Eksik Yanımız En Güçlü Yanımız Olabilir...!
#1
Japonya'da bir çocuk 10 yaslarindayken bir trafik kazasi geçirmis ve sol kolunu kaybetmis. Oysa çocugun büyük bir ideali varmis . Büyüyünce iyi bir judo ustasi olmak istiyormus. Sol kolunu kaybetmekle birlikte, bu hayali de yikilan çocugunun büyük bir depresyona girdigini gören babasi, Japonya'nin ünlü bir Judo ustasina gidip yapilacak bir seyin olup Olmadigini sormus..
Hoca:
-Getir çocugu ..bir bakalim, demis. Ertesi gün baba-ogul varmislar hocanin yanina.. Hoca çocugu süzmüs ve
-Tamam demis..yarin esyalarini getir, çalismalara basliyoruz.
Ertesi gün çocuk geldiginde hocasi ona bir hareketgöstermis ve bu
hareketi çalis demis. Çocuk bir hafta ayni hareketi çalismis..
Sonrahocasinin yanina gitmis. "Bu hareketi ögrendim baska hareket
göstermeyecek misiniz?" diye sormus.Hocanin cevabi:
-Çalismaya devam et olmus...
2 ay,3 ay,6 ay derken çocuk okuldaki bir yilinidoldurmus..
Çocuk bu bir yil boyunca hep o ayni hareketi tekrarlamis. Hocanin yanina tekrar gitmis:
-Hocam bir yildir ayni hareketi yapiyorum bana baska hareket göstermeyecek misiniz?
-Sen ayni hareketi çalis oglum. Zamani gelince yeni harekete geçeriz..
2 yil ,3 yil, 5 yil derken çocuk judodaki 10.yilini doldurmus.
Bir gün hocasi yanina gelip. .."Hazir ol ! " demis.. "Seni büyük
turnuvaya yazdirdim. Yarin maça çikacaksin!"..Delikanli sok olmus..
Hem sol kolu yok hem de judo da bildigi tek hareket var. ..Ünlü
judocularin katildigi turnuvada hiçbir sansinin olmayacagi düsünmüs ; ama hocasina saygisindan ses çikarmamis. ..
Turnuvanin ilk günü delikanli ilk müsabakasina çikmis. Rakibine
bildigi tek hareketi yapmis ve kazanmis. Derken.. ikinci
üçüncü maç....çeyrek, yari final ve final...Finalde
delikanlinin karsisina ülkenin son on yilin yenilmeyen sampiyonu çikmis.
Tam bir üstat, delikanli dayanamayip hocasini yanina kosmus..
-Hocam hasbelkader buraya kadar geldik ama rakibime bir bakin
hele.. Bende ise bir kol eksik ve bildigim tekbir hareket var..bu kadar bana yeter.. bari çikip ta rezil olmayayim izin verin turnuvadan Çekileyim..
-Olmaz demis hocasi. Kendine güven,çik dövüs. Yenilirsen de namusunla yenil. Çaresiz çikmis müsabakaya. Maç
baslamis.Delikanli yine bildigi o tek hareketi yapmis ve tak.! Yenmis Rakibini sampiyon olmus. Kupayi aldiktan sonra hocasinin yanina kosmus:
-Hocam nasil oldu bu is? Benim bir kolum yok ve bildigim tek bir hareket var. Nasil oldu da ben kazandim.?
-Bak oglum 10 yildir o hareketi çalisiyordun. O kadar çok çalistin ki , artik yeryüzünde o hareketi senden daha iyi yapan hiç kimse yok.
Bu bir, ikincisi de o hareketin tek bir karsi hareketi vardir. Onun için de rakibinin senin sol kolundan tutmasi gerekir.!

Bunu anlatan dostumuz bir de sunu ekledi:
İnsanlarin eksiklikleri bazen , ayni zamanda en güçlü taraflari olabilir: Ama yeter ki bu eksiklik kafalarinda olmasin..
Cevapla
#2
merhaba Abdulkadir Bey,

bu güzel hikayeyi paylaştığınız için teşekkür ederim. Bu hikayeyi daha önce duymakla birlikte eklemek istediğim bir konu var. O da bir sporcunun branşında ilerleyebilmesi için doğru ellere ( antrenörlere ) teslim edilmesi gerekiyor. Bu da sporcu kadar antrenörün de ne kadar önemli olduğunu gösterir. Hikayeye uyarlayacak olursak antrenörlerimiz bu duruma düşse acaba o sporcuyu kabul ederler miydi acaba?...

Saygılarımla,
Ara
Cevapla
#3
Hikayede ben de sizin gibi bazı unsurları satrançla özdeşleştirdiğim için yazmamın yanlış olmayacağını düşünmüştüm.

Birincisi satrançta da belli açılışları çok ama çok senelerce uzun uzun tekrar tekrar çalışırsanız kazanç oranınız kesinlikle artar, hatta duruma göre bir turnuvada şampiyon bile olabilirsiniz. Ama bu açıdan satrançta şöyle bir sorun var, açılışın %25 belirleyicisi beyaz %75 belirleyicisi ise siyah oyuncu (bence). Bu judocu çocuk hep aynı taktiği kullanmayı başarabilmiş. Satrançta bu biraz şans işi olur artık. Ama neden olmasın.

İkincisi, satrançta da rakibin gücü değil, senin o anki akıl durumun çok daha önemli. Judocu çocuk ne yapacağını biliyor, ve basitçe onu uyguluyor. Satrançta da sadece prensipleri sakince ve kusursuzca uygularsanız başarı şansınız gayet yüksektir. Rakip ikinci derecede önemli, belki de o kadar bile önemli değil. Sabri hoca'nın "Tahtayla oynayın, rakiple değil!" gibisinden bir sözünü hatırlıyorum. Bunu anlatıyor sanırım.

Üçüncüsü, bedenen eksikliği olan bir çocuk, bir ustaya kendisini koşulsuz teslim ediyor, ve sonuç birincilik. Burada önemli ayrıntı çocuğun daha önce hiç judo bilmiyor olması. Satrançta da çocuklar hiç satranç bilmiyorken "İYİ" antrenörlere teslim edilirse başarı kaçınılmaz olarak gelir. İyi kelimesini vurguladım, çünkü yazılanlardan anlıyorum ki yetersiz antrenörler de mevcutmuş. Çok iyi olduğunu bildiğim antrenörlerden duyduğum genel bir şikayet konusu çocuğun kendilerine teslim edildiğinde kafasının satrançla ilgili birtakım yanlışlarla zaten doldurulmuş olması durumudur. Bir filmde duymuştum. Dolu bardağı dolduramazsınız, önce onu boşaltmanız gerekir. Çocukların aklı karışmadan ya da karıştırılmadan keşke hepsi de iyi antrenörlerimize bir şekilde ulaşabilseler diyorum.

Antrenörlerimizin bu gibi engelli bir çocukla çalışmayı isteyip istemeyecekleri konusunda benim hiç şüphem yok. Hepsi de çalışırdı diyorum. Ama önemli olan hikayedeki son cümle "Yeter ki eksiklik kafanızda olmasın" yani satranç öğrencisinin kafasında kendisini eksik hissediyor olmaması çok önemli.

Herkese saygılarımla.
Abdulkadir Bener
Cevapla
#4
Kendine güven,çik dövüs. Yenilirsen de namusunla yenil.

En çok etkileyen söz. Şerefinle kazanamıyorsan, şerefinle kaybedeceksin!

Çok güzel bir paylaşım. Teşekkürler.
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi