Türkiye Şampiyonu Ukrayna vatandaşı devşirme Alexander Ipatov
Türkiye Kupası Şampiyonu Azerbaycan vatandaşı devşirme Orkhan Eminov
Türkiye Kadınlar Şampiyonu ise birazdan oynanacak eşitlik bozma maçları sonucunda belirlenecek. Adaylar ise turnuvayı eş puanla bitiren iki sporcu
Azerbaycan Vatandaşı devşirme Khayala Isgandarova ve Betül Cemre Yıldız.
Turnuva yönergesine göre 1.lik için eşitlik bozma maçları öngörülmeseydi, son tura lider olarak giren isim yine devşirme oyuncu olacaktı ve büyük ihtimalle bu ünvan da "yabancıya gidecekti". Umarım eşitlik bozma maçlarını Betül kazanır ve bu ünvan da "Yabancıya Gitmez!"
Kendi isteği ile veya evlilik gibi yasal yollarla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olanlar için "yabancı"kelimesini kullanmıyoruz.Adıgeçen arkadaşların durumlarını bilmiyorum.Ancak vatandaşlığa geçmiş olanlar varsa bunlar yerliler ile aynı hakka sahiptir.Bizde olduğu gibi diğer ülkelerde de tartışma konusu olanlar vatandaşlığa geçmeden FİDE ve Ulusal Federasyonun sağladığı koşullardan yararlanıp profesyonel amaçlarla "yerli sporcu"veya "Milli sporcu"konumuna geçenlerdir.Devşirme deyimi,Satranç dışındaki spor dallarında da çok kullanılmaktadır.Kanımca bu deyimi vatandaşlığa geçmeden Milli sporcu olanlar için kullanmak gerekir.
Devşirme yöntemine sıcak bakmıyoruz.Nedenini soranlar olacaktır.Yerli sporcu,vergisini,lisans ücretini ödemek,Askerlik yapmak gibi her türlü vatandaşlık yükümlülüğünü yerine getirmek zorundadır.Devşirme sporcu ise hiç cefa çekmeden bu Coğrafyada yaşamanın sefasını sürmektedir.
Bu düşüncelere rağmen devşirme olsun veya olmasın,hangi kökenden gelirse gelsin halen mevcut olan zirvedeki sporcuların sözleşmelerden doğan kazanılmış haklarına dokunulmaması gerekir!Federasyon yönetimlerini hızlı bir şekilde başarılı göstermekten başka amacı olmayan "devşirme yöntemi"yaygınlaşmamalı ve Gelecek için teşvik edilmemelidir.
Çözüm mevcut yabancı kökenli sporculara sağlanan kolaylıkların azaltılması değildir.Çözüm yerlilerin teşvik edilmesi ve yerlilere sağlanan kolaylıkların arttırılmasıdır.
Yerliler için nasıl kolaylık istiyoruz?Büyük kolaylıklar istemiyoruz.Bir örnek vereceğim.Ne demek istediğim anlaşılacaktır.Avrupa'nın ortasındaki bir ülkede Pazar günleri çift tur diğer günler tek tur oynanırken,Türkiye'de Pazar günü hiç tur oynanmıyorsa bu uygulama bizde amatörlere hiç önem verilmediğini gösterir.O zaman ünvanların yerlilerde kalmasını çok bekleriz.
Bu konu önemli bir konudur.Almanya'da ve başka ülkelerde de tartışılmaktadır.Söz açılmışken bu forumda da tartışılmalıdır.
devşirme satranççılar türkiye'nin önemli bir sorunudur ve bu konu ile ilgili sanırım epeyce yorum gelecektir . devşirme olayı özellikle amerika birleşik devletlerinde yaygın olan bir yöntemdir .dünya şampiyonu olmayan veya amerikayı dünya şampiyonalarında ve olimpiyatlarda zirveye taşıyamayacak sporcu ve oyuncuları amerika devşirmez. bizde ise ne tür kıstaslar uygulanır o bilinmez.
herkes biliyor ki son olimpiyatlarda 21 . olduk. FİDE dünya sıralamasında İLK 10 oyuncu itibari ile 28. sıradayız. 4 oyuncu devşirme ,suat atalık ta devre dışı . bunları çıkar alttan 5 oyuncu al, yerimiz otomatik olarak 50- 60 sıralar .yani özel federasyondan beri makus yerimiz olan 50 - 60. lık.
bunun anlamı türkiye satranç federasyonları geçen 30 -35 yılı boşa geçirmiş . geçmiş federasyonlar türk satrancına hiç bir katkı yapmamış manası çıkarıyorum .devlete bağlanmamız bize sadece daha fazla satranççıya ulaşma imkanı vermiş .yapılan çalışmalar başarıyı getirmeyince hangi kriterlerle bilmem devşirme satranççı yoluna gidilmiş .
niçin türk satrancı ileri gitmiyor sorusuna verilecek cevap ise benim açımdan çok basittir. bu işe öğretmenlerle başlamak, eski düzeni yıkıp , yerine gelsin öğretmenler , türk satrancını kurtarsın gibi bir yaklaşım, satrancımızı yerinde çiviletmiştir.
benim yaşımda olanlar bilir. 40-50 sene önce anadolu'nun küçük bir kasabasına tayin edilen bir beden eğitimi, resim, müzik öğretmeni o kasabanın en iyi sporcusu, en iyi ressamı veya müzisyeni oluyordu . çünkü eğitimini almışlardı .satrançta var mı böyle bir şey . saçma sapan kurslarla verilen antrenör ve hakem belgeleri ... bileni bilmeyene değil, bilmeyenin bilene hoca yapıldığı bir sistem .
bu nedenledir ki nice satranca hevesli talebeler satrançta bu muymuş diye satrançtan koptular . anadolu okulları satranç meraklısı aileler ile dolu ve satranç patlaması için her türlü alt yapı hazırken herşey ters yüz oldu . şu an burada datça'dayım. şu an aklıma mojo jojo geldi. bende tartışmıştım onunla. ama il temsilcileri kaldırılmalı demekte ne kadar haklıymış. şu an daha iyi anlıyorum onu .
muzaffer şekerli
muğla, datça
Ateş Bey, devşirme tabirini, aslen o ülke vatandaşı olmayan ancak, vatandaşlığı farklı yollardan sonradan elde eden sporcular için kullanıyoruz. Bu sporcular da artık vatandaş oluyorlar ve sportif açıdan da vatandaşlığı doğumla kazanan sporcularla hemen hemen aynı haklara sahip oluyorlar.
Ancak, Mustafa ile Ipatov'u, Betül ile Isgandarova'yı, sizinle Eminov'u bir tutmak mümkün mü? Bu ülkede doğan, yetişen, satrancı burada öğrenip geliştiren sporcular ile belirli bir seviyeye geldikten sonra vatandaşlığa geçen kişiler arasında bir fark olduğunu düşünüyorum. En azından "ilk vatandaşlığı" ve "sonradan kazandığı varandaşlığı" farkı var ki, çeşitli sporlarda bu ayrım yapılmaktadır.
Türkiye Şampiyonu ve Türkiye Kupası Şampiyonu sonradan vatandaşlık elde etmiş. Kadınlar Şampiyonu eşitlik bozma maçlarıyla belirlenmese, 9. tur sonrası sıralamada tepedeki isim de sonradan vatandaşlık elde etmiş. Bu durum karşısında onların da vatandaşlıkları var diye düşünmektense, bu durum üzerinde biraz düşünmek daha faydalı olmaz mı?
Mecaz anlamıyla "devşirme" konusunu anladığımı kabul ederek Tutku bey'in önerisini dinliyor ve kendime şunları soruyorum: "Bundan rahatsız mıyım?"
Atatürk Milliyetçiliği bize "Ne mutlu Türk'üm diyene!" demiyor mu? Kendisini Türk kimliği (adı) altında kabul eden kişilere Türk demiyor muyuz?
Burada kendisini Türk hissetmeyip ya da kendisini bu topraklara ait kabul etmeyip sırf bazı menfaatleri için ve sadece kağıt üzerinde "Türkiye Vatandaşı" yazan kişileri konuşuyorsanız daha önce yazılan düşüncelerinize neredeyse tüm konularda katılıyorum. Ben Türk doğduğum için bir başka millettenmiş gibi hissetmenin ne demek olduğunu nasıl bir şey olduğunu zerre kadar hayal edemiyorum ama devşirme diye tanımlanan kişilerin ne hissettiğini nereden bilebilirim ki?
Yabancılara maç yaptırılmasın mı?
Önceden Türk vatandaşı olmayıp sonradan Türkiye Vatandaşlığı kazanmış kişilere Türkiye Şampiyonluğu gibi turnuvalara katılım hakkı verilmesin mi?
Tavsiye ettiğiniz gibi düşündüm. Sonunda bu yaklaşımı kendime yakıştıramadım.
Şahsi fikrim; aslen yabancı olup da Türkiye vatandaşı olmuşların durumunu kesinlikle tartışmayın. Burada bu tarz fikirleri tartıştırtmayın. Biz hukuk devletiyiz. Böyle tartışmalar yersiz.
Tartışılması gereken Sn Şekerli'nin yaptığı gibi Türkiye satrancının durumu olmalıdır.
Ya da aslında tartışılması gereken Ateş Bey'in şu sözü olmalıdır: "tartışma konusu olanlar vatandaşlığa geçmeden FİDE ve Ulusal Federasyonun sağladığı koşullardan yararlanıp profesyonel amaçlarla "yerli sporcu" veya "Milli Sporcu" konumuna geçenlerdir.".
Sizin devrişme listenizdeki isimler Ateş Bey'in bu tanımına uyuyorlar mı?
Onlar Türk Vatandaşı değiller mi?
Onlar bazı "KOŞULLARDAN FAYDALANIP" yerli sporcu ya da Milli sporcu unvanı mı almışlar?
Ateş bey ne demek istiyor sizce?
Bilmediğim şeyler konusunda bilenler aydınlatabilir mi?
Türkiye Vatandaşı olmayıp da bazı koşulları sağladığı için Türkiye Şampiyonasında oynayan isimler mi var?
Cahilliğimi giderirseniz sevinirim.
Not: MojoJojo il temsilciliklerini kapatın derken daha farklı bir strateji ile satrancın geleceğini kurgulamaktaydı. Kendi içinde tutarlıydı belki... Ama oyunu farklı stratejilerle kazanabilirsiniz. Biri tutmadı diye kapıya kilit vurup yeni stratejiyi denemek üzere tahtayı baştan dizemezsiniz. MojoJojo'nun bu fikrini çarpıcı, ama uygulanamaz, veya uçuk bulmaktaydım, halen de öyle buluyorum. Problem var diyorsanız çözümü sistemin içinde olmalıdır, çünkü bir "sistem" mevcut.
Saygılarımla
Farklı bir şekilde yazmaya çalıştım ama anlaşılmadı maalesef. Konu Türk olmak yada, milliyetçilik olarak değerlendirilmiş de olabilir. Ama konu basitçe, biz Türkiye'de o kadar sporcu yetiştirirken, Türkiye'de yetişmemiş sporcuların hep ilk sırada olmasıdır. Belki de okuyucular anlamıştır ama bu başlığa cevap yazanlardan tam olarak anlayamayanlar olmuş olabilir. O zaman açık açık yazıyım:
Adamın biri Ukrayna'dan geliyor, ülkemizde yetişen yüzlerce satranççının arasında Türkiye Şampiyonu oluyor.
Adamın biri Azerbaycan'dan geliyor, ülkemizde yetişen yüzlerce satranççının arasında Türkiye Kupası Şampiyonu oluyor.
Kadının biri Azerbaycan'dan geliyor, 9. tur sonrası sıralamada herkesi geçiyor. Neyse ki eşitlik bozma maçları var da, Türkiye Kadınlar Şampiyonu, Türkiye'de yetişmiş bir sporcumuz oluyor. (Bu arada meslektaşım Betül'ü tebrik ederim.)
Sonuç olarak, neyse, ben bir sonuç yazmayayım, sonuç açıkça ortada.
Abdülkadir bey konuyu çok iyi anlamıştır.Önümüzde iki seçenek var.TC vatandaşı olanlar ve olmayanlar.Biz tabii ki Hukuk Devletiyiz.Amacımız yabancı düşmanlığını körüklemek değildir.Bizimle aynı kaderi paylaşmayı kabul etmiş ve aramızda yaşamaya başlamış her kim varsa bizden biridir.Uzun süre aramızda yaşayarak vatandaşlık hakkını kazanmış her kim varsa yine bizimle aynı haklara sahiptir.Öyle ise tartışılan soru nedir?Eskiden başka bir ülkenin vatandaşlığına geçmek için uzun bekleme süreleri vardı.Şimdi Ulusal federasyon ve FİDE kabul ettiği takdirde sporcu anında başka ülkenin sporcusu olabilmektedir.Konuyu herkesin kolayca anlaması için şu soruyu sormak yeterlidir
evşirme deyimi kullanılan kökeni yabancı olan sporcuların hepsi yasal yollardan TC vatandaşı olmuş mudur?Bir kısmı olmuştur!Ben hepsinin olduğunu sanmıyorum!!Bu soruyu hem Satranç için hem de diğer spor dalları için yanıtlamak uygun olabilir!Hepsi vatandaş ise tartışmamıza gerek yoktur.Milliyet değiştirmek neden böyle kolaylaştırıldı?Çünkü sporcuların para kazanması zorlaşıyor!Diğer spor dalları Futbol gibi büyük kitlelere hitap etmemekte ve diğer sporcular futbolcular kadar para kazanamamaktadır!
Amaan canım şampiyon oluyorlarsa da zaten en fazla 1 milyon insanın satranç bildiği bir ülkede şampiyon oluyorlar.
Çok da üzülmemek gerek.
Bence.
iyi de devşirmelerin dereceye girmesi şampiyon olması sıkıntı değil di mi? sıkıntı Türk satrancı niye bu halde, bizim öz oyuncularımız neden şampiyon değil diye soruluyor di mi?
Mesela ben Orhan'ı tanıdığım için soruyorum, Orhan için federasyon inanılmaz bir şart mı sağlamış, orhna federasyonunu TR yapınca inanılmaz bir gelir elde edip bizim yerli oyuncularımıza göre bir avantaj mı elde etmiş.
4-5 yıldır her yılın 11 ayı tr'de durup 1ay memleketine giden bir kişi artık resmen tr'e yerleşmiş bir kişi tr şampiyonasında oynamasın mı?
kaldı ki Orhan satranç dersi vererek oyuncu da yetiştiriyor( kaliteli oyuncu, özellikle bunu belirteyim)
Orhan'ın türk satrancına verdiği zarar nedir?
diğer bahsettiğiniz oyuncuları tanımadığım için onlarla ilgili bir yorum yapamayacağım.
ve ayrıca adamın biri kadının biri diyerek ne kastettiniz anlamadım,
adamın biri gelmiş devşirmelere adamın biri diyor , güzel mi duruyor böyle?
Değişik ifadelerle konunun şekli değişir,anlamsız yönlere doğru ilerler.
öz olarak söylenmek isteyen sanırım "taşıma suyu ile değirmen dönmez" deyişiyle örtüşüyor.
Yine de taşıma suyundan faydalanabiliyorsak ve acil ihtiyaç varsa olabilir derim.Aksi durumda anlamsız olur. Burada dikkat etmemiz gereken hangi oyuncuların TSF tarafından desteklendiğidir. Onları sorgulamak (Fayda anlamında) gerekir.
Tekrar sorayım:
"Ne yani? Yabancılara maç yaptırılmasın mı?"
Başlıkta öyle bir soru soruluyor ki. İnsanın bu karşı soruyu sorası geliyor.
Sorunca da konuyu anlamamış durumuna itiliyorum.
Oysa ben de "ASIL SORUNU" herkes gibi ayan beyan anlamış durumdayım. Ama bu böyle sorulmamalıdır demeye çalışıyorum.
Bakınız söylediğim şudur: Sorun tartışılmalı. Sorun yüzünden ortaya çıkan sonuç tartışılamaz, zira sonuç tedavi edilemez.
Böyle bir durum için semptomatik tedavi yapılamaz.
Sonuç yabancıların kazanması ise ve bu size rahatsızlık veriyorsa sebebi giderilmelidir.
Rahatsızlık vermiyorsa sorun da yok demektir.
Asıl sorunu yukarıda belirtildi zaten.
Herkese saygılar.
Adamın biri refleks halinde arkadaşını korumaya çalışıyor. Diğeri yabancılar maç yapmasın mı diyor. Ateş Bey konuyu yakaladı ama devşirilmenin şartlarını konuşmayı tercih ediyor. Miyazaki konunun özünü anında yakalamış. Buna çok şaşırmadım çünkü kendisi profesyonel bir satranççı sonuçta.
Türkiye Kupası Şampiyonu Azeri
Türkiye Şampiyonu Ukraynalı
Türkiye Kadınlar Şampiyonasını lider bitiren Azeri. Final sıralamasında 2. ve 3. ise Azeri ve Rus
Tablo ortada.
Ukrayna'nın nüfusu:45 milyon
Türkiye'nin nüfusu:77 milyon
Ukrayna'da 1600 rating üzeri oyuncu sayısı ne kadar?
Türkiye'de 1600 rating üzeri oyuncu sayısı ne kadar?
Kıstas olarak ben 1600ü aldım. Siz istediğiniz rakamı seçebilirsiniz. Bu iş, bu olay; bir kültürle, kökle alakalı bence arkadaşlar.
Bence sayılara ulaşmak gerek, bize her şeyi onlar söyleyecek. Ben hatta şimdiden merak ettim bir bakacağım
adamın biri Türk satrancının gelişmesi için çok çalışıyor, hadi hayırlısı...
Tartışıyoruz ama herkes kendi kanaatını ön plana çıkarmaya çalışıyor.Kimliği belli olmayanlar arasında mevcut düzende herhangi bir değişiklik olmasını istemeyenler olduğunu biliyorum.Yani aramızda Kraldan ziyade Kralcı olanlar da vardır.Bu da normaldir.Onlar olmasaydı zaten Yönetim olmazdı.Mevcut koşullardan rahatsız olanlar ne istiyorlar?Yerli dinamiklere daha çok kolaylık sağlanmasını istiyorlar.Hiçbirimizin Türkiye'deki yarışmalarda yasal ve normal yollardan başarılı olmuş sporcuların devre dışı bırakılmasını istememiz söz konusu değildir.Tersine Orhan kardeşimiz ile oynama fırsatını elde edersek belki bir adım ileri atarız."Türk Satrancını oluşturan Piramidin tepesindekileri aşağı atın ,onların mevcut haklarını ellerinden alın"demiyoruz.Böyle bir şey demek hakkımız yoktur.Sadece Piramidin orta ve alt kısımlarında bazı iyileştirmeler yapılmasını istiyoruz.Bu iyileştirmeler para gerektiren işler değildir.Bir örnek daha vereceğim.Herkes ne isteyebileceğimizi kolayca anlayacaktır.Son Bireysel Avrupa Birinciliği İsrail'de düzenlendi.Katılan 261 sporcu arasında en düşük Elo puanını 1653 olarak gördüm.Hatta ev sahibi ülkeden hiç Elo puanı olmayanlar da vardı.Bu söylediğimi arkadaşlarımız kontrol etsinler ve yanlışım varsa düzeltsinler!Aynı yarışma bizim ülkemizde yapılmış olsaydı Teknik Kurul 2000 Elo puanı altındakilerin katılmasını engelleyecekti.Bu söylediğim tezvirat ise benim haksız değerlendirmeler yaptığımı söyleyiniz!İşlerin çok iyi gittiğine inananlar işte bu verdiğim örnek üzerinde konuşsunlar! Tarihi,Coğrafyayı ve Nüfus sayımını bırakalım!Yeni ufuklara açılmak istiyor muyuz?Karar verelim!
(16-03-2015, 15:48)Ateş Ülker Nickli Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]Tartışıyoruz ama herkes kendi kanaatını ön plana çıkarmaya çalışıyor.Kimliği belli olmayanlar arasında mevcut düzende herhangi bir değişiklik olmasını istemeyenler olduğunu biliyorum.Yani aramızda Kraldan ziyade Kralcı olanlar da vardır.Bu da normaldir.Onlar olmasaydı zaten Yönetim olmazdı.Mevcut koşullardan rahatsız olanlar ne istiyorlar?Yerli dinamiklere daha çok kolaylık sağlanmasını istiyorlar.Hiçbirimizin Türkiye'deki yarışmalarda yasal ve normal yollardan başarılı olmuş sporcuların devre dışı bırakılmasını istememiz söz konusu değildir.Tersine Orhan kardeşimiz ile oynama fırsatını elde edersek belki bir adım ileri atarız."Türk Satrancını oluşturan Piramidin tepesindekileri aşağı atın ,onların mevcut haklarını ellerinden alın"demiyoruz.Böyle bir şey demek hakkımız yoktur.Sadece Piramidin orta ve alt kısımlarında bazı iyileştirmeler yapılmasını istiyoruz.Bu iyileştirmeler para gerektiren işler değildir.Bir örnek daha vereceğim.Herkes ne isteyebileceğimizi kolayca anlayacaktır.Son Bireysel Avrupa Birinciliği İsrail'de düzenlendi.Katılan 261 sporcu arasında en düşük Elo puanını 1653 olarak gördüm.Hatta ev sahibi ülkeden hiç Elo puanı olmayanlar da vardı.Bu söylediğimi arkadaşlarımız kontrol etsinler ve yanlışım varsa düzeltsinler!Aynı yarışma bizim ülkemizde yapılmış olsaydı Teknik Kurul 2000 Elo puanı altındakilerin katılmasını engelleyecekti.Bu söylediğim tezvirat ise benim haksız değerlendirmeler yaptığımı söyleyiniz!İşlerin çok iyi gittiğine inananlar işte bu verdiğim örnek üzerinde konuşsunlar! Tarihi,Coğrafyayı ve Nüfus sayımını bırakalım!Yeni ufuklara açılmak istiyor muyuz?Karar verelim!
Hocam bakınız; ülkemizde siz dahil 2000 üzeri oyuncu sayısı 1000 kişi yoktur tahminimce. Örnek veriyorum; Rusya'da ise bu sayı yine tahminimce YÜZBİNLERCEdir. Kahvede okey oynar gibi herkesin satranç oynadığı coğrafyalar bunlar. Baktığınız her yer güçlü oyuncularla dolu. Sadece Rusya da değil bahsettiğim, bilirsiniz işte Sovyet bloğu ülkelerin hepsi böyle.
Şimdi; bu konumda, "ne buradaki arkadaşlar herhangi bir sıralamaya çok üzülsünler ne de sıralamaya girenler çok sevinsinler" diyorum. Bu bağlamda;"Türk satrancı henüz emekleme aşamasındadır" da diyorum gayet rahatlıkla. Ama bununla beraber asla umutsuz da değilim. Her sene satrancımızda gerçekleşen gıdım gıdım ilerlemelerle yirmi, otuz yıla kalmaz satrançta çok önemli bir ülke olacağımıza da inanıyorum.
Ben böyle düşünüyorum.
(1)
(16-03-2015, 14:43)H Mustafa Demir Nickli Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]adamın biri Türk satrancının gelişmesi için çok çalışıyor, hadi hayırlısı...
Bu güzel bir tespit bence. Türk satrancının gelişmesi için çok çalışan adamın ya da kadının biri, az çalışan adamın ya da kadının birinden iyidir. Allah çalışanlardan razı olsun. Yüzlerini eğdirmesin. Mahcup etmesin. Biz de onlara destek olalım. Eleştirerek, küçümseyerek ya da hor görerek hiç bir şey kazanamayız. "Çalışıyoruz" deyip çalışanın yeri sağlamdır. "Çalışıyoruz" deyip çalışmayanların yeri "Çalışacağız" diyenler oldukça sağlam olmayabilir. Çalışan her kimse iyi yapıyor.
(2)
(16-03-2015, 15:48)Ateş Ülker Nickli Kullanıcıdan Alıntı: [ -> ]Tartışıyoruz ama herkes kendi kanaatını ön plana çıkarmaya çalışıyor.
Benim kanaatim şudur; burada kanunlar var, hak etmeyen biri usulsüz biçimde Türkiye şampiyonasına katılamaz. Katılmış ve madalya almışsa kanunların izin verdiği biçimde almıştır. Kimse de bu konuda alakasız yerlere gidecek yorum yapmamalıdır benim demem budur. Yorumlardan çıkardığım kadarıyla sorun farklı farklı algılanmıştır.
a) Yabancılara tanınan haklar konusu; hangi yolla hak kazanıldığı konusu Avrupa'da da tartışılmaktadır, bizde de tartışılsın diyenler vardır.
b) Yabancılara tanınan haklar yüzünden mağdur olan yerliler konusu var, bu mağduriyet tartışılsın diyenler vardır;
c) Yabancıların zaten zayıf olan satrancımızda üst sıraları dikkat çekecek şekilde ele geçirmekte olmaları konusu var, onların madalya almalarına değil belki ama bizim yerlilerin "ilerleyememiş" ya da "ilerletilememiş" olmamıza şikayet edenler vardır;
a) Hukuk ne diyorsa odur.
b) Bence de tartışılsın, haksız rekabet gelişim değil birilerine çıkar sağlar.
c) Bence "ilerleyememiş" olma durumu yok. Kişisel girişimler bir yere kadar. İnsanlar kişisel çabalarıyla satrançlarını nereye kadar ilerletebilir. Bu çok zor, meşakkatli ve masraflı bir konu. Hiçbir şey olmasa bile inanılmaz bir zaman masrafı var. "İlerletilememiş" olması konusu yönetsel bir mevzu. Bu konuda gerçek satranççılarımız konuşmalı. Onlara söz düşer.
Saygılarımla.
evet umduğum gibi bu konu çok ilgi gördü . benim yaklaşımıma dönelim . ilk 10 oyuncu itibari ile türk satrancı FİDE dünya sıralamasında 28. sırada. bu 10 oyuncunun 4 ü devşirme . suat atalıkta devre dışı . çıkarın bu 5 oyuncuyu alttan 5 oyuncu koyun, yerimiz dünya 50-60. lığı . yani özel federasyondan beri bir arpa boyu yol gidememişiz. makus yerimiz 50- 70 arası .
bir ülkenin federasyon çaycısı türk vatandaşı oluyor diyelim, burada turnuvalara katılıyor türkiye birincisi oluyor milli takıma giriyor. bunda hiç bir mahzur yok . ukranya, rusya,gürcistan , azerbaycan federasyonunda çaycılık yapan biri gelsin türkle evlenip turnuvalara katılsın ve türkiyeyi olimpiyatlarda daha yukarılara taşısın . çokta iyi olur . buradaki acı gerçek, bugüne kadar türk satrancını yönetenler nasıl bir yönetim anlayışı ile satrancımızı yönetmiş ki, böyle kişiler çıkarılınca yerimiz otomatik olarak 50- 60. sıralara vuruyor. asıl tartışılması ve fikir üretilmesi gereken şey budur .
aslında bu konuda fikir ve proje üretecek olan federasyon ve yönetimdir . bizim ürettiklerimiz hariçten gazel okumaktan başka bir şey değildir. konu başlığını açan tutku dinçer'in bu olay içini burkmuş .ama asıl içi burkulması gereken türkiye satranç federasyonudur .bir yabancının türkiye de şampiyon olması federasyonun hoşuna gidiyor mu. asıl can alıcı sual bu .bence çok hoşuna gidiyor ve bunu bir faaliyet olarak değerlendiriyor .
yinede bir proje üretip burada sunuş yapmaz isek sadece kuru gürültü yapmış olacağımızı düşünerek neler yapılmasını özetleyim .
il temsilcilerimiz çalışmıyor . proje üretecek kapasitede değiller . bunların üzerinde iyi yetişmiş satranççı +1800 ve üzeri kişileri bulup il satranç ajanları olarak lanse edilmeli . bütün il ve ilçe temsilcileri ayrıca belediye başkanları, valiler kaymakamlar, idare amirleri bu satranç ajanlarının emrine girmelidir .elbette bir vali bu satranç ajanlarının emrine resmen giremez, ama satranç ajanlarının getirdiği projeleri beğenen satranç seven vali ve belediye başkanları onların önünü açmalı , bu kişiler bölgelerinde il temsilcilerinden daha fazla yetkili olmalıdır . bu kişilerin hakem ve antrenör belgeleri varmı .eğer yoksa hakem ve antrenör denklik belgesi verilmesi şu an önemlidir . projenin üzerine gidilmeli, bundan sonra satranççı böyle kişiler tam olarak yetiştirilmeli ,bu proje türk satrancının ayrılmaz bir parçası olmalıdır .
muzaffer şekerli
muğla , datça
Ekaterina Atalık, Hayale Isgandarova Batur ve Juliya Gökbulut bahsettiğiniz kategoride değerlendirilemezler. Türk vatandaşlarıyla evlenmişler, Türkiye'de yaşamayı seçmişler hatta içlerinde vatandaşlık başvurusu yapanlar da var. Türkiye'de yaşamayı seçmişler, hepsi Türkçe öğreniyor, hatta bir kısmının çocuklarını burada dünyaya getirmişler. Kendilerini buraya da ait hissediyorlar. Bu biraz farklı. Veya Dragan Şolak. Orhan Eminov'u Türkiye Kupası sonrası kendisiyle kısa bir söyleşi yaptım ve Mavi Kale'de yayınlanacak. Oradan da göreceksiniz ki çok uzun zaman önce Türkiye'de yaşamayı seçmiş, hatta milli takıma girme hedefi olan birinin bize ne zararı olabilir? Bu kişiler Türkiye adına oynamayı seçmişler. Bu tartışmayı isimleri anarak konuşmak bana doğru gelmiyor.
Oyuncu yetiştirme konusundaki eksikler ayrı konu. İsimleri anarak onları hedef tahtasına getirmek mazallah zenofobi olarak bile anlaşılabilir. Türkiye'de son yıllarda farklı kuşaklardan gelecek vaat eden oyuncular yetişti. Bir kısmı büyükusta oldu, bir kısmı da olacak. Eğer oyuncu yetiştirmeyi tartışacaksak, o zaman bu insanları hedef göstermeden yapmamız gerekiyor. Ayrıca bu tartışmayı yaparken eğitim sistemini hesaba katmak zorundasınız. Mevcut sistemde bir çözüm bulmak o kadar kolay değil. Bu tartışmayı faydalı bir zemine oturtacaksak o yöne kanalize etmek ve o açıdan alternatifleri konuşmak lazım.
İl satranç ajanları adıyla geçen öneri oldukça resmi olmayan ve aslında bu şekliyle güvenilir olmayan bir öneri. Zaten yapılan bu, adı konmuyor. Daha kalıcı daha kurumsal öneriler konuşulabilir. Bana sorarsanız il temsilcilerinin maaşa bağlanıp bu tarz görevler verilmesi iyi bir fikir, lakin mevcut spor bürokrasisinde bunun nasıl mümkün olacağı da konuşulmalı.
Burda isimleri hedef göstermiyorum. Eğer Türkiye Şampiyonu Alex değil de, Dragan olsaydı onun adı yazacaktı. Eğer Türkiye Kupası Şampiyonu Orkhan değil de, Meilis olsaydı onun adı yazacaktı. Khayala değil de, Katia olsaydı onun adı yazacaktı.
Kısaca, isimler rastgele seçilmiş değil, Türkiye Şampiyonu, Türkiye Kupası Şampiyonu oldukları ve Türkiye Kadınlar Şampiyonası'nı 2-3. sıralarda bitirdikleri için kullanıldı.
Örneğin A Milli Basketbol Takımı devşirmesi Emir Preldzic, son turnuvada en etkili sporcu oldu dediğimde nasıl bu ismi hedef göstermiyorsam, Alex, Orkhan, Khayala, Yulia Türkiye dereceleri elde etti dediğimde de kimsenin hedef gösterilmesi mümkün değildir. Aksine, şampiyon olmak övünülecek birşeydir.
Amacı farklı boyuta çekmeye gerek yok.