Satrançta Şike
#61
(30-07-2015, 21:39)Ozgur_Akman Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Bir espri yapıp geçeceğim: "TSF'yi eleştirmeyin, yalvarıyorum. Konu çok dağılıyor Smile Hatta mümkünse biraz övün ki dağılmasın Smile"

Yukarıdaki "espri" bu satırlara (yazdığımın ciddi olduğunu düşünerek) bir cevapsa, espiriye espriyle cevap vermiş oldun. Eğer o satırlar gerçek anlamında anlaşıldıysa edebiyattaki ismiyle bir "iğneleme" olduğunu belirteyim. Kısacası gülüyoruz ağlanacak halimize.
(29-07-2015, 15:48)Attorney at Law Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Erşan Bey, mesajlarınızda TSF'ye eleştiri yöneltmeyiniz lütfen. TSF hedef alındığında daha önce sessiz kalınan konularda bile bir anda savunma içgüdüsüyle konuya dahil olunup konunun mecrasından çıkarılması çok zaman almıyor.
Ara
Cevapla
#62
FIDE bilerek/anlaşmalı beraberlik durumunu suç/şike kabul edip bunun için bir ceza öngörüyor mu?
Eğer öyleyse bunun nasıl ispatlanmasını öngörüyor? Nasıl ispatlayacaksınız anlaşmalı beraberliği? Ölçüsü nedir?
Öyle değilse neyi konuşup duruyorsunuz? İsteyen anlaşıp beraberlik yapar, suç değilse kime ne?
Yanlış mı düşünüyorum?
Cevapla
#63
(30-07-2015, 22:26)abdulkadirbener Nickli Kullanıcıdan Alıntı: FIDE bilerek/anlaşmalı beraberlik durumunu suç/şike kabul edip bunun için bir ceza öngörüyor mu?
Eğer öyleyse bunun nasıl ispatlanmasını öngörüyor? Nasıl ispatlayacaksınız anlaşmalı beraberliği? Ölçüsü nedir?
Öyle değilse neyi konuşup duruyorsunuz? İsteyen anlaşıp beraberlik yapar, suç değilse kime ne?
Yanlış mı düşünüyorum?
Sondan başlayayım, çok yanlış düşünüyorsunuz!

Anlaşmalı beraberlik şike değildir ancak, bir müsabakanın sonucunu bir menfaat karşılığında müsabakdan önce belirlemek şikedir ve ülkemizde 6222 sayılı kanunun 11. maddesinde düzenlenmiş bir (ceza hukuku terimi olarak )"suç" olmanın yanı sıra, sportif açıdan yani spor hukuku açısından da kurallara aykırıdır.

İspatı uluslararası spor yargısının 1 numaralı organı olan CAS'ta bazı durumlarda spor hukuku açısında %100 ispatı mümkün olamayacağı için "%75 oranında kanaat getirilebiliyorsa yeterlidir" şeklinde değerlendirilmektedir. 6222 sayılı kanun açısından ise ceza hukuku gereğince "her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil" gerekmektedir. Yani ceza hukuku açısından "yırtılsa" bile, spor hukuku açısından %75 kanaat yeterlidir. Ayrıca, ceza hukuku açısından "hayatın olağan akışı" kriteri vardır ki, Süper Lig'e çıkmaya oynayan iki takımın birbirleriyle oynadığı maçta toplam 4 yabancı ünvanlı sporcudan sadece 1ini oynatması ve maçın 10 dakika içinde 10 hamleyi geçmeyen 8 beraberlik ile 4-4 sona ermesi maçtan önce anlaşma olduğunı gösterir. Aksi, hayatın olağan akışına aykırıdır. Yani bu forumda dile getirilen iki örnekten bir tanesi hem ceza hukuku, hem de spor hukuku açısından yaptırım gerektirir.

Ne konuşup duruyorsunuz, isteyen anlaşmalı beraberlik yapabilir, suç değilse kime ne gibi sınırdaki sözlerinizi hem maçtan önce ve maç sırasındaki anlaşmalı beraberliğin farkına, hem de bu konudaki hukuki düzenlemelere yeterince hakim olmamanıza bağlıyor, bu mesajda yazdıklarımdan faydalanmanızı diliyorum.
Ara
Cevapla
#64
(30-07-2015, 22:46)Attorney at Law Nickli Kullanıcıdan Alıntı:
(30-07-2015, 22:26)abdulkadirbener Nickli Kullanıcıdan Alıntı: FIDE bilerek/anlaşmalı beraberlik durumunu suç/şike kabul edip bunun için bir ceza öngörüyor mu?
Eğer öyleyse bunun nasıl ispatlanmasını öngörüyor? Nasıl ispatlayacaksınız anlaşmalı beraberliği? Ölçüsü nedir?
Öyle değilse neyi konuşup duruyorsunuz? İsteyen anlaşıp beraberlik yapar, suç değilse kime ne?
Yanlış mı düşünüyorum?
Sondan başlayayım, çok yanlış düşünüyorsunuz!

Anlaşmalı beraberlik şike değildir ancak, bir müsabakanın sonucunu bir menfaat karşılığında müsabakdan önce belirlemek şikedir ve ülkemizde 6222 sayılı kanunun 11. maddesinde düzenlenmiş bir (ceza hukuku terimi olarak )"suç" olmanın yanı sıra, sportif açıdan yani spor hukuku açısından da kurallara aykırıdır.

İspatı uluslararası spor yargısının 1 numaralı organı olan CAS'ta bazı durumlarda spor hukuku açısında %100 ispatı mümkün olamayacağı için "%75 oranında kanaat getirilebiliyorsa yeterlidir" şeklinde değerlendirilmektedir. 6222 sayılı kanun açısından ise ceza hukuku gereğince "her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil" gerekmektedir. Yani ceza hukuku açısından "yırtılsa" bile, spor hukuku açısından %75 kanaat yeterlidir. Ayrıca, ceza hukuku açısından "hayatın olağan akışı" kriteri vardır ki, Süper Lig'e çıkmaya oynayan iki takımın birbirleriyle oynadığı maçta toplam 4 yabancı ünvanlı sporcudan sadece 1ini oynatması ve [color=#FF0000]maçın 10 dakika içinde 10 hamleyi geçmeyen 8 beraberlik ile 4-4 sona ermesi maçtan önce anlaşma olduğunı gösterir.[/color] Aksi, hayatın olağan akışına aykırıdır. Yani bu forumda dile getirilen iki örnekten bir tanesi hem ceza hukuku, hem de spor hukuku açısından yaptırım gerektirir.

Ne konuşup duruyorsunuz, isteyen anlaşmalı beraberlik yapabilir, suç değilse kime ne gibi sınırdaki sözlerinizi hem maçtan önce ve maç sırasındaki anlaşmalı beraberliğin farkına, hem de bu konudaki hukuki düzenlemelere yeterince hakim olmamanıza bağlıyor, bu mesajda yazdıklarımdan faydalanmanızı diliyorum.

Kırmızı ile boyadığım kısım enteresan ama 1 defa kullanılabilir. Anlaşan takımlar örnek teşkil eden bir yaptırımdan sonra bunun önlemini kolayca alırlar.
Ara
Cevapla
#65
Ne zaman senli benli konuşur hale geldik bir türlü çözemedim Tutku ama vallahi de billahi de yazdıklarını okumadım hiç seninle alakası yok. En son dava kazanmıştın orada kaldım. Bana da dava açmazsın değil mi?

Neyse konuyu ben dağıttım, susacağım. Övmekte çok geç kaldık zaten bu konu da birazdan etkisiz hale getirilir.
Ara
Cevapla
#66
(30-07-2015, 23:59)Ozgur_Akman Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Ne zaman senli benli konuşur hale geldik bir türlü çözemedim Tutku ama vallahi de billahi de yazdıklarını okumadım hiç seninle alakası yok. En son dava kazanmıştın orada kaldım. Bana da dava açmazsın değil mi?

Neyse konuyu ben dağıttım, susacağım. Övmekte çok geç kaldık zaten bu konu da birazdan etkisiz hale getirilir.
Sen-siz arasında sadece samimiyete dayalı bir fark yok Özgür. Sen benim için bir süredir siz değil, sensin. Yazdıkların benimkilerle aynı olunca doğal olarak benim yazıma cevap verdiğin düşüncesiyle olası yanlış anlaşılmaya açıklık getirdim. Davadan sonraki gelişmeler gördüğün gibi işte, şimdilik bu başlıktaki fikir alış verişleri. Yok yahu, niye dava açıyım sana. Bir mesaj dolusu hakaret edip, özür dilemeni istememe rağmen hakaretlerinin arkasında mı durdun sanki?
Ara
Cevapla
#67
Kulüpler Şampiyonası son turunda ilk 2 masa 8'er beraberlikle 4-4 berabere bitmiş ve ilk 2 masadaki 4 takım da bir üst lige yükselmiştir. Daha doğrusu, yükselmek için gerekli sıralamaya girmiştir. Bir itiraz olduğu anda o kulüplerin durumunun ne olacağını çok merak ediyorum. Yok mu ilk 6'yı bu maçlar sebebiyle kaçıranlar arasından bu duruma itiraz edecek bir kulübümüz? Yazık, çok yazık...
Ara
Cevapla
#68
Yazışmaları dün gece sakin kafayla okudum. Konu hukuk ve politika arasına sıkışmış. Ha keza satrancı oyun olarak mı göreceğiz spor olarak mı, asıl belirleyici bu.

Satranç bir sporsa, maç öncesi takımların maçı tespit etmesi şikedir, zaten uluslararası jargondaki match fixing kavramı tam olarak da bunu karşılar, önceden belirleme.

Dolayısıyla eğer satrancı bir spor olarak ve yapılanı da sportif mücadele olarak göreceksek, Savcılık harekete geçirilebilir. Tabii bizim savcılar pratikte 6222 sayılı kanuna uygun hızlıca iddianame düzenlerler mi yoksa başlarından mı savarlar çok emin değilim. O yüzden satrancın spor olduğunun ve burada sportif bir mücadele icra edildiğinin çok temiz ifade edilmesi gerekli.

Bana göre konu kamu hukukunu ilgilendirdiğinden sadece menfaati doğrudan zedelenen takım veya oyuncular değil, izleyici veya satrançsever konumundaki insanlar da Savcılık makamını harekete geçirebilirler.

Ama yukarıda dediğim gibi, savcıyı ziyaret edip konuyu tane tane anlatmak gerekli. Savcı yasalara göre şikayetçi ve savunman ile işbirliği yapmak zorundadır çünkü.

Konunun politik yönüne girmeyeyim ve Özgür'ün uyarısı üzerine, Atom Enerjisi Kurumunun Smile Hukuk Kurulunun bu konuda ne yaptığını hiç sormayayım mesela.

Diğer taraftan istenirse baştan öngörülecek idari yaptırımlarla match-fixing'in önüne geçilebilir, hakemlik makamı şike belirtisi olan maçları hızlıca kırmızı hatta alarak savunma isteyebilir. Salt bu savunma isteme durumu bile ciddi bir caydırıcılık sağlar düşüncesindeyim. Bana göre tüm masalarda 10 dakikada herkes el sıkışmışsa ve asıl oyuncular oynatılmamışsa burada şike yapıldığı ağır karinedir.

Son olarak, yazılmış ama yine değinelim: Bireysel bir oyunda yapılan anlaşmalı beraberlik sadece 2 oyuncuyu ilgilendirir ve satranç teamülleri açısından uygundur.

Ama takım oyunlarında, lig, maddi ödül, düşme / yükselme gibi doğrudan ekonomik sonuçlar ortaya çıktığından -ki dünya futbolunda şike aslında futbol ekonomisini korumak için çıkmıştır- burada takım olarak yapılan ön anlaşmanın niteliği farklıdır.
Eğer ön anlaşma bir takım davranışlarlarla çok açık olarak görülebiliyorsa, evet spor hukuku tam delil aramaz, yüksek düzeyde belirti yeterlidir.

Önerim, bir satrançseverin iyi bir hukukçudan destek alarak bir başvuru yapmasıdır. Savcılık takipsizlik verse bile konu üst yargıya taşınarak en azından bir emsal karar zorlanmış ve işin ilk kez içtihat tarafına girilmiş olur. Bu da hukuksal altyapının başlaması için çok ciddi adımdır.

Ha Savcılık talebi ciddiye alırsa çarşı çok karışır o da ayrı konu. Ama doğruyu bulmak için bu zorunlu.

dipnot: Ayrıca bu konuda Tutku bey yalnız bırakılmamalı, çünkü şike kanserdir. Bu yayılırsa, mücadele hassası ve zevki ölen bu spora kimse destek vermez.

Satranç zaten elden gidiyor, bu meseleyi de ciddi bir hastalık olarak görüp yüklenmek lazım. Bugün önemsemediğimiz bu ön anlaşmalar, yarın bu tür organizasyonların gerekliliğini sorgulatır. Hiçbir şeyden korkmuyorsak, sponsor ve destek kaybından korkmak lazım.
Ara
Cevapla
#69
(31-07-2015, 11:03)Attorney at Law Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Kulüpler Şampiyonası son turunda ilk 2 masa 8'er beraberlikle 4-4 berabere bitmiş ve ilk 2 masadaki 4 takım da bir üst lige yükselmiştir.

[color=#0000CD]

Benim tavrım ortada.
Açık ve net.
Kurumsal tavrı ben belirleyemiyorum.

sn.Attorney at Law';
Bireysel ya da takım fark etmez. Sporun içinde kendi mücadelesiyle kendisi "sporcu" olarak vardır.

M. BACHANA yukarıdaki bu sonuçları bizlere, spor hukukçusu olarak da size sorsa buna ne cevap verirdiniz?
[/color]
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#70
(30-07-2015, 23:59)Ozgur_Akman Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Neyse konuyu ben dağıttım, susacağım. Övmekte çok geç kaldık zaten bu konu da birazdan etkisiz hale getirilir.
[color=#0000CD]
Ben değerli bulduğum tartışmaları saygıyla da izlerim.
Şu ana kadar bir saptırma olmadı zaten.
[/color]
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#71
(30-07-2015, 21:05)Attorney at Law Nickli Kullanıcıdan Alıntı:
(09-07-2013, 22:45)Kasim_Demircin Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Sonucu önceden belirlenmiş her skor şikedir. Beraberlik teklifi veya berabere yapma hakkı oyun başladıktan sonra olur.

(10-07-2013, 17:28)Kasim_Demircin Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Maçtan önce anlaşmalı beraberlik şike olmadığını düşünelim. O zaman maçlara çıkmaya gerek kalmazdı. Maçtan önce hakeme biz berabere kaldık denirdi. Beraberlik demek yenişememek demektir. Maç yapılmadan nasıl berabere oluyor. Evet maalesef anlaşmalı beraberlikler hep yapılagelmiştir. ben de hep karşı çıkmışımdır. Ben Şike olduğunu düşündüğüm için şahsen birilerinin hak kaybına uğrayacağı hiç bir turnuvada anlaşmalı beraberlik yapmadım.

Kasım Bey, bugün Kulüpler Şampiyonası'nın 8. turunda sizin takımınız ve rakibiniz 3 ila 7 hamle arasında değişen 8 çok kısa beraberlikle 4-4 berabere kalarak son tur öncesi 1. Lig'e çıkmayı büyük oranda garantiledi. http://kulupler2015.tsf.org.tr/tr/compon...ew&kid=929

Yukarıdaki satırlar sizin 2013 yılında yazdıklarınız. Bu yazılarınıza dayanarak bir üst lige çıkmak için maçın sonucunu maçtan önce belirlemenin şike olduğunu siz biliyorsunuz, kabul ediyorsunuz. Bugünkü 3-7 hamle arası değişen beraberlikler şimdiden konuşulmaya başlandı. Sizin şike olduğunu bildiğiniz ve burada açık açık yazdığınız birşeyi ve iki takımda da şahsen tanıdığım arkadaşların böyle birşey yapmayacağına inanan birisi olarak, satranç camiası bir açıklamayı hak ettiğini düşünüyorum.

burası sert olduğu kadar da doğru olmuş.

benim de aklıma ilk İbrahim Ethem'in yazdığı gibi 3 puanlık sistem geldi ama
http://www.schachbundesliga.de/pics/down...012015.pdf
Almanya bundesliga'da 2 puanlı sistem kullanılmakta. 17.2. madde. Almancam hiç iyi değildir ama bir kişi bu yönergeyi okuyup bizden bir farkları varsa da bizi aydınlatırsa sevinirim.
Ara
Cevapla
#72
Satranç olimpik spor sayılmadığından ve diğer spor dallarının oyun kurallarında bulunmayan bazı kuralları olduğundan tartışılmakta olan konuyu Spor hukukunun ilkeleri ışığında değerlendirmek zordur.Satranç,anlaşmalı beraberliğe izin verilen bir oyundur.Taşlar azalmış ve iki tarafın da birbirine üstünlük sağlayacak imkanı kalmamışsa kimseye "sabaha kadar oynayın"demek mümkün değildir.FIDE son yıllarda anlaşmalı beraberlikleri en aza indirmek için bazı yeni kurallar ortaya koydu.Ama bunların da nasıl delindiğini yabancılar bize Çanakkale'de gösterdiler!Ben de esasen sizin gibi düşünüyorum:"Anlaşmalı beraberlikler olabildiğince azaltılmalıdır"Ama kabul edilebilir bir çözüm de bulamıyorum.Galibiyete olabildiğince prim vermek bir küçük çözümdür.Ama kökten çözüm değildir.Verilen örnekler kapsamında Uluslararası mahkemelere başvursanız karşınıza önce Satrancın oyun kuralları çıkacaktır.Mahkemenin, Futbol Dünyasındaki olaylarda olduğu gibi aynı Mantık içinde karar vermesi Satrancın kendi kuralları nedeniyle mümkün görünmemektedir.Çünkü bütün kısıtlamalara rağmen Satranç anlaşmalı beraberliğe izin vermek zorunda kalmaktadır!!Belli bir hamle sayısı olmadan berabere yapılamayacak kısıtlamasının çalışmadığını hepimiz biliyoruz.Öte yandan Şike kavramı ile anlaşmalı beraberlik kavramını ayrı başlıklar altında tartışmamızın uygun olduğunu hatırlatırım!İki kavram arasında akrabalık vardır.Ama anlaşmalı beraberlikleri uluslararası mahkemelere taşımak şimdilik bana göre kolay değildir.Oysa şike olayı hakkında yeterli kanaat oluşmuşsa çeşitli mahkemelere başvurmanız mümkündür!Şikeye çözüm olarak "biz ilgili sporcuyu bu sene turnuvaya almadık"demeniz yeterli değildir.Onunla aynı kaynaktan gelen diğer sporculara da bir süre hak mahrumiyeti vermeniz gerekir.Başka türlü çözüm bulunamaz!Çünkü şike çok kolay şekil ve renk değiştirir!
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#73
(01-08-2015, 04:28)Ateş Ülker Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Satranç,anlaşmalı beraberliğe izin verilen bir oyundur.Taşlar azalmış ve iki tarafın da birbirine üstünlük sağlayacak imkanı kalmamışsa kimseye "sabaha kadar oynayın"demek mümkün değildir.
Ateş Bey merhaba,

Şunu net bir şekilde ortaya koymak gerektiğini düşünüyorum; oyun sırasında yapılan anlaşmalı beraberliklerde hiç bir sorun yoktur.

Tartışmaya açılan konu oyunun sonucunun oyundan önce belirlenmesi ve bunun bir menfaat için yapılmasıdır. Menfaat maddi (para gibi) veya manevi (üst lige terfi gibi) olabilir.

Bugün Gülkız Hanım'ın köşe yazısını okudum. İlgili kısımlar şu şekilde:
...
Alıntı:"Türkiye Birinci Satranç Ligi 15 ilden 22 takım toplam 319 sporcumuz, Türkiye Kulüpler Şampiyonası ise 44 ilden 76 kulüp ve toplam 1080 sporcumuzun katılımı ve centilmence mücadelesiyle gerçekleşti.

Önümüzdeki sezon gerçekleşecek Türkiye Satranç Birinci Ligi ve İş Bankası Süper Satranç Liginde yer alabilmek için centilmence yarışan tüm sporcularımızı ve kulüp yöneticilerimizi kutluyorum." ...

... Gelecek yıl Türkiye İş Bankası Süper Satranç Ligi'nde mücadele edecek olan Ankara Onur Koleji Genç Akademisyenler, İstanbul Boğaziçi Üniversitesi Spor Kulübü ve İzmir Taş Duvar Spor Kulübü'ne şimdiden başarılar diliyorum.
Kulüpler Şampiyonası finali sonunda ilk altıya giren ve gelecek yıl birinci ligde mücadele edecek olan Aydın Satranç Eğitim Merkezi Spor Kulübü, Ordu Azdur Spor Sanat ve Kültür Kulübü, İzmir Rota Koleji Spor Kulübü, Bitlis Tatvan Satranç Eğitimi Spor Kulübü, Sivas Varyant Gençlik Satranç ve Spor Kulübü Derneği ve Antalya 07 Deniz Gençlik Spor Kulübü'nü kutluyorum. ...

Bu satırları okuyunca sanırım kendisine olan biten aktarılmadı diye düşündüm. Gürcü sporcu konusunda 1 sene oynamadı, artık oynayabilir şeklinde kendisine danışmanlık yaptığı söylenen danışmanlar olduğunu doğru kabul edersek, liglerde de "centilmence" olmadığı açık olan ve centilmence olmadığından şüphe edilen bir takım gelişmeler olduğu kendisinden gizlenmiş olabilir. Bunun tam aksi ise, yazıda tekrar tekrar vurgulanan "centilmence" kelimesi ve centilmenliği hakkında şüpheler olan kulüplerin isim isim kutlanmasının bir icazet olduğu anlamına gelebilir ki, bu satrancımız adına çok üzücü olur. Umarım doğru olan ilk seçenektir.

Mojo Jojo şikenin kamu düzenini ilgilendirmesi sebebiyle şikayete bağlı bir suç olmadığını söylemiş. Şüphesiz ki haklıdır. Ben bu duruma itiraz edecek bir kulüp olup olmadığını sorarken spor hukuku açısından bir sonuç alınmasını istiyordum. Çünkü, ceza hukuku bu duruma çok ağır yaptırımlar öngörüyor. Ben sportif olaylarda sportif ceza taraftarı olduğum için ceza hukukunun devreye girmesini hiç ama hiç istemiyorum. Ama satranç sevgimden, bu kulüplerde yer alan bazı kişilerle tanışıklığımdan, federasyona hala inanıyor olmamdan ve satrancın adının bu tür kötülüklerle anılmasını istemediğimden dolayı, bu tür kötülüklerin satrancın içinde olmasını kabulleneceğim düşünülmesin. Adli tatil olması sebebiyle zaten iş yoğunluğum en alt düzeydeyken ben önümüzdeki haftamı bu işe ayırıyorum. Ben bu virüsü satrançtan uzaklaştırma yoluna başkoydum.

(31-07-2015, 15:50)M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: sn.Attorney at Law';
Bireysel ya da takım fark etmez. Sporun içinde kendi mücadelesiyle kendisi "sporcu" olarak vardır.

M. BACHANA yukarıdaki bu sonuçları bizlere, spor hukukçusu olarak da size sorsa buna ne cevap verirdiniz?
Aşkın Bey, ne sorduğunuzu anlayamadım. Kısa, net, açık bir şekilde, konuyu dağıtmadan sorunuzu açıklayabilirseniz cevaplamak isterim.
Ara
Cevapla
#74
(01-08-2015, 21:26)Attorney at Law Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Aşkın Bey, ne sorduğunuzu anlayamadım. Kısa, net, açık bir şekilde, konuyu dağıtmadan sorunuzu açıklayabilirseniz cevaplamak isterim.

[color=#0000CD]Demem odur ki;

M. BACHANA şöyle bir soru sorsa ;

"- Şike yaptığım konusunda benimle ilgili bir çok fikir öne sürüldü.
Benzeri de zaten maçlardan önce 10 dakika bile sürmeyen maçlarda göstermelik hamleler ile yapıldı.

Sizce bu şike değil midir?

Ben belirttiğim mazeretler ile maça çıkmadım. Maç öncesi anlaşarak göstermelik beraberlik yapanlar, bana göre daha az mı suçludur"

...
dese ne cevap verirdiniz?
[/color]

Yeterince açık mıdır?
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#75
(01-08-2015, 21:40)M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: "- Şike yaptığım konusunda benimle ilgili bir çok fikir öne sürüldü.
Benzeri de zaten maçlardan önce 10 dakika bile sürmeyen maçlarda göstermelik hamleler ile yapıldı.

Sizce bu şike değil midir?

Ben belirttiğim mazeretler ile maça çıkmadım. Maç öncesi anlaşarak göstermelik beraberlik yapanlar, bana göre daha az mı suçludur"

dese ne cevap verirdiniz?
Kulüpler Şampiyonası'ndaki maçlar için "kuvvetli şüphe" olduğunu söylerdim. Çünkü maçları Konya'da takip etmedim. Belki sporcunun biri 4. hamlede rakibine beraberlik teklif etmiştir. Sporcu gidip takım kaptanına sormuştur, takım kaptanı da kabul etmesini söylemiştir. Bunu gören rakip takımın kaptanı da diğer 7 masaya da beraberlik teklif etmelerini söylemiştir ve rakipler de kabul edince 4-4 berabere bitmiştir. Tabii Kulüpler Şampiyonası'nda 8. tur ilk masa ve 9. tur ilk 2 masanın kısa beraberlikler ile bir üst lige yükseldiğini düşünürsek önceden anlaşma olduğunu varsayabiliriz. Önceki mesajımda belirttiğim üzere "hayatın olağan akışına aykırı" bir durum söz konusu. Çünkü aksi durumda sporcular ile takım kaptanı arasında maç sırasında beraberlik teklifine ilişkin konuşmalara hakem şahit olurdu. Zaten turnuva başhakemi forumdaki bu başlığı okudu.

1. Ligdeki beraberliğe gelince, durum Gürcü'den çok daha vahimdir. Düşünün ki Barcelona ve Bayern Münich Şampiyonlar Ligi grubunda son maçta birbirleriyle oynuyorlar ve kaybeden gruptan çıkma şansını kaybediyor, beraberlikte ise iki takım da büyük olasılıkla gruptan çıkıyor. Maç kadroları açıklanınca bir baktınız kaybedenin gruptan çıkma şansını kaybedeceği maçta iki takım da en iyi oyuncularını kadroya almamış; Messi, Neymar, Robben, Ribery kadroda yok! Başladınız maçı izlemeye, o da ne? Bir takım sahasında biraz top çeviriyor ve topu rakibe atıyor. Rakip de kendi sahasında biraz top çevirip topu rakibe geri veriyor. Ve 90 dakika 0-0 sona eriyor ve iki takım da gruptan çıkıyor!

Bachana ise rakibine ekonomik menfaat sağlamak için maça çıkmadığını federasyonun Eğitim Kurulu Başkanı'na başka bir şahitin önünde itiraf etmiş birisidir! Belirttiği mazeret yazmışsınız ama, rakibinin ekonomik durumunun kötü olması ve ona para kazandırma isteği ile maça çıkmamak geçerli bir mazeret değildir.

Özetle bana göre, Kulüpler Şampiyonası örneklerinde kuvvetli şüphe vardır, suç karine (aksi ispat edilene kadar doğru kabul edilme) olarak kabul edilmelidir. 1. Lig örneği ise her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı şekilde ortadadır. Bachana örneğine gelince, siz ve diğer kişi itiraf konusunda yalan söylediğinizi belirtmedikçe tıpkı 1. Lig örneği gibi her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı şekilde ortadadır.
Ara
Cevapla
#76
sevgili attorney at law, dünyanın gözü önünde 2-2 biten efsanevi danimarka -isveç maçı vardır.
bu maç 2-2 veya daha gollü beraberlikle biterse iki iskandinav takımı üst gruva kalacaktı. italyanlar rakibine istediği kadar fark atsın bu iki takım çıkacaktı, ki nitekim öyle oldu. yok ikisi de deliler gibi saldırdı, yok o onu atsaydı denir sürekli ama, maçta önce beklenenin sonuç olarak sahaya yansıması kuvvetli şüphe ise, avrupa kupasında bile bu kuvvetli şüpheye bir yaklaşım yapılmamıştır.

http://www.mackolik.com/Cups/Default.asp...eason=2004
https://eksisozluk.com/22-haziran-2004-d...ci--938774
Ara
Cevapla
#77
(02-08-2015, 10:13)H Mustafa Demir Nickli Kullanıcıdan Alıntı: sevgili attorney at law, dünyanın gözü önünde 2-2 biten efsanevi danimarka -isveç maçı vardır.
bu maç 2-2 veya daha gollü beraberlikle biterse iki iskandinav takımı üst gruva kalacaktı. italyanlar rakibine istediği kadar fark atsın bu iki takım çıkacaktı, ki nitekim öyle oldu. yok ikisi de deliler gibi saldırdı, yok o onu atsaydı denir sürekli ama, maçta önce beklenenin sonuç olarak sahaya yansıması kuvvetli şüphe ise, avrupa kupasında bile bu kuvvetli şüpheye bir yaklaşım yapılmamıştır.

http://www.mackolik.com/Cups/Default.asp...eason=2004
https://eksisozluk.com/22-haziran-2004-d...ci--938774
Mustafa Bey, Bahsettiğiniz maç, GS-Sturm Gratz maçı, FB-Denizli maçı gibi en çok konuşulan maçları bilerek örnek vermedim. Çünkü Sturm Gratz maçının sonucu maç sırasında belli oluyor. Bizimkilerin kenardan teknik direktörlerine bakıp, rakip top çevirirken press yapalım mı diye sormaları ve teknik direktörümüzün skoru korumalarını söylemeleri yukarıda maç sırasında hakemim yanında kaptana beraberlik teklifini sormanın bire bir karşılığıdır.

Sizin söylediğiniz maçı ise çok iyi hatırlıyorum. O maçta da şüphe vardı ancak, kuvvetli şüphe değildi. İki takımın da işine gelen skorun 2-2 olması ve maçın 2-2 bitmesi haricinde başka bir destekleyici birşey yoktu. Örneğin gol olsun diye bilerek penaltı yaptırma, çok basit gol yeme, maç öncesi iki takım yöneticilerinin iletişiminin tespiti, gizli bir toplantıda birlikte görüntülenmesi vs. hiç birşey olmadı. Yani bir önceki mesajımda verdiğim örnekteki gibi Messi, Neymar, Robben. Ribery oynatılmadı. Takımlar sadece top çevirdi gibi başka donelerle istenilen sonucun gerçekleşmesi desteklenmediği için, iki takımın da istediği sonucun gerçekleşmesi tek başına yeterli değildir denildi. Hatta son dakika golüyle 2-2 bitmişti. Son dakikada gol kaçsa nolacaktı? Yani o maçta kuvvetli şüphe söz konusu değildi.
Ara
Cevapla
#78
[color=#0000CD]Aşağıda tüm dünyanın şahit olduğu o meşhur maçı nereye koyalım arkadaşlar?
(22 Nisan 2010 Perşembe...BARBAROSSA dan alınma)
"Federal Almanya-Avusturya...İSPANYA 1982 DÜNYA KUPASI
Almanya'nın Avusturya ile oynayacağı maç o kadar kritik ti ki...

Yenilmeyi şöyle bir kenara bırakalım, beraberlik bile Almanları kupanın dışına itiyordu. Yine Almanların maçı 3 farklı kazanması bu kez Almanları üst tura taşısa da Avusturyalıları turnuva dışına itiyordu... Fakat, ufak bir nokta vardı ki, bu durum hem Almanlara hem de Avusturyalılara yarıyordu... Almanya'nın bir ya da iki farklı bir galibiyetinde iki takımda tur atlayabiliyordu.
...
Bu durumda 'Kulak gazetesi' devredeydi işte...

" Aynı dili konuşan iki takımın futbolcları birbirlerini destekleyecek..."
Yani?
İşin yanisi 'hatır adı altında' şikeye getiriliyordu tüm sözler... Bir de bunun üstünde takımlar sahaya çıktıklarında gayette cansız oynayınca ve Almanya Hrubesch'in attığı golün üstüne 'yatar' bir görüntüye bürününce 'kulak gazetesinden' sızanlara doğruluk payı çıkıyordu. Stadı dolduran çoğu tarafsız binlerce kişi de bu cansız ve tutuk oyun karşısında 'şike, şike' diye tempo tutunca olay tüm Dünya'nın gözleri önüne de serilmiş oluyordu...

Maçı anlatan Alman spiker ise durumu özetliyordu;

" Utanıyorum..."
Başta Cezayir olmak üzere bu iki takımın kupa dışına çıkması gerektiğini savunan birkaç ülke FIFA'ya başvurdular. Fakat bir sonuç çıkmadı. Almanlar ise yaptıkları açıklama ise ekmeğe en güzelinden yağ sürüyorlardı:

" Kesinlikle bir anlaşma yok. Ancak sonuç bize yetiyordu ve enerjimizi de 2. tura saklamalıydık..."

Bu maçtan sonra yaşananlar bunlarla da sınırlı kalmıyordu...

Maçın bazı izleyicileri organizasyon komitesine baş vurup paralarını geri istemişlerdi. Çünkü onlara göre bu tam bir rezillikti...

Herkes çok konuşmuştu fakat hiçbirşey değişmemişti. Almanya ile Avusturya el ele final turuna yükselmişlerdi. Bu yakın zamandaki İsveç - Danimarka olaylarına çok bezniyordu. Avusturya final gruplarında elendi, Federal Almanya'ya ise finalde Rossi, Tardelli ve Altobelli durduruyordu..[/color]
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#79
Bu tür örnekler yüzünden yakın geçmişte şike, ırkçılık ve dopingle "savaşma" kararı alındı. 1982 senesi maalesef bu yenilikler için eski bir tarih. Zaten FIFA'nın ne olduğu ortaya çıkıyor yavaş yavaş. Umarım 30 sene sonra da bu başlıklar "Bak 2014 ve 2015'te böyle olmuş, hiç bir inceleme dahi yapılmamış!" diye başka forumlarda konuşulmaz.

Geçmişteki olayları buraya taşıyıp, "Bak eskiden de şike yapılıyordu ama birşey olmuyordu!" havası yaratmaya çalışıp günümüzdeki şüpheli olayları masum gösterme çabasında mısınız? Size bana sordunuz, ben de size soruyorum Aşkın Bey; Bachana, Kulüpler Şampiyonası beraberlikleri, 1. Lig beraberlikleri size göre nedir? 3ü için de ayrı ayrı net yorumlarınızı bekliyorum.
Ara
Cevapla
#80
bence TSF'yi bilmem ama, organizatörler istedikleri oyuncu turnuvaya alıp almama hakkına sahip mi?
1.mesela Bachana kayıt yaptıdığında hayır seni turnuvaya almıyoruz denebiliyor mu resmi bir ceza olmadan?
2. Kulupler veya lig benzeri turnuvalarda, sizinde dediğiniz gibi, ortada görüntü hakemin veya birisinin işitmesi gibi birsey olmadıkça, iki takım önceden anlaşmış olsa bile bu beraberliklerin önüne geçilemeyeceği de çok net. (veya bana öyle geliyor)
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi