Özgür Satranç Forum
SATRANÇ ve SPOR AHLAKI - Baskı Önizleme

+- Özgür Satranç Forum (http://forum.satranc.biz)
+-- Forum: Satranç Genel (http://forum.satranc.biz/forumdisplay.php?fid=3)
+--- Forum: İletmek İstedikleriniz (http://forum.satranc.biz/forumdisplay.php?fid=17)
+--- Konu Başlığı: SATRANÇ ve SPOR AHLAKI (/showthread.php?tid=2919)



SATRANÇ ve SPOR AHLAKI - csbh01 - 24-10-2012

Alt sıralarda kalmış ve benim henüz yeni okuduğum "Satrançta hiç mi şike olmaz?" topiği bana oldukça ilginç geldi.
Bu topiğin içerisinde legal-illegal olan her türlü turnuva taktiği, hile-hurda sıralanmış.
Ancak ben Atatürk'ün:
"Ben sporcunun zeki,çalışkan ve ahlaklısını severim"
özdeyişini anımsatan tümceyi sadece Mojo Jojo arkadaşımızda buldum.O da "şike,hile ve doping; üzerine gidilmesi gereken ciddi bir sorundur." diyor ki son derece haklı.
Topik içerisinde başka şeyler de var ama bana ilginç gelen tümcelerden bazılarının özeti ve onlarla ilgili görüşlerim şöyle:

*Ülkemizde satranç endüstrisi oluşmadığından mafyası da oluşmamıştır.Bu nedenle satrancın şikesi olmaz!
Bu görüş tamamen yanlıştır.Aşağıdaki maddeler satrancın şikesinin olduğunu bize apaçık gösteriyor.
*Gerçek oyuncular arasında şikenin yeri yoktur.Ancak Elo'sunu yükseltebilmek için parasıyla maç satın alan oyuncular vardır!
Bence her oyuncu şike yapabilir.
Oyuncu,oyuncudur.Oyuncunun gerçeği veya sahtesi olmaz!
Elo'sunu yükseltmek için maç satın alan oyuncuya da satranççı denmez!
Nitekim Rusya'ya gidip te orada maç satın alan ve bu şekilde IM normunu elde etmiş kişiyi tanıyorum ben.
Hem de çok yakın bir dönemde!
Arkadaşlar şimdi söyler misiniz lütfen?
Alınan bu IM normunun sahibine ve Türk Satrancına ne gibi bir yararı olmuştur?
Ayrıca sormak isterim,TSF yönetimi bu kişi hakkında herhangi bir işlem yapmış mıdır?
Üstelik bu kişinin babasının adı da 5 Kasım'da oy kullanabilecek delege listesinin içinde yer alıyor!
Varın gerisini siz düşünün artık...
*Ünvan sahibi olabilmek için "borç maç" alınıyor ve bu borç ilk karşılaşmada derhal ödeniyor!
Bence kendine güvenmeyen, buna gereksinim duyan bir oyuncudan hayır gelmez.
Borç maç alacağına bir başka turnuvayı beklese kıyamet mi kopar!

*"Adamınla tokalaş,ötekine vur!" taktiği her turnuvada karşılaşılabilir.
Genellikle "Birbirimizi kırmayalım,zayıfları kıralım." taktiği ile birlikte kullanılır.Birbirlerinin içine geçmiştir.Alttaki başlıkta inceliyeceğim.
*"Birbirimizi kırmayalım,zayıfları kıralım." taktiği
Bence en aşağılık ve en yıkıcı etkilere sahip olan taktik bu!
Bu taktikle mücadele edilmediği sürece ülke satrancımız asla hiç bir yere varamaz!
İstisnasız "güçlü" diye tanıdığımız, bildiğimiz tüm oyuncular,ödül avcılığı için bu taktiğe başvuruyorlar.
Birbirleriyle oynarken kendi aralarında puanları zahmetsizce kırışıp,zayıf gördükleri oyuncular karşısında kaplan kesiliveriyorlar!
Bu da yeni yetişen genç beyinlerin hepsini, "güçlü" olarak bilinen oyuncularla kıran kırana mücadeleye zorluyor ve onları güçsüz bırakıyor.
Tabii ki muhtemel başarılarını erkenden önlüyor.Bizler de "satrancımız gelişmiyor" diye üzülüp duruyoruz.
Bir de şimdiki TSF yönetiminin böbürlenerek anlattığı ve yaptığını söylediği
"Grand Prix" ve İş Bankası Lig turnuvalarının durumuna bir bakalım:
Bu turnuvalara katılan yabancı oyuncuların tamamı "Adamınla tokalaş,ötekine vur!" ile "Birbirinle tokalaş,zayıfları kır!" taktiklerini birlikte kullanarak turnuvalara konan ödüllerin tamamını ceplerine indiriveriyorlar.
Zayıf gördükleri yerli rakiplerine "kaplan" kesilen "güçlü" dediğimiz oyuncularımız ise güçleri yabancılara yetmediği için onlara "kedi" olup sinek avlıyorlar!
Allah aşkına siz söyleyin arkadaşlar,soruyorum size!
Bu ülkenin satrancı yabancların beslenmesiyle mi,yoksa yerli oyuncularımızı beslemekle mi kalkınır ve gelişir?
Şimdiki "aklı evvel" TSF yönetici ve onların yardakçılarına göre ülkemiz satrancı "yetenekli oyuncularımızı yabancılarla oynatarak" gelişirmiş!
Şimdiye kadar oynattınız da ne oldu?
Türk satrancında herhangi bir ilerleme oldu mu?
Yeteneklerimizi yabancılarla oynatmanın daha ekonomik bir başka yolu yok mu?
Ülkemizin kaynaklarını neden hala yabancılara peşkeş çekiyorsunuz?
*Son turda güçlü oyuncuyla karşılaşmamak için kazanç durumundaki oyunu berabere yapma taktiği!
Nisbeten anlayışla karşılanabilecek bir taktik.Yine de etiği tartışmaya açık.
*Son turda "kazaya uğramıyalım!" taktiği.
Satrançta "kaza" sözkonusu olmamalı.Kuştan korkan darıyı ekmez!
Futbolda uzatmaların son saniyesinde yenen
gol,goldur.
Son turda alınan yenilgi de yenilgidir!
Sonucuna sen de katlanacaksın.
Çünkü alacağın her türlü sonuç,başkalarını da yakından ilgilendiriyor.
Kimse hakkını yedirmek istemez sana!
*Bilerek mağlup olma taktiği.
Bu düpedüz şikedir,ispatlanması halinde çok ağır cezayı gerektirmelidir.
*Anlaşmalı beraberlik yapma taktiği.
Bu taktik de ülke satrancımızı batıran, katleden taktiklerden biridir.
Kapatılan TSF forumunda uzunca bir süre tartıştığımız ve bir sonuç alamadığımız bence mücadele edilmesi gereken bir konu.
Orada tartışmaya katılan arkadaşların bir çoğu,daima bunu bir" hak" olarak gördüler.Ben ise ülke satrancında yaptığı tahribatı gördüğümden onlara her zaman muhalif oldum.Gerekçem ise şu:
En başta oyunlarda mücadeleyi ve mücadele azmini öldürüyor.Çünkü anlaşmalı beraberlikler sonucu, maç yapmadan hemencecik tur bitiveriyor!
Siz suya girmeden yüzmeyi öğrenen kimseyi gördünüz mü hiç?
Aynı şekilde bir insanın oynamadan,pratik yapmadan,mücadele etmeden kendi satrancını ilerlettiği hiç görülmüş müdür?
Zaten sınırlı sayıda yapılan turnuvalarda bir de maçtan kaçarsan satrancını nasıl geliştireceksin sen?
"Efendim,tüm dünyada anlaşmalı beraberliğin yeri var,ve sık sık uygulanıyor.Tabii ki bizde de uygulanmalı!" serzenişlerinide asla kabul etmiyorum.Çünkü hepimiz biliyoruz ki ülke satrancımızın dünya satrancında herhangi bir yeri yok.Dünya satrancında oldukça geriyiz.Bizim onları yakalayabilmemiz için daha çok maç yapmaya,daha çok çalışmaya,daha çok enerji harcamaya ihtiyacımız var. Dışarı çıktığımızda biz de onların kurallara aynen uyalım.Bunda bir sorun yok.Ama ülkemizde yapılan turnuvalarda maallesef bizim böyle bir lüksümüz yok.Her maça çıkıp paşa paşa oynamamız gerek!
Cemil SABAHİ