Liglerde Yabancı Sınırlaması ve Satranç
#1
Muhterem satranç ailemize bazı sorularım olacak..

1)Liglerde yabancı sınırlaması olmalı mı? Olursa kaç olmalı?
2)Avrupa Birliği ülkelerinden gelen sporcuların yabancı statüsünde değerlendirilmesi doğru mu? Yurtdışında bu durum nasıl? Bilenler varsa bizi bilgilendirebilir mi? Mesela TC vatandaşları AB ülkelerinde yabancı sporcu olarak mı değerlendiriliyor?
3)Ligin kalitesini, elo ortalamasını vb parametreleri yerli dinamiklere zarar vermeden nasıl yükseltebiliriz?

Saygılar..
Ara
Cevapla
#2
İbrahim Ethem Ay bu başlığı yazmadan yarım saat önce twitterda bu konuda birkaç tweet yazarak serzenişte bulunmuştum. Sanırım twitterdaki takipçilerimden sevgili Ethem de bu satırlar üzerine bu soruları çok iyi bir şekilde gündeme getirmiş. Tweetlerim şu şekildeydi:
Alıntı:Şimdi satranç liglerinde çocukların aldığı paraları öğrendim! Benim u16, u20 oynadığım yıllarda 10da birini alamazdık Sad
Alıntı:1600 ratingli kız u15 oynamak için istediği parayı alıyor. Arz-talep işte... Bir de olmazsa olmazımız, yabancı kısıtlamamız!
Alıntı:3 sene önce 10 gün için "x"€ alan adamlar şimdi "7x"TL alır olmuş. Paraları Türkler alınca, ligde 1 tane bile 2700 üstü oyuncu yok Sad
Alıntı:Yeterince iyi Türk oyuncu olmaması sebebiyle oluşan arz-talep dengesizliği sonucu Türkler sömürüyor resmen kulüpleri. Futbol ile aynı durum.
Alıntı:Bir tarafta Alper Potuk toplamda 20 milyona geliyor, diğer tarafta Yekta'ya ödenen bonservisten daha aza Barca ilk 18ine transfer yapıyor.

Bu konuda biraz daha detay yazayım. Özellikle futbolda gündemi takip eden arkadaşlar da meraklarını gidermiş olur. Yabancı sporcu sayıları ve statüleri hakkında İstanbul Barosu Spor Hukuku Komisyonu'nun isteği üzerine 2 Stajyer Avukat arkadaşın yardımıyla bir makale hazırlıyorum. İstanbul Barosu Dergisinde yayınlandıktan sonra burada da merakını gidermek isteyen arkadaşlar için paylaşırım.

Öncelikle 1. ve 3. sorulardaki şahsi düşüncelerimi paylaşayım. Liglerde yabancı sporcu sınırlaması tabii ki olmalı. Özellikle satranç gibi özellikli masaların (u15 ve u20) olduğu bir ligde kesinlikle olmalı. u15 masaları için yabancı sporcu getirilmesini ben de istemem. Yine u20 masaları içinse, yabancı olacaksa GM olması şartı bence mantıklı. Üst masalara gelince, Ligin kalitesini arttırmak amacıyla alınacak yabancı sporcuların en az 1inin +2700, kalan hepsinin +2600 olması, kadroda en az IM ünvanlı (yani GM yada IM) 1 Türk sporcu bulundurmak gibi kurallar getirilebilir. Yabancı kadın sporcu için GM, WGM, IM olma şartı yine mantıklı olacaktır. Böylece hem Türk sporcular, kaliteli yabancılar ile oynamış olur, hem ünvanlı Türk sporcular maddi açıdan da desteklenmiş olur. Hem u20, u15 Türk sporcular (şimdi olduğu gibi) teşvik edilmiş olur.Hem de ligin kalitesi artmış olur. Ligde 1 tane bile 2700 olmaması beni gerçekten rahatsız etti. Şuan Kadın Basketbol Milli Takımımız Avrupa 3.sü olmak üzere. Dünya'nın en iyi 2 liginden biri olduktan sonra, yani Türk sporcular Dünyanın en iyileri ile antrenman yapmaya, oynamaya başladıktan sonra, Avrupa 2.liği, tarihimizde ilk kez Olimpiyata katılma başarısı ve şimdi de Avrupa 3.lüğü elde ettiler. Yabancı oyuncular korkulacak birşey değil, doğru politikalarla yararlanılacak birşeydir.

Gelelim Ethem'in 2. sorusuna:
Tüm sporlarda Türk sporcular AB ülkelerinde, AB ile Türkiye arasındaki protokol hükümlerine göre AB vatandaşı statüsünde oynuyorlar, oynamalılar. AB ülkelerinin liglerinde yabancı sınırlaması şu şekilde: AB Vatandaşı (Rusya, Türkiye gibi arasında protokol olan ülke vatandaşları dahil) + x tane AB Vatandaşı olmayan. Bizde ise Türk Vatandaşı (hatta Türk Federasyonu Lisanslı) + x tane Türk Vatandaşı olmayan.

Eskiden Ülke Federasyonları istediğini yapıyordu. Uluslararası Federasyon ise (UEFA) sporculara karşı kendi Federasyonunu koruyordu. Futbolda konu gündemde olduğu için takip edenler şu 3 davayı duymuşlardır. Bosman, Kolpak ve Simutenkov. Bu 3 dava da bu konuyu etkilese de, Simutenkov davası bire bir bu konuyu düzenlemiştir. Rus futbolcu İgor Simutenkov, İspanya'da yabancı statüsünde kabul ediliyordu. İspanya içi yargı organlarında (yerel mahkemede, spor yargısında değil) hakkını aradı ancak, başarılı olamadı. Konuyu, AB'nin en üst yargı organı olan Avrupa Birliği Adalet Divanı'na taşıdı. ABAD'ın kararı sonucu AB Ülkeleri Vatandaşı olanlar ile, AB ile İşbirliği yada ortaklık protokolleri olan ülke vatandaşları arasında bir ayrım yapılamayacağı ve bu ülke vatandaşlarının AB Ülkeleri Vatandaşı sporcular ile aynı statüde tutulacağı kesinleşmiş oldu. Nihat Kahveci, Rüştü Reçber, İbrahim Kutluay gibi sporcularımız bu karar sayesinde "yerli" statüsünde kabul edildi. Federasyonların ve Uluslararası Federasyonların kendi mevzuatındaki düzenlemeleri ABAD dikkate almadı. Zaten federasyonlar süreç içinde kendi mevzuatlarını bu karara göre düzenledi.

Ancak, bu işin "Türk Sporcuların AB'deki Statüsü" boyutu. Bir de "AB Sporcularının Türkiye'deki Statüsü" boyutu var. Bu boyut ise uluslararası hukuktaki "mütekabiliyet" yani "karşılıklılık" ilkesi gereği "prensipte" aynı sonucun çıkması neticesini doğuruyor. Türkiye'de AB Vatandaşlarının yerli statüsünde kabulü için iki kere başvuru yapıldı. Giunti ve Anelka için BJK ve FB'nin yaptığı başvuruları birinde TFF Tahkim Kurulu diğerinde TFF Yönetim Kurulu reddetti. Ancak, bu sporcular konuyu ABAD'a taşımadı. O zamanlar kulüpler, spor hukuku konusundaki sınırlı bilgileri sebebiyle "Federasyon kararlarına karşı ulusal veya uluslararsı yargı yoluna başvuran kulüpler küme düşürülebilir, lisansları iptal edilebilir" gibi düzenlemelerden çekiniyordu. Bu sayede düzenleme bu haliyle kaldı. Şimdi Drogba ve Sneijder gibi isimlerin ABAD'a başvuru yapacağı "uyarısı" bile TFF'yi birşeyleri değiştirmeye itti. Yani AB Üyesi ve aralarında protokol bulunan ülkelerin vatandaşları Türkiye liglerinde "yerli" statüsünde oynayabilmelidir.

Konuyu satranç açısından ele alınca bence bir takım farklılıklar karşımıza çıkıyor. Yukarıda belirttiğim kararların temel noktası Vatandaşlık ve Çalışma Hakkı. Çalışma hakkını ben burada biraz farklı yorumluyorum. Futbol ligi için 9-10 ay Türkiye'de çalışan birisi ile Satranç ligi için senede 10 günlüğüne Türkiye'ye gelip çalışan birisinin farklı değerlendirilebileceği, değerlendirilmesi gerektiği yönünde bir görüşe sahibim. Ama bu görüş pek de kabul görmeyen bir görüş. Sonuç olarak, ABAD'ın Simutenkov Kararı ile kesinleştiği üzere Türk Sporcular AB'de "yerli" statüsünde, bu kararın mütekabiliyet ilkesine göre yorumu ile de AB pasaportuna sahip sporcular Türkiye'de "yerli" statüsünde oynayabilirler.
Ara
Cevapla
#3
Liglerde Polgarları, Kasimdjanovları, Adamsları ve daha pek çok önemli ustayı görmeye yeni yeni alışıyorken, bir anda 2700 üzeri oyuncunun olmaması herkesin dikkatini az çok çekmiştir sanıyorum.. Bunun için Ethem, Tutku, Osman olmaya çok gerek yok Smile

Liglerle ilgili bir şeyler yazacaktım, sahiden Tutku'nun Twitter'da yazdıklarını görünce bu durum biraz daha hızlandı.. Konuyu dağıtmamak adına için ve çok da süper bir fikir falan ortaya atmadığım için böyle bir kaynak gösterme arayışına girip okuyucuların zamanını almak istememiştim.. Fakat sağ olsun Tutku twit twit yazmışken kendisine de teşekkür edeyim Smile

Başlık üzerindeki tüm haklarımı kendisine an itibariyle devrediyorum Big Grin

Tutku'nun fikirleri önemli, izninizle oradan devam edelim..

Kolaylıklar..
Ara
Cevapla
#4
Sevgili Tutku ve Sevgili İbrahim'in bu konuya girmiş olmaları Türk Satrancının geleceğini görebilecek kadar geniş bir ufka sahip olduklarını göstermektedir.Bu konuyu bu aşamada alelacele tartışmak istemiyorum.Ancak aynı konu üzerinde ben de uzun süredir düşünüyorum.Ben daha çok vatandaş olmadığı halde vatandaşlarla aynı haklara sahip olan yabancıların konumu üzerinde duruyorum.Bunların FİDE tarafından ve buna bağlı olarak ülke federasyonları nezdinde "yerli"olarak gösterilmesi bizim ligimizde haksız rekabet yapılmasına yol açabilir.Bütün takımlar 3 yabancı oynatacak denirken bazı takımların 3 den fazla oynatması imkanını ortaya çıkarmaktadır.Özellikle tartışmaya açık olan FİDE nin satranç sporcusunun milliyet değiştirmesini kolaylaştırmış olmasıdır.FİDE bunu neden kolaylaştırdı?Profesyonellere kaynak bulmak ve iş sahası yaratmak istemektedir.Bu kolaylığın Satrançda ilerlemeye çalışan ülkeler için yararı var mıdır?Zararı mı daha çoktur?Yararı mı daha çoktur?Buyrun gelin konuşalım!Ama bu konuşmaya Tutku Dinçer ve İbrahim Ethem Ay dışında başkaları da katılsın!Şu anda devam eden ligler bitene kadar üzerinde düşünelim!Bilahere tartışalım!Uzun yıllar beklememize de gerek yoktur.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#5
Bence yabancı sayısı serbest olsun. Fakat ikinin üzerinde getirilen her yabancı için katlanarak artan ve ciddi bir miktarda olacak şekilde harcırah ödensin. Bu harcırah da yerli sporculara yatırım yapan, yerli sporcularla oynayan aynı ligdeki diğer kulüplere pay edilsin..

Benzer fikirleri vaktiyle Mehmet Demirkol futbol için savunuyordu, benzeri satranç için de düşünülebilir..

Sınırlama koymak doğru değildir. Önemli olan yerli sporcuları teşvik edebilmektir. Yasaklarla, sınırlamalarla bir yere varılmaz..

Tabii önemli olan, Ateş Ülker Hocamın da söylediği gibi, her önüne geleni bavulunu götürdüğü memleketin yerlisi kabul eden FIDE ve ona bağlı federasyonların bu garip düzenlemelerinin değiştirilmesidir..

Genellikle, satrançta gelişmiş ülkelerde adı pek geçmeyen ustalar için ekmek kapısı olan ligimiz, artık kendi sporcularına veya basında da yer bulabilecek şekilde süper büyük ustalara kaynaklarını aktarmalıdır..
Ara
Cevapla
#6
Konuyu açan İbrahim Ethem'e ve ayrıntılı bilgileri bizlerle paylaşan Tutku Dinçer'e teşekkür ederim.

Önce tartışma zemininde uzlaşmakta yarar görüyorum. Ligde "2700 üzeri" yabancı bulunması sadece bir etikettir. Pratikte ve organizasyon saygınlığında çok önemi yoktur. 2600 üzeri 16 oyuncu varken "Neden 2700 + yok?" diye sormak turnuvanın kalitesi bağlamında bir farka işaret etmiyor bence.

İkna olmayanlar için iki soru yönelteceğim:
1.Kasimdzhanov, Polgar ve Adams bu ligde oynarken şampiyon takımımız Avrupa Kulüpler Şampiyonasında hangi dereceyi elde etmiştir?
2. Kasimdzhanov, Polgar ve Adams'ın ligde oynadığı yıl 2600+ grubundaki satranççı sayısı şimdikinden fazla mıydı?
Bu iki sorunun cevabını araştırırsanız üst ligde çok bir fark yaşanmadığını göreceksiniz. Başta söylediğim gibi, bu basit bir etikettir.

Gelelim ikinci konuya. "Satranç Ligi" günümüz anlamıyla bir lig değil, turnuvadır. Futbol ya da basketbol liglerinin koşullarıyla asla kıyaslanamayacak olan, en kralının iki hafta sürdüğü bir yarışmadır. Futbolda Messi'nin aynı sezon Barca, Inter ve Manchester City formalarını giyip İspanya, İtalya ve İngiltere liglerinin tüm maçlarında oynayabilmesi teorik ve fiziksel olarak mümkün değildir. Ne var ki satrançta bu mümkündür. Bakınız: Rusya, İspanya ve Türkiye liglerinde aynı sezonda yarışmış olan GM Shimanov. Diyelim ki formasını giydiği üç takım dereceye girdi ve Avrupa Kulüpler'de oynamaya hak kazandı. Bu oyuncunun hiçbiriyle bağı yoktur! İsterse gidip İngiltere şampiyonu kulüp adına yarışabilir.

Demek ki satrançta yerli - yabancı oyuncu olaylarını futbol ekseninden çok daha uzakta, satrancın kendi ihtiyaçlarına göre tartışmak gerek. Futbol için kısaca görüşümü belirteyim: Yabancı kısıtlamasına karşıyım. Buraya Gana'dan ya da Brezilya'dan gelen adam pılısını-pırtısını toplayıp hiç bilmediği bir kültürde sporunu en üst düzeyde yapıyor. Burada yaşıyor, kimi zaman evlenip hayat kuruyor. Yaşadığı zorlukların tek telafisi, yıllık ücretlerin futbol liglerimizde yüksek oluşu.

Oysa satrançta durum çok farklı. Yabancı sınırlaması kesinlikle olmalı. Nedeni çok basit: Satranç ligleri sezonluk ve deplasmanlı bir şekilde yapılmıyor. Dolayısıyla adı lig, kendisi bir haftalık turnuva olan etkinlikler yapılıyor.

Bu şartlar altında yabancıyı serbest bırakırsanız ne olur? Çok uzağa gitmeye gerek yok, liglerden hemen sonra başlayacak olan yaz turnuvalarına baktığınızda neler olabileceğini göreceksiniz. Komşu ülkelerden gruplar halinde gelen yabancılar takımların tüm kadrolarını doldururlar. Diyorsunuz ki ekstra para versinler, inanın ki veren kulüp bulunur. Başarı hırsı öyle birşeydir ki kar-zarar hesabı dinlemez. Bunu iyi analiz etmek gerek.

Yabancı oyuncuların ligde oynatılması konusunu soru-cevap şeklinde ve objektif olarak ele alalım:

Hiç yabancı oyuncu olmasa ligler nasıl olur? Tadı kaçar mı?
- Sanmam. İş Bankası Satranç Ligi ülkenin kulüpler düzeyindeki en prestijli satranç etkinliği olmaya devam eder. İki takımın birinci masalarında Shimanov - Swiercz değil de Emre Can - Kıvanç Haznedaroğlu maçını izlemiş oluruz.

Yıllardır yabancıları oynatıyoruz da ne oluyor?
- Önceki dönemin yoğun desteğiyle belli bir ivme yakalandı. Bu ivmede yabancıların payı yok. Adamlar geliyor, bir hafta oynayıp parasını alıp geri dönüyor. Bu kadar. Yabancılar yararlı olsaydı şimdiye kadar Avrupa 35.liğinden çok daha iyi dereceler elde ederdik.

Yabancılar yerlilere ne kazandırıyor?
- Eşleşebilseler belki birşeyler kazandırırlardı ama mevcut lig formatlarında yabancı bir oyuncu 10 maçının 8 ya da 9 tanesini yine yabancılarla oynuyor. Hasbel kader 1 ya da 2 Tük oyuncu gelirse geliyor. Yani herkes kendi havasında oynuyor. Yabancıları yasaklasanız mevcut formatta 3. ya da 4. masaları 1'e kaydırmanız yeterli olacak, sondan eklemeli bir şekilde.

+2700 seviyesinde 5 tane yabancıyı çağırıp yarın ligde oynatsanız ne olur?
- Chessvibes'da ya da Chessbase'de 5 puntoluk haber olur. Ülke satrancının sorunları kaldığı yerden devam eder.

Sadece birbiriyle oynayan, hatta çoğu zaman OYNAMAYAN yabancıların ülkemiz satrancına olumlu birşey kattıklarına inanmıyorum.


Bir önemli konu daha: Belli bir seviyenin üzerindeki oyuncuların serbest dolaşımı engellenmeli veya bu hareket bir (1) seferle sınırlanmalı. Örneğin, Ipatov. Çiçeği burnunda bu vatandaşımız Ukrayna'da yetişiyor. Normal. İspanya'da daha iyi koşullar buluyor, vatandaşlığına geçip geçmediğini bilmiyorum ama FIDE sayfasında İspanyol olarak gözüküyor. Buraya kadar yine normal. Aradan iki yıl geçmeden Türkiye Milli Takımında oynamaya karar veriyor. Hoppala! Peki yarın yine aklına birşeyler eser mi? "Abiler Brezilya'da kızlar daha güzel, samba ortamı falan var. Zaten orada +2600 adam az, kesin oynarım. İyi de kazanırım." demeyeceğini nereden biliyoruz? Komik bulabilirsiniz ama bunun gerçekleşme olasılığı var.

Aşırı dolaşımlar öncelikle FIDE'nin suçudur. Ülke federasyonları masum mudur? Elbette HAYIR! Milli takıma 1-2 puan daha fazla kazandırayım derken genç yeteneklerin önü tıkanmakta, umutlar baltalanmaktadır. Az önceki cümlemi dikkatle kurdum, tekrarlıyorum: 1-2 puan ya değişir, ya değişmez. Ki olimpiyatlar için alelacele getirilen Ipatov dökülmüştü, hatırlarsanız. Dökülmese ne olurdu? Kurnazlık, çakallık ödülünü almış olurdu...

Demem o ki bugüne kadar bir faydasını göremediğimiz yabancıların, bu saatten sonra yarar sağlayabilecekleri bir konu yoktur. Türkiye'ye yerleşen, burada antrenörlük yaparak çok değerli nesiller, güçlü satranççılar yetiştiren GM, IM ve FM seviyesinde yabancı kökenli çok saygıdeğer ustalar var, onları saygıyla tenzih ederim.
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi