Jojo ve Taşan: Hakemlik zamanı
#21
Bu konuyu alakasız yere gündeme getirmedim. Abdülkadir Bey basit bir şey söylüyor. Hiç olmazsa bir kutlama mesajını alın kopyala-yapıştır yapın ama yine de orada bir yazı olsun. Sabri Koçak'ın buna verdiği ''Kopyala yapıştır tez hiledir, aşırma deniyor. Köşe yazısı da öyle. Özgün olmayan köşe yazısı da zaten insanın içinden ve elinden gelmiyorsa bir değer ifade etmez. Siz hile yapın ya da hoşgörün, ben yapmam ve hoşgörmem. Saçmalamanın da alemi yok.'' (son kısmı kopyala-yapıştır yaptım çok kolay oldu) şeklindeki tepkisidir.

Gerçi bu son günlerde moda oldu. Ali Nihat Yazıcı'da kendi sayfasında, Gülkız Tülay ve ekibinin yaptıkları harcamaları yazmış. İçi acıyormuş. Bu muhalefetsiz ortamda ilk taşı günahsızlar atıyor belli ki.

Siz hala, açık kaynak, bize düşman adam vs sayıklamaya devam edin ve başkasının çalışmasını hiç de kabul edilmeyecek bir şekilde kopyala-yapıştır yapın (biraz kısaltılmış neyse ki) ardından ''köşe yazısında kopyala yapıştır mı olur'' , ''saçmalamanın alemi yok'' diye milleti azarlayın. Ne güzel! Yazılan her yazıya, saçmalama, abuk sabuk, yalan vs diye mahalle ağızıyla konuşmak yerine, yayın kurulu başkanı olarak oturup doğru düzgün bir derleme yapıp, en azından aynı hikayeleri, olayları kendi cümlelerinizle yazıp hazırlasaydınız. Hazırlayabilecek, bilgi ve yeterliliğe sahipseniz elbette.

Bu işin sayfası, azı-çoğu olmaz. Olimbase sitesinde yer alan turnuva tabloları, maç sonuçları masa dereceleri vs herkesin kullanımına açık olabilir ve hatta başka kaynaklardan da ulaşılabilir ama 'tournament review' kısımlarının bu şekilde kullanılması nasıl bir değer ifade ediyormuş acaba?

Ayrıca isteyen kişinin yalan yanlış bilgiler girebildiği wikipedia üzerinden tüm dünya ülkelerine satılan kitap yazıldığını da ilk defa görüyorum. Akademik çevrelerde bu da moda demek ki.

Ben kimsenin açığının falan peşinde değilim. Olsam 2 yıl önce hatta seçimler sırasında bu konuyu gündeme getirirdim. Sabri Koçak madem bu yazıların konulmasını istemiyormuş, tek başına engelleyememiş en azından şu an 'böyle yapılmamalıydı' diyebilir.

Seçimlerden sonra federasyonda görev mi alacaksınız yoksa dediğim için geri adım atmış kastımı aşan ifadeler kullandığımı kabul etmiştim. İyi ki de etmişim. Ben hiçbir yerde görev falan almayacağım diyen kişi 6 yıldır kurul başkanı. Süper derlemeler yapıyor. Veteran takımlar sorumlusu, kaptan, kafile başkanı vs. Bir de görev alacak olsanız neler olurmuş kim bilir? Ben kimseye iftira falan da atmadım. Hasan Salih Acar arkadaşlığınıza dayanarak benden yazdıklarımı geri almamı rica etti. Ben de kendisini kırmamak için kabul ettim bu kadar basit. O olay da başkasından duyduklarımı yazmamak konusunda bana iyi bir ders olmuştur.

Geçmişte yaptığımız tartışmalar da olabilir, ben size dava kaybetmiş ve hatta tazminat da ödemiş olabilirim. Esas bunun konuyla ne ilgisi var? Ben alışkınım, sizin kurul başkanları ismime konu başlığı açmayı çok severler. Bu konuda sizi temize çıkaracaksa açın Erşan Gökerman'ın yalanları ve iftiraları diye bir başlık rahat edin belki bu konuda kendinizi rahatlatırsınız.
Ara
Cevapla
#22
Sabri Koçak Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Bir kere bu yazdığınız tartışığımız konuyla ilgili değil. Ben köşe yazısı kopyala yapıştır olmaz dedim, Abdülkadir bey olur, tezde de olur dedi.

(1) Ben kopya tez olur demedim, kopya tez bile var dedim. Doğru mu olması? Hayır elbette. Bu hırsızlık düpedüz. Söylediğimi çarpıtmışsınız. Önünü sonunu okursanız göreceksiniz ki asıl söylediğim şuydu: "İnsanlar -bir sebeple- tez bile kopyalıyorlar, kimsenin telif hakkı bilmemne talep etmeyeceği bir paragraf bir kutlama mesajı kopyalayıp yapıştırarak -hiç olmazsa- durumu kurtarabilirsiniz ve insanların ağzına laf vermemiş olursunuz."

Sabri Koçak Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Özgün olmayan köşe yazısı da zaten insanın içinden ve elinden gelmiyorsa bir değer ifade etmez. Siz hile yapın ya da hoşgörün, ben yapmam ve hoşgörmem. Saçmalamanın da alemi yok.

(2) Saçmalamadım. Teessüf ederim. Hakaretin alemi yok. Ben konuya hitaben yazıyorum, size hitaben yazmıyorum. Siz şöylesiniz böylesiniz demiyorum. Mojo'yu kişileri olur olmaz kırıyor incitiyor diye yerden yere vuruyordunuz unuttunuz galiba. İnsanlara ne kadar kolay hakaret ediyorsunuz. Saçmalıyormuşum. Teessüf ederim.

Şu an ilk kurşunu siz sıktığınız için size cevap yazacağım. Bu konuda bir daha da yorum yapmayacağım. Yazacaklarımı anlayan anlar, anlamayanın canı sağ olsun...

(3) Kandil kutlaması misali bir paragraf kutlamayı kopyalayıp yazmayı hile diye adlandırıyorsanız memleketimde herkese hileci mi diyeceksiniz. Herkes birbirine kandil mesajı yazarken kopyalayıp duruyor. Vay hırsızlar vay. Öyle mi? Her kandilde her bayramda her yasta herkes sıfır kilometre mesaj mı icat edecek. İcat edemeyenler kutlama yapmama hakkına sahip mi olacak? Bu ne mantıktır?

(4) Köşe yazısı olacak diye illa uzun uzun paragraflar yazılması gerekmez. Birkaç paragrafta işi bitirebilirsiniz. Geçmişte Cumhuriyet gazetesinde koyun sürüsü resminin yanına bir cümle yazıp köşe yazısı yayınlayan kişiyi de biliriz. Herkes alkışlamıştı. Demek ki bir cümle ile köşe yazısı olurmuş.

(5) Benim hileyi hoş gördüğüm filan yok. 300 Sayfa kitap yazıp, 200 sayfasını izin almadan biryerlerden kopyalamak ne kadar hile ne kadar değil hukuk çözsün.

(6) Açık kaynak bir eseri -200 sayfa, ben öyle anladım- aynen kopyalamak Türk Hukuku'na göre sıkıntılı bir durum. Kusura bakmayın ama durum böyle. Neden mi? Açıklayayım;

Bir içeriğin eser olmasının koşulunu tarif etmeyeceğim. Geçmişte burada yazılmış yazılar var, açıp bakabilirsiniz. Kopyaladığınızı itiraf ettiğiniz o içerik açık bir eserdir.

Açık kaynak olması eser olma özelliğini ortadan kaldırmaz.
Telif yasasına göre "eser" kabul edilen şeyleri kaynak göstermeden kopyalayamazsınız.
Kaynak göstererek bile her koşulda kopyalayamazsınız, bunun bazı şartları vardır.
Bir kere her koşulda izin almanız gerekir.
Bir eseri kopyalamanıza yasal olarak izin verecek ve izin almamanızı mazur görecek koşullar da var elbette. Bu konuda içtihat var. Yüksek yargının aldığı birçok kararlar var. Ayrıntıya girecek olursak;

Bazı istisnalarda eserin kullanılması izin almayı gerektirmez.
Bu durumları yüksek yargı şu şekilde sıralamış:
◾Kamu yararı varsa güvenlik ve hukuki gerekçelerle kullanılabilir
◾Mahkeme kararları için veya mevzuat kararları için kullanılabilir
◾Nutuklarda mitinglerde vs. konuşmacı kullanabilir
◾Ücretli olmayan genel eğitim ve öğretim gerekçeleriyle kullanılabilir
(Bunlar sadece yayınlanmış eserlerde geçerlidir)
◾Hayır amaçlı düzenlenen müsamerelerde veya benzeri etkinliklerde kullanılabilir
◾Eğitim ve öğretim gerekçesiyle yapılan seçme ve toplama işlemlerinde kullanımı mümkündür
◾Belirgin biçimde kaynak gösterilmesi yoluyla kitap dergi internet vs. ortamlarda sadece bazı bölümleri kullanılabilir -her paragraf için o sayfanın dibine dipnot düşmeniz gerekir-
(Sadece eserin bazı bölümlerinin kullanılması durumunda söz konusudur, birkaç paragrafı aşması durumunda izin alma zorunluluğunuz var) Müzikte bu açıdan kurallar biraz daha farklı.
◾24 saat sonrasında kullanma sınırlamasına uyacak şekilde günlük haberlerde kullanılabilir
◾Kazanç amacı taşımadan ve eser sahibinin menfaatlerine uygun biçimde şahsi kullanım ortamlarında izin alınmayabilir
◾Yasada belirtilen sınırlamalar dahilinde güzel sanat eserlerini halka açık yerlerde teşhir için kullanım izin gerektirmez (? bu tarife bakmak lazım bana garip geldi, gerçi sadece sanat eserleri diyor ama yine de garip...)
(Bir iki ufak madde daha var. Onlar önemsiz. Ayrıntılar için avukatınıza danışın.)

Para karşılığı satılacak bir kitabın içine yaklaşık 300 sayfadan 200 sayfaya yakın bölümü (sizin deyiminizle 3 te 2'si) bir yerlerden aynen kopyalıyorsanız bunun yorumu okurlara kalsın. Ben size hakaret etmeyeceğim. Başkan'ın kutlama mesajı yazmamış olmasının kasıtlı olmadığına inandığım gibi sizin de kopyalama yöntemiyle bir derleme eser meydana getirmekte bilinçli hareket etmediğinize adım kadar eminim.

Dediğim gibi. Beni saçmalamakla suçladığınız için tekrar teessüf ederim.
Ben sizi saçmalamakla ya da hilecilikle suçlamıyorum.
Bu başlıkta tek bir derdim var:

--Mojo arkadaşım dönünüz, bakın havaya havaya orta yapanlar var, voleyi vuracak forvet yok ortada, kim gol atacak şimdi?
--Sayın Taşan, lütfen dönünüz, bakın şimdiden akl-ı selime davet eden kalmadı olur olmaz yanlış anlaşmalardan millet birbirini saçmalamakla suçlamaya başladı bile.

Sabri bey size kısacık bir mesaj örneği: (beğenin beğenmeyin adam işini yapmış)

http://yirminciyil.tsf.org.tr/component/...er&aid=428

Kopya değil muhtemelen, ama kopya olsaydı da kimse dert etmezdi emin olun.
Cevapla
#23
Özgür,
Yazdıklarının abukluğunu ancak kendini de eleştirel okuyacak cesareti bulduğunda anlayabileceksin demek ki.
Aynı şeyleri tekrar tekrar yazmak zorunda bırakıyorsun. Kaynak gösterildi, tamamı alıntı değil, kaynak int ve açık, kitap kaynak olması bakımından bir derleme. Örneğin bu kitaba bakarak belirli aralıklarla olimpiyat tarihçesi fazla vakit harcamadan güncellenebilir artık. Kitap Hayri Beyin projesiydi. Ben kitaba büyük ölçüde teknik destek verdim. Sıralama, turnuva bilgileri vs. tablo haline getirdim. Sitelerdeki bilgiler düzensizdi. Kiminde bazı yerler eksik kiminde fazla idi. Bilgileri ayıkladım başka kaynaklardan da yararlanarak aynı düzende verilmesini sağladım. Metin işine karışmadım. Metin işindeki müdahalem hiç alınmamasını önermek oldu. Bu olmayınca kısaltarak alınmasını sağladım. Sırf Ali Nihat Yazıcı alerjinizden bir yabancının iftirasına prim veriyorsunuz.
Yazının sonundaki bölümde kim kime gereğinden fazla önem veriyor anlamadım.
Ara
Cevapla
#24
Bu konuyla ilgili gerekli yanıtı yakında vereceğim. Kitap üzerinde çalışıyorum. Kitabın her çevirdiğim sayfasında gerekliliğin derecesi arttığını görüyorum.
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi