1 istatistik
#21
212000 toplam antrenörün 76000 i, yani %36 sı satranç antrenörü.
Bu gidişle satranç antrenörü birkaç yıla kadar 100000 i geçer.
Bu antrenörler satranca ve satranççıya ne kadar faydalı oluyorlar ?
Kanaatimce bir kısmı faydalı değil zararlı oluyorlar.

İtiraflar acı gerçeklerdir.
20-30 saatlik eğitimin sonunda antrenör belgesi vermeye mecbur olanlar acı gerçeklerin şahitleridirler.

Bütçelerine ilave katkıyı düşünmeden sırf satranç adına bir şeyler öğretmek için antrenör eğitimine katılanlar başımın tacıdırlar. Ama acı gerçek böyle değildir. Antrenör eğitimi için müracaat edenlerin çoğunluğu satranç öğretmek için değil esas mesleklerinin yanı sıra biraz daha fazla para kazanmak için antrenör eğitimine katılıp sertifika alıyorlar. Sertifika alanların bir kısmı da maalesef satranç adına hiçbir şey bilmiyorlar. Acı gerçeklerden biri budur. Satranç adına bir şey bilmeden, ilave satranç derslerine girerek bütçelerine biraz daha katkı sağlamak isteyenler çoğunluktadır.

Merak etmekteyim. TSF bu antrenörleri iş başında denetliyor mu ? Yoksa saldım çayıra mevlam kayıra mı diyor ? Eğer antrenörler iş başında denetlenemezse, onlar hakkında olumlu veya olumsuz raporlar hazırlanamazsa bu işde vurdumduymazlıktan öte aymaz bir çelişki vardır. Hem sertifika veriyorsun ve hem de denetlemiyorsun. Olmaz. Ola bilemez. Olursa işte böyle olur. Lisanslı 500000 aktif 5000. Lisansların nasıl çıkartrıldığını da tahmin etmek istemiyorum. Her antrenör satranç taşına elini dokundurmamış yüzlerce çocuğa lisans çıkartarak maddi teşvik alıyor mu acaba ?

Antrenör sayısı ne kadar artarsa artsın kalite yoksa bu öğreticilerden verim alamazsınız. Tam tersi, açığa çıkması gereken kabiliyetler bile kalitesiz öğreticinin elinde heba olup gider.

Antrenör yetiştirme programları sil baştan yapılarak, gerçekçi öğretici programlar yürürlüğe konulmalı. Bu işi ilave para için değil de gerçekten satranç ve satranççı için yapmak isteyenlere gerçekçi eğitim verilmelidir. Yoksa sağdan soldan toplanan kişilerle ve "orada para varmış bende sertifika alayım" diyenlerle bir arpa boyu yol alınamaz.

Sahte antrenörlerin yolu kesilirse gerçek antrenörlerle gerçek çalışmalar başlar ve devam eder. Satranççı da kazanır gerçek antrenör de hak ettiği kazancı elde eder. Lisans sayısı da hızla düşerek gerçek sayısına ulaşır.

Bu arada, lisans sayısıyla TSF bütçesi arasında doğrusal bir ilişki olup olmadığını bilmiyorum.
Faraza ; lisans sayısı arttıkça bütçe büyüyor ve TSF bundan ilave kazanç sağlıyorsa, "bu işde para var ben de sertifika alayım" diyenlerin ve lisanslıların sayısı hızla artar.
Ara
Cevapla
#22
Satranç merkezimizi Urla'ya taşıdıktan sonra ilginç bir gelişme oldu. İlkokul 1. sınıf öğrencisi babası ile  Şubat ayı sonlarında satranç eğitimi için merkezimize geldiler, önce çocuğun gücünü anlamak adına her zaman yaptığımız gibi on, on beş dakika sohbet ettik, taşların hareketi, rok, mat kavramlarını biliyor hatta piyonların merkezde daha etkili olduğunu söyledi. Tanışma faslından sonra neden Şubatı beklediklerini daha önce gelmediklerini sordum. Okuma yazma öğrenimi sırasında başka bir etkinlik ile bölmek istemediklerini söylediler. İkinci sorum satrancı nerede öğrendiği oldu, yanıt ilginç. Satrancı devlet okulunda, geçtiğimiz yıllarda yardımcı antrenör belgesi alan sınıf öğretmeninden öğrendiklerini söylediler.

Benim kanıma göre; yardımcı antrenörler ilkokul birinci, ikinci sınıf öğrencilerine satrancı tanıtma, sevdirme ve temel bilgileri öğretmek açısından çok önemli bir misyonu üstlenmektedirler. Zaten satrancı turnuvalarda oynamaya başlayan ve 1100-1200 seviyesine ulaşan çocuklar, ya bulundukları yerlere yakın satranç merkezlerine devam edeceklerdir  ya da kendi imkanlarıyla yola devam edeceklerdir. Fakat kursa katılıp, sertifika alıp, kendi okul öğrencilerine satranç dersi vermekte ne zarar var, öğretmenler zaten sınıf öğretmenliği  eğitimini almışlar, pedagojik donanımları var, çocukları tanıyorlar.

Bu gelişme beni şu açıdan heyecanlandırdı, doğal zeminde yani okullarda milyonlarca öğrencinin satranç ile tanışmasına fırsat var. Sevmeyenler, beğenmeyenler bırakabilir, ya sevenler, satranç oynamaktan mutlu olanlar??

Ben bu konuya, fazla sayıda yardımcı antrenör konusuna yukarıdaki sebeplerden dolayı olumlu bakıyorum. 

Ana sınıfına giden, 5 yaş grubunda satrancı öğrenip oynayan çocuklar olduğuna göre, 50 saat eğitim alıp ilkokul öğrencilerine satrancı anlatmak zor olmamalı.

Bütün mesele antrenör [color=#ff3399]gelişim [/color]seminerlerinin tam anlamıyla yapılabilmesi, son derece hassas ön çalışma ve sınavlarla bir üst seviye belgesi verilmesidir.
ENİS BİLYAP
Ara
Cevapla
#23
(06-03-2016, 15:44)EnisBilyap Nickli Kullanıcıdan Alıntı: ...
Benim kanıma göre; yardımcı antrenörler ilkokul birinci, ikinci sınıf öğrencilerine satrancı tanıtma, sevdirme ve temel bilgileri öğretmek açısından çok önemli bir misyonu üstlenmektedirler. Zaten satrancı turnuvalarda oynamaya başlayan ve 1100-1200 seviyesine ulaşan çocuklar, ya bulundukları yerlere yakın satranç merkezlerine devam edeceklerdir  ya da kendi imkanlarıyla yola devam edeceklerdir. Fakat kursa katılıp, sertifika alıp, kendi okul öğrencilerine satranç dersi vermekte ne zarar var, öğretmenler zaten sınıf öğretmenliği  eğitimini almışlar, pedagojik donanımları var, çocukları tanıyorlar.

Bu gelişme beni şu açıdan heyecanlandırdı, doğal zeminde yani okullarda milyonlarca öğrencinin satranç ile tanışmasına fırsat var. Sevmeyenler, beğenmeyenler bırakabilir, ya sevenler, satranç oynamaktan mutlu olanlar??

Ben bu konuya, fazla sayıda yardımcı antrenör konusuna yukarıdaki sebeplerden dolayı olumlu bakıyorum. 

Ana sınıfına giden, 5 yaş grubunda satrancı öğrenip oynayan çocuklar olduğuna göre, 50 saat eğitim alıp ilkokul öğrencilerine satrancı anlatmak zor olmamalı.

Bütün mesele antrenör [color=#ff3399]gelişim [/color]seminerlerinin tam anlamıyla yapılabilmesi, son derece hassas ön çalışma ve sınavlarla bir üst seviye belgesi verilmesidir.

Tamamen katılıyorum.

Ancak eklemek istediğim bazı konular da mevcuttur.
...

[font=Verdana]Satranç sporu dediğiniz zaman bundan çok değil, 20 sene öncesine kadar bu kadar çok lisanslı sporcu, antrenör ve hakem elbette yoktu. Sayıları üç haneli sporcu sayısı, iki haneli antrenör ve hakemden bahsedebilirdik. Bir ilde turnuva düzenlenebilmesi için başka illerden yetkili ve bilgili insanlar gönüllü olarak gelirdi (Sevgili İsmet ARVİT'İ derin sevgi ve selamlarımla burada anmak isterim).

[/font]
[font=Verdana] Kimisi sadece konaklama karşılığı bu işi yapar, kimisine de bulunmuşsa sponsordan ödeme yapılırdı. Dernekler bu işin en iyi ve en düzgün  yapıldığı yerlerdi.   Doksanlı  yılların ortasından bir on sene daha öncesine giderseniz il birinciliklerinde lisan falan da aranmıyordu. Belki de o zamanlarda bile aktif sporcu sayısı şimdi yayınlanan sayıdan da fazla olabilirdi.  Sadece Türkiye Birinciliği maçlarında katlanabilen fotoğraflı lisans vardı. Hala saklarım, lisans numaram 360 idi.Federasyon yoktu, il temsilcilikleri yoktu.
[/font]
[font=Verdana] Kurallar o zamanların en tecrübeli satranççılarına danışılır  ya da yabancı yayınlardan tercüme edilerek kural maddeleri oluşturulur, gönüllülük esasına göre hakemler görev alırdı. Bazen yarışmacıların da hakemlik yaptığını çok gördüm. Çünkü eşlendirme kartlarının yayılması için özel sahneler ve çok kişinin birlikte çalışması gerekirdi. Sıradaki tur'a geç kalınmaması için görev paylaşımı gerekirdi. Bilgisayar yoktu. Tüm turlar ve duyurular elle yazılırdı.
[/font]
[font=Verdana] Belli bir standart eğitim alınmadan kendisini il müdürlüğünden aldığı resmi yazıyla o  ilin  satranç düzenleme kurulu başkanı seçtiren insanların düzenlediği turnuvaları hatırlarım. Düzmece ve çakma turnuvalar yapılmış, ülkemizde ilk çıktığı yıllarda UKD hesaplamalarına bile gönderilmişti. Çok itirazlar olmuş, isimlerini veremeyeceğim illerden bazı insanlar zan altında kalmıştı.
[/font]
[font=Verdana]Kaç sporcu vardı, derseniz bilmiyorum. Ama İstanbul'u ayrı tutarsak içlerinde; İzmir, Ankara,Adana, Balıkesir, Antalya, Bursa gibi illerde yapılan il birinciliklerinde hatırı sayılır bir katılım vardı. Yaş ortalamasının en az 25-30 olduğunu söyleyebilirim. Ekol olmuş saygın insanlar vardı. Tabi bugünkü gibi 8-14 yaş grubundan katılım yoktu ya da tek tük olarak çok azdı.
[/font]
[font=Verdana]Aynı yıllarda toplam sayısı 20-25'i geçmeyen diğer spor dalları ise belli bir federasyona ve il ajanlıklarına (temsilcilik) sahip oldukları için her türlü program dahilindeki resmi etkinliklerini kendilerine ayrılan bütçeden karşılar, uluslararası karşılaşmalara bile devlet desteği ile giderlerdi.[/font]
[font=Verdana]Devlet o zamanlar satrancı tavla ve dama gibi tahta kutu üzerinde oynanan bir oyun sanıyordu. Hatırlarım, "-Bir  federasyon kuralım, bu işin öncülüğünü biz yapalım!"  diyen bir çok duayen ve öncü saygın insana "-Yarın tavlacılar da gelirse ne cevap veririz?" diyen yetersiz ve etkisiz bürokratlar vardı.
[/font]
[font=Verdana]Buna rağmen seksenli yılların hemen başından itibaren çok kaliteli sporcuların yetiştiği TÜRKİYE OKULLAR ARASI SATRANÇ BİRİNCİLİĞİ yapılırdı.
[/font]
[font=Verdana]Zamanla satranç devlete bağlandı ve federasyonu kurulunca bazı kurumsal bilgiler ve uygulamalar merkezden değil, temsilcilikler aracılığıyla düzenlenmesi uygulamasına geçildi. Diğer spor dallarında bu uygulama  çok öncesinden vardı. Ama satrançta bu yeni uygulanmaya başlamıştı.[/font]
[font=Verdana]2005 senesine kadar sayılar hiç tartışılmadı! Ne sporcu, ne antrenör ne de hakem, hatta kulüpler dernekler ve satranç merkezleri bile...
[/font]
[font=Verdana]Ne zaman satranç MEB PROTOKOLU ile okullara geldi, o zaman  bazı şeyler değişmeye başladı.[/font]
[font=Verdana]Satranç okullaştı ve okul şartlarına uyum sağlamak zorunda kaldı. Tıpkı okul bahçesinde hazırlanmak zorunda kalan okulun futbol,basketbol, voleybol takımları gibi...[/font]
[font=Verdana]Satrancın sahası alt yapısı yoktu. Sadece sınıflar ve okul imkanlarına göre varsa bir salon, kantin, ya da bir oda; sene boyunca çalışabileceğiniz sınırlı hafta ve ders sayısı; satrancı  ancak temeliyle tanıştırabileceğiniz bir öğrenci kitlesi ve çok sınırlı bir eğitim verebileceğiniz bir eğitimci ordusu...
[/font]
[font=Verdana]Tüm bunlar önce okulda başladı. O yaş grubuna teoriyi ancak kendi alanında en yetkin satranççılarla verebilirsiniz.

 O yaş grubundaki çocuk teorinin değil, hareketin içinde olmak ister. Erken yaşta henüz temel sporculuk eğitim döneminin bitmeden turnuvalara katılma isteği ve eğiliminin temel sebebi budur.

Bunun dizginlenmesi, doğru programlanması ve en doğru seçimlerden sonra sportif satranca başlatılması gereklidir.[/font]
[font=Verdana]Ama bu olmadı. Olamadı!
[/font]
[font=Verdana]Çünkü çocuk o haliyle satrancı sevdi. İçindeki kazanma arzusu onu kamçıladı. Madalya, kupa ve ödül kazanan büyüklerini gördükçe de bu yarışmalara katılma isteği kaçınılmaz oldu.
[/font]
[font=Verdana](Yakup Hocam,
Okul kökenli derken bunları anlatmak istedim!)
[/font]

[font=Verdana]Ama zamanla  satrançla tanışan her 10 çocuktan en az 7-8 i lisans çıkararak turnuvalara katıldı. Kızlarda bu sayı daha da düşüktü. Ama onlarda da zamanla bu sayı yükseldi. Çünkü en baştan beri ayrı kategorileri oluşturulmaya başlandı.
 [/font]
[font=Verdana]Kızlarımızdaki başarı orantılandığında erkeklerden geri kalmadığı görülecektir.[/font]
[font=Verdana]...

[/font]

[font=Verdana]Fakat sonra ne oldu?[/font]
[font=Verdana] İlk katılım tadını alan sporcuların bir kısmı bu sporda uzun yıllar kalıcı oldu. Fakat büyük bir kısmı ise ne yazık ki satrançtan uzaklaştı. Kızlar çok daha önceki yaşlarda, erkeklere göre başka etkinliklere yöneldi. Bir kısmı satrancı unuttu bile...[/font]
[font=Verdana]Her okuldan turnuvalara kayıt aşamasında çok sporcu kayıt edildi. Ama katılımlardan da görüleceği gibi bu sayı gerçek sayı değildi.Tüm kayıt aşamasındaki sayı ile turnuva başlangıcı sayısı aralarında neredeyse %30-40 lara varan düşüşler yaşandı. İlk kez turnuvaya katılıp bırakanlarla birliktedir bu 484.430 sayısı...Bir çoğu belki de zamanla aktif listeden çıkarılacaktır.
[/font]
[font=Verdana]Tabi ödenek alabilmek için il müdürlüklerinin de çabaları oldu lisanslı sporcu sayılarının artışlarında...
 Ama önemli olan kalıcılığı ve kaliteyi yakalayabilmektir!
 Tabi bunun içinde çağdaş ve kaliteli devlet politikalarınızın olması gereklidir. Bu anlamda devlet politikası yetersizdir. Temele inmedikçe taşıma suyla dönmez.
[/font]
[font=Verdana] [/font]
[font=Verdana]Sonuç olarak okul satrancı ile , sportif satrancı karıştırmamak gerek. Sayılar toptan olarak sunulmuş. Antrenörler de öyle, hakemler de...
[/font]
[font=Verdana] Yıllarca verilen yardımcı antrenör kurslarında gördüm ki, bu kurslara katılan çok farklı branştan öğretmenler çok farklı amaçlar uğruna bu kurslara gelmişler. Yaptığım anketlerden bilirim. Kimisi gerçekten okulunda çalışmak satrancı yaymak için bu kurslara gelmiş. Tabi başımızın üstünde yeri vardı. Hak edenler rahatlıkla amaçlarına ulaştılar. Yardımcı antrenörlük aşamasından çok öte olanlar bile bu belgeyi yeterli görerek geldiler kurslara.
[/font]
[font=Verdana]Ama belgeyi hak edenlerin bir çoğu da bu çalışmaları okullarında yapacak ortam ve zaman bulamadılar. Örneğin matematik branşındaki ihtiyacı her zaman bilirsiniz. Okulun tek ya da iki matematikçisinden biriyseniz yüklü ders programından vakit bulamazsınız. Keza beden eğitimciyseniz zaten hiç vaktiniz yoktur. Diğer branş çalışmalarından satranç okul takımı kurmaya da çalışmaya da sıra gelmez. Kendimden bilirim!
[/font]
[font=Verdana] Belge alma amaçlarından bazıları da kendilerini ilgilendiren mesleki beklentilerdi. Böyle bir olanak açılmıştı yönetmeliklerde.Onlar da bu haklarını kullanmayı düşündüler. Ama doğru ama yanlış onların sorunudur bu.

[/font]
[font=Verdana]Bu gün okullarında bu çalışmayı çok iyi yapanların yanı sıra, elbette istismar edenler de vardır. Bunun resmi takibini kendi kurumları içinde MEB yapar. MEB bir ders ve bir etkinlik için federasyondan  sadece kendi personelinin eğitimini talep etmiştir. Denetimini de teftişini de kendisi yapar, TSF değil![/font]
[font=Verdana]Federasyonun buna yetkisi yoktur ki! Okul içi yönetimi ve uygulamayı denetleyemez![/font]
[font=Verdana]TSF sadece kendi kurslarındaki süreci denetleyebilir ! Zaten bu da TSF Eğitim Kurulunun son zamanlarda getirdiği ve uygulanmasını yönetime kabul ettirdiği bir yeniliktir.[/font]
[font=Verdana]...
[/font]
[font=Verdana]OKUL SATRANCI[/font][font=Verdana],  bu ülkedeki çocuklarımızın satrançla tanışabileceği en geniş bir alt yapı ağıdır.Bu anlamda kurulan OKULLARARASI SPOR FEDERASYONLARININ tüm spor dallarındaki sporcu sayılarına kazandırdığı artış göz arde edilemez.

Ama,

[/font]

[font=Verdana]GERÇEK SATRANÇ EĞİTİMİ[/font][font=Verdana]  ise bu alt yapıdan çıkacak farklı yetenekli sporcu-öğrencilerin kulüp, dernek ya da satranç merkezlerine yapılacak doğru ölçekli seçimler ve  yönlendirmelerle  oluşturulacak  bir üst yapıda mümkün olabilir.
[/font]

[font=Verdana]Saygı ve selamlarımla[/font]
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#24
Eğitime getirilen denetimin bir adım sonrası asıl olması gereken denetimdir. Eğittikten sonra eğitilenler acaba aldıkları eğitimin karşılığını verebiliyorlar mı ?

Nasıl ki sadece eğitim vermekle kalınmamış, verilen eğitimin denetlenmesi ihtiyacı ortaya çıkmış ve verilen eğitim denetleniyorsa ve bu gelişme olarak kabul edilirse, gelişme devam etmeli, bir adım sonrası olarak eğitilenler denetlenmelidir. Gelişmek isteyenler yeniliklere açık olmalıdır. Durağanlık isteyenler denetime gerek yok veya TSF nin denetleme yetkisi yok der.

Gelişmiş ve insana değer veren toplumlarda sertifikayı veren kurum sertifikayı alanın aktivitesini etkinliğini denetler. Yeri geldiğinde sertifikayı askıya alır, gerektiğinde tekrar sınava tabi tutarak yeniler, gerektiğinde de sertifikayı iptal eder. TSF nin denetim yapması MEB in önemini azaltmaz, aksine kurumlar yardımlaşarak yetkinliklerini ve etkinliklerini artırırlar.

MEB başka kurumun verdiği sertifikayı o sertifikanın kapsamını, işlevini bilmediği için, bilmek istemediği için yaşadığımız zaman kesitinde denetleyemez. Keşke denetleyebilse.

Bu arada, merak etmekteyim. TSF bugüne kadar verdiği onbinlerce sertifikadan herhangi birini daha sonra hiç iptal etti mi acaba ? Eğer TSF herhangi bir antrenör sertifikasını kişinin yetersizliğinden dolayı iptal etmemişse vah satranççıların haline !
Ara
Cevapla
#25
(07-03-2016, 22:47)Feti Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Bu arada, merak etmekteyim. TSF bugüne kadar verdiği onbinlerce sertifikadan herhangi birini daha sonra hiç iptal etti mi acaba ? Eğer TSF herhangi bir antrenör sertifikasını kişinin yetersizliğinden dolayı iptal etmemişse vah satranççıların haline !

Yetersizliğinden dolayı lisansı iptal edilen bir antrenör, sporcu ya da hakem olmadı. Bunun başka federasyonlarda da örneği yok. Ancak yetersizliğinden dolayı görev alma durumları ertelenmektedir. Yeterliliklerini ilgili seminerlerde kanıtlama şansları var.

Dedikleriniz son derece yerinde ve doğrudur. Tüm spor dallarında ve federasyonlarda bildiğim kadarıyla yönetmelik çerçevesince böyle bir denetleme mekanizması yoktu. Ancak, belki de ilk kez TSF bunu Antalya Manavgat'ta  06.02.2015 tarihinde uygulamaya koydu. Yönetime,  'denetleme değil'  gözlem yapma için kurul üyelerinin  kurslara rehberlik amaçlı ziyaretler yapılması kararı önerildi. Bunu ısrarla istedik. Yönetim kabul etti ve örnek uygulaması başladı.

Sn. Feti,

Ülkemizde denetleme sisteminin belli alan ve sektörlerde ne kadar etkili-etkisiz olduğunu yaşıyoruz. Üstelik her alanda denetleme de yapamıyorsunuz. Kurumlar arası işbirliği ve koordinasyon gereklidir. Ayrı bir mevzuatı ve bütçesi gereklidir. Bir kurul istedi diye federasyonun bunu yapmasını ve başarabilmesini anlıyorum. Ama süreklilik başka bir şey...


Ülke satrancı için sağduyulu yaklaşımınızı biliyor ve takdir ediyorum. Gelişmeden ve modernlikten yana açık tavrınızın da farkındayım. Benim de yapmak, başarabilmek için çok isteğim, hırsım ve enerjim ve projem vardı. Ancak bunların belki en fazla %30-40 ını gündeme getirebildim. Geri kalanı ise bu ülkede kahrolası bürokrasi ağı ve ölü toprağına takıldı kaldı...
...
 
Bakın, sorularınıza gelince;

Eğiticilerin Eğitimi seminerleri yapılmaktadır.Kurslarda görev alan antrenörlerin kurs düzenlerini, bilgi aktarımlarını ve kursiyerlerin seviyelerini ölçmelerine yönelik seminer çalışmalarında son 13 aydır uygulanan bir yenilik getirildi. Bu yenilik son yapılan üç seminerde (Manavgat, Çanakkale ve İstanbul)uygulandı.

Şöyle ki:
1- Seminerlere katılan tüm eğiticiler üç aşamalı sınavdan geçiriliyor:
a- Hazır bulunuşluk sınavı, b- Sunum konuları, c- Seminer sonu sınav.
 
2- Bu üç aşamadan ortalama puan ile seminer performans puanı alınıyor. Kurs atamalarında coğrafi bölge yakınlıkları da dikkate alınarak yedeklemeli sisteme göre atamalar yapılıyor.

3- Seminerlerde  program çerçevesindeki derslerde en güncel üniversite kaynaklarından temel eğitim konuları anlatılıyor.

4- Seminerlere önceden hazırlıklı gelinebilmesi için TSF  Eğitim Kurulu sayfasından ders konuları kaynağından anlatılıyor ve sunuluyor. Bu konular ve program sürekli yayındadır, sayfamızda bulabilirsiniz.

5- Seminerlere katılmayan antrenörlerin kurslarda görev alma şansı yok.


6- Seminer öncesinden, eğitici antrenörden kurs ile ilgili hazırlık dosyasının bir örneği  isteniyor.Kurs programı, kaynaklar, sorular ve cevap anahtarı gibi...

7- Seminer veren antrenörlerin kayıtları tutularak, performans puanları ve kademe ilerlemeleri için arşivleme yapılıyor.

8- Lisans ve vize ücretleri sadece TSF nin değil tüm federasyonların en öncelikli gelir kalemlerindendir ve yasaldır.


Selam ve saygılarımla.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#26
Konu hakkında söylenebilecek çok söz vardır.Yardımcı antrenörlerin bilgi düzeyleri ve sağladıkları verim sorgulanabilir.Ancak bu konuda fazla kaygılanmaya gerek yoktur.Kendini geliştiremeyen yardımcı antrenör yarışı bırakmak zorunda kalır.Geçmişdeki deneyimlerimden kısaca söz edebilirim.1997-2000 döneminde 4 defa Yardımcı antrenör kursu açtık.(Ankara,Denizli,İzmir ve Antalya)Bu kursların üçü başarılı oldu.Birinde verim sağlayamadık.2001-2002 yıllarında yanlış hatırlamıyorsam bir süre kurs açılmadı.2000 yılının sonunda Ali Nihat Yazıcı Başkan oldu.Yeni bir dönem başladı.2001 de geçmişe yönelik önemli eleştiri şu idi:Bildiğiniz gibi 6-7 yaş grubu(hatta 4 yaşını dolduranları da yeni yasa çerçevesinde buna dahil edebiliriz)taşların hareketini hemen öğrenir.Geçerken alma kuralını öğrenmeleri ise zaman alır!İşte 2001 yılında Türkiye'de geçerken alma kuralını bilmeyen yardımcı antrenörlerin bulunduğu öne sürüldü.O zaman ben de şu açıklamayı yaptım:Ankara,Denizli,İzmir ve Antalya'da düzenlediğimiz yardımcı antrenör kurslarının ilk gününde kara tahtaya geçerken alma Türkçe ve Fransızca yazılmış ve bu kuralın küçükler için hemen öğrenebildikleri bir kural olmadığı belirtilmiştir.1997 den önce düzenlenmiş olan kurslar hakkında bilgi sahibi değilim.2000 öncesinde bu kurslarda Yönetici görevini yürütürken birkaç yıl sonra İstanbul'daki bir yardımcı antrenör kursuna kursiyer olarak katıldım.Kurs öğretmeni beni görünce şaşırdı.Özel olaylara girmeyeceğim.Yine bu kursda da geçerken alma ihmal edilmemiştir!
Bugün başka konularda eleştiri yapılıyorsa bunların haklı olup olmadığını sorgulayabiliriz.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#27
(08-03-2016, 22:31)Ateş Ülker Nickli Kullanıcıdan Alıntı: ...Yardımcı antrenörlerin bilgi düzeyleri ve sağladıkları verim sorgulanabilir.Ancak bu konuda fazla kaygılanmaya gerek yoktur.Kendini geliştiremeyen yardımcı antrenör yarışı bırakmak zorunda kalır.

Aslında olan da budur.
Öğrencisinin satrancı çok sevdiğini gören öğretmen bu çalışmanın temelini almak istiyor. Ama hatasını da kursa başlayınca anlıyor.
 SATRANÇ BİLMİYOR!

Bir kısmı da azmi sayesinde bu çalışmaya samimi olarak başlıyor.
Birinci kademe kalmak öğretmenlerin çoğuna yetiyor. Ancak geliştirmesi gereklidir.

Satranç bilmeyen, kendisini bu alanda yetiştirme çabası içinde olmayan kişilerin karşılaştığı acı bir gerçektir. Antrenör kurslarında satranç öğretilmemelidir. 2005 ten kalan bir alışkanlık...
Belli bir satranç eğiitiminin üstüne oyunculuk tecrübesi ile kendisini geliştirerek aday antrenörlük kursuna gelinmesinin önü açılmalıdır. Aynısı hakemlik içinde geçerlidir bence...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#28
GSGM:" benim için antrenör kalitesi önemli" derse...
GSGM:" benim için aktif sporcu ve uluslararası unvan önemli" derse...
GSGM:" benim için madalyaların alındığı yarışmaların kategorisi önemli" derse...

İşte o zaman TSF gerçekten bir şeyler yapmak zorunda kalır.  Cool

TSF ye , hele bu yönetime bir şeyler anlatmaya çalışmak anlamsız, kırık plak gibi : "lisanslı sayımız, madalyamız, dağıttığımız takımlar, antrenör sayımız" gibi altyapısı boş rakamlar söylemekten başka bir durumları yok ...

Pardon ziyaretleri var , ziyaretler gerçekten önemli , bu konuda rekor kırabilirler.

GSGM istatistik yayınlamış, durum içler acısı; hala bu durumun normalliğini savunmaya çalışanlar var.

Yazık durumumuza...

Herkese bol satrançlı günler...
Ara
Cevapla
#29
(09-03-2016, 15:51)Miyazaki Nickli Kullanıcıdan Alıntı: GSGM istatistik yayınlamış, durum içler acısı; hala bu durumun normalliğini savunmaya çalışanlar var.

Yazık durumumuza...

İstatistiklere normal dediğim için üzerime alındım Yakup Hocam. Yanlış anlattıysam cümleyi düzelteyim. "İstatistiklerin bu derece ANORMAL olması mevcut sisteme göre çok NORMAL.." demek istedim. Beni kastetmediyseniz bu mesajı hiç göndermemişim sayabilirsiniz Smile
Ara
Cevapla
#30
Bugünkü durumu değerlendirirken 1991 e geri dönüp ondan sonra neler olduğunu hatırlamamız gerekiyor.Yanlış veya iyi olmayan ne varsa hepsinden hepimiz sorumluyuz.Sesimizi duyuramadık.Düzeltemedik.Olumlu değişiklik yapılmasını sağlayamadık.Mevcut koşullar içinde yapabileceğimiz bir şey varsa bunu burada yazınız!Benim korkum 2016 dan sonraki dönemde şimdikinden daha kötü bir duruma düşmektir.Bu nedenle bu defa iyi analiz yapmak gerekiyor.Ana sorun yardımcı antrenörün sayısının çok olması değildir.Kurslardaki programın içeriğinin daha iyi olması sağlanabilir.Ana sorun sporcu,antrenör ve hakem olsun tüm yerli dinamiklerin kendilerini daha iyi geliştirmeleri için neler yapılması gerektiğini söylemektir.Bana göre sürekli Dağın tepesine bakmak bir yanlıştır.Seçimde Satrancın kendisini temsil edememesi bir yanlıştır.Bu yanlışların düzelme ihtimali var mıdır?Bana göre yoktur.Ama düzelebilecek yanlışlar varsa bunları düzeltmek için neler yapabileceğimizi konuşabiliriz.Bu forumda yazı yazanların kaç tanesi seçimde delege olmaktadır?Bu soruyu kendi kendimize yanıtlamaya çalışalım!Çoğunlukla burada durumu savunmuyoruz!"Ne yapabiliriz?"sorusunun yanıtını arıyoruz.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#31
Bu aktif sporcu sayısının nasıl hesaplandığını cidden cok merak ediyorum. Kaynak iyi güzel de, nasıl yapıldığı nasıl hesaplandığını bildirirseniz daha iyi olur. Bu sayının doğru olmadığını cümle alem biliyor. Faal sporcu sayısının nasıl belirlenendiğini öğrenmemiz gerekli. kıstasları ne?

http://antalya.tsf.org.tr/satranc-haberl...-turnuvasi

Bu 2015 yılında antalya da 23 nisan turnuvası, sadece turnuvayı bitirenleri saydım. (5-6 yas grubu şenlikleri dahil değil onu da önemle belirteyim)

Ben en az 750 sporcu saydım turnuvayı bitiren, turnuvayı terkedenler 750 sayısına dahil değil. Ki kaldı ki bu turnuva da Yıldızlar kategorisi, açık yaş kategorileri yok...

Türkiye kupası 350 den fazla, tyg ve yıldızlar da 2000 den fazla kişinin katılımı ile tamamlanmış.

Sadece sayılara sorgulamadan bakmak böyle bir sonuç doğuruyor.
Ara
Cevapla
#32
(09-03-2016, 18:01)H Mustafa Demir Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Bu aktif sporcu sayısının nasıl hesaplandığını cidden cok merak ediyorum. Kaynak iyi güzel de, nasıl yapıldığı nasıl hesaplandığını bildirirseniz daha iyi olur. Bu sayının doğru olmadığını cümle alem biliyor. Faal sporcu sayısının nasıl belirlenendiğini öğrenmemiz gerekli. kıstasları ne?

Bir zamanlar aktif sporcu sayısı, o sezona ait GSGM programlarına dahil yarışmalarda ve sadece kulüplerde oynayan sporculardan oluşmaktaydı. Bu rakama yeni açılan   .......  Gençlik ve Spor Kulüpleri sporcuları da dahil edilmiş olabilir.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#33
(09-03-2016, 21:45)M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı:
(09-03-2016, 18:01)H Mustafa Demir Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Bu aktif sporcu sayısının nasıl hesaplandığını cidden cok merak ediyorum. Kaynak iyi güzel de, nasıl yapıldığı nasıl hesaplandığını bildirirseniz daha iyi olur. Bu sayının doğru olmadığını cümle alem biliyor. Faal sporcu sayısının nasıl belirlenendiğini öğrenmemiz gerekli. kıstasları ne?

Bir zamanlar aktif sporcu sayısı, o sezona ait GSGM programlarına dahil yarışmalarda ve sadece kulüplerde oynayan sporculardan oluşmaktaydı. Bu rakama yeni açılan   .......  Gençlik ve Spor Kulüpleri sporcuları da dahil edilmiş olabilir.

GSGM nin turnuvaları neler Aşkın hocam? Okul sporları mı sadece? üniversiteler arası mı ?
Ara
Cevapla
#34
(09-03-2016, 21:53)H Mustafa Demir Nickli Kullanıcıdan Alıntı: GSGM nin turnuvaları neler Aşkın hocam? Okul sporları mı sadece? üniversiteler arası mı ?

Ferdi ve kulüp olarak ayrı bir istatistik tutulurdu eskiden...
Bu yeni uygulamayı GSGM DEN öğrenmek gerek. Her spor federasyonundan sadece takım müsabakaları ve Türkiye Birinciliği yarışmaları esas alınmış da olabilir. GSGM bütçesine ait yarışmalara katılan sporcular olma ihtimali de var. Çünkü tüm branşlardaki tüm ulusal ligler istikrarlı bir şekilde devam etmektedir. Bu alandaki sporcular baz alınmış olabilir. Mahalli yarışmalar hariç de tutulmuş olabilir.

Sponsoru ayrı olan, özel turnuvaları dikkate almamış olabilirler mi? Bilmiyorum.
Sorulabilir.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#35
Şaşıyorum.
Konunun dönüp dolaşıp aktif sporcu sayısına gelmesine hayret ediyorum.

Aktif sporcu sayısı 10000 veya 20000 olsa ne yazar ?
Arka planda 500000, 600000 lisanslı tespitleri ve bildirimleri var.
Aktif sporcu sayısını forum yazarları neden kendileri istatistik tutup ortaya çıkartmıyorlar ?

Bana ne mi diyorsunuz ?
Ben bana ne dememiştim bir tarihte. Çok katılımlı bir turnuvanın istatistiğini tutmuştum da, bir sonraki yıl turnuvaya katılanlar bir önceki yıl turnuvaya katılanlardan %75 farklı çıkmıştı. Anlatamadıysam şöyle söyleyeyim : Sonraki yıl önceki yıl turnuvaya katılanların %75 i katılmamıştı. Ne olmuştu da %75 i tekrar katılmamıştı ? Ailelerin ve katılanların beyinlerinde bir şimşek çakmıştı. Fakat gök gürültüsü sonradan gelip aileleri ve katılanları korkutmuştu. Aileler ve katılanlar bir daha turnuvaya gelmemişlerdi.

Benimki komplo teorisi olabilir. Kendi istatistiğinizi kendinizin tutmanızı öneririm. Böylelikle soru sormaktan kurtulursunuz.
Örneğin ; bir yıl turnuvaya katılanların (3000 veya 5000) kaçı daha sonraki yıllarda turnuvalara katılmaya devam ediyorlar acaba ?
Ara
Cevapla
#36
(09-03-2016, 16:41)Bugra Ayyıldız Nickli Kullanıcıdan Alıntı:
(09-03-2016, 15:51)Miyazaki Nickli Kullanıcıdan Alıntı: GSGM istatistik yayınlamış, durum içler acısı; hala bu durumun normalliğini savunmaya çalışanlar var.

Yazık durumumuza...

İstatistiklere normal dediğim için üzerime alındım Yakup Hocam.  Yanlış anlattıysam cümleyi düzelteyim. "İstatistiklerin bu derece ANORMAL olması mevcut sisteme göre çok NORMAL.." demek istedim.  Beni kastetmediyseniz bu mesajı hiç göndermemişim sayabilirsiniz Smile

Ben zaten sistemi işaret ediyorum.

GSGM gelişim için, denetleme ve fikirleri değerlendirme mekanizması kurmak yerine, klasik kuklacılık geleneğini devam ettiriyor, bu benim gördüğüm değerlendirmemdir.

Yedek subay olarak askerliğimi yaparken acemilik dönemimde bir paşa denetlemeye gelmişti.
Tesadüf bu, paşa masamıza oturdu, diken üstünde sohbet falan derken paşa : "bir sıkıntınız var mı?" diye sorunca doğal olarak yok seslerinden sonra ben: "var" dedim, "nedir?" diye sordu ;hava aniden soğudu anlayacağınız Smile
Sabah kahvaltıda çay alırken çok zaman kaybettiğimizi, çoğu zaman çay alamadan kahvaltı yapmak zorunda kaldığımızı, zamanımızın çoğunu bu işin aldığını, eğitime gitmemizde sürekli zeitnot yaşadığımızı söyledim.

Başımızdaki yüzbaşının bozulmasından çok, paşanın ters bakışını hatırlıyorum. Huh
Neyse ki ters bir durum başıma gelmedi, askerlik farklı sonuçta, üst ne derse o yapılır, adamların hayatı askerlik, onlara askerlik konusunda akıl verecek değiliz,belki de bu sorunu eğitimimiz için bilerek yapıyorlardı; sonradan düşündüm: bu kadar katı bir ortamda hayatını bu işe adamış kişilerin "bir sorununuz var mı?" sorusu , büyük incelikti işin doğrusu.




Dünkü istatistiğim:
11 adet 3+2 parti (Canlı)
Rakipler ukd ort : 1823

yaptığım ortalama hamle sayısı: 400

yani dün yaklaşık 700 defa taşa dokunmuşum  Cool

Düşünün halimi, eskiden rakam 2500 civarında idi 

Selamlar
Ara
Cevapla
#37
(10-03-2016, 08:47)Miyazaki Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Dünkü istatistiğim:
11 adet 3+2 parti (Canlı)
Rakipler ukd ort : 1823

yaptığım ortalama hamle sayısı: 400

yani dün yaklaşık 700 defa taşa dokunmuşum  Cool

Düşünün halimi, eskiden rakam 2500 civarında idi 

Selamlar

Bende diyordum ki, bu 484.430 lisanslı sayısı nereden geldi?
Sakın GSGM internetteki bu canlı oyunları baz almasın... Cool
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#38
Rainbow 
(10-03-2016, 09:40)M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı:
(10-03-2016, 08:47)Miyazaki Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Dünkü istatistiğim:
11 adet 3+2 parti (Canlı)
Rakipler ukd ort : 1823

yaptığım ortalama hamle sayısı: 400

yani dün yaklaşık 700 defa taşa dokunmuşum  Cool

Düşünün halimi, eskiden rakam 2500 civarında idi 

Selamlar

Bende diyordum ki, bu 484.430 lisanslı sayısı nereden geldi?
Sakın GSGM internetteki bu canlı oyunları baz almasın... Cool
İnternet değil !  rainbow.gif
Ara
Cevapla
#39
Aktif sporcu sayısını tanımlamak ve Satranç için halen kaç aktif sporcu olduğunu söylemek zordur.Bize ışık tutacak en önemli kriter Elo puanına sahip Türk sporcu sayısıdır.Bu sayı da esas itibariyla gerçeği yansıtmaz.Çünkü Türk oyuncularına ait Elo listesinde aylarca oyun oynamamış olanlar vardır!Hem Elo puanı olan hem de son 1 yıl içinde en az 1 turnuvaya (veya belli sayıda turnuvaya)girmiş olanların sayısı tespit edilmelidir.Bugüne kadar sorulan önemli sorulardan biri aktif sporcu sayısıdır.Bir takvim yılı içinde en az bir turnuvaya girenlerin sayısının 1000 i geçmediğini sanıyorum.Ancak bu tahmin sizi yanıltmasın!Elo listelerine bakarak kontrol etmeliyiz!
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#40
(10-03-2016, 12:22)Ateş Ülker Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Aktif sporcu sayısını tanımlamak ve Satranç için halen kaç aktif sporcu olduğunu söylemek zordur.Bize ışık tutacak en önemli kriter Elo puanına sahip Türk sporcu sayısıdır.Bu sayı da esas itibariyla gerçeği yansıtmaz.Çünkü Türk oyuncularına ait Elo listesinde aylarca oyun oynamamış olanlar vardır!Hem Elo puanı olan hem de son 1 yıl içinde en az 1 turnuvaya (veya belli sayıda turnuvaya)girmiş olanların sayısı tespit edilmelidir.Bugüne kadar sorulan önemli sorulardan biri aktif sporcu sayısıdır.Bir takvim yılı içinde en az bir turnuvaya girenlerin sayısının 1000 i geçmediğini sanıyorum.Ancak bu tahmin sizi yanıltmasın!Elo listelerine bakarak kontrol etmeliyiz!

Ateş Hocam,
PİRAMİT denince Mısır'dakilerden önce sizin yakıştırmanız aklıma gelmeye başlıyor artık. Rolleyes

Aktif sporcu sayısındaki azalmanın sebeplerinden birisinin de internet satrancı olduğunu düşünüyorum.
Ne dersiniz?

Selamlar
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi