Özgür Satranç Forum

Orjinalini görmek için tıklayınız: Varlığım Türk Varlığına Armağan Olsun!! iyi dersler.:))
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Varlığım Türk Varlığına Armağan Olsun.
iyi dersler arkadaşlar
sağol!!!

Küçükken her gün okuduk, büyüdüm üniversiteyi bitirdim halen daha anlayamadım ne anlama geldiğini.

Hem ben "Varlığımı" "Türk varlığına" nasıl armağan ederim acaba ?

Acaba bir Alman, ingiliz, fransız her gün varlığını aramağan ediyormu?
"Küçükken her gün okuduk, büyüdüm üniversiteyi bitirdim halen daha anlayamadım ne anlama geldiğini" demişsiniz.


1) Bu kadar yıl boyunca acaba hiç anlamaya çalıştınız mı?

2) Niye bu soruyu sorma gereği duydunuz? Bu ikinci soruya verdiğiniz yanıt, sorunuza düzgün bir yanıt hakedip haketmediğinizi belirleyecek. Gerçekten öğrenmek mi istiyorsunuz, yoksa yüksek değerlerle alay etmekten hoşlanan birisi misiniz, önce onu öğrenelim ki kiminle nasıl konuşacağımızı anlayalım.

3) Varlığını Türk varlığına armağan etmek, yalnızca canını vermekle olmaz. Ama, eğer ki en değerli varlığı olan canını Türk varlığına armağan etmiş atalarınız, analarınız olmasaydı, siz bugün var olabilir miydiniz? Acaba bunu hiç düşündünüz mü? Düşünmediyseniz: Neden? Yanlış anlıyorsam düzeltin ve bağışlayın, varlığınızı borçlu olduğunuz kişilerin bu anlayışıyla alay etmek, insan gibi bir insana yakışan bir davranış mıdır?

İyisi mi ben daha fazla ileri gitmeden, siz önce bunları yanıtlayın.
Bu lafın değerlerimizle ne alakası olduğunu pek anlayamadım gerçekten.

Her sabah çocuklar bunu okuyarak içleri vatan sevgisimi doluyor? bence hayır.

yani birkişi zorla benim "varlığımı" "türk varlığına armağan" ediyor ve bana çok anlamsız geliyor.
Kardeşim etnik milliyetçilik yapmaya gerek yok. Böyle anlamsız konular açmazsanız sevinirim. İster et ister etme bundan bize ne?
“Alakayı anlamadım” da ne demek? Herkes anladı, bir tek siz mi anlamadınız? Siz de gayet iyi biliyorsunuz ki, bunlar yedi yaşındaki bir çocuğun bile rahatlıkla anlayabileceği düzeyde sözlerdir. Andımız o yaştaki çocuklara o yüzden okutuluyor zaten. Kimsenin size bir şey dayattığı da yok, siz hangi ülkede yaşıyorsunuz? Bugün Türkiye’de Türk’üm dedin mi faşist ve ırkçı oluyorsun da, Kürd’üm dedin mi demokrat ve özgürlükçü oluyorsun. Siz daha bunun ayırdında değilseniz, zaten bu ülkede değil, kafanızda kurulmuş başka ülkelerde yaşıyorsunuz demektir.

Nasıl ki bir evlilikte karı koca tüm yaşamlarını, varlıklarını birbirine emanet eder, birbirlerinin sorumluluğunu yüklenir, kendini eşine adarsa, bir ülkenin yurttaşları da varlıklarını birbirine adar. Bu kadar basit. Nasıl ki bunun aksi bir aile, gerçekte bir aile değilse, bunun dışında bir ulus da düşünülemez. Bu, en temel ulus tanımıdır. Bunu hiç mi düşünemediniz? Ha, siz “ben varlığımı sizlere adamam” diyorsanız, koca bir dünya var, o zaman ne için bu ülkedesiniz? Yoksa bu ülke için çalışanların ve bu ülkenin yurttaşlarının sırtından beslenenlerin sayısını az mı buldunuz?

Yurtdışında durumların nasıl olduğuna gelince... Hani bizim kamyonlarımızın arkasında çeşitli espirili yazılar vardır ya, Amerika’daki kamyon ve tırların arkasında “Büyük Amerika”, “Büyük Amerikan” yazar. Yurtdışında işlerin nasıl olduğunu gerçekten merak ediyorsanız, biraz araştırın bakalım. Fıransa’da Ermeni kökenli birine “sen Ermenisin” deyin bakalım. O Ermeni kökenli ve diğer Fıransızlar o sözü sizin ağzına tıkıyor mu, tıkmıyor mu? Davranamazsınız ya, biraz ısrarcı davranıp üsteleyin, bakın bakalım sizi Fıransız mahkemelerinde süründürüyorlar mı süründürmüyorlar mı? O zaman anlarsınız Türkiye neresi, Fıransa neresi diye. Yada bildik deyimle, Hanya'yı, Konya'yı...

Ben Kürtler’i hiç bir zaman azınlık olarak görmedim. Bu, Kütler’in gerçekte özbeöz Türk soyundan olduğunu bilmeden önce de böyleydi, bildikten sonra da. Ama Harun Bey, siz kendinizi azınlık olarak görüyorsanız ve bir takım değerlerinize saygı duyulmasını istiyorsanız, bir azınlık olarak öncelikle siz, çoğunluğun haklarına ve değerlerine saygı göstereceksiniz. Bizzat çoğunluğa saygı duyacaksınız. Öte yandan, Sokrates’in de dediği gibi, bir ülkede azınlıklar hiçbir şekilde çoğunlukla eşit haklara sahip olamaz; bunu da bilin.

İzin verirseniz, size bir de önerim olacak. Gerçekten mutlu bir yaşam sürmek istiyorsanız, bunun iki koşulu vardır: İkincisi birşeyler üretmektir. Bu üretilen; somut birşeydir, düşünce gibi soyut şeylerdir veya bir çocuktur, farketmez; insan birşeyler üretecek ve yaratacak. Birincisi ise hiç karşılık beklemeden ve almadan başkalarının yararına çalışmaktır, onlara hizmet etmektir. Yaşamını onlara adamaktır, onlar için yırtınıp durmaktır. Sürakli onları düşünüp onlara koşulsuz bir sevgiyle pırıl pırıl bakmaktır. “Sen bana şöyle davranırsan” değil, koşulsuz sevgi... Mutlu ve anlamlı bir yaşam sürmek istiyorsanız, yolu budur. İşte bu en yüksek yaşamdır, en büyük değerdir. Ve bu anlayışla alay edercesine konuşulmaz. Aklıbaşında bir ulus, elbette bu anlayışta çocuklar ve yurttaşlar yetiştirecektir. Ha, Türkiye'de bu yapılıyor mu, orası ayrı. Ama Türk ulusu, değeri en yüksek olan bir ulustur. Hizmete en yaraşır olan bir ulustur. Siz değer bilmeyin ve hizmet etmeyin... Ben ederim.
Biraz medyumluk yapmıssınız galiba ben Türküm.

Ekşi sözlüğe bakarsanız bunu bayağı fasistlikle falan suçlayanlarda var, boş bir şey olduğunu söyleyenlerde, ben buradaki insanların fikrini merak ettim.?

http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=var...9Fan+olsun
------------
Sabah yazarı Engin Ardıçda ilginç bir tespit yapmış;

Alıntı:Bunu 1933 yılında Dr. Reşit Galip yazmış. 1933 yılından önce böyle bir "öğrenci andı" falan yok, 1937 yılından önce bir 19 Mayıs bayramı olmadığı gibi... Reşit Galip o tarihte milli eğitim bakanı. Ant, ilk kez 23 Nisan 1933 günü bütün ilkokullarda okunmuş.
1933 nisan ayı... Hayret, tam da "Alman başbuğu" Hitler iktidara geldikten üç ay sonra... Tesadüfün böylesi!

Alıntı:Bugün Almanya'da "varlığım Alman varlığına armağan olsun" diye bir slogan atılsa ortalık birbirine girer. Avrupa Birliği'ne girmek istiyorsanız, önce Türkiye'den "faşizm tortularını" silip temizleyeceksiniz.
Milli bayramlarda gençlere yaptırılan Mussolini, Hitler ya da Stalin "gösterilerini" kaldırmak gibi. Bunların yerine gençlere spor "müsabakaları" yaptırmak gibi.
Ya da okullarda "bayrak törenlerine" son vermek gibi... Bayrak töreni askeri okulda yapılır. Sivil okulda abestir. Fransa'da öğrencilere pazartesi sabahı bayrak töreni yaptır, başına dert alırsın.
Ama sivil çocukları da "doğuştan asker" olarak yetiştirmek istiyorsan o başka tabii... O zaman Avrupa Birliği'nin de sana vereceği yanıt "başka kapıya" olacaktır.
Bu öğrenci andı da, çocukları "küçük birer faşist" olarak yetiştirmek üzere uydurulmuş bir "beyin yıkama" çabasıdır. Her sabah papağan gibi tekrarlana tekrarlana hiçbir anlamı kalmaz, ama farkında olmadan çocuğun kişilik yapısını biçimler.
Siz onu bunu boşverin de bana söyleyin bakalım: Türkiye'nin "normal" bir ülke olmasını istiyor musunuz, istemiyor musunuz?

http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/ardic/2...m_tembelim
Türkiye’de çeşitli dış devlet temsilcilerinden ve şirketlerden para alan yığınla yazar var. Tahmin edemeyeceğiniz kadar çok. Büyük paralar alan bu ciğeri beş para etmezler, bu paraları Türk halkının bütün değerlerini aşağılamak için para alıyor ve bu parayı haketmek için ellerinden geleni yapıyorlar. İstanbul’daki restoranlarda, oralarda buralarda bu yabancı patronlarıyla hiç de az olmayan sıklıkta biraraya gelip içeriği açıklanmayan görüş alışverişinde bulunuyorlar. Bu görüşmelerden bazılarını belki gazetelerde okumuşsunuzdur. Engin Ardıç, kimin malı olduğu en belli olan yazarlardan. Bu yazısında da değerlerimiz arasından, andımıza, bayramımıza, ulusçuluk kavramımıza ve Atatürk’e saldırmış. Siz şimdi benim önüme yalanı dolanı, onursuzluğu meslek edinmiş bu kişiliksizin, baştan aşağı kendisi gibi olan yazısını mı koyuyorsunuz? Neymiş, “1933 yılından önce böyle bir ‘öğrenci andı’ falan yok, 1937 yılından önce bir 19 Mayıs bayramı olmadığı gibi...“ imiş. Ne demek şimdi bu? 29 Ekim 1923’ten önce cumhuriyet yoktu diye cumhuriyet bayramını kutlamayacak mıyız? 1937’ye kadar 19 Mayıs bayramı kutlanmamışsa, artık kutlamamamız mı gerekiyor? Veya 1937'den sonra da andımızın okunmaması mı gerekiyor? Ne demek istediği belli olmayan, içiboş konuşan, içiboş bir zibidi işte. Veya öyle demeyelim, şöyle diyelim: Atatürk'ü ve Türk'ü illa ki Hitler'le bağdaştıracak ya, bütün bu çabası, çarpıtmaları ve zorlama sözleri ondan elbette.

Bunun dışında Atatürk’e Hitler ve Musolini yakıştırması yapacak kadar alçalmasına daha mı fazla değinsek, Kenan Evren gibi bir Atatürk düşmanının içtenliksiz sözlerinden alıntılar yapıp Atatürk adını yıpratmaya yeltenerek bir kez daha alçalmasına mı çatsak, andımızdan “Türk olmayanlar doğru ve çalışkan değildir” anlamını çıkardığına göre sözü neresiyle anladığını daha açık mı yazsak, Fıransızlar’ın politikasını biraz daha mı açsak, Almanya’nın bugün soykırım dışında gerçekte Hitler politikasından hiçbir farkı olmayan anlayışından mı sözetsek? Kaldı ki soykırım konusunda bile işin özü, anlatılan ve bildiğiniz gibi değil, emin olun.

Ama konu bunlar değil, andımız. Türkiye’de andımız okutulmaya başlamadan önce zaten halk o ruh ve duygu durumu içindeydi ve o anlayış hakimdi. Öte yandan, 10 Kasım 1938’den beri andımızın tam zıttı uygulamalar yapılırken andımızın okutulması, işin gerçeği çok eğreti kalıyor. Bunun böyle olduğu, Türk’üm diyen birinin bu konuyu açmasından, bugün bu konuyu tartışıyor olmamızdan ve hangi günlere geldiğimizden belli. Birileri yıllardır Türkiye'deki tam zıttı uygulamalara hiç bakmayıp andımıza takılmış durumda; siz de aldanmayın. Böyle böyle söylemlerle bugün Bağımsızlık Marşımız’ın ve andımızın okullarda okutulması zorunluluğu kaldırıldı. Engin Ardıç gibilerinin yazılarının yardımıyla. Peki Harun Bey, yarın öbürgün Doğu’daki okullarda andımızın “Türk” adı yerine “Kürt” konularak yeniden okunacağını hiç düşündünüz mü? Ahmet Türk ve onun gibilerin, PKK'lıların ateşli söylemlerine dikkat edin. Sizce Doğu'da hiç mi ulusal marş okunmayacak? Şunu hiçbir zaman unutmayın: Doğa, boşluk affetmez! Türkiye Cumhuriyeti’nin Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde Türk’ün ulusal marşı okunmazsa, başka bir ulusal marş okunur.

Lütfen kimlerin hangi sözleri hangi amaçla söylediğine dikkat ediniz. Bunu bir yurttaşınız olarak sizden rica ediyorum.