U16 Olimpiyat Seçmelerinde TSF nin Hatası
#1
16 Yaşaltı Olimpiyatı 24 Kasım-3 Aralık 2018 de Konya’da yapılacak. Bu olimpiyata 2002 ve daha sonra doğanlar katılabilmekte.
Katılım bildirimi son günü 26 Ekim. Türkiye’nin 3 takımla katılacağı TSF tarafından resmi sitesinde bildirilmiştir. 1. takımın katılımı ücretsiz diğer takımların katılımı ücretlidir. TSF diğer 2 takım için yönergede belirtilen 1000 Euro luk ücreti ödeyecek.

Olimpiyata katılacak takımlar için sınır yok. Türkiye 4. ve hatta 5. takımını da olimpiyata dahil edebilir. Gelişmekte olan genç satranççılarımız için bu büyük bir teşvik ve yardım olur. TSF 4. ve 5. takımlar için ilave 1000 Euro ödeyecektir. 1000 Euro daha vermeye değmez mi ? TSF ne için var ?

TSF nin davet ettiklerinin haricinde olimpiyata katılmak isteyenler olursa, TSF Dünya Gençler Şampiyonasında yaptığı gibi ; kendi davetlilerinin dışındakilerin otel masraflarını karşılamayacağını, isteyen ailelerin ve satranççıların otel masraflarını kendilerinin karşılaması şartıyla 4. ve 5. takımları oluşturabileceklerini bildiremez mi ?

TSF nin 1., 2., 3. takımları seçerken bu takımları oluşturan satranççıların Türk Bayrağını temsil edebilme yetkinliklerini ön plana alarak seçim yapmış olduğunu varsayalım. Bu noktada akla gelen soru şu : 4. ve 5. takımlar Türk Bayrağını temsil edebilme yetkinliğine sahip olmayabilirler mi ?

Bu sorunun cevabı Dünya Gençler Şampiyonasında TSF nin davet etikleri ile davet etmedikleri arasındaki performans farkıdır. TSF nin davet ettiği 24 oyuncu toplam –457 rating kaybetmişken TSF nin davet etmeyip kendi imkanları ile katılan 15 satranççının rating kazançları toplamı +770 olmuştur. Davet edilenlerden 5 inin performansı davet edilmeyenlerin tümünün performanslarından düşüktür. Davet edilmeyenlerden 5 inin performansı davet edilenlerden 14 ünün performansından yüksektir. Bu sonuçlar TSF seçicilerinin ne kadar satranç bildiklerinin, ne kadar satranç sporundan anladıklarının ispatıdır.

Benzer bir durumun U16 Olimpiyatında olmamasını istiyoruz. Ama görünen o ki ; takım seçiciler önemli bir hata yapmaktadırlar.
Ara
Cevapla
#2
2.takımda, En İyi 20 Yaş Bayan Sporcu Grubu’nda 5. sıradaki Buse Naz Koçyiğit takımda var. 3.sıradaki Duru Okuyaz niçin yok ?

2006 doğumlular için oluşturulan 3. takımda, 16 Yaş Altı Grubu’nda 8. sıradaki Gülenay Aydın takımda var. 5. sıradaki Çisel Anaçoğlu niçin yok ?

En İyi 20 Genç Sıralaması’nda 20.sıradaki Alparslan Işık ve 16.sıradaki Halil Özgün Kerem takımda var. 15.sıradaki Emirhan Tarlabaşı niçin yok ?

U16 Sıralaması'nda da 9.sıradaki Tuna Onat Nalbant takımda var. 8.sıradaki Emir Gülbeyaz niçin yok ?

U16 Sıralaması'nda 7.sıradaki Yankı Kara ve 6.sıradaki Alparslan Işık takımda var. 5.sıradaki Arda Altun ve 4.sıradaki Emirhan Tarlabaşı niçin yok ?

Kriterleriniz nedir ?
Niçin şeffaf değilsiniz ?
Niçin kapalı kutusunuz ?
Kutunun içinde ne var ?
Pandora’nın kutusu musunuz ?


Detaylar gelecek...
Ara
Cevapla
#3
Takımlara seçilen ve seçilmeyen kızları karşılaştıralım.
Buse Naz Koçyiğit 2002 doğumlu ve 2005 ratinge sahip. İkinci takımda var.
Duru Okuyaz da 2002 doğumlu ve 2108 ratinge sahip. Takımda yok.
Gülenay Aydın 2006 doğumlu ve 1852 ratinge sahip. Üçüncü takımda var.
Çisel Anaçoğu da 2006 doğumlu ve 1866 ratinge sahip. Takımda yok.
Seçme kriteriniz nedir ?

Erkeklerde karşılaştırma yapalım.
Katıldıkları son 3 turnuva olan Çeşme, Türkiye Junior ve Türkiye İş bankası Ligi turnuvalarında aldıkları ratingler referansımız olsun.
2003 doğumlu, 2220 ELO lu FM olan Alparslan Işık 3 turnuvada -1 rating kaybetmiş.
2003 doğumlu, 2264 ELO lu FM olmayan Emirhan Tarlabaşı 3 turnuvada 66 rating kazanmış.
Hımm, rating kazancı önemli değil, güncel rating önemli değil. Demek ki, FM olanı takıma seçmişler FM olmayan Emirhan Tarlabaşı takım dışı kalmış mı diyelim ?

Başka bir karşılaştırma.
Referansımız son 3 aydaki rating değişimi olsun.
2003 doğumlu, 2194 ELO lu, FM olan Tuna Onat Nalbant’ın son 3 aylık rating kaybı -146 olmuş. Takımda var.
2003 doğumlu, 2196 ELO lu FM olmayan Emir Gülbeyaz’ın son 3 aylık rating kazancı 122,3 olmuş Takımda yok.
2003 doğumlu, 2264 ELO lu FM olmayan Emirhan Tarlabaşı’nın son 3 aylık rating kazancı 151,5 olmuş. Takımda yok.
Hımm, rating kazancı önemli değil, güncel rating önemli değil. Demek ki, FM olanı takıma seçmişler FM olmayan Emir Gülbeyaz ve Emirhan Tarlabaşı takım dışı kalmış mı diyelim ?
 
Bir karşılaştırma daha yapalım.
Referansımız Dünya Gençler Şampiyonası’ndaki rating değişimleri olsun.
2003 doğumlu, 2212 ELO lu, FM olmayan Yankı Kara -50 rating kaybetmiş.
2003 doğumlu, 2264 ELO lu, FM olmayan Emirhan Tarlabaşı 61,6 rating kazanmış.
Peki şimdi ne diyelim ? Neye göre Yankı Kara takımda yer alırken Emirhan Tarlabaşı takım dışı kalmış ?
 
Rating yüksekliğine göre takıma girmeye hakkı olanlara ve ailelerine Milli Takım’da oynamak isteyip istemeyecekleri soruldu mu ? Cevapları neydi ? Açıklayınız. Açıklama yapmadığınız sürece sizler Türkiye’nin genç ve gelişmekte olan satranççılarına en büyük darbeyi vuranlarsınız.

Konuya hata dedim. Hatanın iki farklı sözlük anlamı var. Birincisi istemeyerek ve bilmeyerek yapılan yanlış demektir. İkinci anlam ise kusur, suç demektir. Yani bilerek yapılan hata suç kapsamına girmektedir.
TSF hangi anlamı tercih etmektedir ?
Ara
Cevapla
#4
Hata diyemem ama takım seçmelerinin de bir 'algoritması' olmalı ve bunu herkes bilmeli bence.

Mesela aklıma gelen olimpiyata giden milli takım için 2yılda bir yapıldığıiçin;

2018 Türkiye Şampiyonu,
2019Türkiye Şampiyonu,
1 tane federasyonun 'wild card' ı,
diğer iki oyuncu için ise TK, TŞ, Kadınlar, gençler, yaş grupları sonuçlarına göre (adaylar turnuvasının seçmelerinde nasıl grand prix yapılıyorsa) bir puanlama olması gerekli.
Bizim ülkemiz için ELO bu kriterlere kesinlikle dahil edilmemeli. Çünkü yurtdısında malumunuz üzere ELO kazanmak daha kolay ve dısarıda ELO kazanan sporcular sadece ELO'dan dolayı milli takıma çağrılırsa bu sporcular Türkiye'de hiç maç yapmaz.

Bu fikirler geliştirilebilir ve her yaş grubu için geliştirilebilir ve bence de geliştirilmeli.
Ara
Cevapla
#5
Sn. Feti'nin ince araştırması, tespitleri ve fikirlerine katıldığımı belirtmek isterim.

SEÇME KRİTERLERİNİN SEBEP-SONUÇ İLİŞKİSİ ÇERÇEVESİNDE YETKİLİLERDEN AÇIKLANMASINI BEKLİYORUM.

Saygılarımla.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#6
Sn. Feti,
Bazı sporcuların sınav yılı olduğundan bu olimpiyatlarda yer almayacağını aileleri TSF ye bildirmiş.
Geçmişte benim de sporcularımın bir kısmı kamp ve ulusal takımlarda olmasına rağmen üniversite hazırlıkları sebebiyle satranca ara vermişlerdi.

Kriterlere ve ulusal takım hocalarının kararlarına saygı göstermesini bilen sporculardır bunlar.

Bilginize...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#7
Dedikodudur insanımızı yanlışa sürükleyen, sevkeden, insanımızın yolunu saptıran.
Gerçekler ise bambaşkadır.

Ama insanımız gerçeklerden korkmakta ve gerçekleri dile getirememektedir. Çünkü gerçekler onun aynasıdır. İnsanımız kendisiyle yüzleşmekten korkmaktadır.

Dedikodularla beslenen, gerçeği aramaya ve bulmaya cesareti olmayan, kendini değersiz bulan, kendine uzak, başkasının kendilerine verdiği değersizliğe razı olan kaybedilmiş nesilleriz. Dedikodular içinde bocalamakta, kaybolup gitmekteyiz.

Dedikoduları çıkaranlar yani dedikodunun kaynağı olan yalancılar ise yüzsüzdür. Onların aynaya bakmaya yüzleri yoktur. Ben de onları değersiz buluyor ve aldıkları kararları sahte yüzlerine çarpmak istiyorum.
Ara
Cevapla
#8
Dedikodunun kaynağı olan kişi (hangi TSF liyse ?) ne zavallıdır ki, kendi yalanına inanmaktadır !

Bu yalana göre ; 2003 doğumlu bir çocuk, satrançta en verimli olabileceği bir zaman kesitini elinin tersiyle itip, en az 2-3 yıl sonra gireceği üniversite sınavını öne sürerek çok sevdiği satrançtan uzaklaşmak istemektedir.

Bu yalana göre ; çocuğunun milli takımda yer almasını, olimpiyatlarda ülkesini temsil etmesini istemeyen veliler ne cahil, kara cahil insanlardır. Henüz eğitim-öğretim yılının başında ve yaklaşık bir hafta kadar sürecek olan çok kısa bir zaman aralığını kayıp olarak görüp çocuğunun olimpiyatlarda oynamasını istemeyen velileri savcılara şikayet etmek gerekir. Bu veliler çocuklarına eziyet ederek işkence yapmakta ve onların zihin yapılarının, kapasitelerinin gelişmemesi için evde, okulda, dershanede onlara hapis hayatı yaşatmaktadırlar.

Bu veliler, olimpiyatta ülkesini temsil etmenin vereceği manevi gücü bugün ve gelecekte okul ve sınav başarısı olarak tahvil edemeyecek kadar zavallı ve çocuklarına zararlı velilerdir.

Yalancı dedikoducu işte böyle veliler var demektedir. İnandım ben de !
Ara
Cevapla
#9
Haksızlığa karşı çıkanlar net ama etraf biraz bulanık.
Haksızlığa haksızlık diyemeyenlerin tarafı biraz bulanık.
Bulanıklığı bizzat kendileri oluşturmaktalar. Düşünce bulanıklığı oluşturmaya çalışanlar artık mide bulandırıyor. Konuyu nirengi noktasından saptırmaya, şirazesinden çıkarmaya çalışanlar eğer henüz şirazeden çıkmadılarsa iğneyi kendilerine çuvaldızı başkalarına batırmalarını öneririm.

Odaklandığım konuya aşağıdaki yorumumla şimdilik bir nokta koymak istiyorum. Konu daha sonra nerede, ne zaman, nasıl tekrar açılır bilemem.

Hayatının herhangi bir döneminde 2300 Elo ratinge ulaşana FM denir.
Peki FM olduktan sonra rating 2300 ün altına düşerse FM ünvanı da düşer mi ? Hayır düşmez. IM olunmadığı sürece ömür boyu devam eder.

Şimdi, bir FM düşünelim. Ratingi bir ara 2300 ün üstüne çıkarak yakın bir tarihte FM olmuş. FM olduktan sonraki turnuvalarda sürekli olarak rating kaybederek 2300 ün epeyce altına düşmüş. Son üç ayda 26 oyun oynamış ve 5 inde rating artırmış, 21 inde rating kaybetmiş. Rating kazandığı oyun oranı %19, kaybettiği %81.

Başka bir satranççı düşünelim. FM değil ama katıldığı son turnuvalarda sürekli olarak ratingini artırmış ve 2300 e çok yaklaşmış. İlk hedefi FM olmak. Son üç ayda 48 oyun oynamış ve 10 unda rating kaybetmiş, 38 inde rating kazanmış. Rating kazandığı oyun oranı %79, kaybettiği %21.

İngilizce’de bir tabir var ; exhaustion. Türkçe’deki karşılıkları tükenme, yorgunluk, bitkinlik, vb.

FM olan sanki ‘exhaustion’a uğramış gibi her turnuvada sürekli olarak rating kaybetmekte, ilk hedefi FM olmak olan ise her turnuvada sürekli olarak rating kazanmakta. Bu şekilde devam ederlerken FM olmayan FM olanı rating olarak geçmiş. Fakat takım seçiciler FM olanı takıma alıp FM olmayanı dışarıda bırakmışlar.

Yorgun ve nispeten pasif olan milli takıma seçilmiş, dinç ve aktif olan dışarıda kalmış. Yorgunluk ve pasiflik geçicidir elbette. Ama şuan itibarıyla öncelikle seçilmesi gereken dinç ve aktif olandır.

Millî Takım Türk Milleti’nin takımıdır. Milli takım ise TSF nin takımıdır. Milli takımları seçen ama Millî Takımı seçemeyecek kadar dirayetsiz olan TSF Yönetimi millet adına yaptığı ama milletin aleyhine yaptığı görevi suistimal etmektedir.

Yukarıda bahsettiğim 2300 e çok yaklaşanın satranç sporunda hızla yükselen Emirhan Tarlabaşı olduğunu fark etmişsinizdir. 2300 e ulaştıktan sonra gerileyeni de siz bulun.

Bu noktada, bilerek veya bilmeyerek yanlış anlayanlar için (ilk yazımda belirttiğim gibi) tekrar yazıyor ve öneriyorum. TSF nin seçtiklerinin takımlarda yer almasına engel olacak hiçbir düşüncem yoktur ve olamaz. Ama haksızlığa uğramış mağdurlar için 4. ve hatta 5. takımı oluşturmak TSF nin vazifesidir. 4. ve hatta 5. takımın oluşturulması için turnuva yönergesinde hiçbir engelleyici madde yoktur. Sadece TSF nin birkaç lira daha FIDE’ye ödeme yapması gerekmektedir.

Bu arada, sanırım milli ile millî kavramlarını açıklamam gerekir. Milli takım ilk hareketi başkalarından (yani satranca uzak olanlardan) alarak hareket eden takımdır. Millî Takım ise ihtiyaç duydukları gücü kendilerinde bulan takımdır. Milli takımları Millî Takım yapmak için henüz zaman geçmedi.
Ara
Cevapla
#10
Sn. Feti,
Yazılarınızı keyifle okuyorum.

Ancak bariz hatalarınızı da yazmama izin verin lütfen. Çünkü topluma yazıyorsunuz.

1- Ulusal Takımı hocaları seçer. Yönetim değil. Son durumlarını onlar gözlemler. Sadece ELO kriterlerini de kullanmazlar. Kullandıkları çok kriter var. Bizzat şahit oldum.
2- Bu konudaki iddialarınızı topluma yorum olarak değil kanıt olarak sunmanız gerekir.
3- Bu güne kadar Ulusal Takımdan affını isteyen bir çok sporcu vardır. Bunların kimisinde aileleriyle resmi yazışmalar mevcuttur.
4- Sporcular hocalarının seçimine saygı duymalıdırlar. Bu konu yazılarınızda nedense hiç yok. Yoksa var da ben mi kaçırdım?2001-2002 yıllarında Kapadokya ve Foça kamplarına katıldım çalışmaları izledim.
5- Ulusal Takım hocaları tek değil, içlerinde ekol GM ler var. Onların kararı ve seçiminee saygı duymak gerekmez mi?
6- Bu eleştirilerinizden bu ekol hocalar da nasibini almaktadır.
7- Ronaldo Ulusal takıma seçilmeyince suç duyurusu mu yapmıştır? Ya da seçilmeyen diğer yıldız sporcular...
8- Sadece benim, ulusal takıma seçildiği halde, geçmişten bu güne kamplara özür bildirerek gitmeyen kız sporcularım da olmuştu. Bunlar Kocaeli'de ailelerini de muhtemelen tanırsınız. Tüpraş'ta üst düzey görevlisi BIÇAKLI ailesinden...
9- Hatta satrancı 2-3 yıllığına satrancı üniversite hazırlığı için bırakan ulusal takım sporcularım da oldu.

Yazılarınızı içtenlikle ve keyif alarak okumaya devam edeceğim.
Saygılarımla.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#11
10.maddeyi de yazayım.

10- Ulusal takımı Yıldırım Demirören'mi seçiyor dersiniz? Emre Mor'un alınmadığı zamanlar olmuştu da...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#12
Aşkın Beyin son yorumlarına cevap vermek içimden gelmedi. Çünkü aynı konulardan bahsetmiyoruz. O armut diyor ben elma diyorum. Ortak noktamız yok.

Dünya 16 Yaşaltı Olimpiyatı da bitti.
Artık gına geldi. Eleştirmek istemiyorum.
Bir-iki noktaya dokunup kapatacağım.

TSF’nin kapanış yazısında ülkemize yönelik tek başarı içeren cümle Çisel Anaçoğlu’nun en iyi kız ödülünü ve beşinci masa birinciliğini aldığı şeklindeydi. Çisel Anaçoğlu’nu tebrik eder başarılarının devamını dilerim. Hatırlarsanız, daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi ; Dünya Gençler Şampiyonası için TSF’nin davet ettiği ve tüm harcamalarını karşıladığı satranççılar arasında Çisel Anaçoğlu yoktu. Kendi ailesinin imkanları ile şampiyonaya katılmıştı ve orada da başarılı olmuştu. TSF işte ! Öngörüsüzlük had safhada.

TSF’nin yazdığına göre olimpiyadın kapanış törenine hiç yabancı misafir katılmamış. FIDE’den veya diğer devletlerin federasyonlarından hiç katılan olmamış. Neden acaba ?
Ama kapanış törenine Avrupa Halter Federasyonundan biri katılmış. İlginç ! Kim davet etti acaba onu ?

Bir de, Ali Ümit Şifaver katılmış. Hem de yönetim kurulu üyesi sıfatıyla. Bravvo ! Son mali kurulda yaptığı hamleye karşılık olarak yedek üyelikten asil üyeliğe terfi ettirilmiş. Zaten ben bekliyordum terfi alacağını. TSF’ye böyle güçlü hamle yapanlar yakışır. Onları da dünya satranç olimpiyatlarında falan böyle vitrine koymak gerekir ki ; dünya ne mal olduğumuzu görsün, anlasın.
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi