Tarzlar, yöntemler ve büyük oyuncular hakkında yazılar
#15
Son yazılanlar ani sorulardı. Bu şekilde hızlı sormamalıydım belki. Ben her cevaplamaya çalıştığımda içim buruluyor. Aşamadığım bir konu; satranç bitecek endişesi. Öyle işte. Bitmez mi?

Bu konuyu sonra yeniden açarız. Şimdilik kapatalım.

Efendim; bir ağaç olarak satranç dedik, bir kral olarak satranç dedik, az gittik uz gittik. De ağaç hakkında konuşmak istiyorum tekrar.

Dallara bakıyorsunuz, bakın, bakınız, ben de bakıyorum. Dallar, bir çok dal... Bir tanesini takip ediyorsunuz yukarı doğru. Ben de ediyorum. Derken ayrıldığını görüyorsunuz üç farklı küçük dala. Birinci küçük dalı incelerken, bakarken... Eeem... Bakarken ah! İşte bir şeyler oluyor! Buuu şey, yapraklar... Erik de güzelmiş. Şu kırmızı olan biraz sert gibi de bu bambaşka bir anakolun dalında galiba çok sarkmış da bir dal üstelik. Da... Eriği kaybettim galiba ama şu diğer erik de fena değilmiş. Off çok yaprak var. Onu da kaçırdık. Bizim bi ilk dal vardı bu arada, üçe ayrılmıştı hani? Nerede o? Allah karetsin... Allah kahretsin! Hep böyle oluyor. Zaman tükeniyor, çabuk olmalıyım. Yap hamleyi, bas saate! Yap hamleyi. Yap, bas. Yap, bas. Yap... İmdat!

İşte bizim genelde başımıza gelen şey budur ey satranççı. İpini kolayca salıverdiğimiz konsantrasyon, akıl yerine tereddüt dolu hamlelerle bizi mağlubiyete ulaştırıyor. Ve işte geldik buradayız. Son istasyon; terk. Bundan sonraki istasyon da; mat. İkisinin de birbirinden pek farkı yok. Banklarda oturan, pişman ve mağlup oyuncular ve üzgün suratlar. Herkesin elinde de bir notasyon, birbirine dert anlatmalar, hayıflanmalar, sümüklü mendiller...

A! Pişmaniye! Çok severim. Ağızda dağılmasını özellikle. Çayla çok daha güzel gider. Çaycı... Nerede acaba? Buralarda bir yerlerdedir.

Yalnız, dikkatinizi çekerim; buradaki satıcılar, yüzleri gülen tek grup. Evet onlar da buraya geldiler ancak bu gelişlerinden bir kar elde edebilmeyi bildiler. Onlar buraya genelde ağacın ayrıntılarını ayırt edemedikleri için de gelmediler. Onlar ellerinden geleni talimatlara uyarak yaptılar ama sadece hızları düşüktü bu yüzden yenildiler. Ve buraya her gelişlerinde (ki gittikçe daha az geliyorlar) bir şeyler elde ederek gidiyorlar.

Böyle olunması gerekir.

Arkadaşlar acil işim çıktı hemen dönücem

Bakınız; Bir oyunu kazanmak eğer parti yıldırım partiyse bir oyuncuya satrançta bir arpa boyu yol kat etmesini sağlar. Bir yıldırım beraberliği veya yenilgisi ise 3-5 arpa boyu yol kat etmesini sağlar. Ağır partideki bir kazanç 1 adım, beraberlik ya da kayıp ise 10 adım yol kat etmesini sağlar. 1 saatlik ciddi bir etüd 100 metre, bir büyük usta nezaretinde 1 saatlik bir etüd ise oyuncuya fersah fersah yol kat etmesini sağlar ki yüz milyonlarca arpa uzunluğundadır.

Buradan şuna değineceğim; yenilgi; eğer kabullenebiliyorsanız kazançtan daha büyük bir kazançtır. Kazanç ise eğer göremiyorsanız ya da görmekten imtina ediyorsanız siz, kayıptan daha büyük bir kayıptır. Bu kanun böyle olmak zorundaydı çünkü denge başka bir türlü sağlanamazdı. Rehavet, sıkışma, rehavet, sıkışma, reha... İlerleyeceksiniz.

-Sayın makinist!
Makinist: Buyrun!
- Geri dönüyoruz, başladığımız son noktaya!
Ara
Cevapla


Bu Konudaki Yorumlar
RE: Tarzlar, yöntemler ve büyük oyuncular hakkında yazılar - Yazar: love supreme - 16-03-2015, 16:06



Konuyu Okuyanlar: 2 Ziyaretçi