Küçük çocukların oyun stili
#17
Sayın Şekerli,

Ben sizin bir sözünüzün "Türkçeden Türkçeye çevrilmesine" çevirmen olmaya çalıştım... Amacım kimseyle "atışmak" değil, sayın Taşan ile de tartıştığımızı ama atışmadığımızı düşünüyorum. Her şeyden önce, bugüne değin, eline kalemi alıp da, kendi adına da olsa, yönetimden birisi olarak burada tartışmalara katılmasını önemsiyor, değerli buluyorum. Yönetim adına katılmasa da buradaki düşünceleri yönetime taşıyacağından ve yönetimin de bunları dikkate alacağından eminim...

---0---

Genel bir hastalığımız var: Dünyayı ve olayları tuttuğumuz yerden tarif etmek! Hadi bunda bir nebze sakınca yoktur, çünkü herkes dünyaya tuttuğu yerden tutunur ve herkesin dünyası da dünyaya tutunduğu yerden başlar, ancak ne yazıkki dünyanın yalnızca bizlerin tuttuğu yerden ibaret olmadığını unuturuz...

Bu durum "körün fili tarifi" denklemi ile açıklanır. Kör, dokunabildiği yeri tarif eder. Filin kuyruğuna dokunmuşsa, onun için fil demek kuyruk demektir. Oysa gören gözler bilir ki fil kuyruktan ibaret değildir. Heleki günümüzde duyuların beş duyudan ibaret olmadığı savlarını da göz önüne alırsak, artık dünyayı ve olayları yalnızca beş duyumuzla algıladığımızın ötesinde kavrama çabasının gerekliliği ve önemi kat be kat artar...

Sözün özü; parça bütünün içindedir ve ne denli büyük olursa olsun bütünden küçüktür, parçanın kendisi bütünün kendisi değildir. Oysa bizler bir büyük bütünün içerisinde bir parçayı tutuyor ve parça ile bütünü özdeşleştirerek, parçadaki sorunlar ile bütünün sorunlarını birbirinin yerine ikame ediyor ve parçanın sorunu çözüldüğü zaman bütünün sorunları da çözülür sanıyoruz...

Ağaca bakarken ormanı, ormana bakarken ağacı gözden kaybetmek gibi...

Sayın Şekerli'inin, "eğitimci kafası ile çözülemez" tespiti ile ilgili olarak; orada tespit ettiği sorunun hakkını verdikten sonra, çözüm noktasına yöneldiğimizde, sorunu çözecek olan mekanizmanın yine "eğitimci kafası" olduğu görülecektir. Çünkü eğitimci kafası bilimsel yöntemin kafasıdır. Bilimden başka rehber kabul etmeyenlerin kafasıdır eğitimci kafası...

Sayın Şekerli burada tırnak içine alması gereken "eğitimci kafasını" dümdüz söyleyince ortaya çıkan "karışıklık" içinden, "kar" hecesini ayıklamaya çalıştım, geriye "ışıklık" kaldı. Daha sonra "lık" hecesini de koparınca ışık kaldı...

Yoksa Sayın Şekerli "eğitimin şart olduğunu" inkar edemez... Eğitim şart ise eğitimci kafalara olan gereksinmeyi de yadsıyamaz. Ancak kastettiği, ülkemizde bir kast haline gelen, eğitimde tabandan ve üretimden kopuk eğitim teşkilatının yönetim kademesindeki zaafiyetlerdir... Ülkenin ana arterlerindeki bu tıkanmalar bünyeyi tehdit eder halde, irili ufaklı krizlerin nedeni durumundadır...

Peki tespit edilen sorun, tartışılan konunun hepsi midir?
Değildir! Bu konuda yanılgıya düşmeyelim...
Çözüm mü?
Satrancın gerçek temsilcilerinden oluşan bir delegasyon toplanarak bu konu tartışmaya açılmalı. Bunu söylerken TSF'nin her sorununun kendi başına ayrı bir alan teşkil etmeye başladığını görmek gerektiğini de belirtmeliyim. Daha önceki tartışmalarda (TSF Forum içinde) "Büyüme Ağrıları" diye bir başlık açmıştım. Yanlış anımsamıyorsam "Kurumsallaşma ve Kırımsallaşma" diye de bir başlığım olacaktı. Olup bitenler Türk Satrancının büyüme ağrılarıdır. Ne var ki bu ağrılar ortaya çıktığında; "bu çocuk" bu ağrılarını ifade ettiğinde; bu sürece önderlik edenler bu çocuğun ağrıları ile ilgilenmeyip, başka ağrılarla ilgilenince, o ağrılar büyüdü ve bir "Ağrı Dağı" oluşturdu...

Bazen dağlar fare doğuruyor, bazen de fareler dağ doğuruyor...

Kısaca her türlü sorun hem tek başına hem de etrafındaki tüm yaşamsal bağları ile ilişkili bir biçime ele alınmalı, konuya müdahil olan herkesin düşüncesi alınmalıdır.

"Her kafadan bir ses çıkmalı" ama her ses bir tek; ortak bir karar verebilmelidir! Bu satrancın da esaslarından biridir; her taşın sesine kulak verilir ama bir taş oynanır!

Her kafadan bir ses çıkmasına tahammül ederek, herkesi olmasa bile büyük çoğunluğu mutlu edecek olan, "en doğru" kararı verebilecek profesyonelliğe ise "yöneticilik" deniyor!...

Bu güne kadar Genel kurullarda çoğunluğu sağlayanlar, ne yazıkki hayatın ürettiği sorunlar ve o sorunların sahipleri karşısında azınlıktadırlar. Umarım bu böyle gitmeyecektir ve artık satranç kendi sahasına dönebilecektir...
Cevapla


Bu Konudaki Yorumlar
Küçük çocukların oyun stili - Yazar: Halil_Ozmen - 24-12-2012, 21:55
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 25-12-2012, 09:41
SATRANÇ VE ÇOCUKLARIMIZ - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 25-12-2012, 14:21
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: MuzafferŞekerli - 25-12-2012, 22:18
çocukların oyun sitili - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 26-12-2012, 13:20
Ayrıca... - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 26-12-2012, 14:17
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 27-12-2012, 08:56
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 27-12-2012, 14:25
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hakan Aktaş - 27-12-2012, 22:51
öĞRETMENİM - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 28-12-2012, 00:26
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: MuzafferŞekerli - 29-12-2012, 08:13
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 29-12-2012, 21:32
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: MuzafferŞekerli - 30-12-2012, 17:47
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: MuzafferŞekerli - 30-12-2012, 20:50
SATRANÇÇI . - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 30-12-2012, 23:20
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 31-12-2012, 12:11
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 05-01-2013, 00:47
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 07-01-2013, 08:50



Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi