Teşhis ve Tedavi doğru olmalı
#1
Zaman zaman münferid olaylardan yakınıyoruz.Ama bunların nedenlerini ve çözümyollarını aramıyoruz.1 sene önce yazdıklarımı hatırlayınız!Tarihin tekekrürden ibaret olduğunu ima etmiştim.Tarih tekerrür edecektir.Sistemde yerlileri teşvik edecek ve yerlileri destekleyecek şekilde yenilikler yapılmalıdır.Yerel yöneticiler bu yenilikleri yapmak istemiyorlar.Biz de onları zorlamıyorsak herhangi bir olaydan yakınmayacağız.Yabancı ustalara büyük kolaylık sağlıyoruz.Yabancı ustalara sağlanan kolaylıkların benzerini,az sayıda istisna dışında diğer ülkelerde bulmak çok zordur.Sıra yerlilere geldiğinde ellerimiz titremeye başlıyor.Yabancılara büyük destek sağlanınca yakındığımız sorunların çözümü de haliyle gecikecektir.Diğer ülkelerdeki düzenleyiciler istediği oyuncuyu kabul etme veya geri çevirme hakkını saklı tutuyor.Biz böyle bir ifade kullanmaya bile çekiniyoruz.Diğer ülkelerdekine benzemeyen yöntemler uyguluyoruz.Örneğin yarışmayı gruplara bölerken 1700 Elo puanını sınır olarak alıyoruz.Oysa benim gittiğim yabancı ülkelerde daha çok 2000 veya 2100 sınırı A grubu için alt sınır olarak alınmaktadır.Hangisi daha doğrudur?Oyun tekniği belli bir düzeyde olanlar ne söylemek istediğimi hemen anlayacaktır.Bir başka örnek vereceğim.Bu da teşvik ile ilgilidir.Benim gittiğim yabancı ülkelerde FM ünvanlılardan giriş ücretinin yarısı alınıyor.Bu bir küçük teşviktir.Biz FM yi unvan olarak saymıyoruz.Sizce hangisi doğrudur?Onlar Pazar günü çift tur oynatıyor.Biz Pazar günleri tur oynatmıyoruz.Çünkü onlar amatörleri teşvik ediyor.Biz amatörleri uzaklaştırıyoruz.Yıldırım turnuvası ile geziyi aynı güne ve neredeyse aynı saate koyuyoruz.Amaç üzüm yemek olsa bunu ayırmamız gerekir.Öte yandan ustalık yolunda ilerlemek istesek Yıldırım oyunu yerine Hızlı satranç yarışması yapmak için çaba gösteririz.Bütün bu sorunları tek tek tartışalım!Özel isimleri kullanmayalım!Çünkü hiçbir yararı olmuyor.Bir de üstüne bazı isimleri meşhur edip yollarını açıyoruz.Ortak noktalarda buluşacak mıyız?Çözüm yollarını gösterecek miyiz?Bu sorunların kesin çözüm yolu, beğenmediğimiz koşullara katılmamaktan geçer.Başka bir çözüm yolunu bulmak zordur.Aşkın bey de bulamayacaktır.Çözüm öncelikle yerel yöneticilerin iradesi dahilindedir.Onlar çözümü aramak istemiyorsa bizim sansasyon yaratacak başlık atmamız bize görünen bir kazanç sağlamaz!
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#2
Ateş ÜLKER'İN tespitlerine katıldığımı belirtmeliyim.
Konunun aslında konu başlığıyla dolaylı bir ilişkisi de var.
Ancak bazı konularda ekleme yapmak ve farklı gözlemlerimi de sunmak isterim.
Ateş Bey'in tanık olduğu gibi pazar günleri maç oynanmamış turnuvalar olabilir.
Yerel yöneticiler, yerel oyuncuları teşvik etmemiş, yok saymış ve yabancı oyunculara bel bağlamış, ulusal sporcularımız yerine yabancılara kolaylıklar da tanınmış olabilir. Diğer tüm tespitleri de doğrudur, yaşıyoruz.
Elbette daha yerinde düzenlemeler olmalıdır.
...
Ancak benim ekleme yapmak, gözden kaçırılmamasını istediğim noktalar var. Bunların örnek teşkil ederek, çözüme katkı sunacağına inanıyorum.
1- Yerel oyunculara da puan aralıklarına göre düzenlemelerin yapıldığı, özendirildiği turnuva örnekleri vardır. Hatta bu yüzden bir süre 2000 in altına düşme çabasında olan oyuncular olduğunu tahmin ediyorum. Elbette isim veremem bu bir tahmin sonuçta...
2- Pazar günleri genellikle son gün, ödül programı da olduğundan bu gün genellikle 1 tur ile geçer bunu biliriz. Son güne iki hatta üç tur konan turnuvalar da hatırlıyorum.
3- Pazar gününün boş geçtiği turnuva hatırlamıyorum. Belki ben bilmiyorum. Ama eğer hafta sonu turnuvası ise neden pazar günü tur konmasın ki?
4- Ödül bölümünde en iyi yerel oyuncu, en iyi bayan yerli,en iyi 1599 altı, en iyi 1600- 1999, en başarılı UKD' siz gibi uygulamalar da var.
Örnekleri çoğaltmak mümkün.


Sonuç önemli!
-Bence burada merkezi (TSF) bir düzenleme eksikliğinden çok, örnek teşkil edecek turnuvaları örnek alamama, o turnuvaların izinden gidememe gibi sorunlar var.
-Örgütlenmesini yeterli yapan il-ilçeler başarılı yönergelere ve uygulamalara imza atıyorlar.
- Çünkü örgütsel olarak yerel sponsor kaynaklarına doğru adreslere ulaşılıyor.
-Bireysel ve kurumsal ilişkiler kullanılıp gerekli düzenlemeler iyi anlatıldığı için ödül dağıtımı doyurucu olabiliyor. Bu da turnuva başarısına yansıyor.
-Eskiden kullanılması hayal olan beş bin kişilik spor salonları turnuvalara açılabiliyor.
Sorun bence iyi organize olamamakta yatıyor. İşler büyük ihtimal ile bir-iki kişiye kalıyor ve altında kalıyorlar işin. Bir daha da elbette uğraşmıyorlar.
TSF bunu nasıl düzenleyebilir? Bunu tartışalım.
Zaten belli başlı turnuvalar için öncesinden ilişkiler kurulup anlaşmalar sağlanmış. Her il'e ulaşıp bu düzenlemeyi yapabilir mi? Sponsorluk anlaşmalarının ön görüşmelerini yapabilir belki ama her ilde sponsoru önce kim bulacaktır? Bence o ilin yerel insanları öz kaynaklara ulaşabilir.
Bu arada sponsor bulma ve uygun turnuva yönergesi konusunda TSF il temsilcilerine ve il örgütlerine eğitim vermelidir.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#3
Dışardaki turnuvalarda ilk gün Cumartesi 1 tur, ikinci gün Pazar çift tur,daha sonra iş günleri genellikle 18.00 de tek tur ve 8 nci gün Cumartesi sabah tek tur(son tur) şeklindeki uygulama yaygındır.Veya hergün tek tur oynandığı takdirde yarışma Cumartesi günü başlamakta ve ikinci hafta sonu pazar günü sona ermektedir.Bu söylediklerim Amerika'yı yeniden keşfetmek değildir.Bütün deneyimli arkadaşlarımız bunları biliyor.Biz ısrarla kendi bindiğimiz dalları kesmeye devam ediyoruz.
Bizdeki uluslararası açık turnuvalara gelince yabancılar için sağlanan desteğin ucu açıktır.Bunun boyutlarını ancak yarışma bittiği zaman tahmin edebileceğiz.Yerel yöneticilerin hangi amaçlara hizmet ettiğini az çok biliyoruz.Federasyon sadece "çok sayıda yarışma olsun,lehimize ses getirsin"yönüne önem vermektedir.
Mutlaka sporcular biraraya gelip beğenmedikleri koşulları protesto etmelidir.Aksi halde bu etkinlikler sadece Milli takım kadrosunda bulunan arkadaşlarımızın katıldıkları etkinlikler olmaya başlayacaktır.Piramidin üstü ortasından koparsa bundan hepimiz zarar göreceğiz.Yeni usta oyuncu yetişmesinde büyük gecikmeler olmaya başlayacaktır.Yabancılar için hazırlanan imkanlar kısıtlanmalıdır.Her ülke federasyonundan 1 usta çağrılmalıdır.En azından masrafları karşılanacak olan sporcu kendi federasyonu tarafından seçilmiş bir oyuncu olmalıdır.Eğer bir ülkeden 2 nci bir oyuncu da gelecekse o kendi masraflarını kendisi karşılamalıdır.Bu uygulama zaten başka ülkelerde vardır.Bunları daha önce tartıştık.Hiçbir yararı olmadı.Çünkü herkes kendisini ilgilendiren konuların peşindedir.
Bazı sıradışı olaylardan yakınmak ve sansasyon yaratacak başlık atmak kolaydır.Zor olan bu kötü gidişi değiştirmek ve yenilikler yapmaktır.Kimi zaman 1 bardak çayın 12.5 TL olduğu yarışmalar düzenliyoruz.Kimi zaman bir ülkeden 12 Büyükusta çağırıp bütün masraflarını karşılıyoruz.Yabancıya olabildiğince destek sağlarken yerliyi teşvik etmeyi aklımızdan bile geçirmiyoruz.Bu son cümlenin veya bu mesajın Federasyon Yönetim Kuruluna okunmasını isterdim.Yönetim Kurulunun hangi konularda verilen kararlarda etkili olduklarını merak ediyorum.Bugüne kadar emektarlar için yapılan harcamalarda tasarruf yapma konusu dışında etkili oldukları bir konu duymadım.Başka konularda da etkili olmalarını bekliyorum.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#4
Dokuz turluk turnuvaların beş-altı günde yapılması istisnadan çok kural oldu artık. Bu da önemli bir problem. Daha rahat bir programı olan turnuvalar da bulunmalı, en azından bir kısmı da 7-8-9 günlük olsun. Para harcayıp bir yerlere gidiyoruz, nefes nefese satranç-yemek-az buçuk dinlenme-uyku programını izlemek zorundayız, o yeri gezemiyoruz, tanıdıklarla da en fazla ayaküstü selamlaşılıyor ya da yemekte bir araya geliniyor, biri diğerine oyununu gösterir, iki fikir anlatır, bunları göremeden dönüyoruz.
Ara
Cevapla
#5
Ateş Bey,
Söyledikleriniz çok mantıklı ve belki de satranç için en uygunudur. Bunları sizden okurken çok eski turnuvalar geldi aklıma, ajurneli olanlar da dahil. Çok uzun sürerdi ama satrancın başka heyecanlarını yaşardık. Siz hep dış ülkelerden örnek verdiniz. Yaşam sistematiği ve kültürleri içinde o ideal programlar yapılıp uygulanabilir. Bizde de uygulanmıyor mu idi? Uygulanıyordu. 3-30 Temmuz 1987 Türkiye Birinciliği ajurneler dahil 27gün sürdü. Baş hakem sevgili İsmet ARVİT beki para bile almadı. Tüm katılımcılara hiç bir ödeme de yapılmadı.
Ama o zamanlar satrancın amatör yönü ağır basardı. Taksim Atatürk Kitaplığı nasıl 27 gün bağlanmıştı bilmiyorum ama bir şekilde hizmet verdi.
1989 ve 1990 Türkiye Birincilikleri satranç merkezlerinde yapıldı. Ama 20 sporculuk katılım için uygundu.
Bu güne gelince size yine katılıyorum. Söylediğiniz modelde bir turnuva ancak bir satranç merkezinde olabilir. Çünkü ne bir spor salonunu ne de başka bir kamu kuruluşunu 8-9 gün boyunca akşam saat 17.30 dan sonra açık bulundurabilir misiniz?
O kadar gün boyunca görevlendirilecek hakemleri günde 1 saat seans ücreti ile görevlendirebilir misiniz? 8 gün boyunca aldıkları üç kuruş dolmuş ve çay-simide gidecek. Zaten ücretleri yetersiz...
Onun için aynı güne en iki seans belki daha da kurtarıcı olabiliyor. Üç seans için maçların gece de devam etmesi gerekli ama uygun olmaz.
Ben özellikle bu sorunları da aşan çözüm önerileri bekliyorum. Hakemlerin ücretleri günün şartlarına uygun olmalıdır.
AKr adlı üyenin tespitleri sosyal içeriklidir ve katılmamak mümkün değil. En çok özlemini çektiğimiz dost ve arkadaşlarla yine hep satranç ile ilgili bir araya geliniyor.
Ben bu ortak sorunların çözümünü belli sınırlı sayıda katılımcının oluşturduğu kulüp-satranç merkezlerinde düzenlenen turnuvalar olarak görüyorum.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi