İstanbul Kulüpler Birinciliği ELO'ya neden gönderilmedi? - Baskı Önizleme +- Özgür Satranç Forum (http://forum.satranc.biz) +-- Forum: Satranç Genel (http://forum.satranc.biz/forumdisplay.php?fid=3) +--- Forum: İletmek İstedikleriniz (http://forum.satranc.biz/forumdisplay.php?fid=17) +--- Konu Başlığı: İstanbul Kulüpler Birinciliği ELO'ya neden gönderilmedi? (/showthread.php?tid=3371) |
- M.Aşkın TAŞAN - 25-10-2013 By, Mojo Jojo, Son veda hutbenizden sonra aramıza tekrar dönmeniz güzeldi. Beni şaşırtmadınız. Aynı gizli ironi, yanlış ve yanlı tespitler ve çürük sonuçlar. Haksızlığa uğrayan bu arkadaşa benim destek vermem gereksizdi, kabul de görmedi bunu görebiliyorum ama değersiz kabul edilmesini kabul edemem. Maydanozluk sebeplerimden biridir bu. Çalışan insanlara ispatlanmamış ithamlara suskun mu kalmalıyım? Onca, alaycı ve aşağılayıcı hitap ve ifadelere ve cevap vermelere, sizde benden hiçbir tepki göstermeden sineye çekmemi istiyorsunuz. Bana bir de dini devreye sokarak mesaj da verdiniz. Ayıp, günah, nafile... Bunlar ancak, ölçüsüz, alaycı ve küçük düşürücü çaba içinde olan insanlara söylenir. Bu sütunun yazarı bunu yapmıştır. Bravo size... Re: üü - sssarper - 25-10-2013 Erşan Gökerman Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Aşkın Bey, yukarıda bütünüyle alıntıladığım erşan bey'in son derece doğru tespitlerle muhattaplarına soruduğu soruların cevapları hala verilmedi ve verilmemeye devam ediyor. kişisel tartışmanın dışına çıkıp bu konulara geri dönülse daha doğru olmaz mı? - yusuf_omur - 25-10-2013 Merhabalar, Bu forumdaki tartışmalara katılmaktan işte bu yüzden hep sakınmışımdır. İsimler / rumuzlar belirtmeden ve alıntılar yapmadan yazacağım. Bir yaşanmış "emek israfını" veya hakkını aramayı konu yaparak başlatılan bu yazı dizisi, daha sonra gerilim romanı şekline dönmüştür. ** Daha önceki TSF web sayfasında "Forum" bölümü de vardı. Orada da tartışmalar şiddetli olurdu. Sonra o zamanın TSF, o "Forum" kısmını kapattı. Nedenlerini tahmin edebiliriz. ** Sonra yeni TSF yönetimi iş başına geldi.. Belli bir zaman sonra gördük ki, yeni yönetim adına gönüllü / ya da resmi görevli kişi / kişiler buraya yazmaya başladılar.. Neden sizce? Dertleri ne? ** Satranç oyuncuları olan buradaki gerçek isimli / rumuzlu kişiler neden bunu anlamak istemiyor? Neden buraya yazıyorlar sizce o TSF adına gönüllü/yetkili kişiler? ** Konu başlığının başlarında, belli bir kaç mesajdan sonra ortaya çıkan kişinin konuya ve mağdur olan kişiye yardımcı olmaya çalışması neden görülmüyor? ** Mağdur olan kişinin haklıyken kendisini haksız duruma düşürmesi, yazılarındaki üslubunun kabalaştığı ve hitap tarzının doğru olmadığı neden görülmüyor? *** Neden burada kendi egolarımızı tatmin etmek için yazıyoruz? ** Sorunlara çözülme amaçlı yaklaşıldığını neden görmüyoruz? ** Konuyu açan kişiye hak veriyorum, ona yardımcı olma amaçlı ortaya atılan kişiyi de anlıyorum.. Neden, yardım etmek isteyen kişinin kişiliği ve dilbilgisine dönüyor olay? *** Çok uzatmak istemiyorum, Bu forumda yapılan temel hatalar şunlar; 1- Genelde yazılar, SAYGILARIMLA... diye bitiyorken..Neden yazının içinde bunu göremiyoruz.. 2- Yazılarımızın konusu, ekseninden çıkıp muhatap aldığımız kişi ve onun kişiliği olmaya başlayınca buradaki gibi konu kilitleniyor..(ki en temel hatamız bu.. Bir insan, IQ 'un ne? dilbilgin şöyle..dediğiniz anda konunun merkezi kaybedilmiştir.) (Önemli Not, Konuyu açan kişiye kesinlikle katılıyorum.. Ama işte üslup hatalarımız bizi hep yanlış yerlere çıkarıyor.. Lütfen bu yazımdan dolayı, kimseyi savunma gayretine girdiğimi düşünmeyiniz..Aslında amacım, bu forumda çok sık yaptığımız "USLUP ve HİTAP HATALARI"mıza değinmekti.. Bu konu başlığında cereyan eden mesajlar zinciri, bu hususta ciddi örnektir.. Lütfen birbirimizi anlamaya çalışalım..Kırıcı oldukça, anlaşılmaz oluruz.. Saygılar ve sevgiler.. Yusuf ÖMÜR - ESKİŞEHİR - Erşan Gökerman - 25-10-2013 Bu forumda her köşeye sıkıştığında 'İsmini açıkla, karşıma çık' diyenlerden bıkkınlık geldi. İnsan sonradan utanacağı şeyler yazmaz, kendi doğrularını, yanlışlarını bilirse 1 değil 100 takma isimli kendisine saldırsa boynu aşağıya eğilmez merak etmeyin. sssarper isimli üyeye aynen katılıyorum. Beni de ilgili kurumlara şikayet edebilirsiniz. Ne yazık ki bu ülkede neredeyse her kurumun başındaki yöneticilerde aynı hastalık var. Birincisi kesinlikle ama kesinlikle eleştirilere tahammül edememe, ikincisi de eleştirildiği zaman, konudan saparak, karşısındaki kişiyle ilgili alakalı alakasız suçlamalara başlama. Konularla ilgili yeterli bilgi ve birikime sahip olunmayınca ve insanlar bulundukları konumlara kapasite ve yetenekleri doğrultusunda seçilmedikçe bu sorun devam edecek gibi görünüyor. Aşkın Taşan bu konunun içeriğini sürekli olarak saptırmaya çalışmış, sorulan soruya cevap vermek yerine, soran kişilere karşı saldırma yolunu seçmiştir. Önce bir üyenin bizi hiç ilgilendirmeyen, konuyla da hiç alakası olmayan 'özel bir durumu' olduğunu ima ederek, bırakın tehditi bana göre şantaj yapmaya çalışmıştır. Aynı şekilde sssarper isimli üyeye benzer mesajlar verme çabasındadır. Bununla da yetinmeyen Taşan, kimin neyi eleştirebileceğini de ipotek altına koymaya çalışıyor. Taşan'a göre bazı kişiler bu konuyu eleştiremez çünkü; 1) Daha önceden başka konulara duyarlılık göstermediler! 2) Anadolu'da yaşanan benzer durumlar karşısında daha önce seslerini çıkartmadılar! 3) Eleştirilen kişiler işlerini büyük bir özveriyle yapıyorlar. 4) Takma isim kullanıyorlar, 5) Özür bekleyemezler çünkü kendi kusurları da var. Konuyla ilgili yazılmaya çalışanlar ise tam bir karmaşa. Taşan önce bu turnuvanın hesaplamalara girmesi gerektiğini söyledi. Ardından arkadaşlarının her şeyi çok doğru yapmış olduğunu, bugün ise 'geç kalınma ve art niyetsiz ihmal' olabileceğini söylüyor. Bu konuda yazanlar başından beri başka bir şey mi söyledi? Biz de biliyoruz geç kalınma ya da ihmal olabileceğini. Siz günlerdir herhangi bir geç kalınmanın olmadığını, bir ihmalin olmadığını hatta sorumlunun turnuva akışını bozan oyuncular olduğunu iddia etmiyor musunuz? Ortada bir geç kalınma ve ya ihmal varsa olay tüm açıklığıyla anlatılır, kibarca özür dilenir olur biter. O zaman bazı insanlar burada art niyet arar bazıları aramaz, bir üye sorumlu kişinin istifasını isteyebilir, bir başkası özürden tatmin olur, bir diğeri de 'aman canım ne olacak' der. Buna da siz karışmayın. ''Ama ben susmalıyım ki, telefonlarla rica minnet geç kalınmış maçlara yetişme çabaları... Bırakın 30 dakika öncesinden maç listesi hazırlanmasını, son dakikalarda bile telefonla liste bildirimleri...'' Bunlar sayın Taşan'ın sözleri. Bu sözlerden turnuvada bazı takımların 5 dakika kala telefonla liste bildiriminde bulunduğu sonucu çıkıyor. Eğer böyle bir durum yoksa, ve Çiğdem Hanım bu bildirimleri kabul etmediyse işin doğrusunu açık olarak yazarsınız . Bu konuda görüş bildirenler zaten böyle bir uygulamanın Çiğdem Hanım tarafından yapılmayacağını düşündüklerini ifade ettiler. Ayrıca Denizli'de duymuştum ne demek? Söylentiler ve duyumlar üzerinden mi açıklama yaparak, hem İl Temsilciliğini hem de turnuvada görev alan hakem ve oyuncuları zan altında bırakıyorsunuz? Görev denilen şeyin illa ki para ile yapılması gerekmez. Dünyada para almadan görev yapan hatta o görev için tüm yaşamını bir yana iten insanlar var. Sürekli olarak bulunduğunuz görevden para almadığınızdan, özveriyle çalıştığınızdan bahsetmenizi oldukça yakışıksız buluyor ve TSF çalışanlarına saygısızlık olarak görüyorum. Para alınmadığı zaman bir görev üstlenilirse eleştirilemez olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? İkinci işiniz olduğu için sempati mi duymamız gerekiyor? Satranç oynayabilmek için, okulunu bitirememiş, kendine düzenli bir yaşam kuramamış yüzlerce yetenekli insan heba oldu bu ülkede. Zor şartlar altında dünya çapında saygı görebilecek derecelere ulaşan arkadaşlarımızın neler çektiklerini de hepimiz biliyoruz. Bu insanlar dururken, sizlerin sürekli, 'biz özveriyle çalışıyoruz, biz para almıyoruz' diye yakınmanız ve bunu sürekli gündeme getirmeniz çok düşündürücü. Bazı görevleri hakkıyla yerine getirebilmek için, özveri, motivasyon, çalışkanlık gibi güzel özelliklerden fazlası gereklidir. İster paralı olsun ister olmasın. Saygılarımla - M.Aşkın TAŞAN - 25-10-2013 Erşan bey, görmedim duymadımları oynamayı bırakın. Onca yazınızın hedefi olarak destek verdiğiniz arkadaşın üslup, alaycı yaklaşım, itham ve tahriklerine bir kelimeyle bile olsun değinmeme kararlılığınızı kutlarım. Olay artık bunun etrafında dönüyor. Siz ise cepheye malzeme taşır durumdasınız. - Feti - 25-10-2013 Konu Ad hominem, Adı ne menem ! Kadı der,"Ne desem ?" "Sanı yok bilemem." Tadı nahoş mu desem, Zatı ne boş mu desem, Katına çıkılmaz hem, Batına çekilmez her dem. - Feti - 25-10-2013 Sayın Bayanlar ve Baylar, Ortada bir cenaze var. Kim kaldıracak cenazeyi ? Yok mu el atan ? Ki, bitsin şu keşmekeş, sözleriniz çıktı ayyuka. Cenaze mi ? : "Hakkım yendi geri verebilecekseniz verin ve hakkımı kimin yediğini bildirin." Birisi diyor, "Sen canisin. Cenazeyi sen çıkarttın ortaya." Diğeri diyor, "Canevimden vuruldum. Cenaze benim." Tribündeki ilgililer ! Seyircilik bitsin artık. Yetti gari ! Birileri insin artık sahaya. Hakem mi olur, hakim mi olur bilemem. Fakat sahaya inen bilgili ve cesur olsun. Daha da önemlisi adil olsun. Bitirsin artık şu keşmekeşi. Yoksa, söyletirsiniz bana Mehmet Akif'in zulmü alkışlayamam şiirini. Söylemekle de kalmam ha ! "Birileri soruyordur kendi kendine "yanlışlık var mı acaba yapılan işlemlerde ? Alnından öperim o soranı. Soru sorabilen birgün bulur doğruları da. Birileri de kaf dağının arkasından oklar savuruyor. "Hata yanlışlık ne demek ! BEN ki TANRIYIM, tanımıyormusun sen !" "Suçlu ayağa kalk !" derlermiş bir zamanlar mahkemelerde. Burası mahkeme değil. Hiç kimse suçlu aramıyor cezalandırmak için. Yapılan bir yanlışlık varsa eğer, Ortaya çıkarılması gelecek nesiller için değer, Aynı yanlışlığı tekrarlamamak için. Erdemli o kişidir ki ; Hatasını bile ve söyleye, Taşın üstüne taş koyan odur ki ; Hatasını tecrübe edinip binasını sağlam eyleye. - M.Aşkın TAŞAN - 25-10-2013 Kimseye yaranmak için değil ama bu bir ucu doğuya bir ucu batıya giden tartışmanın bir yararı olacaksa eğer ; Hak aradığını ta başından beri kabul ettiğim ve desteklediğim bu arkadaşın içinde bulunduğu hak gaspı duygularını hiçbir zaman inkar etmediğimi, ona yardımcı olmak için aslında çaba da sarf ettiğimi, fakat bir noktada bir FİDE kuralı yüzünden tıkandığımı, hakkımda fevri olduğuna inandığım çıkışları kabul edebileceğimi, ama saygıda ve ölçüsüzlükte asla ezik kalmadan bu satırları yazdığımın bilinmesini, tartışmanın sporcular yararını gözeten bir sonuca ulaşması için çabalarımın devam edeceğini, TSF nin, ilgili kurumlarının tüm sorumlu kişi ve görevlilerin bu durumdan ülke satrancının geleceği için gerekli dersleri çıkaracağı umuduyla bu tartışmada yazılacak ve söylenebilecek her şeyin yazılıp söylendiği inancıyla kişilerin temel hak , özgürlük ve onurlarına dolaylı dolaysız saygıda kusur edilmeyeceği inancıyla bu tartışmayı sonsuza kadar noktalıyorum. - hsdalkiran - 25-10-2013 Değerli Dostlarım, SGM 1995 de ilk Türkiye Ligi Şampiyonu oldu, ardından 1996 da 2. ve 1997 de 3. Peki ne oldu da her zaman ilk 3 dereceye oynayan bu ekip Türkiye Liglerinden çekildi. O dönemi yaşayanlar bilir; 1998 Türkiye Ligi sonuçları tüzükte yazılı olmasına rağmen ELO hesaplarına gönderilmedi. Emekler çalınmıştı. Prensip olarak bu durum düzeltilmezse liglere katılmayacağımızı belirttik. Durum düzeltilmedi ve hiç bir takım cesaret edip yanımızda bu emek hırsızlığında durmadı. SGM liglerden çekildi. Kişisel olarak kazandığım ELO puanlarımdan mahrum olmam nedeni ile Ankara İdare Mahkemesi'nde açtığım tazminat davasından GSGM'lüğü 500.-TL tazminata mahkum oldu. Bu bir emsal teşkil etmesi açısından Türk Satrancı adına önemli bir gelişmedir. Ancak bu tartışılan olayda; belirtilen yarışmanın tüzüğünde sonuçların ELO'ya gönderileceğinin yazılı olmadığının belirtilmekte olduğunu anlamaktayım. Bu nedenle, bu eksiklik nedeni ile İdare Mahkemesi'nde açılacak bir dava da sonuç alınamayabilir. Ancak TSF'nin bu konularda titiz ve duyarlı davranarak, en azından bundan sonraki turnuvalarda bu gibi mağduriyetlerin yaşanmaması için gerekli tedbirlerin alındığını, il temsilciliklerine resmi şekilde tebliğ ettiklerini bildirdiklerini, TSF'nin internet sitesinden duyurmasında yarar olacaktır. İhmal ya da keyfiliklerin önüne mutlaka geçilmelidir. Sevgi ve saygılarımla Halil Sertaç Dalkıran - Selim Gürcan - 25-10-2013 Asıl sorumlulara soruyorum, Ben de merak ettim. 5 GM'nin yer aldığı bir turnuva niye elo hesalarına dahil edilmedi acaba? Anladığım kadarıyla turnuva tüzüğünde elo hesaplarına dahil edilir diye bir ifade yokmuş. Eloya gönderilmemesini buna bağlıyorsunuz. Öte yandan aynı şekilde yine elo hesaplarına dahil edilir şeklinde ifade bulunmayan pek çok turnuva da elo hesaplarına gönderilmiş. Peki bu turnuvanın elo hesaplarına gönderilmemesini bu şekilde açıklıyorsanız, o turnuvalar neden elo hesaplarına gönderilmiş? Bari onu açıklayın Sanırım burada strateji şu. Üyelerden biri haklı bir soru yönlendirir. Alakasız cevaplarla üye çileden çıkartılır. Sonrasında aynı sorular gelince yine benzer şekilde davranılır. Nihayet üye doğal olarak sinirlenince "Neden sinirleniyorsun , hakaret ediyorsun" diyerek konu iyice saptırılır. Ve nihayetinde "Böyle terbiyesiz sorular soran insana herşey müstehak" yorumları yapılır adeta. Anlaşılan birisi turnuvayı FIDE'ye kaydetmeyi unutmuş ve olan olmuş. Birileri hatasını kabul etsin ve bu hata tekrar edilmesin, gerekli uyarılar, cezalar verilsin. Kimse mükemmel değil, hatalar yapılabilir sonuçta... Gereksiz yere tartışmayı başka yerlere götürmeyin inandırıcı olmuyor. Aşkın bey, sağlık sorunlarınızın daimi olarak çözülmesi dileğimdir. Satranca olan sevginizi ve gayretinizi de tahmin edebiliyorum ve takdir ediyorum. Yalnız Don Kişot gibi çözümü imkansız konumlara atlamanız size sadece stres getirir. Bırakın konu hakkında asıl sorumlu olanlar kendilerini savunsun derim. Tartışmaya girmek istemiyorum. Diyeceğimi dedim. Cevap verirseniz cevabım olmayacak, kusura bakmayın. Saygılarımla Selim Gürcan - Çiğdem AKTUZ - 26-10-2013 Sevgili Selim, Turnuvalar genelde FIDE'ye kayıt ettiriliyor, ama bazen sonuçları gönderilebilecek durumda olmuyor. Bazen de kayıt ettirilmediği halde sonuçları gönderilebilecek durumda oluyor (Elo'lu sporcu sayısı, düşünme süresi ve en sonunda da oynanan oyunların sayısı). İstanbul Kulüpler Şampiyonasında Elo'lu sporcu , düşünme süresi kriterleri uygundu. Ancak takım turnuvası ve döner turnuva olduğu için eksik masayla oynayan takımlar çok oldu. Ayrıca döner sistemde 8 takım olarak başlayan turnuvayı 5 takım bitirdi. Bu durumda çapraz tablonun her tarafı hükmen maçlarla doluydu. Başhakem olarak görevim turnuvanın kurallara uygun olarak yapılmasını sağlamaktı ve sağladım da. Sonuçlarını da TSF'nin ilgili kurullarına gönderdim. Kişisel görüşüm ise bu kadar hükmen sonucun olduğu bir turnuvanın ELO hesaplarına gönderilmemesi. Değerlendirmesini yapmak ve kararı vermek teknik kurulun görevi. Sevgi ve saygıyla kalın Çiğdem AKTUZ - GokhanDemir - 26-10-2013 Çiğdem Hn, Bu turnuva oynanmaya başlamadan önce FIDE'ye kayıt ettirilmemiş. Ben de "kayıt ettirmesi gerektiği halde kayıt ettirmeyen kim" diye soruyorum. Turnuva FIDE'ye kayıt ettirilmediği anda akan sular duruyor ve diğer konuları konuşmaya gerek bile kalmıyor. Değil mi? Ayrıca, her bir satranç oyunu oynayan oyuncunun gücü ile orantılı bir sanat eseridir. ELO puanı da kuvvet ölçümü için esas kriterdir ve her satranç oyuncusu açısından sonsuz önem taşır. Turnuvadaki hükmenlerin sayısı ne olursa olsun, büyük emek harcanarak oynanan oyunları yok saymaya kimsenin hakkı olamaz. Forumda ELO'nun satranç oyuncusu için önemine bu kadar dikkat çektikten ve satranççı olmayan TSF görevlilerine bu kadar anlatmaya çalıştıktan sonra daha hala "Kişisel görüşüm ise bu kadar hükmen sonucun olduğu bir turnuvanın ELO hesaplarına gönderilmemesi" diyebiliyor olmanız karşısında söyleyecek söz bulamıyorum. Son olarak, turnuva, başlamadan 1 hafta önce FIDE'ye kayıt ettiriliyor, bu esnada hükmen olacak mı, olmayacak mı bilmeye imkan yok. Dolayısı ile ortaya koymaya çalıştığınız hükmenlerin çok olduğu ile ilgili savunma tamamen yok hükmünde. TSF İstanbul İl Temsilciliği, neden bu kadar çok hükmen olduğu konusunda kendisini de ayrıca sorgulamalı. Turnuvayı koskoca İstanbul'da Anadolu yakasının en dip kısmında Kartal'da oynatmak, bazı günler çift tur yapmak ve dolayısı ile turları erken başlatmak, Avcılar'dan, Beylikdüzü'nden gelecek olan kişileri düşünmemiş olmak hükmenler konusunda bir fikir verebilir mi? Saygılarımla, Gökhan Demir - abdulkadirbener - 26-10-2013 Sayın Gökhan Demir'i haklı şikayeti için gönülden destekliyorum. Bir hata ya da kasıt var. Netice olarak da birilerinin hakkı yenilmiş görünüyor. Gökhan bey şikayet etmekte haklıdır. Bilgi edinme yasasının verdiği hakkını kullansa veya dava açsa sonuç alamayacak durumda olduğunu bildiği için gayet haklı olarak kamuoyuna konuyu taşımış. Kendisine M.Aşkın bey ve sayın başhakem tarafından verilen cevaplar bence tatmin edici değildir. Tekrar tekrar okudum ve maalesef cevapları sorulan sorularla yan yana koyunca ikna olamadım. Bu esnada M.Aşkın bey ve sayın başhakem hanımefendi muhtemelen federasyon tarafından ikaz edilerek bu konuda daha fazla konuşmamaları telkin edilmiştir. Öyle tahmin ediyorum. Zira sayın M.Aşkın Bey'in son yazısı bunu düşündürdü bana. Eğer tahmin ettiğim gibiyse doğru da yapılmıştır; zira muhatap bu kişiler değildir. Tabi yanılıyor da olabilirim. Yanılıyorsam kendilerinden af dilerim. Ancak asıl muhatabın veya asıl sorumlunun hala cevap verememiş olmasını da büyük bir şaşkınlıkla takip ediyorum. Yetkililerin haklılığını savunmaya çalışmak yerine soruna neden olan kişinin çıkıp küçük ve basit bir özür dilemesi konuyu çözerdi bence. Üstelik bu başlık benzer sıkıntıların oluşmaması için yapılması gereken önlemlerle ilgili olarak devam eder ve satranç camiasına büyük bir kazanım sağlanmasına vesile de olurdu. Bu "turnuva tüzüğü" konusunda bence federasyon yönetmeliği seviyesinde birtakım katı kurallar belirlenmesinin zamanı gelmiş görünüyor. Selamlarımla... - M.Aşkın TAŞAN - 27-10-2013 Sn. abdulkadirbener, Son mesajınızı okudum. Ben ÖSF' da bu konu başlıklı yazıdaki son sözümü samimiyetimle söyledim. İnandırıcı bulabilirsiniz, ya da gayri samimi... Size öm. göndermeme rağmen bana fikrinizi açıklamadınız. Aslında bu mesajı forumda sizin mesajınızdan hemen sonra yazacaktım. Ancak bekledikçe yanlış algılamalar yerine oturuyor. Bu satırları yazarken de sizden henüz bir cevap alamadım. Bu konuda sanal ortamda ve tüm okuyucu üye kitlesi huzurunda tahminlerde bulunurken daha sağlıklı ve dikkatli saptamalar yapmak gerekir. Çünkü bu anlamda bağlayıcı olan tahminleriniz özellikle toplumumuzda yanlış algılara sebep olabilmektedir. Sizin kasıtlı ve art niyetle yazdığınızı düşünmüyorum. Bu anlamda af dilemeniz erdemli bir yaklaşım ama af dilenecek bir konumunuz yok ki. Onun için gereksiz buluyorum. Yanlış anlamayın lütfen. Değerli camiamız ve sayın üyeler ! ÖSF da yazdığım hiçbir yazı ne TSF ye danışılarak veya izin alınarak yazılmamıştır. Yazdığım her bir yazı kendi kararımla yazılmıştır ve öyle devam edecektir. Son mesajım için de ne bir kişi ne de bir kurumdan telkin ya da uyarı asla gelmemiştir. Yazılarımda kendimi hiçbir cephe ya da ittifak içinde hissetmeksizin ilk günden beri hedeflerim doğrultusunda aynı duruş ve kararlılıkla yazdım ve devam edeceğim. Hedefim kişi ya da kurumu savunmak değildir. Hedefim ülke satrancına katkı sunabilmek ve hak ve hukukuna uygun GENEL KURUL ortamını oluşturabilmektir. Bu tespitim yeni değildir. Yazılarımda ilk günlerden ( 5.Kasım.2012)beri bu konuda adımlar atmış ve mücadele vermişimdir. Bunu herkesin, ama herkesin önünde açıklamak isterim. Saygı ve selamlarımla. - abdulkadirbener - 27-10-2013 Sizi sıkıntıya düşürdüğümü fark etmedim. Öyle olmuşsa kusuruma bakmayınız. Amacım sizi sıkıntıya düşürmek asla olamaz. Bir şekilde yöneticisi olduğunuz bir kurumla ilgili olarak özel bir forumda yazılar yazıyorken bu kurum suçlanıyor; siz de cevaplar vermeye çalışıyorsunuz. Haliyle kurumunuz sizi ikaz edebilir, öyle olmuştur demiyorum. Ben öyle sandım diyorum. Bunun mümkün olacağını söylüyorum ki bu gayet doğaldır. Ben de halen bir kurumda yöneticilik yapıyorum. Kurumumla ilgili bazı toplantılarda kurumumu savunmam gerekiyor. Haliyle üst yöneticilerim beni ara sıra ikaz etmek durumunda kalıyorlar. Bu doğal bir durum. Ben TSF başkanı olsam sizi uygun bir nezaket içinde uyarırdım açıkçası. Amacınız iyi ve yürüdüğünüz yol ve uyguladığınız yöntem ne kadar makul olursa olsun siz ancak insanların sizi anlayabileceği kadar anlamlı ve faydalı olursunuz. Sizi forumda anlamıyorlar çoğunlukla, bunun farkındayım. Bu başlıktaki konuda sayın Gökhan bey şu ana kadar açıkça haklı görünüyor. En azından ortaya attığı hiç bir soru veya iddia yanıtlanamadı. Bu açıdan bakınca Gökhan Bey'e karşı alakasız ve konuyu dağıtacak tezler ortaya koymaya çalışanlar yıpranıyor. Üstelik bu tezler ortaya konulurken ilgili turnuvadaki başkaca uygulamaların da sorgulanmaya başlaması söz konusu oldu. Yazdıklarım sizi tenkit etmek için değildir; öyle bir amacım yok. Amacım bu tartışma sonrasında Türkiye Satrancı'nın kazanımlarına bir yenisini eklemesi için umutlarımı dile getirmektir. Konuya dönelim isterseniz; Daha önce de belirttiğim gibi siz bu başlıkta ortaya atılan soruya muhatap değilsiniz. Ancak sık sık araştırma yapıp (buna gücünüz var açıkçası) burada rakamlar veya belgeler açıklıyorsunuz. Bu konuda "gerçek" durumu netleştirseniz ve (her zaman yaptığınız gibi) bir mağduriyete neden olan bir hata varsa bir daha olmaması için üyelerin önerilerini sorsanız sizi ayakta alkışlardım. Hatta adresinize bir kutu çikolata gönderirdim inanın bana. Sürekli (son yazınızda bile) olarak satranç camiası menfaatleri için burada olduğunuzu dile getiriyorken bu başlıktaki konuya da el atacağınızı ve tüm üyeleri memnun edecek bir sonuca taşıyacağınızı ümit ediyorum. Mecbur değilsiniz elbette. Bu başlıkta benim yazdığım gibi gereksiz yazılar değil olayı aydınlatıcı ve çözüm üretici yazılara, her biri birbirinden zeki arkadaşlarımızın fikirlerine ve yazılarına gerek var. Uzun süredir yazmıyordum; yoğunluktan uzun süre yazabileceğimi de düşünmüyorum maalesef. Ama satranç sevgim yüzünden takibi asla bırakmayacağım. Hürmetlerim ve selamlarımla. ELO hesaplarına girme - Cengiz Keleş - 27-10-2013 Sevgili Arkadaşlar Sanki bu başlık forum rekoru kırdı, belki yanılıyorumdur. Satrançta uluslararası ratingin (ELO) önemi çok büyüktür, askeriyedeki rütbe terfisi kadar önemlidir. Kim önüne set çekerse şimşekleri de çeker, dikkat etmek lazım. 1992-2002 yılları arasında bazı küçük aralar haricinde ELO ve UKD hesaplarının sorumluluğunu taşıdım. Bu nedenle söz söyleme ihtiyacı hissettim. Öncelikle şunu belirteyim ki, yüzlerce kişinin yarıştığı bir yarışmada bir sürü hükmen biten ve oynanmayan oyunlar olsa da, topu topu bir adet oyun oynanmış olsa bile, o oyun rating hesaplarına girer. Rating hesabı hesaplayanın olduğu kadar, oyuncunun da hak sahibi olduğu bir şeydir. Önemli olan oyunun oynanmış olmasıdır, hatta turnuva iptal edilse, bir ölen olsa veya savaş çıksa da yarım kalsa bile oynanmış oyunlar turnuva o haliyle bitmiş gibi ELO için raporlanmalıdır. Tartışmanın kendisine girersem eğer, ilk söyleyeceğim şudur: tüzükte yazmadığına göre ELO hesabı için FIDE'ye gönderilmemesi normaldir! Şikayetçiler mahkemeye gitseler kazanamazlar. Anormal olan böyle bir turnuvanın tüzüğünde bu hususun yazılmamış olmasıdır. Nasıl olur da İl Temsilciliği bunu gözden kaçırır, nasıl olur da Başhakem dikkat etmez. Bu yarışma herhangi bir yarışma değil, TSF Lig sistemi içinde yer alan bir yarışmadır. İlgililerin ve yetkililerin bu yarışmayı ve sistem içinde yer alan diğer yarışmaları rating hesaplarına alması, eksiklik varsa gidermesi lazımdı. Resmi nitelikli yarışmaların ELO/UKD hesaplarına her zaman dahil edilmesi için çalışılmalıdır. Ayrıca Lig içinde yer alan tüm yöre yarışmaları bir araya getirilerek, tek yarışma gibi raporlanabilir. Mevzuat buna müsaittir, İstanbul, Antalya, Nevşehir diye tek tek ön kayıt yapılması gerekmez. Bir kere Lig Yöre Yarışması diye kayıt yapar bitirirsiniz. O il girdi, bu girmedi diye garip durumlar ortaya çıkmaz. Son sözüm Aşkın Taşan'a: Aşkın Abi, uzun boylu futbolcular bile her kafa topuna çıkmıyor. Çıksalar bile her seferinde topa vuramıyorlar. Vurduklarının hepsi de gol olmuyor. TSF yönetimi seni görevlendirmediyse her topa girme bence. Her topa girince herkes senin görevlendirildiğini düşünüyor. Görevli çalışanlar bile arada bir tatil yapıyor. Biraz ara versen, ne olur... Milletle sen kötü oluyorsun boş yere. Saygılarımla Cengiz Keleş - GokhanDemir - 29-10-2013 Merhaba, Turnuva tüzüğü, organizasyon ile ilgili ve organizatörü korumaya yönelik maddeler içeren bir sözleşmedir. Turnuva sonuçlarının FIDE'ye gönderileceği gibi, veya oynanılan oyunlar ile ilgili FIDE handbook'ta yer alan kuralların geçerli olduğu gibi doğal maddeler tüzükte yer almaz. Aksi takdirde her bir turnuva tüzüğü kitap kadar kalın olur. Oynanılan her turnuva satranç oyuncularının o anki güçlerini ölçer ve dünya sıralamasını değiştirir. Bu yüzden doğal olarak ELO'ya dahil olmalıdır ve aksi bir durum da düşünülemez. İstanbul Kulüpler Şampiyonası ELO'ya dahil edilmemiştir. Bunun nedeni ile ilgili olarak şu ana dek yazılanlardan benim anladığım turnuvanın başhakemi tarafından FIDE'ye kaydettirilmemiş olmasıdır. Unutulduğu için veya başka bir nedenle. Gerisi laf-ı güzaftır. Aynı statüde olan ve aynı tüzüğü kullanan başka il turnuvaları ELO'ya dahil edilmiştir. Ayrıca ELO'ya dahil edileceği yine tüzüğünde yazılı olmayan Türkiye Kulüpler Şampiyonası vb turnuva sonuçları FIDE'ye yollanmıştır ki bu da normaldir. Bilmeyenler için ifade edeyim. UKD ve ELO açısından koşul olarak hiçbir fark yoktur. Başhakem bu konu başlığı altında her seferinde bir sürü farklı savunma yapmış ve son olarak da sonuçları teknik kurula gönderdiğini, teknik kuruldan FIDE'ye yollanmadığını ifade etmiştir. Bu son savunma da turnuva FIDE'ye kayıt ettirilmediği için yok hükmündedir, ama ilginç olan nokta, şayet savunma doğru olsaydı bile, turnuvayı şartlar oluşmadığı için (!) FIDE'ye yollamayan teknik kurulun oluştuğu kadarı ile bu şartları turnuvanın UKD hesaplarına alınması için yeterli görmesidir. Bkz: http://ukd.tsf.org.tr/turnuvadurumu.php?t=hg&tid=4813 Sn Cengiz Keleş'in mesajında turnuva sonuçlarının mutlaka ELO'ya gönderilmesi ile ilgili kısımlara bir itirazım yok, malumu güzel bir dille açıklamış. Yalnız, İstanbul Kulüpler Birinciliği'nin ELO'ya gönderilmemesinin normal olduğu, zira tüzükte bunun yazmadığı, mahkemeye gidilse bile kazanılamayacağı ile ilgili kısımda saçmalamış. Bu konuda bir mahkeme açılırsa bana göre kazanılmalıdır. Neden mahkemeye ihtiyaç duyar hale geliyoruz? Çünkü sözümona konu ile ilgili merciler bu haklı durumu kabul etmiyor. Mahkemeler kararlarını emsallere göre alır. Bu konuda da emsal çok. Belli ki Cengiz Keleş yazıları çok iyi okumamış. Okusa, bu kadar önemli bir konuyu sulandırmaya çalışan, hakaret eden ve alakalı alakasız araya giren yazıların sahibine güya yumuşatmaya çalışmak için futbol terminolojisi kullanarak ve ağabey diyerek yaklaşmazdı. Çiğdem Aktuz'un bugüne kadarki tek doğru iletisi olan İngilizce olarak metnini verdiği bir turnuvanın FIDE'ye nasıl kaydettirileceği hususu mesajını okusaydı da tüm turnuvaların hepsinin bir arada yollanması gibi manasız bir işlem olamayacağını görürdü. Cengiz Keleş'e bir önceki TSF başkanlığı seçimlerinde bu forumu kullanarak açık destek bildirmiştim. Ancak son mesajını okuduktan sonra amacının sadece herkesle iyi geçinmek olduğunu anladım. Haklı ile haksızı ayıramayan kişiyi desteklemem. Kendisine olan desteğimi geri çekiyorum. Bu başlık altındaki yazılar, başhakemin turnuvayı FIDE'ye register ettirmediğini ortaya koymuştur. Nitekim TSF İstanbul il temsilciliği turnuvaya ve oyunculara daha iyi şartlar sağlayacağına mevzubahis hanfendi gibi satrançla ilgisi olmayan kişileri devamlı turnuvalara atayarak kadrolaşma yoluna gitmiştir. Bu yazışmalardan çıkan asıl korkunç gerçek eğitim kurulunun başındaki kişinin donanımıdır. Kendisine gelene kadar Türkiye'de bu makam için yüzlerce kişi varken kendisinin neye istinaden seçilmiş olduğu kendisinin de cevaplayamadığı ciddi bir sorudur. Durumu sorgulandığı zaman hakarete başlayan, İstanbul'dan nefret ettiğini, mesnetsiz sahtekarlık suçlamaları yaptığını yazışmalarda gördüğümüz bu kişi oraya yakışmamaktadır. Aramıza sssarper gibi yeni katılan kişilerin de satranç dünyasının ve TSF'nin durumunu bilmediği için maalesef bu yazışmalardaki tembellik, mantıksızlık, gerçekleri inkar etme gibi hususlardan dolayı satrançla ilgili herhalde kafalarında ciddi sorular oluşmuştur. Eğitim kurulu başkanı: 1. Tercihen ünvanlı bir oyuncu olmalıdır. 2. Satranç kariyeri ve eğitimi bu göreve uygun olmalıdır. 3. Eğitim metotlarını bilen ve kitap okumuş ve halen okur durumda olmalıdır. Bu madde bir veya birden fazla yabancı dil bilme şartını da birlikte getiriyor. 4. Yukarıdaki formasyonda olan kişi hali ile bilimsel çalışan bir kişi olmalıdır. Falance kişiler konuşuyorken kulak misafiri olunarak edinilen bilgiler bilimsel değildir. Ayrıca, Anadolu'da bu şekilde sonuçları gönderilmemiş turnuvalar olduğunu ileri süren bu kişi bana bir tane içinde 5 GM olan bu şekilde bir turnuva çıkartamaz. 5. Kesinlikle ayrımcılık yapmamalıdır. Anadolu, Trakya, İstanbul vb. şekilde. Aslına bakacak olursanız bu başlıkta işlenen sorun bu işten para kazanan kişilerin durumunu gözler önüne sergilemiştir. Elini taşın altına koymak, üzüm yemek yerine bağcıyı dövmek gibi manasız deyimleri kullanan; hem hakaret edip hem de hakarete uğradığını savunan kişilerin kurullarının durumuna bir bakalım. 52 kişinin çalıştığı İl Temsilciliğinde, İstanbul'daki satrancın ne hale geldiği ortadadır. 12 kişinin çalıştığı eğitim kurumuna gelince, kurumun başkanı olup devamlı özveri ile çalıştığını iddia eden kişi en azından yetiştirici kursları üzerinden para kazanmaktadır. Herhangi bir eğitim kurulu raporu yayınlamamış durumdadır. Vaktini abesle iştigalle, her kutunun altına mesaj yazmakla geçirmektedir. Forum yönetimi, hakaret içeren yazılara da bir önlem almalıdır. yusuf_omur rumuzlu üyeye: Eğer bir insan haklı ise haklıdır. Mantık gereği haklı olduğu konuda haklı iken haksız konuma düşmez. Aynı Aşkın Taşan'ın iftira sorusu gibi. Soru ile iftira olmaz. Sor bakalım kendine, şimdi bunları yazdıktan sonra da haklı haksız mı olacak? Bu başlık altında bana destek veren, başta eski Türkiye Gençler Satranç Şampiyonu sevgili Erşan Gökerman olmak üzere tüm forum üyelerine teşekkür ederim. Umarım Türk satrancının idaresi bir gün tekrar eğitim, kültür ve kafa yapısı olarak "GENS UNA SUMUS"da olduğu gibi bizden sayabileceğimiz kişilerin eline geçer. Saygılarımla, Gökhan Demir - Çiğdem AKTUZ - 29-10-2013 Ağlasam mı? Gülsem mi? Bilemedim, yazıları okumayan kim acaba? Bu konu benim savunma yapmamı gerektirecek bir konu değil, siz de bu konuda benden savunma isteyebilecek biri değilsiniz. Bu kadar yazılanlardan sonra arkadaşların çıkardığı sonuçlardan biri şöyleymiş: "İstanbul Kulüpler Şampiyonası ELO'ya dahil edilmemiştir. Bunun nedeni ile ilgili olarak şu ana dek yazılanlardan benim anladığım turnuvanın başhakemi tarafından FIDE'ye kaydettirilmemiş olmasıdır." Başhakem olarak böyle bir yetkim olduğunu bilmiyordum Bundan sonra görev alacağım turnuvalarda -4 yıl önce olduğu gibi, şu anda da, 4 yıl sonra da- TSF'yi atlayarak bu yetkimi kullanmayacağıma emin olabilirsiniz. Benden sevgiler, Siz istediğiniz gibi kalın.... - Mojo Jojo - 30-10-2013 Çiğdem AKTUZ Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Başhakem olarak böyle bir yetkim olduğunu bilmiyordumFIDE kuralları incelendiğinde, bir turnuvanın FIDE ELO hesaplarına girmesi için 2 usuli işlem olduğu görülüyor; ilki, turnuvanın ön bildirimi (pre-registration). Bu ön bildirim, turnuvadan bir hafta önce yapılır. Bunu kim yapar? FIDE'ye göre, ilgili Federasyon. 0.2: The tournaments to be rated shall be pre-registered by the federation that will be responsible for the submission of results and rating fees. The tournament and its playing schedule must be registered one week before the tournament starts. Bu, her turnuva için mecburi kılınmamış ve FIDE açısından TSF'nin görevi olan bir iş. Ancak turnuva bir kere bildirildi ise (pre-registration), artık sonuçlarını başhakem göndermek sorumluluğunda. 0.4: Tournament reports for all official FIDE and Continental events must be submitted and shall be rated. The Chief Arbiter is responsible for the results submitted. Şimdi çok ciddi 3 şey kafama takıldı: a) Turnuvanın olağan şartlarda ELO hesaplarına girmesini beklemek bu turnuvaya giren herkesin hakkı. Peki yönergede bu konuda hüküm yoksa ne olacak? O zaman genel hukuktaki "karine ilkesi" işletilecek. Karine, olmuş olaylardan ve uygulamalardan elde edilen genel sonuçtur. Nasıl ki İstanbul'dan Trabzon'a uçak bileti aldığınızda havayolu şirketi sizi kargo uçağı ile veya pırpırlı 1965 model bir uçakla taşımazsa (ve size "Ama taşıma sözleşmesinde Boeing veya Airbus ile taşınacağınız yazmıyor" diyerek saçmalamazsa), bir vakada genel beklenen durum neyse hukuk ona göre yürür. Bu turnuvada katılım gücüne ve FIDE'ye bildirimi yapılan alt düzey başka birçok turnuvaya bakılınca, hepimizin anlaması gereken, bu turnuvanın ELO hesaplarına gönderileceğidir. Karine budur. Karinenin yıkılması için yönergeye aksi yazılmalıdır. b) Turnuva bittikten sonra ayrıca sonuçlarının bildirimi gerekiyor. Bu konunun başhakem sorumluluğunda olduğu tartışmasız. Peki ön bildirim TSF sorumluluğundadır diyen FIDE kuralından ne anlamalıyız? TSF kanlı canlı bir insan değil. İşlerini, görevlendirdiği insanlarla yapıyor. Bunun için görev tanımları oluşturması lazım. O halde sorunun çözümü basit: TSF'nin, FIDE ön-bildirimleri için yaptığı görev tanımına bakalım. TSF iç regulasyonlarında bu bildirim görevi kime verilmiştir (il temsilcisi mi, başhakem mi, falanca kurul başkanı mı)? Valla, bugünün 29 Ekim olduğuna emin olduğum kadar şuna eminim, TSF hayatta böyle bir görevlendirme yapmamıştır, elinde bu konuyu kimin takip edeceğine dair bir kural yoktur. O halde (yazılı görev tanımı yoksa), yine bir hukuk ilkesi gereği fiili uygulamaya bakılır. Bence soru şu olmalı: 2013 yılında yapılan ve FIDE'ye pre-registration'ı gerçekleştirilen turnuvaların bildirimleri hangi yetki düzeyinde yapılmaktadır? FIDE pre-registration'larını il temsilcisi mi, baş hakem mi, filanca kurulun başkanı mı yapmaktadır? Sanırım düğümü bu çözer. c) Gelelim Fasulyenin faydalarına (fasulye - fasulya yazılabilir; makine - makina / meyve - meyva gibi. Bu konu henüz etimolojide açığa kavuşturulmadı. O kadar hukuık yazıyoruz, onu görmeyip de buradan sallayacaklara şimdiden savunmamı pre-register edeyim ). Biz hep turnuvanın ön bildiriminin yapılmadığını varsayarak tartışıyoruz. Peki bunu FIDE'den hiç teyit ettik mi? Acaba bu turnuvanın ön bildirimi yapılmış olup da sonuçlarının gönderilmemiş olması sözkonusu olabilir mi? Birçok orta düzey turnva yönergesinde görüleceği gibi "Bu Turnuva Şartlar Sağlandığında ELO ve UKD Hesaplarında Değerlendirilecektir" deniyor; yani turnuvayı önden kaydettirdik, sonucunu bildirip bildirmemek başhakim insiyatifindedir deniyor. İstanbul Kulüpler Birinciliği, bu başlık altında anlatılan nedenlerden dolayı (hükmenler / çapraz tablonun çok sayıda boşluk içermesi vb) önceden register edilmiş olup da, sonuçları gönderilmemiş olabilir mi? Lütfen bunu cevaplayın. Eğer doğru cevap bu ise, bu bambaşka bir tartışmayı açacaktır; çünkü FIDE'ye kayıt ettirilen onlarca turnuvaların yönergesinde, sonuçların bildirilmeme opsiyonu var. Acaba başhakemlik bu opsiyonu mu kullandı? dipnot. Eğer TSF'de, FIDE ön-bildirimleri için açık görev tanımı yoksa (ki yok :lol: ) bu durumda, turnuvayı finalize ederek FIDE'ye tescil eden makam başhakem olduğuna göre, ön-bildirim sorumluluğunun da onda olması gerektiğini düşünüyorum. Ha bundan bir tek başhakemimizin haberi olmayabilir, yukarıda 4 yıllık vaadine bakılınca durum böyle anlaşılıyor; aman diyelim... - Çiğdem AKTUZ - 30-10-2013 Günaydın, Sizler düşünmeye, yazışmaya, farklı anlamlar çıkarmaya devam edebilirsiniz, ben TSF'nin yönetmelik ve talimatlarını uygulamaya devam edeceğim. |