Galatasaray'ın Yeni Stadı (Başbakanlığa Gönderilmiştir)
#25
Hindistan’da MÖ 6. yüzyılda ortaya çıkmış Caina adlı bir din vardır. Bunlara göre, ruh, dış dünyayla temas edince kötülüğe ve kötü ruh göçüne uğrar. Bu nedenle herşeyden yoksun olmak gereği inancını taşırlar. İşte bu yüzden bu dine inananların bir bölümü, bir kat elbise sahibi olmayı günah saymazken diğerleri onu bile günah sayar ve çıplak gezer.

Şimdi, Caina inancına sahip bir kişinin Türkiye’ye geldiğini düşünelim. İstediği gibi, öylece dolaşmasına izin mi vereceğiz? Yada bizim bir yurttaşımız, o dinin felsefesinden etkilenip, o dine girdi diyelim. İsteyen istediği inanca sahip olabilir, buna kimse karışamaz. Peki sokağa çıktığı zaman, “ben bu dine inanıyorum, hani bana özgürlük?” dediği zaman, biz kendisine öyle dolaşma “özgürlüğü” mü tanıyacağız? Sizin gibi bir “özgürlük” savaşçısı bu konuda ne gibi bir tepki verirdi? Şimdi burada, sizin vereceğiniz tepki konusunda benim kafam karıştı! “İnançlara göre giyinmeye özgürlük” diyen siz, herhalde kendisine izin vereceksiniz. Çocuklarınızla aynı sınıfta o biçimde ders işlemesine ses çıkarmayacaksınız. Ama öte yandan, işten atılan bayan konusunda “memurluğa uygun giyinmediğini”, bu yüzden işten çıkarılmasının da doğal olduğunu söyleyen de sizsiniz. Demek ki sizin de koyduğunuz bir sınır var. Caina dinine inanan bir yurttaşımız sizin gözlerinizin içine bakıyor... Peki şimdi siz O’na ne diyeceksiniz? Hangi “emri” vereceksiniz? (Ha bu arada, işten atılan bayanın yönetmeliğe uygun giyinmediğini o resimden mi anladınız?)

Başörtüsü "sorunu" yaşayan kızların oranı %1. Bunların da ailelerine sorulduğu zaman, kızlarının başörtüsü takmasındansa eğitim almasını yeğleyen velilerin oranı %75. Yani senin laikliği, yanlızca, %50'nin %1'inin %75'inin ailesine anlatman gerek. Ama pireyi deve yapan ben oluyorum.

Caina dini örneğinde, bazılarının aklına şu soru geliyor: Ülkede üç beş kişinin inandığı bir dinle Müslümanlığı aynı kefeye koymak herhalde doğru olmasa gerek.

Bir kere, bir ülkenin nüfusunun çok büyük çoğunluğunun Müslüman olmasıyla, ülkenin bir din devleti olmasında dağlar kadar fark var. Buna hiç girmeyeyim, siz biraz düşünün.

İkincisi, eğer Hz. Muhammed bugün yaşasa, anlayacağınız türden kişiler gibi giyineceği sanılıyorsa, Hz. Muhammed daha hiç anlaşılmamış demektir, İslâmiyet de öyle.

Üçüncüsü, başörtüsü Müslümanlığa özgü bir şey değil, İslâmiyet icadı hiç değil. En basitinden, Hıristiyanlık’ta da vardır. Başörtüsünün insanlık tarihi boyunca hikayesi, İslâmiyet’ten çok öncesine, mağara çağlarına kadar gider. Budistler’in saçlarını kazıması, Museviler’in kesmeyip örmesi falan hep o zamanki bir inanca dayanır. Bunu şimdilik daha fazla açmayacağım. Başörtüsünün, uzun insanlık tarihi boyunca, çok ilginç ve bugünküne tam ters anlamlar taşıdığı zamanlar da olmuştur. Bunu hiç açmayacağım zaten. Kuran’da başörtüsü diye bir şey yoktur. Yani Allah’ın böyle bir emri yoktur. Bir ayetin hangi olay üzerine indiğine, tam olarak ne söylediğine bakmak gerek. Bunu da şimdilik açmayacağım.

Dördüncüsü, Türkler’in müslümanlığıyla Araplar’ın müslümanlığı çok farklıdır. Türkler’in Allah’a inancı sevgiye dayanır, Araplar’ınki ise korkuya. Bu ikisi arasında dağlar kadar fark vardır ve ibadete de yansır, giyinmeye de, yaşayışa da. Biz Türkiye’de Arap müslümanlığına herhalde seyirci kalmayacağız.

Beşincisi, yalnızca Müslümanlık içinde bile sayısız farklı inanç var. Bazı Müslümanlar, kendilerini kırbaçlayarak ibadet ediyor. Çünkü insan bu dünyada acı çekmelidir! Onlara bunun saçmalığından sözet bakalım ne oluyor? Yok, tamam, o kadarını da istemeyelim. Hiçbirşey deme ama o inançta olmadığın için, onların yanındayken o biçimde ibadet etme, bakalım ne oluyor? Giyinme konusunda da öyle. Yalnızca Müslümanlık içinde bile türlü türlü ve kimisi birbirine zıt giyinme inançları var. Hangisi gerçek Müslümanlık? Hadi diyelim birini seçtik. Diğerlerine bunu nasıl anlatacaksın? Herşeyi geçtim, iki Müslüman’dan biri başörtüsüne “Allah’ın emri” dedi, diğeri “benim inandığım Allah böyle bir emir vermez, vermemiştir de” dedi. Eğer o ülke bir din devletiyse, ikisinden biri sindirilir, büyük olasılıkla da kan çıkar. Bir din devletinin, din devleti kimliğini sürdürebilmesi için de bu örnekte hangisinin sindirileceğini söylemeye gerek yok herhalde. Kısacası, dinsel değerlere göre iş yapmaya kalkarsan, o işin içinden çıkamazsın. O devlet ayakta sanırsın, ama yıkılması için bir rüzgâr beklemektedir. Bugün Müslüman dünyasının bu kadar çabuk parçalanabilmesinin nedenlerinden biri de budur. Daha yeni bir tanesi, Güney Sudan, Batı’nın üflemesiyle bağımsızlığını ilan etti.

Altıncısı, çoğunluğun dinsel inancına sahip olanlara göre bir giyinme ve yönetim biçimi kabul edeceksek, Hıristiyanlar’ın çoğunlukta olduğu ülkelerde Müslümanlar’a yapılanları ve yapılacak olanları da hak olarak görmek zorunda kalırız. Son olarak vurgulamak gerekirse, Türkiye Cumhuriyeti, bir din devleti değildir, olmayacak.

Laiklik konusunda Ahmet Taner Kışlalı’nın şu yazılarını okumanızı öneririm:
http://9eylulsatranc.biz/index.php?optio...&Itemid=95
Aslında dizinin diğer bölümlerini de okumanızı öneririm.

Hangi yetkiyle konuştuğumu sormuşsunuz. Şurasını mutlaka anlamanız gerekir: Bu ülkeyi ilgilendiren konularda söz söylemek için ben kimseden yetki ve izin alacak birisi değilim. Çünkü bu ülke “benim”! Herşeyi, her öğesi beni ilgilendirir ve benim sorumluluğumdadır. Ve şunu da bilirim ki sizin o, konuşmam için bana “yetki vermesi” gerektiğini düşündüğünüz “ülke aşığı, millet aşığı” “yetkili”ler, bu ülkeyi sürüklemekte oldukları çukura bu ülke düştüğü gün bu ülkeyi terkedecek. Diğer bir olasılık, birileri bu ülkeyi o çukura düşmekten kurtaracak. Bu durumda kendileri, kurtuluş günü bu ülkeyi yine “terkedecek”. Tıpkı tarihteki öncülleri gibi. Ben bu ülkeyi ilgilendiren konularda, böyle kimselerden izin isteyecek kimse miyim sizce? Bu kadar yazıştık, biraz da tanıştık; bana bunu mu yakıştırırsınız? “Çağdaş bir insana ne giymek yakışırsa, sen de onu giy” dedik, çok şey mi istedik? Bu söylemle İran’daki söylemi, heralde ciddi ciddi bir tutmuyorsunuzdur. Ve elbette çağdaş giyimin içinde hiçbir dinsel simgeye yer yoktur. Çağdaş giyinmeyi "adam gibi giyinmek" dedik anlaşılmadı. "Uygarca giyinmek" diyelim, "güzel giyinmek" diyelim, belki bu kez anlaşılır.

Irmakların satılması konusunda bakın sizi nereye yönlendireceğim: http://www.google.com.tr/ Buraya, HES köylüler, yazın. İstemediğiniz kadar bilgi göreceksiniz.

Bana o kadar çok soru sormuşsunuz ki, ben bunları tek tek yanıtlamaya kalksam, o kadar uzun süre boyunca, üzerimdeki yapmam gereken işleri yapamam. Lütfen bu soruların herbirini biraz kendiniz düşünün ve okuyun.
Ara


Bu Konudaki Yorumlar
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Kasim_Demircin - 23-01-2011, 02:23
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: İskender Altındiş - 23-01-2011, 13:35
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: firatsalepci - 23-01-2011, 13:40
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Kasim_Demircin - 23-01-2011, 18:24
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: kitaro - 24-01-2011, 21:28
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: firatsalepci - 24-01-2011, 21:44
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: serhad kangöz - 24-01-2011, 22:40
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Attorney at Law - 25-01-2011, 10:52
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: İskender Altındiş - 25-01-2011, 23:59
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: kitaro - 26-01-2011, 13:48
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: İskender Altındiş - 26-01-2011, 22:58
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: kitaro - 27-01-2011, 18:09
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Attorney at Law - 27-01-2011, 21:11
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: kitaro - 29-01-2011, 18:23
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: firatsalepci - 30-01-2011, 23:08
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: kitaro - 31-01-2011, 16:14
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: serhad kangöz - 31-01-2011, 19:13
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: firatsalepci - 02-02-2011, 01:43
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: serhad kangöz - 03-02-2011, 15:34
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: kitaro - 03-02-2011, 18:48
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: serhad kangöz - 03-02-2011, 19:37
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: İskender Altındiş - 04-02-2011, 02:13
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: kitaro - 05-02-2011, 19:11
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: İskender Altındiş - 06-02-2011, 10:25
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: kitaro - 09-02-2011, 20:30
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: İskender Altındiş - 10-02-2011, 01:55
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: kitaro - 10-02-2011, 13:34
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: firatsalepci - 11-02-2011, 10:54
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: serhad kangöz - 11-02-2011, 17:48



Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi