsan tanımışsındır herhalde.Benim seni tanıdığım kadar da tanıyamamışsın zaten bu anlaşılıyor.

Diyorsun ki;
[color=red]İstediğin yerde ve saatte, gerekiyorsa faiz de koyarak alabilirsin 150 YTL'ni. Karşılaşmışken kafan yerinde olursa, bir iki öykü daha anlatırım da, hayatın boyunca nazarlık gibi taşıyacağın bir utancın olur...[/color]

Ya senin bana anlatıp da benim utanç duyabileceğim ne öykün olabilir.Başkasının işlediği suçu üstlenerek yattığın hapis hayatındaki övünerek anlattığın anılarını mı anlatacaksın.Doğru tam bana nazarlık olabilecek bir öykü olurdu.

Devam ediyorsun;
[color=red]Suçlanan arkadaşlar çıkacak konuşacaklar. Alakası yok diyecekler. Alakası var diyecekler. Eğri diyecekler, doğru diyecekler. Diyecekler ki, aydınlansın ortalık. Ama nedense karartılmaya çalışılıyor. [/color]

[color=red]Ben suçlanan arkadaşların kendilerini aklamalarına olanak vermiş olabilirim ancak. Niye burasını konuşmuyorsunuz?[/color]


Bu para meselesi neden sizi bu kadar ilgilendirdi bilemiyorum.Gerçi şu ana kadar benim dışımda hiçbir kulüp yetkilisi cevap veremiyor,acaba neden,neden korkuyorlar.Aldılarsa aldık desinler benim gibi almadılarsa da almadık desinler.Sayın Kuvay Sanlı benim kulübümün lisanslı sporcusu idi.Kulüpler şampiyonasında her seferinde çok istememize rağmen işleri nedeniyle katılamamıştı ama bizimle olduğunu biliyorduk,bizim kulüp olarak ne kadar sıkıntı çektiğimizide biliyordu.Ben bu bahsedilen yardımı sayın Kuvay Sanlı dan aldım diyorum,söyleyemiyorlar ama diğerleride aldı.Her ne kadar seninde delegesi olduğun Deniz Gençlik de Tayfun hocam almadım diye isyan etsede o da aldı,bunları sende biliyorsundur,ama söyleyemiyorsun.O anda sende gelsen para yardımı yapsan sendende alırdık.Sayın Ateş Ülker,Sayın İlyas Ümit de katkıda bulunmak istese onlardanda alırdık.Şunu belirteyim,Sayın yazıcının belirttiği rakamlar afakidir.Kendisinin edindiği bilgiler doğrultusunda bunu lanse etmiştir ama bizim aldığımız söylenen miktar diğer kulüplerle birlikte ödenen tutardır.Sanıldığı gibi 17500 YTL sadece bize ödenen miktar değildir.


Tabi bizim Sayın Sanlı dan bu parayı almamız sizin işinize gelmiyor,bu parayı federasyon vermesi lazımdı,o zaman kazan kaynayacaktı.Ama hayatta her şey sizin istediğiniz gibi olmuyor.

Engerek konusunu hiç açmayayım,Qrianna Fallaci’nin bir romanındaki tasvirini gerçek hayatta olmuşcasına uyarlama da ilginçti.Bazı romanlarda hayali bir şeyler anlatılmak isteniyor olabilir.

Abidin’in durumunada üzülmüyor değilim,hem üzülüyorum,hemde kızıyorum,kime yardım ettiyse sırtından vuruldu.Bir insan bu kadarmı şanssız olur yahu.Bu da onun kaderiymiş ne yapalım…

Sayın İlyas Ümit’de yanlış anlıyor,yada anlamak istemiyor,demişki muhterem;
DEMOKRATİK ORTAMLARDA seçim de kazanılır. seçimde kaybedilir. Bunun adı niye kazık olsun ki.Kimseye karşı bir husumet beslediğim yoktur. Kimseye karşı kin beslemem. Sayın Arat bu yazınıza da güler geçerim.

Ben hocamın yediği kazık derken Çallı sporu kasdetmiştim,yoksa kendisininde söylediği gibi seçimler DEMOKRATİK ORTAMLARDA kazanılır veya kaybedilir.

Herkesten tekrar özür diliyorum,yanıt hakkı doğduğunu hissettiğim için cevap verme durumunda kaldım.Sayın Aktaş’ında belirttiği gibi yanıt hakkı doğuracak şekilde yazılmazsa bende artık yazmıyacağım.

Saygılarımla…
Ara
Cevapla
#24
Sayın Arat,
Ben kimseye saldırmadım.
Siz size yapılan saldırıya niye sessiz kaldınız, bunu sordum.
Sizin onurunuzu ayaklar altına alan ben değilim. Hayasızca size saldıran ben değilim. Size hayasızca suçlar atan bendeğilim. Bu yüzden bu tartışmayı başlatan da ben değilim. Tartışma Ankara'da başladı. Herkes "Ankara'da yedi taze meyvayı"...

Sana "Sevgili Hasan/ Sen artık kıpırdamasan/ ... / Drema köprüsü Hasan dardır geçilmez/ paradan geçilir onudan geçilmez" derken, bu satırların geçtiği kutudan önceki sözlerini boş ver de, genel kuruldaki tavra gel demek istedim. Genel kuruldaki onursuzluğa sessiz kalınamayacağını söylemek istedim. Söz konusu olan senin şahsi onurun değil. Hepimizin onuru. Orayı bir daha oku. Bunu bir tek sen yanlış anladın ya da içinde bulunduğun haleti ruhiye seni böyle bir savunmaya itti. Olayı bir tek sen kişiselleştirdin ve beni sana olan borcumla "dövmeye" kalktın. Tamam, bu konuda nasıl dayak attığını da herkes gördü. Bu konuda bir kez daha önceki yazdıklarımı tekrarlayarak tartışmayacağımı söylüyorum.

Sana 150 lira borcum var diye bunları yazmamazlık etseydim, asıl bu onursuzca bir davranış olurdu. Ama bu borcum nedeniyle beni alt etmeye kalkmanı değerlendirmeyi, yine de senin vicdanına teslim etmekten başka bir yedi emin bulamıyorum.

Bak sen son parağrafında "Herkesten tekrar özür diliyorum" diye noktalamışsın. Sen herkesten özür dilemeye devam et. Sıra bana da gelir diye umarsızca umayım ben. Ama ben hala yazdıklarımla ilgili hiç kimseden özür dileyecek bir yanlışımı göremiyorum.

Yine de delikanlıymışsın; "bir kısmını aldım, doğrudur" dedin. Diğer kısmını da başkaları anlatır nasıl olsa.

Ne diyeyim; Allah tuttuğunuzu yardım etsin!...
Cevapla
#25
Sayın Aktaş;
Günlerdir forum sayfalarında yazı yazarak saldıran ortalığı karıştıran sen değilmisin,shakira kemerini bize takan,bahsettiğin türkü ile onuruma sataşan,öyküler anlatacak olmanla utanmamı sağlayacak olan sen değilmisin.Şimdi nasıl bu tartışmayı başlatan ben değilim diyorsun.Tartışmayı Ankarada başlatan ve devam ettiren sizsiniz.
Diyorsunki;
[color=red]Siz size yapılan saldırıya niye sessiz kaldınız, bunu sordum.[/color]
Bize yapılan hangi saldırıdan bahsediyorsun'Sayın Yazıcının iifadesini bize yapılan saldırı olarakmı algılıyorsun.
Bu konuda daha ne diyebilirim.Ben söylemem gerekenleri söyledim.
Olayı kişiselleştirme senin yazılarında benim ismimi zikretmenle başladı.
Yanlış anlaşılmaya meydan vermek istemiyorum,herkesi gündemini meşgul ettiğim için özür diledim,herkesin işi var gücü var anlamındadır.
Neyse nasıl olsa bana telefonda da söylediğin gibi yanıma geleceksin konuşacağız bunları.
Antalya da bir dostun uyarısı ile artık yazmayacağım,zaten aynı arkadaş sizide arayacakmış.Daha fazla birbirimizi üzmeyelim.

Ben tekrar herkesten gündemi meşgul ettiğim için özür diliyorum.
Saygılarımla...
Ara
Cevapla
#26
-BİTTİ-
Cevapla
#27
Hasan Fehmi Arat yazmış:

Alıntı:Ben bu bahsedilen yardımı sayın Kuvay Sanlı dan aldım diyorum,söyleyemiyorlar ama diğerleride aldı.

Bu konu ile ilgili bazı sorularım olacak yanıtlarsanız sevinirim.

Maddi yardımı kabul ederken;

1)Maddi olanaklar açısından sizden daha zorda olan kulüpler olabileceği aklınızdan geçti mi?

2)Gizli bir yardım olduğu için, Federasyon’a ve Kuvay Sanlı’ya minnet duygusu hissettiniz mi?

3)Muhtemelen hissettiğiniz bu minnet duygusu Federasyon’un hatalı yönetilmesini göz ardı etmenize neden oldu mu?

4) 2009 Yaş Gruplarındaki Kızılay Çadırı faciasını uzattığımızı eleştiren bir yazı yazmıştınız. O yazıda federasyonu savunmanız minnet duygusundan kaynaklanmış olabilir mi?

5) Sizce federasyon yetkilileri adil kararlar alabiliyorlar mu? Bundan sonra alabilirler mi?

6) Kuvay Sanlı Adil midir?








Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
- demeğe de dilim varmıyor ama -
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
….
Ara
Cevapla
#28
Sevgili Arkadaşlar

Ortada bir yanlışlık olduğu kesin. Para alan da, veren de bunun farkında ama yine de haklı gerekçeleri var.

Ben bu konunun yeterince deşildiğini düşünüyorum. Yeterince deşilince cerahat akar, çıkar ama deşmeye devam edersek sağlam dokulara uzanır, zarar vermeye başlarız.

Hepimiz satranççıyız, hemfikir olduğumuz bir konu var, bu paralar dahi satranç için kullanılmıştır. Kimsenin cebe atıp ihya olma amacı taşıdığını sanmıyorum.

Eski çalıştığım devlet kurumunda sonradan duyduğum bir usülsüzlük iki eski yöneticime de bulaşmış. Her ikisi de namuslu, hak etmedikleri paraya kesinlikle uzanmayacak sağlam kişilikli insanlar. Esas suçlu sapasağlam ortada geziyor, ne utanması var ne arlanması. Bizim şef ile müdür "ruh sağlıklarını" kaybettiler. Utanması olan adam için, hiç suçu olmasa bile böyle bir konuda adı geçmesi bile bir utançtır.

Bizi bu duruma düşürenler utansın!

Fazladan para alan kulüplerin hepsinin de lig için bütçeleri yetmiyor. Bazıları oyuncu bulmak, masrafları kapatmak için TSF büyüklerinden yardım almak durumuna düşmüşler. Mesele budur. Mesele kulüplerin kendi kaynaklarına sahip olması, örneğin lisans gelirlerinin geri dönmesidir. Bütçeden yetecek kadar "resmi" pay almasıdır. Oy hakkı kulübün, paraları kullanma, yönlendirme, "business class" bilete harcama hakkı yöneticilerin.

Bu düzen değişmediği sürece daha çok birbirimize düşeriz.

Birbirimize düşmeyi bırakalım, birbirimize sahip çıkalım. Mevcut kaynaklarla idare edelim, fazlasına tamah etmeyelim, bu durumu nasıl iyileştiririz, onu düşünelim. Kendi hak ve paylarımız kadar diğer kulüplerin hakkını da gözetelim, yanlış yollara girmeyelim. Yoksa dağılır, kurdun, çakalın eline düşeriz.

Saygılarımla.
Ara
Cevapla
#29
Değerli Arkadaşlar;
Ben de konuyu kendimce bitirmiş ve son yazımı yazmıştım. Ama Sayın Arat ın
-Ben hocamın yediği kazık derken Çallısporu kasdetmiştim.
sözlerine takıldım. Gerçekten bir anlam veremedim. Bir bildiği varsa açıklamasını bekliyorum. Bu nasıl bir kazıktır ki ben bilmiyorum da Hasan Arat biliyor.Ya da Sayın İbrahim Şencan, Kulüp Başkanı Zeki Akbaş, Genel Sekreter Şahabettin Üstün bilmiyorlarda sen mi biliyorsun?. Yıksa sen hayal mi görüyorsun?.Tartışmayı başka yöne çekersem kurtulurum diye mi düşündün?. Çallıspor derken çalı mı taşlıyorsun.? İlyas Hoca Gocunur çekinir diye mi düşündün.? Şİmdi ben soruyorum: Dök bakalım eteğindeki taşları. Ya da gerçekten tak şu Şakira kemerini.
Konuyu açmamın sebebi kulüplere zarar vermek değildi. Sadece federasyon seçimlerinin nasıl kazanıldığını gündeme getirmek istemiştim. Hep söylediğim gibi bu iddialar bana ait değildir.
Yine de bazı kulüp yöneticilerini incittiysem, kırdıysam özür dilerim. Ama senden açıklama bekliyorum.
İlyas Ümit-ANTALYA
Ara
Cevapla
#30
Sayın Ümit;
Aslında biz bu konuları dün Sayın Aktaş ile kapatmıştık,ama bahis konusu "kazık "kelimesi nedeni ile konuyu tekrar alevlendirmek istemenize meydan vermek istemiyorum,bahsettiğim kelime için özür diliyorum,sizden de aynı özürü bekliyorum.Bundan sonra görüşülecek bir konu varsa aynı ildeyiz,yerimiz yurdumuz belli,karşılıklı görüşerek çözme taraftarıyım.
Bu konu ile ilgili forumda artık yazmayacağım.

Saygılarımla...
Ara
Cevapla
#31
Sayın Arat;
Son yazımı okumadı galiba? Ben zaten adlarını kullanmadığım halde bazı kulüp yöneticilerini incittiysem, kırdıysam özür dilerim demiştim. Herhalde gözünden kaçtı. Benim senin kulübünle ya da seninle bir sorunum yok. Sen kendin üstüne alarak büyüttün. İkimizde özür dilediğimize göre bu işi burada bitirelim. Sana kişisel olarak ve kulübüne başarılar dilerim.
Esen kal.
İlyas Ümit-ANTALYA
Ara
Cevapla
#32
Merhabalar,

Başlık altındaki bütün yazıları okudum, sonrasında mali genel kuruldaki ilgili bölümü bir kez daha izledim. Kafamda oluşan soru işaretlerini paylaşmak istiyorum.

1. Başkan konuşmasında 'Ben bu paralar için seçimlerde kulüplere söz verdim diyerek yönetim kurulu üyelerinden toplayan Kuvay Sanlı' diyor. 'Ben hayatımda hiçbir zaman hiç kimseye bu şekilde bir para yardımı yapmadım, yapmam, yapsaydım şu anda Avrupa Satranç Birliği başkanıydım' diyor.

2. Kuvay Sanlı ' Ne dedin ne dedin ne sözü? O zaman neredeydin?' şeklinde cevap veriyor. Ve sonrasında bu başlık altındaki bir yazısında yapılan yardımı aynı başka yardım yapanlar gibi kendisinin yaptığını
'Gül Tülay Hanım Tarsus'u bıraksa, Duman ailesi Ezgi takıma para harcamasa, Manisa'da arkadaşlarımız Doruk Koleji için harcama yapmasalar, Bülent Bey İSEK'i desteklemese, İbrahim Şencan, Çallı için harcamalar yapmasa, sen, ben, diğerleri çekilse . . . Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?

Kendimizi kandırmayalım, bir avuç insanız. Birlikte başlayıp birlikte birşeyleri yürütmeye çalıştık hep. Arkadaşlık zemininde. Bu zemini başka yerlere çekmeye çalışanlara bu işten malzeme çıkmaz.'

şeklinde açıklıyor.

3. Adı geçen kulüplerin meblağları tam olarak bilinmese de bir miktar para yardımı aldığını önceki yazıların içeriğinden anlıyoruz.

Başkanın ve Kuvay bey'in açıklamaları doğru da olsa yanlış da olsa sonuç olarak ortada bir sorun olduğunu ve bunu ''olması gerektiği gibi'' tartışamadığımızı, konunun başka noktalara geldiğini düşünüyorum.

Şimdi soruyorum:

1. Eğer ki Başkan doğru söylüyorsa,
Kuvay bey'in bireysel olarak verdiği sözlerin sonucu kulüplere yaptığı veya yapacağı yardımı neden federasyon yönetim kurulu üyeleri ödüyor? Kuvay bey'in yaptığı yardım kendi yardımıdır ve de eğer bir söz vermişse bu kendisini bağlar. Federasyon yönetim kurulu üyeleri neden böyle bir harcama yapıyor?

2.Eğer ki Kuvay bey doğru söylüyorsa,
Kuvay bey'in maddi durumunun Başkanın söylediği miktarı karşılayabileceğini düşünüyorum. Ki Kuvay bey bundan önce de birçok kez kulüplere olsun, derneklere olsun yardımlar yapmıştır. O halde Arkadaşlık ilişkileriyle yaptığı yardımı neden başkana miktarlarıyla beraber mail olarak gönderiyor? Kendi yaptığı yardım kendisini ilgilendirir. Başkanı bu durumdan bir maille haberdar etmek gerekli midir?

Yazımda yanlış bir bilgi vermiş olmamak için bütün yazıları defalarca okudum ve mali genel kuruldaki ilgili bölümü defalarca izledim.

Kapanmış bir konuyu tekrar açmak istemezdim fakat bu sorulara yanıt bulamadım. Konuyu siz satrançseverlerin görüşlerine sunuyorum.

Sevgiler...
Ara
Cevapla
#33
Sevgili Ataman,

Bu başlık altında göstermeye çalıştığım fotoğrafı sorduğun soru ile netleştirmişsin.
Daha önce tartışmanın bir yanlış anlama sonucu istenmeyen yerlere gitmiş olması nedeniyle "BİTTİ" demiştim.

Bu yükü üstümden atmanın zamanı geldi.

Görülmesi gereken "fotoğraf" şudur:

Sayın Yazıcı, en azından Ramazan Savaş Spor Kulübü temsilcisi Sayın Arat'ın açıklamalarına göre, Sayın Sanlı ile kendileri arasındaki şahsi yardımlaşmayı, sanki RSSK'ya "seçim rüşveti" gibi göstermiştir. BU ELDE BİR!

Sayın Yazıcı'nın burada doğru söylediği kabul edilse, seçim rüşveti doğrulanmış olacaktı ki, bu hiç kimsenin kabul edebileceği bir durum değildir!
Sayın Yazıcı'nın doğru söylemediğini kabul ettiğimizde, mali genel kuruldaki açıklamaları yine hiç kimsenin kabul edeceği bir durum değildir. Sayın Yazıcı sayın Sanlı'yı yalan yere suçlamış olur.

Yani; Sayın Yazıcının söyledikleri doğru olduğunda durum onursuzca bir durumdur. Var mı buna bir itiraz?
Yani; Sayın Yazıcı'nın söyledikleri yalan olduğunda durum yine onursuzcadır! Buna var mı bir itiraz?

Çok az doğru vardır ki; "nereden baksan doğrudur"!... Buna felsefede "mutlak" denir!...

Yaşanan sürece nereden baksan onur kırıcıdır! Onur kırıcı her durum da onursuzcadır. Buna itirazı olan var mı?!... Duyamıyorum!...

Hem Sayın Sanlı'nın hem Sayın Arat'ın açıklamaları ile aradaki para alış verişinin şahsi bir yardımlaşma olduğu görülmektedir. Bu durumda Sayın Yazıcı tüm satranç kamu oyundan özür dilemelidir. Ya da kendi savını kanıtlamalıdır! Beyanlar üzerinden yapılan değerlendirmelerde Sayın Yazıcı haksız durumdadır. Hukukta vicdani kanaatin öncülüğünde belge-delil konuşur...

Benim zoruma giden, bu durumun orada sıcağı sıcağına görülmesi gerekirken, bunca tartışmaya gerek duyulmasıdır. Şimdi Sayın Yazıcı'ya "inanarak" Sayın Sanlı'yı suçlayanlar ve bu nedenle yönetimi aklama yönünde oy kullanan delege arkadaşlardan bir kişİ çıkıp bu durumun neresini savunduğunu söyleyebilir mi bizlere?

Evet, Sayın Arat'a "Paradan geçilir onurdan geçilmez Hasan" derken, aramızdaki arkadaşlığa, aynı ketteki paylaşımlarımıza, dayanışmamıza olan güvenim nedeniyle "rahatça" söyledim bu sözü. Sözün kastı ne Hasan Arat'ın ne de bir başka arkadaşın kişisel onuru değildi! Mali genel kurulda ortaya dökülen yukardaki tablo idi. Şimdi bu tablonun onurlu bir tablo olduğunu savlayan varsa beri gelsin!

Hasan Arat çıkmış, "Evet aldık, ama bu bizim aramızdaki bir yardımlaşmadır, Sanlı ayrıca o tarihlerde bizim Kulübümüz oyuncusudur" demiştir.

Başka konuşacak var mı?
Aksini savlayacak var mı?
Alan razı, veren razı, sana ne be terazi?
Kendini terazi yerine koyanların, sözünü tartıp söylemesi gerekiyor...

Satranç kamuoyu, sayın Yazıcı'dan bu konuda özür bekler! Ya da Sayın Sanlı'ya atfettiği savı kanıtlamasını ister. Kanıtlayamadığı sürece özür borçludur!
Bu sözlere "inanarak" el kadıranların da, şimdi nereye el vurmaları gerektiği kendi vicdanlarının sorunudur!

"Şakira Kemerini" diğer bir başlık; HALININ İPLİĞİ altında açıklayacağım.

Ben rahatım; ta arşa değin!...
Cevapla
#34
Sevgili Hüseyin bey,

Ben yazımı yazdığım günden beri kamuoyunun söylediklerime birşeyler eklemesini ya da yanlıştır şu şu sebeple demesini bekliyordum. En büyük isteğim de konunun muhatapları olan Sn. Başkan'dan ve Sn Sanlı'dan bir yanıt almak. Bilmiyorum ilerde gerçekleşir mi fakat bu henüz gerçekleşmedi.

Gördüğüm kadarıyla siz yazınızda sorumun Sn. Başkan'la ilgili olan kısmını irdelemişsiniz. Fakat yazımın Sn. Sanlı'yla ilgili olarak da yanıtlanması gereken önemli bir iddia ortaya koyduğunu düşünüyorum. Nitekim 2. sorumda bunu net bir şekilde belirttim.

Bu konu hassas bir konu olduğu için yazılarımı dikkatli bir şekilde kaleme almaya çalışıyorum ve bazı çıkarımlarımı paylaşıyorum. Sn. Hüseyin Aktaş veya forumumuzun diğer üyelerinin bu konudaki görüşlerini bildirmelerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum fakat bu malesef bizi sonuca ulaştıramayacaktır. Sn. Başkanın ve Sn. Sanlı'nın bu konuya dair bilgilendirme amaçlı kısa, öz, kelime oyunları içermeyen aydınlatıcı birer cevap vermeleri gerektiğini düşünüyorum.

Sevgiler...
Ara
Cevapla
#35
Bence seçim öncesi kulüplere yardım konusunun alanlar ve verenler tarafından açıklanması gereken bir konudur.

Bundan sonrada bu külüpler hep töhmet altında kalacaklardır.

Kuvay Bey kulüplere bu paraları kimseden habersiz vereceğini sanmıyorum. Tahminimce sen öde biz sana sonra geri veriririz tarzında olmuştur. Sonuçta aday olan Kuvay bey değildir.

Mail kısmına gelince, Kuvay beye ileride hakkında kullanılmak üzere tuzak kurulduğunu düşünüyorum.

Kuvay beyden yapılan yardımlar istenmiş oda art niyet hissetmeden maille göndermiştir. Tabi burada mailin tarihide çok önemlidir.

Maalesef artık satrançdan değil entrikalardan, şahsi konuşmaların ve maillerin deşifre edilmesinden, onun bunun kişiliğinden bahseder olduk.

Tüm bu tartışmaların başlıca kaynağı DEMOKRATİK TSF yönetimidir.
Yönetim için artık satranç amaç değil araç olmuştur. işin kötüsü bu aracın direksiyonunu bırakmamak için her türlü yolada başvurmaktadırlar.

Ama en kötüsü bu tekleyen aracı belki bizde araka koltuğuna otururuz diye itmeye çalışan camianın içinden kişilerin olmasıdır.

Görünüyorki bu insanlarada ilgililer tarafından gerekli kolaylıklar sağlanmaktadır.

Cengiz Keleş beyin dediği gibi BİZİ BU DURUMA DÜŞÜRENLER UTANSIN
Ara
Cevapla
#36
Bahtiyar Bey,

Cengiz beyin ve Cengiz beyden alıntı yaparak, sizin bu "BİZİ BU HALE DÜŞÜRENLER UTANSIN" sözünüzü reddediyorum.

Önerim: "BU HALE DÜŞENLER UTANSIN!"

İkisi çok farklıdır. Bu hale düşenler ve düşmeyenler vardır ve düşenler ile düşmeyenleri aynı kefeye koyamayız. Delegasyonun 67-52'lik oylamasında, şöyle bir 15 kişinin satranç ailesi ile ilişkisi olmadığını, ama müdahil olduklarını düşündüğümüzde satranç ailesinin yarıdan çoğu bu hale tavır almıştır.

Bu hale tavır almayanlar utanabilir.

Tavır alanların utanacağı tek bir konu olabilir; tavırlarını doğru bir örgütlü duruşa eriştirememiş olmaları... Ancak bu da önemli bir maddi ve düşünsel gücü gerektiriyor ki, bu güçsüzlük nedeniyle de utanmaları değil, daha çok düşünüp, daha çok çalışmaları gerekiyor.

Ataman'ın dediği gibi ilgili arkadaşların bu konuda bildiklerini açıklamaları gerekiyor. Sayın Keleş'in dediği gibi bu konu yeterince deşilmiş değildir. İçerde "makas - tampon" bırakarak bu operasyon bitirilemez. Cerahata neden olan UR henüz İRİN oluşturmaya devam etmektedir. Bu urun çıkarılması sağlıklı dokulara zarar vermez. Aksine bünyenin daha sağlıklı çalışmasını sağlayacaktır. Hasta doku ve organların kesinlikle kendini yenileme gücü demokrasilerde vardır! Kendimize ve insanımıza güven gerekmektedir. Deve kuşu gibi başımızı kuma gömmekten vaz geçerek, ayıplarımızın üstünü örtüp bizi çürütmesine izin vermeden, dürüstçe "eleştiri-özeleştiri" mekanizmasının işletilmesi gerekmektedir.

Bu yanlışları yapanlar duymuyorlar mı sanki bizi?
Ses çıkarmadıklarında sorun çözülmüş mü oluyor?
Herkes yanıbaşındaki yanlışın yakasına yapışmalıdır!
Kendisinden başlayarak!
Evet bir işimiz bu değil. Ancak hasta bir bünye ile hangi işi barabileceğimiz sanılıyor?

Özür sahibi olanlar çıksın ortaya! Özürlerini kusurlarını göstersinler; "dostuna yarasını gösterir gibi", biz de elimizden geleni yapalım.

Saygılar...
Cevapla
#37
Ali Nihat Yazıcı genel kurulda yapmaya çalıştığından utanmalıdır! Durumunu açıklayamamaktadır. Ancak bu bir taktikti. Zira asıl yanıtlayamayacağı soruları geçerek, gündemi değiştirmeye çalışmıştır.

Sadece bir imzasız word dosyası gösterebilmiş, eğer doğruysa o dosyanın ilişkili olduğu epostayı açamamıştır. Kurumsal birşey ortaya koyarsa; istifa etmelidir. Yanlış mı? Hiç takımlar keyife ve isteğe göre federasyon kasasından, yani herkesin ortak kasasından desteklenir mi? Hoş aynı kasadan kendisini destekletmiştir. 100.000 Avro harcama yetkisi almıştır. Ama sadece benim kişisel bilgilerimi paylaşmışsa; Utanmalıdır yaptığından! Utanır mı sizce?

Şimdilerde muhtelem bir mühendislik çalışması daha yaparak bu işten nasıl beni kötüleyerek sıyrılacağını hesaplıyordur.

Arkadaşlık ilişkilerinin dahi bu forumda kadar didiklenmesine kadar vardığı düşünülürse, bu gündem değiştirme taktiğinde şimdilik başarılı olduğu söylenebilir.

Ben 1982'den beri bu camiadayım. Herşeyim ortadadır. Kişilerle olan ilişkim onlar ve benim haricimde kimseyi ilgilendirmez. Bu satırlarda adı geçen kişiler benim onlu yirmili yıllardır arkadaşlarımdır. Kurumsal olarak ise, yani TSF adı altında, bu anlamda hiçbir konuyla ilgim - ilişkim doğrudan ya da dolaylı olmamıştır. Ali Nihat Yazıcı bu durumu yüreği yetiyorsa dürüstçe açıklamalıdır. Yüreği yetiyorsa federasyona da doğrudan yaptığım destekleri de açıklamalıdır.

Gerçeklerin gün ışığına çıkacağı kesindir. Yakın zamanda hukuki girişimlerimizi dosya numaraları ve konu içerikleriyle sizlerle paylaşacağım.

Bunun da ötesinde asıl konu şudur: GSGM Teftiş Kurulu'nun açıkça işaret ettiği kredi kullanımlarındaki usulsüzlük genel kurul gündemine getirlmemiştir. Görşülmemiş, aklanmamıştır. Bakanlık açıkça bu konuda Cumhuriyet Savcılığı'na federasyonu zarara uğrattığını belirterek suç duyurusunda bulunulması gerekliliğini yazılı olarak ortaya koymuştur. Bu konuyu da takip ettiğimizin bilinmesini isterim.

Sizlerin karşısına somut gelişmelerle çıkmayı tercih ediyorum. Yakın zamanda bunları paylaşacağım. Ancak yukarıdaki konu haddinden fazla uzayınca, bu başlık altında önceki açıklamama ileveten tekrar bir açıklama yapmak gerekliliğini duydum.

Saygılarımla

Kuvay Sanlı
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi