Batum'da Haçapuri
#1
Ali Nihat Yazıcı'nın 08.11.2014 tarihli yazısı,yorum sizin.Yazının orijinali
Dün (7 Kasım 2014), Türkiye Satranç Federasyonu Olağan Mali Genel Kurulunda görüşülecek olan, Faaliyet Raporu, Mali raporlar ve kesin delege listesi yayınlandı.
Kesin Delege listesine bakarsanız, Başkanımız Gülkız Tulay hanımefendinin, TSF tarihinde ilk kez muhalefetsiz bir genel kurulu toplama şansına ulaştığını düşünebilirsiniz.
Bir dakika! Orada durun! Ben bu hanımefendiye sonuna kadar muhalifim. Gülkız Tulay’ın görevde kaldığı her gün, Türk Satrancı için onarılması zor zararlara uğramak demektir. 12 yılda, dişimizden artırıp, onca çaba ve gayret ile ülkemizin en güçlü spor federasyonlarından birisi, Dünyanın en güçlü Satranç Federasyonu yaptığımız TSF, 2 yıl içerisinde aslında dibe doğru şuursuz ve tüpsüz olarak çöküyor. Bugüne kadar, uluslararası anlamda yaptıkları hataları, şahsi gayretlerimle ben azaltmaya çalışıyordum; ama bugünden sonra bunu yapacak kimse de yok.
Diyeceksiniz ki "sana ne oldu?" "Sen değil miydin bu hanımefendiyi elinden tutup başkan olması için destekleyen?"
Büyük hata yapmışım, çok büyük!
Ama hala o yönetimde pırıl pırıl insanlar var. Başkan bu kadar kötü olsa da, onlara güveniyorum hala! O yüzden her ne kadar Gülkız Tulay’ın başında durduğu her dakikanın Türk Satrancı için bir felaket olduğuna inansam da –ki bu konuda çok gayret ettim Gülkız hanımın beni yanlış düşündüğüme ikna etmesi için – o yönetimde bulunan kıymetli insanlara hala güvenim var, o yüzden bu Mali Genel Kurulda benim oyum ibra yönündedir.
Konumuza dönelim! Nedir yanlış olan? Bana göre onlarca yüzlerce yanlış var. Ama en önemli yanlış, bilgisizlik ve mali olarak federasyonu abesle iştigal etmektir!
Örnek mi?
4298 sayılı Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde, TSF’ye 2013 ve 2014 FIDE ve ECU Genel Kurullarına katılan delegasyon ile ilgili soru sordum. Bilgi istediğim “Kör Bilgisiz” Federasyondan bana, 4298 sayılı Kanuna tabii olmadıkları yanıtı geldi. Komik olan bunu federasyonun bu konuda web sitesinde açtığı linkten yapmam, hem de trajedi! “Kör Bilgisiz” Federasyonun bu yanıtı üzerine Spor Genel Müdürlüğü aracılığıyla bilgi istedim. Neyse sanırım artık bilgisiz başkan bilgi sahibi olmuştur! Yanıt geldi ama eksik geldi. Nedeni dosyaları teftiş kuruluna yollamışlar! Biz bilmiyoruz sanki “federasyonda kaç nüsha olduğunu yazıların”! Biz bilmiyoruz sanki “muhasebe sisteminde tüm harcamaların elektronik olarak kayıtlı olduğunu ve istendiğinde dökümünün alınabileceğini”. Onlar sanıyorlar ki, ben Mali Genel Kurulda kullanacağım bunları aleyhlerinde, zaman kazanmaya çalışıyorlar.
Sonra sizle bu konuyu günlerce yazıp konuşacağız, özrü kabahatinden büyük Başkanın.
Bilgi Edinmek istediğim genel kurullardan birisi; 2014 yılı Ekim ayında Gürcistan’ın Batum kentinde düzenlenen, ECU (Avrupa Satranç Birliği) Olağanüstü Genel Kuruluydu. Neydi bu Olağanüstü Genel Kurul? Neden olağanüstüydü?
Olağan olan Genel Kurul, Tromsö’de Ağustos 2014’te düzenlendi. Ancak seçimler nedeniyle, turnuvalar hakkındaki karar geleneksel şekilde, seçim sorasında düzenlenecek olan bir Olağanüstü Genel Kurulda alınsın denerek ertelendi. Yani Batum’da düzenlenen Avrupa Satranç Birliği Olağanüstü Genel Kurulunda birkaç turnuvanın oylaması yapıldı. Bizim federasyonumuz da 2016 Avrupa Yaş Grupları Şampiyonasını Kuşadası’nda düzenlemek üzere adaydı.
Güzel değil mi? Aday oluyorlar baksanıza ne güzel! Neden böyle kinayeli yazıyorum, bu aynı federasyon, tıpkısının aynısı olan bu arkadaşlar, 2015 Dünya Yaş Grupları Şampiyonasını almamak için, o kadar çaba sarf etmişti ki! Diyorlardı ki, “tüm bu uluslararası turnuvalar hep zarar ve sadece Ali Nihat YAZICI uluslararası anlamda güç elde etsin diye alıyor bu etkinlikleri, biz uluslararası turnuva düzenlemeyeceğiz” Kime dediler bunu? Kim dedi? Ben nasıl biliyorum? Neyse bunları daha sonra yazayım. Çok şey var anlatacak çok…
Yine de akıllandılar ki aday oluyorlar diyelim. Peki, nasıl olur bu oylamalar? Nasıl gidersiniz oylamayı kazanmak için? Benim zamanımda genelde organizatörlüğü yapacak olan spor uzmanı –ki çoğunlukla bir FIDE IO unvanlı- arkadaşımız ve ben giderdik, kafilede. 2-3 gün öncesinde orada olur. Dersimizi çalışmış şekilde tek tek tüm delegelerle görüşür, gelemeyecek olan federasyonları arar, sözlerimizi verir, vekâletlerini alırdık. Oylama aşamasına gelip de kaybettiğimiz bir turnuva olmamıştır neredeyse diyebilirim.
Batum’da ne oldu?
Türkiye ilk tur oylamada Çek Federasyonu ile 20-20 eşit oy aldı. Prag! Daha önce Avrupa Yaş Grupları düzenlendi Prag’ta, ona rağmen bize karşı 20 oy alabildiler. Yazıklar olsun size, yazıklar olsun!
Neyse ikinci tur oylama yapıldı ve Kuşadası 20-19 kaybetti. 54 ülke vardı oy kullanacak 40’ı ilk turda, 39’u ikinci turda oy kullandı!
Şimdi gelin ayrıntısına inelim.
Kafilemiz dört kişiydi! Cümbür cemaat!!
FIDE Asbaşkanı, Türkiye Satranç Federasyonu Başkanı, ama “yabancı dili olmayan” Gülkız Tulay, Yönetim Kurulu üyesi Kasım Yekeler, Başkanımızın asistanı Bengü Atlı Seyman ve Başkan Danışmanı Özgür Solakoğlu.
Açık söyleyeyim çok şaşırdım Özgür Solakoğlu’nun orada olmasına. Baştan sona faul olan bu görevlendirmede tek doğru olan şey. Ama ne yapsın sevgili Özgür?
Hatalı olanlar nedir? Sayalım tek tek
Kişi sayısı: 4 kişinin ne işi var orada? Tek başına Ozgur Solakoglu ’nu yolla 3-4 gün önce alır gelirdi o turnuvayı.
Arkadaş, madem dilin yok bırak başkası gitsin o toplantıya, Başkan Gülkız Tulay her gittiği yurt dışı gezisinde yanında 3-4 kişi götürüyor kaybolmamak için. Nedir bu “kifayetsiz iletişim engelli temsil merakı” anlayamadım! Çok lazımsa ver parasını götür yanında tercüman! Sonra diğer genel kurulları da konuşacağız... Bildiğiniz gibi değil!
23 Ekim 2014 tarihli Görev Olurunda sunumu yapmak üzere Bengü hanım ve Kasım bey görevlendiriliyor, ama sunumu Özgür ve Bengü Hanım yapıyor. Sanırım, Kasım bey de o sırada İngilizce yapılan sunumu, Gülkız Hanıma Türkçeye çevirmek için orada bulunuyordu.
Gelin bakalım ne kadara mal olmuş bize bu seyahat?
:
Konaklama____yaklaşık 650 ABD Doları____1.430,00 ₺
Harcırah______1945,59€________________5.583,00 ₺
Uçak________________________________4.063,64 ₺
Ekstralar______yemekler felan filan________En az… 11.000 ₺
:
Başvuru ücretleri, götürdülerse broşür evrak vesaire saymıyorum…
İçim acıyor kalbim daralıyor bu hataları görünce… Ama kabahat bende
25 Ekim 2014’te düzenlenen Genel Kurula 24 Ekim akşamı gidiyorlar. Büyük bir olasılıkla kimsenin aklına bile gelmeyen Çek’ler o sıralarda akıllarına gelmeyecek 20 oyu almış olup, Gülkız hanım ve ekibine dua ediyorlardır…
Tabii ben orada yoktum, daha önce olduğu gibi toplantıya geç kaldılar mı, gitmediler mi, o sırada excursion’da mıydılar onu bilemiyorum. Batum’un Haçapurisi nefistir…
Benim bildiğim bir şey varsa o da, avucumuza konmuş, ECU Başkanı Azmaiparashvili’nin bizi desteklediği bu turnuvayı elimizden kaçırmamız. Ne yapsın Zurab?
Büyük hata yaptım ben çok büyük! Kuvay, Cengiz, Suat solda sıfır kalır bu hatanın yanında…
Daha yeni başladık yazmaya! Dudaklarınız uçuklayacak okuduğunuzda yazdıklarımı…
“Erlerden vezir olur ama, Vezirlerden Şah olmaz” Ali Nihat YAZICI (14 Ağustos 2014)
Cevapla
#2
haha haha haha haaaaa .... vallahi gülmekten karnıma ağrılar girdi .

bakalım bu işin sonu nereye varacak . izleyeleim görelim .

genel kurulda bir tek satranççı delege bırakmama politikası izleyenler bakın nerelere gelmişler . beklenen oldu gülkız Tülay la ali nihat yazıcı kapıştı .

ikisi arasında tercih yapılacaksa benim tarafım gülkız Tülay dır .onun yurt dışı turnuva almama politikasıda olumlu bir gelişmedir. doğru bir karardır .

muzaffer şekerli .
datça , muğla
Ara
Cevapla
#3
Muzaffer bey,
Son cümlenizde bir yazım hatası ve yanlış anlaşılma olabilir."Yurtdışı turnuva almama politikası"diye bir ifade kullandınız.Yanlış anlamamışsam kasdedilen "Türkiye'de uluslararası turnuva düzenlememe politikası"olmalıdır.Bu bana göre önemli bir konudur.Bu konuyu evvelce diğer kutularda konuştuk.Kısaca hatırlatmak istiyorum.Türkiye'de turnuva düzenlenmesi, eğer çok sayıda oyuncumuz katılabilecekse doğru politika sayılabilir.Bu turnuvalarda yerliler yabancılarla oynayacaksa Türk Satrancına yarar sağlayabilir.Eğer biz katılmıyor ve sadece tribünde seyirci olarak bulunuyorsak yanlış politikadır.Zaman zaman Avrupa Yaş Grupları Birinciliğini düzenlemek,eğer kendi oyuncularımıza yüksek Elo puanına sahip olma koşulu getirmemişsek yararlı olacaktır.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#4
SAYIN ATEŞ ÜLKER

ali nihat yazıcı diyor ki ;
alıntı
Satranç Birliği Olağanüstü Genel Kurulunda birkaç turnuvanın oylaması yapıldı. Bizim federasyonumuz da 2016 Avrupa Yaş Grupları Şampiyonasını Kuşadası’nda düzenlemek üzere adaydı.
Güzel değil mi? Aday oluyorlar baksanıza ne güzel! Neden böyle kinayeli yazıyorum, bu aynı federasyon, tıpkısının aynısı olan bu arkadaşlar, 2015 Dünya Yaş Grupları Şampiyonasını almamak için, o kadar çaba sarf etmişti ki! Diyorlardı ki, “tüm bu uluslararası turnuvalar hep zarar ve sadece Ali Nihat YAZICI uluslararası anlamda güç elde etsin diye alıyor bu etkinlikleri, biz uluslararası turnuva düzenlemeyeceğiz” Kime dediler bunu? Kim dedi? Ben nasıl biliyorum? Neyse bunları daha sonra yazayım. Çok şey var anlatacak çok…

bu konu benim içinde önemli bir konudur ki , yukarıda FİDE ligleri kastediliyor. . oradada izah edilmiş zaten . böyle turnuvaların kökü zarardır ve ali nihat yazıcı federasyonu kâra geçmek için masrafı misafirlere yüklemeye çalışır bizde ülke olarak dünyaya rezil olurduk .

sayın gülkız tülay bu tür turnuva almak istemiyor ,çünkü masrafı misafirlere yükleme gibi bir politikadan vazgeçmiştir .benim anladığım budur. iyide yapmıştır.

saygılar sunarum .

muzaffer şekerli
Ara
Cevapla
#5
Ali Nihat Bey:“Erlerden vezir olur ama, Vezirlerden Şah olmaz” sözüyle kendini Türk satrancının şahı, yani vazgeçilmezi olarak görüyor.
Oysa ki O da hepimiz gibi herhangi bir taş veya bir piyade...Yeri gelir Gambitle yeri gelir kombinezonla feda edilir gider...
MUŞ
Ara
Cevapla
#6
NO PASARAN
Öncelikle açıklamak istediğim konu bu yazıda kişileri değil, olayları değil, fikirleri değerlendireceğimizdir.
“Öncelikle, Demokrasi birilerinin haklarına tecavüz etmek değildir. Düşünmek asla ve asla suç olamaz, olmamalıdır da… İnsanların düşüncesinin sınırı da olamaz. Ancak insanlar düşüncelerini ifade ettiklerinde, başka birisinin haklarına, kişiliklerine, namuslarına, şerefine tacizde bulunuyorsa, bu iddiaları doğru değilse, onların demokratik hakları yasalar ve hukuk kapsamında kısıtlanabilir.” “Türkiye Satranç Federasyonunun binlerce sporcusu, bunların aileleri, velileri ve yakınları vardır. Bu sporcuların üye olduğu ve TSF Genel Kurulunu oluşturan kulüpler vardır. TSF’nin İl temsilcilikleri, Bölge Temsilcilikleri, İl Müdürleri, hakemleri, antrenörleri vardır. Bu İl Müdürlerinin bazıları, hakemlerin bazıları da Yasaların getirdiği yönergelerle Genel Kurulu oluşturur. Yani TSF Genel Kurulu, tüm camianın kucaklandığı ve temsil edildiği en yüksek organdır”
Bu sözler bana ait değil.18.12.2006 tarihinde eski federasyon başkanımızın köşesinde “Adalet İstiyorum” başlığıyla yayınlanmıştır. Tamamına katıldığım bu sözlerden sonra ne oldu da bu düşüncelerin tersi yayınlandı ve yukarıda yazıldığı gibi bu kadar büyük bir ailenin en yüksek organına galiz kelimeler kullanıldı…
Şimdi yeniden başlayalım
Eski federasyon başkanımız geçtiğimiz günlerde yeni bir yazı yayınladı. Bu yazı şu anda yaşadığımız katılımcı, demokratik, çoğulcu anlayışın değerini anlatır gibiydi. Uzun zamandır böyle bir üslupla karşılaşmamıştık. Usulsüz harcama iddiaları ile New York Times gazetesine haber olan eski federasyon başkanımızın şimdiki yönetime Batum’da harcanan konaklama ücretlerini büyük bir skandal olarak nitelemesiyle karşılaştık.
Türkiye Satranç Federasyonu’na iki defa -kör bilgisiz federasyon- diye hitap ederken görme engelli satranç sporcularımızın veya herhangi bir görme engelli insanımızın ne hissedeceği hiç düşünüldü mü? Bu sıfatlandırma ile onlara engellerinden dolayı bir aşağılama yapılmadı mı? Kişinin bedeni engelinin hakaret unsuru olarak kullanılması doğru oldu mu? “Kör” olmak kişiyi aşağılayacak bir durum mudur?
Gülkız Tülay’ın görevde kaldığı bugüne kadarki her gün ülkemizin satranç ortamına insancıl değerlerin, fikirleri tartışma ortamının güvence altına alınmış olduğu görülmektedir. Kurullardaki arkadaşlarımıza fikirlerini sorduğumuzda herhangi bir konu ile ilgili raporların hazırlanmakta olduğunu, en uygun fikir neyse tartışılarak ortak bir düşünce oluşturulduğunu ve değişikliğin buna göre yapıldığını haber alıyoruz. Türkiye Satranç Federasyonu’nun şu andaki demokratik iklimini böylece anlıyoruz. Bu ortam tabi ki AYGEG ‘i hiçe sayıp C takımıyla olimpiyatlarda Türkiye’yi temsil etmeye kalkışılmasının bir kişinin iki dudağının arasından çıkacak söze benzemiyor. Sonrasında ise Hürriyet Gazetesi’nde Yılmaz Özdil tarafından ülkemizin durumunu anlatmaya yarayan bir olay olarak sunulmasına hiç benzemiyor.
Eski başkan tek suçlu olarak şu andaki başkan Gülkız Tülay’ı gösterirken yönetimi iki defa övmesi -Kötü başkanı- yönetim içinde yalnızlaştırmaya yönelik bir çaba olduğu görülüyor.
Gülkız hanım’ın başkan olması ise öyle bir sunuluyor ki eski başkan sanki padişahlık sistemi ile saltanatı kendi elleriyle teslim etmiş ve bundan çok pişman olmuştur. Sanki oylama ile seçilmemiş bir başkanımız bulunmaktadır. “Hata yaptım çok büyük hata yaptım” derken bütün kurul iradesini de oyları da görmezden gelindiği ima ediliyor.
Bir insanın yabancı dil bilmesinden çok daha önemli olan anadilini birleştirici bir güç olarak kullanması daha iyi değil midir?
Peki, bir soru daha: Sayın Tülay TSF başkanı olduğu gün yabancı dili vardı da şimdi mi yok oldu? Yazı okuyanlar bu soruları sormadan edemiyor.
Bilgisiz başkan sıfatıyla saldırıya geçiliyor, akıllandılar kelimesiyle küçümseme net olarak ortaya konuyor. -Kifayetsiz iletişim engelli temsil merakı- ile devam ediliyor, toplantıya katılma yerine Batum’da haçapuri yemekle itham ediliyor, erlerden şah olmaz diyerek bitiriliyor.
Yazımı bitirirken şunu ifade etmek isterim ki ben yeni yönetimdeki inanarak, güvenerek ilçemdeki görevime başladım. Karşısındakini aşağılayıcı üslup, tepeden inmeci anlayış yönetimi tekrar ele alırsa İzmir Karşıyaka’daki İlçe Temsilciliği görevini de, İzmir basın ve halkla ilişkiler komisyonundaki görevimi de o gün itibariyle sona erdireceğimi ilan etmek isterim. Türkiye Satranç Federasyonu’nun getirmiş olduğu şu anki katılımcı, demokratik, çoğulcu anlayışa, huzur ortamına sahip çıkmanın gününün bugün olduğunu düşünüyorum.
Dipnot: Gülkız hanım benim manevi kız kardeşimdir. Aile olarak, Tulay ailesiyle tanışırız. Hanımefendi, eşi ve çocuklarıyla mutlu ve mükemmel bir ailedir. Bu mutluluğu herkese diliyorum. Gülhanım, nezaketi, aile terbiyesi, çalışkanlığı, satranç sevgisi, engin deneyimiyle, benden aldığı bayrağı çok daha yükseklere taşıyacaktır. Aslında, başkan bir kişidir, marifet liderliktedir ve ekiptedir. Biz mükemmel bir ekibiz, 2000 yılında başlayan ve aramızdaki safralardan kurtulduğumuz 2004 yılından bu yana ekibimiz büyüdü, büyüdü, büyüdü ve kocaman bir ordu gibi oldu. Bu ekipte binlerce dostumuz var bugün. Gülkız hanım, herşeyine kefil olduğum, yüzlerce kez istemeden de olsa sınanmış, ekibimizin oybirliğiyle aday seçtiği tam bir dava arkadaşıdır. Türk Satrancı artık her zaman ve her ortamda, gereksinim duyduğu lideri çıkartabilecek durumdadır. 19.07.2012 Başkan’ın Köşesi

Saygılarımla
TSF Karşıyaka İlçe Temsilcisi
Ilgaz Gümüştaş
Ara
Cevapla
#7
Ilgaz bey kendi düşüncelerini dile getirdi.Başkaları da ne düşündüklerini söylemelidir.Gülkız hanım,olabildiğince çok kişiyi dinleyerek farklı bir özellik sergilemiştir.Mali konularda ise çok dikkatli olduğunu ve mevcut bütün belgeleri dikkatle incelediğini duydum!Rasgele harcama yapmayacağına inanıyorum.Ortada yanlış bir karar varsa bunun sorumluluğunu tamamen Başkana yükleyip onun yardımcılarının kusursuz olduğunu söylemek bana göre inandırıcı değildir.Teknik konularda yaptığımız eleştiriler var.Yönerge,yönetmelik ve Yönetimi ilgilendiren çeşitli konularda sorunlarımız var.Bunları bu kutuda değil ama sırası geldikçe yazacağız.Bu sorunlar Gülkız hanım Başkan olmadan önce de vardı.Bu sorunların sorumlusu olarak şimdiki Başkanı göstermek doğru değildir.Sorunların çözümü de zaman alacaktır.Sabırlı olacağız.Sorunları tek tek anlatacağız.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#8
Ali Nihat Yazıcı 8 senelik Başkanlığında ortalama ve toplamda ne kadar harcırah almış acaba? Veya benzer bir çalışmayı ne kadar maliyete getirmiş? Onları da yazmış olsaydı objektif değerlendirme şansımız olurdu.
Ara
Cevapla
#9
Sayın Yazıcı'nın tüm yazılarını dikkatlice okudum.Satır aralarında ince ince mesajlar,kendi fikirdaşlarına mesajlar o kadar net gözüküyor ki,anlaşılan sayın yazıcı TSF başkanlığına hasret kalmış,bırakıp gitmek içerisinde uhde olmuş.Sn Yazıcı, TSF Başkanı Gülkız Tulay'ı çok ağır şekilde eleştirmiştir,acaba kendi döneminde biri böyle yazılar yazsaydı ne olurdu.Cevap çok basit direk DİSİPLİN KURULUNA SEVK+köşesinden okkalı bir yazı ve camiadan tabiri caizse afaroz edilmesi için elinden geleni yapardı.Yaklaşan mali genel kurulda hep birlikte son durumu göreceğiz.Umarım camiamız için hayırlı bir genel kurul olur.Son SÖZ olarak Bir şeye özde inanmak,sözde yapmaktan iyidir. Diyor,Sayın TULAY 'ı bu genel kurulda destekliyorum.Yolun açık olsun Başkanım...
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi