ALEME VERİR TALKINI KENDİ YUTAR SALKIMI...
#1
Değerli arkadaşlar,
Böyle bir pazar sabahına uyanmak da varmış demek ki...

ÖSF da malum bir üyemiz, 2014 model yazılarına aynı zihniyet ve aslında değiştirmeye çalışıp ama özüne sadık kalarak bir türlü düzeltemediği üslupta yazmaya; af edersiniz göz boyamaya, kandırmaya, haksızlığa hakarete, yalan yanlış yazmaya devam ediyor.
Bazı temiz kalpli arkadaşlarımız alkışlasa bile, bilmiyorum onaylıyorlar mı, bu böyle devam ediyor ne yazık ki.

Neresinden başlasam, bilmem ki...
Ama bozuk bir ruh hali ve gizlenemeyen bir bilinç akışı olduğu çok açık.

Söz konusu üyemiz ÖSF da;
İstanbul Mahalli Ligi 2014 ve aynı zihniyet devam ediyor, Konu başlıkları nasil acilmali( kendisinin yazdığı gibi yazdım, sebebini açıklayacağım), 3.lig ve son olarak da "Emeğe Saygı" Gerçek Satranç Emekçisi Kim? başlıklı yazılarıyla düşüncelerini ve niyetini ortaya koymuştur.

Özellikle son yazısının toplumda ne kadar ilgi-tepki çekeceğini taraftar toplayacağını zaman gösterecektir.
Ama O YAZI ORADA BİR İBRET ABİDESİ olarak kalacaktır.
...

Yazıma zaman zaman devam etmek durumundayım. Bu arada bazı arkadaşlarım birilerine danıştığımı zaman kazandığımı da söyleyeceklerdir belki.
Hayır!
Kendim yazıyorum. İnternet ortamım sağlıklı değil. Sürekli gidiş gelişler ve silinen yazılarım var.

(Devam edecek...)
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#2
Vaktiyle bir arkadaşımız yazmıştı; "Bu forumun yazılı olmayan toplumsal kuralları var" diye...
Gün oldu yine karşımıza çıktı değil mi?
Toplum içinde hitap tarzınızı kontrol etmek zorundasınız!
Aşağılayıcı, kin ve nefret kokan yazılar yazmamaya özen göstermelisiniz.
Çünkü bu malum üyemiz "Konu başliklari nasil açılmali" başlıklı yazısında bakın kendisi ne yazmış, hatta maddelemiş;

Konu başliklari nasil açılmali(kendi klavsesinden);

Madde- 8. Kisisel kin ve nefret hic olmamasi gereken psikilojik rahatsizliklardir. Yine de, cevap yazacak olan kisinin konuyu acan kisiye karsi kisisel kin ve nefreti var ise dahi bunu acilan konudan bagimsiz tutabilme erdeminin gosterilebilmesi cok onemli.

BU ŞAHSIN SON YAZISINDAKİ ANLATTIĞI ve AÇIK BİR ŞEKİLDE YÖNLENDİRME YAPARAK KAST ETTİĞİ MAKAMDAN BU GÜNE KADAR İNSANLARIN KALPLERİNDE YER ALAN ŞAHSİYETLER GEÇMİŞTİR.
Bir kısmı efsaneleşmiştir.

Yazık, gerçekten söylenecek söz bulamıyorum.

Ama ben onları değil, şunu kast ettim şeklinde saçma sapan cevabi bir yazının yol açacağı farklı boyutları da var.
Bari isim verseydiniz.
İSİM VERMEMEKLE TÜM BAŞKANLARA GİTTİ size ait bu fikir ve yazı !!

Olay başka bir mecraya büründü artık, farkındasınız değil mi?
Tabi beni şimdi faşistlikle suçlayabilirsiniz.
Asla kabul etmiyor ve ilgisiz bulmakla birlikte bu yakıştırmalara alışıyoruz...

Şimdi buna ne denir?
Kendisi yazıyor ve kendisi uymuyor.
Medeni yaklaşım bunun neresinde?
Ey inandırıcılık, samimiyet kavramları, siz ne düşünürsünüz?
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#3
Sayın Yusuf ÖMÜR,
Sizi bu forumdan; yazılarınızdan, önerilerinizden ve içten duygularınızla, samimiyetinizle hatırlıyorum.

Bir sorunuz karşısında verilen cevap sizi tatmin etti mi bilmiyorum. Ama ben verilen cevabı bu tespitlerden sonra ne yazık ki samimi bulmuyorum.
Mantıklı da değil zaten...
Neler yazmış üyemiz bir bakalım...
Bakınız;

" 3. Icerik kisa ve oz yazilmis olmali. Var ise, kisisel kin ve nefretler dile getirilmemeli. Bu forumu sadece biz okumuyoruz.
...
8. Kisisel kin ve nefret hic olmamasi gereken psikilojik rahatsizliklardir. Yine de, cevap yazacak olan kisinin konuyu acan kisiye karsi kisisel kin ve nefreti var ise dahi bunu acilan konudan bagimsiz tutabilme erdeminin gosterilebilmesi cok onemli.

9. Satranc oyunculugu hayati boyunca kazandigi turlu basarilardan dolayi yuksek ratinge ulasmis (mevcut rating degil de max rating diyelim) kisilerin goruslerine karsi gorus ileri surerken iki defa dusunulmesinde fayda var."

Erdem den bahsediliyor, bazı durumlarda iki defa düşünülmesi gereği bazı gerekçelere bağlanıyor. Bizlerin hangi durumlarda nasıl görüş bildirilmesi konularındaki taktir duygularımız örseleniyor.

Yorumu size bırakıyorum.
Ama ben raiting hiyerarşisi yapmıyor ve sizin hayat tecrübeniz ile fikir ve vicdan süzgecinize değer verip size saygı duyuyorum.
Aslında sizden UKD ve ELO olarak fazlayım.
Bunu bu yeni moda öneriler dizisindeki çağdaş (!) anlayışa saygı duyarak yazdım.

MADDELER KENDİ ÇELİŞKİSİNİ DE İÇİNDE TAŞIMASI AÇISINDAN İBRETLİKDİR.

Yani 1991 doğumlu sevgili Kübra, Mustafa varken, onlardan yaşça ve hayat tecrübesi olarak çok ileride olan bir çok insan ve onlarca satranç sporcusu, yazarken,düşünürken iki defa düşünecek öyle yazacak...
ELO listesinde ........ADLI ŞAHIS VARKEN, DİĞER DÜŞÜK ELO SAHİPLERİ SIRAYA GİRECEKLER, BELKİ İZİN ALACAKLAR, AMA İLLAKİ 2 BAZEN 3 DEFA DÜŞÜNECEKLER VE ÖYLE YAZACAKLAR...

Bakın ben buna faşizm demiyorum, çünkü baskı uygulamıyor, sadece öneri boyutunda. Haksızlık yapmayalım.

(.??.)

Her insan özgür iradesiyle yazar ve sonuçlarına katlanır.
Herkesin bir demokratik hakkı, fikir ve vicdan süzgeci vardır. Herkes yazdığı ve söylediklerinin toplumsal sonuçlarına katlanır.

İsterseniz ÖSF da üyelere konuşma-yazma puan ve unvanları da verelim. Hatta, ÖSF USTASI- ÖSF ULUSLARARASI USTASI- ÖSF BÜYÜK USTA vb. .
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#4
..." okuduğunu anlama yetisinden yoksun kişiler" diye bir hitap da var.
Yine aynı üye tarafından geçen sene de yazılmış yazılarda şahsım açıkça itham altında bırakılmıştı.
SADECE BİR ÖRNEKLE;

Şu liglerde uygulanan sistemi bir türlü anlamamakta, kategori ve uygulama grupların isimleriyle dahi tam olarak bahsedemeyen, kendince lig kavramları ve aşamaları uyduran- icat eden- yaratan arkadaşımıza derim ki,

LİGLER 1996 YILINDAN (18. DEFA) BERİ UYGULANMAKTADIR.
BU KONUDA SİZE AÇIKLAMALI YAZILAR DA BAŞKA ÜYELER TARAFINDAN( Tutku DİNÇER) DA GÖNDERİLMİŞ OLMASINA RAĞMEN...

Bakınız neler yazmış arkadaşımız;

Benim "icat olunmus" ifademi, forumu surekli takip etmesine ragmen okudugunu anlama yetisinden yoksun olan bazi kisiler "uydurulmus" olarak algilamislardir.


İcat olunma yanlış bir deyim oldu galiba. 1.,2.,3.lig kavramı literatürde çok eskidir.
TSF bir şey icat etmedi.
Okuduğumu tabi bu durumda idrak etmem zor.

Aynı zihniyetiniz devam etmektedir. Bu satırlarda liglerle ilgili genel bilgiler benim dışımdaki üyeler tarafından da verilmiş olmasına rağmen hala kendi kafasına göre ligler icat eden uyduran yaratan arkadaşlarımız vardır.


Bana yöneltmiş olduğunuz "algılama eksikliği" tespitini kamuoyunun taktirine bırakıyorum.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#5
Sonuç mu?

G.D. 2014 ve Aynı Zihniyet Aynı Üslup.
Durmak Yok Yola Devam...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#6
Üslubu hakaret olan, aynı zamanda bu yanlış birden fazla tekrar eden ve bunun farkına varamayıp hala bir özür yazısı yazamayan arkadaşım...

Kastınızı aşan ifadenize açıklık getirmenizi bekliyorum.

Kim ve kimleri hedef alıyor ve bunu niçin yapıyorsunuz?

Sizin satranç emekçiliğiniz ve anlatmaya çalıştığınız kavramınız eğer bu tip argümanlarınızdan ibaretse ; ülkemizin seçilmiş tüm başkanları, saygıdeğer efsanevi oyuncuları, satranççıları, satranç emekçileri ve tüm satranç severler ülke tarihimiz içindeki yerini yeniden sorgulamalıdırlar.

Bunları o insanlara reva gördünüz.
Artık söyleyecek bir sözünüz yoksa, yeter artık yazmayın!
Ya da, durmayın yazmaya devam edin.

YAZDIKÇA BATIYORSUNUZ !
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#7
Merhaba Aşkın Bey,

O yazıdan siz ve konuştuğum başka kişiler de "Başkana g.t demiş!" sonucunu çıkarmışsınız.

Ben farklı bir sonuç çıkardım. O lafın asıl muhattabı satranç sporcularıdır. Başkan, kurul üyeleri, çalışanlar, antrenörler, hakemler vs. hepsi önemlidir ama, nasıl g.t s.çmazsa beyin, kalp vs. gibi önemli organlar hiç bir işe yaramıyorsa, önemsiz olarak görülen sporcular olmazsa da, yukarıda yazdığım önemli görülen diğer makamların varlığı bir ifade etmez.

Sporcu yoksa antrenör kimi çalıştıracak?
Sporcu yoksa hakem hangi maçı yönetecek?
Sporcu yoksa (kulüp de olamayacağı için) Yönetim Kurulu'nu kim seçecek?
Sporcu yoksa Eğitim Kurulu kimin eğitimi için çalışacak?
Yani sporcu yoksa diğerleri bir hiç!

Antrenör yoksa sporcu kendisi çalışacak.
Hakem yoksa sporcular kuralları kendileri araştırıp uygulayacak.
Kulüp yoksa sporcu bireysel turnuvalarda oynayacak.
Eğitim Kurulu yoksa sporcu kendisi dökümanlar ve metodlar inceleyecek.
Diğerleri yoksa sporcunun işi daha zor ama imkansız değil!

Gökhan Demir'in yakınmaları genel olarak sporcunun öneminin farkına varılması ve bu öneme uygun şartlar hazırlanması.

Üslup doğru veya yanlış, yöntem doğru veya yanlış, sizin de iyi bir sporcu olduğunuzu bilerek soruyorum, sizce dediğinde haksız mı? Cevabı da TSF Kurul Üyesi Aşkın Taşan'dan değil, Satranç Sporcusu Alkın Taşan'dan bekliyorum.
Ara
Cevapla
#8
Sayın DİNÇER,

Bu üyemizin haklı veya haksız olması satranç sporcularının bugünkü durumunu değiştirmiyor.

Bu anlamda geçmişte yüzlerce, en son da sayın AKMAN ile onlarca satır yazıştık.
Sizin de vurgulamış olduğunuz gibi; ben bir kesim olmadan diğerinin anlamı yoktur diyorum. Makinanın parçaları gibi.
Anlayışımda, satranç, camiamızın tümünün ortak sevdası olmalı arzusu yatar.
Hakeminden, yöneticisine, en kıdemli satranç oyuncusundan yeni başlayan yeteneklere, sektörün içindeki evet malzemecisinden şoförüne kadar...

Ben hiçbir zaman satranç sporcularının gerçek satranç emekçisi olmadığını, sıralama yapılacaksa en başta satranç sporcularının gelmediğini savunmadım ki.
Bilakis yaşantımda içlerinde kendimi de dahil ettiğim satranç sporcusu emekçilerinin ne şartlarda yaşadığına en yakından tanıklık yapan bir insanım.
Bu konuda aksine tanıklık yapmış bir insan var mıdır?
Tanıdığım tüm dostlara soruyorum?

Bunu yeni nesil bilmeyebilir.
Ama Türkiye'nin bir çok ilinde görev yapan, onlarca, yüzlerce; birbirlerinden ekonomik şartları arasında uçurumlar olan insanlar tanımış dostluk kurmuş biri olarak olarak söylüyorum ki, böyle bir şeyi nasıl inkar edebilirim?
Bunu hiç yazmadım, ama gerek de duymamıştım.
Bugün demek ki gerekiyor sayın DİNÇER.

Elbette sporcular satrancın savaşçılarıdır.
En meşakkatli süreci yaşayan en fazla hüsrana uğrayan, umudunu asla kaybetmeden yeni turnuvalara hazırlanmak için yelken açan, bunun için iş yerinden izin alma streslerini günler öncesinden yaşayan, hatta satranç sevgisinden kopamamış, onu üniversite hayatına tercih etmiş, mesleğine tercih etmiş, müstakbel yuva kurma sürecine tercih etmiş insanlar tanıyorum Tutku kardeşim.
Elbette gereği yok ama isim de verebilirim.
Çok yüksek gelirli asli mesleğinden satranç tutkusu yüzünden kopmuş sefalet içinde bu dünyadan göçmüş can dostlarım aklımdadır.
Katılacağı son turnuvalarını, ölümcül hastalığıyla mücadele sürecinde tedavisine tercih eden satranç dostları yitirdim ben.
Son 6 kürü kalmış ama O " SON 10 TURNUVA " diyen sevgili Nurettin REİS' i mi inkar edeceğim? Rahat uyu kadim dostum!

SATRANCA ADANMIŞ HAYATLARI MI inkar edeceğim sevgili Tutku kardeşim?
Hepsinin aziz hatıralarını saygıyla bir kez daha anarım.



Ama ücretini alan bir hakemle cebinden turnuvaya giden bir satranç emekçisini bu satırlara neden meze yapayım? Neden muhasebesini kıyaslayıp ," ha bak hakem arkadaşım sen ücreti karşılığı görev yapıyorsun, bu arkadaşım ta Elazığ dan geldi o ücret almıyor, bu durumda o senden daha emekçidir" denir mi?
Ama kazanılan parayla bir sıralama yapmak onur kırıcı olmaz mı?
Bu durumda ücretli çalışan emekçi kesimin de söyleyecekleri yok mudur?

Açıkçası;
Satranççılarımızın içinde bulundukları durum, benim son 20 aydır içinde yer aldığım görevi kendiliğimden kabul etme karar noktasına getirdi.

Ben satranç emekçiliğimi tartıştırmam. Emeğimi tarttırmam da kıyaslatmam da...
İster oyuncu ister başka bir alanda omuz versin. Kazansın ya da kazanmasın.
Hayatın içinde satranç yükünü paylaşıyor mu?
Emeği karşılığı öz ürün ortaya koyabiliyor mu?
Hayat mücadelesi içinde satranca güç ve zaman harcıyor, bir bedel ödüyor mu?
Bunlar benim için önemli verilerdir.
Ülkemizin ilk büyük ustasından son yetişen büyük usta adaylarına kadar, hangisinin daha çok oyuncu, satranççı, emekçi olduğunu ortaya koymaya çalışmak bu konuda onlara yapılan bir saygısızlık olarak görüyorum. Hak ettikleri ölçüde zaten tarihe mal oluyorlar, unvan kazanıyorlar.

Gerçekler bütün çıplaklığıyla ortadayken onları örtebilir misiniz?

Bunu kabul eden etmeyen yöneticilerin ya da başka kimselerin bu konudaki görüşleri elbette kendilerini bağlar.

Sayın DİNÇER,
Bu arkadaşımıza bu anlamda bu gün hiçbir konuda bir haksızlık yapılmamıştır.

Geçen sene mağdur olduğuna inandığım bir konuda satranççı yanımla içinde bulunduğu durumu araştırma sorumluluğu hissettim.
Gecelerce ilgili kurullardaki arkadaşlarımı uykusuz bıraktım, hallaç pamuğuna çevirdim ortalığı. Bilinmez, bahsetmemiştim.
Ama bugün yazmalıyım galiba.
Ama süreç içinde ağır ithamlarla karşılaştım.
ÖSF da duruyor. Bu defteri açmak istemem.

Ama bu gün yazılanlar yenilir yutulur gibi değil.
Hedef de şaşmış durumda...

Kendisinden bir satranç oyuncusu olarak satranç adına bir özür yazısı bekledim.

En başta sorduğunuz sorunu cevabı;
Cevabım elbette evet!
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#9
Ayrıca,
sn. DİNÇER

Tüm bu konudaki tartışmalar, uygulamaları belli doğru hedeflere yöneltemezse boştur.
Boşa zaman harcamış oluruz.
Harcanacak boşa zamanı olmayan insanlar arasında her halde ilk sıralarda yer alırım.
Gerçekçilik penceresinden bakıp da inandırıcılığı konusunda ikna olmadığım hiçbir öneri, proje ve sürece omuz vermem.

"Ülkemizde neden kaliteli turnuva yapılmıyor?" başlıklı yazıda 7.06.2014 tarihli Mojo Jojo' nun önerilerini okuyunuz.
Düşüncemi açıkça ifade ettim.
Bu gün aynı duruş noktasındayım.

Omuz verilecek özgün öneriler var. Topyekun bu tip önerileri geliştirip sahip çıkalım.

Bu anlamda görev alanım içinde Eğitim Kurulunda ortaya ancak ve ancak daha bu günlerde yeni ürünler vermeye başladığımız antrenman ve ders materyallerinin tanıtımı, antrenör ve sporcu eğitimindeki önemini ortaya koyan çalışmalar sergiliyoruz.
Yönlendirmeler yapıyoruz.
Çağdaş ders-antrenman araç gereçlerinin temini konusunda, kararı insanların özgür iradesine bırakan öneri anlamında yönlendirmeler yapıyoruz.
İster TSF aracılığıyla, ister kendi adresinden...

Çalıştırılmaya muhtaç büyük bir kitle oluşmaktadır. Eski süreçten nitel ve nicel açıdan çok farklı şartlar oluşmuştur.
Anadolu da satranç büyük talep doğurdu.
Ben İstanbul da yaşayan arkadaşlarımızın İstanbul dan kopamayacaklarını anlıyorum.
Ama bir an durup düşününce bu konudaki örnekleri görüp farklı sonuçlar verebilirler de...
Bu sıkıntıların en yoğun olduğu il İstanbul öyle değil mi?


İçinde kararlı duruş sergileyen insanlardan oluşan kontrol edilebilen güçler hakkını alır.
Bu ve benzeri önerileri ilk günden beri (5.Kasım. 2012) yapıyorum.
" HEP BİRLİKTE YENİDEN YAPILANMA " diyorum.
Ben bu konuda umudumu yitirmedim, yitirmeyeceğim.

Çözümü ancak ve ancak burada görürüm.
Tarih, emsal teşkil eden bir çok olayda benzer kayıtlar tutmuştur.

Selam ve sevgilerimle...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#10
M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Katılacağı son turnuvalarını, ölümcül hastalığıyla mücadele sürecinde tedavisine tercih eden satranç dostları yitirdim ben.
Son 6 kürü kalmış ama O " SON 10 TURNUVA " diyen sevgili Nurettin REİS' i mi inkar edeceğim? Rahat uyu kadim dostum!

SATRANCA ADANMIŞ HAYATLARI MI inkar edeceğim sevgili Tutku kardeşim?
Hepsinin aziz hatıralarını saygıyla bir kez daha anarım.
Başkaca bir cevap yazmayacaktım bu konuya, taa ki bu satırlarınızı görene kadar. Bugün bir turnuvada Reis'in vezir gerideyken, rakip oyuncunun terfi ettiği meşhur "ters duran kale"sini nasıl düz koyduğunu ve böylece bir anda maçı kazandığını anlattım bir hakeme. Üzerine de siz Nurettin hocamdan bahsettiniz. Rahmet istedi demek ki. Bu satırları okuyanlara bizden hatırlatması...
Ara
Cevapla
#11
M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı:"Ülkemizde neden kaliteli turnuva yapılmıyor?" başlıklı yazıda 7.06.2014 tarihli Mojo Jojo' nun önerilerini okuyunuz. Düşüncemi açıkça ifade ettim. Bu gün aynı duruş noktasındayım.

Omuz verilecek özgün öneriler var. Topyekun bu tip önerileri geliştirip sahip çıkalım.
Aşkın bey teşekkür ederim. Ama yine çekince koyacağım.

Benim veya burada yazan kişilerin öneride bulunması iyi de, tersinin olması gerekmiyor mu? TSF'de onlarca kurul ve yüzlerce üye ne yapıyor?

Tersi olması gerekmez mi, kural öneriyi sizin yapmanız ve bizim okumamız değil mi?

Başkan seçileli ne kadar oldu bilmiyorum ama aklımda kalan tek proje, bir köy muhtarının "her kahvehaneye bir satranç takımı koyalım" projesiydi; ki onun da uygulanmadığına nickim kadar eminim.

Bazen TSF sitesine giriyorum, sadece toplantı, toplantı ve toplantı. Hani standart hale gelecek yönergeler, hani ELO bildirimleri konusunda FIDE ile uyumlu olarak hazırlanacak manueller, hani değişecek disiplin yönetmeliği?

Benim veya bir bir başkasının önerilerini dinlemek ve bunu desteklemek çok keyif verici ama, bu doğru değil. Lütfen bir gün de şu kurullardan bir öneri gelsin, biz dinleyelim.

Bu kadar kurul kurdunuz, bu adamlar "hayatın dışında" mı yoksa Big Grin
Ara
Cevapla
#12
Bakın bugün dünden daha iyimserim bu yazıyı görünce.
Boşuna "REİS" dememişim O' na hitap ederken...


Yapar!
Oyuna saygısından ve sevgisinden kaynaklıdır o hareket.
Bilgisizliğinden değil, o an ki kararıdır. Atların başlangıçtaki baktığı yönü bile kitaplardaki gibi dizerdi.
Bana da anlatmıştı, ardından kahkahası, tüm dinleyenlerin toplam kahkahasından bile çok güçlüydü.
Sadece sporculuğu değil, antrenör, idareci ve organizatör yönleri unutulabilir mi?
Turnuva diyoruz, "OSMANLI ÇİLEĞİ KÜLTÜR FESTİVALİ SATRANÇ TURNUVASI" onun adıyla özdeşleşmemiş miydi?
Misafir perverliği, yönetimi, doyurucu ödülleri, neşesi, olumlu motivasyonu, yönetici kararları, sohbeti, çabası hep satranç için var oldu.

Gerçek satranç dostu ve emekçisiydi.
Ruhu şad olsun...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#13
Camia içinden gelen öneriler her zaman olmalı. İletişimin ve doğal denetimin güçlü olması kurumu güçlü kılar.

Yönetim elbette kendi güncel iç döngüsü içinde görüşüp karara bağladığı ve uygulamaya koyduğu kararları var. Bunların bir kısmı önemine göre sitede haber oluyor.
Kurulan il içi komisyonları oldu. İçinde çalışan ve süreci paylaşan insanlar olsun, il temsilcilerine çalışmalarında, il içi destekçi adreslere ulaşım kolaylığı sağlasın diye.
Bir kısım iller bunun yararını gördü. Zamanla yaygınlaşacağını düşünüyorum.

Ortaya çıkanlar konusunda; yönergeler, değişmesi gereken uygulamalar, en azından kendi adıma söylemeliyim ki, benim istediğim hızda gerçekleşmiyor.

Ben sorumlu olduğum alanda bile ("fahri" görevli olmamdan kaynaklı olsa gerek) düzenlemelerimizi ve iletişim hızımızı hantal buluyorum.

Bence görev alan insanların sorumluluk anlayışları başta olmak üzere, mesleki ve ailevi sebepleri de olabilir. Ekonomik beklentiler de olabilir belki.

Bunun da değişmesi gerek. Yazmaya başladım mı çok uzuyor.
Aslında geçmişte de konuyla ilgili çok yazdım.

Mevzuata yönelik çok gerçekçi ve köklü değişiklikler gerek.

Her ne kadar özerk görünse bile, kontrol mekanizmalarında tüm federasyonların mevzuat ve iç işleyişler alanında GSGM ne bağımlılığı var.

Özgür dernek, özgür satranç merkezi konularında bağımsız uygulamalardan yanayım.
Bu yapıdan kültürden gelen biri olarak bunu en başından beri söylüyorum.
Ama söylem her zaman eyleme dönüşemiyor.
Bunu kırmaya çalışıyorum.

Çözümlerin hakkaniyetli GENEL KURUL da oluşacağını düşünüyorum. Ama
isimler bazında istenilen oluşuma ulaşılsa bile o yönetimin karşısında da aynı BÜROKRATİK DUVAR kalacaktır.
Bazen bu duvarı aşmak için sürekli randevu, sürekli aynı kurumla iletişim, toplantı, anlaşma gerekiyor.
Asli mesleği çok farklı olan insanların zaman ayırabileceği bir iş değil bu süreç.
Beklentilerde ve eleştirilerde olduğu gibi; yönetimin, ilgili kurulların tamamının ya da önemli bir bölümünün satranç sporcularından oluştuğunu düşünelim. Bu arkadaşlarımız da eğer gerekli mali düzenlemeler yapılmadıkça, mesleki olarak ekonomik kazançlarını zaman ayırdıkları bu işten sağlayamayacaklarsa o zaman yine bu günlere döndük demektir öyle değil mi?



Tüm bunlar geçerliliğini korurken, bu çalışma şartları içinde -haklı ya da haksız-kurul içi görevli arkadaşlarım ve ortaya konanlar konularında , eski iyimser düşüncelerim için bugün aynı düşünce noktasında değilim.
Kendimce önlemler aldığımı sanıyorum.
Bunu rahatlıkla söyleyebilirim.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#14
Mevcut yönetim yapısı içinde doğal olarak düşüncem camia tabanlı danışma ve denetleme mekanizmasını da bir anlamda gerçekleştirmektir.
Satranç geleceğini belirleme konusunda camianın tüm üyelerinin söz hakkı olduğunu savunan bir demokrasi anlayışını yansıtmaya çalışıyorum. Bunun için olabildiğince bu yaştan sonra köprü kurmaya çalışıyorum.
Yoksa 20 aydır gecelerce bu forumda ne işim olabilir?
Tiyatroyu ben de beleş izlerdim.
Geçi o zaman başka kavgalar da izlerdik ama kambersiz düğün olmuyor galiba...
Ne dersiniz?
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#15
Kurullar...

Gözükmeyen bir çok çalışmamız oldu. Örneğin içinde eğitim çağındaki çocuklarımıza kötü örnek olmasın diye, aslında teknik bir konu olmasına rağmen, kendi alanımla ilişkilendirdiğim bir çalışmam vardı.
Turnuva terkler ve kayıt olmasına rağmen keyfi katılmamalar.
Bu taslak çalışmamı hatırlayacaksınız.
Ne oldu biliyor musunuz?
TSF çalışmasıydı, ama Çan Kulesinden geri döndü!

Bu ve daha niceleri...
Burada bahsetmek istemem ve muhasebesini birinci elden; kendim tarafından yapmamı da uygun görmüyorum ama bilinmeli...
Başka bir örnek,
Sporcuların yasal hakları konusu. Özellikle de yarışmalara katılım harcırahı.
Tüm yarışmacılar için değil ama resmi yıllık çalışma programında olup düzenlenen tüm turnuvalarda "ilini temsil etme hakkı kazanmış" tüm sporcular için yasal yolluk ödeme zorunluluğu vardır.
Bunu sizin de karşı çıktığınız "il temsilcilerimize kısa kısa" adlı pembe diziye dönen yazılarımda uzun uzun yazmış ve il temsilcilerimiz aracılığıyla da toplumun özellikle de sporcularımızın dikkatini çekmiştim.
Ayrıca MEB, GSGM, GHSİM ve OSF ( Okul Sporları Federasyonu) gibi kurumlara bu yazıyı yazıp göndermiştim. Forumda da defalarca yazdığımı hatırlıyorum.
Ama Türkiye Şampiyonası na giderken ben kendi ilimden bu ödeneği hak etmeme rağmen alamadım.
TSF Hukuk Kurulu ndan görüş de aldım. Adli süreç de başlattım.
Antalya da Türkiye Şampiyonası na doğu illerinden katılan bir kaç sporcumuz dışında bu yasal ödeneği alan, bundan haberdar olan çok az kişi gördüm.
Tabi burada öncelikle il temsilcilerini sorumlu tutarım.
Ama hakkını aramaya ve almaya kararlı olan satranç sporcularının bu durumdan haberdar olmamasını, bu konuda bir adım dahi atmamalarını kabul edemiyorum.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#16
Üslup hakkında yazdıklarınıza katılmamak mümkün değil,hala şaşkınlığımı atamadan
Veli TURAN
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi