M.BACHANA ve BİR İTİRAF.
#21
Aşkın Bey,

Daha önce yabancı sporcuya ceza verilmediğini, örneği olmadığını söylüyorsunuz. Soruşturma açılan yabancı sporcular var. Bu sporcuların, konumuz olan sporcudan tek farkı TSF Lisansları olması. Bu sabah öğrendiğime göre "ARTIK" özel turnuvalarda bile yabancı sporcuların "TSF Yabancı Sporcu Lisansı" çıkartması zorunlu kılınıyormuş. Zararın neresinden dönülse kardır. Yani Yabancı Sporcu olması bir engel olmamakla birlikte, TSF Lisansı Olmaması bir engel teşkil eder mi, onu tartışmak gerekiyor. Daha önce bu konudaki görüşümü yazmıştım. Biraz daha somutlaştırmak için TSF talimatlarından birkaç maddeyi yazacağım:

Alıntı:YARIŞMALAR TALİMATI

Yabancı sporcular
Madde 31- (1) Yabancı sporcular, Federasyon lisans ve uygulamaları kapsamındaki talimatı uyarınca etkinliklere katılabilirler. Bu sporcular ülkelerinin ulusal yarışmalarında veya başka kulüplerinde etkinliklere katılabilirler.

Kapsam
Madde 2- (1) Türkiye Satranç Federasyonu tarafından düzenlenecek satranç etkinliklerinin organizasyonunda uygulanacak ulusal ve uluslararası kuralların uygulama usulleri ile etkinliklerin çeşitleri ile diğer teknik konularını kapsar.
Yani iki maddeyi birlikte yorumlayınca diyor ki, yabancı sporcular etkinliklere katılabilir ve ben bu etkinliklerde ulusal ve uluslararası kuralları katılan herkese uygulayabilirim.

Alıntı:DİSİPLİN TALİMATI
Amaç ve Kapsam
Madde 1- Bu Talimatın amacı, kulüpler, satranç sporcuları, hakemleri, antrenörleri, yöneticileri ile satranç sporunda görevli diğer kişilerin ulusal ve uluslararası satranç etkinliklerinde, ulusal ve uluslararası esaslara ve uygulamalara göre; disiplin suçu oluşturan eylemlere ilişkin yaptırımların belirlenmesi, disiplin işlemleri ve Disiplin Kurulunun çalışma usul ve esaslarını düzenlemektir.

Tanımlar
Madde 3- Bu Talimatta geçen;
...
Sporcusu : Satranç sporu yapan kişileri
... anlatır.
Disiplin Talimatı ise ulusal ve uluslararası etkinliklerde, ulusal ve uluslararası kuralları satranç sporcularına (Türk Satranç Sporcuları, TSF Lisanslı Satranç Sporcuları DEĞİL, TÜM SATRANÇ SPORCULARI) uygulayabilirim.

Maddenin anlatımının hukuki yorumlanmasından bu sonuç ortaya çıkıyor. Çünkü, sadece Türk Sporcular kast edilseydi, bu açıkça belirtilirdi. Örnek olması açısından Anayasa'mızdan bir madde paylaşıyorum:

Alıntı:VII. Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı
MADDE 74- Vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancılar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı ile başvurma hakkına sahiptir.
Kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu, gecikmeksizin dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir.
Herkes, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir. ...
Maddede görüleceği üzere, vatandaş ise vatandaş, yabancı ise yabancı, herkes ise herkes diye açıkça belirtiliyor. "Herkes" yazdığında "Bu Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, tabii ki Türk Vatandaşlarını kastediyor." diye bir yorum yapılamaz, tıpkı sadece Türk Sporcuları kastediyor diye bir yorum yapılamayacağı gibi.

Mojo Jojo benden çok daha tecrübeli bir avukat abimiz. Amatör Hukukçu lafı sanırım bana değildir ama mesleki tecrübe olarak baktığımızda kendisinin yanında "amatör" kaldığım da doğrudur. Mojo Jojo Ağır ceza sürecinden bahsediyor ve ağır ceza sürecinde Aşkın Bey'in konuşmalarının, hatta ses kaydı yapmış olsaydı bile bu ses kaydının teknik açıdan bir delil olmayacağını belirtiyor. Doğru da söylüyor. Ancak, Spor Hukuku açısından "İnsan Onuruna Aykırı Olmayan Her Türlü Delil" dikkate alınır. Yani TSF'nin yada FIDE'nin başlatacağı bir disiplin soruşturmasında Aşkın Bey'in konuşması ve bu konuşmaya şahit olan kişiler önemli bir yer tutacaktır.

İç Hukuk tartışması Aşkın Bey'in günlük hayatta sıkça duyduğumuz teknik terimlere biraz yabancı kalmasından dolayı bu terimleri yanlış anlayıp, yanlış ifade etmesinden kaynaklanıyor ve bir hukukçu olarak Mojo Jojo gerekli düzeltmeleri yapmış zaten. Ancak, Aşkın Bey'in ısrarla dile getirdiği gözlemci raporu, şikayet vb. başvurular olmaması önemli bir nokta. Spor Hukuku'nda ve çoğu talimatta olduğu gibi TSF Disiplin Talimatı'na göre karar verilirken Başhakem Raporu, Gözlemci Raporu gibi belgeler önemli verilerdir. Bu belgeler doğru kabul edilir ve herhangi bir şikeden bahsedilmemiş ise "aksi yönde deliller ortaya çıkana kadar" şike yok demektir. Bu olayda sporcunun itirafı gibi önemli bir delil varken, gözlemci raporu yada şikayet yok demek bir anlam ifade etmemektedir.

Tüm bu sebeplerle "ECU seçimlerinde Gürcü adayı destekledik, Gürcistan Satranç Federasyonu bizim dostumuzdur, tutup adamların sporcusu ile uğraşmayalım" düşüncesi hakim değilse, Aşkın Bey'in yazısına göre şike yaptığını itiraf eden sporcu hakkında TSF yaptırım uygulayabilir.

Not: Mojo Jojo, "Yaptırım geciktikçe de facebook çocukları bu konuda ileri geri daha çok yazar" yazmışsınız. Facebook hesabım olmadığı için oradaki gelişmelere uzak kalıyorum. Hesabımın olmadığı bir ortamda bana yönelik yorumlar yapanlar varsa benimle buradan yada özelden paylaşın lütfen.
Ara
Cevapla
#22
Tutku bey rica ederim. Benim spor hukuku uzmanlığım yok, yüzeysel bilgilerimle yazıyorum. Bu konuya hakim olan sizsiniz.

Amatör hukukçu ifadesi elbette sizi kastetmiyor, teknik olan konulara üstünkörü yazma tehlikesine işaret ediyor. Malum, fırsat bulsak Gazi Yaşargil'e nasıl neşter tutacağını anlatmaya meyilli bir toplumuz.

Facebooktan yazanlar ifadesi ise bu forumda yazanlar ile ilgili değil, genel ifade; çok teknik olan bu konularda kulaktan dolma bilgilerle yazan kişilere ait, bunun bir kısmını da bir başka yazar yukarıda belirtmiş.

TSF'nin yaptırım uygulayacağını düşünüyorum. Hatta bunun "görev" olduğu gibi çok sert bir görüşe sahibim. Kolaylıklar dilerim.
Ara
Cevapla
#23
Tutku Bey merhaba,
Öncelikle araştırmalarınız ve verdiğiniz bilgiler çok değerli.
Sn. Mojo JoJo nun da öyle…
Alanınızda ukalalık yapmak istemem.
Demek Mojo Jojo bir avukat, dediğinize göre...
Yanlış tahmin etmemişim öyleyse...("İşim neden bu kadar zor?" diyordum.)
...
Bakın konuyu burada bile doğru bir şekilde rayına kayarak tartışmaya, mesafe kat etmeye başladık.
Tek endişem “paralellikle” suçlanmak.Sleepy

Şaka bir yana hukuksal dile uzak olduğum doğrudur.
Ben çok açık yazdığımı sanıyorum.

EN SOMUTA İNDİRGEMEM GEREKİRSE;

1- Ben bu olayın duyarsız kalınmasına tahammül edemem.
2- Kişi ya da kurum benim vicdanımdan daha önde değil.
( KANUN OLMASA BİLE VİCDAN VARDIR!)
3- Açıkça yapılmış bir aykırılık ve itiraf vardır. İtiraf olmasaydı bu konu hangi boyutta olabilirdi?
4- Bundan sonra hukuksal olarak atılması gereken adımları ben de takip edeceğim.
5- Tüm bunları belli bir silsile takip ederek, kararlılıkla yaptım.
...

Hukuk bilgisi olarak elbette hiçbir iddiam yok. Nasıl olabilir ki?
Bu konu benim çok dışımda.

Üstünüze alınmayın ama, hiçbir hukukçu da bundan önce -yol yordam bilmesine rağmen- bu konuları ne açtı, ne de suçüstü yaparak üzerine düşen sorumluluğu gösterdi.
Siz ise burada ayrıca toplumu da bilgilendiriyorsunuz.
Teşekkür ederim.

Size cevabımda “Daha önce yabancı sporcuya ceza verilmediğini, örneği olmadığını” söylerken bunu anlatmak istemiştim. Hep kurum içi olarak kalmamalı gelişmeler. Camia katkısı bizi daha güçlü kılmaz mı?

Burada elbette suçlama yapmıyorum.

Ama gördüğü durumlar ve haksızlıklar karşısında bu ülkenin kararlı insanları; ister hukukçu, ister sıradan vatandaş, ne zaman nitelikli bir duruş sergileyecekler acaba?

Eğer bir hukukçu olsaydım şimdiye kadar çok farklı davranma şansım olurdu.
Bu şansımı ne yazık ki kullanamayacağım.
TSF bir kurumdur.
Ben, birey' im.

Selamlar...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#24
Yazdığımı bir ip ucu kabul ederek üzerinde oldukça yoğunlaşmışsınız Aşkın Bey Smile Neden halen Mojo Jojo'nun kim olduğunu öğrenmeye çalışıyorsunuz? Kişinin kim olduğundansa, fikirleri çok daha önemlidir bence. Yazdıkları değerli değil de, kim olduğu bu kadar çok değerli bir bilgi ise değerini verin, bu bilgiyi merak edenlere satayım! Mojo Jojo ile %50 - %50 kırışırız biz sonra. Tabii ki bu bir şaka. Ve her şaka, içinde bir miktar gerçeklik payı barındırır!

Akıl oyunları oynamayı bırakıp, işin aslına gelince, savcılığa bir dilekçe yazarak Ceza Hukuku süreci başlatabilirsiniz. İtiraflar sonrası bu konudaki en yetkin kişi sizsiniz. Ve yine TSF'ye bir dilekçe yazarak söz konusu itiraf sebebiyle Disiplin Kurulu'na sevk için yetkili ve görevli makamları harekete geçirebilirsiniz.

Bu konunun üzerine bir birey olarak gittiniz. Konunun en yakın takipçisi durumuna geldiniz. Bizleri aydınlattınız. Bence daha fazlasını da yapabilecek (eğer kurum yapmazsa) tek kişi sizsiniz.

İddia edildiği gibi "Seçim öncesi bu foruma açıkça mesafeli bir duruş varken, seçim sonrası tıpkı muhalefetin bir önceki seçim sürecinde olduğu gibi forumlarda bir sözcümüz olsun, hem satranç sporculuğundan gelme ve camiada tanınan, hem de bizden birisi olan, kurul üyesi olarak bize bağlı olan birisi vasıtasıyla her tartışmayı istediğimiz raya oturtalım, mümkün olduğunca yönlendirmeye çalışalım, edebildiğimiz kadar etki ve kontrol edelim. Aşkın Taşan bu işi başarır!" düşüncesinin olmadığına, bu düşüncenin bir komplo teorisinden ibaret olduğuna inanıyorum. Siz sadece kendiniz bir sporcu, antrenör ve en önemlisi bir birey olarak kurul üyeliğinizden kaynaklanan ilişkilerinizin de yardımıyla bizleri aydınlatmaya çalışıyorsunuz. Bu sebeple "işim zor" diye düşünüp, vazgeçmeyin. Mojo Jojo'nun TSF'nin sizi kullanıp bırakacağı komplo teorisi bence gerçekleşmez ama, gerçekleşirse de gerçekleşene kadar forumda yazıp bizleri aydınlatmaya devam edin Aşkın Bey.
Ara
Cevapla
#25
Ben tekrar okudum itiraf yazısını.
Hala bir itiraf göremedim.

İtiraf şöyle yazılır: "[color=#1E90FF]Evet, para için ve bu sırada elo kaybetmemek için bilerek çıkmadım, ama suç benimdir rakibimle bu konuda anlaşma yapmadım[/color]."

Adam suç yok, suçu reddediyorum demiş açıkça. Bir daha bakın lütfen; ben okuduklarımdan şöyle anladım: "[color=#1E90FF]Mücadele gücüm yoktu, maça çıkamamak suç unsuru ise suç benimdir, rakibimle anlaşarak yapmış değilim, yorgundum maça çıkamayacak haldeydim[/color]" (ya da alkollüydüm vs vs Tongue - farklı farklı gerekçeler verilmişse hazırlıksız yakalanmış demek ki; her neyse bir bahanesi olacak elbette; peki bu manada sözler itiraf gibi mi algılanıyor?)

Hala iddia ediyorum bu bir itiraf değil.
Türk filmlerinde mahkemede ortaya atılıp ta "Ben öldürdüm! Katil benim!" diye sırayla bağıran adamların komik mizanseni gibi bir şey bu.

Adam düpedüz alay etmiş. Bizler de oturmuş hukuk, kanun konuşup duruyoruz.

Olayı ve olayda adı geçen kişiyi ilk ortaya atan Mojo Jojo'dur. Konuya ilişkin ilk yazı Sayın Özgür Akman'ın "Turnuva Yarım Bırakmak Cezalandırılmalı" başlıklı 23-08-2014, 13:49 tarih ve saatinde açılan yazıya bir gün sonra Mojo Jojo'nun saat 24-08-2014, 21:31 tarihli isim ve turnuva adı vererek yazdığı yorumudur. Aşkın bey "M.BACHANA ve BİR İTİRAF." başlıklı yazısını bu yorumdan [color=#FF0000]altı gün sonra[/color] 30-08-2014, 17:27 tarihinde yazmış. Bu arada olay zaten ayyuka çıkmıştı. "[color=#1E90FF]Bakın adamın itirafını aldım[/color]" modunda bildirilmesi bence doğru olmamış. TSF'nin adama "[color=#1E90FF]mazeretin olsa bile sen nasıl olur da son tura çıkmazsın!!![/color]" diyerek ceza veremeyeceği açıktır. Her ne kadar medeni hukuk "iyi niyet esasına dayanır" ise de adam kendince tura çıkmama hakkını kullanmış; tura çıkmamanın cezası olmadığına göre ve her turnuvada yaşanan bir gerçek olduğuna göre bu bir haktır diye düşünmüş olmalı. Bunun kasıtlı olmadığını da belirterek suçu reddetmiş. O yazılanları nasıl olup ta itiraf diye kabul ediyorlar gerçekten anlam veremedim.

Bugün, yani 03.09.2014 tarihinde konu burada tartışılmaya başladığından beri 11 gün geçmiş bulunuyor. Dün itibariyle sayın Aşkın bey aşağıdaki yazısında girişimlerin başladığını yazmış:

(02-09-2014, 20:35)M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: ....kendi kararımla davranıp, kendisi Tiflis'e uçmadan önce bu görüşmeyi yaparak olayı tarafsızca sundum....

....TSF Suskun kalmıyor. Gerekli girişimler yapılmakta. Yani ses özelliğiyle suskun gözükebilir. Ama bundan sonraki organizasyonlardan gerekli ses gelecektir....

....Olaya el atılmış, neşter vurulmuş ve sonraki turnuvalar için daha duyarlı organizasyonel önlemler alınma noktasına gelinmiş....

....Emsal teşkil edebilecek bir boyuta ulaşan bu durum gelecekteki bazı muhtemel önlemleri de gündeme getirmiştir....

Demek ki TSF'de olayın takipçisi olmuş durumda. Sonuç fos çıkar mı çıkmaz mı orasını bilemem, buna yorum da yapmam. Ben FIDE'nin yerinde olsam yabancı oyuncularla ilgili olsun ya da olmasın turu oynamayanın ELO'sunu eksiltecek kararın altına kocaman bir imza atıp sorunun %90'ını bitiriverirdim, zira böyle bir karar TSF'nin sınırını aşar. Nasıl ki bilerek veya istemeden maça çıkmayan futbol takımının dünya sıralamasındaki yeri için kullanılan "kaybedilen maç" hanesi bir artırılıyorsa maça çıkmayan satranç oyuncusunun ELO'su da eksiltilmelidir. Bu kadar basit. TSF'nin takibinin sonucunu veya alınacak önlemleri de zaman içinde elbet göreceğiz.

Saygı ve selamlarımla.
Cevapla
#26
"Ben, O'nun maddi durumunu düşündüm, yetersizdi." diyor, rakibinin karşısına çıkmama sebebi olarak. Adam, maçı rakibi kazansın diye maça çıkmadığını, yani maçın sonucunu önceden belirlediğini, yani şike yaptığını daha nasıl itiraf etsin?

"Medeni hukuk iyi niyet esasına dayanır" gibi süslü ama konu ile hiç ama hiç bir alakası olmayan ve Mojo Jojo'nun "internet hukukçuları" kavramının direkt örneği olan laflar belki bir kısım okuyucuları etkileyebilir ancak, bu konunun medeni hukukun tamamen dışında olduğunu, hiç ama hiç alakası olmadığını bilenler için bir anlam ifade etmiyor.

Adam "rakibim oyunu kazanıp daha çok para kazansın" diye tura çıkmıyor, bunu Aşkın Bey'in dediğine göre açık açık dile getiriyor ve biz hala itiraf mı arıyoruz? Gerçi "biz "demeyelim, çünkü bunun itiraf olmadığını düşünen kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordur.
Ara
Cevapla
#27
Yazdığımı bir ip ucu kabul ederek üzerinde oldukça yoğunlaşmışsınız Aşkın Bey Neden halen Mojo Jojo'nun kim olduğunu öğrenmeye çalışıyorsunuz?

Tutku Bey,

Öncelikle "kim" konusu beni artık ilgilendirmiyor. Tanışıp tanışmadığınızı bilmiyorum. Ama bu "kimin kim" olduğu konusunda sizden geride değilim. Bu konuyu kendi dünyamda bir kaç ay önce aydınlattım. Artık sadece beni ilgilendiriyor.


Çok önem verdiğim, zaman ve enerjimle bedel ödediğim önemli konularda kiminle tartıştığınızı bilmek hakkınızdır bir yerde.
Siz beni hangi yönlerim ile tanıyıp değerlendiriyorsanız, belirttiğiniz gibi satranççı kimliğimle bazı işleri kurcalıyorsam size geçmişten güven vermişim demektir.
Yanılıyor muyum?
Aynı güveni benim de duyma hakkım yok mu?

(Bu konuyu özelden de yazabilirdim ama sizin seçeneğinizden gittim, kapatıyorum.)
***************************************************
Ben; ne bir yargıcım, ne bir avukat ne de bir muhbir!
Kurum içinde, kurul atlayarak görevli bir kurul başkanı sıfatımla söylediğiniz şekilde;

"...işin aslına gelince, savcılığa bir dilekçe yazarak Ceza Hukuku süreci başlatabilirsiniz."

Hayır, bu olmaz!
BEN HAMLEMİ YAPTIM!

Sıra karşıda!
Siz, onun yerine de benim oynamamı istiyorsunuz!

Olayı ortaya çıkarma konusunda "bu benim işim değil" diye düşünmedim.


Ama şimdi de gerçekten bu benim işim de değil, görevim de...
Bunu yapacak kurullar var.

Hukuk kurulu, disiplin kurulu, yönetim kurulu...
Ve ben bu arkadaşlarımı harekete geçirmek için gerek aynı ortam da sözlü, gerekse yazılı olarak bildirim de bulundum.
Başlangıç ve bitiş sınırlarımı, haddimi bilirim Tutku Bey!

Tasvip etmediğim bir sistemde seçim yapılmıştır.
Evet!
Ama bir yönetim gelmiş ve görev bölümünde bulunulmuş.
Bunu beklemeyin benden!


Ancak, tüm bu gelişmeler için makul bir süre bekliyorum.
Yazışıyorum.
Bilgi ve görüş alışverişinde bulunuyorum.
Zorlamam gerekmiyor.

Tüm bunlardan sonra şu sorunun da farkındayım elbette;
Neden yalnızca ben?
Bireysel bir çıkarım yok ki!
Turnuvada derecem engellenmemiş ki!
Oysa, sanki sadece ben tanık olmuşum gibi...
Dereceden olan, ödül, ukd-elo kaçıran onca sporcu varken...
Bu konu hakkında konuşan, aynı turnuva ve turnuvalarda oynamış fakat hiç şikayette bulunmayan farklı sporcular varken...
Hakemler, gözlemciler, organizatörler varken...

Kraldan çok kralcı olmak!

Kurum var.
Ben bir bireyim.
Haklarımı kullandım diyelim...

"İddia edildiği gibi "Seçim öncesi bu foruma açıkça mesafeli bir duruş varken, seçim sonrası tıpkı muhalefetin bir önceki seçim sürecinde olduğu gibi forumlarda bir sözcümüz olsun, hem satranç sporculuğundan gelme ve camiada tanınan, hem de bizden birisi olan, kurul üyesi olarak bize bağlı olan birisi vasıtasıyla her tartışmayı istediğimiz raya oturtalım, mümkün olduğunca yönlendirmeye çalışalım,..."

Bakın, böyle bir düşünce de olabilir, engelleyemem.
Aksi de olabilir ama değil mi?

Bu konu gerçekten beni ilgilendirmiyor. Ben sadece işime ve (E. K.)görevime bakıyorum.
Bu durum içinde olmadıkça, kolayca dışa açıklanabilecek bir durum değildir.
...

( Mojo Jojo'nun TSF'nin sizi kullanıp bırakacağı komplo teorisi bence gerçekleşmez ama, ...)

Bu konu da önemli değil inanın.
Yerime biri gelir elbette ve umarım çok daha verimli olur.

SONUÇTA; ŞARTLAR DEĞİŞMEDİKÇE, AYNI ORTAMDA BİR OFİS ÇALIŞMASI OLMADIKÇA, SATRANÇ VE SATRANÇ YÖNETİMİ MESLEKLEŞME-DİKÇE BU -TAŞIMA SUYLA SİSTEM- YİNE AYNI DÖNECEKTİR.


Bunu ben de, O' da biliyoruz.

Görüşmek üzere, hoşça kalın.

Sn. abdulkadirbener,
Aşağıdaki paragraf sizce itiraf değil midir?

M.B. : _ " Ben kendi adıma söylemek isterim ki, KEŞAN turnuvasındaki kararım bana ait. Suç unsuru varsa da bana yazılmalı. Ancak bu konuda H. ODEEV' in benim son tura katılmayacağımdan haberi olmadığı gibi, hiç bir suçu da yoktur. Ceza hak etmedi. Ben, O'nun maddi durumunu düşündüm, yetersizdi. Suç olarak tanımlanabilecek bir davranışım varsa kabulümdür. Bunu aynen bildirebilirsiniz. Tekrar söylerim ki H. ODEEV suçsuzdur, davranışımın sorumlusu benim."

Son tur turnuva ortamında ve oyuncu yok.
Keşan da öyle, aynı oyuncu yine yok!


"Ödülü ODEEV ile kırıştım" demesi mi lazım itiraf sayılması için?
SELAMLAR...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#28
Bachana belli ki Türkiye'yi iyi tanıyor ve söylediklerinin kendisine zarar vermeyeceğini varsayıyor. Kısaca bu suçtan ucuz bir şekilde kurtulmak düşüncesinde. Şike yapmamış da acımış kaybetmiş. Yersen artık...

Açıkçası şampiyonluk maçına çıkmayan bir futbol takımının alacağı ceza veya başka bir spor dalında son tura çıkmamak cezaya tabi midir bilemiyorum. Böyle bir arka kapıdan yırtma peşinde. Dahası yaratmaya çalıştığı algı, "Samimi çocuk, bak hatasını da kabul ediyor, ufak bir ceza verelim, kötü niyeti yokmuş, 1-2 turnuva oynamasın affedelim yeter." tarzı birşey. Şimdiden buna düşenler olabilir.

Bu sebeple ben tam bir itiraf göremiyorum. Diyorum ya "En kötü huyum iyi kalpli olmak" gibi birşey.
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi