Neden Ülkemizde Kaliteli Turnuva Yapılmıyor
#61
Sayın Taşan,

Nihayetinde satranç oynanması için gerekli olan şeyler satranç takımı ve iki insandır (hatta takım bile gerekli olmayabilir!). Bunlar esas diğerleri tali unsurlardır. Esas olan o iki insanın ihtiyaçlarıdır.

Bu felsefe üzerinden pek çok somut öneride bulundum burada ve başka mecralarda, ama hepsinin temel felsefesini yukarıdaki iki satır özetler.

Emek konusunda kendimi şöyle ifade edeyim, anlaşamasak bile anlaşılabilirim sanırım:

Bir uygulamaya veya genel bir soruna özellikle satranç oynayan kişiler tarafından eleştiri getirildiğinde sürekli olarak idareci ve hakemlerin savunulması, onların emeklerinden bahsedilmesi hem o eleştirinin kendisine cevap değil hem de bu kişilerin emeklerinden bahsedilirken (şüphesiz ki var) satranççıların emeklerinin göz ardı edilmesi sonucunu doğuruyor. Üstelik emeklerinin maddi karşılığını alma konusunda en geride kalanlar satranç oynayan kişilerdir (özellikle bu işi profesyonel olarak yapanlar/yapmak isteyenler). Satranççılar aleyhine bu kadar dengesizlik varken hala gerçek emek vurgusunun satranççılar anılmadan yapılmasını doğru bulmuyorum. Sorunun özü, camiadaki çoğu farklılaşmaların sebebi aslında bu dengesizliktir. Benim derdim farkında olarak veya olmadan bu dengesizliği yeniden üretecek, meşrulaştıracak söylemlere dikkat çekmektir.
Ara
Cevapla
#62
Sorun satranççı, emekçi, yan ögeler vb. değil bence.
Ben satranç olarak baktığımda emek çemberinin içinde;
Evet belki satranççıları en başta, ama diğer emekçileri de kendileri ve sarf ettikleri asla gözerde edilmeden anılması taraftarıyım.

Satranç sporcusunu ve yaşamıyla zamanla özdeşleşen satranççı ve satranç emekçisi kavramından ne anladığımızı ortaya koyduk.
Bence biri olmadan diğeri olmuyor.
Diğeri ötekinin tamamlayıcısıdır.
O zaman ortaya çıkan sadece satranç oyuncusu, takım, saat ve malzemelerdir.

Belki tartışılması gerekiyordu.
Özgür Bey, son sözü size bırakıyorum.
Selamlar...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#63
Arkadaslar tartismalari okudum. Fikirleriniz icin tesekkur ediyorum ancak karsilikli catismaya donusme derecesine gelen yazilar beni birazcik uzdu cunku nihayetinde bana gore buradaki herkes satrancci olsun olmasin degerli. Sonucta hepimiz farkli yonlerden bakabiliriz olaylara gayet normal.

Benim tum yorumlarinizdan ortaya cikardigim sonuc federasyon eskiye nazaran iyi ancak hala istenilen duzeyde degil. Aslinda benim aklima ilginc bir fikir geldi.

Ornegin federasyon baskanini lisansi olan sporcular oylama ile secemez mi? Ulkenin basbakanini secmek gibi. Bu sekilde hem begenilmeyen federasyon baskani bir dahaki sefere secilemez hemde secilen baskan sporculari memnun etmek icin calisir.

Sorum su bu sekilde bir sistem getirilebilir mi? Bence cok mantikli. Ne dersiniz?
Ara
Cevapla
#64
Sayın İngenieur,
Sorduğunuz soruyu genç arkadaşlarımızın yanıtlaması zordur.Ben 1966 ve sonrasına ait tarihi gelişmeleri bildiğim için sorunuzu yanıtlayabilirim.Federasyon Başkanını sporcuların seçmesi mümkün değildir.Böyle bir düşünce yasaları hazırlayanlar tarafından kabul edilmemektedir.Sporcunun oy kullanabilmesi için Sporu bırakmış olması ve Dünya Birinciliği kazanmış olması gibi koşullar getirilmiştir.Herkes Carlsen olamaz.Sporu bıraktıktan sonra oy kullanmak da benim yaşımda Sadrazam olmak sayılır.Neden sporcuların kendi kaderlerini tayin etmelerine izin verilmiyor?Sporcunun Siyasete bulaşması istenmiyor!Ve bu gerekçeden yola çıkılarak Spor Siyasetin içinde tutuluyor.Oy kullananların bir kısmı ligde takım oynatan kulüplerin temsilcilerinden,bir kısmı da Spor teşkilatlarında resmi görevi olan kişilerden oluşuyor.Kulüp temsilcilerinin nasıl tayin edildiği konusuna hiç girmeyelim!
Bugün için esas sorunumuz Başkanın seçilme şekli değildir.Daha güzel,daha yararlı uygulamalar yapmak elimizde iken bunları yapmıyoruz.Bu forumda birkaç kişi F-16'lar gibi taciz uçuşu yapıyoruz.Ciddi çelişkiler ve anlaşmazlıklar içindeyiz.Bir uygulamada mağdur olma durumunda kalmış arkadaşımızın fikrini savunduğum halde o bana çatmak için fırsat kovalıyor.
Bugün için önemli sorun güzel yönergeler yapmaktır.Güzel yönergeler hazırlayıp Başkanın onayına sunacağız.Bunu başaramıyoruz.Yönergeleri hazırlayanların Hukuk disiplini içinde,basit,herkes tarafından anlaşılan,fırsat eşitliği vaad eden,kısa zamanda esnemeyecek ve uzak etkenlere bağlı olarak değişmeyecek kurallar yazmaları gerekiyor.
İçinde bulunduğumuz koşullar sadece Piramidin üst kısmına imkan sunuyor.Piramidin ortasındaki durgunluğu canlandıramıyoruz.Çünkü yöneticiler Piramidin ortasını canlandıracak önlemler almıyor. Yabancı ustaların gelişine kolaylık sağlarken yerlileri teşvik etmeyi ısrarla ihmal ediyoruz.Yerlilerin yabancılarla daha çok karşılaşmasını sağlayamıyoruz.Sistemin bu şekilde sürdürülmesini ve yeniliklere kapalı olmasını isteyenler de var.Çözüm nereden başlayabilir?Nasıl başlayabilir?Birkaç kişinin aynı fikir çevresinde biraraya gelmesi ile başlayabilir.Bu söylediğim birgün mutlaka olacaktır.Antrenörler derneğinin kurulmuş olması bunun ilk işareti sayılabilir.Birgün Sporcular derneği de kurulacaktır.O zaman F-16'ların taciz uçuşu yapması kimseyi rahatsız etmeyecektir.
Ara
Cevapla
#65
Alıntı:Birgün Sporcular derneği de kurulacaktır.

Ateş Bey'in bu cümlesini destekliyorum.

Madem ki, satranççıların hakları gasp ediliyor; satranççılar mağdur ediliyor; kulüpler kendi oyuncularının ve kendi kulüplerinin haklarını yeterince savunamıyor; bireysel lisanslıların esamesi okunmuyor, satranççılar derneği kurulması sorunların çözümünde birinci merhale olmalıdır.
IECC 2246, MAPEJK 2300, DESC 2213
Best regards, iyi günler, mfSG, HT
Cevapla
#66
Başlık içerisinde konuşulmuş, değinilmiş ancak bir türlü somut örnek verilememiş bir konu var. O konuda geçen yıl yaşadığım bir tecrübeyi sizlerle paylaşmak istiyorum:

İstanbul'un Başakşehir ilçesinde 2012 yılında liseler kategorisinde katıldığımız turnuvayı hiç beğenmedim. Ortam kötü, güneş almayan bir bodrum katı yemekhanesi, satranç takımları birbiriyle alakasız, eksik, duyurusu o gün yapılmış, fiyaskonun dibi bir turnvaydı.
Düzenleyen arkadaş laf dinlemiyor, 5 günlük kursla antrenör olduğunu sanıyor, 2. kademe belgemin kopyasını çıkarıp gösterdiğimde dut yemiş bülbüle dönüyordu.
İşin dramatik yanı, sözde kurs almış bu arkadaşın, tüm karşılaşmaları eleme sistemiyle yapmaya çalışması oldu ki, kursa gidenin gitmeyenden farkı olmadığının açık bir kanıtı gibiydi. İtiraz ettim, bir kategoride döner (az kişi vardı), bir kategoride İsviçre usulü yapıldı.
Liseler kategorisinde başka takım gelmediği için birinci olduk. Antrenörlüğünü yaptığım bir takımımın aldığı birincilikten dolayı utandığım, hatırladıkça hala sinir olduğum bir olaydı.

Daha o gün ilçede MEM'de aldım soluğu. Şikayet falan amacıyla değil, "Spor işleriyle kim ilgileniyor?" diye soruşturdum, ilgili kişiyi buldum. Kendimi tanıttım, belgemi gösterdim. "2013'te bu işi ben yapmak istiyorum." dedim, "Olur." cevabı aldım.

2013 turnuvasının duyurularını bir ay önceden yaptım, kayıtları her kategoride iki hafta önceden aldım. Kayıt yaptıran her okulu arayarak kayıtlarını teyit ettim. Okul idaresiyle konuştum, yeri güzelce ayarladım, her türlü masa-sandalyeyi öğrencilerimle birlikte taşıdım. Koridorlara kağıtlar astım, yönlendirmeleri ve kategori bilgilerini girdim. Veliler ve antrenörler için koridorlara yanyana sıralar dizdirdim. Oyun sırasında çocukların başına dikilip konsatrasyon bozmasınlar diye gerekli önlemleri aldım. Her masaya numarasını yazdım, herşey tamamdı. Takımları satın almakla kiralamak arasında kararsız kalmıştım bir tek. Hesaplayıp idareyle konuşacak, duruma (kaynağa) göre karar verecektim.

Biraz uzattım belki, sıkılanlardan özür dilerim. Geldik esas olaya: İlçemizde görev yaptığını o anda öğrendiğim, hakem camiasından tanıdığım bir hocam telefonla beni aradı. Birkaç hal-hatır sormadan sonra bu turnuva için izin alıp almadığımı, aldıysam resmi prosedürü takip edip etmediğimi sordu. Turnuvalardan çokça tanışıklığımız ve olumlu sohbetimiz olan bu meslektaşımın niyetini ilk başta anlayamadım ve ekstra izne tabi birşey yapmadığımızı, gerekli izinlerin zaten Başakşehir MEM tarafından verildiğini kibarca anlattım. Öğretmenler ve öğrencilerin görevli izinli olduklarını izah ettim.

Arkadaş ne dese beğenirsiniz: "Hocam İl Temsilciliğine yazı yaz, hakem iste, takım kirala, yoksa ceza verirler ha." Tehdit yollu bir ayar. (YERSEN.)

Bende jeton o an düştü ve ağzımdan şu cümle döküldü: "Bundan dolayı bana ceza verecek adam daha anasının karnından doğmadı." (YEMEM, YEDİRİRİM.)
Dibe vurmuş bir satranç etkinliğini canlandırmanın teşekkürü olmasa da olurdu, ceza tehdidi vardı. Ne gam! Ceza bana madalya sayılır, doğru bildiğim yolda.

Ertesi gün telefonla İl Temsilcimiz Rıza Öney'i aradım. Takım kiralama isteğimi belirttim. O da yanlış hatırlamıyorsam sadece takım kiralanmadığını söylemişti. Takım + saat + hakem şeklinde bir uygulamaları varmış. Ki esasında bu benim için çok daha iyi olurdu, yükümü %90 oranında hafifletirdi. Ne var ki bana idare tarafından ayrılan bütçe buna yetmiyordu. Bunun yerine e4 Satrançtan 40 adet takım sipariş ettim ve o takımlar hemen elimize ulaştı, masalara özenle dizildi. Rıza Abi ceza olayından falan bahsetmedi, diğer ilçelerin turnuvalarını o şekilde yaptıklarını ve UKD'ye dahil ettiklerini söyledi. Dilersem böyle bir yolun benim için daha kolay olacağına değindi. Kendisine teşekkür ettim, fakat buna bütçemizin müsait olmadığını ifade ettim. Konuşmamız bu kadardı.

Sonuçta turnuvayı yaptım, bu sefer 9 lise katılmıştı, bireysel takım sistemi heyecanıyla mücadele son ana kadar devam etti ve bir puan farkla birinci olduk. Ortaokul ve ilkokul kategorilerinde katılım bir önceki turnuvanın neredeyse iki katı kadardı ve tüm öğrencilerin keyfi yerindeydi. Öğrencilerimi görevlendirdim, maç sonuçlarını takip ettiler. Laptopumu kurdum, kayıt işini çok önceden bitirdiğimden dolayı SP98'imi çalıştırdım ve tüm müsabakaları ilan ettiğim saatte başlattım.

Turnuvayı 2013'ten sonra 2014'te de okulumuzda düzenledim, peşpeşe ikinci yıl. Geleneksel hale geldi, elimden geldiğince sürdüreceğim. Bu yıl liselerde 14 okul katıldı, orta ve ilklerde katılım yine arttı. Bu sefer kategorimizde fark atarak şampiyon olduk. Yalnız birkaç şikayet aldım, kalabalıktan dolayı. Gelecek yılki turnuvayı 3 güne böleceğim. Oyuncular daha rahat koşullarda yarışacaklar. Şimdi herkes teşekkür ediyor. Başta katılımcı antrenörler, yarışan genç sporcular, veliler olmak üzere.

Demem o ki bu tür "CEZA ALIRSINIZ"cıları dinlememek gerek.
Onlar hayatta her yerde varlar, sadece satrançta değil.

Sevgi ve saygılarımla...
Ara
Cevapla
#67
Anlattığınız olayı okurken aklıma ilk öğretmenlik günlerim geldi. Acemi, bürokraside hiçbir tecrübe yaşamamış, özenle yapmak istediğim bir işi hiç anlamayan insanların arasında benzer olayları çok yaşamış ve kararlı mücadeleler vermiştim.
Keza hala bu durumda bir çok insan var.

Oktay bey düşüncelerinizi çok iyi anlıyorum. Kararlı duruşunuzdan ve ortaya çıkardıklarınızdan dolayı kutlarım.
Ülkemizde ne yazık ki öylesine ayak bağı bir bürokrasi anlayışı var. Özellikle de seksenli yıların sonundan başladı.
Kültürel yozlaşma, ahbap çavuş ilişkileri, biat, "benim memurum işini bilir" mantığı gibi argümanlar ne yazık ki yozlaşmayı beraberinde getirdi.
Bu gün ise başka kültürlere yolculuk biletleri dağıtılmakta.
Siz bunları İstanbul da MEM de yaşamışsınız.
Ben ise özellikle 2000 li yılların başından itibaren ana merkez MEB olmak üzere, GSGM, İl MÜDÜRLÜKLERİ, İLÇE MÜDÜRLÜKLERİ, Gençlik ve Spor Hizmetleri İl Müdürlükleri, Okul Sporları Federasyonu ( ki onu da şimdi bir daire başkanlığına bağlayıp tamamen kontrol altına alma çabası var) ile yıllardır olmadık konularda tartışma ve mücadeleler içindeyim.
Hakkımda soruşturma dosyaları, sarı zarflar, maaş kesmeler...
Geçmişte hiç pişmanlık yaşamadığım, bilakis daha da kararlı duruşlar sergilettiği için onur duyarak hatırladığım anılar olarak yerini aldı.

Bu gün daha azını mı çekiyoruz?
Bakın zihniyeti yaşamışsınız.

Böyle izin konusunda asla tasvip etmem bu yaklaşımı.
SATRANÇ TURNUVASINI AMATÖRCE, TEŞVİK AMAÇLI HER ORTAMDA YAPABİLİRSİNİZ.

Resmileşmesini isterseniz eğer ki, resmi dilekçeyi bir resmi kuruma vermişseniz( okul, il-ilçe milli eğitim müdürlükleri, halk eğitim müd.vb.) zaman elbette ilgili kurum ve kurumlarla resmi süreç başlar. Uygulamalar bu şekilde bunu biliyorsunuz.
Yani resmi bir kurum kendisinden resmi bir talepte bulunulursa o etkinliği amatör etkinlik olarak göremiyor.
Resmi yazıyla bağlayıcılık süreci başlıyor. Başka türlüsü de ne yazık ki şimdilik mümkün değil.

"Ceza alırsınız mantığı" dirayetsiz ve yetkin olmayan idareci tipinin kendisini kurtaracağına inandığı bir söylemdir.
BAŞVURUDA BULUNDUĞUNUZ KİŞİNİN BU YAKLAŞIMI KABUL EDİLEMEZ.
KINIYORUM!
Ceza, ancak belli kuralların bilerek saptırılması, bireysel menfaatler ve hak ihlalleri konusunda, bir kişi tarafından da değil, görevlendirilmiş ve yetkilendirilmiş kurul-heyet tarafından verilebilir.
Ceza kurulları olmalıdır.
Ama ceza için vicdan ve yasa dengesi çok iyi kurulmalıdır.
Çünkü;
"YASA OLMASA DAHİ VİCDAN VARDIR." -P. SYRUS
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#68
Uygulamada ne olduğu ayrı böyle bir düzenlemenin varlığı ayrı Oktay.

Böyle bir uygulamanın varlığını eleştirmek ne kadar doğalsa sana verilen destek de o kadar takdir edilesi ve doğal da ayrıca. Emeğine sağlık, işini kolaylaştıranlara da teşekkürler.

Yoksa mesele engel tanımadan satranç aşkıyla çalışma meselesi değil. Eğer yanlış anlamıyorsam yazanları...
Ara
Cevapla
#69
Oktay ERTAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı:(...) Geldik esas olaya: İlçemizde görev yaptığını o anda öğrendiğim, hakem camiasından tanıdığım bir hocam telefonla beni aradı. Birkaç hal-hatır sormadan sonra bu turnuva için izin alıp almadığımı, aldıysam resmi prosedürü takip edip etmediğimi sordu.

(...)

Arkadaş ne dese beğenirsiniz: "Hocam İl Temsilciliğine yazı yaz, hakem iste, takım kirala, yoksa ceza verirler ha." Tehdit yollu bir ayar. (YERSEN.)

(...)

Dibe vurmuş bir satranç etkinliğini canlandırmanın teşekkürü olmasa da olurdu, ceza tehdidi vardı. Ne gam! Ceza bana madalya sayılır, doğru bildiğim yolda.

Ertesi gün telefonla İl Temsilcimiz Rıza Öney'i aradım. (...)

Sonuçta turnuvayı yaptım (...)

Demem o ki bu tür "CEZA ALIRSINIZ"cıları dinlememek gerek. Onlar hayatta her yerde varlar, sadece satrançta değil.
Çok güzel yazı, önemi aynı zamanda gerçek olmasından kaynaklanıyor (hayatın içinden :winkSmile

Ceza konusunda Ateş bey ve Özgür Akman somut şeyler ifade ettiler. Oktay Ertan ise ters taraftan örnek verdi. Ancak burada açık olan şey geçmişte izinsiz turnuva yapıldığı söylenerek yaptırım uygulandığı. O halde bir hukuki dayanak var ve ben ilk planda şunu bulabildim:

Disiplin Kurulu Madde 11)
---------------
Yetkili makamlardan izin alınarak yapılması gereken yarışmayı izinsiz yapmak, yaptırmak veya böyle bir yarışmayı yönetmek (1 aydan 3 aya kadar yarışmalardan men veya 6 aydan 1 yıla kadar hak mahrumiyeti).
---------------
Şimdi bu madde flu. "İzin alınarak yapılması gereken" tanımına ne giriyor? Hafta sonu Starbucks'ta 2 FM, 1 IM ve 5 amatör döner turnuva düzenlese bu "izin alarak yapılması gereken bir turnuva mıdır"?

Genişletelim; bir okulda eğitmenim, başka 3 okulda eğitmen meslektaşlarım var, aramızda antrenman için ortak hafta sonu takım turnuvası düzenledik, amaç 1 ay sonraki liseler-arası turnuva öncesinde okul takımlarına antrenman yaptırmak. İzin kapsamında mı?

Maddeye göre bu işin idarenin keyfine kaldığını görüyoruz. Ki konusu ceza olan kural belirsiz olmamalıdır. Hangi turnuva "izinsiz" kapsamına girer, yazılmalıdır. Mesela katılım bedeli olan turnuva düzenlenmesi mutlaka izne tabi olmalıdır zira denetimi gerekir.

Bana göre bu madde elden geçirilmeli. Hoş bana kalsa bütün düzenlemeler elden geçirilmeli de, bundan hiç umudum yok. Mesela herhangi bir Avrupa ülkesinde, turnuvalar konusunda idare yasak getirebiliyor mu?

UKD'ye dahil etmek istemediğim, katılım ücreti de almadığım bir turnuvayı yapmam konusunda engel ve sınır olmamalı.

Oktay Ertan'ın anlattığı olay sonrasında ceza almaması bir ilkeden veya standarttan kaynaklanmıyor. Orada Rıza ağbi değil de Hayrullah ağbi olsa, ceza gelecekti muhtemelen. Çünkü bildiğimiz tek şey, bu konuda bir düzenleme olduğu, onun muğlak olduğu ve keyfe kaldığı.

Ben yaparsam belki ceza gelmez ama eminim yurt dışında bir turnuvaya katıldığı için "vatana ihanet" söyleminden gidilen kişilere rahatlıkla uygulanır bu madde. Yani yukarıdaki örneğe ceza gelebilirdi, ileride de gelebilir.

Kural belirsiz ise, en kötü kuraldan daha kötüdür.
Ara
Cevapla
#70
Merhaba Aşkın Bey,

Desteğiniz için teşekkür ederim. Açıklamam gereken noktalar var.
Sanırım siz mesajımı iki noktada yanlış anlamışsınız.

Birincisi, 12 yıllık bir öğretmen olarak daha stajyerlik dönemimde Don Kişot oldum, hem de çok fazla konuda. Big Grin
O sorunlar bana büyük tecrübe olarak döndü, dolayısıyla şu anda beni uğraştırabilecek hiçbir bürokratik kurum yoktur, hepsinin anahtarını da bilirim, kapıcısını da tanırım. Wink

İkinci ve en önemli nokta ise bürokrasinin bana hiçbir engel çıkarmamış olması, aksine desteklemesidir.
Şunun altını önemle çizmeliyim ki MEM'de Şube Müdürüyle konuşmam da sadece 5 dakika olmuştur, İstanbul İl Temsilcisi Rıza Öney'le olan telefon diyaloğum da 5 dakikadır. Toplam on dakikalik bu sürede sadece destekleyici, yapıcı bir tavır gördüm. Aksi bir imaya dahi rastlamadım! Bu önemli.

Peki o bana üstü kapalı ayar vermeye çalışan ve ağzının payını alan hakem arkadaş ne yaptı biliyor musunuz?
Öğrencilerini turnuvaya bile getirmedi. İkinci yıl okul olarak katıldılar, başka bir öğretmen eşliğinde.
Düşünebiliyor musunuz, ilçenizde yegane satranç etkinliği yapılmış, resmi görevli izinli sayılırsınız, bir mekana uğramak bile yok!
"Kolay gelsin, yardım edebileceğimiz birşey var mı?" diye sormak bile yok!
TSF'ye yazmadım ya, bir günlük görevlendirme alamadı ya, tüm tripler ondan!
Olayın nedeni bu kadar basit, ötesi yok.

Ben değişmem arkadaş, bu kafa değişecek!
Sonuna kadar mücadeledeyim!
İster bana gülün, isterseniz sövün...
Ara
Cevapla
#71
Merhaba Özgür, ikisinin farklı şeyler olduğu konusunda haklısın, sadece bir ikilemde kalınırsa nasıl davranılması gerektiği konusunda ipucu vermeye çalıştım.

Gerçekten, kafanızın üzerinde Demokles'in kılıcı her an sallanıyorsa, düşüp düşmemesinin fazla farkı yoktur.

Bir süre sonra "düşerse düşsün" mantığına doğru gidiyor insan.
Ara
Cevapla
#72
Amacımız eski olayları anlatarak insanların moralini bozmak ve onların Okul içinde etkinlik yapma ile ilgili cesaretlerini kırmak değildir.Böyle çevreye korku vermenin kimseye bir şey kazandırmayacağı bellidir.O zaman burada ne yazıyoruz?Niçin yazıyoruz?Niçin yazmalıyız?Kuralın nasıl olması gerektiğini burada tartışmalıyız.F-16'lar gibi dalaşmanın bir yararı olacaksa kuralların hazırlanması konusunda olabilir.Yazılar uzadıkça ve araya önemsiz konular sokuldukça bu forumda yapılan yazışmaların yararının azalacağı buna karşılık zararının artacağı da bellidir.Ucuna ulaşılamayan tartışmalar devam ettikçe eski dargınlıklar da körüklenmektedir.
Kuralın nasıl olması gerektiğini elle tutulur ve gözle görülür şekilde konuşmalıyız.Ben uzun süredir işin içinde olduğumdan kuralların belirsizliğini korumasından memnun olanların bulunduğunu biliyorum.Bu belirsizliklerden nema aldığını düşünenler vardır.
UKD ve ELO hesaplarına girecek olan etkinlikler için izin alalım!Buna kim itiraz eder?Evde yaptığımız antrenman için de izin alalım mı?Bu sorunun altını çiziyoruz.Birçok arkadaşımız sadece Elo hesaplarına giren yarışmalar için izin alınmasının uygun olduğunu kabul ederken bir önemli konuyu da unutmamak gerekir.Bir süredir FİDE nezdinde Hızlı Satranç ve Yıldırım Elo puanları da hesaplanmaktadır!
Ben yurtdışında turnuvaya giderken izin alıyorum.Federasyonda görevli olan bir arkadaşımız dedi ki : "Gittiğin her yarışma için ayrı ayrı ıslak imzalı dilekçe göndereceksin..."Ben de kabul ettim.İtiraz etsem ne kazanacağım?Islak imzalı dilekçeyi kargo ile göndermek bana bir şey kaybettirmez.Ama mail göndersem neden yeterli olmaz?Bu sorunun üzerinde duralım..
İnsanları korkutmak,heveslerini kırmak,onları etkinlik yapmaktan vazgeçirmek,Federasyon yönetimi ile karşı karşıya getirmek gibi bir düşüncemiz olabilir mi?Sorunlara çözüm arıyoruz.Çözüm ararken Yönetime veya birilerine yaranma gibi bir kaygımızın da olmaması gerekir.Öyle bir kaygımız olduğunda öne sürdüğümüz fikirlerde çelişkiye düşeriz.
Rıza Öney İl temsilciliğinde başarılı olacak bir deneyime sahiptir.Ancak onun bugün görev başında olmasına dayanarak kuralları gözden geçirip yeniden şekillendirmeyi ihmal edemeyiz.Yarın bir başkası İl temsilcisi olduğunda kendisinin Ertan'a gösterdiği kolaylıkları göstermeyebilir.Kurallar,onları uygulayan kişinin çok katı olması ihtimali de gözönünde tutularak hazırlanmalıdır.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#73
Disiplin Kurulu talimatının ilgili maddesinde 3 sorunlu durum var.

a) "İzin alınarak yapılması gereken" nedir, tanımlanması lazım.
b) Niye iki ayrı yaptırım düzenlenmiş açık değil (Yani turnuva organize ettim, ceza 1 aydan 3 aya kadar mı/6 aydan 1 yıla kadar mı) ?
c) 3 ay hak mahrumiyeti uygulama açısından saçma.

Ceza aldınız, pratikte 8-9 ay turnuva olmayan bir ülkedeyiz. Bizde diğer sporlar gibi düzenli zorunlu turnuva programı, lig, oyun silsilesi yok. Futbolcu için 3 ay önemlidir, ama satranç oynayan için hiç bir şeydir.

Yaptırım daha farklı olmalı (UKD silinmesi veya uzun süreli cezalar gibi). Şöyle olması önerilebilir:

---------------
Turnuva Düzenlenmesi Esasları ve İzin Gerektiren Haller

Resmi nitelikte bir turnuva TSF izni ile düzenlenebilir. Resmi turnuvalar ELO ve UKD hesaplamasına dahildir, FIDE'ye ELO hesaplaması için bildirilir . Şu kadar ki FIDE'ye bildirilmeyeceği yönergede açıkça belirtilen turnuvalar ELO bildirimi açısından istisnadır.

Üst paragrafta belirtilen usule aykırı olarak:

a) TSF iznine bağlı bir turnuvayı izin almadan ve "resmi bir turnuva gibi duyurarak" düzenlemek veya
b) TSF onayı almadan "ödüllü turnuva düzenlemek" ceza gerektirir.

Bu nitelikte bir yarışmaya bilerek oyuncu olarak katılmak 200 UKD puanı düşülmesi ve 1 yıl turnuvalardan hak mahrumiyeti ile cezalandırılır.

Bu nitelikte bir yarışmayı organize etmek veya hakem sıfatıyla yönetmek 3 yıl hak mahrumiyeti ile cezalandırılır. Turnuvaya katılan hakemin hakemlik unvanı da bu süre için askıya alınır.

UKD ve ELO hesaplamalarına dahil olmayan ve maddi ödül içermeyen yarışmalar resmi turnuva kapsamı dışında olup, TSF onayına tabi değildir.

---------------

Özetle, resmi turnuva yapıyormuş gibi davranıp insanları kandırarak yönerge düzenleyen ve turnuva yapanlarla + izin almadan "ödül koyanlar" cezalandırılmalı. Ceza caydırıcı olmalı.

Cafede, merkezlerde, derneklerde gayri-resmi turnuva düzenlemek serbest olmalı, izne bağlı olmamalı ve TSF bunun önünü açmalı.

Suyun üstüne de yazı yazılabileceğini ispatladım bu arada, CERN'e başvuruyorum Big Grin
Ara
Cevapla
#74
İzin konusunda bir hatırlatma yapmalıyım.
Özellikle resmi nitelik taşıyan uygulamalarda ve resmi alt yapının kullanıldığı zeminlerde (örneğin okullar, yurtlar vb.) ki etkinlikler görev tanımı alanına giren kurumun bilgisi dahilindeyse ( yani kendisine resmi bir talep yazısı ulaşmışsa) süreç resmi olarak başlamış demektir.

Uygulamayı örneklendireyim;

a- Bir okul mesai saatleri içinde, okulun öğrenime açık olduğu gün ve tarihlerde kurum içi diğer okullar ile hazırlık karşılaşması yapacak. Burada ikinci bir kurum da söz konusu olduğu için ilçe kaymakamlığı veya il valiliği ilgili şube müdürlüğünden izin gerekir. Çünkü o kurumun (MİLLİ EĞİTİMİN) etkinliği olduğu için TSF temsilciliğinden konuyla ilgili yardımda bulunma talebi ya da görev yazısı üst makamca yazılır.
Çünkü geçmişe dayanan olumsuz örnekleri de göz önünde tuttuğunuzda iç işleyiş böyledir.


b- Hazırlık karşılaşması da olsa il içi ya da il dışı gidişler risklidir ve kurum sorumluluk taşımaktadır. Veli izin belgesinden; okul, il-ilçe müdürlüğü ve kaymakamlık-valilik onayına kadar her şey hazır olmalıdır. Olumsuz durumlarda adli süreci başlar. Bir öğretmen-memur izinsiz olarak bu işi yaparsa cezanın yanında özlük haklarından faydalanamama durumu bile vardır.

c- Diğer verilen örnekte yaşları yetkin insanların kafede, kahvede, odada, lokalde yapmış oldukları günübirlik ya da daha uzun süreli amatör etkinliklere TSF neden karışsın? Böyle bir denetleme gücü zaten yok.
İl-İlçe temsilcisi denetler derseniz olmaz! O sadece etkinlik programındaki onay görmüş etkinliklerinden sorumludur. Olsa olsa kahveci Özer itiraz eder, çayları çok vermek için. Akşama kadar masa işgal edeceksiniz. Ama Ankara'da eski FATİH kıraathanesi, ya da şimdiki TARAÇA gibi bir yerdeyseniz durum farklıdır.

d- Hafta sonu herhangi bir zeminde -unvanlı ya da unvansız, elolu ya da ukd siz fark etmez- oyuncu topluluğunun kendi iç grubunda, maddi kazançlara dayalı turnuvaları ise ilgili kurumun görevli ya da temsilcilerinin bilgisi dışında yapılırsa bu durum zaten TSF den de önce; emniyet, zabıta ve il spor müdürlüğü tarafından takibe alınır ve adli süreç başlatılır. Geçmişte bir çok satranç merkezi ya da lokal böyle kapatılıp mühürlenmişti.
Cezası da vardır.

e- İl-ilçe temsilcisinin zaten böyle bir programı var ve o programda onay gören hiçbir turnuva, kuralların dışına çıkılmadıkça denetlenmez, takibe alınmaz.
Neden alınsın?

f- HAKLI SAYILABİLECEK OLUMSUZ GEREKÇELERİ SONRADAN OLUŞMUŞ TURNUVALAR İSE YİNE KURALLARI DAHİLİNDE İŞLEM GÖRÜR.

g- Etkinlik programında olmayan, katılım ödüllü, UKD-ELO ya dahil ve düzenleme şartları kurallara uygun turnuva düzenlemek istiyorsunuz.
O zaman ilgili kurumdan belli bir süre öncesinden hazırlanan uygun yönerge ile talep yazısı her zaman yazılabilir. Ülkemizin bir uygulama gerçeği olarak; turnuvanın düzenleneceği mekan, mekanın o etkinlikte kullanılmasına izin verildiğine izin yazısı gerekecektir tabi.
Sözleşme olabilir. (Aslında bunların hepsi yönergede olacağı için düzenleyiciler tarafından öncesinden halledilmesi gereken bilindik işlerdir)

h- Satranç merkezlerinde eğer o merkez spor il müdürlüğünün antrenman salonu gözüküyorsa yine izinsiz para toplanan etkinlik yapamıyorsunuz.


ı- Kulüp olursa ayrıdır durum. Bu durumda da kulüp kararı ön plandadır. İl müdürlüğü karışamaz. Ama toplanan parayı belgelemelisiniz. Yönergenizde il müdürlüğünden ödül ve hakem talebinde bulunamazsınız.


i- Yine özel bir satranç merkezinde (SPOR KULÜBÜ OLMADIKÇA)kendi iç bütçesini oluşturacak kendi ödülünü ve masraflarını karşılayacak bir etkinlik planlama şartları ise ilgili kurumun iznine tabidir. Önceden izin alınmasını gerektiren bağlayıcı hüküm maddeleri vardır. Tabi sponsor kurumun olması şartları sözleşme açısından değiştirecektir.


Ben bunlardan "g" maddesinin yasal bir şekilde düzenlenerek ilgili kurum için sürekli bir onay ve destek vermesi seçeneğini destekliyorum.

Selem ve saygılarımla...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#75
Sayın Mojo Jojo,
Yazınızı bundan bir önce gönderdiğim yazımdan sonra gördüm.
CERN den bir cevap gelmedi ama;
önerilerinizi notlarıma aldım.

Makul düzenlemeler için takipçi olacağım.

Taslak yönerge hazırlamanız konusu bana enteresan gelmekle birlikte bir şeylerin tutuşmaya başladığı kokusunu da vermedi değil...
Selam ve saygılarımla...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#76
M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı:b- Hazırlık karşılaşması da olsa il içi ya da il dışı gidişler risklidir ve kurum sorumluluk taşımaktadır. Veli izin belgesinden; okul, il-ilçe müdürlüğü ve kaymakamlık-valilik onayına kadar her şey hazır olmalıdır. Olumsuz durumlarda adli süreci başlar. Bir öğretmen-memur izinsiz olarak bu işi yaparsa cezanın yanında özlük haklarından faydalanamama durumu bile vardır.
Ben bundan hiçbirşey anlamadım.

Evde öğrencim ile oturuyorum, aynı sınıftan 2 öğrencim daha var, önceden sözleştik, A lisesinden 2 çocuk daha velisi ile veya eğitmeni ile bize geliyor, evde günlük turnuva yapıyoruz.

Gelirken veli izin belgesi alacak, okuldan onay yazısı eklenecek, ilçe müdürlüğünden onay gelecek, il müdürlüğü kaşe vuracak, kaymakamlık havale edecek, vali mühürleyecek, il temsilcisi yönerge hazırlayıp hakem atayacak...

İyiymiş. Sonra siz hayır bekleyin o çocuklardan...

M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Taslak yönerge hazırlamanız konusu bana enteresan gelmekle birlikte bir şeylerin tutuşmaya başladığı kokusunu da vermedi değil...
Taslak yönerge hazırlamıyorum içiniz rahat olsun, o işe bakan 15 kurulunuz, 150 küsur üyeniz var. bizde kantitatif üstünlüğe saygı büyüktür. Sadece bir madde konusunda görüş verdim; o da şu izin alma saçmalığı aklıma takıldığı için.
Ara
Cevapla
#77
Nereden çıkartıyorsunuz bunları?
Siz,
"evde öğrencim ile oturuyorum... " diye bahsettiğiniz yer, özel mekan. Orada resmiyet yok ki, resmi bir makamdan bir talepte de bulunmamışsınız ki.
Özel yaşantınızda özgürce satranç etkinliklerinize katılıyorsunuz, turnuva yapıyorsunuz. Kim ne karışır Allah aşkına ?!
Ben bunu söylemedim ki...
Ben, okulun resmi ders saatlerinde, ya da okulun öğrenime açık olduğu günlerdeki resmi talep dahilindeki hazırlık veya resmi karşılaşmalardan bahsettim.
Oğlunuz tenisçi. Okullar arası ya da federasyon etkinlikleri kapsamında hazırlık veya resmi karşılaşmalara gidecek. Önce velisi olarak sizden izin muvaffaka namesi istenir. Okuldan izin talebi ve üst makamdan onay ile il dışına çıkılır.

Bir başka dostunuzun yazlığındaki site içi turnuvaya katılmak için kimseden izin alması gerekmez ki. Sizinle beraber.
Ama okulda emanetçi konumunda idareci, öğretmen, antrenör var.

Bu anlattıklarım saçma gibi değil mi?
Ama uygulama böyle. Öğretmenlerden bilgi alabilirsiniz.

EVDE GÜNLÜK TURNUVA SİZİN ÖZEL VE ÖZGÜR İRADENİZLEDİR. ELBETTE KİMSEDEN İZİN ALINMASI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR!
Bence abartmışsınız.

Sizden değişik öneriler için kulak kabartıyorum.
Önerilerde bulunmanızı istemekle hata mı yaptım şimdi?

150 kişilik ordu yerine bazen bir kişi de yetebiliyor.
Hayatın içinde ki uygulamalardan kendinizden bir şeyler görmek istemez misiniz?:lol:
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#78
Çanakkale Troya Open tarihi 11 - 16 Ağustos olarak belirlendi.
5. Akçay ida Satranç Turnuva tarihini 9 - 10 Ağustos olarak düşünüyorum. Çanakkale öncesi ısınma turnuvası olur.
Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.
Edremit İlçe Temsilcisi Ali Beşbudak
Cevapla
#79
Sanırım hafta sonuna geliyor. Çanakkale'ye bu sene gelmek istiyordum ama mümkün olmayacak. Eğer ayarlabilirsem benim gibi izin alamayanlara, 5. Akçay ida Satranç Turnuvası bir alternatif olur.
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi