Tarzlar, yöntemler ve büyük oyuncular hakkında yazılar
#14
yazının devamı; arkadaşlar bunları bitirdiğimde bayağı çok bir şey ortaya çıkarsa diye şu kitap fikrini tekrardan ciddi ciddi düşünmüyor değilim

İdol mevzusu, yukarıda da görüldüğü üzere her zaman duygusal bir iz bırakır. Ancak mühim değil, bazı noktalara değinmek amacıyla eski sayfalar bazen açılır, bazen de kapanır.

Önemli olan ilerlemek ve keşfetmektir. Birilerini, bir şeyleri biz geride bırakabiliriz ama hatırlamakta da bir sıkıntı görmemek gerekir. Onca yılın bir anlamı olmalı.

İlerliyoruz.

SATRANÇ NEDİR?

Satranç bir ağacın her noktasını, ayrıntılarıyla görebilmektir.

Gövdesinden başlamak üzere ilk ayrılan ana kollar, ana kolun ayrıldığı büyük dallar, büyük dalların ayrıldığı küçük dallar, aralarda ayrılan budaklar, küçük dallardan ayrılan dalcıklar, dalcıkların ucundaki meyveler ve yapraklar...

Bulunduğunuz pozisyon gövdedir. İlk görebildiğiniz devam yolları anakollardır. Varyantlar ise dallardır. Ve davamı da bu mantıkta benzer şeylerdir.

Yeni başlayan bir oyuncu ya da zayıf bir oyuncu gövdeyi ve bir kaç anakolu çat pat görebilir. Bir büyükusta neredeyse bütün küçük dalları görür. Bir dünya şampiyonu ya da adayı ise daldaki bir meyvenin üzerindeki bir karınca ile bir tırtılın arasındaki mücadeleyi görebilir ve galibini mücadele bitmeden tahmin edebilir. Ve bir dünya şampiyonu tüm bunların yanında rüzgarın ve dış müdahalelerin ağaca etkisini hesaplayabilir. Tırtılı yemek için gökyüzünde süzülen bir kuşu da sezebilen dünya şampiyonları olmuştur.

Orta sıklet oyuncular ağacın ortalarında bir yerleri çok iyi görür. Tüm bu mücadeleyle beraber bir satranç yazarı ise ağacın ayrıntılarını iyi göremese de paragrafı nasıl bitirebileceğini iyi bilir.

Yaşanmışlıklar ve hissedilenler yazmanın gücünü size verir.

Satranç cömerttir.

SATRANCIN RAKİPLERİ VAR MIDIR?

"Hesaba dayalı oyunlar aleminin" kralı satrançtır. O, her bakımdan bir kraldır. Derinliğiyle, zenginliğiyle, çekiciliğiyle, anlaşılırlığıyla... Kendi krallığında bu kralı sevmeyen yoktur. Mütevazı ve şeffaftır. Kristal yapısına binaen, onun iç kısımlarını iyi görebilmek için iyi bir gözden ziyade, köklü bir sevgi, adanmışlık ve süre gerekir. Zaten o kendisiyle alakalı her şeye izin verir.

Vaktiyle yaptığım yolculukların birinde bir aleme yolum düşmüştü. Alemin adını tam hatırlayamasam da kralının "go" olduğunu biliyorum. Kendisi de gayet kral bir oyundu. Kendisiyle fazla geçiremediğim o süre zarfında bu bilge kral benimle yakından ilgilenmiş, bayağı alakadar olmuştu. İlk oyunda bana "rakibin etrafını çevirirken, rakip tarafından çevrilmeyi" öğretmişti. O an ikimiz de bu duruma çok gülmüştük. Bir kaç oyundan sonra ben kendisinden müsade isteyip huzurundan ayrılmıştım. Belki yanında biraz daha kalsaydım daha fazla şey öğrenebilirdim. Ama önemli değil, kendisi hep orada.

Bizim alemde ise sarayın kapısından ilk girişim beş-altı yaşlarıma tekabül eder.

Cız: Hoş geldin bakalım ufaklık.
- Hoş bulduk. İçeri girecektim de, merak ettim...
s.o.s: Tamam gir de, bizle de bi ilgilen bakalım.

Bu "cız" ile "sos" sarayın kapıcıları olur. Cana yakın, sevecen oyunlardır. Küçücük kulübelerinde onlarla vakit geçirmiştim önceleri. Ben tabi o zamanlar "kral kim?", "satranç kim?" filan bilmiyordum. Gerçi benim girişim öyle olmuştu, nitekim herkesin girişi aynı değil yani takdir edersiniz ki bir çoğunuz doğrudan satranç ile haşır neşir olmuştur. Ama sorun değil buralarda kimse kimseye kızmaz.

Mesela bunların komutanı, "sarayın koruma amiri" var; Mars (dokuztaş). Onunla da tanışmanızı tavsiye ederim. Eğlenceli vakitler geçireceğinizden eminim. "Cız" ile de akrabalıkları varmış. Öyle dediler.

"s.o.s"un babası var mesela; "coonect four". Onunla da tanışmıştım. Sonuçta yeni bir şeylerle tanışmak güzeldir.

Kralın yardımcıları var; Türk daması, Rus daması, Kanada daması, İtalyan daması vs.

Bir gün merak ettim sordum;

- Vezirim, hayırdır canınız sıkkın?
Türk daması: Ya evet, biraz öyle.
-Neden? Kraldan yana bir sıkıntı mı?
TD: Hayır, asla. Ya geçen bir makale yayınlandı. "Damadaki tüm pozisyonlar bilgisayarlar tarafından hesaplandı ve çözüldü" diye. Zaten bende fazla bir ihtimal yoktur biliyorsun. On üssü bilmem kaç... Beni ve bazı diğer arkadaşları 16 sene bilgisayarları çalıştırarak çözdüler. Bende beyazlar kazanıyomuş galiba.
- Olsun üzülme.
TD: Demesi kolay.
- Olsun, insanlar bütün database'i nereden hatırlayacaklar ki? Kendi aralarında oynarlarken de yine eskisi gibi bilinmezlikle, heyecanla oynayacaklardır.
TD: Ya sorun sadece biz de değiliz şimdi kralımızı tehdit ediyorlar.
-Hadi ya? Ne aşamadalar satrançta?
TD: Ne olsun. Şahlar dahil son 7 taşı çözmüşler. Son 7 taş kaldığında ne olacağını net olarak biliyorlar. Öyle bir database yapmışlar. Şimdi son 8 taşı deniyolarmış. 10-15 seneye kalmaz o aşamayı da geçerler.
-32 taşı çözmeleri ne kadar zaman alır sence?
TD: Valla bu hızla milyar yılı bulurmuş. Ama 1 milyar bilgisayar kullanırlarsa eğer bu iş için, haftaya çözülmeyeceğini kim garanti edebilir?
-Microsoft bu işin içinde mi sence?
TD: Hiç bilmiyorum, niye sordun?
- Ya geçen bilgisayarımın performans penceresine bakarken gördüm; hiç bir işlem yokken bile RAM bir şeylerle meşguldü.
TD:??

Komplo teorisi üretmeye gerek var mıdır, yok mudur orası da bir tartışma konusu. Şu an kullandığımız bilgisayarları da kullanarak satrancı çözseler ve mesela deseler ki "1.d4 beyaz kazanır!", bizim için bir şeyler değişir mi? Satranççılar için yani? Oynamayı bırakır mıyız? Canımız oynamak istemez mi?

Sahi o zaman eller yukarı mı? Sevgimiz oraya kadar mı?

"Buraya kadar mı?" sorusu olur bizim için?

Arkadaşlar devam edecek, konuyu da bayağı bir dağıttık ama toparlayacağım bana güvenin Smile
Ara
Cevapla


Bu Konudaki Yorumlar
RE: Tarzlar, yöntemler ve büyük oyuncular hakkında yazılar - Yazar: love supreme - 15-03-2015, 21:00



Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi