GALİBİYETE 3 PUAN ve ÖDÜLLÜ BİR SORU
#5
csbh01 Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Fakat bunların dışındaki her türlü beraberlik; sportmenliğe aykırı ve etik değildir.
(...)

İşte şimdiki ve "SATRANÇ ve SPOR AHLAKI" adlı yazımdaki gerekçelerden dolayı eski TSF Forumunda:
Galibiyet=3 Puan,
Beraberlik=1 Puan,
Mağlubiyet=0 Puan
olsun,diye öneride bulundum.
Bu öneri kabul edilirse ilgili yazılarımdaki tüm aksaklıkların tamamına yakını da ortadan kalkacaktı!
Daha önce biryerlerde yazmıştım galiba, sadece futbol ve satranca özel bir durumdur beraberlik kavramı. Çünkü bu iki disiplin, süreye bağlı yapılır. Diğer sportif veya oyunsal disiplinler ise süreye değil, sonuca bağlı yapılır.

Tenis, voleybol, güreş gibi sporlarda mesela sonuç meydana gelince maç biter o yüzden süre belirsizdir. 17 saat süren tenis maçı olabilir.

Ama futbol ve satranç belli sürede bitmesi gereken oyunlar olduğundan, berabere olasılığı barındırırlar.

Ben kişisel olarak beraberlik kavramının bu 2 spor için özel ve imtiyazlı bir hal olduğunu düşünüyorum. Ki satrancın ayrı bir durumu daha var, çoklu yarışma imkanı olan belki de tek spor. Aynı anda aynı saniyelerde 450 oyuncunun bir arada maç yapabildiği başka bir spor yok. O sebeple diğer sporlarda maçlar sırayla yapılırken (yine tenis) doğası gereği elemeli sistemlere yatkın oluyorlar. O yüzden beraberlik kavramı her anlamda diğer sporlara ters.

Yukarıda anlattığım nedenlerle de (çoklu yarışma) İsviçre sistemi gibi bir sistemle turnuva mantığı kurgulanmış durumda. Üst düzeyde de döner (robin round) turnuva. Ama eleme sistemi satranca yabancı.

Beraberlik kavramının sportmenliğe aykırı olması bence fazla iddialı olur. Lasker'den Carlsen'e onlarca büyük oyuncunun yerine göre beraberliğe yattığı maçları bildiğimize göre, bu geleneğin veya gerçeğin nedenine bakmak lazım.

Birinci neden (niçin oyuncular beraberlik isteyebilirler) yukarıda söylediğim turnuva sistemlerinin gereği. Eleme usulü olmadığı için, beraberlik sonraki turlarda mücadeleye devam kapısını açık tutuyor.

Keza beyaz-siyah kavramının üst düzey için çok şey ifade etmesi de var. Siyah oyuncu döner turnuvada görece olarak zor kazanacağından berabere alması nefeslenme manasına geliyor, beyaz rakibini de frenlemiş oluyor.

Beraberliğin takım oyunlarında etik olmaması mümkün görülebilir, blok halinde hareket etmek gibi ama satranç böyle bir oyun, masa başında çaresini bulmak lazım. Bunun dışında bireysel oyunlar bakımından "beraberlik etiktir değildir" denemez. Satranç dinamikleri farklıdır çünkü.

Kısa beraberlikleri 30 hamle kuralı gibi düzenlemelerle önlemek mümkün değil. Üst düzey profesyonel turnuvalarda zaten 15-20 hamle ezberden giden oyuncular için, canları çektiğinde 30 hamleyi bulmak sorun değil. Amatör oyuncuların sonuçları da üstyapıyı belirlemiyor. Kaldı ki 200 kişinin hercümerç olduğu bir çadır turnuvasında yalan yanlış yapılacak 30 hamlelik bir beraberliğin denetlenme olasılığı yok.

Yine de özellikle üst düzey beraberliklerin önlenmesi için 3 puan sistemi (ki elit döner turnuvaların bazılarında deneniyor) bir nebze faydalı olabilir. Ama 150 yıllık geleneği olan bir kavramı birden değiştirmesi kolay değil.

Benim bu konuda düşüncem, doğrudan ödül miktarlarının çok arttırılması ile beraberliklerin azalabileceği şeklinde. Dereceler arasındaki ödüller farklılaşırsa ama daha önemlisi ödül rakamları çok iyi düzeye gelirse, beraberlikler azalır.

Halen 3-5 bin dolar etrafında dönen open turnuva ödülleri 40-50 bin dolarlara çıkarsa ve birinci örneğin 50 alırken ikinci 45 değil de 30 alırsa (makas açık olursa) haliyle birinci olmanın getirisi, oyuncuyu galibiyete yöneltir. Aynı mantık İsviçre sistemli küçük turnuvalar için de geçerli, 300-400 TL'lik ödüllerden 10-15 bin TL'lik ödüllere geçilirse yine beraberlik oranı azalır.

Bu meyanda yeri gelmişken söyleyeyim, ilk yazdığım yazıların birinde satrancı gelir seviyesinin diğer sporlar düzeyine getirilmesinin önemli olduğunu belirtmiştim. Orada golfü örnek vermiştim.

Yazı dikkatli okunursa, kastettiğimin (aslında elit bir spor olan) satrancın golf düzeyine çıkarılması değildi. Tersine, golf gibi aptal, seyir zevki olmayan, spor özelliği bile olmayan ve sporcularının akülü arabalarla gezdiği bir yarışma dalının ciddi bir sponsor gelirine sahip olmasına rağmen, kökü, kültürü ve akli özelliklerine rağmen satrancın gelir ve oyuncu refahı açısından çok geri kalmasıydı.

Buradaki gelir orantısızlığna dikkat çekmek istedim ve dünya üzerinde ciddi politikalarla satrancın kalkınması gerektiğini, oyuncu ödüllerinin ve haklarının çok üst düzeylere çekilmesi gerektiği hala savunuyorum.

İşte bu düzey yükseldikçe ve ödüller, sponsorlar, gelirler arttıkça -artarsa- şike, doping, anlaşmalı beraberlik gibi konularda daha ciddi önlemler gelişecek, bir anlamda su yolunu bulacaktır.

Ama bunlar FIDE'nin ele alması gereken makro politikalar. Sorunun çözümü (her zaman olduğu gibi Big Grin) tepeden inme olmalı yani.
Ara
Cevapla


Bu Konudaki Yorumlar
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hakan Aktaş - 27-10-2012, 11:50
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: abdulkadirbener - 27-10-2012, 15:13
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: csbh01 - 27-10-2012, 23:17
Re: GALİBİYETE 3 PUAN ve ÖDÜLLÜ BİR SORU - Yazar: Mojo Jojo - 29-10-2012, 21:28
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: csbh01 - 30-10-2012, 09:25
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: abdulkadirbener - 30-10-2012, 10:13
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: abdulkadirbener - 30-10-2012, 10:54
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Günay Özgür - 30-10-2012, 14:29
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: csbh01 - 31-10-2012, 00:05
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hakan Aktaş - 31-10-2012, 00:10
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: abdulkadirbener - 31-10-2012, 14:20
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: csbh01 - 31-10-2012, 22:14
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Oktay ERTAN - 01-11-2012, 09:44



Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi