MERSİNDEKİ SATRANÇ TURNUVASIN DA ORGANİZATÖR SKANDALI
#21
"Saat 18:00 da planlanan ödül töreninin ısrarla oynanan kayıp oyun yüzünden saat 19:00 a uzaması ve Adana, Hatay gibi uzaktan gelen ailelerin ödül törenini bekleme sabırsızlığını ortaya çıkarmasına karşın, organizasyonun "Maç bitmek üzere insanları üst salona toplayabiliriz" söylemiyle ödül töreninin yaklaştığını vurgulamak amacıyla yapılan bir davranıştır bu."

35' + 30'' sn zaman süresiyle oynanan bir oyun nasıl ödül törenini 1 saat uzatabilir? Diğer oyunlar birkaç hamlede hemen sonuçlanmış mı?
Turnuva yönergesine göre son tur 15.30' da başlamış olmalı. O zaman bu maçın 3.5 saat sürmesi lazım.
Vezir Kale ile rakip şahı mat yapmak teorik olarak maksimum 5 hamle. Rakip oyuncu amatör olduğu için tamam biraz geç mat yapmış (10-12 hamlede). Bu 10-12 hamle için zaten bu kadar süreden sonra bir oyuncunun maksimum 10 dk civarında zaman hakkı olabilir.

Tabi ki olayla ilgili net bir karara varmak için diğer tarafı da dinlemek lazım. Bu hikaye Akira Kurusowa' nın başyapıt filmlerinden biri olan Rashomon'a doğru gidiyor. Film kısaca ilginç bir olayın dört kişi tarafından farklı şekilde anlatılmasıyla ilgiliydi.
Ara
Cevapla
#22
İnanan bir kişinin açıklamaya ihtiyacı yoktur!  (Euripides)

Oynayan 14 yaşında bir çocuk. Vaktiyle Türkiye derecesi olan...
Bir kere bunu açıklayalım.

Hakem hatasından bahsettim ve bunu kabul ettim.
Bunun düzeltildiğinden ve maçın zaten hiç yarıda kalmadığından...
Velilerin bundan haberi olduğundan...
Buna rağmen hakemlerin masadan hiç ayrılmadığından...
Devam eden maçta velilerin "Maçı neden bitirmiyorsunuz?"  diye çıkıştığından...

Bunlar komik de sizin yaklaşımınız kadar değil.

Siz anlatılana anında 'balık'lama atlayıp araştırma ihtiyacı duymadan onu gerçek kabul edip yargılamada bulunurken komik değil...
Ama günah keçileri turnuva sonuçları asan hakem ve çocuk olması size göre çok komik!

Siz istediğinize inanın. Çünkü anlatılanlar sizin anladığınız kadar ve ötesine şartlı refleksiniz izin vermeyecek.

Size göre konu suçluyu oturduğunuz yerden tespit edecek kadar da ciddi...
Siz hiç bir konuda endişe duymazsınız merak etmeyin. Çünkü inanmak istediğinize inandığınız çok belli.
Ön yargılısınız ve tartışmaya değmezsiniz bu durumda.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#23
(26-02-2019, 22:19)kaissa74 Nickli Kullanıcıdan Alıntı: "Saat 18:00 da planlanan ödül töreninin ısrarla oynanan kayıp oyun yüzünden saat 19:00 a uzaması ve Adana, Hatay gibi uzaktan gelen ailelerin ödül törenini bekleme sabırsızlığını  ortaya çıkarmasına karşın, organizasyonun "Maç bitmek üzere insanları üst salona toplayabiliriz" söylemiyle ödül töreninin yaklaştığını vurgulamak amacıyla yapılan bir davranıştır bu."

35' + 30'' sn zaman süresiyle oynanan bir oyun nasıl ödül törenini 1 saat uzatabilir?  Diğer oyunlar birkaç hamlede hemen sonuçlanmış mı?
Turnuva yönergesine göre son tur 15.30' da başlamış olmalı.  O zaman bu maçın 3.5 saat sürmesi lazım.  
Vezir Kale ile rakip şahı mat yapmak teorik olarak maksimum 5 hamle. Rakip oyuncu amatör olduğu için tamam biraz geç mat yapmış (10-12 hamlede).  Bu 10-12 hamle için zaten bu kadar süreden sonra bir oyuncunun maksimum 10 dk civarında zaman hakkı olabilir.

Tabi ki  olayla ilgili net bir karara varmak için  diğer tarafı da dinlemek lazım.  Bu hikaye Akira Kurusowa' nın başyapıt filmlerinden biri olan Rashomon'a doğru gidiyor. Film kısaca ilginç bir olayın dört kişi tarafından farklı şekilde anlatılmasıyla ilgiliydi.


Sn. kaissa 74

Turnuva yönergesini incelediniz mi?
Akira'nın mesajı alınmıştır. Ama 'balıklama' atlayanlar da aldı mı onu bilemem. Siz en azından diğer tarafı da dinlemek gerek tespitinde bulunmuşsunuz. Bu da birilerine örnek teşkil eder.

O film gerçekten de izlenmeye değerdi.
Saygılarımla.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#24
İnsanların hiç tanımadıkları başka insanlar hakkında ani yargıda bulunmaları, üstelik de  isimlerini anarak suçlamalar ile özdeşleştirmelerini doğru bulmuyorum.

Hatayı herkes yapabilir. Anlık hataları daha da çabuk yaparız.

Diyelim ki tamamen hatalıyız. 

Art niyetli bir hataysa bu suçtur!  Ortada kasıt ya da başkalarını kayırma adına yapılmış bir hata varsa bu da suçtur.

Bunu kanıtlamadıkça insanların ismini anarak suçlamalar ile özdeşleştirmek bence hatadan da ötedir. Toplumda yazılı olmayan kurallar da vardır. Bunu unutmamak gerek.
Oysa hatalı davrandıklarını kabul eden hakem ve diğer yetkililer sizden özür de dilemişler. En azından bunu değerlendirme altına almak gerekirdi.

İnsana saygı ve değeri bu kadar çabuk ayaklar altına almayı kınıyorum.

Saygılarımla.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#25
Konunun yazarı turnuva organizatörünün devam eden maçın bittiğini ilan ettiğini yazmıştır. Bu organizatörün kim olduğu bilinmemektedir. Bilinmesi için sorduğum zorlayıcı sorular bakidir.

Olayın ilk anlatılanın özü gibi olduğunda yazı yazanlar hemfikir veya ben öyle anladım. Yani iki satranççı arasında oyun devam ederken resmi görevli birinin ya da bir hakemin kendine göre oyunu sonlandırıp sonuç listesini de herkese panoda ilan ettiği kesin. Olayın dışarıya bakan özü budur. Var mı itirazı olan ?

Diğer tarafta, veliler oyun alanına girmişler. Hakemlere oyunu bitirin, kalk oğlum masadan demişler. Hakemler hayır oyun devam ediyor, devam edin çocuklar demişler. Başhakem "büyük hata, özür dileriz" demiş. Dedikodular ayyuka çıkmış, falan filan…

Benim çocuğum ve ben olsaydım aynı mobinge maruz kalan, o resmi görevlilere veya hakemlere dünyayı oracıkta dar ederdim.

Laf kalabalıklığı yaparak olayın özünü hiçbir zaman yok sayamaz ve yok edemezsiniz. Bu laf kalabalıklığını bilinçli ve vazifeli bir şekilde yapmaktaysanız satranç geleceğiniz hiç de iç açıcı değildir. Yok, laf kalabalıklığını bilinçsizce yapmaktaysanız sizleri insafa ve sağduyulu olmaya davet ederim.

İlk önce satranççıya saygı duymayı öğrenin. Onun oyun sırasındaki duygu ve düşüncelerine katiyetle ket vuramazsınız. Galip gelmek veya berabere kalmak için %1 ihtimal varsa ve o ihtimalin var olduğunu 14 yaşındaki satranççı biliyorsa ve bu satranççı %1 ihtimal gerçekleştiğinde dereceye gireceğini biliyorsa sonuna kadar mücadele eder. Mücadele etmek satrancın ruhunda vardır.
Bu mücadele ruhunu göremeyenler satranç sporundan ellerini ayaklarını çeksinler.

Yeter artık.
Ara
Cevapla
#26
14 yaşında mobinge uğrayan satranççının yerinde olsaydım. Oyundan mağlup olarak kalkıp salon dışına çıktığımda ailemin “oğlum geçmiş olsun yenilmişsin” cümlesini duysaydım. Niçin diye sorduğumda “panoda on dakikadır asılı sonuçlar” dediklerini duyar duymaz hakem odasına gidip o sonucun asılmasına sebep olan tüm satranç bilmezlerin iki ayaklarını bir pabuca sokardım.
Ara
Cevapla
#27
Bir geçmiş dünya şampiyonunun mat olana kadar oyuna devam ettiğini biliyorsunuz değil mi !
Adı Vladimir Kramnik. Öyle uzak geçmişte değil. 43. Olimpiyatlarda mat olana kadar oyuna devam etmiş.

Bir dünya şampiyonu mat olana kadar oyuna devam etmekteyse 14 yaşında bir satranççı da oyunu sonuna kadar oynar. Onu kayıp durumda oyuna devam ediyor diyerek kınamak kimin haddine ! Hiç kimse “vay taş alttaymış, bilmem 4 taş gerideymiş, veliler beklemekteymiş, hakemlerin zamanı kalmamışmış, zaten bir saniye sonra yenilecekmiş, niçin etik davranarak masadan kalkıp oyunu terk etmiyormuş, vs., vs. ” diyerek bir satranççının oyun oynama stilinin yargılayamaz. Satranç sporundan sonsuz derecede küçük oranda nasibini alan bir kişi bir satranççının oyunu bitmeden onu mağlup ilan edemez. Ederse haddini aşmıştır.

Gelişmiş ülkelerde böyle bir olay olduğunda müsebbibinin satranç sporundan el çektirileceğini tahmin edebiliyorum. Ama bizim memlekette bir hakem hem organizatör ve hem hakem olursa, kendini o küçücük salonun kralı ilan eder ve despot bir şekilde astığım astık kestiğim kestik der.

Maalesef bizler “Berlin’de hakimler var” diyemiyoruz. TSF bu olayda mobing uygulayanı değil mobinge uğrayanı cezalandırırsa hiç şaşmam.
Ara
Cevapla
#28
Konu  taşına taşına nereye geldi?
Mobing...
Ne alaka şimdi? Kime mobing?
Oyuncuların sonuçların yanlışlıkla asıldığından haberi bile yok!
Sn. Feti, tüm bunları gerçekten siz mi yazıyorsunuz?

Birilerine mi yaranmaya çalışıyorsunuz?
Bunu söylemek benim haddim değil ama bir düşünün isterseniz...

Siz de benim vazifeli olduğuma inanmaya başlamışsınız ki bunu yakından bilen biri olarak bilirdim sizi...
Birliktelikteki şakşakçıların cazibesine dayanamamışsınız anlaşılan.
Sizin de bu konuda vazifeniz var gibi...

Hakkınızda böyle söylemek istemezdim elbette ama beni vazifeli biri olarak görmeye başladınız. Sizin bana yönelttiğiniz kadar benim de aynı yakışıksız ve temelsiz iftirayı size karşı kullanma hakkım elbette etik değil!
Bu hayalden uyanın lütfen. Siz seviyeli bir insansınız.

Hala uyanamayanlar seviyesizler sizin gibi seviyeli bildiğimiz insanları kullanarak simbiyoz yaşam amaçlarına sizi de alet etmeye çalışıyorlar. Sizi de kullanmaya başlamak üzereler.

Buna gerçekten de üzülürüm.Sizi tanıyorum ve bu mobing konusunun kime taciz olarak yapıldığını açıklayıp kanıtlamak durumunda kalırsınız. 

Mobing (ki kullandığınız bu kelime kast ettiğiniz olayla uyuşmuyor, kavram kargaşası yaşatıyorsunuz okurlara) eğer sporculara yönelikse maçı devam eden sporcuların hakem hatalarından haberi bile yok! Ne sonuçların asıldığından ne de sonradan o sonuçların indirildiğinden...

Mobing eğer velilere ise bu durum zaten mümkün değil, çünkü yapılan hata anlaşılınca, asılan sonuçlar indirilip velilerden özür dileniyor. Yani asılan ilk sonuçlar baki kabul edilmiyor. Böyle mobing mi olur?
Yapmayın!

Bu arada,
Benim de hangi kuruma karşı ne gibi bir vazifemin olduğunu da kanıtlayın lütfen. 
Ama bazı şakşakçı birlikteliklerden duyumlara dayanan yazılarınız olmasın.
Mobingi bana çevirmeyin.

KANIT SUNUN, KANIT!
Siz kanıtsız konuşmazsınız.Kanıtsız konuşanlarla aynı seviyede görmem sizi.
 
Şu vazifem,
 Neyin karşılığında ya da ne için?
Hangi mecburiyetle?
Veya hangi keyfiyetle?
Neden bu kadar insanı bu kadar uzun bir süre karşıma alayım ki?
 NE UĞRUNA? KİM İÇİN? HANGİ ÇIKARIM İÇİN?

Kurumsal bağları 3.5 yıldır tamamen bırakmış biri için çok basit bir suçlama ve iftiradır bu.

Çok kolay,kanıtsız, fevri ve rastgele suçlama yapmak neyin göstergesi olabilir bir düşünün.

Bu sayfadaki yazarların bir kısmı da zamanında koltuk ya da YK üyeliği beklentisiyle bu vazifeyi yerine getirdiğim hayaliyle yaşadılar bir süre...

Ama öyle olmadığı defalarca ortaya çıkınca kimisi kaçtı gitti kimisi de ücretsiz izne çıkıp yeniden döndü.
Siz şu vazifemi bir kanıtlayın!
Bekliyorum.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#29
Sn. Feti,
Yarışmalar sadece yazılı olan kurallara göre yapılmaz. Bunu bilirsiniz herhalde.

Sporun tüm ögeleri; sporcu,çalıştırıcı, hakem, yönetici ve veliler yazılı kurallara olduğu kadar yazılı olmayan kurallara da ( fair play ) sadık kalmalıdır.

Burada hakem hatası var. Bunu açıkça ortaya koyalım.
 Bu hata günümüzde çok farklı alanlarda çok büyük acı sonuçlara sebep olan örneklerle çoğaltılabilir.

Ama bundan pay çıkararak kuruma saldırmak bizim haddimize değildir.

Bu konuda suçlanan organizasyon görevlisi- görevlileridir. Yazıyı kaleme alan üye  bu suçlamayı yaparken tek taraflı davranarak diğer okul yöneticileri, hakemlerin ve velilerin de tanıklık yaptığı üzere kendi davranışlarına hiç değinmeden olayı eksik ve yanlı bir tutumla bizlere bildirmiştir.
Bunun sebebi de suçladığı hoca ile geçmişte yaşamış olduğu husumettir.

Kişiler diğer farklı olan fikirlere saygı göstermeli, geçmişte yaşanan kişisel problemlerini bu olaya yansıtmamalıydı.

Bir itirazı varsa hakemlerle ilgili şikayetlerini yazılı olarak hakemi görevlendiren organizasyona yapmalıydı. Bu daha değerli ve kurallara uygun olurdu. Bunu yapmamış ve turnuvada aksamaya meydan vermemeye çalışan ve sürekli çözüm arayan bir kişiye el kol hareketleriyle tartışmaya kalkmış, hızını alamış maç devam ederken salona dalmış maçı sona erdirmeye kalkmış.
Asıl sporculara eziyet-taciz budur. Yani sizin adın koyduğunuz mobing...

Hepimiz görevlilere ve hakemlere karşı daima kontrollü ve seviyeli davranmalıyız. Durum her ne olursa olsun kendi seviyemizi korumalıyız. Burada ipin ucu da kaçmış.

 TABİ YAZIDA BUNLAR YOK!

Bir veli antrenör, sporcu ve kulüpleri eleştirirken küçültücü ifadeler kullanmamalıdır. Sporcu ve seyircilerin bulunduğu ortamlarda resmi makamların temsilcileri ile tartışmaktan kaçınmalıdır. Bu antrenörlerin de öncelikli görevlerindendir.Yarışma esnasında rakip takımın sporcularıyla, antrenörüyle ya da seyircisiyle sözlü ya da fiziksel olarak çatışmamalıdır. Bu hepimizin kurallarda yazılı olmayan görevlerimizdendir.
Emin olmadığı durumlar hakkında yorum yapmak bir moda artık.
Hatta yorumu aşmak ve yargıda bulunmak... 
Bu da çok açık bir eksikliğin işaretidir. Bu tip insanların ne bilgilerine ne de fikirlerine değer veremeyiz.
Kusura bakmasınlar.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#30
"Olayın ilk anlatılanın özü gibi olduğunda yazı yazanlar hemfikir veya ben öyle anladım. Yani iki satranççı arasında oyun devam ederken resmi görevli birinin ya da bir hakemin kendine göre oyunu sonlandırıp sonuç listesini de herkese panoda ilan ettiği kesin. Olayın dışarıya bakan özü budur. Var mı itirazı olan ?

Diğer tarafta, veliler oyun alanına girmişler. Hakemlere oyunu bitirin, kalk oğlum masadan demişler. Hakemler hayır oyun devam ediyor, devam edin çocuklar demişler. Başhakem "büyük hata, özür dileriz" demiş. Dedikodular ayyuka çıkmış, falan filan…

Benim çocuğum ve ben olsaydım aynı mobinge maruz kalan, o resmi görevlilere veya hakemlere dünyayı oracıkta dar ederdim."

Allah Allah!

Sn. Feti,
İyi ki çocuklarımız burayı okumuyor!

Hem maç notasyonları imzalanmadan maç sona ermez diyeceksiniz hem de yanlışlıkla asılan sonuçları görüp hakemlere dünyayı dar edeceksiniz.
Başka seçeneğiniz yok mu?
Kurallar dahilinde...

Amatör küme futbol maçlarında dedikleriniz yapılıyor.
Buna spor terörü deniyor.
Sebepleri de hem sosyoloji, birazcık psikolojik.

Bunun adını siz koyun.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#31
‘Ağaca dayanma kurur insana dayanma ölür.’
Atasözümüz yüzyıllardır geçerliliğini korumaktadır.
Özgürlük aşığı birisi olarak yaptığım yapacağım işlerde kimseye dayanmam. Özgürlük aşığı olarak kendi dünya görüşüme aykırı düşünce ve eylem sistemleri eğer özgürlük istiyorlarsa onlara sıcak bakarım, saygı duyarım, yer yer ve zaman zaman onları desteklerim. Yeri ve zamanı geldiğinde de tüm gücümle eleştiririm.

Satranç alanında doğru bildiğim kendi düşüncelerime ters düşüncelere gücüm yettiğince karşı çıkarım. Kendi düşüncelerimin yanlış olduğunu sezinlediğimde, öğrendiğimde ise bu düşüncelerimden derhal vazgeçmeyi kendi gelişmem olarak görürüm.

Birliktelikler tarafımca saygı görür. Ama ‘onların emri altına girmek’ anlamında serdedilen düşünceye sadece gülüp geçerim.

Kendimi vazifeli olarak görürüm. Satranç alanında görebildiğim, duyabildiğim, kanaat getirdiğim yanlış uygulamalara, kuralsızlıklara, sportmenlik dışı düşünce ve eylemlere, haksızlıklara karşı çıkmaya kendimi vazifeli olarak görürüm. Bu vazifeden maddi çıkar sağlamam elbette. Sadece kendi kendime saygım ve satranca olan sevgimden dolayı karşı çıkarım. Herkes diğerini bazı konularda kendisi gibi bilirmiş. Vazifeli deyince maddi çıkar şeklinde ve yazılı anlaşmalar şeklinde anlaşılmasın bu. Kişilerin inandıkları doğrular TSF yi savunmayı gerektiriyorsa bu noktada TSF yi savunmaları onların vazifeleridir.

Yapılan hata için başhakemin özrü ortadadır. Yapılan bu hata kişiye karşı değildir. Bu hata satranç sporuna karşı yapılmış çok önemli bir hatadır. Bu hata enine boyuna ameliyat masasına yatırılmalıdır. Ama bu ameliyat masasından çekinenler sanıyorum o ameliyat masasından kalkamayacaklarını düşünmektedirler. Tüm korkuları bundandır. Bundan korktukları için konuyu ameliyat masasına yatıramamakta ve olayı farklı alanlara çekme çabasındadırlar. Konunun önemli ve sağlam bir ucu TSF ye bağlıdır. Olaya karışanları yargılayıp ceza verecek olan TSF dir. İşte bu noktada TSF nin elini rahatlatma şeklinde yazılan yazılar vazifeli yazılardır. Bu vazifeliliğin ispatı Özgür Satranç Forum’da öteden beri yazılan yazılardır. Başkaca bir ispata gerek olmadığı kanaatindeyim.

Konunun özü dağ gibi ortada durmaktayken bu özü dikkate almadan onu örtbas etmeye çalışmak satranç sporuna zarar vermektedir.
Ara
Cevapla
#32
Sn. Feti,

Bahsettiğiniz anlamda " Öz idrak ile vazife" TSF 1991 de kurulmadan çok önce de devam etmekteydi, 2001 den sonra da...

Henüz ÖSF ortada yokken de. Yapmış olduğumuz tüm çalışmalar satrancı bugünlere taşımıştır. Hatasıyla da sevabıyla da. Hatasızlığı iddia etmiyorum.

Benim şu anda ve geçmişte hiçbir zaman kişi ya da kişileri savunma vazifem olmadı. Bunu yaparsam da kendi idrakimle yaparım. Kimseden talimat almadan! Aksini iddia eden ispatı ortaya koyar.

Beraber yıllarca çalıştığım satranç emekçisi arkadaşlarıma atılan iftira ve karalamalara elbette tepki duyarım. Bu da insani vazifemdir.
Ancak suçluluğu ispat edilmiş kişilere aynı yaklaşımda bulunamam.

Nitekim de tüm çamur atmalara ve karalamalarla dolu algı operasyonlarına rağmen bunu asla ispat edemediler.
Hatta birlikteliklerden gelen bu aşağılayıcı iftiralar, otellerde TSF tarafından ağırlandığım iddialarına kadar da dayandı.
Banka hesaplarımı ortaya koymamı isteyenler de oldu.

Bir dernek başkanı bana hangi otelde ağırlandığımı sosyal medyadan tüm üyelerine açık bir şekilde marifetmiş gibi sordu.
Tabi gülüp geçebilirdim. Cevapsız da bırakabilirdim. AMA İNSANLARA TAM ZAMANINDA CEVAP VERMEZSENİZ O OLUŞTURMAYA ÇALIŞTIKLARI ALGIYA KENDİLERİ DE İNANMAYA BAŞLIYORLAR.

AMA  'SATRANÇ GÖNÜLLÜSÜ' ARKADAŞIMIZIN BU DAYANAKSIZ  İDDİALARI ÇAMUR GİBİ KENDİ ELİNDE KALDI.

Bunu kendisinden de sorabilirsiniz. Bunu bilip bilmediğinizi bilmiyorum.

O günden beri bu güne sus-pus! Elindeki çamur izleri kendi sayfalarında duruyor, bakabilirsiniz.

Ama öğrendiğinizde erdemli kişiliğinizi bildiğimden tepkinizi de merak ederim doğrusu.
Sizin bu insanların şakşaklarına ihtiyacınız olmadığını bilecek kadar tanıyorum sizi.
Ama karar yine sizin elbette.

Saygılarımla.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#33
BU KADAR YAZIDAN SONRA SORU İŞARETLERİ ÇOĞALDI ...

ÇOCUK VE HAKEM ÜZERİNDEN KONU MU SAPTIRILIYOR ???

BİLİNÇLİ ALGI OPERASYONU MU YÜRÜTÜLÜYOR ???

BİR KURUM TARAFINDAN SORUMLU KORUNMAYA MI ÇALIŞILIYOR ???

HASIR ALTI MI YAPILMAK İSTENİYOR ???

ŞEYTANIN AVUKATLIĞI MI VAR ???

NE GİZLENMEK İSTENİYOR !!!

ÇOK İLGİNÇ !!!
Ara
Cevapla
#34
Mağdur edilen veli hangi konuda mağdur olmuştur acaba?
Hakkı mı yenmiş, galibiyeti mi engellenmiş?
Mağduriyet konusu açık değil ki. 
Konu ne?

Açık değil!

Ama yargılamalar çoktan bitmiş...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#35
Şu mobing konusuna takıldım.

"...14 yaşında mobinge uğrayan satranççının yerinde olsaydım..."

Mobinge uğrayan kim?
Hangi davranış ile?


Bu da açık değil. Oysa bu olayı yazan sn. Hüseyin ÇOLAKOĞLU mobing olayından başka şekilde bahsetmektedir. Oğlunun değil eşinin mobinge uğradığından bahsetmektedir. Bu açıklamada da bir çelişki var.
Ne oldu da mobing gerçekleşti?

Mobinge uğramak ciddi bir iddiadır. Olay nedir ki?

Saldırı mı var, psikolojik şiddet, baskı, kişinini etrafını kuşatma, taciz, rahatsız etme veya sıkıntı vermek ...
Hangisidir?

Böyle bir durum varsa şiddetle kınıyorum.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#36
"...Turnuvanın organizatörü olan aynı zamanda milli takım antrönörlüğü de yapmakta olan bir antrönör (antrenör olmalı) dışarı çıkarak maçın bittiğini, velilerin ödül törenine geçebileceğini söyledi..."

Aynen ifade bu!

Bu ifade kesin mi acaba? Maçın bitmekte olduğunu söylüyor olamaz mı? Kendi ifadesi böyle. Okul yöneticileri de velilerin bir kısmı da bunu duymuş zaten. 

Neden böyle bir riski alıp rezil etsin ki kendini? Ödül törenine geçilemeyeceğini salona çıkan herkes görmeyecek mi? Maçın devam ettiğini bile bile neden böyle desin ki? 

Maçı son gördüğündeki konum Vezir Kale öndeki rakibin tek kalmış Şaha karşı oynadığını görünce dışarıda zaten sabırsızlanan velileri de düşünerek zaman kazanmak amacıyla maçın bitmek üzere (bittiğini değil)olduğunu söylüyor.

 Asıl hata burada başlıyor ve olayı, hakemlerden birisinin maçın bittiği şeklinde  anlaması üzerine bilgisayar hakemine sonuç yazdırarak astırıyor. 

Elbette acele davranılmış. İmzalı kağıtları  görmeden hakemin sonuç yazıp kontrollerden sonra sonuçları asması gerekirdi. ZATEN BU HATANIN FARKINA VARILINCA DA GEREKEN YAPILMIŞ.
Elbette bütün bu gelişmeler olmaması gerekirdi.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#37
Velinin iddiası "Kapıda karşılaştığımız turnuva organizatörü olan Hocaya ‘Maç bitmemiş ama sonuç aşağıya asılmış bu nasıl oluyor’’ diye sorduğumda maçın bitmek üzere olduğunu, aşağıdaki velilerini bekletmeme adına sonucu kendisinin astırdığını bize ifade etmiştir. "

Maç devam ederken sonucu maç bitmiş gibi yazdıran Hocaysa, hata Hocadadır.
Hocanın konuşmasını yanlış yorumlayıp maç bitmiş gibi sonuç yazdıran Hakemse, hata Hakemdedir.
Olayları yanlış yorumlayıp öfke nöbetiyle Hoca' ya saldıran çocuğun Velisi ise, hata Velidedir.

Olayla ilgili Veli'nin görüşünü biliyoruz, Hocanın görüşünü de dolaylı olarak biliyoruz. Ama sonucu yazdırdığı iddia edilen hakemin görüşünü bilmiyoruz. Olaydaki sis perdesi de bu yüzden kolay kolay dağılacağa benzemiyor.
Ara
Cevapla
#38
Evet.
Hata da burada zaten.
Konuşulması gereken aslında bu.
Ama geçmişten gelen ve hocaya nankörce husumetle yapılan saldırının mobingin ısrarla gündeme taşınması çok yanlış.

Buna balıklama atlayanlar da nedense hep kendisini satranç gönüllüsü ilan eden şartlı refleksli insanlar.
Elbette hepsini kast etmiyoruz.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#39
Hangi spor dalında oyun devam ederken sonuç ilan edilebilir ? Satranç sporunda.
Hangi spor dalında sonuç ilan edildikten sonra oyuna devam edilebilir ? Satranç sporunda.

FIDE halt etmiş. Satranç sporunun kurallarını derhal değiştirmelidir. Yeni kurallar için bizim organizatörü danışman ve bilirkişi olarak istihdam etmelidir.

Masa tenisini düşünün. Ali ve Veli arasında 10 sayı fark var ve Ali 1 sayı daha alsa galip gelecek. Böyle bir durumda, acelesi olan hakem bekleyemez ve Ali’yi galip ilan eder ve panoya yazılı olarak sonucu asar. Ama Veli daha sonra peş peşe 11 sayı alarak oyunu kazanır. Ama bir de bakar ki panoda mağlup ilan edilmiş. Sonra ne olur ?!

Güreşi düşünün. Mehmet Ahmet’e karşı açık ara 5 puan önde. Son saniyeler. Hakem bitiş düdüğünü çaldı çalacak. Bu sırada Ahmet’in yanlış bir hareketine Mehmet kızar ve Ahmet’in yüzüne bir yumruk savurur. Ahmet grogi durumda, yere düştü düşecek. Hakem derhal oyunu sonlandırır ve Mehmet’i diskalifiye ederek Ahmet’i galip ilan eder.

Satrancı düşünün diyeceğim ama kategoriye ayırıyorum : Düşüncesini başkalarına esir edenlerin düşünmesine gerek yok zaten. Satranççıların düşünmesine gerek yok. Satranççılar zaten neyin ne olduğunu bilmektedirler. Satranç adına oldukça az da olsa mürekkep yalamış olanlar düşünsün. İki çocuk oldukça heyecanlı bir ortamda satranç oynamaktadırlar. Heyecandan neredeyse elleri ayakları titremektedir. Çünkü oyunun sonucuna göre sadece birisi dereceye girecektir. Kim en az yarım puan alırsa dereceye girecek diğeri dereceden düşecektir. Stres maksimumdadır ve tepelerinde de hakemler onları seyretmektedirler. 2 veziri ve 4 kalesi olan diğerinin yalnız kalmış şahını mat etmek üzere hamlelerini yapmaktadır. Bu sırada organizatörün biri spor kurallarının dışına çıkarak ve bu kuralları hiçe sayarak, satranç kurallarının dışına çıkarak, masada oynayan satranççıları hiçe sayarak, satranç sporunu hiçe sayarak 2 vezir 4 kale önde olanı galip ilan edip sonucu panoya asarak herkese ilan eder. Daha sonra 2 vezir 4 kale önde olan oyuncu öyle hatalı bir hamle yapar ki ; tepelerinde duran satrançtan bihaber hakemler bile şaşa kalırlar. Oyun pat olmuştur. Alet üstün olan stresini kontrol edemeyerek kendi zayıflığına yenilmiştir. Patı sağlayan diğeri sakinliğinin ve sabrının mükafatını görmüştür.
Dışarı çıkan satranççılar panoya yönelirler. Orada 0 ve 1 rakamlarını görenler neye uğradıklarını şaşırırlar. Geleceğe dönük mobing budur.

Veya :
Üstün olan satranççı hamlelerini devam ettirerek matı sağlamıştır. Derece umuduyla rakibini şaşırtabilmek için hamle bulmaya çalışan ise yenilmiştir. El sıkışarak salondan ayrılırlar. Panoya yönelirler. Yenilen satranççı 10 dakikadan beri mağlup olarak ilan edildiğini öğrendiğinde ne düşünür ? İşte mobing budur. Geleceğe dönük olarak, satranççının gelecek hamlelerine engel olmaya çalışan kişinin uyguladığı mobing budur. Empati geçmiş yüzyıllarda kaldı herhalde. Bencillik ayyuka çıkmış.
Skandala sebep olan bir organizatörü savunacağım diyerek bir satranççının gelecekteki hamlelerini kısıtlamaya çalışanlar empatiden nasibini alamayanlardır.

“Ne alaka ! Kel alaka ! Hiçbir maçta, oyunda böyle olmadı ve olmayacak.” dermiş birileri.
Desinler. Ne derlerse desinler. Ama sporun evrensel ve değişmeyen kuralı karşısında seslerini kessinler.
Oyun bitmeden sonucu kendine göre yorumlayıp ilan ederek evrensel kuralı çiğneyenler satranç sporunun her alanından defedilmelidir.

Velinin olaydaki net düşüncelerini ve davranışlarını bilmiyorum. Ama onun yerinde olsaydım ilk tepkim olmaz olsun sizin hakemliğiniz, organizatörlüğünüz derdim. Çocuğumun oyunu devam ederken mağlup olarak ilan edenlere hakem ve organizatör olamadıklarına dair her türlü cümleyi yüksek sesle söylerdim. Bunu kendimi ve çocuğumu savunmak için yapardım. Çünkü çocuğumun ve dolayısıyla benim kişilik haklarımıza saldırı yapılmıştır. Çocuğumun gelecek zamanlardaki mücadele gücü kırılmaya çalışılmıştır. Karşı tarafı mutlak hatasız güç olarak görüp çocuğum güya bu hatasız güç karşısında küçük görülmüştür. Bu mobing değil de nedir ?
Ara
Cevapla
#40
Temel bazı matlar vardır.
Bir vezirle mat.
Bir kaleyle mat.
İki fil ile mat.
Bir at ve bir fil ile mat, vd.

Tahtada vezir+şah ve şah kaldığında teorik olarak maksimum 10 hamlede mat yapılır. Tecrübeli bir satranççı için en kolay mattır.
Tek kale matı teorik olarak maksimum 17 hamlede, 2 fil matı teorik olarak maksimum 18 hamlede yapılır.

Peki bir fil ve bir at olduğunda nasıl olur ? Zor olur. Ama teorik olarak maksimum 34 hamlede mat olur. Bu matı herkes yapamaz. Tecrübesiz satranççılar, çalışmamışlarsa bu matı gerçekleştiremezler.
Çok yakın geçmişte bir satranççımız bu matı başarıyla gerçekleştirmiştir. Adını hatırlayamadım. Siz hatırlayın. Ama satranççımızın sadece bir atı ve bir fili kaldığında rakibi oyunu terk etmemiştir. Hiç kimse de onu kınamamıştır. Kınamaya hakları olmadığı için kınamamışlardır.
Bu matı bazı IM ler ve GM ler yapamaz desem inanırmısınız ? İnanın. Bazı IM ve GM ler geçmişte bu matı gerçekleştirememişlerdir. Bundan dolayı, her ne kadar bir at ve bir fil kaldığında mat teorik olarak kesin olmasına rağmen sadece şahı kalan birçok tecrübeli satranççı oyun masasından kalkmaz. Oyunu sonuna kadar oynar.

İşte böyle ; satranç bilmeyen ve satranç sporcularına saygısı olmayan bir organizatör bir oyuncunun sadece şahı kaldı, mata da az kaldı diyerek oyunu kendi kafasında sonlandıramaz. Sonlandırıp bunu da herkese yazılı olarak ilan ederse bu rezaletin, bu skandalın mutlaka cezai bir yaptırımı olmalıdır.

Geriden gelen dedikodular ana olayı örtbas etme çabalarıdır. Gözden kaçmamaktadır.
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi