SATRANÇTA BAYAN SPORCU OLMAK
#21
Sevgili Tutku,Benim uslubumda ağır bir eleştiri olmadı.En azından ben "yalaka"kelimesini kullanmadığımdan benim ismimi içeren paragraflarda böyle bir kelimeyi kullanmaman gerekir.Ben mizahi bir ifade kullanmış olsam "Dinçer'in Hukuk mantığı ile yorum yapmasına fırsat vereceğiz"cümlesini yazmazdım.Bana verdiğin karşılık amacını aşmış görünmektedir.Evet ilgililer adıgeçen olayda ifade ettiğin gibi yönergeye uygun hareket etmişlerdir.Ama Yönerge yanlış ve eksiktir.İlgililerin yönergeyi harfiyen uygulamaları yanlışlar ve eksikler için dava açılmasını engellemez.Mustafa bey insanların vicdanlarında açmaya çalıştığı davada haklıdır.Hiçbirimiz yönergede yazılı olanların uygulanmasında hata var demiyoruz."Yönerge yanlıştır"diyoruz.Öyle yönergeler hazırlıyoruz ki birçoğumuz şaşırıp kalıyor.14 kişiyi 6 tur oynatıyoruz.17 puan almış takımı Birinci ,18 puan almış takımı İkinci ilan ediyoruz.(Aralarındaki maç 2-2 olduğu halde!)Bu örneklerde de yönergede ne yazılı ise aynen uygulanmıştır.Ama yanlışların devam ettiği herkes tarafından bilinmektedir.Mahkemeye başvursak 18 puanlı takımın İkinci olmasını ve 17 puanın Birinci olmasını hakime nasıl anlatırız?Hakim yasanın yanlış olduğunu bildiği halde yanlış karar verir mi?Yoksa bizim örneklerimizdeki yanlışları düzeltecek başka yasalar mı arar?Bizim örneklerimizde FİDE oyun kuralları,Satrancın gelenekleri gibi yönergelerdeki yanlışları ortadan kaldıracak çok sayıda Hukuk vardır.Dünyanın hiçbir ülkesinde ve hiçbir spor dalında Birinciden 1 puan fazla almış takımı İkinci yapan bir yönerge hazırlanmış olması mümkün değildir.FİDE'ye mektup yazsak veya Tahkim kuruluna başvursak bu 2 kurum "yönerge yazıldığı şekilde uygulanmıştır.Hak iddia etmeniz mümkün değildir"demez.Yine Dünyanın başka hiçbir ülkesinde ve hiçbir yönergesinde "Başhakemin kararları kesindir.İtiraz edilemez"demez.Başhakem aniden Roma'yı yakmaya karar verse biz itiraz etmeyecek miyiz?Bütün olayların kaderini tek kişinin iradesine bağlamak doğru mudur?Yönergenin doğru uygulanmış olması yanlış yapanların beraat etmesini sağlamaz.Bu arada yukardaki mesajında yanlış anlaşılmalar olacağa benziyor. TSF'yi sürekli savunduğunu öne süren ben değilim.İnsanların kafasını bulandırmayalım.Burada meseleleri insan gibi konuşan birkaç kişi var.Benim de yaşım bir hayli ilerledi.Yarın bu konuları tartışanların sayısı daha da azalabilir.Bu günleri aramanız da muhtemeldir.Bir yasadaki bir madde yanlış ise mutlaka o yanlış farkedilince düzeltilir.Yönergenin içeriğinde öncelikle TC Anayasasının içeriğine uymayan bir madde olmaması gerekir.Anayasanın 10 ncu maddesine göre kişiler yasalar karşısında eşittir.Hiçbir Satranç turnuvası yönergesi 10 ncu maddenin anlayışına ters düşecek madde içeremez.Genel grupta yöneticiler tarafından oynatılmış ve normal yollardan Birinci olmuş sporcu o grubun Birincisi için öngörülmüş bütün hakları kazanmıştır.İsterseniz CAS'a gidin isterseniz Atlas Okyanusunda Yeşil Burun Takımadaları mahkemesine gidin farklı bir karar çıkmaz!
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#22
(31-01-2015, 01:01)Ateş Ülker Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Benim de yaşım bir hayli ilerledi.Yarın bu konuları tartışanların sayısı daha da azalabilir.
Allah gecinden versin Ateş Bey. Siz daha çok turnuvaya girip, hem genel kategoride hem de veteranlar kategorisinde ödül alacaksınız.
Ara
Cevapla
#23
(31-01-2015, 01:12)Av. Tutku Dinçer Nickli Kullanıcıdan Alıntı:
(31-01-2015, 01:01)Ateş Ülker Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Benim de yaşım bir hayli ilerledi.Yarın bu konuları tartışanların sayısı daha da azalabilir.
Allah gecinden versin Ateş Bey. Siz daha çok turnuvaya girip, hem genel kategoride hem de veteranlar kategorisinde ödül alacaksınız.

Doğrudur, hem genel kategoride hem de veteranlar kategorisinde ödül alabilir fakat veteranlar milli takımına seçilemez.
Aynı turnuvada 14 yaş bayan oyuncu çeşitli ödüller alabilir yineliyorum: 14 yaşüst sınırı özellikli herhangi bir hak elde edemez.
Durum bu kadar basit.
Ara
Cevapla
#24
Herkese merhabalar,

Tutku beyin yorumlarını hayretler içerisinde okuyorum.

Öncelikle şunu iddia ediyorum benim kendisine gönderdiğim Turnuvaya ait dökümanlar ve özellikle benim taleplerimi okumamış sanki. Bu kadar basit bir konuyu ve ona ait dökümanları bir hukukçunun anlayamamasına ihtimal vermiyorum.

Ya tam olarak okunmamıştır, ya anlamak istenmiyordur veyahut da kişi taraftır ve olayı dilediği yöne çekmek istiyordur.

Ben burada yoğunluğu arasında Tutku beyinde evraklara tam yoğunlaşamadığını anlıyorum.

Nereden mi? Gerek benim gerekse Ateş Hocamın yorumlarında bulunmayan alıntıları sanki yorumumuz içeriğinde varmış gibi yayımlıyor. Sizler de dönüp bakarsanız bizlerin yazdığı şeyler çok farklı anlam içeriyor veya hiç yok o yorumun içerisinde. İşin kötü tarafı ise yayımlanan yorumlarda olan bilgilerin görülmemesi ve kendi varsayımlarını ön plana çıkartması.

Ne derece odaklanıp hakkı ile okur ve cevaplar bilemiyorum ama, Tutku Beye birkaç sorum olacak;

Tutku bey; sizin de yorumunuzda ifade ettiğiniz gibi “……Zaten Mustafa Bey'in asıl itiraz ettiği nokta da yönergenin usulsüz olduğudur.” İfadeniz ile benim neye itiraz ettiğimi vurgulamışınız. Hatanın başlangıç noktasını belirtmişiniz.

Tutku bey devamında ise aşağıdaki açıklamayı yapıyor yorumunda;

“Detaylara hiç girmeden şunu belirteyim, sporcu, turnuvaya katılmakla o yönergeyi kabul etmiştir. Yani yönerge hukuka aykırı olsa bile, sporcu zamanında gerekli prosedürü işletmemiş ise o yönerge hükümlerine rızası vardır. Kaldı ki, amatör spor federasyonları tarafından hazırlanan mevzuata karşı yayınlandıktan itibaren süresi içerisinde itiraz ettiniz, ettiniz. Etmediyseniz o artık kesinleşmiştir.” İddialarında bulunuyorsunuz.

Ben de Tutku Beye soruyorum; Bu Yönerge resmi olmayan ve Onaysız olsa dahi mi? Bakın hukuksuz olması ayrı, yetkisiz kişilerce hazırlanmış olması ayrı şeyler. Yetkili birim hazırlar ve hatalı olur ayrı şeyler.

Bu iddianızın ne derece mantıklı olduğunu hukuk uzmanlarına ve camianın vicdanına bırakalım isterseniz.

Benim size sorum işin teknik yönüne değil, benim zamanında itiraz etmediğim kanaatine nasıl vardınız? Özel bir yetenek mi? Oysaki dilekçe tarihi ve süreci kronolojik olarak size gönderdiğim evraklardan anlayabilirdiniz. Veya sorsanız söyleyebilirdim.

Unutmayın Turnuva Yönergenin yayımlanmasından UKD sinin hesaplanıp yayımlanmasına kadar geçen bir süreçten oluşur. Her safhasında da itiraz hakkınız saklıdır.

Bu konu için yaptığım ilk paylaşımı da yeterince okumadığınız anlaşılıyor. Oradaki açıklamamda; “Her Spor dalında değişik isimlerde bu Yönerge türü çalışma yapılır. Bu bir Duyuru Afişi niteliğindedir. Kanun ve Yönetmeliklere aykırı olamaz. Teknik konular içermez.


Yani Futbolda bu yönergenin karşılığı Koordinasyon Kurulu raporudur. Maçın saati, yeri, hakemleri, görevlileri gibi bilgileri içerir. Bu raporda hiçbir zaman maçın süresi 90 dakika değil 70 dakikadır veya bu süreyi değiştirmeye Orta Hakem (Satrançta Başhakem) yetkilidir denilemez. Hakemin de çıkıp size duyuruyorum ve siz de uymak zorundasınız “Bu maç 70 dakika oynanacak” demek haddine değildir.” izahımı görmüşünüzdür.

Satrançtaki Yönergeye eşdeğer bu Koordinasyon Duyurusu ilgililerine internet veya ilan gibi bir şekilde duyurulur. Maça çıkan bir futbolcu bu koordinasyon raporunu okumuş olarak maça çıkıp oynasa ve yetkili kılınan Orta Hakem maçı 70 dakika olarak tamamlasa artık itiraz hakkı ölüyor mu sizce?

Hele hele bu Koordinasyon ilanında; maçın süresini değiştirmeye Orta Hakem (Satrançta Başhakem) yetkilidir denilse. Hakemin de çıkıp size duyuruyorum ve siz de uymak zorundasınız “Bu maç 70 dakika oynanacak” dese ve maçı 70 dakika oynatsa ne olur sizce?

Sizce maç oynandı iş işten geçti ve maçın sonucu böylece tescil olur ve hiç kimse de itiraz edemez öyle mi? Maçın son düdüğü bu olayın sonlandığı, artık itiraz edilemeyeceği anlamına mı gelir?

Arkadaş futbolda zaten başından itibaren bu saçmalıklar olmaz diye düşünmeye başladınız değil mi? Olsa bile yapanı tefe koyar oynatırlar diyorsunuzdur.

Tutku bey, satrançta benzeri olayların olmasına neden müsaade ediyorsunuz peki?

Bu yönergede olduğu gibi yetkisiz biri çıkıp yönerge yazsa, Turnuva sonucunda Ateş Hocamın örneğinde olduğu gibi iyi satranç oynayıp kazanan değil, sarışın olanlar madalya alabilir derse. Kimse de itiraz etmese ve turnuva oynansa Federasyonun bu sonucu da tescil etmesi doğru olur mu? UKD yayımlanıp süreç tamamlanmadan kimse itiraz edemez mi?

Şu anda gündemde olan ve işin duayenleri ve uzmanları ile günlerce tartıştığımız, Federasyonun Kurullarının dahi tek bir görüşte birleşemediği bir hususta bir sporcu ve velinin olay vuku bulmadan turnuva başlangıcında o Yönergenin Hukuksuz ve Onaysız olduğunu görebilerek itiraz etmesini mümkün görüyor musunuz?

Siz hiçbir turnuvaya gittiğinizde getirin bakayım bu yönerge Teknik Kurul tarafından onaylanmış mı diye sordunuz mu?

Söz konusu Yönergeyi baştan sona okuyup açık yüreklilikle tamam her şeyi hukuk ve kurallar çerçevesinde hazırlanmış diyebiliyor musunuz?

İlk başındaki 30' + 30'' süresi dahi Federasyonun kararlarına aykırıdır ve UKD hesaplarında kullanılamaz denirken UKD hesaplarına dahil edilmiştir. Bu bile bu turnuvanın iptal sebebidir.

Siz şimdi hemen zamanında itiraz edilmemiş geçerli diyeceksiniz. Bu Yönerge ve Turnuvaya UKD hesabı öncesi süresi içerisinde itiraz edilmiş ve dikkate alınmamıştır. Kaldı ki itiraz edilmemiş olsa dahi; Yukarıdaki 70 dakikalık futbol örneğinden farkı nedir?

Hatanın en büyüğü nedir biliyor musunuz?
Federasyonun bu işten sorumlu Teknik Kurulunun değil önüne gelenin Yönerge Hazırlamasına müsaade etmesi ve bu yönergelerde herkesin kafasına göre kurallar koymaya çalışmasından kaynaklanıyor.

Tutku beye son olarak bir ricada bulunuyorum; yaşadığınız ilde Futbol Federasyonu İl Temsilciliğine uğrayıp bırakın profesyonel kümeyi, amatör küme futbol maçı için bir koordinasyon raporu (Satrançtaki Yönerge) hazırlayın da maçı oynatın deyin bakalım size hangi gözle bakacaklar.
Ara
Cevapla
#25
(31-01-2015, 07:41)Miyazaki Nickli Kullanıcıdan Alıntı:
(31-01-2015, 01:12)Av. Tutku Dinçer Nickli Kullanıcıdan Alıntı:
(31-01-2015, 01:01)Ateş Ülker Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Benim de yaşım bir hayli ilerledi.Yarın bu konuları tartışanların sayısı daha da azalabilir.
Allah gecinden versin Ateş Bey. Siz daha çok turnuvaya girip, hem genel kategoride hem de veteranlar kategorisinde ödül alacaksınız.

Doğrudur, hem genel kategoride hem de veteranlar kategorisinde ödül alabilir fakat veteranlar milli takımına seçilemez.
Aynı turnuvada 14 yaş bayan oyuncu çeşitli ödüller alabilir yineliyorum: 14 yaşüst sınırı özellikli herhangi bir hak elde edemez.
Durum bu kadar basit.
Aynen katılıyorum. Uygulamanın bu şekilde olması gerekir. Yönergelerin de bu gerçeğe uygun hazırlanması gerekir.

Mustafa Bey, teknik toplantıya katıldınız mı? Katıldığınızda yönergenin bu maddesiyle ilgili söz alıp, talebiniz reddedildiyse muhalefet şerhi koydurdunuz mu? Eğer bunları yaptıysanız, yapmanız gerekenleri zamanında yapmışsınız demektir. Aksi takdirde yönergedeki hukuksuzluk olduğunu düşünüyorsanız dahi bu hukuksuzluğa rızanız var demektir.

Birisine yumruk atmak hukuka aykırı mıdır? Şüphesiz ki evet! Bir boks turnuvasına katılan, turnuvada yumruk yiyen bir kişi turnuvadan sonra soluğu karakolda alıp "Bana yumruk attı!" diye şikayette bulunabilir mi? Buna hukuk dilinde "Mağdurun Rızası" denir ve "Hukuka Uygunluk Sebepleri" arasında sıralanır. Siz de bu olayda mağdursunuz ancak, turnuvaya katılmakla (teknik toplantıda muhalefet şerhi koydurmadıysanız) yönergeyi kabul etmiş oluyorsunuz ve bu "Mağdurun Rızası" oluyor ve dolayısıyla "Hukuka Uygunluk Sebebi" oluyor.

Bunları tabii ki hukukçu olmayanlar anlayamayacak. Vicdanen kimin haklı olduğuna bakacak ve hukukun vicdanlarına göre haklı olanı koruyacağını düşünecek. Tıpkı şu örnekteki gibi: Bir kişiye olmayan bir borçtan dolayı icra takibi başlatılırsa ve kişi bana ne, benim borcum yok diyip olayla ilgilenmezse, süresi içinde itiraz etmediği için bu borç kesinleşir. Kişi ise aynen burda sizin yakındığınız gibi "Aslında Ben Haklıyım, Benim Borcum Yok!" diye yakınıp durur ve vicdanen de haklıdır. Ama sadece vicdanen. Ama parayı ödemek zorundadır. Bu sürecin sonunda turnuvaya ilişkin bir yaptırım çııkabilir ancak, kızınızın hem 14-15-16 yaş kızlar hem de genel kategori 1.si ilan edilmesi gibi bir sonuç beklemiyorum.

Ben size hukuki boyutu özetledim. Spor Hukuku alanındaki çalışmalarımı, bu konuda hangi kurumlarda hangi görevleri aldığımı, Spor Hukuku alanındaki hangi komisyon, kurul ve derneklerde başkan yardımcısı, hukukçu üye, divan kurulu üyesi olarak görev aldığımı da beni tanıyanlar bilir. Bu başlıktaki yazılarımın bir bilgilendirmeden çok, tartışmaya doğru gittiğini fark ettim. Bu konuda SGM Tahkim Kurulu'ndan bir karar gelip ve kararı siz burada paylaştığınızda eğer lehinize olursa "Kızınız için çok sevindim" yazacağım mesaja kadar bu başlığı yorum yazmadan sadece izleyeceğim.

Mustafa Bey, son paragrafınız aslında işin özeti. İlimdeki İl Temsilciliği'ne gidip rapor hazırlayın dersem bana gülerler. Ama birisi o hazırlanan raporla müsabaka düzenledikten sonra ise o müsabakaya katılana, katıldıktan sonra da aleyhine sonuç çıkınca bu durumdan dert yanana gülerler.

Yani hem turnuvanın usulsüz olduğunu ileri sürüp, hem de bu turnuvada genel kategori 1.liğini mi istiyorsunuz diye sorarlar.
Ara
Cevapla
#26
Tutku bey yeni yorumunuz için teşekkürler,

Vermiş olduğunuz ve bizim olayla bağlantı kurduğunuz örnekler çok ilginç geldi bana.

Mükemmel örnekler doğrusu ! Tıpa tıp bizim olayın karşılığı.

Peki o boks maçını benim gibi yetkisiz biri uygulama yönergesi hazırlayıp oynatsaydı, o alacaklı olduğunu iddia eden şahsın elindeki belge sahte ve düzmece olsaydı yine de örnekleriniz geçerli mi olacaktı?

Bir aydan beri Federasyonun ilgili kurullarının dahi mutabakat sağlayamadığı, Face ve forum sayfasından yüzlerce yorum ve görüş bildiren Satranç Camiasının duayenlerinin % 99 unun bu uygulama hatalıdır dediği ancak çözüm üretemediği, Face ve Forum da dahi siz ve diğer hukukçuların ayrı ayrı görüş bildirdiği bir olay için çözümü veli de aramasaydınız keşke.

İlerisi için hedeflerinize engel olacağını tahmin etmenize rağmen vicdanınızın sesini de ön plana çıkartıp yorumlarınızı objektif yapabilseydiniz. Siz bu kadar hukuki tecrübesi olduğunu iddia eden biri olarak bu turnuvanın başlangıcında bu hata ve eksiklikleri görerek itiraz eder miydiniz?

Teşbihte hata olmaz derler, Hırsızın hiç mi suçu yok arkadaş? diyeceğim, Bize hırsız mı diyorsun saldırısına maruz kalacağım.

Keşke geleceğinizi düşünmeden Bir hukukçu olarak, mağdur olduğuna senin de defalarca inandığını söylediğin kız çocuğunun mağduriyetinin sebeplerine yazıp çizebilseydin. Sayfalarca yazıp bizlerdeki saman çöpünü arayacağına, kazık büyüklüğünde hata yapan kişilere bir kaç kelam edebilme cesaretini gösterebilseydin.

Yani ben sizin yazdıklarınıza değil Yazamadıklarınıza kızıp, üzülüyorum.

Yorumunuzun son satırlarında inciler döktürmüşünüz yine. Evrağın yetkisiz kişilerce hazırlandığı ve onay alınmadan uygulanmaya konulduğu sonradan ilgili yerlerce tespit edilirse ne olacak? Veliler olarak bundan sonra dedektiflik kursuna gidip turnuva başlamadan önce Yönergenin sahte veya geçerli olduğunu öğrenmeye çalışırız artık. Kime gülündüğü de form takipçilerinin takdirine.

Ayrıca aynen katılıyorum dediğiniz Miyazaki isimli yorum yapan kardeşimizin yorumunu da yanlış anlayıp yanlış değerlendirdiğinizi görüyorum. İsterseniz o yorumu da bir daha okuyun.

Olayda hedef maddi değeri 1-2 TL düzeyinde olan madalya değil aziz dostum. Dava kazanıp kazanmama hiç değil. Farz edelim ki sonuç sizin sevineceğiniz şekilde çıktı. İnanın hiç önemli değil. Hedef doğru olanın bulunması. Benim kızım şu anda kırgınlığından dolayı Türkiye Kupasına gitmek istemedi. Küskün çocukların sayılarının çoğalması mutlu mu edecek sizi? Türkiye ileri yaş gruplarının içerisindeki bayan sporcu sayısı neden yok denecek düzeyde hiç düşündünüz mü? Bu sayının fazla olması, sizin Federasyondaki hedeflerinizden daha önemli diye düşünüyorum?

Başvurularımın sonucu ne olursa olsun. Federasyon şu anda bu uygulamanın hatalı olduğunu açık yüreklilikle çıkıp söyleyemese dahi. Dolaylı ifadelerle yakında illere yazı çıkartarak bu hatalı uygulamaların tekerrürünü önlemeye çalışacaktır. Yani Federasyon birimleri de her ne kadar açık açık dillendiremese de bu olayın yanlışlığının farkındalar. O zaman da düşüncelerinizi duymak isterim.

Bir hukukçu olarak olayı bu noktada bırak arkadaş diyorsanız, bu olaylar bizim zenginliklerimiz, biz halimizden memnunuz arkadaş diyorsanız bu yorumdan sonra yazın. Samimi olarak dilekçelerimi ve başvurularımı geri çekip olaya noktayı koyacağım.

Her soruma hakkıyla değil tribünlere cevap verdiniz. Bu son soruma bari net bir cevap verin lütfen.
Sizin de hedeflerinize ulaşmanız temennisi ile.
Ara
Cevapla
#27
Sevgili Arkadaşlar
Yorumları okuduğum kadarıyla genel olarak yanlış bir yol öneren yok. Aşağı yukarı aynı fikirdeyiz. Ancak tartışırken ilgisiz konuları birbirine katarsak okuyanlar da karıştırabilir. Satrançta genel olarak iki çeşit alt kategoriden söz edebilir miyiz?
1- Yaşa dayalı kategoriler (küçükler ve veteranlar)
2- Cinsiyete dayalı kategoriler
Bir de engelli kategorileri var, şu an için konu dışında tutalım

Bütün bu kategorilere girebilmek için o grubun şartlarını taşımak gerekiyor. 14 yaşındaki bir genç 18'e dahil edilmeyebilir veya seçme hakkı verilebilir bunu tüzüğe yazabilirsiniz, ama kız oyuncuların kendi kategorisi bellidir ve ayrıca yarıştığı listedeki tüm ödüllere hak kazanırlar. Unutmayalım ki, kız oyuncu kendisi genele katılmadı, onu kattılar şimdi de ödülünü vermiyorlar.

Tartışmak lazım ama, abartalım ve diyelim ki bu yıl tüm kategorileri katıp bir yarışmada tüm Türkiye şampiyonlarını belirleyeceğiz. Yarıştılar ve 10 yaşında bir kız birinci geldi. Bu durumda bu kızımız 10,12, 14, 16, 18, varsa 20, kadınlar ve genelde Türkiye Şampiyonu olur, 12 (veya 14) madalya ve kupa alır. Aksini iddia edecek varsa yazsın Smile

Alt grupların bence tek temel mantığı "pozitif ayrımcılık"dır. Yoksa bu kategorilere girenler genel kategori içinde boy gösteremeyip, şevkleri azalabilir.

Bu durumda herkesin genel kategori içinde derecesi yeten ödülü ve ayrıca alt kategori ödüllerini (yaş, cinsiyet, hemşehri, vs) alma hakkı olur. (İstisna: alacağı alt kategori ödülü ile genel kategorideki bir üst derecenin ödülünü geçmemesi gerekir) Bu istisna sebebiyle, "birden fazla maddi ödüle hak kazananlar sadece birisini seçsin" gibi basit bir kural geliştirmişiz.

Galiba bu yazdıklarım hep bilinen gerçekler. Tartışma konusu olan yarışma tüzüğüne atıflar var, ancak ben bu tüzükte bir sorun görmüyorum.

4.1.2. "... Birleştirilmiş kategorilerindeki sporcular kendi kategorilerindeki ödüllere hak kazanırlar."

Ben bu maddeden şunu anlıyorum: alt kategoriyi üste kattık ama merak etmeyin, alt kategori ödüllerini yine vereceğiz

Bu tüzüğü ben yazmış olsam ve ayrı ödüller verme niyetinde olsaydım (ama hiç olmam), şöyle yazardım:

4.1.2. "... Birleştirilmiş kategorilerdeki sporcular SADECE kendi kategorilerindeki ödüllere hak kazanırlar."

Yani yapılan yanlışı savunacak bir tüzük yok bence, zaten teknik olarak da savunan yok. Bence kolayca düzeltilsin, hakemlere de tüzük okuma-yazma dersleri verilsin
Selam ve saygılar
Ara
Cevapla
#28
Son olarak şu olayı paylaşayım:
Bugün Galatasaray-Beşiktaş kadın basketbol maçındaydım. Bizimkiler (sebebi çok da önemli değil ama forma renkleri benzer olduğu ve ev sahibi takımın açık renk forma giymesi gerekmesi sebebiyle beyaz formanın salona gelmesi de gecikince) sahaya geç çıktı. BJK ise bu duruma derhal salonda ve yazılı olarak itirazlarını yaptılar. Takiben de "zamanında yazılı itirazı yaptıkları için" hükmen galibiyet istemiyle federasyona başvuracaklar. Başvurunun sonucu da çok önemli değil ama bu tür işlerde daha sonra mağdur olmamak için nasıl bir prosedür işletmesi gerektiği bu satırları okuyan herkesin aklında bulunsun. Daha sonra hukuki açıdan hak kaybına uğramayın.
Ara
Cevapla
#29
Şu cümleyi tekrar mercek altına alalım:"Birleştirilmiş kategorilerindeki sporcular kendi kategorilerindeki ödüllere hak kazanırlar"Bu kadar tartışmaya neden olan cümle budur.Türkçe ve Dilbilgisi yönünden baktığımzda yanlış bir cümledir.Cümleyi kaleme alan iyi ki içine "sadece" kelimesini koymamıştır.Bizim örneklerimizde "herkes tek ödül alır"demek de mümkün değildir.Çünkü zaman zaman maddi olmayan ödüller(haklar)sözkonusu olabilmektedir.Ancak para ödülleri sözkonusu olduğunda "herkes kazandığı ödüllerden sadece en yüksek olanını alabilir" demek mümkündür.(Bu son cümleyi yine Almanya ve Avusturya'daki turnuva yönergelerine bakarak söylüyorum)Para ödülünü bir kenara bırakırsak çözmemiz gereken sorun bir başka yarışmaya katılmak,Milli takıma seçilmek gibi haklardır.Öncelikle benim Anadoluda mukim pek çok yerel yönetici ile anlaşamadığım bir konu var.Ben yarışmaları gruplara(bazıları kategori demesini seviyor)ayırın diye çırpınıyorum.Onlar inadına Kayseri örneğindeki gibi birleştirmek için çaba gösteriyorlar.Ellerinden gelse neredeyse Cengiz Keleş'in verdiği örnekdeki gibi 7 yaşından 70 yaşına kadar herkesi aynı grupta oynatıp sonra bunların içinden 14 çeşit şampiyon çıkaracaklar.Neden böyle birleştirmek istiyorlar?Eşlendirme yapmak daha kolay oluyor.İzlemek ve bazı yükümlülükleri yerine getirmek daha kolay oluyor.Neden gruplara ayırmak istemiyorlar?Nedenlerden biri bellidir.Ben gruplara bölün dedikçe onlar birleştirecekler ve sonra her zamanki gibi "biz yaptık oldu.Yönerge doğrudur.Herşey yönergeye uygun yapılmıştır.Bu yarışmaya girenler bu yönergeyi kabul etmiş sayılır.Başhakemin kararları kesindir.Bu kararları bozacak bir üst mahkeme yoktur"diyecekler.Bu konuda olması gereken genel ilkenin altını tekrar çiziyorum: Aynı yaş grubunda kızları Genel grubu içinde oynatmak haklı nedenler varsa mümkündür.Ancak farklı yaş gruplarını aynı grup içinde oynatmak beraberinde sakıncalar ortaya çıkarır.Farklı yaş gruplarını zorunlu olmadıkça tek grup halinde oynatmamak uygundur.Bu sakıncalardan biri nedir?Miyazaki'nin örneğini dikkatli bir şekilde okuyalım!Miyazaki,Veteran Milli takımına seçilme örneğinden söz etmiş.Ancak Veteranlar özel bir gruptur.Belli yaş sınırını geçenler için FİDE nin yarattığı bir gruptur.Bizim üzerinde düşünmemiz gereken diğer haklar veya Erişkin Milli takımına seçilme hakkıdır.Eğer 14 yaşındaki kızın katıldığı yarışmanın yönergesinde "Birinci olan Erişkin Milli Takımına seçilir""yazmış olsaydı bu hak kendisine verilmeyecek miydi?Verilmesi gerekirdi.Önemli soru budur.Miyazaki gibi düşünenler,14 yaşındaki kızın bazı hakları kazanamayacağını öne sürüyor.Grupları kendi iradeleri dışında tek grup halinde oynatıp sonra iş kazanılmış hakları dağıtmaya geldiğinde birleştirilmiş grubu tekrar parçalara ayırmak negatif ayrımcılıktır.Anayasanın fırsat eşitliği ilkesine aykırıdır.Madem böyle kaygılarınız var o zaman grupları birleştirmeyin!Başınız ağrımasın!
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#30
Hukukçu olmadığım için yorumlarımdan dolayı gerçek hukukçuların affına sığınarak yazıyorum.

Satranççı kızımız 6 turlu turnuvanın sonunda 6 erkek oyuncuyu yenip namağlup olarak 6 puan almış. Kendisinden 2 yaş büyük erkek satranççıyı yenmiş. Yenilen erkek satranççı 5 puanda kalmış. Fakat ödül vermeye sıra gelince birincilik ödülünü 5 puanlı erkek oyuncuya vermişler. 6 puanlı kızımıza sadece kızlar kategorisinin birinciliği layık görülmüş.

Bunun üzerine bir senaryo :
Satranççı kızımız öğretmeni MA’ya sorar. “Öğretmenim benim yendiğim oyuncuyu turnuvanın birincisi yaptılar. Nasıl oluyor böyle, benim hakkım yenmedi mi ?” Öğretmen ıkınır sıkılır cevaplar. “Güzel kızım o hakemin birincisi, sen ise gönüllerin birincisisin.” “Ama öğretmenim ona birincilik ödülünü verdiler.” Öğretmen “Bu turnuva erkek egemen bir turnuva olduğu için sana madalya verselerdi erkeklerin gururları yerle bir olur, isyan ederlerdi.” diyemez. Susar.
Turnuvada birinci sayılan erkek oyuncu öğretmeni TK’ya sorar “Öğretmenim beni bir kız yenmişti. Turnuva sonunda onun puanı 6 benimki 5 idi. Beni nasıl birinci yaptılar ?” Öğretmen “Çocuğum bu da sorulur mu. 1.lik 5.lik puanla ölçülmez çocuğum. Hakemi ben daha önce gördüğüm için senin birinciliğini daha önceden garantiledik. Sen elde ettiğine bak. Gerisine karışma çocuğum.” demez tabii ki. Ne der ? Ikınır sıkılır, erdemli olmak nediri düşünür, nasıl anlatacağını bilemez. Yalan söylemek mecburiyetinde kalır. Fakat öğrenci bu yalanı yutar mı ? Yutmaz. Yalan dolanla, kayırmacılıkla bu işlerin yürüdüğünü hafızasına kazır, Öğretmenler Günü Turnuvasının sonunda.

Kanunculara (kuralcılara) acıyorum. Hergün değişen kanunlara ayak uydurabilmek için, yeni, yepyeni, daha yeni kanunları anlayabilmek için kimbilir ne uykusuz geceler geçiriyorlar. Sadece kelimelerin basit anlamlarını dikkate alıp onun ötesindeki ruhu, anafikri kavrayamayan kanunculara da kızıyorum.

Önce insan diyebildikleri için hukukçulara (hak vericilere) da gıpta ediyorum. 3 şeritli bir çevreyolunda 67 km hızla aracını süren bir sürücüye kesilen 356 TL cezayı, 100 km hızla giden kamyonlara ve diğer daha hızlı giden meclis üyelerine verilmeyen cezayı öne sürerek iptal eden hukukçulara da minnetle bakıyorum.

Hukuk (hak) ve kanun (kural, yönerge) bana göre farklı anlamlara sahiptir. Hukuk hak kökünden gelmedir. Haklar demektir. Hukuk değişmemesi gereken insan haklarının üst değerler topluluğudur. Kanun ise bazılarına kolaylık, bazılarına zorluk yaratan, adeta hergün değişen, insan haklarını kişilere ve gruplara göre değiştiren ve çelişkilerle dolu kelime kalabalığıdır.

Hukukçu hakların ortaya çıkması ve haklının hakkının verilmesi için çaba gösterendir. Kanuncu ise hergün değişen kanunları insanı unutan bir zihniyetle ve üstelik kafa karışıklığından yanlış yorumlayandır. Biri insanı hedefine koyar, diğeri kuralların uygulanmasını esas alır. “Kural yanlış olsa da uygulanmalıdır”, der kanuncu. Hak kaybı önemsizdir onun için. Kelime oyunlarıyla kuralın geçerli olduğunu ispatlamaya çalışırlar fakat ispatladıkları sadece göz göre göre hak yenmesine önayak olduklarıdır. Hukukçu ise gelmiş geçmiş gelecek tüm kanunları zihin, akıl, feraset süzgecine koyarak haklıyı haksızı ortaya çıkartan düşünce ve eylem adamıdır. Kanuncu ‘hukuki’ kavramını çoğunlukla yanlış kullanır. Kanuni demesi gereken yerde hukuki der. Hukuk kavramını bilmediği veya özümseyemediği için diğer tüm talimatları, yönergeleri, prosedürleri, vs. kanuncu gözüyle görerek yanlış yorumlar.

Kanuncuların ve hukukçuların birbirleriyle mücadelesi devam edegelmiştir. Onların verecekleri kararlar insanımızın (satranççımızın) başkalarının haklarına saygılı olarak insanca (satrancı severek) yaşama isteğini azaltacak, yokedecek veya pekiştirecektir.
Ara
Cevapla
#31
Tüzüğü okudum ve anladığım kadarı ile Sayın Cengiz Keleş'inde dediği gibi tüzükte (oyun temposundan kaynaklı UKD'ye dahil olmaması dışında) sorun yok. Tartışma konusunu ilgilendiren maddeyi doğru yorumlamak gerekir.

4.1.2. Yarışma sonucunda oluşacak final sıralamasına göre her kategoride ilk 3 dereceyi alan sporculara Madalya, dereceye giren öğrencilerin öğretmenlerine plaket veya kupa ödül olarak verilecektir.

[color=#FF0000]Birleştirilmiş kategorilerindeki sporcular kendi kategorilerindeki ödüllere hak kazanırlar. [/color]

Bu madde kırmızı ile işaretlenmiş kısımda anlatılmak istenen demiyorum anlatılan ve anlaşılması gereken; kategoriler birleştirildiği halde, oyuncunun bir hak kaybına uğramayacağı ve birleştirilmiş kategori dahil kendi kategorisinde ödüle hak kazanması halinde bir mağduriyet yaşamayacağıdır.

Saygılarımla.
Ara
Cevapla
#32
Bu kırmızı ile altını çizdiğimiz cümleyi savunmayalım!Öncelikle dilbilgisi yönünden yanlış vardır.Anlam yönünden eksiklik vardır.Doğru şekli şöyle olabilirdi:"Birleştirilmiş kategorilerdeki sporcular hem oynadıkları grup için belirlenmiş ödüllere hem de kendi kategorileri için öngörülmüş ödüllere hak kazanabilirler."Cümle böyle yazılmış olsaydı bugünkü tartışmalar bu kadar uzamayacaktı.Yönergeleri hazırlayanlar,sorup danışıp daha dikkatli yönerge yazabilmiş olsalar yine bu sorunların üstesinden gelinir.Kupa ve benzeri ödüller için bir çözüm daha vardır:"İki grup birleştirilmişse o 2 grup için hazırlanmış kupaların toplamı birleştirilmiş olan gruba verilebilir.Örneğin 3 kupa yerine 6 kupa verilebilir.O zaman Birinci olan Birincilik kupasını İkinci olan İkincilik kupasını alır.
Esas mesele yerel yöneticilerin ve aksakallı düşünürlerimizin karar vermesi gereken konulardadır.Yerel yönetcileri grupları birleştirmeye teşvik mi edeceğiz?Yoksa açık turnuvaları birkaç grup halinde oynatacak mıyız?Genel eğilim birleştirmek yönündedir.Çünkü yukardan aksini destekleyen bir talimat gelmemektedir.Kimi zaman grupları bölseler bile 7 tur ayrı eşlendirme ile oynatıp 8 nci turda birleştirerek Amerika kıtasını yeniden keşfetmeye çalışmaktadırlar.Çoğumuz teşvik kavramının konuşulmasından kaçıyoruz.Çünkü insanları teşvik etmek için çaba göstermek,yaklaşık 33 yıldır devam eden uygulamalara ve alışkanlıklara ters düşmektedir.Aynı konuyu çok fazla konuşmamıza gerek yoktur.Ama" lütfen şu kırmızı ile yazılmış cümleyi savunuyor"izlenimi yaratmayalım.Bu cümlenin hiçbir üst mahkemede savunulması ihtimal dahilinde değildir.Zaten bu cümleyi inceleyecek mahkeme de yoktur.Mahkeme ya görevsizlik kararı alacaktır ya da Türk Dil Kurumunu bilirkişi sıfatı ile çağırıp yorum isteyecektir.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#33
Ateş Abi,forumda yazıya dökülen konularda ki yorumlarını ilgiyle takip ediyorum ve Türk Satrancının önemli ve değerli yapı taşlarından birisi olarak da senin görüşlerin en azından benim için değerli. Bu konu ile ilgili olarak söylediklerine kesinlikle katılıyorum ama altını kırmızı ile çizdiğim kısmı oyuncuyu mağdur edecek şekilde uygulayamayız.Dolayısı ile ben bu maddeyi savunmuyorum.Madem böyle bir maddeyle ödüllendirmeyi belirtmişler o zaman önceki yazımda belirttiğim şekilde kuralın uygulanması gerekir.Belirttiğin şekilde yazım hatası var mesela birleştirilmiş kategorilerindeki değil birleştirilmiş kategorilerdeki olacak v.b. Dolayısıyla bir turnuvanın tüzüğünü yazarken, ne yazdığını bilmenin yanında, yazdığını doğru okumak,okuduğunu doğru anlamak ve anladığını doğru uygulamak lazım.Sevgi ve Saygılarımla.
Ara
Cevapla
#34
Başta satranç camiasına adeta ders verir nitelikteki değerli görüşlerini bizlerle paylaşan Sayın Ateş ÜLKER hocama ve konumuza olumlu veya olumsuz görüş bildirerek katkı sağlayan değerli yorumculara teşekkür ediyorum.

Daha önce de bahsedildiği gibi şu anda tartıştığımız bu olayın Turnuva Özel Yönergesi ve final sıralaması ile birebir aynısı 2012 yılında da yaşanmıştı ve Federasyonun Merkez Hakem Kurulu Birleştirilmiş Genel Kategoride dereceye giren kız çocuklarına Genel Kategorinin ve ayrıca Bayanlar Kategorisinin madalyalarının her ikisinin birlikte verilmesi gerektiği kararını almıştı. 2014 yılında yaşanan ve şu anda tartıştığımız bu turnuvada ise sadece Bayanlar Kategorisinin madalyasını alması gerektiği kararını aldı.

Madalya töreni öncesi madalya verilmeyecek talimatını veren xxxxx ve yapılan resmi başvuruya 2012 yılında almış olduğu karar ile taban tabana zıt olan kararı alan MHK’ nun bu kararı bu kadar tartışılırken Federasyonun Yönetim Kurulu ve İlgili Kurulları neden camiasını aydınlatmaz anlamak mümkün değil.

İlgili Kurulların neresi olduğu sorusu akla gelebilir. Turnuva Özel Yönergesinin hazırlanması safhasından, turnuvanın madalya töreninin sonuna kadarki uygulamalarda Başhakem ve Hakemlerle ilgili benim herhangi bir şikâyetim söz konusu olmadığı halde dilekçem MHK tarafından değerlendirmeye alınmıştır. Olay tamamıyla Teknik Kurulu’ un görev tanımıyla uyuşan bir yapıdadır. Yönergenin hazırlanması ve onayından Teknik Kurul sorumlu olmasına, bu turnuva için yanlış olarak belirlenen düşünme süresinin tespitine ve varsa Özel Yönergede vurgulanması istenen özel kuralların yazımına Teknik Kurul tarafından karar verilmesi gerekirken her ne hikmetse Teknik Kurulun hiç dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır.

Bu Federasyonun camiasını aydınlatacak, yanlış düşünüyorsunuz arkadaşlar biz olayı şu mevzuat maddesi veya mantık çerçevesinde şöyle yorumladık ve bu paralelde de 2012 yılında şu kararı verdik 2014 yılındaki fark şudur ve bundan dolayı da zıt olan şu kararı verdik deme sorumluluğu yok mu Federasyonun?

Hani biz bir aile idik?

Yoksa öz evlat ve üvey evlat ayrımı mı yapılıyor?

Öz evlat olabilmek için hak aramamamız mı gerekiyor yoksa?
Ara
Cevapla
#35
Sayın Kayseri Satranç,
Öncelikle geçmiş olsun diyorum.
Anlattığınız olayda hakkınız açık açık yenmiştir.
Yargı yoluna gitmeli ve olayın peşini bırakmamalısınız.
Ben de bir veliyim ve aynısı başıma gelse izleyeceğim yol budur.
Hoş, kızıma satranç öğretsem bile turnuvaya sokmayı asla düşünmüyorum, çünkü Türkiye'de satranç uğraşı ancak karşılıksız bir hobi sayılabilir. Ancak bu çok farklı bir konu, ayrıca konuşuruz.

Kendisini hukuk uzmanı olarak tanıtan kişilerin olayı farklı yöne çekme amaçlı yazılarını okurken sadece güldüm.
Bir hata bu kadar mı savunulur?
Bir hukuksuzluk bu kadar mı görmezden gelinir?
Yok zamanında dilekçe yazılmış mı da, yok yönerge kabul edilmiş miymiş de, fasa fiso yorumlar.

Ortada tek gerçek var: ÖDÜL YANLIŞ KİŞİYE VERİLMİŞTİR!
14 yaşındaki kız oyuncunun hem genel, hem de kız olmak üzere her iki birincilik ödülünü de alması gerekmektedir.
Şayet 12-14-16-18 grupları birlikte yapıldıysa 12 yaş hariç tüm kategorilerin birincilik ödülüne hak kazanmıştır. Bu, anlaması son derece basit bir gerçektir. Öyle turnuvaya böyle ödül olur ancak!

Esasında olayın basit bir çözümü var, ancak bu tip şeylere önceden kafa yormak, biraz empati kurmak gerekiyor:
Birleştirilmiş kategori düzenliyorsanız ödülleri kızlar/genel şeklinde değil, kızlar/erkekler şeklinde yaparsınız, olay çözülür. Ancak kızlar/genel yapıyorsanız ve turnuvayı birinci bitiren kızsa her iki birincilik ödülünü de alır, olay budur. Tabii ki oyunun, yarışmanın, ödülün mantığını bilmeyen insanların sağdan soldan gördüklerini ezbere taklit etmesi durumunda olayın seyri değişiyor. Mahkeme en doğru kararı verecektir.
Ara
Cevapla
#36
SATRANÇ FEDERASYONU GENEL SEKRETERLİĞİ TARAFINDAN GÖNDERİLEN CEVABI YORUMSUZ OLARAK PAYLAŞIYORUM.

------------------------------------------------------------------------------
26.11.2014 10:45 Kayseri 24 Kasım Öğretmenler Günü Satranç Turnuvasına ilişkin Bilgi Edinme başvurunuza istinaden Türkiye Satranç Federasyonu MHK
352/6 Kararı,

Kayseri 24 Kasım Öğretmenler Günü Satranç Turnuvası ile ilgili
..................... adlı veliden gelen şikayet incelendi. İlgili yarışmada belirtilen yaş grubunda yeterli sayıda kız sporcu olmaması nedeni ile kız sporcular erkek sporcularla birlikte birleştirilmiş kategoride oynatılmıştır

Yarışma yönergesinin 4.1.2 maddesine göre "Birleştirilmiş
kategorideki sporcular kendi kategorisindeki ödüllere haz kazanırlar."
denilmektedir.

Buna göre Kayseri 24 Kasım Öğretmenler Günü Satranç Turnuvası Yönergesi hükümlerine göre Başhakemin yapmış olduğu uygulama doğrudur.

(Eğer; sporcu en geç teknik toplantıda genel kategoride oynama
talebini yazılı olarak başhakeme bildirilmiş olsaydı genel kategoride
oynayabilir ve burada hak ettiği madalyayı alabilirdi.)

Bilgilerinize rica ederiz

Onur ÇUBUKÇU

Genel Sekreter



Türkiye Satranç Federasyonu

Fevzi Paşa Mah. Şehit Yaşar Akansel Sok.

Özgürler İş Merkezi No:3 Kat:6

(06060) Ulus- ANKARA

Mail: [email protected]
Ara
Cevapla
#37
(07-02-2015, 23:56)Oktay ERTAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Kendisini hukuk uzmanı olarak tanıtan kişilerin olayı farklı yöne çekme amaçlı yazılarını okurken sadece güldüm.
Bir hata bu kadar mı savunulur?
Bir hukuksuzluk bu kadar mı görmezden gelinir?
Yok zamanında dilekçe yazılmış mı da, yok yönerge kabul edilmiş miymiş de, fasa fiso yorumlar.
Bana geçmiş mesajlarından birinde hakaret ettiğinden beri Oktay'ın mesajlarını okumadan geçiyordum. Az önce bir arkadaşım Whatsapp'tan yazarak "Oktay yine sana sataşmış" diyerek haber verdi. Ben yine okumayacağımı ve yine cevap yazmayacağımı söyledim ancak, arkadaşımın benimle ilgili yazdıklarını bana Whatsapp'tan göndermesi üzerine gördüğüm, kendimi hukuk uzmanı olarak tanıttığım kısmına cevap yazmam zorunlu hale geldi.

Şöyle ki; 3 temmuz 2011'de başlayan şike süreciyle birlikte birçok meslektaşım televizyonlarda, gazetelerde demeç verirken kendilerinden "Spor Hukuku Uzmanı" diye bahsedildi. Avukatlıkta "Uzmanlık" diye bir kavram olmadığı için bu durum çok tepki topladı ve aradan 4 yıl geçmesine rağmen bu tepkiler devam etmektedir. Dolayısıyla biz hiç bir zaman kendimizi "Uzman" olarak tanıtmayız.

Dünyanın en büyük Barosunun daha önce üye olarak aktif görev aldığım Spor ve Spor Hukuku Komisyonu'nda 2. başkan yardımcısı seçildiğim doğrudur. Spor Hukuku alanında ülkemizdeki en yetkin kuruluş olan Spor Hukuku Enstitüsü üyesi olduğum ve son Genel Kurul'unda Divan Kurulu başkan yardımcısı olduğum da doğrudur. Bir ilçemizin Spor Güvenlik Kurulu'nun hukukçu üyesi olduğum ve yine başka bir ilçemizde kaymakamlığın davetlisi olarak kulüp başkanlarına Spor Hukuku hakkında seminerler verdiğim de doğrudur. Çeşitli amatör branşlarda A Milli Takım ve altyapı Milli Takımlarında görevli spor adamı ve yerli/yabancı sporcularla çalıştığım da doğrudur. Ayrıca, 10 senedir tartışılmakta olan ve çok kısa bir süre önce aynı doğrultuda çok önemli adımların atıldığı yabancı sporcuların ülkemizde oynaması konusunda yazdığım makalenin İstanbul Barosu tarafından yayınlandığı da doğrudur. Yine bir meslektaşım olan TSF Genel Sekreteri imzasıyla bu konu hakkında Mustafa Bey'e gelen cevapta yazılanların, benim bu sayfalarda yazdıklarımın neredeyse aynısı olduğu da ortadadır.

Ancak, asla ve asla kendimi "Uzman" olarak tanıtmadım ve tanıtmam. Çünkü bu tanım, meslektaşlarımız tarafından etik bulunmayan bir tanımdır. "Uzman Avukat" diye birşey yoktur ve dolayısıyla ben de bir uzman değilim.

Hukuk çok farklı bir alandır. Belki de ben, bu işin eğitimini almadığı için hukuk mantığıyla düşünmesi doğal olarak mümkün olamayacak kişilerle bu konuyu konuşarak kafalarını bulandırdım ve bu sebeple dediklerimi bir türlü kavrayıp, kabul edemiyorlar. Ancak, "Vicdanen Haklı Olmak" ve "Hukuken Haklı Olmak" kavramlarının çok farklı olduğunu, sporcumuzun vicdanen haklı olması sebebiyle, hukukun bu hakkı teslim etmesi gerektiğini düşünmenizi anlamakla birlikte, bunun tek yolunun SGM Tahkim Kurulu'nun yönerge maddesini Tayfun Haznedaroğlu gibi yorumlaması olduğunu ve bir sattanççı olarak, o maddeden o yorumun çıkartılamayacağını düşündüğümü tekrar ederim. Umarım bu kez yanılırım yada SGM Tahkim Kurulu, bir türlü gerekçelerini yayınlamadığı ve çok eleştirilen kararlarından birini daha verir ve vicdanen haklı olan bu sporcumuz genel kategori birinciliğini elde eder.
Ara
Cevapla
#38
Ödül ve Ünvan
Bunlar ayrı kavramlar
Ödül vermek için birleştirilmiş turnuva yapılır.
Türkiye kupası turnuvasından Türkiye bayanlar şampiyonu seçilmez.
Bu kadar basit olay büyütülmüş.
Bugüne kadar bir turnuvayı birinci bitirip , sonrada o oyuncunun birinci ilan edilmediği bir turnuva görmedim (olmuşsa benim haberim hiç olmadı).
Nerede yazarsa yazsın,kim karar verirse versin bir SATRANÇÇI olarak bu mantığın karşısındayım.
Ara
Cevapla
#39
(08-02-2015, 10:58)MuzafferŞekerli Nickli Kullanıcıdan Alıntı: bu yazılanlar hakaret ama ...
Forum yöneticilerinden ricam, bu yazılanların hakaret olduğunu fark ettiklerinde (her ne kadar ben ekran görüntülerini almış olsam da) sakın ama sakın yazıyı silmemeleridir. Ayrıca, her ne kadar bütün özel mesajlar, bana gönderdiği mail, telefonla arama kayıtları ve burada ilk mesajda adını yazdığını düşününce bu hesabın kendisine ait olmadığını ileri sürmesi mümkün olamayacak olsa da, yine de IP bilgilerini de sistemden kaldırmamaları daha faydalı olacaktır. Açıkça özür dilenmediği takdirde yarın gerekli yasal işlemleri başlatacağım.
Ara
Cevapla
#40
Çiçeği burnunda avukatlara,

Eğer evli değillerse evlenmelerini,
Çocuk sahibi olmalarını,
Evli ve çocuk sahibi iseler, çocuklarının 14 yaşına gelmesini beklemelerini,
Çocuklarının 14 yaşında herhangi bir yarışmaya girmesini sağlamalarını,
Çocuklarının yarışmada tüm galibiyetleri aldıktan sonra, bırakın birinciliği 2. veya 3. dahi olamaması halinde çocuğunun ve çocuğunu çok seven babası olarak kendisinin neler duyup düşüneceğini düşünmelerini

tavsiye ederim.

Fakat mevcut durumda, dünyanın önüne sereceği acıları, hüzünleri, mutlulukları henüz tatma aşamasında olan avukatların başkalarını yargılamadan önce, en azından onları anlayabilmek için empati kurma cesaretleri olacağını düşünmekteyim.

Eğer, çiçeği burnunda avukatlar en küçük eleştiriye tahammül edemeyecek durumda iseler, vay onların gelecekteki mesleki gelişimlerine. Sanal alemde değil, bizzat karşılaşacakları ve yüzlerine karşı söylenecek her türlü yalan, uydurma, gerçek hakaret, vb. içeren söz ve davranışlara nasıl tahammül edip mesleklerini devam ettirecekler ?
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 2 Ziyaretçi