................... Konusu
#8
Sevgili İbrahim, bence bu başlık silinmemeli ve sen düzenlediğin yeni halini altına eklemelisin. Yöneticilere düşen en kolay olanı, silmeyi seçmek değil, acil ve gerekli olduğuna inandığı durumlarda üşenmeden sakıncalı bölümleri gizlemek (burada küçük sporcunun adını, doğrudan onu tanımlayan ayrıntıları) en son çare yazıyı kaldırmaktır. Bunun için ilk fırsatta yazının sahibiyle görüşülüp gerekirse yazının aynen veya düzenlemelerle tekrar yayınlanması konusunda uzlaşma/tartışma yapılabilir.

Forum üyelerinin birbirleriyle ve forum yönetimiyle karşılıklı güvenine ve saygısına dayanan, sorgulanabilir aktif moderatörlük en sağlıklı çözümdür. Bunu sağlamak için de bazen böyle istenmeyen, bir anda gelişmiş durumları yaşamak ve o istenmeyen belki de krize dönüşebilecek durumlarda neler yapıldığını görmek için öylece bırakmak zorundayız. Daha önce Oktay Bey çok güzel açıkladı. Forum yöneticiliği zor iştir. Sağlam bir muhakeme yeteneği bazen ani refleksler gerektirir. Bazen bir yazıyı hemen siler, gizler, engellersiniz çünkü yayında olmaması olmasından daha iyi diye düşünürsünüz, kararda gecikirseniz zararlar oluşabilir. Gerekirse yazıyı, yorumu bir gün sonra tekrar koymanız, yazanın size güvensizliği ve şaha kalmış egosu yoksa, güncel ve zamanında yayınlanması elzem bir yazı değilse, çok büyük bir kayıp değildir. Hatta en uç örneği de vereyim bazen yazıyı yazanla birlikte o yazıyı/yorumu yazanın kulubü, ekibi, çevresine de zarar vereceğini düşündüğünüz için o yazıyı onaylamaz, sağlıklı değerlendirme anına kadar yayından çekebilirsiniz. Forum yöneticiliği, aynen hakemlik gibi, hak ve adalete aracılık edilen önemli, ciddi iştir,.

Neden ilk yazındaki başlık ve içerikte çocuğun adı geçen bölümler hariç kalsın istediğimi de açıklayayım:

Bu başlığın bu haliyle kalması bir vicdan ve etik dersi örneğidir de ondan. Eğer silerseniz satranç kültürümüzde nadir görülen bir hayat dersini yok etmiş olacaksınız. İbrahim, daha yazıyı yazarken, yazdıktan otuz dakika sonra bile içine sinmediğinin farkındadır ama, olan olmuştur. Yazıyı düzeltme, kaldırma şansı kalmamıştır. Yazısına çok saygılı uyarılar gelmiştir. Eleştirinin dozunu arttıran, şiddetli tartışmalar yaşanan bir yönde de seyir edebilirdi.

İbrahim bu başlığı ben açtım kapatın dese bile diğer forum üyelerinin etik değerlere uygunsuz olmayan yorumlarını, emeklerini, forumu ve İbrahim'i ciddiye alıp cevap yazanların emeklerini yok saymak olurdu.

Yıllar sonra bile okudukça ders çıkarmamız gereken bir vicdan, etik, topluluk kültüründen mahrum kalırdık. Bu hatayı Selçuk Aydın,ın başlattığı Ateş Ülker polemiğinde yaşadık. Ben o konuda hiç yazmadım, gerekirse yazarım ancak o tartışmalar sırasında Selçuk Bey, benim adımı da anarak, o yazısında bir tek beni överken bile cümlelerinde hepimizi inciterek kelime seçti. O yazıyı da sırf adım geçse bile, farkında olmasam bile, Selçuk ve Ateş bey istese bile bana sormadan kaldırmamalıydınız. Çünkü cevap hakkımı kullanmak isteyebilirdim. Sordunuz mu?

Selçuk Bey'in söz gelimi, %100 hatalı düşündüğü varsayımıyla bakalım: Şayet bir gün hatalı olduğunu farkederse, hatasını ifade ve telafi etme fırsatını elinden aldınız. Ateş Bey'in haksızlığa uğradığında nasıl davranılması ya da davranılmaması gereken dersini sildiniz, arada yorum yapan bir çok kişiyi, sağlıklı değerlendirmelerini yok saydınız. En abartılı tabirle söylüyorum mertçe, centilmence kozlar nasıl paylaşılır, kavga edilecekse nasıl edilir, nasıl edilmez dersinden, satranç toplumunun ders çıkarmasına fırsat verilmemiş oldu. Bugün de Selçuk Bey'in Artvin Boğaları yazısında "karşılıklı yağlamalar" sözleri nedeniyle şaşırmış durumdayım. Benim tanıdığım Selçuk Aydın bu değil. Hepimiz gibi, memleketin çivisi çıkınca o da kendi kendini yiyip, sorumlu bir vatandaş gibi bir şeyler yapmaya ve bir şeyler yazmaya girişince doğru kelimeleri, en uygun üslübü ilk anda seçememiş olmalı, eminim isim vermeden, çok kızdığı kişileri hedef alırken, attığı taşın, hiç incitmek istemeyeceği başkalarına da değdiğini farkedecektir.

TSF forum'un kapatılmasıyla, bütün olumlu tutumlar ve olumsuzluklarıyla dahi insanlar birbirini çok uzun yıllar boyunca yazdıklarıyla değerlendirebilecek, anlayabilecek, doğru davranışı öğrenebilecek bir satranç kültüründen, ağabeylerin tutum ve düşüncelerinden feyz almaktan yoksun kaldı. Bir de hangi zamanda ve koşulda kim ne demiş, ne yapmış, kronolojik ve yaşayan bir satranç tarihini, arşivini yok ettik ki hala pek kimsenin umrunda değil. (Kuvay Bey'in "el birliğiyle" kulaklarını çınlatalım. Kapatırken bana soramadığı için, TSF de yönetim adına sözcü olduğu için mazereti olabilir ancak, El birliğiyle yaşatmak varken "galiba" bu konuda ve bazı konularda biz, ben yanlış yaptık/yaptım diye bir yazı yazmadıkça onda fazlasıyla var olduğuna inandığım sağduyusunun galip geldiğine inanmam imkansız. Onun yakında yazacağını belirttiği açıklamalarını da bekleyip, göreceğiz.

Bu arada kaç saat olmuş, iyi ki başlık silinmemiş ama, ilk yazıdaki gerekli düzeltmeler yapılmamış. Çok eski bir reklam spotudur (izocam) : Yöneticimiz uyuyor mu?
Ara
Cevapla


Bu Konudaki Yorumlar
................... Konusu - Yazar: ibrahimethemAy - 13-09-2012, 21:15
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Günay Özgür - 14-09-2012, 10:18
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: orheen - 14-09-2012, 11:21
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: ibrahimethemAy - 14-09-2012, 11:43
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Kuvay Sanlı1 - 14-09-2012, 14:45
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: ibrahimethemAy - 14-09-2012, 14:50
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: ibrahimethemAy - 14-09-2012, 14:58
Vicdan ve Etik Dersi - Yazar: Hoca - 14-09-2012, 18:02
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hoca - 14-09-2012, 21:09



Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi